25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Y okuz yıl kadar oluyor, Radikal Kitap’taki yazılarımdan birinde İngiliz yazar ve gazeteci Michael Pearson’ın bir kitabından söz etmiştim: Inessa: Lenin’s Mistress (İnessa: Lenin’in Sevgilisi). Aslında, kitaptan söz etmekle kalmamış, o günlerde The Guardian gazetesinin cumartesi eki Saturday Review’da yer alan bir bölümü de aktararak, Pearson’ın kitabını enine boyuna tanıtmaya çalışmıştım. Geçen hafta, bu kitabın Türkçesinin, Karşı Yayınları’nca Aşk ve Devrim (İnessa: Lenin’in Sevgilisi) adıyla yayımlandığını görünce çok sevindim. Kitabın özgün adına, yan yana getirildiklerinde çok kişiye çekici gelebilecek “Aşk ve Devrim” sözcüklerinin eklenmiş olması biraz içimi burksa da… eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr “Aşk ve Devrim/ İnessa: Lenin’in Sevgilisi” bir kadının serüven dolu, özverili yaşamını anlatıyor ‘Lenin’in teğmeni’ İnessa’nın öyküsü D mün alınmış olduğunu görünce, o yazının tamamını burada sizlerle paylaşayım dedim: 1910 YILINDA PARİS’TE “Parisli bir opera sanatçısının gayrimeşru kızı İnessa, Fransız Rus karışımı zengin bir ailenin en büyük oğlu Alexander Armand’la evlendiğinde henüz on dokuzundadır. Dokuz yılda dört çocuk doğurduktan sonra, Alexander’i terk ederek, kocasının 17 yaşındaki kardeşi Volodya Armand ile yaşamaya başlar. Devrimci bir üniversite öğrencisi olan Vladimir’den bir de oğlu dünyaya gelir. Alexander, her şeye karşın, hapse düşen, sürgün edilen İnessa’ya destek olmayı sürdürür; Vladimir’in oğlunu kendi nüfusuna geçirir. İnessa, Lenin’le 1910’da Paris’te tanışır. Lenin, 1905 yenilgisi sonrası, karısı Nadya ve birçok Bolşevikle birlikte Paris’tedir. Avenue d’Orléans’da, bira, nar şurubu ve soda içtikleri bir café’nin üst katında toplanmaktadırlar. Lenin’in, her zamankinden daha ciddi bir muhalefetle karşılaştığı günlerdir. Proletari gazetesi kapanmıştır. Yeniden örgütlenmek gerekmektedir. üstlenen birkaç kadından biriydi. Ralph Carter Elwood’un, Cambridge University Press’ten yayımlanan Inessa Armand: Revolutionary and Feminist (İnessa Armand: Devrimci ve Feminist) adlı kitabı, devrim öncesi Bolşevik Partisinin en saygın kadınlarından biri olan, Batı dünyasında yalnızca “Lenin’in yakın dostu ve olası sevgilisi” olarak tanınan İnessa’nın yaşam öyküsünü siyasal bir yaklaşımla sunar okurlara. Başlangıçta sıkı bir Tolstoycu ve fahişelerin topluma kazandırılması için çaba harcayan hayırsever bir hanımefendi, daha sonra Çarlık polisi tarafından beş kez tutuklanan bir devrimci, Rus devriminden önce Batı Avrupa’da en önemli Bolşevik örgütçülerden biri, 1917’den sonra önde gelen bir Sovyet feministi diye tanımlanan İnessa Armand’ın yaşam öyküsünü farklı bir açıdan da okumak isteyenler, Elwood’un kitabına başvurabilirler. CENGİZ TUNCER’E SELAM “Yeryüzü Kitaplığı” yazılarında daha önce de değinmişimdir: Yayıncılar, kimi kitapların adlarını Türkçesi için yeterli bulmazlar, kimi kitap adlarının yeterince ilgi çekmeyeceğini ya da Türkiyeli okuyucuya doyurucu gelmeyeceğini düşünürler. Anımsadığım kadarıyla, bu işin ustalarından biri de, 1970’li yılların önde gelen yayınevlerinden E Yayınları’nın yöneticilerinden Cengiz Tuncer’di. Cengiz ağabey, yabancı dil bilmediğinden, adı Türkçeye pek “uygun düşmeyen” bir romanın öyküsünü çevirmenine kısaca anlattırır, arkasına yaslanıp gözlerini kapatarak bir süre düşünür, sonra birden gözlerini açıp bombayı patlatıverirdi. Aklıma hemen, dostum Fevzi Yalım’la birlikte Mamak Askerî Cezaevi’nde çevirdiğimiz Bury My Heart at Wounded Knee adlı kitap geliyor. Cengiz ağabey, Dee Brown’ın, Beyazlar’ın uyguladığı soykırımı Amerika Yerlileri’nin gözünden anlattığı kitabına gerçekten de yaratıcı ve güzel bir ad bulmuştu: Kalbimi Vatanıma Gömün. DEVRİMİN ÖYKÜSÜ Pearson’ın İnessa: Lenin’in Sevgilisi adlı yapıtına “Aşk ve Devrim” gibi televizyon dizilerini çağrıştıran bir adın eklenmesi, kitabın satışını olumlu yönde etkiler mi? Bilemiyorum. Umarım, etkiler. Ama okuyucu, Lenin’in pek bilinmeyen aşk serüvenini, çok fazla tanınmayan devrimci bir kadının yaşam öyküsünü anlatırken Rus Devrimi’nin ayrıntılı bir öyküsünü de sunmaktan geri kalmayan bu yapıtı, “Aşk ve Devrim” sözcüklerinden etkilenmeden de alıp okumalı derim. Karşı Yayınları’ndan, Ceren Şanlıdağ’ın çevirisiyle yayımlanan kitabın arka kapağına, 23 Kasım 2001’de Radikal Kitap’ta çıkan yazımdan kısa bir bölüSAYFA 6 LENİN 40’INDA, İNESSA 36’SINDA Güzle birlikte, kumral, yeşil gözlü İnessa gelir aralarına. Dört kez hapse girip çıkmış, Kuzey Kutbu’na yakın bir kasabaya sürülmüş, oradan kaçıp Paris’e atmıştır kapağı. Bir yıl önce de, tüberküloza yakalanan Volodya, kollarında ölmüştür. Dört dili anadili gibi konuşan, örgütleme konusunda yetenekli İnessa, ilâç gibi gelir Lenin’e. Lenin kırkında, İnessa otuz altısındadır. Ortak bir erek uğrundaki birliktelik, zamanla derin, ama buğulu bir aşka dönüşür. Bu aşk, tıpkı devrim gibi, inişli çıkışlı, acılı bir yol izleyecek; ama İnessa, Lenin’in örgüt çalışmalarında en yakınındaki, en güvendiği kişilerden biri olacak; ‘Lenin’in teğmeni’ diye nam salıp devrimin en güçlü kadınlarından biri olup çıkacak; İç Savaş boyunca inanılmaz özverilerde bulunacaktır. Ta ki, ülkenin zor koşullarında, önce zatüreeye, ardından koleraya yakalanıp, bir kasaba hastanesinde can verinceye değin. ‘İMAJI SARSMAMAK’ İÇİN Gerçi her ölüm erkendir, ama erken ölümler trajiktir; gözüpek, dünyaya meydan okuyan, âşık olmaya cesaret eden insanların erken ölümleri ise bana hep daha da trajik gelmiştir. Ama, Sovyetler Birliği’nde resmî çevrelerin, devrime böylesine hizmet vermiş bir kadının hayat öyküsüne, Lenin’in ‘imajını sarsmamak’ gerekçesiyle sansür getirmiş olmalarında, sanırım Sovyet sosyalizminin trajedisi yatmaktadır. Michael Pearson’ın, Duckworth’den yayımlanan Inessa: Lenin’s Mistress (İnessa: Lenin Sevgilisi) adlı kitabı, yalnızca 20. yüzyıl başlarının özgür olmayı göze alabilen bir kadınının hayatını değil, çoğumuzun kısa zamanda unutmayı seçtiği, özverilerle yüklü bir dönemi de, resmî yaklaşımları dışlayarak, bireylerin iç dünyalarına ayna tutarak gündeme getiriyor…” DEVRİMCİ VE FEMİNİST Yeri gelmişken, Inessa Armand’ın “siyasal yaşam öyküsü” denilebilecek bir başka kitaba da değinmek isterim. Aleksandra Kollontay, Sofya Smidoviç ve Lenin’in karısı Nadejda Krupskaya’yla birlikte İnessa Armand, büyük çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu Bolşevik yönetiminde can alıcı görevler ÖZGÜRCE YAŞAMAK VE ÖLMEK Ne ki, kentsoylu çevrelerdeki yaşantısını bir yana bırakarak özgürce yaşamayı ve “dünyayı değiştirmek için” özverili bir yaşamı seçen İnessa’nın başından geçenleri öğrenmek istiyorsanız, Elwood’un kitabının çevrilmesini beklemenize gerek yok. Bir kitabevine uğrayıp, Karşı Yayınları’ndan çıkan Aşk ve Devrim (İnessa: Lenin’in Sevgilisi) adlı kitabı alabilirsiniz. Ölümünden sekiz gün sonra, kurşun kaplı bir tabuta konmuş olan İnessa Armand’ı taşıyan tren Moskova’ya ulaştığında hava kararmıştır. Treni karşılayanlar arasında Alexander Armand ve çocukların yanı sıra Lenin de vardır. İnessa’nın başında sabaha kadar nöbet tutulur. Ertesi gün, Kızıl Meydan’da Enternasyonal söylenerek toprağa verilir İnessa. Aleksandra Kollontay, o günü anlatırken, “Lenin tanınmayacak durumdaydı… Her an yere yıkılabilirdi…” diye yazacaktır. Angelika Balabanov da, “Lenin’in gövdesi tepeden tırnağa hüzne kesmişti sanki,” diyecektir. “Küçülmüş gibiydi… Gözyaşlarına boğulmuştu…” İnessa, bu hüzünlü ama onurlu sona gelinceye kadar, pek az kişinin göze alabileceği, bu dünyanın sınırlılıklarına meydan okuyan, ancak romanlarda rastlanabilecek bir yaşam sürdü. Öyküsü, Michael Pearson’ın kitabında… CUMHURİYET KİTAP SAYI 1090
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle