19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EK M 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER ADD’nin kurucularındandı 5 Lokumcu’nun ölümünü protesto edenlerin terör örgütü üyesi olduğu öne sürüldü Gürsoytrak yaşamını yitirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 27 Mayıs Devrimi’nin ardından kurulan Milli Birlik Komitesi (MBK) ve Cumhuriyet Senatosu üyesi, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) kurucu üyesi Mehmet Suphi Gürsoytrak dün yaşamını yitirdi. Gürsoytrak, bugün öğle namazının ardından Kocatepe Camisi’nde düzenlenecek törenin ardından Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verilecek. 1925’te doğan Gürsoytrak, TSK’de topçu pilot olarak görev yaptı. Kore Savaşı’na da katılan Gürsoytrak, 27 Mayıs Devrimi’ni gerçekleştirenler arasında yer aldı. Gürsoytrak, 19941998 yılları arasında ADD Genel Başkanlığı yaptı. Bir dava da Ankara’da AL CAN ULUDAĞ ANKARA 31 Mayıs’ta Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle sonuçlanan olayları AKP Ankara İl Başkanlığı önünde protesto eden 28 gösterici hakkında “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla iddianame hazırlandı. Soruşturmayı yürüten savcı, eyleme katılan 48 kişi hakkındaki dosyayı ise yetkisizlik kararı vererek Basın Suçları Soruşturma Bürosu’na gönderdi. Savcı, ayrıca Halkevleri yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın miting için gittiği Hopa’da çıkan olaylar üzerine gözaltına alınan ve tutuklanan yedi kişi, “terör örgütü propagandasını yapmak” suçundan yargılandıkları özel yetkili Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi’de beraat etmişti. Bu beraat kararının ardından gözler Ankara’daki Hopa protestosuyla ilgili özel yetkili savcılığın yürüttüğü soruşturmaya çevrildi. Edinilen bilgiye göre, savcı Hakan Yüksel, soruşturmasını tamamlayarak 28 zanlı hakkında iddianame düzenledi. İddianamede, sanıkların “te rör örgütü üyesi olma, örgüt propagandası yapma, kamu görevlisini yaralama” gibi bir dizi suçtan cezalandırılması talep edildi. İddianame özel yetkili başsavcıvekilinin onayının ardından 11. Ağır Ceza mahkemesine sunuldu. Söz konusu 28 kişiden yaklaşık 20’sinin tutuklu bulunduğu öğrenildi. Savcı Yüksel, “terörle” bağlantısı tespit edilemeyen 48 eylemciyle ilgili dosyayı ise yetkisizlik kararıyla Basın Suçları Soruşturma Bürosu’na gönderdi. Kararda, bu şüpheliler hakkında “izinsiz gösteri yapma ve kamu malına zarar vermekten” işlem yapılması talep edildi. Başkentteki soruşturmada 70’e yakın kişi iki dalga operasyonda gözaltına alınmış, bunlardan yaklaşık 20 kişi tutuklanmıştı. Polis fezlekesinde şüpheliler, TKİP, TKP/ML, MLKP, THKP/C gibi örgütler adına faaliyette bulunmak ve “halkta, devlete karşı kin, nefret ve isyan hissi uyandıracak şiddet veya diğer terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek illegal yürüyüşe katılmakla” suçlanıyordu. O Bebeği Düşünün Yeter!.. Tomurcuk gözlerle bakan bir çocuk, ağlayan bir anne, suskunluğun içinde ellerini başının arasına almış bir baba... Dışarıda yağmur yağıyor... Hava soğuk. Gündelik bir uzamda sanki eller görüyorum, sözcükler değil. O yaz günlerinin derin mavileri içinde yatan uykunun güneşleri, masal kahramanları, geleceğe dönük umutlar, yükselen suların getirdiği kumlar. Yağmur yağarken koyu karanlık geceleri düşünüyorum, bunca kıyımı, kaçırılan öğretmenleri, genç ölüleri, akan kanı. Sahi bugün Meclis yeni yasama yılına giriyor... İnsanoğlu neden birbirine karşı bu denli acımasız, siyaset niçin kirli? Şu yaşadığımız günlere bakın bir kez daha. Acımasızlığın içinde ülkemiz kan gölüne dönüştü. Annesinin karnında, doğumunu bekleyen bebe, kör PKK kurşunuyla annesi öldükten sonra dünyaya gözlerini açtı Batman’da. Birkaç gün yaşadı, ablası ve annesi gibi o da yaşama gözlerini yumdu. Televizyon haberlerinde, tartışma programlarında, bugünü tartışırken bunca acımasızlığı görmezden gelen kalem erbabını, bilim insanlarını izlerken şaşırıp kalıyorum. Hepsi ama hepsi “akan kan dursun” derken, ben anne karnında terörü gören sekiz aylık bebeğin ölümüyle kahroluyorum. Genç ölülerimizin cenaze törenlerini televizyon haberlerinde görünce gözlerimi yumuyorum. BDP milletvekilleri bugün başlayacak olan yeni yasama yılında kürsüye çıkıp yemin edecekler... Herkes biliyor ki, BDP’ye Güneydoğu’da siyaset tabanını PKK açtı... BDP milletvekilleri bu nedenle, devletin İmralı’da yatan Öcalan’la pazarlıklarını sürdürmesini istiyor. Kimileri bunu açık açık söylüyor, kimileri üstü örtülü. Devletin PKK’yle dün olduğu gibi bugün de görüşmeler yaptığını bilmeyen yok. 90’lı yıllarda askerler yapıyordu, bugün ise devletin istihbarat birimleri. Bu doğal! Burada bilinmeyen devletin PKK’yle hangi konularda uzlaşmaya vardığı, hangi konularda varmadığı... Bu görüşmelerde gerçeği söyleyen kim? Devlet mi, PKK mi? Yağmurlu ve soğuk bir İstanbul sabahında kanlı eylemleri, akıtılan gözyaşlarını, ana karnında terörü tanıyan bebeğin ölümünü düşünüyorum. Eli kanlı terör örgütü temizlenmeden Kürt aydınları da Kürt siyasetçileri de gerçeği söyleyemezler... Söyleyen Kürt aydınlarını bugün devlet koruyor... Durum tüm çıplaklığıyla ortada! Çok açık söylüyorum, devlet terörün üzerine ciddi olarak giderse barış ve kardeşlik gelir. Bunca akıtılan kana karşı, Kürt kardeşlerimizin yaşadığı büyük kentlerde onların oturduğu semtlerde Türkler saldırıda bulunmuyor, kardeş kardeş yaşıyorlar PKK’nin tüm kışkırtmalarına karşın. Çözüm PKK’nin silahını bırakmasından geçer... Silahlı terör örgütü, sözde devrimci bir hareket yapıyormuş, bunların tümü palavra. Bakın Kandil’de yaşayan PKK’li yöneticilere; hepsi 50 yaşın üstünde. Çıkarları var; uyuşturucudan, Avrupa’daki haraçtan... Bunları devletin istihbarat birimleri biliyor. Hukuk devletinin, demokrasinin, özgürlüklerin, barışın olmazsa olmaz koşulu akıldır. Eğer böyle bir akıl ve sağduyu olmazsa Türkiye kan gölüne dönüşür. Ölü duvarlarla yüz yüze kalmamak, yaşamı çoğaltmak için bunların olması gerekir. Bu saatten sonra kimse kimseyi kandırmasın... Gözyaşı! Acı! Nefret! Kin! Öfke! Korkusuz Kürt aydınlarına ve siyasetçilerine sesleniyorum: “Ana karnında terörle tanışan, sekiz aylıkken doğan ama yaşatılamayan o bebeği, ölen anayı ve kız kardeşi Sultan’ı, kaçırılan öğretmenleri, ölen gençlerimizi düşünün, yeter!” şkenceciler savcılık takibinde DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Başsavcılığı, 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde işkence gören yüzlerce kişinin yaptığı başvuru üzerine başlattığı soruşturma kapsamında, 20 mağduru İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderip, yaşadıkları psikolojik travma ile vücutlarındaki işkence izlerini tespit ettirdi. Savcılık şikâyet başvuruları ile tanık beyanlarını da kayda geçirip o dönem görev yapan kişileri de tespit etmeye çalışıyor. Odatv iddianamesine tepki İstanbul Haber Servisi Açık Toplum Vakfı, Odatv iddianamesinin ek klasörlerinde, Nedim Şener’in, vakfın organizesinde çalışma yaptığı iddiasının, telefonlarının dinlenmesi kararının gerekçelerinden biri olarak yer almasına tepki gösterdi. Açıklamada, “Ülkemizin en saygın üniversitelerinden birisinin kıdemli bir öğretim üyesinin çalışmasına katılmanın şüpheye, iletişim özgürlüğü ve mahremiyetinin ihlaline gerekçe olarak kabul edilmesi düşündürücü ve vahimdir” denildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle