19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul B Edirne PB Kocaeli Y Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y PB Ankara 23 24 20 22 25 25 25 17 19 19 19 17 20 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y B B B B PB PB Y Y Y Y 18 18 14 27 31 29 23 26 22 22 17 14 13 HABERLERİN DEVAMI Oslo B Helsinki B Stockholm B Londra PB AmsterdamB Brüksel B Paris B Bonn B Münih PB Berlin PB Budapeşte B Madrid B Viyana B 20 15 17 27 23 23 26 26 26 24 28 28 24 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B B B B Y Y Y Y Y Y B B 26 22 28 27 23 13 35 30 16 26 19 30 28 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Sakarya, Kocaeli, Sivas, Tokat, Siirt ve Batman çevreleri yağmur ve sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Rİze, Hopa, Van ve Bitlis çevrelerinde kuvvetli olacağı tahmin ediliyor. 1 EK M 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada açandarlı cemalli basın desteğinde, demokrasimizin yüz akı parti olarak TBMM’ye teşrif etmeye, bir zahmet ant içmeye karar verdi. Mapushanedeki bir gazetecinin, bir gazeteciye söylediği; “Ülkeye demokrasiyi Kürtler getirecek” saçmalığını başüstü slogan olarak benimsediler. Üç aylık gecikmeye “Barışcıl direniş” adını verdiler. Oysa üç ay ne yapacaklarına karar veremediler... Ant içmeye gelmeyeceklerini, parlamentoyu boykot ettiklerini ilan eden de kendileriydi. Gecikmeyi içlerinden kaynaklanan çalkantılara, görüş ayrılıklarına değil; tabii, elbette ve muhakkak “zorlu bir savaşa” bağladılar. Birden, bir gerçek ortaya çıktı: Kürt insanı Kürt siyasetçiden daha mantıklı, sağduyulu. Kürt seçmeni; TBMM’yi demokratik rejimin yegâne temsilcisi gördüğü için BDP’nin kodamanlarına, bilumum milletvekillerine; haydin namaza der gibi, haydi parlamentoya diye baskı yaptı ve BDP yöneticileri, milletvekilleri de büyük özveride bulunuyormuş havası basarak bugün ya Çankaya’daki AKP’linin açış konuşmasından önce ya da sonra kürsüye çıkıp… …“(Anayasamadde: 81) Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın bölünmez bütünlüğünü koruyacağına” namus ve şerefleri üzerine ant içecekler ve tabii, tek sözcüğüne inanmadan!.. Meclis bu kez partiler arası yoğun görüşme trafiği ile açılıyor. İktidar partisi yeni anayasa hazırlıklarında muhalefetle önkoşulsuz işbirliği yapacağını açıklayarak yumuşak bir giriş yaptı. BDP, Meclis çalışmalarına katılacağı kararını açıkladıktan sonra Çankaya’daki AKP’li ile görüştü. RTE, AKP heyetinin BDP ile görüşebileceğini açıkladı. Bir başka görüşme önem kazandı. BDP dün görüştüğü CHP’ye öncelik ve önem veriyor. Kendi açısından haklı da... Zira BDP, yeni anayasada üzerinde önemle, özenle durduğu kimi konularda ana muhalefetten destek göreceğini umut ediyor. Hangi konularda: (1) AKP’nin karşı çıktığı yüzde 10 barajının yüzde 5’lere çekilmesi. (2)Yaşamsal değerde gördüğü ve vazgeçemeyeceği demokratik özerklik! BDP’nin CHP’ye güvenmesinin bir nedeni de var: Genel seçimlerde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası bir anlaşmadaki sakıncalı saydıkları maddeleri iktidara geldiklerinde kaldırarak belediyelere özerklik vereceklerini açıkladı. BDP hazırlık komisyonuna katılırken neden önkoşul öne sürsün? Koşullarını açıklayarak geliyor TBMM’ye ve katılacağı hazırlık komisyonuna. Kürt milliyetçiliğinin bayrak isimlerinden Şerafettin Elçi, BDP hareketinin olmazsa olmaz koşullarını iki gün önce TV’de açıkladı: (1) Yeni anayasada Kürtlere kimlik güvencesi verilecek. (2) Anadilde eğitim sağlanacak. (3) Ademi merkezcilik sisteminden vazgeçilecek. Her bölge yönetimine (belediyelere) özerklik verilecek! Bu üç koşulu terör koşuluna bağladı Ş. Elçi: “Bu şartlar gerçekleşmeden dağdaki insan dağdan inmez!” dedi. Neden inmezmiş? Dağdakiler Kürt özgürlüğü için dağa çıkmışlar ve bu koşullar gerçekleşmezse “ülke normale dönmezmiş.” Fakat Bay Elçi, özgürlük için dağa çıkanların kent ortalarında kadın, bebek, masum insan demeden kanlı eylemlerinden söz etmiyor... …Önkoşullarını açıklarken PKK’nin artık Kürt seçmeni bile isyan ettiren kanlı eylemlerine devam etmeyeceğini söyleyemiyor. Bu koşullarla toplanacak olan hazırlık komisyonu hayırlara vesile olur mu acaba? Alfabeye Q, W, X düzenlemesi ZM R’DE BAZI OKULLARDAK AF ŞLERDE HARF SAYISI 32 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anadolu Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Sendikası (Anadolu EğitimSen), İzmir’in merkezi ve bazı ilçelerindeki ilköğretim okullarına asılan alfabe afişlerinde Q, W ve X harflerinin de yer aldığını belirleyerek afişlerin kaldırılmasını istedi. Anadolu EğitimSen, 20112012 eğitimöğretim yılının başlamasının ardından İzmir’deki bazı okulların sınıflarına asılan alfabe afişlerinde Türk alfabesinde yer almayan harflerin bulunduğunu belirledi. İzmir’in merkezi ve bazı ilçelerindeki ilköğretim okullarına asılan afişte 29 yerine 32 harf bulunuyor. Sınıflara asılan Yazı Örnekleri başlıklı afişlerde Türk alfabesinde DEL LLER ORTAYA ÇIKIYOR ‘Afiş kaldırılmalı’ yer alan 29 harfin ardından sırasıyla Q, W ve X harfleri de yer alıyor. Afişte Q, W ve X harflerinin büyük, küçük, el yazısı ve eğik yazım şekillerine de yer veriliyor. Anadolu EğitimSen, afişin yasaya aykırı olduğunu belirterek “Böyle bir alfabenin sınıflarımıza asılmasına göz yuman herkes bu yanlışa ortak olacaktır” görüşünü belirtti. Anadolu EğitimSen, başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere yetkilileri göreve çağırırken Uzman Ünite Dergileri ve Okullar Yayınevi tarafından bastırılan afişin kaldırılmasını istedi. Fener’de devlet de şüpheli AL CAN ULUDAĞ İleri derecede hasta olan tutuklu ve hükümlülerin durumu içler acısı ‘Ölürsen öl’ C HAN ORUÇOĞLU Cezaevlerinde ileri derecede hasta olan tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumları korkutucu boyutlara ulaştı. Uzun tutukluluk süresince cezaevlerinde kanser başta olmak üzere çok sayıda hastalığa yakalanan tutuklu ve hükümlüler, “Cezaevlerinde sağlık haklarından faydalanamıyoruz. Doktor karşısında kelepçeli ya da yanımızda görevli ile muayene edilmek isteniyoruz” diye konuştu. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Yasemin Karadağ da doktor kontrolü sırasında görevli askerin saldırısına uğradığını anlatarak “Uzman çavuş bana ‘Ölürsen öl, senin için toprak bulunur’ dedi. Cezaevlerindeki tüm siyasi tutuklular bu durumları yaşıyor” ifadesini kullandı. Son 10 yılda hapishanelerde 1318 kişinin öldüğü, 401 kişinin intihar ederek yaşamına son verdiği, hastanelerde ise 912 kişinin hayatını yitirdiği belirtildi. Türkiye’de cezaevlerinde halen yaklaşık 240 tutuklu ve hükümlünün sağlık durumu ileri derecede ‘kötü’ durumda. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde 1 ayı aşkın süredir tutuklu bulunan Yasemin Karadağ yaşadıklarını bir mektupla anlattı. Yasemin Karadağ, tek böbreğinin iflas ettiğini diğer böbreğinin de yüzde 18 kapasite ile çalıştığını belirterek “Böbreğimin çalışma kapasitesi yüzde 10’a düştüğünde diyalize girmem gerekiyor. Yüksek tansiyon hastasıyım. Yakın HASTALIKLARLA MÜCADELE İHD verilerine göre, cezaevlerinde yaklaşık 240 tutuklu ve hükümlü ileri derecede hasta durumda bulunuyor. Türkiye’nin çeşitli cezaevlerindeki siyasi tutuklu ve hükümlüler, kanser, WernickeKorsakof, ülser, akdenizanemisi, siroz, böbrek, sedef, diyabet, panikatak, çölyak, verem, sara, Hepatit B, Behçet, astım, şizofren gibi hastalıklarla mücadele ediyor. TAYAD’ın önceki gün Labella Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen genel kuruluna sunulan raporda, son 10 yılda hapishanelerde 1318 kişinin öldüğü, 401 kişinin intihar ederek yaşamına son verdiği, hastanelerde ise 912 kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. geçmişte de beyin kanaması geçirdim” dedi. Yaşadığı sağlık sorunları ve geçirdiği ameliyatlar nedeniyle sürekli doktor kontrolüne çıkması gereken Karadağ, yaşadıklarını şöyle anlattı: “12 Eylül günü doktora sevk çıkarttım. Hem tahlillerimin sonucunu öğrenecektim hem de vücudumda neden olduğunu anlamadığım lekeler çıktığı ve mide bulantım arttığı için mua yene olacaktım. Ama isminin Ö. A. olduğunu öğrendiğim uzman çavuş, muayene sırasında doktorun odasından çıkmadı. Bense tedavi olmak istediğimi, hastalıklarımın ciddi olduğunu söyledim. Bunun üzerine kapının önüne geçti. Bu şekilde tedavi olmaya başladım. Henüz muayenem bitmemişti ki, uzman çavuş odaya girdi, kelepçe takmak istedi. Ben muayenemin bitmediğini anlattım. Hastalıklarımın çok ciddi olduğunu, böyle yaparak ölümüme neden olabileceğini söyledim. Sonrasında uzman çavuş bana ‘Ölürsen öl, senin için toprak bulunur’ dedi. Ben tedavi olmak istediğimi yineleyince yüzüme yumruk attı. Zorla doktorun odasından çıkarttı. Askerlere koluna girip ‘sürükleyin’ emrini verdi. Askerler de beni koğuşa kadar yerlerde sürükledi.” Cezaevinde ölmesi durumunda bunun ne uzman çavuşun ne de devletin umrunda olmayacağını anlatan Karadağ, “Devlet tutuklu ve hükümlüleri sağlıksız koşullarda tutup sağlıklarını ellerinden alıyor. Zaten sağlıklı olanları da ölüme terk ediyor. Üçlü protokoller imzalıyor. Üçlü protokole göre siyasi tutukluların muayenesi sırasında jandarma içeri girebiliyor. Bunun adı nedir? Siyasi tutukluların ölüme terk edilmesinden başka bir şey değildir. Bizler, devletin siyasi tutsakları ölüme terk etmemesini ve üçlü protokolün iptal edilmesini istiyoruz” ifadesini kullandı. ANKARA Deniz Feneri e.V. soruşturmasında bazı valilik ve belediyelerin yoksul listeleriyle oluşturulan “sahte alındı belgelerinin” Almanya serüvenine ilişkin önemli bilgiler ortaya çıktı. Dosyadan el çektirilen savcılara ifade veren bir şüphelinin, “Alındı belgelerini Kanal 7 INT’nin canlı yayın aracıyla Almanya’ya biz götürdük. Ben araca Kanal 7’nin önünde bindim. Araç alındı belgeleriyle yüklüydü” itirafını yaptığı öğrenildi. Bazı şüphelilerin buna karşın “Kanal 7 INT’nin aracı ülkeye hiç gelmedi” ifadesini ise Gümrükler Genel Müdürlüğü’nden savcılığa gelen ve aracın Çeşme Limanı ve İpsala Sınır Kapısı’ndan yurda giriş yaptığını belirten yazısı yalanladı. Bu arada e.V’nin depolarında bulanan “sahte alındı belgelerinin” ekinde çıkan fakirlik belgelerinin çoğunluğunun Elazığ, Giresun, Kilis ve Kastamonu valiliklerine kayıtlı yurttaşlara ait olduğu tespit edildi. Deniz Feneri e.V. soruşturmasında görevden alınan savcıların valilik, kaymakamlık ve belediyelerin elinde bulunan yoksul listelerinin derneğe nasıl gittiği konusunu büyük oranda çözdüğü öğrenildi. Buna göre 3 Ocak 2011’de Almanya’ya giden üç savcı, onlarca koli içinde “Türkiye’de yardım dağıtılmış gibi gösterilen binlerce alındı belgesi ile bunların ekinde çıkan fakirlik belgeleriyle” karşılaştı. Sayının çokluğu nedeniyle savcılar, kolilerin içinden her bölgeye ait örnekler alarak 500 kişiye ait belgeyi Ankara’ya getirdi ve bu kişilerin ifadesine başvurdu. 500 kişinin önemli bir kısmı e.V’den değil, Türk Deniz Feneri’nden yardım aldığını söyledi. Hatta bir kişi üzerinde “Deniz Feneri Derneği” yazan koliyi savcıya verdi. İfadelerde dikkat çeken bir başka yönü ise tanıkların önemli bir kısmının yardımları e.V’den değil valiliklere bağlı bulunan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’ndan aldıklarını söylemesi de oldu. Valilikler yoksul aramış Bir kısım tanık, yardım aldığını gösteren belgelerin üzerindeki imzaların kendisine olmadığını kaydetti. Bunun üzerine tüm belgelerdeki imzaları karşılaştıran savcılar, çoğunun aynı el ürününden çıktığı belirledi. Soruşturmayı derinleştiren savcılar, Deniz Feneri Derneği’nin yardım dağıtmak için bazı valilik ve kaymakamlıklardan fakirlik listesi veya x kişinin yoksul olup olmadığının araştırılmasını istediği bulgusuna ulaştı. Yapılan araştırmalarda valiliklerin mahalle bekçisini görevlendirerek, belirtilen kişilerin gerçekten yardıma muhtaç olup olmadığını dernek için öğrendiği kaydedildi. Bunun üzerine valilik, kaymakamlık ve belediyelerden alınan fakirlik belgelerinin Almanya’ya, Türk Deniz Feneri üzerinden gittiği şüphesi soruşturulmaya başlandı. Savcılık belgeleri veren kamu kurumlarına yazı yazarak, sadece kendilerinde bulunması gereken belgelerin e.V’de ne aradığı sorusuna yanıt istendi. Soruşturma makamları, Türk Deniz Feneri’nin bir yandan kendi yardımlarını dağıtırken, bunun yanında e.V’ye ait alındı belgelerini yurttaşlara imzalattığından da şüpheleniyor. Toplanacak deliller ışığında özel hayatın gizliliğini ihlal ederek yurttaşların fakirlik belgeleri ile kimlik bilgilerini e.V’ye veren kurumların yetkililerin ifadesinin alınması planlanıyordu. YAZICIOĞLU’NUN HEL KOPTER KAZASI Füze kalkanına karşı büyük eylem SELAHATT N GÖKATALAY MALATYA NATO’ya ait füze kalkanı sisteminin kurulacağı Malatya’nın Akçadağ ilçesine bağlı Kürecik beldesinde yurttaşlar ve çevreciler yarın büyük bir protesto eylemine hazırlanıyor. CHP ve pek çok dernek de otobüsle yurt genelinden yurttaşları Kürecik’e taşıyarak eyleme destek verecek. NATO’ya ait füze kalkanı sisteminin kurulacağı Malatya’nın Akçadağ ilçesine bağlı Kürecik beldesinde yurttaşlar, çevreciler ve sivil toplum örgütleri füze kalkanına karşı yürüyecek. Yarın saat 13.00’te Kürecik Cemevi önünde toplanacak eylemciler, füze kalkanının kurulacağı 3 kilometre mesafedeki Karahan Tepesi’ne yürüyecek. Yürüyüşe birçok siyasi parti, sivil toplum örgütü ve çevre derneği de destek verecek. Pek çok dernek otobüsle yurdun dört bir yanından yurttaşları Kürecik’e taşıyarak eyleme katkı sağlayacak. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağababa’nın başkanlığında 20 CHP milletvekilinin eyleme katılacağı bildirildi. ANKARA/ MALATYA (Cumhuriyet) Eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcoğlu ve beraberindeki beş kişinin yaşamını yitirdiği Kahramanmaraş’taki helikopter kazısıyla ilgili Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı’nın talimatıyla beş kentte başlatılan operasyon kapsamında gözaltına alınan 11’i muvazzaf asker, toplam 16 kişinin sorgulamaları sürüyor. Özel yetkili savcılar, dün bir askerin daha ifadesini alırken geriye kalan dört askerin sorgularının sürdüğü belirtildi. Gözaltında bulunan beş sivilin sorgulamalarına başlanacağı öğrenildi. Öte yandan Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklamada, talep edilen tüm bilgi ve belgelerin ilgili birimlere gönderildiğini bildirdi. Soruşturma sürdüğü için de açıklama yapılmayacağı belirtildi. Sorgulama sürüyor ‘Yavruma bunu yapanları bulun’ S VAS (AA) Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesi Fidan ve ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu ile ablası Maviş Ocak, Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin yürütülen soruşturma kapsamındaki son gelişmeleri değerlendirdi. Yazıcıoğlu’nun kız kardeşi Maviş Ocak’ın Şarkışla ilçesindeki evinde kalan anne Yazıcıoğlu, “Ne diyeyim, yavruma bunu yapanları bulun, bulsunlar, koca devlet” dedi. Ağabey Yusuf Yazıcıoğlu da soruşturma sürecindeki aksaklıklara tepki gösterdi. Yazıcıoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklamalarının ardından bu işin meydana çıktığını belirterek “Bu 6 cenazenin açığa çıkmasında çok vebal altında kalıyor devletimiz. Türk adaletine güveniyoruz” dedi. Kanal 7 INT’nin canlı yayın aracıyla nakil “Sahte alındı belgelerinin” Türkiye’de hazırlandığı ve sonradan Almanya’ya götürüldüğü iddiasıyla ilgili önemli bir itiraf yapıldı. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve yaptığı itiraflar üzerine serbest bırakılan bir şüpheli, “Alındı belgelerini Kanal 7 INT’nin canlı yayın aracıyla Almanya’ya biz götürdük. Ben araca Kanal 7’nin önünden bindim. Bindiğimde araç alındı belgeleriyle yüklüydü. Belgelerin nerede hazırlandığını bilmiyorum” dedi. Buna karşılık şüpheli konumundaki bazı Kanal 7 yöneticilerinin bu aracın Türkiye’de hiç bulunmadığını iddia ettiği kaydedildi. Bunun üzerine savcıların, Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün aracın Çeşme Limanı ve İpsala Sınır Kapısı’ndan yurda giriş yaptığına ilişkin yazısını şüphelilerin önlerine koyduğu belirtildi. ÇELEB : GENÇSEN’ N KAPATILMASI AD L DEĞ L İstanbul Haber Servisi DİSK’e bağlı GençSen’in kapatılmasına CHP İstanbul Milletvekili ve konfederasyonun eski Başkanı Süleyman Çelebi tepki gösterdi. Çelebi, “12 Eylül yasalarının sonucu ortaya çıkan bu karar, Türkiye’nin imzalamış olduğu bütün uluslararası anlaşmalara aykırı ve bütünüyle siyasal içeriklidir. Asla adil değildir. GençSen’in yanında olduğumu bildiriyorum. Asla yalnız yürümeyeceksiniz!” dedi. Çelebi, konuyu Meclis gündemine taşıyacağını da söyledi. Öte yandan Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) Genel Başkanı Ferdan Ergut da anayasanın 90. maddesine ve uluslararası sözleşmelere aykırı olan bu kararın iptal edilmesini istedi. Ortadoğu’da ayaklanan gençlere övgüler düzenlerin kendi ülkelerinde protestolara katılan gençlere baskı ve şiddet uyguladığını ifade eden Ergut, öğrencilerin mücadelesinin engellenemeyeceğini belirtti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle