Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2010 SALI
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Erdoğan Neci?..
R.T. Erdoğan’ın kişiliği ve yönetim biçimi olarak
“otoriter/lik” kavramı üzerinde bir fikir birliği
oluşuyor. Bu özelliğini durmadan ve sık sık dışa
vurduğu için saklısı maklısı da yok.
Tartışmasız sağcı neoliberal; ama bu kavramı
ancak örneğin Avrupalı politikacılar için
kullanabiliyoruz. Bu kavramı Erdoğan’a giydirirken,
faullü yanları ortaya çıkıyor. Usta bir sağcı
neoliberal terzinin, makasıyla Erdoğan üzerinde
günlerce çalışması gerekir!
Nedenine gelince: Erdoğan’ın, Osmanlıcılık ile
birleşen ümmetçi ideolojisine kısmen/epey sahip
olması. Erdoğan’a bu anlamda milliyetçi diyemeyiz.
Hem milliyetçi hem Osmanlıcı/ümmetçi
olunamıyor.
Milliyetçilik, modern ulus devletin ideolojisidir,
politik/ekonomik/kültürel davranışıdır (ırkçılık başka).
Milliyetçiliğin, daha doğrusu ulus devletin,
ulusalcılığın (bunların hepsi hemen hemen aynı şey!)
karşıtlığı dünyada yoktur!
Ulus devletin karşılığı, “küreselcilik/küreselci ulus
devlet-çilik” değildir!
Olsa olsa belki enternasyonalcilik olur.
Enternasyonal devlet oluşturamazsınız, çünkü
dünyada böyle bir devletin yaşayabileceği kurallar
yoktur.
Yani bugün “ulus devletçiliği, ulusalcılığı”
reddedenlerin, tu-kaka belletmeye çalışanların her
şeyi havadadır! Bu ancak bu ülkeyi, “bu devleti, bu
milleti çözüyorum, dağıtıyorum..” anlamına gelir!
Biz Erdoğan’da kalalım: Erdoğan, Berlusconi
hayranıdır!.. Bu kişinin nasıl biri olduğunu dünyada
bilmeyen yok! Her şeyi eline geçirmeye çalışan bir
medya patronu başbakan. Erdoğan’la arasında
müthiş paralellikler var. Erdoğan’ın kulağına
fısıldamış olmalı: “Sakın seçim barajını yüzde 10’un
altına düşürme, biz pişmanız..”
Erdoğan, otoriter heveslisi değil, bizzat kendisidir!
Otoriter yönetimini geldiğinden beri inşa etmektedir.
Devletin bütün kurumlarının, özerk kurumlarının
özerkliğini fiilen işlemez hale getirmiştir. Hepsi ona
bağlıdır.
ÖSYM’nin bile özerkliği berhava edilmiştir.
Erdoğan için, kendi adamları, ümmeti, yandaşları,
cemaati vardır. Türkiye, sonradır.
Erdoğan ÖSYM konusunda yıllar önce ilk laf
ettiğinde, bunu kendi yandaşları için kullanacağı bir
alete kısa zamanda dönüştürmek niyetinde,
demiştik.
Nitekim bir süredir ortaya çıkıyor ki, merkezi
sınavların hemen hepsinde soruları çalıyor,
adamlarına dağıtıyorlar.
Erdoğan ve takımında, liyakatsiz kulları devletin
ve ülkenin belirli yerlerine getirmek var. Devlet ve
kurumlar bunlarla dolduruluyor... En iyi araç da
merkezi sınavları çalmaktır!
Otoriterliğinin önündeki son engelleri kaldırmak
için referandum düzenliyor(*). Ordunun siyasal
konumunu bitirdi gibi; Yüksek Yargı’nın defterini de
referandumla dürmek hevesinde.
Otoriter kişilik, bu konumunu güçlendirmek için
her şeyi kullanır. Milliyetçiliği de! Ama en çok dini
kullanır. Hele bizimki gibi Müslümanlık / din
ticaretinin epey yüksek para ettiği bir kültüre sahip
ülkelerde!
Erdoğan, din kaynaklı büyük bir muhafazakârlık
yarattı! Anadolu’da içki yasağı bunun göstergesi. Bu
temeli önümüzdeki seçimleri kazanırsa nasıl
geliştirecek göreceğiz. İsrail politikası da ülkede
cihatçı/dinci politikaların inşası içindir.
Türkiye’nin birikimleri çok farklı. Türkiye’den bir
İran ve Suudi Arabistan şeriatı çıkmaz. Türkiye’ye
özgü, dine epey dayalı, hemen her şeyi dincilerin
yönettiği bir otoriter yönetimin tarifini buradan
yapamayız, ama bunu kısmen yaşamaya başladık.
Her şeyi yaşayarak göremeyiz. Bu deneyciliktir!
İleriye bakarak, daha çok şeyi algılama olanağı
vardır. Korkuların gerçekleşip gerçekleşmemesi ise
başka bir şeydir.
(*) Referandumda ilk sert yumruğu yeme
olasılıkları büyük. Sonar’ın Eylül araştırması, Hayır
oylarını yüzde 50.13, Evet oylarını ise 49.87 olarak
gösteriyor. Ben kararsız oyların daha çok Hayır’a
dönüşmesini ve Referandum sonuçlarının normal
koşullarda az bir farklı Hayır olarak çıkmasını
bekliyorum. Araştırma, Güneydoğu bölgesinde
BDP’nin boykot çağrısının Kürt seçmenlerin dörtte
birinin üzerinde etkili olduğunu belirtiyor. Bu normal
bir görüş bildirimidir ve Erdoğan’ın orada gücünü
gösteriyor. Ama BDP yüzde 51 boykot sağlamaya
çalışırsa, Hayır’lar çok daha kesin gibidir!
AKP referandumda ‘Evet’ oyu kullanõlmasõ için tüm olanaklarõ kullanõyor
Havuç ve sopa yöntemi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş-
bakan Tayyip Erdoğan, bir taraftan oy kul-
lanacak kesimleri anayasa değişikliği’nde
halkoylamasõndan “Hayır” sonucu çõkmamasõ
için demeç ve parti uygulamalarõyla korku-
turken, diğer taraftan da başta devlet bütçe-
si olmak üzere “Evet” oyu kullanõlmasõna dö-
nük tüm olanaklarõ kullanõyor.
Erdoğan ve AKP’nin kullandõğõ bazõ yön-
tem ve söylemler şöyle:
Harçlara zam yapılmadı: Hükümet bu yõl
sürpriz bir şekilde üniversite harçlarõna zam
yapmadõ.
Mali Kural: TBMM kapanmadan önce çõ-
karõlmasõ beklenen Mali Kural Yasa Tasarõsõ’nõn
görüşmeleri, bakanlarõn harcamalarda kõsõtlama
yapõlacağõ gerekçesiyle itirazlarõ üzerine ertelendi.
Vergi affı: Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek,
Başbakan Erdoğan’õn “vergi borçlarının ya-
pılandırılmasına” ilişkin ifadeleri üzerine “va-
tandaşa, esnafa, mükellefe kolaylık sağlama
anlamında, taksit sürelerinin uzatılması an-
lamında geçmişte varsa çok yüklü birtakım
ödemelerin daha makul seviyelere çekilmesi
hususları değerlendirilebilir” diye konuştu.
İşçi ikramiyeleri: Bakanlar Kurulu kararõna
göre devlet ve ona bağlõ kurumlarda çalõşan 6772
sayõlõ kanun kapsamõna giren işçilere, ilgili ka-
nunun 3 üncü maddesine göre 2010 yõlõnda
verilecek ilave ödemenin birinci yarõsõnõ bu-
gün gerçekleştirilecek. İkinci yarõsõ ise 12 Ka-
sõm’da verilecek.
İftarlar: Ramazan ayõnda yurttaşlarõn dini duy-
gularõ sömürülerek düzenlenen iftarlar,
“AKP’nin halkoylaması için evet” kampan-
yasõna dönüştü.
Kömür: AKP, seçim dönemlerinde yoğun-
laşarak başvurduğu bedava kömür kampanya-
larõna, halkoylamasõ öncesi de ağõrlõk verdi. Ya-
zõn ortasõnda, õsõnma derdi olmamasõna karşõn,
İzmir, Kocaeli, Erzurum gibi illerde çuvallarla
kömür yardõmõ yapõldõ.
Memura toplusözleşme şantajı: Başbakan,
rutin olarak ağustos ortasõ başlayan toplu gö-
rüşmelerin ilk turunda, memurlara “Evet” oyu
vermeleri karşõlõğõnda toplusözleşme hakkõ ta-
nõma taahhütüyle, görüşmelerin referandum
sonrasõna bõrakõlmasõ seçeneğini gündeme
aldõ. Ancak yasalara açõkça aykõrõ olacağõ ve
uygulama alanõ bulamayacağõ için bu seçe-
nekten vazgeçildi.
Bertaraf olursunuz: Başbakan TOBB ile gö-
rüşmesinde, halkoylamasõndaki oyunu açõkla-
masõnõ istedi. TOBB “taraf değiliz” mesajõ ve-
rip, ardõndan TÜSİAD da taraf olmayacağõnõ
açõklayõnca, Erdoğan “Bitaraf olan bertaraf
olur” tehdidini savurdu.
Devlet imkânıyla ‘evet’ mitingleri: Başba-
kan Erdoğan, “Referandumda evet” mitingi için
illere açõlõşõ yapõlan tesisleri gerekçe göstererek
devlet imkânlarõyla gitti ve oradaki harcamala-
rõnõ da devletin kasasõndan yaptõ.
İzdiham ve
linç girişimi
ŞANLIURFA (Cum-
huriyet) - Şanlõurfa’da
konuşan Başbakan Tay-
yip Erdoğan, “5 gün son-
ra Türkiye, tarihi bir
karar verecek. Hayır
derseniz, vesayetçiler,
çeteler, faili meçhulle-
rin önünü kapatmak is-
teyenler, milletin inancı
ile dalga geçenler kaza-
nacak” dedi.
Erdoğan’õn mitingi ön-
cesi AKP Şanlõurfa İl Teş-
kilatõ tarafõndan yurttaş-
lara üzerinde ‘Evet’ yazõlõ
şapka dağõtõldõ. Topçu
Meydanõ’nda bir kamyo-
net içerisinde şapka dağõ-
tõldõğõnõ görenler aracõn
başõna akõn etti. Araç içe-
risindeki görevliler, şap-
kalarõ yurttaşlarõn üzerine
atmaya başladõ. Uçuşan
şapkalarõ yakalamak için
hücum eden yurttaşlarõn
arasõnda ezilme tehlikesi
geçiren bir çocuk ise göz-
yaşlarõna boğuldu.
Mitinge dakikalar ka-
la ise kalabalõk bir grup,
tartõştõğõ şahsõ linç et-
mek isteyince alan ka-
rõştõ. Polis tekme tokat
kavga eden kalabalõk
grubu biber gazõ sõkarak
dağõttõ. Linç edilmekten
kurtarõlan şahõs alandan
hõzla uzaklaştõrõldõ.
Kõzõ Sümeyye Erdo-
ğan’la birlikte Şanlõur-
fa’ya gelen Başbakan, mi-
tingde yaptõğõ konuşmada
“Hedefimiz Türkiye
ekonomisini büyütmek.
Bu iktidar yolsuzlukla-
rı ortadan kaldırdı. Bu-
gün dünyaya barışı an-
latan bir Türkiye var,
Gazze’nin, Kudüs’ün
yanında biz varız. Sa-
dece Suriye değil, Ürdün
ve Rusya ile de kapıyı
açtık. Beyrut’un sokak-
larında ‘Şükran Türkiye’
yazıyor” dedi.
12 Eylül’de Türki-
ye’nin tarihi bir karar ve-
receğini kaydeden Erdo-
ğan, “Muhalefet diyor
ki, ‘İktidar kendi anayasa
mahkemesini oluşturu-
yor’. Ayıptır ayıp! Oku-
ma yazma bilmeyen bi-
le bunu söylemez. Ora-
da bir ‘evet’, bir de ‘ha-
yõr’ var. ‘Evet’ Ananızın
ak sütü gibi bembeyaz.
Ona vuracaksınız müh-
rü” diye konuştu.
AKP SINIR TANIMIYOR
Mevlitte
bildiri
tartışması
Yurt Haberleri Servisi -
Anayasa referandumuna sayõlõ
günler kala, AKP’liler “Evet”
oyu için birbirinden ilginç uygu-
lamalara imza attõ.
Zonguldak Ereğli Belediyesi,
Kadir Gecesi nedeniyle sahildeki
amfi tiyatroda mevlit ve tasavvuf
musikisi dinletisi düzenledi. Ge-
cede AKP Gençlik Kollarõ üye-
leri, “Evet” yazõlõ el ilanlarõnõ
dağõtmak için amfi tiyatroya gir-
mek istedi. Belediye Başkanõ
Halil Posbıyık, başlarõnda
“Evet” yazõlõ şapkalar bulunan
AKP’li gençlerin ellerindeki
ilanlarla alana girmesine karşõ
çõktõ. Posbõyõk, AKP Gençlik
Kollarõ Başkanõ Eyüp Danış-
maz’õ, “Çıkın dışarıya” diyerek
itti. Bunun üzerine AKP’li genç-
ler ile Posbõyõk’õn yanõndaki be-
lediye görevlileri arasõnda arbe-
de çõktõ. Araya giren zabõta ekip-
leri, AKP’li gençleri uzaklaştõr-
maya çalõştõ.Bunun üzerine AKP
İlçe Başkanõ Erol Şahin ve par-
tili gençler, alandan ayrõldõ.
Başbakan’õn Mersin’de dü-
zenlediği miting siyaset tarihi-
ne ilk “teknolojik” miting ola-
rak geçti. Hangi ilçenin mitin-
ge kaç kişi getirdiğini hesapla-
yabilmek için 85 bin barkodlu
kart bastõrõldõ. Kartlar teşkilat
görevlileri tarafõndan kendi
bölgelerindeki yurttaşlara dağõ-
tõldõ. Böylece alana giren parti-
li sayõsõ kayõt altõna alõndõ.
Çorum’da AKP Kadõn Kolla-
rõ tarafõndan oluşturulan yar-
dõm çadõrõnõn açõlõşõnda izdi-
ham yaşandõ. Yurttaşlar, kulla-
nõlmõş veya birinci el giysileri
alabilmek için birbirini ezdi.
Bazõ hamile kadõnlar ve çocuk-
lar ezilme tehlikesi yaşadõ.
Hak-İş Başkanõ Uslu’nun konsomatris benzetmesine büyük tepki
Çelebi: Akıl tutulmasıİstanbul Haber Servisi - DİSK Başka-
nõ Süleyman Çelebi, Hak-İş Başkanõ Sa-
lim Uslu’nun hezeyan içinde olduğunu be-
lirterek “AKP ile birlikte var olanlar AKP
ile birlikte gitme telaşı içerisine girdiler.
İktidarın baskıya, tehdide ve yalana
dayalı referandum kampanyası, yan-
daşlarının da düzeyini belirledi” dedi.
Uslu’nun “Anayasa değişikliğine sessiz
kalanlar sivil toplum konsomatrisidir”
sözlerine tepki gösteren Çelebi, yaptõğõ ya-
zõlõ açõklamada, Uslu’nun sağlõk durumu ve
ruh halinin artõk endişe verici bir noktaya
geldiğini söyledi. İktidar ve yandaşlarõnõn,
tümüyle çarpõtma ve yalan üzerine kurgu-
ladõğõ bu kampanyanõn karşõsõnda duran
herkesi tehdit ettiğini öne süren Çelebi, şöy-
le devam etti: “Uslu, bu çarpıtmanın han-
gi noktaya geldiğinin tipik örneğidir. Us-
lu, geçmiş yıllarda çeşitli kuruluşlarla
birlikte DİSK’in ‘yeni bir anayasa’ baş-
lığı altında yayımlanan ortak ilana im-
za atmıştır. Bu ilanda, tüm toplumun
mutabakatıyla, katılımcı, demokratik
bir yöntemle ve tümüyle yeni bir ana-
yasanın yapılması talep edilmiştir.
Uslu ve biat ettiği iktidar ise kendi çı-
kar ve amaçlarını kollayan birkaç mad-
delik bir değişikliği topluma dayatmış-
lardır. İktidarın değişiklik paketinin 12
Eylül anayasasının değiştirilmesi gibi su-
nulması, ‘kõvõrma’nın en üst düzeyde ka-
nıtıdır. Uslu kendini inkâr etmenin öte-
sine geçerek, kendisi gibi iktidarın kuy-
ruğuna takılmayanlara hakaret ederek
toplum içindeki konumunu pekiştir-
miştir. Bir işçi konfederasyonu başkanı
olarak insanlara ve kurumlara hakaret
edecek kadar kendinden geçen bir insan
için söylenecek söz bulmak zordur. Bu-
nu zavallılık olarak bile nitelemek ye-
tersiz kalmaktadır.”
DSP Genel Başkanı Masum Türker, Eskişehir Odunpazarı
Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada,
“Biz DSP olarak ‘hayır’ diyeceğiz. Atatürk rejimi değişece-
ği için ‘hayır’ diyeceğiz. Erdoğan rejimi geleceği için ‘ha-
yır’ diyeceğiz” dedi. Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi
halinde ülkeye diktatörlüğün geleceğini kaydeden Türker,
“AKP kendi çaldı, kendi oynadı. Değişikliğe karşı çıkan
muhalefet engellendi. Sonra da soy sop, boy bos tartışması
yaşanıyor. Recep Tayyip Erdoğan, gücünü sınırlayan Ana-
yasa Mahkemesi’ni ve anayasayı sulandırmak istiyor. Hal-
koylaması yalnız anayasa oylaması değil, Erdoğan’ın da
oylamasıdır” diye konuştu. (Fotoğraf: CAN HACIOĞLU)
Türker: Erdoğan rejimine hayõr
AKP, anayasa değişikliğine ilişkin halkoylamasõndan “Hayõr” sonucu çõkmamasõ
için başta devlet bütçesi olmak üzere tüm olanaklarõ değerlendiriyor. Vergi affõnõ
gündeme getiren hükümet bu yõl ilk kez üniversite harçlarõna zam yapmadõ.
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
12 Eylül’deki refarandumda “Hayır” oyu
kullanacak olanların gerekçesi çok nettir;
Türkiye, “laiklik karşıtlarının odağı”
olarak damgalanmış bir partiden bir an
önce kurtulsun!..
Yalnız bu değil, AKP’den illallah eden
kitlelerin yüzlerce mantıklı gerekçesi var...
İşte kendini sanatçı, besteci, yazar, aydın,
ilerici, hızlı devrimci sayan, ancak AKP’nin
dümen suyundan kurtulamayanlardan bin
kat daha fazla aydınlanmaya, özgürlüğe
ve demokrasiye inananların “hayırrrrrr”
gerekçeleri;
- Referandumu bir güvenoylamasına
dönüştürecek olan AKP şımarmasın...
- Tek parti faşizminin yasaları yaşama
geçmesin...
- Ülkeye 8 yıldır kan kusturan bir
iktidara artık yeter denilsin...
- Türkiye’ye takıyye değil demokrasi
egemen olsun...
- Yolsuzluklara, özelleştirme
yağmasına set çekilsin...
- Taraf olmayanları bertaraf etmek
isteyenlere fırsat verilmesin!..
- Kimse anasını da alıp bir yerlere
kaçmak zorunda kalmasın!..
- Sosyal kaosa yol açan ekonomik
buhran bir an önce dursun...
- Terörü bitirecek, huzur getirecek
bir anlayış ülkeye hâkim olsun...
- İşsizliği ve yoksulluğu yok edecek
sosyal demokrat bir yönetim göreve
gelsin...
12 Eylül’deki referandumda “Hayır” oyu
kullanacakların bunlara benzer daha çok
gerekçesi var... Toplumun büyük bölümü
26 maddelik yasa değişikliğinin içeriğini
pek anlamasa da, herkes biliyor ki bu
referandum AKP ile bir hesaplaşma
gününe dönüştürülmüştür...
Ancak son dönemdeki kimi çatlak
seslerin tepkileri de gösteriyor ki, “Evet”
çıkmazında çırpınanlar, ülkenin baskı
altında tutulması stratejisine ne yazık
ki alet oluyorlar!..
Onlar spiker olarak her gün
evlerimizdeler!.. Albümleri arabalarımızda
çalar, filmleri televizyonlarımızda oynar,
kin kustukları gazeteleri ne yazık ki
işyerlerimize girer...
Onlar ne yazık ki Truva atları gibi
içimizdeler!..
26 madde içindeki tuzakları
anlamayan “şöhret”lerin oynadığı rol,
tek parti faşizmini egemen kılmak
isteyenlerin mücadelesi kadar
tehlikelidir!..
Onları iyi tanıyınız... Biliniz ki, onlar
kendi çıkarları için, rantiye değirmenleri
için kiralanmış taşeronlardır!..
Biliniz ki, onlar toplumu kumpasa
alan, ülkede korku imparatorluğu
yaratanların yüzündeki maskelerdir!..
Biliniz ki, onlar halkı yanıltmak için
vitrine çıkarılmış konu mankenleridir!..
İşte bilinçli ya da bilinçsiz olarak
referandum tuzağına düşen, üstelik
sosyo-ekonomik konumlarını toplumu
aldatmak için kullananların listesi:
- Yandaş medyanın köşelerinden
nemalananlar...
- Kalemlerini topluma karşı silah olarak
kullananlar...
- Kanal kanal dolaşıp AKP uşaklığı
yapanlar...
- Hükümet televizyonlarında tellallık
üstlenenler...
- TRT 6’dan
nemalanan
türkücüler...
- Ulusalcılıktan
cemaatçiliğe
zıplayan parlak
spikerler!!..
- Rejime
küfrederek
Nobel alanlar...
- THY uçaklarıyla halay çekmeye
gidenler...
- Ve de minik serçelikten
devekuşluğuna terfi edenler...
Evet, devekuşu çok sevimli bir
canlıdır... Ama eminim onlar bile bu
ülkenin giderek irtica, yolsuzluk, vurgun,
yağma, kaos, korku ve faşizm ortamına
sürüklendiğini görseler, kafalarını kumdan
çıkarmak için çok atik davranırlar...
Üstelik serçeden bile atik!..
Devekuşu Demokrasisi!..
“Bizim tek devlet, tek millet, tek bayrakla bir
sorunumuz yok. Bizim devletin üniter yapısıyla da
bir sorunumuz yok. İstedikleri kadar tek tek tek
kalabilirler...”
Yukarıdaki konuşmayı İmralı’da yatan PKK
lideri Abdullah Öcalan yaptı... Hem de 2009
yılının ekim ayının son günlerinde... Yani on ay
önce...
Peki on ayda ne değişti de PKK üniter
yapıdan vazgeçip eyalet düşüne kapıldı?..
Öcalan’ın kafasını kimler karıştırdı?..
AKP, “demokratik açılım” adını verdiği planı 13
ay önce devreye koydu... Peki, 10 ay önce
avukatlarıyla görüşürken üniter yapıyı savunan
Öcalan, nasıl oldu da devletin onunla diyalog
başlatmasının hemen ardından ülkeyi bölme
hevesine kapıldı?..
PKK’nin ramazan ayını gerekçe göstererek
eylemsizlik kararı alması, tam da bu sırada
Kandil’deki PKK yöneticisi Murat Karayılan’ın
“Devlet önderliğimizle anlaştı” demesi ne anlama
geliyor acaba?..
Ortada bir gerçek var; birileri Öcalan’a bir
söz verdi... Bu sözün içeriği çok yakın dönemde
kamuoyuna sızacaktır... Zaten Öcalan’ın 3
Eylül’de örgütün yayın organları üzerinden
duyurulan şu konuşması da bunu kanıtlıyor:
“Görüşmeler devam ederse ben burada aklımı,
mantığımı kullanarak rol alabilirim. Kamuoyuyla
da yaptığım bu görüşmeleri açıkça paylaşırım,
bütün gelişmelerden de kamuoyunu
bilgilendiririm.”
İkinci gerçek şu; iktidar devletin stratejik
kurumları aracılığıyla referandum öncesi
İmralı ile satranç oynamaya kalkıştı... Hedef
şuydu; referandum öncesi Kürtlerin ağzına bir
parmak bal çalınarak “evet” oyu alınabilir
miydi?..
AKP’nin hamlesi sonuç vermedi... Karayılan
devletin Öcalan’la yürüttüğü diyaloğu
kamuoyuna açıklayarak hükümetin planını
bozdu!..
PKK bununla da yetinmedi, satranç tahtasında
önemli bir hamle de yaptı...
Yani Öcalan’la yürütülen diyalogda devletin
taviz vereceği görüldü ve PKK şiddeti en alt
seviyeye indirirken siyasal beklentilerine de
tavan yaptırdı!..
PKK’nin son üç ay içinde durup dururken
“demokratik özerlik” adını verdiği bir planı
açıklamasının nedeni işte budur...
Peki bu plan sonuç verir mi?.. Türkiye’nin şu
koşullarında Türk Bayrağı’nın yanına PKK
flaması asılması, örneğin BDP’lilerin dillendirdiği
gibi Tunceli’de “Dersim eyaleti” kurulması gibi
beklentiler bir düş olmaktan ileri gidemez...
PKK, çözüm kıskacındaki iktidarın Habur
skandalı, demokratik açılım fiyaskosu ve
Öcalan’la diyalogla süren tavizlerini görünce
satranç oynamak istedi, o kadar!..
Diyaloğun tarafları referanduma kadar
hamlelerini sürdürecek, 13 Eylül sabahı ise
satranç tahtası depoya atılacaktır!..
Eylemsizlik sürecinin sona ereceği 21
Eylül’den sonra ise... Muhtemeldir ki PKK yine
silaha sarılacaktır...
Özerklik Satrancı!..
obursali@cumhuriyet.com.tr
AKP’NİN ŞANLIURFA MİTİNGİ