19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EK M 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER ‘Halka rağmen hukuk olmaz diyen’ Balbay mahkemenin kendine göre içtihat oluşturduğunu söyledi 7 Balbay’a tahliye yok HAT CE TUNCER Terörist Gazeteciler... Terörle Mücadele Yasası kapsamında yargılanan gazeteciler, tutuklu olan 67 gazeteci ile sınırlı değil. Özellikle söz konusu yasanın, “Açıklama ve Yayınlama” başlıklı 6’ncı ve “Terör Örgütleri” başlıklı 7’nci maddesi kapsamında basınyayın faaliyetlerini suç sayan tanımlar nedeniyle yargılanan çok sayıda gazeteci var. “Hapiste gazeteci olmayacak” iddiası, Adalet ve Kalkınma Partisi üst düzey yöneticilerinin büyük önem verdikleri açıklamalar arasında yer alıyor. Ancak bu iktidarın hem Türk Ceza Yasası’nda hem de Terörle Mücadele Yasası’nda yaptığı değişiklikler, bu iddianın sözde kalmakla sınırlı olduğunu gösteriyor. İşte somut bir örnek: 12 Nisan 1991 tarihinde kabul edilen 1713 sayılı yasanın 6’ncı maddesinde yer alan “isim ve kimlik belirterek veya belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak surette kişilere karşı terör örgütlerinin suç işleyeceğini veya terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklama veya yayınlama veya bu yolla hedef gösterme” suçunu işleyenler, ağır para cezası ile cezalandırılıyordu. AKP iktidarı para cezasını yetersiz görmüş olmalı ki, 26 Haziran 2006 tarihinde kabul edilen 5532 sayılı yasayla para cezasını “bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası” olarak değiştirdi. Bu da yetmemiş olmalı ki, anayasaya aykırılığı madde metninde “suçun işlenişine iştirak etmemiş olsa bile” denilerek basın yayın organlarının sahiplerine de yüklü para cezaları öngörüldü. Eski yasadaki 8’nci madde “ifade özgürlüğünün önünün açılması” amacıyla kaldırıldı ama ne hikmetse maddede anılan suç 7’nci maddeye aktarılıverdi. Yazılan ya da okunan haberlerin sayısını dikkate alırsanız Terörle Mücadele Yasası’nın en çok ihlal edilen maddelerinin andığım maddeler olduğunu saptayabilirsiniz. Maddelerde tanımlanan suçlar da her türlü yoruma açık durumdadır. Terörle mücadelede görev alanlar, sizce birkaç yargıç ve savcı ile sınırlı mıdır ki onları eleştiren ya da hoşlarına gitmeyen haberleri yazanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis tehdidi altında yargılanmaktadır? Hem de iddianame açıklandığında ya da kabul edildiğinde kimlikleri açıklanmışken ya da kimi gazetecilerin haberlerini propaganda sayarak yargılamak, kimi gazetecilerin ise sırtını sıvazlamak nasıl bir hukuk anlayışıdır? Terörle mücadelede kafayı gazetecilere takmak, ne yazık ki görevli ya da halktan yurttaşların her gün şehit olmalarını engelleyemiyor. İkinci Ergeneken davasında 216 günü hücrede olmak üzere 2 yıl 210 gündür tutuklu bulunan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, bugün TBMM’nin yeni yasama yılının başlayacağına dikkat çekerek “Benim yerim Meclis’tir. Yarın (bugün) 1 Ekim. Heyetinizden şu an oluşmuş olan milli iradeye, bütün sorunların çözüm yeri olan Meclis’e saygı göstermesini, Meclis’in tam olarak toplanması için bir adım atmasını bekliyorum” dedi. Balbay’ın mahkemenin tutukluluk halinin devamı kararına dayanak yaptığı 14. maddenin “devlete karşı suçları kapsadığı, hükümete karşı suçları kapsamadığına” ilişkin sözlerine üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu müdahale etti. Balbay, “Hukukun kaynağı halktır. Halka rağmen hukuk olmaz” diye konuştu. Mahkeme heyeti, CHP’li vekiller Balbay ve Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın dünkü 138. duruşmasında sanık ve avukatların talepleri alındı. Balbay talep konuşmasına, “CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay” diye başlayarak “Gazeteci olarak 30, milletvekili kimliğimde 2 kez talebimi sunmak üzere söz aldım” dedi. 12 Haziran genel seçimlerinde CHP İzmir Milletvekili seçildiğinin altını çizen Balbay, “600 bin seçmenin oyunu olarak milletvekili seçildim. İzmir’in yarısının oyuyla vekil seçildim. Mahkemenin milli iradeye saygı gösterip tahliye kararı vereceğini düşünüyordum” diye konuştu. 12 Ağustos’taki duruşmada talep konuşmasında 64 kez sözünün kesildiğine dikkat çeken Balbay, şöyle devam etti: “Durumu olağanüstü zorlamaktasınız. Tahliyemi reddederken verdiğiniz kararda anayasanın 14. maddesini gerekçe gösteriyorsunuz. 14. maddede ‘devlete karşı suçlar’ denmektedir. Ama bize yöneltilen iddia, ‘hükümete karşı suçlar’dır. Lütfen ayrım yapın.” ‘ çtihat oluşturuyorsunuz’ 1982 Anayasası’nda 17 kez, 133. maddede değişiklik yapıldığını vurgulayan Balbay, “Anayasanın 14. maddesinde devlete karşı işlenen suçların hangi kapsama girdiği havada kalmıştır. Buna göre kırmızı ışıkta geçmek de devlete karşı suçtur, ihaleye fesat, evrakta sahtecilik de devlete karşı suçtur. Kendiniz anayasaya karşı içtihat oluşturmuş durumdasınız. Anayasaya karşı da mı özelsiniz?” diye konuştu. Balbay’ın bu sözleri üzerine üye hâkim Haşıloğlu müdahalede bulundu ve “Sıradan bir vatandaş bunu söylese bunu cehaletiyle açıklarsınız. Oysa siz bir ya BRAH M ŞAH N RAPORU Cezai ehliyeti tam değil İstanbul Haber Servisi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri’de görülen duruşmada dosyaya gelen evrakı okuyan Mahkeme Başkanı Hasan Hüyesin Özese, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin’in “ceza ehliyetinin tam olmadığı”nın kaydedildiğini açıkladı. zarsınız. Kendinize yakışmayan sözler söylüyorsunuz. Gerekçeli kararımızda içtihat kararları ve yasalar var” dedi. Yargıtay’ın yargılamanın durdurulması konusunda içtihadı olduğunun altını çizen ve mazbatasını gösteren Balbay, “Ben yargılanmak istiyorum. Milletvekili olsam da duruşmalara geleceğime söz veriyorum. Ben vatana millete karşı hangi suçu işlemişim? Şu anda yaşadığımız manzara karşısında sadece ciğerim değil her yerim yanıyor. Yarın (bugün) Meclis toplanıyor. Bırakın Balbay milletin Meclis’ine ve sinesine gitsin” dedi. Şişli Adliyesi’nde gizli tanığın kimliğini açıkladığı suçlamasıyla açılan dava dosyasına TBMM’den dokunulmazlığı olduğuna ilişkin yazı geldiğine dikkat çeken Balbay, bir gazetenin başlığını örnek göstererek “Şişli’de dokunulmazım. Silivri’de dokunulurum” dedi. Başkan Özese ise iki davada yargılandığı kanun maddelerinin farklı olduğunu söyledi. Balbay’ın, “Ben şimdi size en ağır hakaretleri etsem. Bana dokunamazsınız, hakkımda dava açamazsınız” sözlerine karşılık Özese, “Size de yakışmaz zaten” dedi. ‘Sepete su doldurmaktasınız’ Duruşmalarda sık sık mahkeme heyetinin “Gerçeği ortaya çıkarmaya” çalıştıklarını açıkladıklarına dikkat çeken Balbay, “Artık mahkemenin gerçeği bir anlamda oluşturma çabasına girdiğini görüyorum. İddianameyi tümüyle doğru kabul ediyorsunuz. Çürütenlerde suç işledikleri hissini yaratma çabasını hissediyorum. Elinde çekiç olan, herkesi çivi olarak görürmüş. Siz de elinde cep telefonu olan herkesi terör örgütü üyesi olarak görüyorsunuz” diye konuştu. Sanıklar arasında Vakıflar Bankası Müşteri Temsilciliği’nin telefonlarını aramalarından dahi örgütsel irtibat kurulmaya çalışıldığının altını çizen Balbay, “Sepete su doldurmaktasınız. AKP’nin kapatma davasını istediniz. Birkaç yüz klasörlük dava dosyası geldi. Bu sepete su doldurmak değil de nedir? Ucu açık, her tarafa açık bir tablo” dedi. Hilmioğlu: Mahkemeye verilen arada “Vardiya Bizde Platformu” tarafından kurulan “nöbet çadırı”nı ziyaret eden yurttaşlar, “Yağmur yağsa da, kıyamet kopsa da direneceğiz”, “Cumhuriyet değil, AKP yıkılacak” sloganları attılar. Çadırda kalabalığa yönelik konuşma yapan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan, eyleme ilk başta 1 hafta amacıyla başladıklarını belirterek “Gölün ortasına bir taş attık ve o taş dalgaya dönüşerek tüm Türkiye’yi sardı. Biz burada yalnızca aydınların değil tüm ülkenin özgürlük nöbetini tutuyoruz” dedi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Çadırlara ziyaret ‘Ergenekon’u araştıracağım’ Balbay, 12 Ağustos’taki duruşmada Meclis’te Ergenekon ile ilgili araştırma yapmaya söz verdiğini anımsatarak “Söz vereceğim, peşine düşeceğim. Biz onurumuzla yaşayan insanlarız” dedi. Habur’dan ülkeye giriş yapan PKK’lilerin serbest bırakılmasını “Habur hukuku” diye eleştirdiklerini anımsatan Balbay, “2 yıl sonra Başbakan, MİT Müsteşarı aynı şeyleri söylüyor. Nasıl Habur hukuku yerleşmişse siz de tarihe Silivri hukukunu yerleştirmeyin. Cumhuriyet gazetesini bombalayanlar artık başka şeyler söylüyor. Cumhuriyet gazetesini bombalayanlarla, gazetenin bir yazarını aynı davada terör örgütüne üye olmakla yargılıyorsunuz” dedi. 19 Mayıs maratonlarında birçok kez koştuğunu söyleyen Balbay, şöyle konuştu: “Çıkınca ahtım var, yine koşacağım. Ben iyi atletim. Şimdi izleyicilerin arasına girsem, 6 ay kaybolsam, beni bir cezaya çarptıramazsınız. Anayasada durum somutlaştırılmamış. Avukat Celal Ülgen ‘uyuşturucu baronu olsa bırakacaktınız’ demişti. İzmirli seçmen daha farklı davranırdı. İzmir’de her iki seçmenden biri bana oy verdi. Hukukun kaynağı halktır. Halka rağmen hukuk olmaz.” Balbay, 15 gündür İbrahim Şahin’in S1 listesindeki teğmen ve polislerin savunmalarını yaptığına dikat çekerek şöyle devam etti: “Terör örgütüne üye olmaktan yargılanan tutuksuz teğmenler, polisler silahlarını bırakarak duruşma salonuna geliyor. Elinde silahı olana güveniyorsunuz da elinde kalemi olan Balbay’a güvenmiyorsunuz” ‘Bir numara...’ Tutuklu sanık eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu talep konuşmasında Ergenekon iddianamesi ile Yargıtay Başsavcılığı’nın AKP’ye yönelik iddianamesini kıyasladı. AKP’yi kapatma davasının iddianamesinde hükümetin irticai faaliyetler içinde bulunduğu iddialarının yer aldığına dikkat çeken Hilmioğlu, Ergenekon davasında rektörlerin eski Jandarma Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur’u ziyaret etmesinin örgüt toplantısı olarak değerlendirildiğini kaydetti. Hilmioğlu, şunları söyledi: “Eğer Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazdığı iddianame doğruysa biz neden burada tutuluyoruz? Yok Ergenekon davasına bakan savcıların yazdıkları doğruysa o zaman AKP’yi kapatma davası iddianamesi, bizim yargılandığımız darbe iddiasının bizatihi kendisidir. Yıllardır bu mahkeme salonunda aranan Ergenekon örgütünün bir numarası da AKP kapatma davasını açan şimdi adını unuttum, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’dır...” Balbay ve Haberal’a özgürlük isteyenler duruşma salonuna akın etti Silivri’ye sığmadılar AL AÇAR Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz yazarı, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın da aralarında bulunduğu sekiz milletvekilinin serbest bırakılması istemiyle dün bine yakın yurttaş duruşma salonuna akın etti. Ergenekon davasında yargılanan CHP milletvekilleri Balbay ve Haberal’ın duruşmasını izlemek için dün CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Mersin Milletvekili İsa Gök, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, Balbay ve Haberal’ın kardeşlerinin yanı sıra otobüslerle Zonguldak, İzmir, Manisa, Tekirdağ ve İstanbul’un da aralarında olduğu çok sayıda il ve ilçeden yurttaş duruşmayı izlemek için Silivri’ye geldi. izledikten sonra dışarıda açıklama yapan İsa Gök, Balbay ve Haberal’ın seçmenlerinin duruşmayı izlemek üzere İzmir ve Zonguldak’tan geldiğini belirterek “Bugün köprüden önce son çıkış. Ya burada Meclis’in ve mili iradenin meşruiyeti sağlanacak ya da rehin alma olayı devam edecek” de(Fotoğraf: ERDOĞAN METE) dediğimiz şey yarın siyasi iradeyi de yargılayacaktır. Tutuklu milletvekili arkadaşlarım bırakılana kadar benim mücadelem sürecek. O yüzden yarın (bugün) yemin etmeyeceğim” dedi. İzmir Urla ADD Şube Başkanı Ali Yanar ise AKP’nin yasaları kullanarak laik Türkiye Cumhuriyeti’ni bir dönüşüm içerisine soktuğunu vurgulayarak özetle şunları kaydetti: “DGM’lerin yerini alan özel yetkili mahkemelerde muhalif olan, iktidar gibi düşünmeyen yargılanıyor. Türkiye’de hukukun olmadığını Deniz Feneri davasında gördük” ZM R’DE KAMPANYAYA YOĞUN LG Balbay için 800 bin imza İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir İl Örgütü tarafından, gazetemiz yazarı ve tutuklu CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın özgürlüğüne kavuşması amacıyla düzenlenen kampanyada 800 bin imza toplandı. Etkinlik bir hafta daha uzatıldı. CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, imza kampanyasına yurttaşların yoğun ilgi gösterdiğini belirterek “Kampanyayı bir hafta daha uzattık. Kampanyamıza 800 bin kişi katıldı. Topladığımız imzaları TBMM’ye göndereceğiz. Hakkında verilmiş hiçbir yargı kararı bulunmayan Balbay ve Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın affedilmesini değil, tutuksuz yargılanmalarını istiyoruz” dedi. Haberal’ın tek istemi Duruşmasını izleyen Tekin, Balbay, Haberal’la görüştü. Tekin, www.gercekgundem.com’a yaptığı açıklamada, görüşmeyi Haberal’ın ağzından özetle şöyle anlattı: “25 Ekim’de ABD’de dünyanın önde gelen bilim insanlarının düzenlediği bir kongre var. Meslektaşlarıma neden kongreye katılamayacağımı ilettim. Fakat onlar neden tutuklu olduğumu anlayamadılar. Tek bir isteğim var. Biz niçin cezaevindeyiz ve neden yargılanıyoruz, bunu bilmek istiyorum. Suçumu söylesinler yine yargılasınlar.” Gök: Yemin etmeyeceğim Yoğun kalabalık nedeniyle bazı yurttaşlar içeri giremezken cezaevi önünde alkışlar ve ıslıklarla yaşananlar protesto edildi. Mahkemeyi di. Mahkemelerin gerçeklerden uzakta yargılama yaptığını kaydeden Gök, “İçerde sahte deliller üretenler delillerini savunamıyor. Burası Silivri zulümhanesine dönüştü. İçerde yargılama yerine talimatla rehin alma olayı yaşanıyor. Tutuklu bulunanlar özgürlük haykırışında bulunuyor. Bu hukuksuzluğa Ankara sağır, yargı sağır, yürekler sağır. Hukuk zleyiciler dışarı çıkarılmadı Mütalaasını sunan savcı Pekgüzel, Ergenekon örgütünün varlığının iddianamelerde iddia edildiğini vurgulayarak “Delilleri gösterilmiştir. İddia makamı resmiyet kazanan bu iddianın arkasındadır. Netice kanaatimiz ise yargılama sonunda esas hakkındaki mütalaamız ile mahkemeye arz edilecektir” diye konuştu. Mahkeme heyeti savcının talebi doğrultusunda Balbay ve Haberal’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. 18 sanığın tahliye talebi “İsnat edilen suçlamalar, delillerin toplanmamış olması, atılı suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam ettiği, bir kısım sanıkların halen savunmalarının alınmamış olması” gerekçeleriyle reddedildi. Temmuz 2008 tarihinden bu yana tutuklu bulunan sanıklar Ersin Gönenci, Mehmet Koral ve Osman Gürbüz’ün yurtdışı yasağı konularak tahliyesine karar verildi. Duruşma 14 Kasım 2011 tarihine ertelendi. Salonu dolduran izleyicilerin kararı yuhalaması üzerine mahkeme başkanı Özese “Müdahale edin” talimatı verdi. Salondaki kameralardan yuhalayanların tespit edilmesi için, izleyiciler bir süre duruşma salonunun olduğu binadan dışarıya çıkarılmadı. Bir saat kadar binada tutulan izleyicilerden kameralardan tespit edilen 4 kişi kimliklerinin fotokopisi alındıktan sonra serbest bırakıldı. İzleyiciler hakkında işlem yapılacağını öğrenince fenalaşan bir kadın izleyiciye sağlık ekipleri müdahele etti. CHP M LLETVEK L AT LLA KART Kansız hakkında suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Odatv iddianamesini hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız hakkında HSYK’ye suç duyurusunda bulundu. Kart, Kansız hakkında, “haberleşme ve özel hayatın gizliliğini ihlal, görevi kötüye kullanmak, soruşturmanın gizliliğini ihlal ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla soruşturma açılması talebinde bulundu. CHP’li Kart, yaptığı açıklamada, savcının, delil mahiyetinde olmayan özel görüşmelerin iddianame içerisine alınmadığını ifade ettiğini, ancak 200’ün üzerinde ilgisiz ve irtibatsız tutanağı, iddianame ekine aldığını ileri sürerek “AKP iktidarlarıyla birlikte, bir bölüm savcı, artık cumhuru, Cumhuriyet’i ve hukuku korumak yerine, siyasi iktidarın talimat, tavsiye ve telkinleri doğrultusunda görev yapar hale gelmişlerdir. Bu savcılar, işlem ve uygulamalarıyla yargının saygınlığını ve güvenilirliğini de yok etmişlerdir” görüşünü dile getirdi. Balbay’ın ‘gizli tanığın kimliğini ifşa ettiği gerekçesiyle’ yargılandığı dava durduruldu Mahkeme: Yargı dokunulmazlığı var İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın, “gizli tanığın kimliğini ifşa ettiği gerekçesiyle” yargılandığı dava, “yasama dokunulmazlığı” nedeniyle durduruldu. İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, Balbay’ın avukatı Bülent Utku katıldı. Hâkim Kadir Alpar, TBMM Başkanlığı’na yazılan yazıya cevap geldiğini belirterek “Yazı içeriğinde sanık Balbay’ın 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili genel seçiminde İzmir’den milletvekili seçildiği ve Anayasa’nın 83. maddesi kapsamında yasama dokunulmazlığı bulunduğunun bildirildiğini” tutanağa yazdırdı. Duruşmada söz alan avukat Utku da, Anayasa’nın 14 ve 83. maddeleri ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223. maddesi gereğince kamu davalarının durmasını talep etti. Sanığın 12 Haziran 2011’de İzmir Milletvekili seçildiğini ve Anayasa’nın 83. maddesi gereğince milletvekili yasama dokunulmazlığı kapsamında bulunduğunu vurgulayan Hâkim Alpar, Baybay hakkındaki davanın “durmasına” hükmetti. Hâkim Alpar, durma sebebi ortadan kalktığı takdirde sanık hakkındaki kamu davasına devam edilmesini de hükme bağladı. 4 yıla kadar hapsi isteniyordu Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde, Balbay hakkında, “Silivri Toplama KampıZulümhane” isimli kitabında “gizli tanık Kıskaç”ın gerçek kimliğini tüm kamuoyunun bilgi edinmesini sağlayacak şekilde yazdığı iddiasıyla “göreve ilişkin sırrın açıklanması” suçundan 1 ile 4 yıl arasında hapis cezası isteniyordu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle