20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Ebadi’nin ‘Altın Kafes’i ve Sakine İran’ın trajik öyküsünü “Altın Kafes” adlı kitabında ibret verici bir yalınlıkla aktaran Şirin Ebadi; “İslamcı rejimin” ilk adımının, anayasal düzeninin “birkaç kişinin eline geçmesiyle” atıldığını söylüyor. Birkaç yılda dosdoğru ortaçağa ışınlanan İran’ın dönüşü olmayan ilk geri adımı bu oluyor. “Yeni anayasa İran’ın yönetimini birkaç kişinin ellerine bırakıyordu” sözleriyle anlatıyor bu durumu İran’dan Nobel Barış Ödülü’nü kazanan Ebadi ve ardından ekliyor: “Durum o günden bugüne kadar da hemen hiç değiştirilmedi. Yüce lider; yasama, yargı ve yürütme güçlerini elinde tutuyor, parlamentoya, halka ya da başka yasal bir kuruma hesap vermiyordu…” Devrimin gerçekleştiği tarihte genç bir yargıç olan Ebadi; hukukun altının nasıl oyulduğunu ve hukuk sisteminin şirazesinden çıkarak nasıl birdenbire keyfileştiğini Türkiye’de çok yeni çıkan kitabında tüm ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Hukuk kitabı görmeyen adamlar savcı olunca Yargıdaki bu keyfileşmenin sillesini ilk yiyenlerden biri de bizatihi kendisi… “İyi bir mezuniyet, doktora ve on yıllık deneyimin ardından”; “kadın olmak gibi asla düzeltilemeyecek bir hata yüzünden”; yargıçlıktan alınan Ebadi rastgele bir memur yapılıyor! Sistem Ebadi gibi doktoralı kadın yargıçlardan “arındırıladursun”(!); “hayatında hiç hukuk kitabı görmemiş” adamlar “savcılığa” yükseltiliyor… Bundan sonra hak, hukuk aramak İran’da işte tam bir kâbusa dönüşüyor. “Her türlü hareket yanlış anlaşılabiliyordu” diye anlatıyor Ebadi; “Hükümetin yıkılması amacıyla eylem içinde olmak en sık rastlanan suçlardandı. Her suçlu veya suçlu varsayılan kişi sudan bir bahaneyle suçlanıyordu. Herhangi bir ispatı olmasa da en ufak bir şüphe, masum insanların tutuklanması, aylarca hapis yatması, mümkün olmayan itirafların alınması için işkenceye maruz kalması ve infazları için yeterli sebepti”. “Altın Kafes” bu kâbus ortamında yaşamları perişan olan bir İran ailesinin serüveni. “İran ailesinin” tüm fertleri, gerçekte birbirlerine düşman kesiliyor. Kimi son sürat araziye uyuyor. Kimi kederinden ölüyor. Kimi infaz ediliyor. Kimi sürgüne gidiyor. Ama öyle ya da böyle… istisnasız herkes, ömürlerinin sonuna dek artık bir daha “çıkamayacakları” bir “kafesin” içinde yaşamaya mahkûm oluyorlar. “Altın Kafes”; İran’ın tümünü kapsayan bir metafor gerçekte. İran’ın geneli, büyük bir kafese; “vatan” olduğu için ne denli korkulup ürkülse de; herkesi bir şekilde tutsak eden “Altın Kafes”e dönüşüyor... Bir gecede yutarcasına okuduğum Ebadi’nin romanını -yüreğiniz kaldırırsa! -hemen şu sıra şiddetle okumanızı salık veririm. Aslında bu yazıya sadece “Altın Kafes”i anlatmak için başlamadım. Yazarlıkta yeni olan Ebadi’nin, -hem hikâye örgüsü, hem dilin akıcılığı bakımından- olağanüstü beceriyle kaleme aldığı romanını başka bir vesileyle belki daha ayrıntılı irdeleriz… Ebadi ve Ebadi’nin anlattıklarını, günlerdir dünyanın konuştuğu Sakine trajedisi ile tekrar hatırladım… ‘Rus ruleti’ gibi Yargıda, bir kez böyle, Şirin Ebadi’nin bahsettiği keyfilikler girince; sisteme “kurallar” değil “konjonktür” hükmediyor. Ulusararası camianın Allah’ın her günü “yapılır mı/yapılmaz mı” kaygısıyla yürek ağızda takip ettiği Sakine’nin “recm cezası”, bu yüzden tam bir Rus ruletine dönüşmüş durumda… “Zina” gerekçesiyle kadın için önce “recm” kararı alınmış. Uluslararası baskıyla bu ceza durdurulmuş. Akabinde “Mamafih!” denmiş: “Bu kadın kocasını da öldürmüştü!”… Ve bu kez de katil damgasıyla “idama mahkûm edilmiş”. İran’ı içerden tanıyanlar; geçen yılki seçimlerde görmüş olduğumuz gibi “Sakine’nin kaderi” konusunda da sistemde şimdi çatlamalar ve bölünmeler olduğunu söylüyor... Sertlik yanlılarının, geri adım atmamak adına “Sakine’nin kellesi!” noktasında direttiklerini; ancak öbür yandan dünyanın tepkisini kollayan bir başka kesimin de “zevahiri kurtaran bir formül” peşinde olduklarını düşünüyorlar. Sakine’nin alın yazısı; “suçunun ne olduğundan” çok… İran’da alttan alta süren ve kanayan bu kavgada kim/kimlerin ağır çekeceğine bağlı. İran’ın içindeki ve dışındaki dengelere pamuk ipliğiyle bağlı olan Sakine’nin yazgısı için “Ebadi ne diyor”a gelince… Mücadele etmek için elinde “sözcüklerden” başka hiçbir silahı olmayan ünlü “Nobel”li; “Sakine’nin kurtulmasını tabii ki dilerim. Ama en önemli olan şey bu barbar cezanın İran’dan yok edilmesi ve kaldırılmasıdır” diyor: “Sakine gibi aynı cezaya mahkûm edilen ancak üzerinde hiç konuşulmayan nice vaka var!” 7 EYLÜL 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B ‘PKK’ninsilahsızlandırılması gerektiğineinanıyoruz,nokta’ BAHADIR SELİM DİLEK BAĞDAT- Ankara Büyükelçi- liği’nin ardõndan ABD Başkanõ Barack Obama’nõn Bağdat’a ata- dõğõ James Jeffrey, PKK, Irak, ve Türkiye-Irak ilişkileri konusunda kritik mesajlar verdi. Jeffrey, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği ve PKK’nin si- lah bõrakmasõ durumunda genel af- fõn gündeme gelebileceği yönün- deki sözlerine ilişkin “PKK’nin si- lahsızlandırılması gerektiğine inanıyoruz. Nokta...” değerlendirme- si yaparken, genel af konusunda yorum yapmayõ “tehlikeli” buldu. Bağdat’ta göreve başlamasõndan sa- dece 10 gün sonra Cumhuriyet’e ko- nuşan Jeffrey şu ifadeleri kullandõ: “Buraya geleli 10 gün oldu ve Irak- lılar yeni hükümetin kurulma aşa- masında neler yapmaktalar onları gözlemlemeye odaklandım. Şiddet olaylarında yaşanmakta olan dra- matik azalış, ülkenin genel duru- mundaki iyileşmeler, ki bu iyileşme- ler bana 2 misli dramatik görünmekle birlikte ABD, Irak’ta yeni bir sayfa açmaya hazırlanmakta. Bölgede 5 yıl önce bulunup çok daha kötüsünü gözlemlediğimi söylemek isterim. Irak ve ABD halkları ilişkilerinde ye- ni bir geçiş dönemi yaşamaya karar verdiler. Irak’ta muharip rolümüze son verildi.” Jeffrey’in değerlendir- meleri şöyle: - Şimdi önceliğiniz ne olacak? JEFFREY - Şu anda Irak ordusunun eğitim ve teçhizatlandõrõlmasõna odak- landõk. İsyana karşõ koyma faaliyetle- ri yanõ sõra terörle savaş artõk bu kuv- vetlerin görevidir. Sivillerin ve asker- lerimizin güvenliklerini teminat altõna alabilmek adõna istihbarat ve müşterek terörle mücadele operasyonlarõnda kendilerine destek ve yardõmlarõmõz söz konusudur. 2007 yõlõnda karşõlõklõ im- zaladõğõmõz iki ayrõ anlaşmanõn yanõ sõ- ra yeni ilişkilerin oluşturulmasõ üze- rinde de çalõşõyoruz. Bunlar sadece gü- venlik boyutu ile sõnõrlõ kalmayõp, Türkiye, Mõsõr ve Suudi Arabistan ile olageldiği üzere yakõn dostlarõn normal diplomatik ilişkilerini de kapsõyor. - Peki hükümet çalışmaları? Ülkenin pek çok sorununun çözülmesi için ümidimiz Irak hükümetinin çabu- cak oluşturulup ayağa kalkmasõ ve bu- nu olabildiğince kucaklayõcõ şekilde gerçekleştirmesidir. El Maliki ile uyumlu çalıştık - Burada Tahran’a yakınlığıyla bilinen el Maliki’yi desteklediğiniz gö- rüşü yaygın. ABD’nin İran’a yakla- şımıyla ters düşmüyor mu? - Hiçbir yabancõ devlet tek bir kişi ve- ya tek bir partiyi taraf olarak gözetemez. Böylesi bir davranõş ne bir ülkeye ne de herhangi bir ülkenin diplomatõna uy- gundur... Irak’õn dostlarõ olarak bizler - aynõ Türkiye için söz konusu olduğu gi- bi- kendi demokrasi tecrübelerimizi ak- tarabilir, hükümetin oluşturulmasõ sõ- rasõnda önerilerde bulunabiliriz. Irak hü- kümetinin toparlayõcõ ve çözüm üreten zeki bir oluşum olmasõ biz Amerikalõ- larõn bölgedeki çõkarlarõ için de önem- lidir. Başbakan el Maliki ile çok uyum- lu çalõştõk, 5 yõl önce Başbakan Allavi ile gayet uyumlu çalõştõk…Cumhur- başkanõ Talabani ile uyumlu çalõşma- larõmõz oldu.. - Şöyle sorayım o zaman, Irakiye bi- rinci parti olarak çıktı. Sizin hükümet formülasyonunuz nasıl? Söyleyeceklerim yalnõzca durum tes- biti olup bir tavsiye olarak görülme- melidir. Kurulacak olan hükümetin ola- sõ çekirdeğini elbette iki ana grup tem- sil edecektir. Allavi ve Maliki, çünkü bu gruplar 325 sandalyeli meclisin 180 san- dalyesini temsil ediyor. - Anayasaya göre Allavi’nin baş- bakan olması gerekmiyor mu? - Bu Irak halkõnõn karar vermesi ge- reken hukuki bir sorundur. Diğer se- çimlerden bizim tecrübemiz, her kim ve- ya hangi koalisyon yönetime talip ola- caksa, halkõn tamamõna açõk yanõtlar ve çözümler sunabilmelidir. - Kılıçdaroğlu’nun PKK’nin ko- şulsuz silah bırakması durumunda genel affın düşünülebileceği önerisi- ne bakışınız nedir? - Öncelikle, biz PKK’nin silahsõz- landõrõlmasõ gereğine inanõyoruz. Nok- ta…Af konusuna gelince, bu da bir baş- ka Türkiye’yi ilgilendiren iç mesele... Bu tip sorularõ yanõtlamam Türkiye’de ye- terince tehlikeliydi, Irak’ta büyükelçi olarak yanõtlamam daha da tehlike arz etmekte. Bir başka soruya geçelim. - Irak’ta Türkiye’nin rolü ne olur? - Kuzeyde olağanüstü varlõk gösteri- yorsunuz, genel ticaret hacminiz 6 milyar dolar civarõnda. Bu hacim İran’õn ticaret hacminin biraz altõnda ve pek çok ülkeninkinin hayli üzerinde. Kerkük-Ceyhan boru hattõ üzerinden günlük ortalama 400 bin varil petrol nakli söz konusu ve ümidimiz odur ki, bu seviye 200 bin varil kadar şimdiki kapasitenin üzerine çõkabilecektir. Bizler, Türkiye gibi bir ortağõmõzõn ol- masõ nedeni ile çok memnunuz ve çok olumlu ilişkiler içerisindeyiz. ‘ŞİDDETİN ARTMASI RİSKİ VAR’ - Muharip askerlerinizin çekilmesinden sonra Irak’ın yakın geleceğine ilişkin basit bir tablo ortaya koyabilir misiniz? JEFFREY - Katõlõmcõ, birleştirici bir hükümet bizim için çok önemli, bunda hayli aktif rol almasõ önemli ve kendisini dõşlanmõş hissedip şiddete başvuran gruplara ümit verebilmeli. Hem Sünni hem Şii topluluklara ümit verebilmeli. Irak hükümeti, petrol anlaşmalarõnõn tam olarak uygulanmasõnda çaba sarf etmeli, böylelikle birkaç yõl içerisinde üretim 2 katõna çõkacaktõr. Daha sonra, malum iç sõnõrlar meselesine odaklanmalõ ve çözüm üretmeli... Madde 140, Kerkük… Ve tabi muhtelif güvenlik sorunlarõ var insanlarõnõ koruyup kollayabilmeli ve ilerleyebilmek içinde güçlü ve akõl ile hareket eden bir yapõ olmalõ... - ABD askerlerinin çekilmesinden sonra şiddet artar mı? - Şiddetin artmasõ riski her zaman var. Geçmişte ve keza ramazanda da şiddet olaylarõnda artõş gördük. Şu anda genel şiddet oranõ üst seviyelerden yüzde 90 oranõnda aşağõlara inmiş noktada. Bu olaylarõn da pek çoğu daha ziyade tespit edilen patlayõcõlar veya patlatõlanlar. Her şeye karşõn, bu ülkede hâlâ organize terörist güçler mevcut. İran gibi ülkeler tarafõndan desteklenen Şii hizipler var ve bunlar hõzlõ hareket kaabiliyetine sahip olmanõn yanõ sõra şiddete de hazõrlar. Elbette tereddütlerimiz var. James Jeffrey: İran’ın silahlandırdığı Şii gruplar bizi tedirgin etmekte çünkü bir hayli yüksek oranda Amerikalı ve Iraklı bu grupların bombalama eylemlerinde kurban oldu… Aştiyani için Papa devreye girebilir Dış Haberler Servisi - İran’da zina suçu işlediği gerekçesiyle recm cezasõna çarptõrõlan 43 yaşõndaki Sakine Muhammedi Aştiyani’yi kurtarmak için yürütülen uluslararasõ çabalara Vatikan da katõldõ. Katolik kilisesinin genel olarak ölüm cezasõna karşõ olduğunu belirten Vatikan Sözcüsü Federico Lombardi şu açõklamayõ yaptõ: “Kilisenin, ölüm cezasõ ile ilgili tavrõ açõktõr ve taşlanma da bu cezanõn en vahşi türüdür.” Lombardi, Vatikan’õn Tahran ile diplomatik yollardan temas kurabileceği mesajõ verdi. Bu arada Aştiyani’nin oğlu annesine “yozlaşma ve ahlaksõzlõk yaydõğõ” gerekçesiyle ikinci bir 99 kõrbaç cezasõnõn daha verildiğini söyledi. Aştiyani’nin oğlu, geçen hafta İngiliz Times gazetesinde annesine ait olduğu ileri sürülen başörtüsüz bir fotoğrafõn yayõmlanmasõ üzerine Tebriz’deki cezaeevi yetkililerinin annesine bu cezayõ verdiklerini söyledi. Oysa fotoğrafõn Aştiyani’ye ait değil İsveç’te yaşayan İranlõ başka bir kadõna ait olduğu ortaya çõktõ. [email protected] Bağdat’ta göreve başladõktan 10 gün sonra Cumhuriyet’e konuşan ABD Büyükelçisi Jeffrey, Kõlõçdaroğlu’nun genel afla ilgili önerisine yönelik soruya şu yanõtõ verdi: “Öncelikle, biz PKK’nin silahsõzlandõrõlmasõ gereğine inanõyoruz. Nokta… Af konusuna gelince, bu da Türkiye’yi ilgilendiren bir başka iç mesele... Bu tip sorularõ yanõtlamam Türkiye’de yeterince tehlikeliydi ve Irak’ta bir büyükelçi olarak yanõtlamam daha da tehlike arz etmekte...” HAYIR OYLARIYLA AKP’Yİ SANDIĞA GÖMEREK BAĞIMSIZ YARGIYI, DEMOKRASİYİ, CUMHURİYETİ KURTARMAYA SON BEŞ GÜN KALDI. HAYIR OYU VERDİKTEN SONRA SAAT 16.00’DAN İTİBAREN OYLARIN SAYIMINI İZLEMEK VE OY SAYIM TUTANAĞININ İMZALI BİR ÖRNEĞİNİ ALIP MÜHÜRLÜ OY TORBASININ SEÇİM KURULUNA TESLİMİNE KADAR OYLARI KORUMAK YURTTAŞLIK HAKKI VE ÖDEVİDİR. ENGEL OLMAYA KALKANLARA BOYUN EĞMEYELİM. BU ÜLKENİN TATİLDEKİ İNSANLARI, 12 EYLÜL PAZAR GÜNÜ VERECEĞİMİZ HAYIR OYLARIYLA AKP’Yİ SANDIĞA GÖMMEK İÇİN SON BEŞ GÜN KALDI. TÜRKİYE’YE DAYATILAN REFERANDUM İLE BİZE DAHA AĞIR BİR 12 EYLÜL YAŞATMAK İSTEYENLERE KARŞI YAZLIKLARDA, TATİL SİTELERİMİZDE KOMŞULARIMIZLA BİRLEŞEREK ARAÇLARIMIZI PAYLAŞARAK GELİP, SANDIĞIMIZDA HAYIR OYU VERELİM! (CUMHURİYET OKURLARI) CUMOK İSTANBUL İletişim: 0532.374 93 61- 0532.391 11 27 0532.404 39 52 - 0536.739 02 29 - 0505.815 10 17 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org www.cumokistanbul.org “Türkiye, Gazileriyle Elele” TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI T.C. Ziraat Bankası Ankara Kızılay Ş. 39025990-5002 TL Tel: 0312 431 99 36 www.elele.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle