23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2010 SALI 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Erdoğan Neci?.. R.T. Erdoğan’ın kişiliği ve yönetim biçimi olarak “otoriter/lik” kavramı üzerinde bir fikir birliği oluşuyor. Bu özelliğini durmadan ve sık sık dışa vurduğu için saklısı maklısı da yok. Tartışmasız sağcı neoliberal; ama bu kavramı ancak örneğin Avrupalı politikacılar için kullanabiliyoruz. Bu kavramı Erdoğan’a giydirirken, faullü yanları ortaya çıkıyor. Usta bir sağcı neoliberal terzinin, makasıyla Erdoğan üzerinde günlerce çalışması gerekir! Nedenine gelince: Erdoğan’ın, Osmanlıcılık ile birleşen ümmetçi ideolojisine kısmen/epey sahip olması. Erdoğan’a bu anlamda milliyetçi diyemeyiz. Hem milliyetçi hem Osmanlıcı/ümmetçi olunamıyor. Milliyetçilik, modern ulus devletin ideolojisidir, politik/ekonomik/kültürel davranışıdır (ırkçılık başka). Milliyetçiliğin, daha doğrusu ulus devletin, ulusalcılığın (bunların hepsi hemen hemen aynı şey!) karşıtlığı dünyada yoktur! Ulus devletin karşılığı, “küreselcilik/küreselci ulus devlet-çilik” değildir! Olsa olsa belki enternasyonalcilik olur. Enternasyonal devlet oluşturamazsınız, çünkü dünyada böyle bir devletin yaşayabileceği kurallar yoktur. Yani bugün “ulus devletçiliği, ulusalcılığı” reddedenlerin, tu-kaka belletmeye çalışanların her şeyi havadadır! Bu ancak bu ülkeyi, “bu devleti, bu milleti çözüyorum, dağıtıyorum..” anlamına gelir! Biz Erdoğan’da kalalım: Erdoğan, Berlusconi hayranıdır!.. Bu kişinin nasıl biri olduğunu dünyada bilmeyen yok! Her şeyi eline geçirmeye çalışan bir medya patronu başbakan. Erdoğan’la arasında müthiş paralellikler var. Erdoğan’ın kulağına fısıldamış olmalı: “Sakın seçim barajını yüzde 10’un altına düşürme, biz pişmanız..” Erdoğan, otoriter heveslisi değil, bizzat kendisidir! Otoriter yönetimini geldiğinden beri inşa etmektedir. Devletin bütün kurumlarının, özerk kurumlarının özerkliğini fiilen işlemez hale getirmiştir. Hepsi ona bağlıdır. ÖSYM’nin bile özerkliği berhava edilmiştir. Erdoğan için, kendi adamları, ümmeti, yandaşları, cemaati vardır. Türkiye, sonradır. Erdoğan ÖSYM konusunda yıllar önce ilk laf ettiğinde, bunu kendi yandaşları için kullanacağı bir alete kısa zamanda dönüştürmek niyetinde, demiştik. Nitekim bir süredir ortaya çıkıyor ki, merkezi sınavların hemen hepsinde soruları çalıyor, adamlarına dağıtıyorlar. Erdoğan ve takımında, liyakatsiz kulları devletin ve ülkenin belirli yerlerine getirmek var. Devlet ve kurumlar bunlarla dolduruluyor... En iyi araç da merkezi sınavları çalmaktır! Otoriterliğinin önündeki son engelleri kaldırmak için referandum düzenliyor(*). Ordunun siyasal konumunu bitirdi gibi; Yüksek Yargı’nın defterini de referandumla dürmek hevesinde. Otoriter kişilik, bu konumunu güçlendirmek için her şeyi kullanır. Milliyetçiliği de! Ama en çok dini kullanır. Hele bizimki gibi Müslümanlık / din ticaretinin epey yüksek para ettiği bir kültüre sahip ülkelerde! Erdoğan, din kaynaklı büyük bir muhafazakârlık yarattı! Anadolu’da içki yasağı bunun göstergesi. Bu temeli önümüzdeki seçimleri kazanırsa nasıl geliştirecek göreceğiz. İsrail politikası da ülkede cihatçı/dinci politikaların inşası içindir. Türkiye’nin birikimleri çok farklı. Türkiye’den bir İran ve Suudi Arabistan şeriatı çıkmaz. Türkiye’ye özgü, dine epey dayalı, hemen her şeyi dincilerin yönettiği bir otoriter yönetimin tarifini buradan yapamayız, ama bunu kısmen yaşamaya başladık. Her şeyi yaşayarak göremeyiz. Bu deneyciliktir! İleriye bakarak, daha çok şeyi algılama olanağı vardır. Korkuların gerçekleşip gerçekleşmemesi ise başka bir şeydir. (*) Referandumda ilk sert yumruğu yeme olasılıkları büyük. Sonar’ın Eylül araştırması, Hayır oylarını yüzde 50.13, Evet oylarını ise 49.87 olarak gösteriyor. Ben kararsız oyların daha çok Hayır’a dönüşmesini ve Referandum sonuçlarının normal koşullarda az bir farklı Hayır olarak çıkmasını bekliyorum. Araştırma, Güneydoğu bölgesinde BDP’nin boykot çağrısının Kürt seçmenlerin dörtte birinin üzerinde etkili olduğunu belirtiyor. Bu normal bir görüş bildirimidir ve Erdoğan’ın orada gücünü gösteriyor. Ama BDP yüzde 51 boykot sağlamaya çalışırsa, Hayır’lar çok daha kesin gibidir! AKP referandumda ‘Evet’ oyu kullanõlmasõ için tüm olanaklarõ kullanõyor Havuç ve sopa yöntemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Tayyip Erdoğan, bir taraftan oy kul- lanacak kesimleri anayasa değişikliği’nde halkoylamasõndan “Hayır” sonucu çõkmamasõ için demeç ve parti uygulamalarõyla korku- turken, diğer taraftan da başta devlet bütçe- si olmak üzere “Evet” oyu kullanõlmasõna dö- nük tüm olanaklarõ kullanõyor. Erdoğan ve AKP’nin kullandõğõ bazõ yön- tem ve söylemler şöyle: Harçlara zam yapılmadı: Hükümet bu yõl sürpriz bir şekilde üniversite harçlarõna zam yapmadõ. Mali Kural: TBMM kapanmadan önce çõ- karõlmasõ beklenen Mali Kural Yasa Tasarõsõ’nõn görüşmeleri, bakanlarõn harcamalarda kõsõtlama yapõlacağõ gerekçesiyle itirazlarõ üzerine ertelendi. Vergi affı: Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek, Başbakan Erdoğan’õn “vergi borçlarının ya- pılandırılmasına” ilişkin ifadeleri üzerine “va- tandaşa, esnafa, mükellefe kolaylık sağlama anlamında, taksit sürelerinin uzatılması an- lamında geçmişte varsa çok yüklü birtakım ödemelerin daha makul seviyelere çekilmesi hususları değerlendirilebilir” diye konuştu. İşçi ikramiyeleri: Bakanlar Kurulu kararõna göre devlet ve ona bağlõ kurumlarda çalõşan 6772 sayõlõ kanun kapsamõna giren işçilere, ilgili ka- nunun 3 üncü maddesine göre 2010 yõlõnda verilecek ilave ödemenin birinci yarõsõnõ bu- gün gerçekleştirilecek. İkinci yarõsõ ise 12 Ka- sõm’da verilecek. İftarlar: Ramazan ayõnda yurttaşlarõn dini duy- gularõ sömürülerek düzenlenen iftarlar, “AKP’nin halkoylaması için evet” kampan- yasõna dönüştü. Kömür: AKP, seçim dönemlerinde yoğun- laşarak başvurduğu bedava kömür kampanya- larõna, halkoylamasõ öncesi de ağõrlõk verdi. Ya- zõn ortasõnda, õsõnma derdi olmamasõna karşõn, İzmir, Kocaeli, Erzurum gibi illerde çuvallarla kömür yardõmõ yapõldõ. Memura toplusözleşme şantajı: Başbakan, rutin olarak ağustos ortasõ başlayan toplu gö- rüşmelerin ilk turunda, memurlara “Evet” oyu vermeleri karşõlõğõnda toplusözleşme hakkõ ta- nõma taahhütüyle, görüşmelerin referandum sonrasõna bõrakõlmasõ seçeneğini gündeme aldõ. Ancak yasalara açõkça aykõrõ olacağõ ve uygulama alanõ bulamayacağõ için bu seçe- nekten vazgeçildi. Bertaraf olursunuz: Başbakan TOBB ile gö- rüşmesinde, halkoylamasõndaki oyunu açõkla- masõnõ istedi. TOBB “taraf değiliz” mesajõ ve- rip, ardõndan TÜSİAD da taraf olmayacağõnõ açõklayõnca, Erdoğan “Bitaraf olan bertaraf olur” tehdidini savurdu. Devlet imkânıyla ‘evet’ mitingleri: Başba- kan Erdoğan, “Referandumda evet” mitingi için illere açõlõşõ yapõlan tesisleri gerekçe göstererek devlet imkânlarõyla gitti ve oradaki harcamala- rõnõ da devletin kasasõndan yaptõ. İzdiham ve linç girişimi ŞANLIURFA (Cum- huriyet) - Şanlõurfa’da konuşan Başbakan Tay- yip Erdoğan, “5 gün son- ra Türkiye, tarihi bir karar verecek. Hayır derseniz, vesayetçiler, çeteler, faili meçhulle- rin önünü kapatmak is- teyenler, milletin inancı ile dalga geçenler kaza- nacak” dedi. Erdoğan’õn mitingi ön- cesi AKP Şanlõurfa İl Teş- kilatõ tarafõndan yurttaş- lara üzerinde ‘Evet’ yazõlõ şapka dağõtõldõ. Topçu Meydanõ’nda bir kamyo- net içerisinde şapka dağõ- tõldõğõnõ görenler aracõn başõna akõn etti. Araç içe- risindeki görevliler, şap- kalarõ yurttaşlarõn üzerine atmaya başladõ. Uçuşan şapkalarõ yakalamak için hücum eden yurttaşlarõn arasõnda ezilme tehlikesi geçiren bir çocuk ise göz- yaşlarõna boğuldu. Mitinge dakikalar ka- la ise kalabalõk bir grup, tartõştõğõ şahsõ linç et- mek isteyince alan ka- rõştõ. Polis tekme tokat kavga eden kalabalõk grubu biber gazõ sõkarak dağõttõ. Linç edilmekten kurtarõlan şahõs alandan hõzla uzaklaştõrõldõ. Kõzõ Sümeyye Erdo- ğan’la birlikte Şanlõur- fa’ya gelen Başbakan, mi- tingde yaptõğõ konuşmada “Hedefimiz Türkiye ekonomisini büyütmek. Bu iktidar yolsuzlukla- rı ortadan kaldırdı. Bu- gün dünyaya barışı an- latan bir Türkiye var, Gazze’nin, Kudüs’ün yanında biz varız. Sa- dece Suriye değil, Ürdün ve Rusya ile de kapıyı açtık. Beyrut’un sokak- larında ‘Şükran Türkiye’ yazıyor” dedi. 12 Eylül’de Türki- ye’nin tarihi bir karar ve- receğini kaydeden Erdo- ğan, “Muhalefet diyor ki, ‘İktidar kendi anayasa mahkemesini oluşturu- yor’. Ayıptır ayıp! Oku- ma yazma bilmeyen bi- le bunu söylemez. Ora- da bir ‘evet’, bir de ‘ha- yõr’ var. ‘Evet’ Ananızın ak sütü gibi bembeyaz. Ona vuracaksınız müh- rü” diye konuştu. AKP SINIR TANIMIYOR Mevlitte bildiri tartışması Yurt Haberleri Servisi - Anayasa referandumuna sayõlõ günler kala, AKP’liler “Evet” oyu için birbirinden ilginç uygu- lamalara imza attõ. Zonguldak Ereğli Belediyesi, Kadir Gecesi nedeniyle sahildeki amfi tiyatroda mevlit ve tasavvuf musikisi dinletisi düzenledi. Ge- cede AKP Gençlik Kollarõ üye- leri, “Evet” yazõlõ el ilanlarõnõ dağõtmak için amfi tiyatroya gir- mek istedi. Belediye Başkanõ Halil Posbıyık, başlarõnda “Evet” yazõlõ şapkalar bulunan AKP’li gençlerin ellerindeki ilanlarla alana girmesine karşõ çõktõ. Posbõyõk, AKP Gençlik Kollarõ Başkanõ Eyüp Danış- maz’õ, “Çıkın dışarıya” diyerek itti. Bunun üzerine AKP’li genç- ler ile Posbõyõk’õn yanõndaki be- lediye görevlileri arasõnda arbe- de çõktõ. Araya giren zabõta ekip- leri, AKP’li gençleri uzaklaştõr- maya çalõştõ.Bunun üzerine AKP İlçe Başkanõ Erol Şahin ve par- tili gençler, alandan ayrõldõ. Başbakan’õn Mersin’de dü- zenlediği miting siyaset tarihi- ne ilk “teknolojik” miting ola- rak geçti. Hangi ilçenin mitin- ge kaç kişi getirdiğini hesapla- yabilmek için 85 bin barkodlu kart bastõrõldõ. Kartlar teşkilat görevlileri tarafõndan kendi bölgelerindeki yurttaşlara dağõ- tõldõ. Böylece alana giren parti- li sayõsõ kayõt altõna alõndõ. Çorum’da AKP Kadõn Kolla- rõ tarafõndan oluşturulan yar- dõm çadõrõnõn açõlõşõnda izdi- ham yaşandõ. Yurttaşlar, kulla- nõlmõş veya birinci el giysileri alabilmek için birbirini ezdi. Bazõ hamile kadõnlar ve çocuk- lar ezilme tehlikesi yaşadõ. Hak-İş Başkanõ Uslu’nun konsomatris benzetmesine büyük tepki Çelebi: Akıl tutulmasıİstanbul Haber Servisi - DİSK Başka- nõ Süleyman Çelebi, Hak-İş Başkanõ Sa- lim Uslu’nun hezeyan içinde olduğunu be- lirterek “AKP ile birlikte var olanlar AKP ile birlikte gitme telaşı içerisine girdiler. İktidarın baskıya, tehdide ve yalana dayalı referandum kampanyası, yan- daşlarının da düzeyini belirledi” dedi. Uslu’nun “Anayasa değişikliğine sessiz kalanlar sivil toplum konsomatrisidir” sözlerine tepki gösteren Çelebi, yaptõğõ ya- zõlõ açõklamada, Uslu’nun sağlõk durumu ve ruh halinin artõk endişe verici bir noktaya geldiğini söyledi. İktidar ve yandaşlarõnõn, tümüyle çarpõtma ve yalan üzerine kurgu- ladõğõ bu kampanyanõn karşõsõnda duran herkesi tehdit ettiğini öne süren Çelebi, şöy- le devam etti: “Uslu, bu çarpıtmanın han- gi noktaya geldiğinin tipik örneğidir. Us- lu, geçmiş yıllarda çeşitli kuruluşlarla birlikte DİSK’in ‘yeni bir anayasa’ baş- lığı altında yayımlanan ortak ilana im- za atmıştır. Bu ilanda, tüm toplumun mutabakatıyla, katılımcı, demokratik bir yöntemle ve tümüyle yeni bir ana- yasanın yapılması talep edilmiştir. Uslu ve biat ettiği iktidar ise kendi çı- kar ve amaçlarını kollayan birkaç mad- delik bir değişikliği topluma dayatmış- lardır. İktidarın değişiklik paketinin 12 Eylül anayasasının değiştirilmesi gibi su- nulması, ‘kõvõrma’nın en üst düzeyde ka- nıtıdır. Uslu kendini inkâr etmenin öte- sine geçerek, kendisi gibi iktidarın kuy- ruğuna takılmayanlara hakaret ederek toplum içindeki konumunu pekiştir- miştir. Bir işçi konfederasyonu başkanı olarak insanlara ve kurumlara hakaret edecek kadar kendinden geçen bir insan için söylenecek söz bulmak zordur. Bu- nu zavallılık olarak bile nitelemek ye- tersiz kalmaktadır.” DSP Genel Başkanı Masum Türker, Eskişehir Odunpazarı Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, “Biz DSP olarak ‘hayır’ diyeceğiz. Atatürk rejimi değişece- ği için ‘hayır’ diyeceğiz. Erdoğan rejimi geleceği için ‘ha- yır’ diyeceğiz” dedi. Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde ülkeye diktatörlüğün geleceğini kaydeden Türker, “AKP kendi çaldı, kendi oynadı. Değişikliğe karşı çıkan muhalefet engellendi. Sonra da soy sop, boy bos tartışması yaşanıyor. Recep Tayyip Erdoğan, gücünü sınırlayan Ana- yasa Mahkemesi’ni ve anayasayı sulandırmak istiyor. Hal- koylaması yalnız anayasa oylaması değil, Erdoğan’ın da oylamasıdır” diye konuştu. (Fotoğraf: CAN HACIOĞLU) Türker: Erdoğan rejimine hayõr AKP, anayasa değişikliğine ilişkin halkoylamasõndan “Hayõr” sonucu çõkmamasõ için başta devlet bütçesi olmak üzere tüm olanaklarõ değerlendiriyor. Vergi affõnõ gündeme getiren hükümet bu yõl ilk kez üniversite harçlarõna zam yapmadõ. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com 12 Eylül’deki refarandumda “Hayır” oyu kullanacak olanların gerekçesi çok nettir; Türkiye, “laiklik karşıtlarının odağı” olarak damgalanmış bir partiden bir an önce kurtulsun!.. Yalnız bu değil, AKP’den illallah eden kitlelerin yüzlerce mantıklı gerekçesi var... İşte kendini sanatçı, besteci, yazar, aydın, ilerici, hızlı devrimci sayan, ancak AKP’nin dümen suyundan kurtulamayanlardan bin kat daha fazla aydınlanmaya, özgürlüğe ve demokrasiye inananların “hayırrrrrr” gerekçeleri; - Referandumu bir güvenoylamasına dönüştürecek olan AKP şımarmasın... - Tek parti faşizminin yasaları yaşama geçmesin... - Ülkeye 8 yıldır kan kusturan bir iktidara artık yeter denilsin... - Türkiye’ye takıyye değil demokrasi egemen olsun... - Yolsuzluklara, özelleştirme yağmasına set çekilsin... - Taraf olmayanları bertaraf etmek isteyenlere fırsat verilmesin!.. - Kimse anasını da alıp bir yerlere kaçmak zorunda kalmasın!.. - Sosyal kaosa yol açan ekonomik buhran bir an önce dursun... - Terörü bitirecek, huzur getirecek bir anlayış ülkeye hâkim olsun... - İşsizliği ve yoksulluğu yok edecek sosyal demokrat bir yönetim göreve gelsin... 12 Eylül’deki referandumda “Hayır” oyu kullanacakların bunlara benzer daha çok gerekçesi var... Toplumun büyük bölümü 26 maddelik yasa değişikliğinin içeriğini pek anlamasa da, herkes biliyor ki bu referandum AKP ile bir hesaplaşma gününe dönüştürülmüştür... Ancak son dönemdeki kimi çatlak seslerin tepkileri de gösteriyor ki, “Evet” çıkmazında çırpınanlar, ülkenin baskı altında tutulması stratejisine ne yazık ki alet oluyorlar!.. Onlar spiker olarak her gün evlerimizdeler!.. Albümleri arabalarımızda çalar, filmleri televizyonlarımızda oynar, kin kustukları gazeteleri ne yazık ki işyerlerimize girer... Onlar ne yazık ki Truva atları gibi içimizdeler!.. 26 madde içindeki tuzakları anlamayan “şöhret”lerin oynadığı rol, tek parti faşizmini egemen kılmak isteyenlerin mücadelesi kadar tehlikelidir!.. Onları iyi tanıyınız... Biliniz ki, onlar kendi çıkarları için, rantiye değirmenleri için kiralanmış taşeronlardır!.. Biliniz ki, onlar toplumu kumpasa alan, ülkede korku imparatorluğu yaratanların yüzündeki maskelerdir!.. Biliniz ki, onlar halkı yanıltmak için vitrine çıkarılmış konu mankenleridir!.. İşte bilinçli ya da bilinçsiz olarak referandum tuzağına düşen, üstelik sosyo-ekonomik konumlarını toplumu aldatmak için kullananların listesi: - Yandaş medyanın köşelerinden nemalananlar... - Kalemlerini topluma karşı silah olarak kullananlar... - Kanal kanal dolaşıp AKP uşaklığı yapanlar... - Hükümet televizyonlarında tellallık üstlenenler... - TRT 6’dan nemalanan türkücüler... - Ulusalcılıktan cemaatçiliğe zıplayan parlak spikerler!!.. - Rejime küfrederek Nobel alanlar... - THY uçaklarıyla halay çekmeye gidenler... - Ve de minik serçelikten devekuşluğuna terfi edenler... Evet, devekuşu çok sevimli bir canlıdır... Ama eminim onlar bile bu ülkenin giderek irtica, yolsuzluk, vurgun, yağma, kaos, korku ve faşizm ortamına sürüklendiğini görseler, kafalarını kumdan çıkarmak için çok atik davranırlar... Üstelik serçeden bile atik!.. Devekuşu Demokrasisi!.. “Bizim tek devlet, tek millet, tek bayrakla bir sorunumuz yok. Bizim devletin üniter yapısıyla da bir sorunumuz yok. İstedikleri kadar tek tek tek kalabilirler...” Yukarıdaki konuşmayı İmralı’da yatan PKK lideri Abdullah Öcalan yaptı... Hem de 2009 yılının ekim ayının son günlerinde... Yani on ay önce... Peki on ayda ne değişti de PKK üniter yapıdan vazgeçip eyalet düşüne kapıldı?.. Öcalan’ın kafasını kimler karıştırdı?.. AKP, “demokratik açılım” adını verdiği planı 13 ay önce devreye koydu... Peki, 10 ay önce avukatlarıyla görüşürken üniter yapıyı savunan Öcalan, nasıl oldu da devletin onunla diyalog başlatmasının hemen ardından ülkeyi bölme hevesine kapıldı?.. PKK’nin ramazan ayını gerekçe göstererek eylemsizlik kararı alması, tam da bu sırada Kandil’deki PKK yöneticisi Murat Karayılan’ın “Devlet önderliğimizle anlaştı” demesi ne anlama geliyor acaba?.. Ortada bir gerçek var; birileri Öcalan’a bir söz verdi... Bu sözün içeriği çok yakın dönemde kamuoyuna sızacaktır... Zaten Öcalan’ın 3 Eylül’de örgütün yayın organları üzerinden duyurulan şu konuşması da bunu kanıtlıyor: “Görüşmeler devam ederse ben burada aklımı, mantığımı kullanarak rol alabilirim. Kamuoyuyla da yaptığım bu görüşmeleri açıkça paylaşırım, bütün gelişmelerden de kamuoyunu bilgilendiririm.” İkinci gerçek şu; iktidar devletin stratejik kurumları aracılığıyla referandum öncesi İmralı ile satranç oynamaya kalkıştı... Hedef şuydu; referandum öncesi Kürtlerin ağzına bir parmak bal çalınarak “evet” oyu alınabilir miydi?.. AKP’nin hamlesi sonuç vermedi... Karayılan devletin Öcalan’la yürüttüğü diyaloğu kamuoyuna açıklayarak hükümetin planını bozdu!.. PKK bununla da yetinmedi, satranç tahtasında önemli bir hamle de yaptı... Yani Öcalan’la yürütülen diyalogda devletin taviz vereceği görüldü ve PKK şiddeti en alt seviyeye indirirken siyasal beklentilerine de tavan yaptırdı!.. PKK’nin son üç ay içinde durup dururken “demokratik özerlik” adını verdiği bir planı açıklamasının nedeni işte budur... Peki bu plan sonuç verir mi?.. Türkiye’nin şu koşullarında Türk Bayrağı’nın yanına PKK flaması asılması, örneğin BDP’lilerin dillendirdiği gibi Tunceli’de “Dersim eyaleti” kurulması gibi beklentiler bir düş olmaktan ileri gidemez... PKK, çözüm kıskacındaki iktidarın Habur skandalı, demokratik açılım fiyaskosu ve Öcalan’la diyalogla süren tavizlerini görünce satranç oynamak istedi, o kadar!.. Diyaloğun tarafları referanduma kadar hamlelerini sürdürecek, 13 Eylül sabahı ise satranç tahtası depoya atılacaktır!.. Eylemsizlik sürecinin sona ereceği 21 Eylül’den sonra ise... Muhtemeldir ki PKK yine silaha sarılacaktır... Özerklik Satrancı!.. obursali@cumhuriyet.com.tr AKP’NİN ŞANLIURFA MİTİNGİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle