28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
6 OCAK 2011 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 1990’da kurulan vakıf, tüm ülkeye yayılan gönüllüler ordusuyla ‘koruma bilincinin okulu’ oldu ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Yazarımızın rahatsızlığından dolayı bugünkü yazısını yayımlayamıyoruz. ÇEKÜL 20 yaşında “Bu topraklar bin yıllardır doğanın yardımıyla çeşitli uygarlıklar, çeşitli kültürler var etti... Kültürel zenginliğimizin, doğayla birlikte korunması ve yaşatılması bilincinin artacağı bir yıl dileklerimizle…” Bu yeni yıl kutlamasının altında, 20’li yaşlarına kavuşan “ÇEKÜL Ailesi” imzası vardı… yani, yurdun tüm bölgelerinde, illerinde, ilçelerinde ve hatta köylerinde, ülkemizi “vatan”ımız yapan; kuşaktan kuşağa varlık ve kimlik kaynaklarımızı oluşturan “çevre ve kültür değerleri”mizi yaşatarak korumak için kollarını sıvamış yüzlerce “çevre ve kültür gönüllüsü”nün ortak imzaları... Çevre dostlarının bu anlamlı mesajı okudukları günlerde, ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen de 28 Aralık akşamı Beyoğlu’ndaki ÇEKÜL merkezinde düzenlenen “2011’i, 20’nci yılı kutlayarak karşılama” buluşmasında şunları söylüyordu: “ÇEKÜL olarak 20 yılda ne yaptık derseniz; dostlarımızın sayısını arttırdık. Onlar başardı, biz karınca kararınca destek verdik. ÇEKÜL dosyalarında yer alan tüm çalışmalar aslında ÇEKÜL tarafından değil, ÇEKÜL’le birlikte çalışan, yürüyen ve 20 yılda bugünkü büyüklüğe ve yaygınlığa ulaşan örgütlenme ağındaki dostlar tarafından yapıldı. Sayıları sürekli artan ÇEKÜL dostlarının başarılarıyla gurur duyuyoruz.” Her yönüyle bir “sivil” toplum kuruluşu olarak 1990’da 25 kişinin öncülüğünde “vakıf” statüsüyle kurulan ÇEKÜL, tanıtım metinlerindeki anlatımla “doğal kaynakları, kültürel mirası ve insanı bir bütün olarak ele alan ‘kenthavzabölgeülke’ ölçeğinde projeler” geliştiri1 2 1ÇEKÜL ailesinin merkez emektarları 2Beşoğlu, Ekrem Tur Sokak’taki ÇEKÜL Evi 3 3Kutlu olsun yor. Bunun yaşama geçebilmesi için de “kamuyerelsivilözel birlikteliği”ne öncelik veriyor; doğal ve kültürel varlıkların sürekliliğini ülke gündemine taşımak için umut ve özveriyle güçlenen, bilgi ve katılımla beslenen, “gönüllü”lük esasına dayalı sivil girişimlerini, “doğa”, “kültür”, “eğitim”, “tanıtım”, “örgütlenme” alanlarında 20 yıldır sürdürüyor... O akşam bu kesintisiz coşkunun birlikteliği, Anadolu’dan ve Trakya’dan koşup gelen ÇEKÜL dostlarıyla geç saatlere kadar sürerken, tarihi ÇEKÜL binasının bulunduğu Ekrem Tur Sokak da dinmeyen yağmura rağmen katılımcılara ev sa ‘EKREM TUR SOKAK’TA hipliği yaptı. 27 sanatçının katkılarıyla gerçekleşen “Birlikte 20 Yıl” sergisi, yine 20 yılın serüvenini belgeleyen aynı adlı kitabın tanıtımı, sanatçı Dikmen Seymen’in gösterimi ve ÇEKÜL Korosu’nun konseri, yüzlerce kişinin adeta “omuz omuza” yaşadıkları birlikteliğin unutulmazları oldular.. Serginin katalog tasarımını Erkal Yavi ile birlikte üstlenen sanatçı Gürol Sözen, geceye katılanların eminim ki “ortak duygular”ını ertesi gün şöyle yazmıştı: “... çağımızda insanoğlunun çoğunluğu, deli dana gibi elinde meşalesi ile üzerimize geliyor, yakıp yıkarak... kökünden kazıyarak. Önce, kârlılık. Önce çıkar. Gerisi boş laf! Oysa kâr, yarınlara sağlıklı bir doğa ve onurlu bir tarih bırakabilmekti… ama kimin umurunda? Şık giyimli ‘cehl’ erleri hazır kuvvet bekliyor her yerde... Her şeye rağmen direnen doğa, bu denli yalnız değil. Şiirin, şarkının, sevdanın, rengin, coşkunun, çizginin ve sağlıklı soluk almak isteyenlerin bir dünyası var: Gelecek için bir geçmiş...” Peki, ya ÇEKÜL? Yanıtını yine aynı yazıdan okuyalım: “ÇEKÜL, kendi çağının çıkmazlarını görenlerin el verdiği bir gönüllüler ordusu.. Kime karşı mı? Yaşadığı çağın ve doğanın, peşi sıra da güzelliğin farkında olmayanlara karşı... Anadolu coğrafyasında uygulanıp yaşama aktarılan binlerce örnek bu nun en güzel kanıtı.” (Bizim Gazete30 Aralık 2010) KB’NİN ÖNCÜSÜ... ÇEKÜL, kendi çalışmalarıyla birlikte, özendirici çabalarıyla kültür ve doğa mirasının korunmasında “sorumluluk”ları olan kurumlarımızı da harekete geçirdi. Bunlar arasında, ÇEKÜL’ün önderliği ve Mimarlar Odası’nın etkin desteğiyle 2000 yılında kurulan Tarihi Kentler Birliği (TKB) ülkemiz için bir “nimet” gibidir. Yıllardır koruma karşıtı imar politikalarıyla eleştiri odağı haline gelen belediyelerin, TKB’nin Bursa’daki kuruluş toplantısına davet “çağrı”sı, kültür ve doğa mirasına duyarlı yerel yönetim örgütlenmesinin tarihsel belgesidir: “...kentlerimizdeki kültürel mirasın korunması ve geleceğe aktarılması için belediyeler arasında ulusal bir işbirliğini ve dayanışmayı sağlayacak olan Tarihi Kentler Birliği’mizin kuruluşunu gerçekleştirmek; üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi’nde ve aday üyesi olduğumuz AB’de tarihsel zenginliğimizle, kimlikli ve saygın bir ülke olarak yerimizi almak, bunun için de kentlerimizdeki çağlara tanıklık eden değerlerimizi yitirmeden çağdaş uygarlığı yaşamak..” O yıl 50 belediyenin işte bu çağrıya katılarak kurdukları TKB de 2010’da ulaştığı 10’uncu yılında, 300’ü aşkın üyesinin 1000’e yakın koruma projesiyle geçmişimizi geleceğe taşıma çabasında... Yazıyı, hemen tüm TKB toplantılarında yinelenen, “en içten söylem”le bitirelim: “Teşekkürler ÇEKÜL, teşekkürler Metin Hoca...” T ‘Seviyelerini ortaya koydular’ Türk Beşleri üyesi Necil Kâzım Akses’in çocukları bir bildiri yayımladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Türk Beşleri” üyelerinden Necil Kâzım Akses’in ailesi Okşan Tanalı, Ahmet Akses, Gökhan Ülgür, Kaan Tanalı ve Selin Akses, gruptan “Türk leşleri” şeklinde söz edilmesini, bir bildiri yayımlayarak kınadılar. Bildiride şu ifadelere yer verildi: “Son günlerde, ilgiliilgisiz bazı kişilerce, özellikle yayın ve basın organlarında, ülkemizde çoksesli müziğin oluşması konusunda, gereksiz, ancak sansasyonel tartışmalar içine girildiği gözlenmektedir. Böyle bir tartışmayı açmanın asıl hedefinin, başlatıcılar açısından, ‘Atatürkçülüğü’, ‘Atatürk devrimlerini’ kültür ve sanat boyutundan da, en hafif tabiri ile yıpratmak olduğu kuşkusuzdur. Zira, her alanda olduğu gibi, müzikte de ‘çağdaşlık’, Atatürk devrimlerinin ve ilkelerinin parçalarından birisidir. Bu bildirimiz ile söz konusu tartışmaların içeriğine girmeyi gereksiz görüyoruz. Ancak bu tartışmalardan birinin yer aldığı bir televizyon yayınında, bir katılımcının, ülkemizde Cumhuriyet ile birlikte ‘çağdaş çoksesli müziği’ kuran besteciler olan ve dünya müzik tarihine ‘Türk Beşleri’ olarak geçen gruptan, ‘Türk leşleri’ olarak bahsetmesi, bu çoksesli müzik tartışmalarının amacı kadar, seviyesini de açığa vurur nitelikte olmuştur.” “Benimsemeyenler olsa da, ülkemize Cumhuriyet ile birlikte, medeni kültürün bir parçası olan ‘çoksesli müzik’ gelmiştir” denilen bildiride, grubun üyeleri arasında bulunan Necil Kâzım Akses’in çocukları ve diğer üyeleri ile gurur duyduklarının altı çizildi. SALON’DA YENİ YILIN İLK EDEBİYAT BULUŞMASI Y: KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI GÜNA Doğan Hızlan’ın konuğu Demir Özlü Kültür Servisi Doğan Hızlan’ın Salon’da her ay farklı konuklarla farklı konuları tartıştığı edebiyat buluşmalarının yeni yıldaki ilk konuğu 1950 kuşağı öykücülerinden Demir Özlü olacak. Yarın saat 20.00’de başlayacak etkinlikte, yazarlıkta 50 yılı geride bırakan Demir Özlü, son kitabı “Kanal Kentleri” vesilesiyle Doğan Hızlan’la hem kitapları hem de yazar kimliği üzerine sohbet edecek. 18 yaşında şiirleriyle edebiyat alanına adım atan Demir Özlü, pek çok deneme, eleştiri ve çeviriye de imza attı. Varoluşçu felsefe anlayışı içinde yazdığı hikâyeleri Mavi Gözlü Dev, Pazar Postası, Yeni Ufuklar, Yeni Dergi, Soyut, Somut gibi dergilerde yer aldı. İlk dönem öykülerinde kişileri toplum, çevre ve doğadan soyutlayarak ele alan Özlü, bunalımlara ve çözümsüzlüklere doğru sürüklenen insanların iç dünyalarındaki çatışmalarını işledi. Daha sonra toplumsal gerçekçi bir çizgiye yönelerek ikinci dönem öykülerinde ve romanlarında ise bu eğilimi daha da belirginleşti. Demir Özlü, “Soluma” adlı kitabıyla Türk Dil Kurumu 1964 Hikâye Ödülü’nü, “Stockholm Hikâyeleri” kitabıyla 1989 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, “Bir Yaz Mevsimi Romansı” adlı kitabıyla da Orhan Kemal Armağanı’nı ve en son 2004’te “Amerika” adlı eseriyle Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Ücretsiz olarak gerçekleştirilecek etkinliğe katılmak isteyenlerin pazarlama@iksv.org adresine rezervasyon epostası göndermeleri yeterli. ‘Saygun, müziğimizi evrenselliğe taşıdı’ ANKARA (AA) Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, besteci Ahmet Adnan Saygun’un ölümünün 20. yılı dolayısıyla yayımladığı mesajda, eserlerinde halk müziği, masalları ve destanlarına yer veren, ulusal duygu ve düşünceleri anlatan Saygun’un Türk müziğini evrenselliğe taşıdığını belirterek sanatçıyı sevgi, saygı, şükran ve rahmetle andığını bildirdi. Bakan Günay’ın mesajında ayrıca, “Müzik tarihine damgasını vuran ve ‘Türk Beşleri’nin en önemli isimlerinden biri olan Saygun, Türk müziğine unutulmaz hizmetlerde bulunmuş, kültür ve sanat yaşamımızın gelişimine çok değerli katkılar sağlamıştır” denildi. K A M İ L M A S A R A C I Ç İ Z İ K K Ü L T Ü R LONDRA TÜRK FİLMLERİ FESTİVALİ Demir Özlü Kültür Servisi Fotoğraf sanatçısı Ümit Karalar’ın bitirme tezi olarak ge jın dışında, mimiklerle, şiddetin kadında liştirdiği “kadın ve şiddet” konulu ser yarattığı duygusal çöküntüyü ve çaregisi Toprak Sanat Galerisi, City’s’de sizliği objektifinden topluma aktararak, açıldı. “Sheddeath” başlıklı sergiye ara kadının fiziksel, duygusal, cinsel ve ekolarında Doğa Rutkay, Zeynep Be nomik açıdan zarar görmesine yol şerler, Deniz Çakır, Rojda Demirer, açan, kadının temel hak ve özgürlükZeynep Mansur’un da bulunduğu lerini kısıtlayan derin toplumsal yara50’ye yakın ünlü kadın objektif karşı ya dikkat çekmek istiyor. 23 Ocak’a kasına geçerek destek verdi. Karalar bu dar açık kalacak sergiden elde edilecek sergiyle; abartılmayan plastik makya gelir Kadınları Koruma Derneği’ne bağışlanacak. Gökçe Bahadır Kadın objektifinden şiddet Ferzan Özpetek ödülünü Erdoğan Tokatlı’ya adadı Kültür Servisi 16. Londra Türk Filmleri Festivali Golden Wings Seyirci Ödülü, “Serseri Mayınlar” filmiyle Ferzan Özpetek’e verildi. Özpetek’e ödülü, İstanbul Feriye Lokantası’nda dün akşam düzenlenen bir törende verildi. Törene, Devlet Bakanı Egemen Bağış ile Kenan İmirzalıoğlu, Nurgül Yeşilçay, Vildan Atasever, Ali Sunal ve Pelin Batu’nun da aralarında olduğu çok sayıda oyuncu katıldı. Ödülünü Egemen Bağış ve Kültür Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürü Abdurrahman Çelik’in elinden alan ve bu ödülün, seyirci verdiği için çok önemli olduğunu söyleyen Özpetek, ödülü geçen yıl yaşamını yitiren yönetmen Erdoğan Tokatlı’ya adadı. Devlet Bakanı Bağış da konuşmasında, Fezan Özpetek’in Türkiye’nin bir elçisi olduğunu, ülkenin tanıtımına katkı sağladığını söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle