Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
11 EYLÜL 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
13 Eylül
AB’nin kilit noktalarındaki siyasi liderlerin,
kendi ülkelerinde savunamayacakları siyasi erkin
yargıya müdahalesini pekiştiren anayasa
değişikliği için “evet” çağrısı yapmış olmalarının
uzaktan aklı mantığı yok gibi. AKP iktidarı,
Başbakan Erdoğan ile göbek, kader bağları
olamayacağına göre, nedeni üzerinde düşünmek
gerek; CHP lideri Kılıçdaroğlu çok haklı;
desteklenmesi için çağrı yaptıkları anayasa
değişiklikleri gerçekleşirse, günü geldiğinde
Türkiye’nin demokrasi eksikliği, üyelikten uzak
tutma gerekçesi bile yapılabilirler..
AB siyasi liderlikleri durup dururken, kendi
demokrasilerinde olmayan, savunamayacakları
yargı bağımsızlığı için çok sakıncalı, yasaklı
düzeni için neden ortaya çıktılar? Arka bahçe
olarak gördükleri Türkiye için eksikli, yasaklı
demokrasi isteminin sergilendiği bir çıkışı neden
yaptılar? İç siyasetimize burunlarını bu
ölçeklerde sokmaları, Erdoğan hükümetlerini
apaçık desteklemeleri bile tek başına AB
kriterleri, demokrasi, siyasi anlayışında, hoş
karşılanabilecek bir görüntü değilken.
AKP’nin iktidarda kalması ile güncel siyasal
çıkar ilişkileri arasında önemli, anlamlı bir bağ
olduğu su götürmez bir gerçek. Yakın günlerde
Batı medyasında Türkiye ve referanduma yönelik
yayımlanan haber ve yorumların satır aralarına
bakmak, Batı’nın kimi siyasi liderlerinin Türkiye
üzerinden hesapları, beklentilerini anlamaya
yarayabilir. Batı medyasının haber ve
yorumlarında, referandum sonrası, 13 Eylül
gününden başlayarak Türkiye’de olacaklar
sorgulanıyor. Çok çıplak ve net biçimde
Başbakan Erdoğan ile AKP iktidar gücünün,
başarı sayılabilecek bir sonuçla, iktidardaki
yıpranmışlığından arınabileceği, güçlenebileceği
sonucuna varılıyor.
Muhalefetin kampanyası doğrultusunda
“hayır”ın ağır basması halinde ise gündeme
istikrarsızlığın oturabileceği varsayılıyor. Söz
konusu haber ve yorumlarda kaçınılmaz
referandum tartışmalarının değerlendirmesi
yapılırken, AKP iktidarının siyasal İslamcı kimliği,
laik cumhuriyet rejimini değiştirme isteğine ilişkin
kaygılar da yadsınmıyor. Ancak umursanmadan
AKP iktidarına yandaşlık, tabii ki çıkar ilişkilerinin
kirli boyutlarına ilişkin kaygıları katlıyor...
AB’nin kimi yetkin siyasi lideri, kendi ülkeleri
için ağızlarına almaları söz konusu olamayacak
kriterlerle AKP’nin anayasasını, gerçekte AKP
iktidarının devamını neden bu kadar çok istiyor
olabilirler? Üstüne üstlük kendi iç siyasetlerinde
siyasal İslam apaçık en temel sorun olarak ilan
edilmiş, ötekileştirme politikaları alabildiğine
tırmanmışken. Almanya, Fransa, Belçika vb’den
gelen son haberlerde, İslamın giderek kapanan,
siyasallaşan kimliği, göçmenlerin ötekiler olarak
dışlanmalarında gündemin odağına
oturtulmuşken... AB’nin ağırlıklı Hıristiyan
dininden yerlileri, patlayan nüfusları ile giderek
fanatikleşen İslamcıların istilasına uğrayacakları
öcüsü ile korkutulurlarken... Aynı siyasi liderlikler
iç siyasetlerinde İslam karşıtlığı üzerinden
siyaset yapmayı hızlandırmışlarken... Ne menem,
ciddiyetle sorgulanması gereken bir çelişki değil
mi bu? En çok AB lobiciliği ile “evet”in
tonlarından kampanya çalışmaları yapmayı
içlerine sindirebilmiş eski solcular, demokratlara
ithaf olunur...
Kendisi hukuka, demokrasiye sayısız nedenle
aykırı AKP referandum metnine, içeriği kadar,
asıl siyasi amaçlı gerekçeleri nedeniyle daha çok
hayır denmesi gerektiğini başından savunmuş
biri olarak, son dakika yeni eklentileri yapmanın
ne gereği var. Referandum kampanyasının
üslubu Türkiye’yi eskisinden çok ağır bir
çatışma, bölünme, ayrışmanın batağına çekmiş
olsa da, Cumuriyet okurlarını “hayır”da
kenetlediği gerçeği de biliniyorken. Bu saatten
sonra Cumhuriyet okuru olsa olsa, sonuçlara
ilişkin kehanet bekler ki.. günümüz gazetecilik
koşulları, kampanyayı bizden iyi izlemiş
okurlardan daha fazla bilgili kılmıyor. Cumhuriyet
okuru kehaneti de sevmez, akılcı,
bilgilendirilmeyi paylaşmak ister. O da bizde
yok...
Sandığa gün kala ben sizinle çok eski, sesi
yasaklı bir sendikacının Silivri’den başkaldırısını
paylaşmak istiyorum. Dürüst olmam gerekirse
Türkiye’nin en kıdemli, en büyük sendikalarından
birinde en uzun soluklu başkanlık yapmış
Mustafa Özbek ile sendikacılık yıllarında
yıldızımız pek de barışık sayılmazdı. Özbek ve
Türk Metal Sendikası, ABD sendikacılık
kültürüne daha yakın bildiğimiz partiler üstü
sendikacılık, siyasetin içinde olmayı, sınıf
çatışmacılığını reddeden, uzlaşmacılığa ağırlık
veren kimliği ile biraz soğuk gelirdi...
Olacak iş değil, Özbek sorgusu yapılmadan,
tutukluluk gerekçesini bilemeden, ileri yaşında
21 aydır tutuklu, ama onurlu, dimdik ayakta...
Sendikal kültür içinde ilişkilerini yakından
izlediğim Özbek ve sendikasına çok şey borçlu
sendika liderleri, sendikaların ağızlarını bıçak
açmıyor, ziyarete bile gelirlerse, Başbakan
Erdoğan’ın hışmına uğramaktan ödleri kopuyor.
Özbek Silivri’den sendikalara yönelik son uyarı,
çığlığı atıyor; “Evet çıkarsa göreceğim o
sendikaların hallerini, demokrasi varsa
sendikacılık vardır..” diyor..
soner@cumhuriyet.com.tr
Nokia, üst yöneticisini kovdu
HELSİNKİ (AA) - Nokia, küçük ve özellikle akõl-
lõ telefon piyasasõnda daha yaratõcõ rakipleriyle mü-
cadeleyi sürdürmek için, Üst Yöneticisi Olli-Pekka
Kallasvuo’nun yerine dünyanõn en büyük yazõlõm şir-
keti Microsoft’tan Stephen Elop’u getirdi.
Microsoft’un iş bölümünün başkanlõğõnõ yapan, da-
ha önce Juniper Networks, Adobe Systems, Macro-
media ve Boston Chicken gibi şirketlerde üst düzey
görevlerde bulunan Elop, Nokia’daki görevine 21 Ey-
lül’de başlayacak. Nokia’nõn iki defa kâr uyarõsõ yap-
masõ ve bu yõl hisselerinin yüzde 20’den fazla değer
kaybetmesi, Kallasvuo’nun görevinden ayrõlmasõ için
artan baskõyla karşõ karşõya kalmasõna yol açtõ.
Geliri gözetilmeksizin dolaylõ vergiler yüzde 195, beyaz eşyadan alõnan ÖTV yüzde 804 yükseltildi
AKP vergiyi yurttaşa yükledi
Ekonomi Servisi - AKP iktidarõnõn 8 yõlõnõ
mercek altõna alan CHP, hükümetin ekonomi ic-
raatlarõnõ rapor haline getirirken vergilerdeki ar-
tõşa dikkat çekti.
CHP Merkez Yönetim Kurulu Raporu’na
göre; 2002’den 2010’a kadar sabit ve dolaylõ ver-
giler yüzde 195 oranõnda arttõ, ortadireğin öde-
diği vergilerde yüzde 500’e varan artõş oldu. Be-
yaz eşyadan devletin aldõğõ ÖTV yüzde 804 ar-
tarken başta Motorlu Taşõtlar Vergisi ve otomobil
alõrken ödenen ÖTV olmak üzere alkollü içki-
ler, sigara, beyaz eşyadan devletin aldõğõ vergi
miktarõ yüzde 400 ile 500 oranõnda yükseldi.
CHP MYK Raporu’nda yer alan tespitler
şöyle:
Türkiye’nin yaşadõğõ büyük kriz 2001’den
sonra son 8 yõlda enflasyon yüzde 80 artarken
ağõrlõklõ olarakorta direğin ödediği vergilerde
yüzde 500’e varan artõşlar oldu.
Yük yüzde 20 arttı
Başta Motorlu Taşõtlar Vergisi ve oto-
mobil alõrken ödenen ÖTV olmak üzere alkollü
içkiler, sigara, beyaz eşyadan devletin aldõğõ
vergi miktarõ yüzde 400 ile 500 oranõnda yük-
seldi. Beyaz eşyadan devletin aldõğõ ÖTV yüz-
de 804 arttõ.
Büyüme ve enflasyonun payõ çõktõğõnda
halkõn sõrtõndaki vergi yükü net yüzde 20 ar-
tõş kaydetti.
Ücretlilerin ödediği ve devletin her ay pe-
şin kestiği gelir vergisi, ağõrlõklõ olarak oto-
mobil sahiplerinin ödediği MTV olmak üze-
re mülkiyet üzerinden alõnan vergiler, KDV,
özel tüketim ve iletişim vergileri, harçlar, yol
köprü gelirleri ve para cezalarõnõn toplamda
artõşõ yüzde 195’i buldu.
2009 sonunda 208 milyarlõk bütçe gelirle-
rinin yüzde 60’õ olan 129 milyarõ vatandaş, oto-
mobil, benzin, sigara, alkol, özel iletişim vergi-
leri, harçlar ve para cezalarõ olarak ödedi. Aynõ
dönemde devletin gelirini beyan eden kuyum-
cudan, manifaturacõdan, doktordan, avukattan be-
yan yoluyla aldõğõ vergi yüzde 111 arttõ.
Emlak vergileri bu yõl birçok ilde 3-4 kat
arttõ. Böylece hem merkezi bütçe hem bele-
diye harcamalarõnda vatandaşlarõn ödediği sa-
bit vergiler ve KDV, ÖTV gibi vergilerin pa-
yõ 7 kat arttõ.
CHP, raporuna göre, yoksulu daha da yoksullaştõran vergiler rekor oranda
artarken orta direğin ödediği de yaklaşõk yüzde 500 arttõ. Beyaz eşyadan
devletin aldõğõ ÖTV yüzde 804 artarken başta Motorlu Taşõtlar Vergisi ve
otomobil alõrken ödenen ÖTV olmak üzere alkollü içkiler, sigara, beyaz
eşyadan devletin aldõğõ vergi miktarõ yüzde 400 ile 500 oranõnda yükseldi.
İSTANBUL (AA) - İstanbul Emlak Komisyoncularõ Odasõ Başkanõ Sab-
ri Ateş, kiralamada artõk kiracõnõn söz sahibi olduğunu belirterek, “Şim-
di kiracılar kırığını, döküğünü, boyasını, yaptırmayanın evini kira-
lamıyor. ‘İşine gelirse’ tabirini şimdi kiracı söylüyor” dedi.
Sektörde geçmiş 3 yõlõn sõkõntõlõ geçtiğini, önümüzdeki günlerde de çok
aşõrõ alõm-satõmlar, kiralamalar olmayacağõnõ belirten Ateş, eski yerleşim
bölgelerinde talebin durduğunu, İstanbul’un merkezlerinde değil ama ye-
ni yerleşim bölgelerindeki konutlara talep olduğunu kaydetti. Kiralarda da
bir artõş olmadõğõnõ, mal sahibi kira artõşõ istediğinde, kiracõnõn uygun bir
kiraya geçebildiğini ifade eden Ateş, “İnsanlar yeni bölgelerde,
depreme dayanıklı, sosyal tesisleri olan binalarda uygun fi-
yata kiralama yapabiliyorlar. Yeni yerleşim bölgelerinde kira-
lama, alım-satım hareketli, eski yerleşim bölgelerinde durgunluk
devam ediyor” diye konuştu. Yurttaşõn inşaat maliyetlerini hesap-
lamayõ bildiğini kaydeden Ateş, “Gayrimenkul de devamlı üretil-
diğine göre fiyatlarda düşme olacaktır. 10-15 yıl evvel gayrimenkul
alanlar yüzde 400-500 kâr ederdi, ama bugün ‘ben buradan çok bü-
yük rant ederim’ gibi olayların bittiğini görüyoruz” dedi.
Tapuda randevu dönemi başlıyor
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürü Adlõ:
Parasal ilişkilerle
ilgili dedikodularõn
önüne geçmek için
memur ile vatandaş
ilişkisini koparõyoruz.
ANKARA (AA) - Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, ta-
puda işlemlerin öne alõnmasõ, sürecin hõzlandõrõlmasõ gibi rüş-
vet iddialarõnõn en fazla gündeme geldiği unsurlarõ ortadan
kaldõrabilmek için randevu sistemine geçiyor.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı, tapu müdür-
lüklerindeki yoğunluğun çok fazla olduğunu belirterek, bu-
radaki yõğõlmalarõ engellemek ve daha objektif, sağlõklõ hiz-
met verebilmek amacõyla pilot uygulamalar yürüttüklerini söy-
ledi. Pilot uygulama için tapu işlemlerinin fazla olduğu An-
talya, İstanbul, Adana, Mersin, Samsun gibi illerin tercih edil-
diğini belirten Adlõ, “Sadece pilot illerde uygulanan internet
sisteminde, vatandaş internetten randevusunu alıyor, ev-
raklarını tamamlıyor, verilen saatte müdürlüğe gidip, iş-
lemlerini yaptırıyor. Hiç beklemiyor, aynı emniyet mü-
dürlüklerindeki pasaport uygulaması gibi. İkincisinde de
müdürlüklerimize numeratörler koyduk. Vatandaş mü-
dürlüğe geliyor, numeratörden numarasını alıyor. Baş-
vuru masamıza evrağını teslim ediyor” dedi.
Ekonomi Servisi - İstanbul Men-
kul Kõymetler Borsasõ (İMKB), 2010
yõlõnõn ilk 8 ayõnda yüzde 13.53’lük
artõşla yatõrõmcõsõna en fazla kazan-
dõran 9. borsa oldu.
AA muhabirinin derlediği verilere
göre, yõlõn ilk 8 ayõnda Kolombo
borsasõ yüzde 67.12 ile en fazla yük-
selen borsa olurken, onu yüzde
31.57 ile Kopenhag, yüzde 27.71 ile
Santiago ve yüzde 24.32 ile Tayland
izledi.
Verilerine ulaşõlan 56 borsa ara-
sõnda ağustos ayõ sonuna kadar yõl bo-
yunca yatõrõmcõsõna kazanç sağla-
yanlarõn sayõsõ 22 olurken, 34 borsa
düşüş kaydetti. En fazla kayõp yaşa-
nan borsalara bakõldõğõnda yüzde
39.28 ile Bermuda ilk sõrayõ aldõ. İkin-
ci sõrada yüzde 29.18 ile Atina borsasõ
dikkati çekerken, onu yüzde 20.52 ile
Güney Kõbrõs ve yüzde 19.80 ile
Ljubljana borsalarõ izledi.
2010 yõlõ Ağustos ayõ sonu itibarõyla
59.972,59 seviyesinde bulunan İMKB
Ulusal 100 Endeksi ise, 2009 sonun-
daki 52.825,02 puanlõk seviyesine gö-
re yüzde 13.53 artõş kaydetti. Bu
oranla İMKB, yõlõn ilk 8 ayõnda en
fazla kazandõran 9. borsa oldu.
65 yaşõnõ aşanlar
bile iş arõyor
Türkiye’yi enerjide dõşa bağõmlõlõkta kurtaracak güneş konusunda hiçbir adõm atõlmõyor
Güneşimiz heba oluyor
ANKARA (ANKA) - Türkiye İş
Kurumu’nun (İŞKUR) istatistikle-
ri, Türkiye’de çok sayõda kişinin 65
yaşõndan sonra bile çalõşmak zo-
runda kaldõğõnõ, iş aradõğõnõ ortaya
koyuyor.
“Yaş gruplarına göre başvuru
ve işe yerleştirmeler” istatistiğinin
2010 yõlõ Temmuz rakamlarõna gö-
re kuruma temmuz ayõnda iş bulmak
amacõyla başvuru yapan kişi sayõ-
sõnõn 82 bin 510 kişi olduğu tespit
edildi. Kurum, bu kişilerden yal-
nõzca 14 bin 789’unu işe yerleşti-
rebildi. Kuruma temmuz ayõnda iş
başvurusunda bulunan kişilerden
280’inin ise 65 yaş üzeri işsizler ol-
duğu gözlemlendi.
Kurum bu kişilerden ise yalnõz-
ca 10’unu işe yerleştirebildi. Bu işe
yerleştirilenler ise yalnõzca erkek-
lerden oluşuyor. Başvuru yapan bu
65 yaş üzeri 280 kişinin 179’unu
erkek, 101’ini ise kadõn işsizler
oluşturdu.
Ağustos ayõnda da iş bulmak
amacõyla 65 yaş üzeri 257 kişi baş-
vuru yaptõ. Bu kişilerden sadece 15’i
işe yerleştirilebildi. Temmuz ayõn-
da olduğu gibi ağustos ayõnda da işe
yerleştirilen bu kişilerin tamamõ
erkek işsizlerden oluştu.
DEVLET ADIM
ATMIYOR
Levent Gülbahar’a göre,
dünyada güneş enerjisi devlet
teşviki ile büyüyor. Ancak Tür-
kiye’de güneş enerjisinde be-
lirsizlik var. Son iki yõldõr dev-
letin Yenilenebilir Enerji Kay-
naklarõnõn Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlõ Kullanõmõna
İlişkin Kanun’a ilişkin bir ça-
ba yok. Tükettiği elektriğin
ancak yüzde 25’ini ülkesinde
çõkardõğõ hammadde ile üre-
tebilen Türkiye’nin güneş ener-
jisine sõrt çevirmesinden yakõ-
nan Gülbahar, “Türkiye 4800
MW’lik Akkuyu’daki nükleeer
santral için 20 milyar dolar
ödeyecek. Türkiye kilovat-
saatine 30 yõl süreyle 10 Avro
centlik bir alõm garantisi ve-
riyor. Güneş enerjisine paha-
lõ deniliyor halbuki şu anda ki-
lovatsaati 18 Avro cent’tir.
10 yõl sonra bu 8-9 Avro cent’e
düşer. Enerjiye kõsa vadeli
planlarla yaklaşõyoruz” dedi.
ŞEHRİBAN KIRAÇ
Türkiye’nin enerji ihtiyacõ gün geç-
tikçe artõyor. Enerji üretiminde yüzde
72 oranõnda dõşarõya bağõmlõ olan
Türkiye her yõl bunun için 40-45 mil-
yar dolarlõk fatura ödüyor. Yõlõn 200
günü güneşli geçen Türkiye’de güneş
enerjisi kapasitesinin binde 1’inden bi-
le faydalanamõyor.
Türkiye’de güneş enerjisinin kuru-
lu gücü 3.5-4 megaWatõ (MW) geç-
miyor. Ülkemizde hâlâ bir güneş ener-
jisi santralõ bulunmazken kurulu güç
de üniversitelerde ve bazõ muhtelif yer-
lerde kurulanlardan oluşuyor.
Hükümet nükleer enerji konusunda
yasalarõ ardõ ardõna çõkarõrken Türki-
ye’nin tarihi güzelliklerini barajlar
altõnda bõrakõrken diğer taraftan güneş
ve rüzgâr enerjisinden faydalanmak
için Yenilenebilir Enerji Kanunu’nu çõ-
karmak için hiçbir çaba harcamõyor.
Türkiye’nin yõllõk enerji ihtiyacõ
200 TWh Türkiye’nin yõllõk güneş
enerjisi potansiyeli 500 TWh, rüzgâr
enerjisi potansiyeli ise 450 TWh.
Bu alanlara yatõrõm yapõlsa Türki-
ye’nin enerjide dõşa bağõmlõlõğõ da so-
na erecek.
Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Der-
neği (GENSED) Yönetim Kurulu
Başkanõ Levent Gülbahar’a göre,
Türkiye yenilenebilir enerji potansi-
yelini iyi kullanmõyor.
Fosil yakıtta ısrar
Türkiye’nin güneş enerjisi potansi-
yeli yõllõk 500 TWh. Ancak güneş
enerjisinden yararlanma oranõ çok dü-
şük. Öyle ki güneşlenme saati Türki-
ye’nin yarõsõ kadar olan Almanya, bu
alanda dünyanõn bir numaralõ ülkesi
konumunda. 2009 sonu itibarõyla 9.830
MW güneş enerjisi kurulu gücüne
sahip olan bu ülke, 2010’un ilk üç ayõn-
da 3.400 MW’lõk güneş enerjisi yatõ-
rõmõ daha yapmõş durumda. Türkiye
2.738 saat/yõl gibi yüksek bir güneş
enerjisi potansiyeline sahip. Gerekli ya-
tõrõmlarõn yapõlmasõ halinde yõlda bi-
rim metrekareden ortalama 1.527
kWh’lik güneş enerjisi üretebilir. An-
cak yabancõlarõn dediği gibi ‘Güneşin
Ülkesi, Gölgede Çalışıyor’ durumu
söz konusu.
Yenilenebilir enerji kaynaklarõ po-
tansiyeli Türkiye kadar yüksek olan bir
ülkenin hâlâ fosil yakõtlarda ve nük-
leerde õsrar etmesine bir anlam vere-
mediğini vurgulayan Gülbahar, “Bu
bir kültür eksikliğinin ve en önem-
lisi dünyamızın, çevremizin ve ço-
cuklarımızın geleceğinin düşünül-
mediğinin en güzel göstergesi” dedi.
Yõlõn 200 günü güneşli geçen Türkiye’de güneş
enerjisi kapasitesinin binde 1’inden bile
faydalanamõyor. Hükümet nükleer enerji için
yasalarõ ardõ ardõna çõkartõrken ve tarihi
güzellikleri barajlar altõnda bõrakõrken
Yenilenebilir Enerji Kanunu’nu çõkarmõyor.
8AYLIK DÖNEM
GEÇİNEMİYORLAR
İMKB, en fazla
kazandõran
9. borsa
Artõk son sözü kiracõlar söylüyor