19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Başbakan’ın Böceği Uğur Getirecek Bu yıl çok farklı... Çok güzel.. Çok özel bir yıl olacak. Başbakan’ın böceği uğur getirecek. Hele de meslek büyüğümüz Nazlı Ilıcak’ın dileği tutar da kayıtlar internete düşerse... Men dakka dukka! “Beni bile dinliyorlar!!” demek... Aslında “Sizi dinlemişler çok mu?!” demenin Kasımpaşacası. Daha da aşağısı varsa dili dönebilen söylesin. HHH Özetle yeni yılda “ak siyaset” kirden görünmez hale gelebilecek. Böyle yıllardan 100 yılda bir geliyor. Keyfini çıkaralım. Her zulmün nasıl olsa bir sonu var. Bunun da eli kulağında. Çünkü 13’lü bir yıl! Siz bakmayın uçaklarda 13. koltuk sırası, lüks otellerde 13. kat olmadığına... Onların hepsi Hıristiyan inancı. “ Hıristiyanlık ise artık din olmaktan çıktı!” Hayır, bu kez Sayın Başbakanımızdan çıkmadı. Çok şükür o, bu tür görüşlerini, Belediye Başkanlığı günlerinde bindiği demokrasi tramvayında bıraktı. Artık elinde ve emrinde sayılı sayın bakanımız var. HHH Yeni yıl, bir bakıma Hz. İsa’nın doğumu demek. Bir sayın bakan durup dururken bunu söylerken, belli ki bugünün şerefine söylüyor. Madem, “halkı yeni yıl kutlamasından vazgeçiremiyoruz”... En kestirmesi Hz. İsa’nın dinini yok saymak! Ama bu işi neden “Dinden İmandan Sorumlu” bir bakan yapmıyor?.. TOKİ’den Sorumlu Bakan!.. “Kel alaka?” denilmesin. Bu iktidarda keleğe de, kelliğe de çare var. Çare, baştan planlı.. Bazı bakanlar, kendilerini “Dinden İmandan da Sorumlu” sayıyor... Bu Sayın Bakanımız da “(dinimiz) Hıristiyanlığın tehdidi altında” derken elbette, haşa huzurdan, işkembei kübradan atmıyor... Memleketi Trabzon’da “Tehlikenin farkında mısınız?” kıvamında yeni yıl arifesi, kendince tedbir alıyor. TOKİ de mek, “Bina” demek! Binanın artması ise Anadolu’da öteden beri “kıyamet alameti” demek. “Bizim dinimizi de din olmaktan çıkarmak istiyorlar!” demesi laf ola değil. Sanmıyoruz... Paylaşsaydı, 7 gün önce... Hem Cumhurbaşkanımız, hem de Başbakanımız “Din olmaktan çıkan Hıristiyan” âleminin, “Noelini kutlama” yanlışına düşmezdi! TOKİ’nin ağaçlara hiç acımadığı... Ormanları peşkeş çektiği söyleniyordu... Demek ki buna yılbaşı şerefine Gül’e ve Erdoğan’a çam devirtmek de eklendi. Başbakan elbette yaptığı yanlışın ceremesini ödüyor. Kabinenin yarısı imam hatipli.. Koskoca TOKİ ise “normal liseli” birine teslim edildi. Olacağı bu. TOKİ’ci Bakan belli ki, “Elif’e mertek sallıyor”. Kafirun Suresi 6. Ayeti’ndeki “Senin dinin sana, benim dinim bana (Lekum Diniküm Veliye Din)” hükmünü bilseydi, başka bir dine dil uzatmaya kalkar mıydı?! Ama yine de verilmiş sadakamız varmış. Eğer “Yahudilik diye bir şey yok!” deseydi... O zaman değil “van münit”.. “Milion münit!” bile kesmezdi. Her şerde bir hayır var. Bunda ise bin hayır. Hayırların hepsi de Cumhuriyet Halk Partisi’ne inşallah. Bundan sonra artık kimse de kalkıp.. CHP’de her kafadan bir ses çıkıyor. Genel Başkan Kılıç CHP’nin Şansı daroğlu bir şey söylüyor, yardımcıları veya milletvekilleri başka bir şey!!! Diyemez. Hayırlara vesile bir yeni yıl dilerim. Hayırlara en vesile yıl, bunlara topyekun denecek bir yıldır. Gün Ağarıyor!.. Bir yeni yıl kartı aldım, el yapımı, kocaman çınar ağacı... Yıllar önce postalanmış gibi, hâkim sepya rengi. Güneşli bir kış günü, eteklerinde kar. Nasılsa, gülümsüyor sanki bir yanı! Bir yanında kaygı saklı... HHH Yalnız çınarın dallarına konmuş bilindik dilekler: Köklerine yakın sevgi, mutluluk, huzur ve sağlık... Barış var orta sırada, özgürlük, kardeşlik, sömürüsüz bir dünya. Üst dalların birisinde, adalet. En tepede vicdan... Diğer evrensel değerler gibi adaleti hep aradı da insan, neden en tepede vicdan? Demek dert çok, derman yok. İnsanlık kan içinde, en çok sınır boyları... Kardeşimin vicdan demesi, çaresizliğinden belli... 2012 gibi çınarın bir yanı; baskı, zulüm, zindan ve intikam. Bağırıyor sürekli, gücünü haykırıyor, “biat” diyor, itaat istiyor. Kırıyor, kızıyor, döküyor. Hakaret, gırla gidiyor... Analar babalar çocuklarına korku öğretiyor. Sessiz çoğu, teslim, çaresiz, kuytuda, fırtınanın geçmesini bekliyor. Öte yanda sinsi ortak tezgâh kurmuş karanlıkta, komplolar bitmiyor. Delilin sahtesi, yaşamın çilesi... Buyruklar önceden verilmiş; çukurlara atılıyor insanlar, betonlara gömülüyor. İnsanlar hastalanıyor, ölüyor kuytu labirentlerde. Kürsüde seyrediyor hâkim... Kadınlar, çocuklar, anneler babalar ağlıyor. HHH Ama gün yavaş yavaş ağarıyor. Dipten geliyor dalga. Karanlık çatırdıyor. Kara bulutlar arasında küçük bir mavi boşluk aralanıyor. Korkuya, baskıya, zulme aldırmıyor kimileri, zindanlardan haykırıyor. Kindar değiller, ama öfkeyle tarihe ve vicdanlara sesleniyor onlar. Her biri çocukları için “dünyanın en iyi babası”. “Unutmayacağız” diyor, sesleri dalga dalga büyüyor... Dışarıda direniyor insanlar, savaşa, kana, zulme. Gençler kampuslarda yürüyor. Ülke kıpırdıyor... 2013 geliyor... ….............. Gazete Hazırlama Marifeti Bir gazetecinin, çalıştığı gazetenin satış rakamı ile övünmesi elbette mesleki bir hak ve güdü... Ama bunu abartmak, parası ile övünme çizgisine sürükler insanı... Satış rakamı bir gazeteyi belki “önemli” yapar. Ama “değerli” yapmaz. Bunun için başka koşullar gerekiyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Cumhuriyet gazetesi okunmasını” teşvik edici sözler söyleyince topa Hürriyet’te Ahmet Hakan girdi. “Parti organı gazetelerin satış artırma şansının pek olmadığını” yazdı. Haklı nedenler sıraladı. Ve dedi ki: “Gazeteyi okutan, gazeteyi hazırlayanların marifetidir!” Hiçbir meslekte kimsenin marifetine laf edilmez. Gazetecilikte hiç edilmez. Sadece bir küçük marifet örneğiyle yetinelim. Yandaki yazıya konu “HIRİSTANLIK DİN OLMAKTAN ÇIKTI!” diyen BAKAN haberini veren, adı lazım değil gazete, öylesine marifetli ki.. Bu haberi kibrit kutusu boyutunda 22. sayfasının en dibine iliştirmiş.. Keşke biraz daha marifet sergileseydi. Ve bu haberi “ERDOĞAN: EN GÜZEL BAĞ İSLAMDIR” haberinin yanına kenarına iliştirseydi. Sözü edilen marifete güzel bir örnek olurdu. Ama belki bu devirde asıl bu bir marifet! Belli ki AB’ye neyim mesaj veriyor... “Hıristanlık artık din olmaktan çıktı!” demesi... İmama kızıp oruç bozacaklara kaçacak yer bırakmamak için. Sayın Bakan ilan ediyor: “Hıristiyanlık din değil. Bir kültür olmuş. Din bir öğreti, insanlara huzur ve mutluluk veren bir hayat biçimidir!” Yani... Yanisi şu: “Din İslamdır!” “Ötesi fasa fisodur!” Bu noktada bir devlet krizi uç verir mi?.. Kendisi acaba, bu değerli fikirlerini devlet ve hükümetle paylaştı mı? Yaş İngiliz sanatçı G. L. Allison da K. Kılıçdaroğlu gibi 1 Ocak doğumlu. Bugün 98 yaşına basıyor. Geçen yıl gazetecilere şöyle demişti: “Bu kadar uzun yaşayacağımı bilseydim kendime biraz daha dikkat ederdim!” ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] 2013 Yılına Hoş Geldin Sevgili Yurttaş! 2013’e hoş geldin sevgili yurttaş! Seni buraya, tuttuk 1983’ten getirttik!.. Her ne kadar kanser hâlâ yenilmediyse, taksiler hâlâ uçamıyorsa, Ankara’dan Los Angeles’a hâlâ üç saniyede ışınlanılamıyorsa, ömrün uzunluğu 157 yıla çıkmadıysa ve hatta ayda tatile gidemiyorsak da her vatandaş henüz yükseköğrenim göremiyor ve milli takım henüz Dünya Futbol Şampiyonu olamadıysa da her şeye rağmen “gelecek zamanlar”da sizi şaşırtacak epeyi malzememiz var. Bu gerçek ötesi senaryoda, en değişmez görünen şeyler yerinden oynayıp en olmadık kara delikler tarafından yutulup bugüne sunulmuşlar. Görecekleriniz sizi teatral olarak dahi şoka uğratabilir! Bu nedenle size iki hazırlık olarak Xanax vermiş olmamızı mazur görün. Şimdi kemerlerinizi bağlayın ve 2013 Türkiyesi’ni izlemeye çalışın! 2013 Türkiyesi’nde iktidar İslamcılar ve tarikatçılar arasında gergin bir uzlaşmayla paylaşılmış. Birbirini yiyerek yok eden “sol kesim” iktidarı hâlâ görememiş; TSK kendi varoluş şartlarını, görevlerini toptan imha ederek terk etmiş. “Karaoğlan” solu birleştirmemeye yemin etmesinin ötesinde, tarikat önderlerine açıkça destek vererek ülkenin dinci gruplara teslim edilmesinin önünü açmış, kendisine “geçmişi hatırlaması” için adeta yalvarmaya gelen üniversite hocalarını, öncü düşünürleri elinin tersiyle kovalamış. Bu Türkiye’de, 1983’te Evren’in elini öpmek için kuyruğa giren patronlar ve siyasiler şimdi Başbakan ve Cumhurbaşkanı emriyle kendisini hapse atmak için dava ve suçlama yarışına girmişler. Gazetelerin adı artık “medya”; patronları başka işlere boğazlarına kadar batmış olduklarından sayfalarını eften püften şeylere ayırıp Cumhuriyet düşmanları hakkında yorum yapmaktan bile korkar hale gelmişler! Onların televizyona çıkardıkları isimler, sinsi Atatürk düşmanlığında yıllarca staj yapmış, üniversitelerde ders vermiş, eli viskili yobazlar. Bu ülkede kadınların yarısı, sanki aniden yeni bir peygamberden emir almışçasına, başlarını lastikli malzemelerle örtüp saçlarını saklamaya, kendi anneannelerinin örtünme stilini zavallı görmeye başlamışlar, neredeyse onları “dinden sapmış” ilan edecek hale gelmişler. 1983’ten günümüze davet ettiğimiz dostumuz gülerek sormuş: “Ee, kim yapmış bunları? Demirel mi? Özal mı? Cilalı İbo mu?” Sunucu gözlerini kaldırmış, bir durup sonra devam etmiş saymaya: Bu Türkiye’de yargı artık bağımsızlığını kaybetmiş, hükümet doğrudan atamalara karışmaya ve Yargıtay, Anayasa Mahkemesi gibi kurumların yöneticilerini kendi belirlemeye başlamış. “Devlet” Kubilay’a yapılan vahşeti görmezden gelmeye başlamış, “irtica” suç olmaktan çıkarılmış, çünkü “tanımlanamıyormuş”. Bu Türkiye’de tam tersine “Kemalizm” suç sayılır olmuş ve tutuklu yüzlerce yazar, politikacı ve asker hapisleri doldurmuş. Bölücülerle pazarlık almış başını yürümüş. “O ne? Neyin bölücülüğü? Neyi paylaşamamışlar” diye sormuş 83’lü. Sunucu bu sefer bakmamış bile: Boşveeer, anlatmak uzun sürer, hem de anlaman kolay değil. “Devlet”, alkol satan yerlere kısıtlamalar getirip “Milli İçki” lakaplı rakıya inanılmaz vergiler koymuş, devlet masalarında içki servis edilmez olmuş. Şimdi sıkı dur: Bu Türkiye’de, Atatürk anıtlarına çelenk koymak uydurma gerekçelerle yasaklanmış, halkın 29 Ekimi kutlaMAMAsı için polis çeşitli caddeleri halk yürüyemesin diye barikatlarla kapatıyormuş. İnsanlar toplanamasın diye Taksim Meydanı yerle bir edilmiş; kentin her parkına, halka rağmen bir cami yapma yarışına girilmiş. Sunumu izleyen 1983 patentli yurttaşın önce suratı asılmış, sonra sunucunun sözünü kesmiş: “Çok mu komik bu kabareniz? 2013’te bunlara mı gülecekler? Zeki Alasya’nın marifeti mi bu, yoksa Ferhan’ın mı” diye sormuş. Sunucu acı acı gülümsemiş: “Orası karışık. Bu zaman makinesi palavralarına kimisi gülüyor, kimisi ağlıyor, kimisi ise hiçbir şey olmamış gibi başını kuma, alışverişe gömerek ot gibi yaşıyor”. “Başka” diye sormuş zaman gezgini... “Bir tek gençler ve sanatçılar kaldı, bu kirli oyuna doğrudan karşı çıkan... Durdurabilene aşkolsun! Çünkü...” “Yeter” diye sözünü kesmiş 83’lü. “Ufak at da civcivler yesin! Evren’le yaşadıklarımız o kadar ağır ki sizin abuk mizanseniniz hiç komik gelmedi” deyince sunucu heyecanlanmış: “Yer değiştirelim mi? Ben razıyım!” Mutlu yıllar sevgili okurlar! Siz yer değiştirir miydiniz? Yoksa kâbusunuzu mucizevi bir şekilde geri döndürecek asil kan damarlarınızda mevcut mu? Bu yanıt geleceğinizi belirleyecek... HARBİ SEMİH POROY BULMACA HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] SEDAT YAŞAYAN BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenç@yahoo.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Davula 1 sol elle vu 2 rulan ince 3 değnek... Eylemle 4 ri olumsuz 5 yapmakta 6 kullanılan 7 ek. 2/ Bir et 8 kinliğin ge 9 çici olarak durdurul1 2 3 4 5 6 7 8 9 duğu süre... Kan 1 C İ L V E L O Y emici bir hayvan. T A R A K 3/ Bir tiyatro sah 2 A L İ L A nesinin önünde, 3 V O M B A K İ D M ışık ve ışıldak 4 C N E ların yerleştiril 5 A L O E F İ J İ L E K diği, izleyiciye 6 V A L Ö R 7 V O N O Z N A en yakın yer... 8 R U J S İ Y E Z Bir tür çörek. 4/ 9 A K İ K R A T E Kendini beğenmiş, sevimsiz ve budala kimse. 5/ Tifo gibi bazı hastalıklara eşlik eden kas zayıflığı. 6/ Açık yeşil renkli, mayhoş ve kokulu bir elma cinsi... Satrançta özel bir hareket. 7/ Japon lirik dramı... Halk şairi. 8/ Kurutma kabı. 9/ “Ayrılık ateşten bir / Nazlı yârdan hiç haber yok” (Türkü)... Pişmemiş ya da az pişmiş olan... Radyum elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Uygarlaşmamış kimseler ya da topluluklar için kullanılan sözcük... Bir nota. 2/ Karakter... Üzerinde deney yapılan canlı varlık. 3/ “Dost, metres” anlamında argo sözcük. 4/ Üzeri ekmek kırıntısıyla kaplanmış yiyecekler için kullanılan sözcük... Dahil. 5/ Sahip... Ayakkabıcıların, ayakkabıyı gerdirmek için kullandıkları deri kayış. 6/ Nezle... Bilenmiş kesici bir aracın yüzünde kalan ve bileği taşıyla giderilen metal çapağı. 7/ Kocası ölen kadının kayınbiraderiyle evlenmesini öngören gelenek ya da yasa. 8/ İslamda geçici evliliğe verilen ad... Briçte as, rua, dam, vale ve onluya verilen ad. 9/ Düzenli olarak ekim yapılan arazi... Arjantin’in plaka imi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle