Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
7 EYLÜL 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Dünyanın on yedinci büyük
ekonomisi olarak ekonomimizin
kendi iktidarlarında ne denli
geliştiğini söyleyenler, şimdi
referandumda hayır çıkarsa
ekonominin travma geçireceğini
öngörerek hem büyük bir çelişkiye
düşüyorlar hem de insanları
korkutuyorlar.
Eğer demokrasi adına bu anayasa
değişikliğini halka götürüyorsanız
hayır çıkınca ekonominin
kötüleşmesini neden bekliyorsunuz?
Eğer böyle bir ihtimal vardıysa büyük
bir kesim ile uzlaşmadan neden bu
değişikliğe giderek ekonominin
travma geçirme olasılığını göz ardı
ettiniz? Kendi kendilerine alışverişe
gidiyorlar, kimseye göstermeden
istedikleri yemeği pişiriyorlar,
yemeği servis edip bunu ya
yersiniz ya da çok kötü olursunuz
gibi bir şart koşuyorlar. Yemek
yemeyeni, çekimser olanı “bak
bertaraf olursunuz ha” diye
korkutuyorlar. El insaf…
Bir evet-hayır ekonomi analizi
yapalım ve bakalım ekonomimiz
neden travma gösterecekmiş, onu
anlayalım.
Evet çıkmasından yararlanacaklar
şu kesimler olacak:
1- Yüz bin liradan fazla vergi
borcu olanlar.
2- Borsada oyun oynayanlar.
3- Sıcak para sahipleri.
4- Siyasal istikrarın gelişen bir
ekonomi için ön şart olduğu
hususunu devamlı pompalayarak
çok para kazananlar.
5- Türkiye’de varlıklarımıza sahip
olmuş ve kaymak kârları yurtdışına
götüren yabancılar.
6- Bankacılık krize girer veya kredi
vermede tedirginlik yaşanır diye
kredi borcu fazla olan ve işletmesi
zor durumda bulunan işadamları.
7- Kaynakların yeni İslami burjuva
sınıfına aktarılmasına aracılık
edenler.
8- Korkan ve titreyen
işadamlarının elinden varlıklarını
almak için ağzı sulanmış şekilde
bekleyenler.
9- Özelleştirmelerde Danıştay’ı
engel gören halkın varlığına aç kurt
gibi bakanlar.
10- Yargı tellalları.
11- Yağ fabrikaları!
Evet çıkmasından zararı olacak
kesimler:
1- İşçi, memur, esnaf, dar gelirli,
işsiz. Dikta rejimlerinde bu kesimler
en çok ezilen kesim olmaktadırlar.
2- Hayır vermiş veya eğilimini
göstermiş iş âlemi
3- Korkak ve sinmiş işadamları,
işletmeler (çünkü sıra onlara
gelecek).
4- Yargıdan medet uman,
Danıştay’a çok güvenen vergi
mükellefleri. Bugün için Maliye’nin
haksızlıklarına dur diyen Danıştay,
haklıya hakkını veren en güvenli
kurumlardan biridir.
5- Haksız, gereksiz ve kamu
yararını hiçe sayarak yapılacak
özelleştirmeler sonucu zarar görecek
Türk ekonomisi ve işsiz kalacak Türk
emekçisi.
6- Spekülasyon yapmayan,
sadece üretmeyi düşünen, canını
dişine takmış üreticiler.
7- İktidar seçimi kazanmak için
daha fazla bütçe kaynaklarını
gevşetecek, mali kural falan
unutulacak. Bu enflasyonu
tetikleyecek ve ekonomi ısınacak.
Bu durumdan etkilenecek kesimler.
Hayır çıkması halinde akordu
yapılan bir enstrümanın neredeyse
kopmak üzere fazla gerilen teli
gevşeyecek, tüm kesimler,
ekonomide yer alan aktörler
rahatlayacak, herkes umutla işine
gücüne bakacak. İktidar dengeye
gelecek, ekonomiyi de yönetirken
halkın mesajını hep ensesinde
hissedecek. Bunun yanında
hayırdan tedirgin olanların
ekonomiye vereceği zararlar ile
seçim ekonomisinin ülke
ekonomisine vereceği zararı,
ülkenin geleceğinin kurtulmasının
küçük bir bedeli sayacağız.
Öte yandan anayasa kitapçığının
fırlatılmasının sebep olduğu
ekonomik kriz gibi krizler artık AKP
sayesinde tarihten silindiğine göre
referandum sonucunun ekonomide
çöküntü yaşanmasına sebep
olmayacağını bugünkü iktidara
güvenerek iddia edebiliriz.
Referandumdan Hayır Çıkarsa Ekonomide Travma Olmaz
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Evren Kişiyi Ezse de...
soner@cumhuriyet.com.tr
Okul kitaplarımdan birinden, kompozisyon
çalışması için konulmuş, yazarını anımsayamadığım
ancak içeriğini hiç unutmadığım bir özdeyiş: “Evren
kişiyi ezse de kişi evrenden uludur, ezildiğini bilir...”
Kavram karmaşası, değerler erozyonu, çorba gibi
görünen çarpık ittifaklar, kimin eli kimin cebinde
belli olmayan haller, çok güçü çok çığırtkan bir
medya korosu ile şiddet, saldırganlık, iktidar
kaynakları sınırsız kullanılarak baskı dozu arttırılan
“evet” kampanyalarında son günler.. Gerçi
Başbakan Erdoğan en son İstanbul mitinginde,
görüntüde gerçekten görkemli katılımlı seçmeni
karşısında, seçim kampanyası harcamalarında
değirmenin suyunun nereden geldiği sorgulamasını
yanıtlarken “Hazine payı, siz başka yerlerde
yemeseydiniz” dedi, ama bir tek İstanbul mitingi
gözlemleri için bile dediği gerçeği yansıtmaktan çok
uzak kalıyordu..
Mitinge gelenlerin geliş gidiş trafiğini şöyle bir
gözlemlemek, ilişki ağını görmek için yetiyor da
artıyordu. Yeşil kartınız varsa, devlet bütçesinden
sadaka olarak yapılan kömür simge yardımlardan
pay alıyorsanız, listede adınız kayıtlı ise
mahallenizden başlayan, ilçelere uzanan halkada
yapılmış düzenlemenin dışına çıkmayı aklınızın
ucundan bile geçiremezsiniz. Kaldı ki, sizin
koşullarınızda külfeti az nimeti çok; otobüs, vapur
bedava, mahallece, ailecek kocaman bir İstanbul
turu. Dağıtılan erzak ve eşantiyon cabası.. Bu işler
hep böyle, ne zamandır böyle demekle iş bitmiyor.
Referandum kampanyası için kamu gücü,
kaynaklarının kullanılması hanesi, pay ve suçlar
boyutunda çok kabarık.
Duyarsız kaldığımız için sorgulanması gündemde
değil. AKP’nin bütçeden aldığı paylarla gerçekçi
referandum kampanyası harcamalarının bir
kıyaslaması yapılsa, Başbakan’ın seçim yasağına
kadar kullandığı açılışlar, törenler bahanesiyle
kullanılan kamu kaynaklarının dökümü çıkarılsa,
kamu görevlilerinin, araçlarının kullanılmasının
boyutları sergilense.. Nasıl bir eşitsiz, iktidar gücü
ile baskının yaratıldığının ürkütücü boyutları
görülebilir. Bir de yeni moda, altında ne parti ne de
başka bir örgütün adı konmuş, bir başka anlamda
kayıtlara geçmemiş, bütün Türkiye’yi kapsamış
afişlemeler, mitinglere adam taşıma
organizasyonları var ki.. Parasal karşılığı dudak
uçurtur..
Size doğrudan referandum ile hiç ilişkili gibi
görülmeyen, ancak referandum sürecinde “evet”
hanesine yazılan çok medyatik bir şovdan
takıldığım bir ayrıntı örnekten söz etmek istiyorum.
Dünyanın müzik başarıları, medyatik şöhretleri de
tartışılmaz efsane grubu U2, bu ne tesadüftür ki
başkaldırı kimlikleri, Türkiye’de insan hakları
olmamasını protesto gerekçeleri ile sayısız konser
davetini reddettikten sonra İstanbul’a geliyor.
İstanbul mitingi konuşmasına Başbakan Tayyip
Erdoğan efsane grub üyelerini Dolmabahçe
Sarayı’ndaki özel çalışma odasında kabul ettiği, kızı
yanında 2 saatlik bir sıcak sohbet yaptığı için
gecikerek geliyor. Ünlü solist Bono, Erdoğan’ın şiir
okuduğu nedeniyle hapis öyküsünü dinleyince
kahkahayı basıyor...
Bono’nun rüyasını gerçekleştirmek üzere Boğaz
Köprüsü’nde trafik bir şerit boşaltılıp, iki bakan
eşliğinde Avrupa-Asya yürüyüşü sonuç olarak
yinelenen haberlerle saatlerce televizyonlara
yansıyor. Yıllarca “insan hakları ihlalleri” sebebiyle
Türkiye’ye karşı kampanyaların içinde yer almış
ünlü grubu AKP iktidarı ile iç içe yapan medyatik
şovun gelişimi, gerçek nedenleri hakkında hiçbir
fikrimiz yok. Ancak Başbakan Erdoğan’ın aynı hafta
içinde katıldığı Dünya Basket Şampiyonası’nda
şovcu kızların sahneden çekilmesi gerçeği
dururken, çok farklı kültürden, çok protest bir
müzik grubuna bu özeni, resmi nitelik kazandırılan
büyük şovlu karşılamanın anlamını bilsek de
anlatmakta zorlanıyoruz. İnternet sitelerinde
dolaşan bir haberin içinde, altı çizilmiş resmi katkı 1
milyonluk harcama doğru mu, diye sormaktan da
kendimizi alıkoyamıyoruz..
Dün yeni yargı yılının açılışı vardı. Başbakan
Erdoğan bu yılki açılışta yoktu. Seçim
kampanyalarında çok fazla sömürülen, yalanla
gerçeklerin yer değiştirdiği, asıl anayasa değişiklik
amaçlarının odağında yüksek yargının bağımsızlığı
sorunu olduğu için ister istemez Başkan Hasan
Gerçeker’in söylemi haberlerin odağında yer
alıyordu. Beklendiği üzere Sayın Gerçeker bir kez
daha anayasa değişiklik paketi içeriğinde yargı
bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ilkelerinin hukukun
ayaklar altına alındığının altını çizdi...
Seçimlere günler kalmışken, seçim sonuçları
araştırmaları çok güncel. Güçlü iktidar, cemaatler,
yandaş sivil toplum örgütlenmeleri korosuna,
medya baskılaması, para gücü katılınca.. vitrinde
“evet” ağırlığı algılaması öne çıkıyor. Son seçim
anketlerinde de, kimilerinde eveti, kimilerinde hayırı
öne çıkaran az oy farkı ilk çarpıcı sürpriz oluyor.
Üstüne kimi uzmanların, toplum bilimcilerin hayıra
ağırlık veren gerekçeleri ekleniyor.. Evetçiler
cephesinin, Başbakan Erdoğan ve çevresinin artan
öfkeleri bu sorgulamayı pekiştiriyor..
Yoksa ezilenler sandıkta sürpriz mi yapmaya
kalkışıyorlar?..
KopyaskandalõylaTürkiye’ningündeminisarsanKPSS’ninsõnavagirenadaylaramaliyetienaz720milyonTL
Katrilyonlukbelirsizlikİptal edilme noktasõna gelen sõnava girmek için
adaylarõn ödediği başvuru ücreti en az 228
milyon lira. Buna dershane ve hazõrlõk kitaplarõ da eklenince masraf 720 milyon
lirayõ buluyor. Bu rakamlara, matbaa masraflarõ ve yol paralarõ gibi değişken
kalemler de eklendiğinde KPSS’nin bir yõl için ortalama 1 milyar lira, sõfõrdan
atõlmadan önceki ifadeyle 1 katrilyonluk ekonomi oluşturduğu ortaya çõkõyor.
Artõk devlet memuru olmanõn yolu KPSS’den
başarõlõ olmaktan geçiyor. Yüzde 13’lere
varan işsizlik umutsuzluğu tõrmandõrõrken, bu durum 2000 yõlõndan beri yapõlan
sõnav için de yeni bir ekonomi oluşturuyor. Bugün sayõlarõ 4 bin 193’ü bulan
dershaneler peş peşe KPSS kursu düzenleme izni alõrken, bir kitabevi yõlda 500-
10 bin adet arasõnda hazõrlõk kitabõ satõyor.
PELİN ÜNKER
Kamu Personeli Seçme Sõna-
võ’nda (KPSS), Türkiye’nin gün-
demine bomba gibi düşen kopya
skandalõ gözleri bu sõnav için ya-
põlan harcamalara çevirdi.
KPSS’nin iptal edilip edilmeyece-
ği konusu henüz belirsizliğini ko-
rurken, her adayõn ortalama iki
oturuma girdiği varsayõldõğõnda,
bu yõl 3 milyon 789 bin 331 kişinin
başvurduğu sõnav için ödenen üc-
ret toplamda 227 milyon 359 bin
860 lirayõ buluyor. Ancak masraf-
lar bununla bitmiyor.
Adaylarõn yüzde 10’unun ders-
haneye gittiği varsayõldõğõnda ve or-
tama dershane ücreti 1000 TL ola-
rak hesaplandõğõnda dershaneler
için toplam 378 milyon 933 bin 100
TL harcanõyor. Fiyatlarõ 8-25 TL
arasõnda değişen kitap masraflarõ da
buna dahil edildiğinde, bir adayõn
ortalama 30 TL kitap harcamasõ
yaptõğõ düşünülürse 113 milyon
679 bin 930 TL de kitaplar için öde-
niyor. Böylece sõnava girmek için
yapõlan masraflar 719 milyon 972
bin 890 TL’ye ulaşõyor.
2010 KPSS’de sadece cumarte-
si sabah oturumuna katõlan aday-
lardan 35 TL, cumartesi sabah ve
sonraki üç oturumdan birine giren
adaylardan 55 TL, cumartesi sabah
ve diğer üç oturumdan ikisine giren
adaylardan 75 TL, tüm oturumla-
ra giren adaylardan ise 95 TL üc-
ret alõndõ. Adaylar ayrõca başvuru
sõrasõnda 3 lira ve şifre almak için
2 lira ödedi. Toplam 3 milyon
789 bin 331 adayõn başvur-
duğu sõnava başvuran aday-
larõn 1 milyon 370 bin
565’i lisans, 1 milyon
812 bin 103’ü ortaöğre-
tim, 606 bin 663’ü de iki
yõllõk önlisans mezunu
oldu.
KPSS’de sorularõ
hazõrlayan iki grup uzman
bulunuyor. 60 kişilik ilk
grup, ÖSYM’nin kadrolu
elemanlarõndan oluşuyor.
Ekiptekiler soru başõna bir
ücret almõyor, kadrolu
olduklarõ için aylõk maaşla
çalõşõyor. Maaşlarõ da en
düşük memur maaşõna
denk geliyor. Ancak,
personel tarafõndan
hazõrlanan bu sorularõn
ham hali değiştiriliyor,
rakamlarõyla oynanõyor ve
devreye üniversite
hocalarõndan oluşan
toplam 100 kişilik ikinci
grup giriyor. Kamu kurum
ve kuruluşlarõ ile özel
hukuk tüzelkişilerinin
talepleri üzerine
yükseköğretim
kurumlarõnca soru
hazõrlanmasõ veya sõnav
yapõlmasõ halinde fiilen
sõnavõn hazõrlanmasõ,
değerlendirilmesi veya
denetiminde görev alan
profesöre saat başõna
çalõşma için 43 TL, doçente
35 TL, yardõmcõ doçente 28
TL, öğretim görevlisi ve
okutmana 22 TL ödendi.
Sõnav hizmetlerine
doğrudan katkõ sağlayan
diğer her bir personel her
gün için 43 TL, sadece
sõnav günü görev alanlara
sõnav gününe mahsus
olmak üzere 91 TL, bina
sõnav sorumlularõ ile bina
yöneticilerine ise sõnav
gününe mahsus olmak
üzere 120 TL ödendi.
SADECE 1.9 MİLYON KİŞİ ALABİLDİ
2 milyon 329 bin kişi
işsizlik maaşına başvurdu
Ekonomi Servisi - İŞ-
KUR’a temmuzda işsizlik
ödeneği almak için 38 bin
848 kişi başvuruda
bulundu. Bu rakama,
kuruma daha önceden
işsizlik ödeneği için
başvuruda bulunanlar da
eklenince İŞ-KUR,
temmuzda 183 bin 383
kişiye 64 milyon 935 bin
546 TL ödeme yaptõ.
İşsizlik sigortasõnõn
uygulanmaya başladõğõ
Mart 2002’den 31 Temmuz
2010’a kadar İŞ-KUR’a 2
milyon 329 bin 851 kişi
işsizlik maaşõ başvurusunda
bulundu. İşsizlik
sigortasõnõn uygulamaya
başladõğõ Mart 2002’den 31
Temmuz 2010’a kadar İŞ-
KUR’a 2 milyon 329 bin
851 kişi başvuruda
bulundu, 1 milyon 972 bin
890 kişi işsizlik ödeneği
almaya hak kazandõ. İŞ-
KUR, işsizlik ödeneği için
başvuruda bulunan bu
kişilere, Mart 2002’den 31
Temmuz 2010’a kadar
toplamda 3 milyar 439
milyon 945 bin 75 TL
ödemede bulundu. İşsizlik
Sigortasõ Fonu toplam
varlõğõ, çõkõşlar toplamõ 13
milyar 26 milyon TL
düşüldükten sonra 43
milyar 762 milyon TL
olarak kayõtlara geçti.
Asgari ücretli 3 hafta
yardıma muhtaç
Ekonomi Servisi - DİSK Araş-
tõrma Enstitüsü’nün yaptõğõ araş-
tõrmaya göre ağustos ayõnda 4 ki-
şilik bir ailenin açlõk sõnõrõ 772, yok-
sulluk sõnõrõ 2809 TL oldu. Araş-
tõrmaya göre asgari ücretli 3 hafta
yardõma muhtaç yaşõyor.
Araştõrmanõn sonuçlarõna göre
sağlõklõ beslenmek için yetişkin
bir kadõnõn yapmasõ gereken gün-
lük harcama 6.27 TL olurken, ye-
tişkin bir erkek için 7.3 TL, 15-19
yaş erkek çocuk için 7.39 TL, 4-6
yaş bir kõz çocuğu için 4.77 TL ol-
du. Buna göre 4 kişilik bir ailenin
sağlõklõ beslenmesi için yapmasõ ge-
reken günlük gõda harcamasõ 25.73
TL. Yoksulluk sõnõrõ, geçen yõlõn ay-
nõ ayõna göre 279 TL artõş ile 2530
TL’den 2809 TL’ye yükseldi. As-
gari ücrette artõşsa geçen yõlõn ay-
nõ dönemine göre sadece 47 TL
olurken asgari geçim indirimi hariç
net 497 TL’den, 544 TL’ye ulaştõ.
Böylelikle asgari ücretlinin yok-
sulluk sõnõrõ ile arasõndaki mesafe
232 TL arttõ. DİSK araştõrmasõnda
şu değerlendirmeye yer verdi:
“Türkiye, AKP yeni liberal
politikalarına krizin yıkıcı etki-
si ilave olunca ciddi bir yoksul-
laşma süreci yaşamıştır. Emek-
çilerin, açlık ve yoksullukla ter-
biye edilmeye çalışıldığı bu sü-
reçte, reel ücretlerdeki gerileme
ve işsizlikteki artış yoksulluğu
derinleştirmiştir. Hükümet kri-
ze karşı ürettiği çözümlerle ser-
maye kesimini kurtarmaya
odaklanmış, buna karşın mil-
yonlarca kişinin acı çığlıklarına
kulak verilmemiştir.”
Japon belgeselciler
baklavayı tanıttı
Ekonomi Servisi - Japonya’nõn en çok izlenen tel-
evizyon kanallarõndan BS televizyonu, Japonlar
için İstanbul’daki turizm noktalarõnõ tanõttõğõ
programda Güllüoğlu baklavalarõna yer verdi.
Türklere olan sevgileri ile bilinen Japonlara, İstan-
bul’daki turizm mekânlarõnõ anlatmak için çekimler
yapan J-Planning belgesel ekibi, programlarõnõn
bir bölümünde Karaköy Güllüoğlu baklavalarõnõn
yapõmõna ve satõş mağazasõna da konuk oldu. Prog-
ramõn yapõmcõsõ Tamami Dobashi yaptõğõ açõk-
lamada, İstanbul’un tarihi mekânlarõ ve lezzet nok-
talarõnõn harika olduğunu belirtti.
Dobashi, “Nadir Bey’in konukseverliği ve Gül-
lüoğlu baklavalarının serüveni kadar lezzeti de
bizleri büyüledi” şeklinde konuştu.
SERVET HARCANIYOR EKONOMİ OLUŞTURDU
KPSS’ye artan ilgi yeni bir sõnav sektörünün de baş-
langõcõ oldu. Bugün sayõlarõ 4 bin 193’ü bulan özel
dershaneler son yõllarda peş peşe KPSS kursu dü-
zenleme izni almaya başladõ. Bu
dershanelerin sadece yarõsõnõn KPSS
kursu verdiği düşünüldüğünde bi-
le rakam çarpõcõ boyutlara ulaşõyor.
Her kursta 200 - 300 adayõn öğ-
renim gördüğü dershanelerde,
KPSS öğretmenlik sõnavõna
girecek adaylar için 260
saatlik bir kursun maliye-
ti 1300 ila 1500
TL arasõnda
değişiyor. Yal-
nõzca
genel
yetenek ve genel kültürden KPSS lisans sõnavõna ha-
zõrlanmak isteyen adaylarõn, 240 saatlik bir kurs için
en az 700 TL’yi ceplerinden çõkarmasõ gerekiyor. 500
saatlik KPSS ön lisans ve ortaöğretim kurslarõnõn ma-
liyeti ise ortalama 1500 TL. Ortalama 1000 TL’lik
bir kurs maliyeti için adaylarõn sadece yüzde 10’unun
dershaneye gittiği varsayõldõğõnsa bile toplamda
378 milyon 933 bin 100 TL ödendiği ortaya çõkõyor.
KPSS lisans sõnavõ için genel yetenek ve genel kül-
tür kitap setinin (6 kitaplõk) ücreti ise 40 TL’yi bu-
luyor. CD’leriyle birlikte bazõ eğitim setlerinin üc-
reti 110 TL’ye kadar çõkõyor.
Konu anlatõmlõ kitaplar 20-25 lirayõ bulurken fiyatõ
yarõ yarõya inen ikinci el kitaplar hõzla tükeniyor. Bir
kitabevine günde ortalama 50 aday kitap satõn almaya
geliyor. Kitabevleri arasõnda yõlda 500 kitap satan da
var 10 bin kitap da.
Her zaman canlõ KPSS sektörü
EK İŞ
ALANI OLDU