20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 7 EYLÜL 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Türkiye, bir değişim değil, dönüşüm içinde. Devrim denemeyeceği kesin, yaşandõklarõmõza evrim diyebilir miyiz? O da kuşkulu. Bir karşõ oluştan söz edilebilir ancak. Uygarlaşma karşõtlõğõ gibi, bilimi öteleme gibi, insancõ olanõ yok sayma gibi, yabanõllaşma gibi, kul köle olmaya eğilimlilik gibi... Yakõn geçmişte her şey yerinde, düzgün müydü? Çarklar tõkõr tõkõr işliyor muydu? Hayõr. Ama bir umut vardõ, gelecekten beklenti vardõ, özgüven vardõ, savaşõm gücü vardõ. O varlarõn çoğu gökyüzüne uçuruldu gibi... Yazõnõmõzõn usta yazarlarõna sayfalarõmõzõ açtõk. Doğu’dan Batõ’ya, Kuzey’den Güney’e Türkiye’deki dönüşümü anlattõlar. Çocukluklarõnõ, gençliklerini geçirdikleri illerin, ilçelerin dünü ile bugününü karşõlaştõrdõlar. Duygularõ ile gözlemlerini harmanladõlar, gönül yitiklerini bilinç laboratuvarõnda deneye vurdular. Ortaya bir canlõ tarih çõktõ... Muzaffer İzgü Adana’yõ, Cemil Kavukçu İnegöl’ü, Adnan Binyazar Diyarbakõr’õ, Ahmet Özer Trabzon’u, Hasan Ali Toptaş Denizli’nin Baklan’õnõ, Lütfiye Aydın Gaziantep’i, Ayla Kutlu da İskenderun’u anlattõ. Okuyunca göreceksiniz; neredeydik, nereye varmõşõz... Çocukluğumun Adanasõ mõ desem, yoksa Adana’nõn çocukluğu mu desem? Bence Adana’nõn çocukluğu... Ah benim Adanam, düşlerimin çocukluğu, çocuk Adana. Türkocağõ Mahallesi hemen Seyhan’õn kõyõsõnda. Yüz metre var yok. Çağlõyor Seyhan, ha taştõ, ha taşacak. Regülatör var ama yeter mi? Yetmez... Uf uf, Toroslar’õn karlarõ erimiş, katmõş önüne kütükleri, katmõş önüne ağaçlarõ, coşmuş, patlamõş, patlayõnca yanõndaki seti de patlatmõş, gelmiş bizim evi yutmuş. Yutsun be, konu komşu ne güne duruyor? Mahallenin onuru, ilk gecekondusu, ilk tek gözlü evi... O evin içinde Safa var, Muzaffer var, ana Havva var, baba Ahmet var. Kõzlar evlenmiş, gitmişler. Eh, bu dört cana kim kapõsõnõ açmaz ki, kim bakmaz ki? Köylünün Fethiye bakar, Bezzaz Aziz Emmi bakar, Adana’nõn en ünlü terzisi Kadri Gani Kökdil’in evi õhõ karşõmõzda. Sonra Yüreğir’de toprağõ bol olan Nazmiye Teyze var, Şadiye Teyze var. Analar dert yesin, iki iki dört yesin Oh, topraktan ayağõmõz kesilmiş, ikinci kattayõz. Zaten evler hep iki katlõ. Kurunmuşum, yemeğimizi yemişiz, õhõcõk orada kondumuz, bir toprak yõğõnõ. Olsun. Babam yine yapar. Hiç Seyhan’a kõzõlõr mõ? O yoksula kütük verir, oh ne güzel kõşõn yakarsõn. O bize balõk verir, yersin. O bize yüzmeyi öğretir. Hele hele o ünlü Taşköprü’den aşağõya atlarsam, “Bu da bakanların şerefine” diyerek günde iki üç lira kazanõrõm. Seni hep sevdim Seyhan. Adana’ya can veren Seyhan. Okulum İnönü İlkokulu, hiç harçlõğõm yok. Zaten okulda kantin yok. Yani Nedim simidini ortadan bölmeyecek mi? “Hıh ye Muzaffer” demeyecek mi? Ne demiş Adanalõ, “Analar dert yesin, iki iki dört yesin”. Cahit uzatõyor bu kez yarõm simidi. Ah benim paylaşmasõnõ seven Adanam... Ne özel okulu, ne sõnav, ne yarõş. Bazen yarõş var. Bize öyle yakõn ki eski Halkevi. Onun sahnesinde her zaman bir oyun vardõr. Öğretmenim bağõrõyor, “Haydin koşalım çocuklar, yer kapalım...” Ne oyunlar izledim orada, ne çok güldüm, ne çok hüzünlendim... Ama her oyundan bir şey öğrendim. Ah, benim tiyatroyu çok seven çocukluğumun Adana’sõ. İlk okuma yerim de orasõ oldu. Orada hem õsõndõm, hem de kitaplar õsõttõ beni. Halkevi Kütüphanesi’ni sevdim, kitabõ sevdim, kütüphaneci Zihni Amca’yõ sevdim. TV yok, dizi yok, bilgisayar yok, internet yok, kitap var... Kütüphaneye giren çõkan çocuklar... Ve kitap okuyan Adana... Kõraathanelerinden kitap alõp, bir yandan çayõnõ yudumlayan, nargilesini çeken, bir yandan da kitap okuyan insanlar. Babam bi bize onlardan kitaplar alõp getiriyor, evde okuyor, annem, ben, ağabeyim, arkasõ yarõn gibi bir gün sonrayõ bekliyoruz... Komiserden bir tokat, gözümden bin yıldız Onun yanõnda Ulus Parkõ... Orada bir de çay kahve satan yer var, õrmağõn kõyõsõnda. Baş içecek limonata, koruk şerbeti... İçecekler parayla. Yok, bize gelmez. Ama müzik var, bandonun çaldõğõ müzik. Öyle marşlar falan değil, Batõ müziği... Her yanõ açõk, üstü kapalõ bir yer. İşte Adana bandosu orada. Neler çalõyorlar, neler. İnsanlar ayakta, çõt çõkmõyor, müziği dinliyorlar. Kimi de bir kolu kesik Venüs yontusuna bakõyor. Arabesk yok ki o zaman... Karşõda hükümet konağõ. Vali orada. Valinin eski püskü bir arabasõ var. Polis iniyor, eski püskü arabanõn kapõsõnõ açõyor, vali bey iniyor. Konağõn merdivenlerini tõrmanõyor. Hemen ona yakõn, Irmak Hamamõ’nõn yakõnõnda oturan Zeynel Ağa’nõn arabasõ kapõsõnõn önünde, lüks mü lüks, üstü açõk... Ah şöyle kimse görmeden kornasõna bir basabilsem... Konağõn yanõnda hapishane, yanõnda imamevi. İmamevi mi, kadõnlar hapishanesi. İçinde mahkûmlar. Zengin mahkûmlar hapishane ekmeğini yemiyorlar, ekmeklerini gardiyanlara veriyorlar. Onlar da bize satõyor, üh bekleyen bekleyene. Niye, ederi fõrõn ekmeğinin ederinin yarõsõ bile değil. Kapanõn elinde kalõyor. Offf, yine kaptõm, hem de üç tane... Hapishanenin karşõsõ Emniyet Müdürlüğü, önünde Merkez Karakolu. İlk polis dayağõnõ yediğim yer. Sekiz yaşõndaydõm, manavdan kavun çaldõm, yakalandõm. Haydi karakola. Manav bağõrõyor, “Bu hırsız ocağımı söndürdü” diye. Günde bir kavun be, insaf be!.. Komiserden bir tokat, gözümden bin yõldõz fõr fõr yere. Ah, o bir tokat, balmõş, lokummuş. Komiser seslenir, bir polis çağõrõyor. Polise, “Tut şunu, kavunu kafasında patlatacağım, çünkü ilerde azılı hırsız olacak” diyor. (Yazar oldum.) Polisle anõ fotoğrafõ çektirir gibi duruyoruz. Komiser basketçi değil ki. Kavunu atõyor ama, benim kafama değil, polisin gözüne. Gözlük yere düşüyor, kõrõlõyor. Ah ah, polisin gözlüğünü devlet baba vermiyor ki, adamcağõz kim bilir o gözlüğü kaç liraya almõş. Of, o polisten nasõl dayak, sonra elime patlak kavunu tutuşturuyor, kõçõma bir tekme, “Defol şuradan...” Oh, onca dayağa bu kavunu yemeyi hak ettik be!.. Kalekapõsõ’nõn tulumbasõnda kavunu yõkõyorum, tõrnaklarõmla söküp yemeye başlõyorum... Belki de dünyada ağlaya ağlaya kavun yiyen ilk çocuk benim. Usta yazarlar Türkiye’deki dönüşümü anlatıyor Dincilik? O da ne? Ya türban, ya çarşaf? O da ne? Sakaldan bile gıcık alır Adanalı. “Onun sakalının her telinde bir şeytan yatıyor” der, şıha mıha hiç yüz vermez... Şimdinin Adanası mı? ‘ ’ Halkevi, hem õsõnõp hem okuduğum kütüphane, ilk polis dayağõnõ yediğim yer... Muzaffer İzgü anlatõyor Ah benim paylaşmasõnõ seven Adanam Yazın bu bacıyı, güçlü... Ah Kalekapısı... Hemen Taşköprü’nün bu başı. İnsanların yaşam için savaşı... Perşembeleri ırgat pazarı. Ağanın adamları elcibaşları çapa için, pamuk toplamak için ırgat seçiyorlar. Ama ne seçim... Dişe bakılıyor, yürütülüyor, topal mı sağlam mı, göze bakılıyor, görüyor mu yoksa görmüyor mu? “Bük lan kolunu...” Öyle ya, çolaksa, pazu yoksa? “Hadi lan sen ötürüklüsün...” Yani işe yaramazsın. “Yazın bu bacıyı, güçlü...” Seçilenler o akşam kamyonlara doldurulup köy yolunda. Güçlüsü tarlaya, güçsüzü alaçıkta çocuk bakmaya, bulgur aşı pişirmeye. Pamuğu gözün seçer seçmez tarladasın, görmeyince alaçıktasın. Çalışma on beş saat mi ne? Yedin bulgur aşını, kolun kanadın oynamıyor, isterse sivrisinekler nah parmak gibi olsun... Sıtma mı oldun, nerde kinin? Nerede olacak canım, ağanın adamlarında, hem de karaborsa... Orta karar bir aklın mı var, adamı kumara bile alıştırırlar. Ağanın adamları aldığın parayı kumarda elinden alırlar. Hak yok, hukuk yok, gık yok. Paşa gönlün bilir, koşullar böyle... İstemezsen ahacık yol, tut git. Kafa tutarsan, o zaman sen istedin ey ırgat arkadaş!.. Baharda binlerce ırgat yurdun dört köşesinden Çukurova’da, bu koşullarda. Irgat hiç görmez Adana’nın Atatürk Caddesi’nin Atatürk Parkı’nı... Oralarda Adanalılar dolaşır. Yeni ayakkabın, yeni giysin, fiyakalı gözlüğün... Git orada yürü, havanı at. Paran varsa atla bir paytona, at bacak bacak üstüne, kaykıl arkaya... Hele pazar günü, kadını kızı, delikanlısı, yaşlısı çocuğu hep orada. Atatürk Caddesi ki ne piyasa ne piyasa... Göz süzmeler, pas vermeler, hep orada. Eee, külhanbeyler de orada. Karşı kaldırımdan adamlarıyla Asvalt Rıza geçiyor. Ne yani, bu yandan da adamlarıyla ya Sırrı geçiyor, ya İzo geçiyor. Öyle bakıyorlar ki birbirlerine yandan yandan, omuzlar kalkık, kollar açılmış. Gangaster Garagatur mu, o dün gece bir otobüsü soymuş, aldığı parayı Papazın Bahçesi’ndeki hasta bir çocuğun annesine vermiş. Külhanbeyi Çocuk Yasin mi? Hürriyet Mahallesi’nde çocuklara para dağıtmış. Derdi günü Çocuk Yasin’in çocukları mutlu etmek. Dün de İnönü İlkokulu’nun önünde çocuklara kalem defter dağıtmış... Ah benim külhanbeylerim için şimdi Adana mafyası ne der acaba? Saathanem, Köşker Arastam, tersi arastası. Küçüksaat’e dek uzanan caddenin iki yanı dükkânlar. İşte Adana esnafı. Ne kapıda çığırtkanlar var, ne koldan yakalayanlar var... Birbirine müşteri gönderen yemeniciler, bezzazlar. Komşusundan siftah yapanlar... Dilenci mi, ara da bulasın... İşsiz mi, kaç tane fabrika var, şöyle bir Kuruköprü’ye geç bakalım. Üç evden birinden mutlaka bir fabrika işçisi çıkar. Kadını da var, erkeği de var. Ya dincilik? O da ne? Ya türban, ya çarşaf? O da ne? Sakaldan bile gıcık alır Adanalı. “Onun sakalının her telinde bir şeytan yatıyor” der, şıha mıha hiç yüz vermez... Şimdinin Adanası mı? Bir yeğenim TOKİ’de oturuyor, Adana’nın on kilometre dışında. Bir yeğenim de Turgut Özal Bulvarı’nda oturuyor. Biri de Tellidere yolunda. Ne zaman Adana’ya gitsem, “Hele bize şu eski Adana’yı anlat dayı” diyorlar. Gözlerini iri iri açıp şaşkınlıkla beni dinliyorlar. Ara sıra da içlerini çekiyorlar. Adana çoook büyümüş... Kocaman olmuş... HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Dinleme Manyaklığı Ya her gün bir yerlerde, birilerinin telefon konuşmaları yayımlanıyor ya bir kurumun dinleme işlerindeki maharetleri ortalığa saçılıyor. Belli oldu ki son yıllarda ülkemiz bir “dinleme” manyaklığına kapılmış. Buna yatırım yapılmış, araçlar, gereçler alınmış böylece suç örgütleri izlemek için yapılan bu işler sonunda başkalarını dinlemeye, başka niyetlerle dinlemeye kadar gitmiş. Türkiye, soğuk savaş yıllarının Doğu Almanya’sına dönmüş. Mahkemelerden karar alınması, bunun yasal yollarının zorlanması, genel dinleme kararları, isimsiz dinleme kararları gibi tartışmalar beni pek ilgilendirmiyor. Çünkü ben zaten geçmişten beri bu dinlemelerin öyle mahkeme kararlarıyla filan yapıldığına inanmam. Bir iktidarın, bir kişinin ya da bir kurumun elinde böyle bir imkân varsa bunu mutlaka başka niyetlerle kullanacağından hiç şüphem yok. Benim asıl ilgimi çeken şey, bu kadar inanılmaz dinleme saplantısı içindeki devletin bu dinlemelerle ne yaptığı, kimleri yakaladığı? Hanefi Avcı’nın kitabında yazdığına göre, bu sayede birçok örgüt çökertilmiş. Kaçakçılık, organize suçlar ortaya çıkartılmış. Ama asıl şu an ne dinleniyor, ne ortaya çıkıyor diye bakınca ne görüyorsunuz? Dava dosyalarına konan dinleme kayıtlarını okuyunca ne buluyorsunuz? Bir kısmı deli saçması denilecek konuşmalar, bir kısmı da zaten o kişilerin az çok tahmin edebileceğiniz fikirleri... Ben artık bu “o bunu dedi, bu bunu dedi,” saçmalarından bıktım usandım. “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diye atasözümüz var ama artık işe değil lafa bakılır olmuş. Bu dinlemeler konusunda her zaman aynı şeyi söylerim; birbirini en çok seven aile bireylerinin bile bütün konuşmaları açıklansa, dünyada kavga etmeyecek insan kalmaz. Herkes bir nedenle en yakın arkadaşı hakkında da saçmalayabilir, hoş olmayan duygularını dile getirebilir, bir öfkeyle olmadık şeyler de söyleyebilir. Dinleme, izleme türü işler, bir organize suç ortaya çıkartılacağı zaman işe yarayabilir, terörle ilgili konularda kullanılır, kimin kiminle nerede buluşacağı, bir kaçakçılığın nasıl yapıldığı gibi bilgiler bu yolla edinilebilir. Ama insanların kimi zaman hoşumuza gitmeyecek ya da saçmalık denilecek düşüncelerini arkadaşlarıyla konuşmalarını dinlemekten başka işi yok mu devletin? [email protected] Dink kararı 14 Eylül’de STRASBOURG (AA) - Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi (AİHM), Hrant Dink’in aile- sinin yaptõğõ başvurularla ilgili kararõnõ 14 Ey- lül’de verecek. AİHM, Dink’in ve ailesinin farklõ tarihlerde yaptõklarõ beş ayrõ başvuruyu birleştire- rek ele aldõğõ davada ortak bir karara varacak. Levy’li iftar yasağa takıldı ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) - 12 Eylül referandumu öncesi devreye giren seçim yasak- larõ, Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu’nun programõnõ da etkiledi. Davutoğlu, eşiyle birlikte yarõn düzenleyeceği iftar etkinliğini iptal etmek zorunda kaldõ. İftar yemeğine İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy de davet edilmişti. Erdoğan Pakistan’a gidecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başba- kan Tayyip Erdoğan, TOBB Başkanõ Rifat Hisar- cõklõoğlu’nu kabul etti. Görüşmenin ardõndan açõklama yapan Erdoğan, “Halk oylamasõndan sonra ben de geniş bir teknik ekiple, hayõrsever- lerle Pakistan’a gitmeyi planlõyorum. İnşallah Ri- fat Bey’i de yanõmõza alõrõz ve birlikte Pakistan’a gidip, bölgeyi bizzat görmemiz lazõm” dedi. YSK’den TRT’ye ceza çıkmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek Seçim Kurulu (YSK) halkoylamasõ döneminde “yayõn yasaklarõna aykõrõ yayõn yapan” 11 kuru- luşa ceza uygulanmasõna karar verdi. 6 kuruluşa birer kez program durdurma cezasõ veren kurul, daha önce uyardõğõ TRT’ye ise ceza kesmedi. 1 terörist öldürüldü DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Siirt’in Eruh ilçesinde Görendoruk Jandarma Karakolu’na taciz ateşi açan teröristler önceki gece propaganda için köylere indi. Teröristler, Dikboğazõ köyünde korucularla karşõlaşõnca, ara- larõnda çatõşma çõktõ. Bölgede başlatõlan operas- yonda 1 terörist öldürüldü. Hakkâri’de ise Çaltõ- koru Jandarma Karakolu’na taciz ateşi açõldõ. 13 PKK’li teslim oldu ŞIRNAK (AA) - Terör örgütü PKK’nin Irak’õn kuzeyindeki kamplarõndan kaçan 13 terö- rist, Şõrnak’õn Silopi ilçesi yakõnlarõndaki Habur Sõnõr Kapõsõ’nda güvenlik güçlerine teslim oldu. Etkin Pişmanlõk Yasasõ’ndan faydalanmak iste- diklerini bildiren teröristler, ifadeleri alõnmak üzere Silopi Jandarma Komutanlõğõ’na götürüldü. ‘Yargı yok edilmek isteniyor’ İstanbul Haber Servisi - Yeni adli yõlõn başlamasõ üzerine bir açõklama yapan Avukatlar Hukuk Araştõrmalarõ Vakfõ Başkanõ Uğur Yeti- moğlu, yargõnõn bizzat Başbakan tarafõndan yok edilmeye çalõşõldõğõnõ belirtti. Yetimoğlu, “Kendi anlayõşõndaki bir yargõnõn özlemini dile getiren Başbakan, yargõyõ, attõğõ her adõmõ onaylayacak bir kuruma dönüştürmek istiyor” diye konuştu. YARIN:CEMİLKAVUKÇU’NUNİNEGÖLÜ,ADNANBİNYAZAR’INDİYARBAKIRI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle