08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
6 OCAK 2011 PERŞEMBE HABERLER POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA CUMHURİYET SAYFA 5 ‘Çözüm yeri Meclis’ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son tahliyelerin kamu vicdanını rahatsız ettiğini, çözüm için yasa değişikliği gerektiğini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “son tahliyelerin kamu vicdanını rahatsız ettiğini” vurgularken, bu konuda bir yasa önerisi hazırladıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, iktidarı da “çözüm getirecek bir yasal düzenlemeyi parlamentoya getirmeye” çağırdı. Kılıçdaroğlu, dün gazetecilerin “HSYK’ye bir çağrıda bulunmuştunuz, kastettiğiniz reddi hâkim talebi miydi?” sorusuna “Evet kastettiğim reddi hâkim talebiydi. Çünkü yargılamayı yapan yargıçların tarafsız olmadığına ilişkin, bırakın bir siyasetçinin, bir baronun, bir avukatın söylemini, doğrudan doğruya bu konuda çıkmış bir yargı kararı var. Eğer HSYK, tarafsızlığı tartışma konusu olmaktan çıkmış yargıçları hâlâ aynı görevlerde tutarlarsa bu doğru bir olay değildir” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, Yargıtay’ın kararından sonra yapılan tahliyelerle ilgili soru üzerine de Siz Yanıt Verin Ey Halkım... Yargıdaki gecikme yüzünden 188 kişinin katili Hizbullahçılar özgür... Çeteler, yasadışı silahlı örgüt üyeleri salıverildi... Yargıdaki gecikme neden? Elinde silahla eylem yapanlar, uyuşturucu işine bulaşanlar ve katiller yargıdaki gecikme nedeniyle artık aramızda dolaşacaklar... Eli kalem tutanlar, karaciğer nakli yapanlar neden içeride kalacaklar ve en az sekiz yıl daha bekleyecekler? Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek adam mı öldürdü domuz bağıyla, yoksa silahlanıp darbe yapmak için dağa mı çıktı? Prof. Dr. Mehmet Haberal ünlü bir bilim insanı, karaciğer nakli yapan bir doktor... Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu Malatya İnönü Üniversitesi eski rektörü... İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde karaciğer nakli için altyapıyı kurdu, şimdi onun arkadaşları şu soruyu soruyor: “Hilmioğlu, katil mi, terörist mi?” Nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz, bu olup bitenler karşısında niçin açık açık konuşmuyoruz? Asıl önemli olan bu! Korku tünelinden geçen bir toplum, yılgınlığı, ürkekliği bir yaşam biçimine dönüştürmüş. Bunca faili meçhul cinayet ortada dururken, Silivri davasında İzmitSapancaGölcük üçgeninde işlenen katliamlar kimi sanıklara sorulmadı. Bir kez daha soruyorum: Doğu Perinçek ve arkadaşları ne zaman özgürlüklerine kavuşacaklar? Haberal ve Hilmioğlu’nu bekleyen karaciğer hastaları için umut doğacak mı? Balbay, Çiçek, Özkan... Silivri zindanında çürüyecekler mi? Tutukluluk süresi İspanya’da iki, Fransa’da dört, Almanya ve Belçika’da bir yıl... Bu süre Türkiye’de 10 yıl... Bu mudur ileri demokrasi, adalette eşitlik ilkesi, insan hakları... söyler misiniz? Ergenekon davasından bilim insanları, gazeteciler, siyasetçiler, tornacılar, lokantacılar, akli dengesi yerinde olmayanlar içeride... KCK kapsamında yargılanan seçilmiş belediye başkanları davanın uzaması durumunda 10 yıl bekleyecekler, Ergenekon sanıkları gibi. İşte AKP iktidarının ileri demokrasisi, insan hakları anlayışı. Dün yazdım bugün de değiniyorum... Nerede mangalda kül bırakmayan masalcı liberaller? Üç gündür onları arıyorum ama bir türlü bulamıyorum. Silivri’de yargılananlar, KCK davasında yargılananlar, yarın suçsuz bulunurlarsa o düzmece belgeleri hazırlayanlar ne yapacaklar? KCK ve Silivri davaları, hazırlanan düzmece belgeler... Peki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidildiğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendisini nasıl savunacak? Türkiye’de bir “yargı reformu” yapılması artık birincil koşul. Yargıtay Başsavcılığı’nda 700 bin dosya bulunuyor Yargıtay ceza dairelerine gönderilmek için. Yargıtay ceza dairelerinde ise 400 bin dosya bulunuyor... İkisinin toplamı ne kadar? Bir milyon 100 bin... 10 yıldır Hizbullahçı katillerin dosyası bunların içinde... On yılda köktendinci katillerin dosyasına sıra gelmemesi ilginç ve oldukça düşündürücü. Bir ülkede yargı böyle çalışırsa adalette eşitlik olmaz, o ülkede demokrasi ve özgürlüklerden söz edilemez. Konuştuğum kimi hukukçular bu çarpıklığı dile getirirken şöyle diyorlar: “Hizbullah militanları çoğu insanı domuz bağıyla öldürdü, 17 Ocak 2000’de operasyon yapıldı, mezar evler bulundu. Hizbullahçı katillerin dosyasına 10 yıl içinde sıra gelmedi. Böyle olunca da 10 yıl doldu ve katiller cezaevinden çıktı. Bir ağır ceza soruşturması ve kovuşturması 580 gün sürüyor ortalama olarak. Yargıtay’daki inceleme süresi ise 1045 günü geçiyor.” Hrant Dink cinayeti ve Malatya Zirve Yayınevi katliamı davalarında “terör örgütü” tanımı yapılmazsa, Ogün Samast, Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve diğerleri bir yıl sonra aramızda olacaklar, haberiniz olsun. Samsun, İstanbul, Ankara gibi kentlerde görülen davalarda Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Yusuf Aslan’ın ve 68 kuşağı devrimcilerinin posterlerini taşıdıkları için yargılanan üniversiteli gençler “örgüt üyeliği”yle suçlandıkları için 10 yıl tutuklu kalacaklar. Bakın Avukat Turgut Kazan ne diyor: “ CMK’nin 102 ve 252. maddelerindeki akıl almaz yanlışlıklar, inanılmaz sonuçlar yaratmaya devam ediyor. Bir yandan, özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren belli suçlarda tutukluluk süresinin 10 yıl olduğu kabul edilerek, masumiyet karinesi ve adil yargılama hakkı hiçe sayılıyor. Öte yandan, haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen kanlı katiller salıverilip vicdanlar kanatılıyor.” Bunun adı mı hukuk devleti ve ileri demokrasi? Siz yanıt verin, ey halkım! İnce: Ali Dibo’cudan bakan olursa bunlar normal CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce “188 kişinin katili Hizbullahçılar, eroin baronları serbest ama hükümete muhalif olanlar ‘Ergenekoncu’ diye içerde. Bunu Recep Bey’in vicdanına havale ediyorum” dedi. İnce, bir gazetecinin “Adalet Bakanı davalar sonuçlandırılmadığı için böyle tıkanmanın yaşandığını söylüyor” sözleri üzerine de “Naylon faturacıdan Maliye Bakanı, Ali Dibo’cudan Adalet Bakanı olursa bunlar normal” diye konuştu. şunları söyledi: “Yapılan tahliyeler, kamuoyunda tartışılıyor. Kamuoyu vicdanını rahatsız eden tahliyeler bunlar. Tutuksuz, içerde olup hâlâ yargının karşısına çıkmayan, aylardır, yıllardır yargının karşısına çıkmayanlar var iken, öbür taraftan yine davaların sonuçlanmaması, üstelik ölümle, cinayetle suçlanan pek çok davada da kişilerin serbest bırakılması kamu vicdanını rahatsız ediyor. Adalet Bakanı’nın da bu konuda duyarlı olması lazım. Sayın Baş bakan, ‘Bu konuda gerekirse bir yasal düzenleme yapılabilir’ diyor. Bu konuda bizim arkadaşlarımız kanun tekliflerini hazırlıyorlar. AKP’nin de özellikle Sayın Başbakan’ın talimat vererek, kamuoyunu rahatsız eden bu uygulamaya çözüm getirecek bir yasal düzenlemeyi parlamentoya getirmesi gerekiyor.” Kılıçdaroğlu, daha sonra gazetecilerin seçim tarihiyle ilgili soruları üzerine “Seçimlerin mayıs ayı içinde olacağı yönünde duyumlar aldım. Bu konudaki takvimin bir an önce belirlenmesi lazım ve siyasi partilerin de bu bağlamda kendi yol haritalarını çizmeleri gerekiyor. 12 Haziran tarihi bizim için uygun” dedi. Bu arada CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü tutuklulukta geçen sürenin 10 yıla çıkartılmasını öngören fıkranın CMY’den çıkarılması için yasa değişikliği önerisi verdi. Mengü’nün önerisinde “CMY’nin 250. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde öngörülen suçlar bakımından, kanunda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır” fıkrasının metinden çıkarılması öngörülüyor. CHP’li Adalet Komisyonu üyelerinin hazırladığı yasa önerisinin de bugün TBMM Başkanlığı’na verilmesi bekleniyor. CHP’lilerin hazırladığı yasa önerisinde tutukluluk süresinin en fazla 3 yıl olması ve tutuklulukta geçen sürenin 10 yıla çıkartılmasını öngören fıkranın yasadan çıkarılması öngörülüyor. ‘Bir davanın 10 yıl sürmesi ayıp’ KIVANÇ EL ANKARA Ceza Muhakemesi Yasası’nı (CMY) hazırlayan ekipte yer alan Prof. İzzet Özgenç, yasayı düzenlerken amaçlarının tutukluluk sürelerini uzatmak değil ‘adli kontrol’ sistemini uygulamak olduğunu söyledi. 2 yıl tutukluluk süresinin en fazla bir yıl da uzatma istemelerine kar şın Meclis’in bunu 2 artı 3 şeklinde düzenlediğini ifade eden Özgenç, “TBMM Genel Kurulu’nda görüşülürken özel yetkili mahkemeler de bu yasaya eklendi. CMK 250, 251, 252 kapsamındaki suçlarla ilgili 1 kat daha arttırımı öngörüldü. Dolayısıyla 5 yıl olan tutukluluk süresi özel yetkili mahkemeler için 10 yıl oldu” dedi. Gelinen son durumda 10 yıllık bir tutukluluk süresi çıktığını ifade eden Özgenç, “Bunu tasvip etmek mümkün değil. Ama yasa böyle. Yargıtay’ın kararı doğrudur” diye konuştu. Özgenç şu değerlendirmeyi yaptı: “Bir ceza davasının 10 yıl sürmesi ayıptır. Hukuk süresinin sistemsizliğininin göstergesidir. Bu kadar uzun dava olmaz. Ancak dava devam ediyorsa ilk yol tutuklama yolu olmamalıdır. Etkin adli kontrol olmalıdır. Biz düzenlerken de bu mantıkla hareket ettik, ama böyle uygulanmadı.” [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle