20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2010 SALI 14 Recebistan Ahmet Önen: “Evet afişi asana 250 lira ödül, hayır şapkası giyene 250 lira ceza. Recebistan demokrasisi şimdiden ‘hayırlı’ olsun!” Ölçüt Soner Ata: Anayasa değişikliğine evet diyeceğini açıklayan sosyalistleri ve komünistleri görüp de Bernard Shaw’a hak vermemek mümkün mü: 20’sinde komünist olmayanın kalbi yoktur, 40’ında hala komünist olanın ise aklı yoktur!” Cuma Soner Önal: “İkinci Ergenekon davasında sözle taleplerin her Cuma alınmasına son verilmiş. Hakimler, Cuma’yı mı kaçırıyorlarmış” Recep’in meşhur Diyarbakır mitingi CIVANIMIN padişahı Fatih Sultan Recep merakla beklenen Diyarbakır konuşmasını yapıyor. Recep, halktan Anayasa referandumu uçun ‘evet’ oyu isterken Ankara’da Hamza Saykan otomobilinin radyosunu açmış dinliyor. Sultan Recep konuşuyor: “Diyarbakır cezaevini kapatıyoruz.” Alandan alkışlar eşliğinde bir uğultu yükseliyor. Recep hızını alamamış devam ediyor: “İlk işimiz yeni cezaevini yapıyoruz.” Alandan yine uğultu ve alkış sesleri. Hamza Saykan kendi kendine konuşuyor: “Vah benim koyun halkım! Neye sevinirsin, neye üzülürsün? Adam cezaevini kapatıp sana fabrika açmıyor ki! Adam yıktığının yerine sana daha büyük bir cezaevi açıyor. Sen de coşkuyla sevinç çığlıkları atıyorsun!” Fatih Sultan Recep, ne derse desin birkaç cümlesinden sonra miting alanından sevinç çığlıkları yükseliyor. Hamza Saykan evine gelmiş televizyonda haberleri seyrediyor. Miting bitmiş. Kamera, sıraya girmiş insanları gösteriyor. Alana girerken “barkod” alıp çıkarken geri verenlere 250 lira ödeniyormuş! Bu sistem da örneğin “ben 10 bin kişi getiririm” diyen ilçe başkanlarına karşı acaba doğru söylüyorlar mı diye geliştirilmiş. Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” “MİLLETİN kafası referandum konusunda karışık neye hayır diyeceği bilmiyor” diyenlere karşı Ankara’daki araştırmacı yazar dostumuz Mustafa Yıldırım “Kusura bakmayın ama onca yıldır olan biten ortadayken hâlâ neyi anlatacağız” diyor ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin öne çıkan projelerini “hayır”la anmaktan yılmıyor: “Akdeniz-Ege kıyılarında İngiliz kolonilerine hayır! Ağrı dağında, Kars’ta, Van’da Ermenistan bayrağına hayır! Trabzon’da, Rize’de Pontus krallığına hayır! Manisa’da, İzmir’de, Biga’da, Yunan sızıntısına hayır! Hatay’ın Türk düşmanı Suriye’ye açılmasına hayır! Urfa’da sınır boylarının Yahudi bankerlere verilmesine hayır! Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Hâkkâri’de, Anglo-Amerikan kuklası Kürdistan devletine hayır! İstanbul’da, Ankara’da İran-Kudüs ordusuna hayır! İstanbul’da, İznik’te, Göreme’de, Fethiye- Kaş kıyılarında, dağlarında Yunan kiliselerine hayır! İstanbul’da Bizans ekümenikliğine hayır! Anglo-Amerikan-Farsi devletine hayır!” Mustafa Yıldırım, artık klasikleşen “hayır” deyişlerinden sonra namuslu insanlara da özellikle sesleniyor: “Namuslu yurttaşlar, inançlarını dünya çıkarlarından arındırmış dindarlar! Sonuç ne olursa olsun, bu davanın burada kalmayacağını bileceksin! Türkiye’nin üzerine Batı’dan, Doğu’dan, Güney’den gelen bu hayasız saldırıyı durdurmak için daha uzun yıllar süreceğe benzeyen bu mücadelede ‘Ben de varım’ diyerek sayıyı artırmak için ‘Hayır’ diyeceksin! Diyeceksin ki sonuç ne olursa olsun, adaleti, hürriyeti önde tutanların o kadar az olmadığını içerdeki ve dışarıdaki saldırganlar anlasın! Aksine davranırsan kanlı-kansız Anglo-İslam- Yankee ‘devrimcileri’ne verdiğin güç, bölücü anayasaya dur dememiş olmanın azabı torunlarına, dindaşlarına ağır bir miras olarak kalacak!” Dostumuz Mustafa Yıldırım, yazısını bitirirken son uyarısını bir özdeyiş gibi şöyle yapıyor: “Sandıkla gelen faşizmin sandıkla gittiği görülmemiştir; Anglo-İran diktasına izin verme!” BOP’ta ‘hayır’lısı! Cemil Çiçek de fişlenmiş. Bakan olacak adam fişinden bellidir! YağmurDeniz MAVİ SÜRGÜN SERDAR KIZIK Bakana Hayır... Kalıntıları duruyor, sütunlar ayakta, çıkan heykeller ortada. Ancak, iktidarın Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, yüzyıllardan kalan tarihin en eski suyla tedavi merkezlerinden biri Allianoi için “yok” diyor. Yargı kararlarına rağmen üstüne baraj yapacak ya, “yok sayıyor”. Suyu, suya boğduracak ya, “kimse burnunu sokmasın” istiyor. Allianoi’nin Yortanlı baraj suyuna gömülmesine karşı çıkan Tarkan’a “Sanatınla ilgilen. Bilmediğin işlere burnunu sokma” dedi bu bakan. Hızını alamadı, “Allianoi diye bir yer, o kişinin uydurduğu bir kelime” deyiverdi. Bakan, onlarca haberi, makaleyi, bilimsel raporu da yok sayıyor aslında. Çünkü “Paşa Ilıcası”ymış orası. Yani bitişikteki köyün adı... Oysa Sayın Bakan baksa, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet sitesinde duruyor “su perisi”, aynı zamanda Türkiye’deki kazı merkezleri listesi. Bergama’nın dibinde yüzyıllar öncesi insanların sıcak suyla hastalıklarına şifa bulduklarını, hatta cerrahi operasyonların, ameliyatların yapıldığını da yok sayıyor bakan. Gereken yanıtı, Allianoi kazılarında yıllarca çalışan, ‘Su Perisi’nin heykelini çıkaran Trakya Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Yaraş’a bırakalım: “Bakanın yok dediği antik kent, Roma döneminden kalan en iyi korunmuş termal merkez. Çeşmelere, hamamlara, yollara, kiliselere, köprülere sahip... Kazıda sikkelere, cam, seramik ve metal eserlere, Sağlık Tanrısı Asklepios’un heykellerine ulaşıldı. Dünyada en fazla cerrahi aletin çıktığı arkeoloji merkezi...” Şimdi anlaşıldı mı? Asıl siz “işinize” bakın. İktidarınız, verdiğiniz HES, maden ve taş ocağı ruhsatlarıyla, çevre tahribatının en yoğun yaşandığı dönem oldu. Dağı taşı, doğayı delik deşik, binlerce canlıyı yerinden yurdundan ettiniz. Sizin döneminizde çevre kirliliği arttı mı azaldı mı, asıl bunun yanıtını verin. Yine de bir işe yaradı bakanın sözleri. Bugüne değin sağlık merkezinin adını duymayan duydu, yazmayan öğrendi ve yazdı. Hatta bazı köşe yazarları Allianoi’ye gitti. Konunun başka bir boyutuna dönersek, durumu kurtarmak, AKP’nin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a kaldı! Günay, kabine arkadaşının Tarkan’a yönelik sözleri için “Maksadını aşmış” dedi. Ancak, Bakan Günay’ın bu değerlendirmesi yeterli mi? Hadi “İyi polis, kötü polis mizanseni” demeyelim, Allianoi’yi korumak, kurtarmak sizin sorumluluk alanınıza girmiyor mu? Bu tarihi değerin korunması, en başta sizin göreviniz sayılmaz mı? Barajı direten iktidarınızın bölgeyle ilgili yargı kararlarına uymadığını ve hukukun arkasına dolanma çabalarını bilmezden mi geliyorsunuz? İlk önce Cumhuriyet’te Mete Kızık yazdı (31 Ocak 2009), bugünlerde diğer gazeteler dile getiriyor; Bulgaristan’daki gelişmeleri izliyor musunuz Sayın Günay? Türkiye, Allianoi’yi sulara gömme kararı verirken, komşunun Seuthopolis kentini, yapılacak barajın altından kurtarmak için geliştirdiği projeden haberdar mısınız? Hiç mi çözüm öneriniz yok? Çevre Bakanı Eroğlu, kurulacak barajın tarım için, köylü için umut olduğunu söylüyor., Türk tarımının, köylüsünün durumu ortada. Türkiye’yi tarımda ihracatçı ülkeden ithalatçıya kimler dönüştürdü? Türk köylüsüne dünyanın en pahalı mazotunu kim satıyor acaba? Halk oylamasında “evet” diyerek iktidara destek verecek sahte çevreciler, bakalım bundan sonra Allianoi’ye hangi yüzle gidecek? UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] Referandumdan önce kritik viraja süratle girdik. Cumhuriyet kurulduğundan beri yaşanan en kritik ana beş gün sonra ulaşmış olacağız. İnanıyorum ki hepiniz çevrenizi de örgütleyerek “adam adama markaj” ve “tam saha pres” uyguluyorsunuz. Bugünkü makalemde, sırayla “o” gün gelmeden önce, farklı adreslere bazı mesajlar iletmek istedim. MEDYAYA: Maalesef “Hayır” cephesinden Mine Kırıkkanat’ın Vatan’da görevine son verildi. Her gün durmadan Voltaire’in ünlü dizesini (“Düşüncelerinize katılmıyorum; fakat onları söyleme hakkınızı sonuna kadar savunacağım”) ağzına sakız yapıp yobazlığı yayanlar, şimdilerde RTE’nin baş sansürcüsü kesildiler! Medyaya sesleniyorum: Cesur muhalefet yapın, korkmayın, basın tarihimizin şerefine uygun davranın. Bindiğiniz dalı kesmeyin, intihar etmeyin. Yarın pişman olursunuz! İSTANBUL EMNİYETİ VE İÇİŞLERİ’NE: AKP’nin referandum afişleri kenti kaplıyor baştan aşağı: “Fişlenme utancına son”. İyi de, bildiğim kadarıyla, bir haber kanalınız olmadığına göre, yaptığımız tüm legal “Hayır” propaganda basın açıklamalarını neden sivil polislerle fotoğraf ve video kaydı altına aldırtıyorsunuz? Madem bu hükümet fişlenme utancını bitirdiğini söylüyor, bu görüntüleri bize yılbaşında hediye olarak mı dağıtacaksınız? Yoksa AKP’nin sloganı mı doğru değil? Lütfen bu konu netleşsin, niyette fark varsa öğrenelim. EVET’Çİ “SANATÇI”LARA: Sayınız çok az! Akılda kalan (tabii ki yine) Orhan Pamuk, Lale Mansur, Teoman, Zeynep Tanbay, Sezen Aksu gibi isimler. Şükür ki, genelinde Türk aydınları başarılı bir sınav verdiler. Ünlü sanatçıların ve aydınların ezici çoğunluğu saymakla bitmez - sizin aksinize “Hayır” cephesinde. 12 Eylül’de “Evet” çıkarsa, sizler tahmin ödülü kazanmayacaksınız. Tam tersine, şu koca sorumluluğun altına gireceksiniz: Bundan sonra AKP’nin her antidemokratik eyleminden, her dincilik kayışından, her insan hakları ihlalinden sorumlu olacaksınız. Sizler bizim tüm ikazlarımıza rağmen iktidarın dikta heveslerini onaylayarak, büyük vebal altına girdiniz. Artık sizler AKP’yi İngilizce deyimiyle “endorse” ettiniz; yani onayladınız, ciroladınız. Sonra gelip “Biz böyle olacağını tahmin edememiştik” demeyin, tarihin kayıtlarına geçtiniz. Hemen derhal yarın bir basın toplantısıyla açıklamazsanız, daha sonraki pişmanlıklarınız vicdanen bile kayda alınmayacak!.. YSK’YE: Nedeni anlaşılmaz, parmak mürekkebini kullanmıyorsunuz. CHP Milletvekili Tacidar Seyhan’ın yaptığı ikazları derhal gündeminize alıp, seçimin dürüst geçeceği konusunda kamu vicdanını rahatlatmanız lazım. Ayrıca polisler üstünde otoritenizi kurup “Gizli oy, açık tasnif” prensibine uygun şekilde kimsenin oy sayımını takip etme arzusunun engellenmemesini sağlamalısınız. Son seçimdeki “Beyoğlu” krizi başta olmak üzere “elektrik kesilmeleri, kaybolan sandıklar, arabalara alınmayan CHP müşahitleri” gibi ağır aksaklıkların yaşanmaması için sonuçların sandık bazında açıklanması ve merkezde toplanması gibi ne önlem lazımsa, lütfen derhal alın ve şaibe kokularına izin vermeyin! CHP’YE: Sn. Kılıçdaroğlu’nun, buradan YSK’ye yaptığımız hatırlatmaları son beş gün, her an gündeminde tutması şart. CHP örgütünden müşahit olarak görev alacak kadınların, talimatları çok iyi dinleyip, o gece erken yatıp, iki saat kurup, telefonlarını şarj edip, 12 Eylül’de civa gibi görev yapmaları lazım. Genel Merkez’in ilçelerden illere, oradan Ankara’ya akacak sonuçları anında YSK’ninkilerle kıyaslaması ve itirazları varsa aynı anda yapmaları şart. AKP’YE: Reklam kampanyanızın sonsuz görünen kaynağını merak etmeyen kalmadı. Aslında bence sizler içinde en “hayırlı” sonuç HAYIR çıkması. Diktatörlük hevesleri tarihte kimseye uğur getirmedi. Gelin bir uzlaşma anayasasını genel seçimlerden sonra tüm partiler, hukukçular ve STK beraber hazırlasın. Halkın yarısının büyük tepkisini çeken bir anayasa kimseye huzur getirmez. SİZE: Daha ne duruyorsunuz? Makale bitti, çalışın. Aşağıdaki e-postaya gelecek her talebe, bilgi akış maillerini ve Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun muhteşem geniş referandum analizini yollayacağım. Ayrıca www.chpdemokratikdevrim. org’dan da bunlara ulaşabilirsiniz. Hadi artık son düzlükte burun farkıyla da olsa kazanmak için herkes sahaya! [email protected] www.bedribaykam.com YAKAMOZ BEDRİ BAYKAM Son Viraj Mesajları! [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SA- ĞA: 1/ Somut. 2/ Ürenin kanda birikmesi sonu- cu ortaya çõkan hastalõk... Eki- me hazõrlanmõş toprak. 3/ Or- han Kemal’in bir romanõ... Es- ki ve bilinme- yen bir tarihi an- latmakta kulla- nõlan deyim sözü. 4/ “Nana”, “Germinal”, “Meyhane” gibi ro- manlarõyla ünlü Fran- sõz yazar. 5/ Akõm şid- deti birimi kiloamperin kõsa yazõlõşõ... Cennet bağõ. 6/ Radyum ele- mentinin simgesi... Do- ğu ve Güneydoğu Ana- dolu’da konar-göçer- lerin kõl çadõrlarõndan oluşan yayla yerleşmesi. 7/ Sõ- kõntõ verme, üzme... Bir sanat yapõtõnda işlenen ana ko- nu. 8/ Eskiden Karagöz oynatõlan kahvelere verilen ad... Olan, olmuş. 9/ Çok küçük boyutlara sahip madde. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Soyut. 2/ Faiz... Osmanlõ ordusunda ve donanmasõnda hafif piyade askeri. 3/ Ayak bileği kemiği... Soyundan gelinen kimse. 4/ Nişastayõ parçalayarak şekere çevi- ren bir enzim... Mezopotamya’da kurulmuş en büyük sitelerden biri. 5/ Oyun, dolap... Küçük bitkilere veri- len ortak ad. 6/ Tohumlardan ezilerek yağ elde edilen yer. 7/ Yemek... Toprağõ kazõp siper yapmak. 8/ Süt, peynir, yumurta ve yufkayla yapõlan bir tür yiyecek... Motorlu taşõtlarõn elektriğini sağlayan aygõt. 9/ ABD’de, plajlarõyla ünlü bir kent... İsrail’in plaka imi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K İ B E L E E M O L U R S Ü N E R İ N İ T N R O K T A S S A Z P E R İ C İ K Y A R M A İ N İ O D A K O C A N A F E B İ R A T A V S A M A K 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle