09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
6 OCAK 2011 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Engellilerin yaşamlarını kolaylaştıracak fiziki düzenlemeler konusunda belediyelerin adım atmaması Bakan Kavaf’ı isyan ettirdi 3 AYDINLANMA EMRE KONGAR ‘Engelsiz yaşam’ sözde FIRAT KOZOK Mustafa Kemal Atatürk ve Aydınlanma Büyük bir düşünce karmaşasının yaratıldığı… Her kavramın kasıtlı olarak birbirine karıştırıldığı… Savaşın barış, barışın savaş olarak… Cehaletin bilgi, bilginin cehalet olarak… Özgürlüğün kölelik, köleliğin özgürlük olarak sunulduğu… Son dönem Türkiyesi’nde: “Kurtarıcı” ve “kurucu” lider Mustafa Kemal Atatürk’ün… Ve Aydınlanma felsefesinin… Bu karmaşadan etkilenmeyeceğini düşünmek büyük bir saflık olurdu! Önce Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kurtarıcılık” ve “Kuruculuk” işlevleri birbirinden ayrıldı: “Kurtarıcı” lidere Mustafa Kemal… “Kurucu” lidere Atatürk denildi! Mustafa Kemal yüceltildi, kutsandı… Atatürk yozlaştırıldı, eleştirildi, yok edilmeye çalışıldı. İçerdeki siyasal dincilerle, dışarıdaki mikromilliyetçi, (etnikçi) mikrodinci (mezhepçi) akımlar, Türkiye Cumhuriyeti’ni yozlaştırmak, güçsüzleştirmek ve olanaklı ise bölmek için bir ittifak gerçekleştirdi. İçerdeki feodaldincimezhepçietnikçi koalisyon, dışardan Samuel P. Huntington’un “Yeni Dünya Düzeni” dayatmasıyla birleşti, bütünleşti, güçlendi… Atatürk’e… Ve Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırdı! Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kurtuluş” ve “Kuruluş” sırasında attığı adımlar, yaptığı reformlar eleştirilmekle ve reddedilmekle kalınmadı… Temel felsefesi olan “Aydınlanma” da hedef tahtasına oturtuldu: Ortaçağ karanlığından çıkış… Kölelikten vatandaşlığa geçiş… Çağdaş temel hak ve özgürlükler… Özellikle de kadın hakları ve özgürlüğü… Küçümsendi, yıpratıldı. En temel ilkesi “Bilimin aydınlatıcılığı, yol göstericiliği” olan Kemalizm ya da Atatürkçülük, “toplumu ve bireyi bağımsızlaştırıcı, özgürleştirici” bağlamından koparılarak, “tepeden inmeci” “baskıcı” “jakoben” olarak suçlandı. Bu yozlaşmayı, tarihe ve bilime karşı olan bu reddiyeyi iyi anlayabilmek ve düzeltebilmek için iki alanda iyi bilgilenmek gerekmektedir: Birinci olarak, dünya siyaset ve felsefe tarihi iyi özümlenmeli… “Aydınlanma” felsefesinin bu tarih içindeki yeri iyice anlaşılmalıdır. İkinci olarak, Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu yani bağımsızlık ve Atatürk Devrimleri iyice öğrenilmelidir. Ancak bu iki alanda iyi özümlenmiş bilgiler birbirleri ile birleştirildiği ve bütünleştirildiği zaman, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin insanlık tarihi içindeki benzersiz yeri ortaya çıkabilir. Kurtuluş Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk Devrimleri ve Mustafa Kemal Atatürk hakkında elimizde yeterince kaynak var. “Aydınlanma” felsefesi için durum biraz daha farklı: Elimizdeki kaynaklar hem az, hem sınırlı ve kısıtlı, hem de bazıları yeterince güvenilir değil. İşte son günlerde bu eksikliği önemli ölçüde giderecek yeni bir kitap daha yayımladı Cumhuriyet Kitapları: Christian Destain tarafından kaleme alınan “Aydınlanma” kitabı İsmail Yerguz’un çevirisi ve Mustafa H. Bayka’nın editörlüğü ile Türkçeye kazandırıldı. Mustafa Kemal Atatürk’ü, Atatürkçülüğün temel felsefesini, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih ve bilim önündeki anlamını ve değerini iyi anlamak için bu kitabı mutlaka okumalı… Daha genel bir görüş açısı kazanmak istiyorsanız, onu, Server Tanilli’nin başta Uygarlık Tarihi olmak üzere bütün öteki kitaplarıyla birlikte ele almalısınız… Unutmayın, günümüzdeki en büyük güç bilgidir! [email protected] www.kongar.org ANKARA Hükümetin 2005 yılında çıkardığı Özürlüler Yasası çerçevesinde tüm belediyelerin ve kamu kuruluşlarının Temmuz 2012’ye kadar engellilerin yaşamlarını kolaylaştıracak fiziki düzenlemeleri yapmaları gerekiyor. Ancak, belediyelerin tüm uyarılara karşın somut adımlar atmaması kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ı isyan ettirdi. Kavaf, “Bunu anlatıyoruz, ama hiç tınladığı yok belediyelerimizin. Fiziksel mekânları düzenlemek için harcamaya kıyamadıkları paralarını tazminat olarak verecekler. Toplantılar düzenliyoruz, protokoller düzenliyoruz, anlatıyoruz, anlatıyoruz ama herhalde duvara çarpmak gerekiyor” dedi. Hükü metin 2005 yılında hazırladığı engelliler yasasının geçici 2. maddesi bu konuda kamu kurum ve kuruluşlarını sorumlu tutarken, geçici 3. maddede belediyelerin sorumluluğu “Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin erişimine uygun olması için gereken tedbirleri alır. Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlüler için erişilebilir duruma getirilir” şeklinde tanımlanıyordu. Yeni yasa konusunda yerel yöneticilerin bilgilendirilmesi amacıyla “Engelsiz Türkiye Projesi” hazırlanmış, konferanslar, tanıtım toplantıları düzenlenmişti. Ancak uyarılara karşın belediyelerin bu konudaki duyarsızlıkları bir türlü kırılamadı. Türkiye çapındaki 81 il, 923 ilçeden çok sınırlı bir bölümü engellilere yönelik düzenlemeleri yaptı. Bu konuda somut ilerlemeler kaydedilememesi kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ı da isyan ettirdi. Makamında bir grup gazeteciyle bir araya gelen Kavaf, “Bunu anlatıyoruz, ama hiç tınladığı yok belediyelerimizin” dedi. Kavaf, tablonun değişmemesi durumunda engellilerin belediyeler hakkında tazminat davası açma hakkı kazanacaklarını dile getirdi. ‘FATURA HEP BİZE ÇIKIYOR’ Son dönemde sıkça gündeme gelen kadına karşı şiddete de değinen Kavaf, konuyla ilgili gereken duyarlılığın gösterilmesi için polise, sağlık personeline ve aile mahkemesi hâkimlerine eğitim verdiklerini söyledi. Kendilerinin icracı bir bakanlık olmadıklarını, ancak üzerlerine düşeni yapmaya çalıştıklarını anlatan Kavaf, “Bize ait mahkemeler, kolluk kuvvetleri yok. Bunları uygulayan birimler belli, ama buradan kaynaklanan eksikliklerin faturası da hep bize çıkıyor. Biz düzenleyici ve denetleyiciyiz” dedi. Televizyon programlarının insan davranışlarının altyapısını yönlendirmede etkili olduğunu vurgulayan Kavaf, “Şiddet öğrenilebilen bir davranış ve küçük yaştan itibaren bu zihinsel altyapı birike birike davranışa dönüşüyor. Çizgi filmlere bakın ‘lanet olsun, Allah kahretsin’ en masum laflar bunlar ve çizgi film kahramanlarının arasındaki mücadele hep birbirini yok etme mücadelesi. Bilgisayar oyunları da öyle... Bütün bunlar şiddete eğilimi arttırıyor, özendiriyor, şiddetin dili oluşuyor” dedi. MERSİN MEB, YİBO Erdoğan’ın ‘Ananı al git’ dediği ana öldü MERSİN (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ananı da al git’ diye azarladığı çiftçi Kemal Öncel’in 76 yaşındaki annesi Ümmü Öncel önceki gece hayatını kaybetti. Ümmü Öncel, son olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyaretiyle gündeme gelmişti. Kemal Öncel’in annesi 76 yaşındaki Ümmü Öncel, 4 Kasım’da Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kalp ameliyatı olmuş ve aynı hastanede tedavi altına alınmıştı. Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ Polis şiddetini protesto etmek isteyen ODTÜ, Hacettepe ve Ankara Üniversitesi öğrencileri polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Skandallar patladı Bakanlık uyardı KIVANÇ EL Polis, öğrencileri tazyikli su ve gaz ile dağıtırken AA muhabiri yaralandı Kılıçdaroğlu çelenk gönderdi Annesinin cenazesini almak için hastane morguna gelen çiftçi Kemal Öncel, Büyükşehir Belediyesi’nin cenaze aracında yer alan tabutların Hıristiyan tabutlarına benzediğini belirterek görevlilerle tartıştı ve başka tabut getirilmesini sağladı. Ümmü Öncel’in cenazesi, öğle namazının ardından Kuyuluk Mezarlığı’nda toprağa verildi. Kuyuluk Mezarlığı’ndaki cenaze törenine, CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, MHP’li Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, CHP’li Mezitli Belediye Başkanı Uğur Yıldırım ile çok sayıda belediye meclisi üyesi ve siyasi parti temsilcisi katıldı. Belediye meclisi üyelerinden Nevzat Gilik’in de kayınvalidesi olan Ümmü Koçak’ın cenazesine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da çelenk gönderdi. Öğrenci AKP’ye yürüyemedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ, Hacettepe ve Ankara Üniversitesi öğrencilerinin polis şiddetini protesto etmek amacıyla ODTÜ kampusundan AKP Genel Merkezi’ne yapmak istedikleri yürüyüşe polisten sert müdahale geldi. Öğrenciler kampustan ancak 50 metre dışarı çıkabildi. Polis öğrencileri tazyikli su ve gaz ile dağıtırken öğrenciler de taşla karşılık verdi. Olay yerine gelen CHP’liler de öğrenciler tarafından tartaklandı. ODTÜ kampusundan AKP Genel Merkezi’ne yürümek üzere toplanan yaklaşık 400 öğrenciye izin verilmedi. Polis kalkanlarına karşı kendi suntadan kalkanlarını yapan öğrenciler kampustan 50 metre çıktıktan sonra polis müdahalesi ile karşılaştı. Eylem öncesi emniyet yetkilileri ile konuşan öğrenci yetkilileri, polis tarafından “Saygılı insanlarsınız. Kanunlara uymanız gerekiyor. Kanunlara biz uyuyoruz siz de uyacaksınız” diye uyarıldı. Öğrencilerin, “İstanbul’da polisin neler yaptığını gördük. Biz meşru hakkımızı kullanacağız. Siz coplarınızı kullanın” sözlerine polis yetkilileri, “Çok tartışmak istiyorsanız bir forum yaparız gelir anlatırsınız. Burada taş topladınız. Kameralarımız kaydetti, üzerinizde taşlar var. Devletin güvenlik gücüne karşı meşru hak mı olurmuş. Bize saldıracak mısınız? Yürümeye izin yok” yanıtını verdi. Öğrencilerin “Biz saldırmayız, siz saldırırsınız” sözüne de polis yetkilileri, “İftira atma, biz saldırmayız müdahale ederiz. Anyürüyüşlerine 50 metre devam ederek panzerlerle karşı karşıya geldiler. Öğrenciler sprey boya ile bir TOMA aracını da boyadılar. Burada yaşanan gerginlik sonrasında da bazı öğrencilerin taş atması üzerine polis ile öğrenciler arasında çatışma yaşandı. Kampusa kaçan öğrenciler kampus içerisinde, polis ise kampus kapısında bekledi. Polis öğrencilere su ve gaz sıkarken, öğrenciler de kampus içerisinden taşla karşılık verdi. Bazı polislerin de kendilerine gelen taşları öğrencilere geri attıkları görüldü. ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı, Mardin ve Diyarbakır YİBO’larda yaşanan skandallar ortaya çıkınca bir genelgeyle YİBO’ları uyararak, öğrencilerin sağlıklı ve yeterli beslenmesini istedi. Genelgede, “Öğrencilere değişik besin gruplarının bir arada verilmesi konusunda titizlikle davranılmalıdır” denildi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Alt Komisyonu’nun Mardin Mazıdağı YİBO ve Diyarbakır 75’inci Yıl İMKB YİBO’daki tespitlerinin ortaya çıktığı gün MEB’in bir genelge ile YİBO’ları uyardığı ortaya çıktı. 30 Aralık 2010 tarihli “20214” sayılı İlköğretim Genel Müdür Vekili Mahmut Zengin imzalı genelgede öğrencilerin dengeli ve yeterli beslenmeleri için titiz davranılması istendiği kaydedildi. 76 ile gönderildi TBMM raporunun basına yansıdığı gün genelgenin gönderilmesi de dikkat çekti. Genelgede, YİBO’ların fiziki altyapısının iyileştirilmesi ve öğrencilere yönelik her türlü hizmet kalitesinin yükseltilmesi istendi. Bakanlık genelgesinde, bütün YİBO’larda zorunlu olarak sabah kahvaltılarında açık büfe uygulamasına geçilmesi de istenerek, “Ayrıca, akşam yemeği sonrasında etüt saatlerinde veya uygun görülecek saatlerde ara öğün verilmesini rica ederim” denildi. Genelge YİBO olan 76 il valiliğine gönderildi. İstanbul’da destek yürüyüşü Öğrenci Kolektifleri, Emek Gençliği, GençSen, Gençlik Muhalefeti ve TKP’li öğrenciler, ODTÜ’lü öğrencilere destek için Galatasaray’dan Taksim Meydanı’na kadar yürüdü. Gup adına yapılan açıklamada, AKP’nin “susan, kuzu kuzu dinleyen” bir gençlik istediği belirtildi. (Fotoğraf: ŞULE KÖKTÜRK) Soysal ve Tanrıkulu’na tepki Olayları TV kanallarından görünce yakındaki CHP Genel Merkezi’nden ODTÜ girişine gelen CHP Milletvekili Çetin Soysal ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu kampusa girerek öğrencilerle görüşmek istedi. Kampusa giren Soysal ve Tanrıkulu’na bazı öğrenciler “CHP’yi ODTÜ’de istemiyoruz” diye tepki gösterdiler. Olaylar sırasında görüntü almak isteyen ve ön sıralara doğru geçen Anadolu Ajansı muhabiri Emir Demirci kendisine isabet eden taşla ağır yaralandı. Demirci, kafasına isabet eden taşın hemen ardından diğer basın mensupları tarafından kampus dışında bekleyen ambulansla hastaneye kaldırıldı. Demirci’nin yanı sıra yüzüne tazyikli su gelen Kanal B kameramanı Osman Baybez ile 3 polis yaralandı. Hastaneye kaldırılan 2 kameramanın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Güvenlik güçleri, öğrencilerin kimliklerinin belirlenmesi için çalışma başlattı ca siz saldırırsınız. Üniversitelerde sizin gibi terör yapmak isteyenler var” karşılığını verdi. Öğrenciler, “Asıl sen yalancısın... Üniversitelerde olağanüstü hal ilan ettiniz, baskı altına alamayacaksınız” sözleri üzerine yürüyüşe geçti. Öğrencilerin yürüyüşe geçmesi ile polis “Yaptığınız yürüyüş yasadışı. Başkaldırıyoruz pankartı ile de bunu gösterdiniz. Lütfen durun” anonsu yapılsa da öğrenciler Bilge köyü katliamı sanığı Çelebi cezaevinde intihar etti ANKARA / MARDİN (Cumhuriyet) Mardin’in Bilge köyünde 44 kişinin öldürülmesi olayına ilişkin davada 44 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Süleyman Çelebi’nin, tutuklu bulunduğu Sincan 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda önceki gün kendisini asarak intihar ettiği öğrenildi. Olay üzerine Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı adli, cezaevinin idari yönden bağlı bulunduğu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da idari soruşturma başlattı. Çelebi’nin cesedinin yanında içeriği öğrenilemeyen not da bulundu. Cesedin otopsiye gönderildiği bildirildi. Bilge köyü muhtarı Eşref Kaya, Çelebi’nin cezaevinde intihar ettiğine inanmadıklarını söyledi. Basın mensuplarını arayarak bu görüşünü ileten Kaya, “Bu katil kendisini asmadı, asıldı. Çünkü konuşursa her şey ortaya çıkacak diye susturmak istediler” dedi. MARMARA ÜNİVERSİTESİ GÖZTEPE KAMPUSU KARIŞTI Satırlı kavga: 1 yaralı İstanbul Haber Servisi Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi’nde karşıt görüşlü öğrenciler arasında yaşanan gerginlik, satırlı kavgaya dönüştü. Satırlı saldırıya uğrayan Duran B. yaralandı. Marmara Üniversitesi Göztepe yerleşkesinde Bilim ve Felsefe Kulübü’ne üye öğrenciler geçen pazartesi günü bir etkinlikle ilgili “Öğrenci forumu: Şimdi söz öğrencilerde” yazılı afiş asmak istedi. Afişin asılmasına karşı çıkan ve sol görüşlü öğrencilerin düzenlediği forumu engellemeye çalışan sağ görüşlü öğrenciler, afişleri yırttı. Öğrenciler arasında başlayan gerginlik dün kavgaya dönüştü. Teknik Eğitim Fakültesi Metal Teknolojisi Bölümü’nde dün öğle saatlerinde meydana gelen kavgada ise bölümün öğrencisi Duran B, dersliklerin bulunduğu binada eli satırlı 2 kişinin saldırısına uğradı. Başına aldığı darbeyle yaralanan Duran B, eliyle yüzünü korumaya çalışırken ikinci darbeye maruz kaldı. Duran B’nin elinde derin bir kesik oluşurken, saldırganlar kayıplara karıştı. Duran B’nin elinde bulunan tendonların darbeye bağlı olarak kesildiği, zarar gören tendonların tek tek dikileceği belirtildi. İfadesinde kendisine saldıran kişileri tanıdığını belirten Duran B, kendisine gösterilen fotoğraflardaki bir kişiyi teşhis etti. Ambulans Beyoğlu’na yarım saatte gelince İstanbul Haber Servisi Beyoğlu’nda karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir kadına taksi çarptı. Uzun süre ambulans beklediği öne sürülen kadın kurtarılamadı. Dolapdere’de meydana gelen kazada Kasımpaşa’dan Pangaltı istikametine ilerleyen Gürsel K’nin kullandığı taksi, yolun karşısına geçmeye çalışan Semra Benan’a (53) çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan Benan, bir süre yerde sürüklendi. Kanlar içinde kalan ve başından ağır yaralanan Benan için hemen 112 Acil ekipleri arandı. Yerde kurtarılmayı bekleyen yaralı kadının çok kan kaybettiğini fark eden yurttaşlar, ambulansa yarım saat önce haber verildiğini iddia ettiler. Semra Benan, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. OSLOİSTANBUL SEFERİ YAPAN UÇAK ACİL İNİŞ YAPTI Uçakta bomba paniği ÖZCAN YAŞAR Türk Hava Yolları’nın (THY), Osloİstanbul seferini gerçekleştiren uçağındaki bir yolcunun “Üzerimde bomba var” diyerek kokpite doğru koşması, korku dolu dakikaların yaşanmasına neden oldu. Akli dengesinin yerinde olmadığı iddia edilen Cuma Yaşar adlı yolcu, diğer yolcular ve kabin görevlileri tarafından etkisiz hale getirildi. THY’nin, dün akşam Osloİstanbul seferini yapan uçağında “bomba paniği” yaşandı. Cuma Yaşar adlı yolcu ayağa kalkarak “Üzerimde bomba var” diye bağırmaya başladı. Kokpite doğru koşmaya başlayan Yaşar’ı, kabin ekibi ve yolcular etkisiz hale getirdi. Uçağın kaptan pilotu, Atatürk Havalimanı Hava Trafik Kontrol Kulesi ile temasa geçerek inişte öncelik istedi. Güvenlik önlemleri alındıktan sonra inen uçaktan indirilen Yaşar sorguya alındı. Olayı anlatan yolcular Yaşar’ın, uçağın arka bölümünde seyahat ettiğini belirterek, “Maske taktıktan sonra ayağa kalkıp bağırmaya başladı. Önce iki yabancı yolcunun üzerine atladı. Hosteslerin de yardımıyla etkisiz hale getirildi” dedi. Geçen pazar günü THY’nin Lefkoşaİstanbul seferini uçakta bulunan “Uçakta bomba var, 45 dakika içinde patlayacak” yazılı not da panik yaratmıştı. YURTKUR yurtdışına açılıyor ANKARA (AA) YURTKUR Genel Müdürü Hasan Albayrak, Türkiye dışında da yurt açılmasına ilişkin olarak, “Londra’da bir öğrenci bana ‘Siz niye buralara yurt açmıyorsunuz?’ demişti. Öğrencilerle burada yaptığımız toplantı sonrasında yurtdışında da yurt açmak aklımıza yattı” dedi. KKTC’ye de üniversite eğitimi için Türkiye’den çok sayıda öğrencinin gittiğini belirten Albayrak, YURTKUR’un yapısını oraya uygulamak üzere birçok çalıştay düzenlendiğini anımsattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüklerini ve izin aldıklarını anlatan Albayrak, “Sayın Başbakan’ın talimatıyla yapılıyor bu işler. Kendisine anlattım çok hoşuna gitti” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle