Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Kılıçdaroğlu’na soruldu:
“Önceki başkan doğru söylemiş” dedi. Baykal’ı
destekledi, doğruladı.
Kimden veya kimlerden söz ediyordu Baykal?
“Onu Baykal’a sorun” dedi. Gülümseyerek!
Önceki Başkan ise söyleyeceğini söyledi, bir
kenara çekildi.
Yazılmıyor, belki açıktan söylenmiyor ama…
Baykal’ın isim vermeden yaptığı açıklama; yakın, çok
yakın geçmişi, liderlikten istifa etmesinden sonra
gelişen olayları izleyenlerin kafasında bir isim
belirlemesine yol açıyor.
Üstelik bu sözler önceki başkanla 53 yıl birlikte,
partide siyasette sorumluluğa ortak olduğunu
övünerek açıklayan bir ismi, “yakın bir dostu” akıllara
getiriyor.
53 yıl? Dile kolay! Birlikte siyaset yap. Sorumluluğa
ortak ol. Önceki genel başkanla 53 yıllık ortak
sorumluluğu anımsayarak görevinden istifa etmeyi
değil aklının ucundan geçirmeyi, yeni genel başkanla
eşdeğerde söz sahibi olmayı temel hedef yapan
uygulamalara soyun!
Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan adaylığına
soyunmasında, genel başkan seçilmesinde kimin en
büyük rol oynadığını kime sorarsanız sorun, Genel
Sekreter Önder Sav adını veriyor.
Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlığa ikna edenin ve
seçilmesini sağlayanın kendisi olduğunu açıkladı
Sav.
İstifasından sonra evine giderken refakat ettiği
önceki genel başkanına “Antalya’ya ne zaman
gidiyorsun” sorusuyla artık Ankara’da gereksizliğini
soran da Sav’dı.
Oysa Baykal önceki başkanlıktan ayrıldı. Siyaset
hamuruyla yoğrulmuş, parti içi ve dışı siyasal
savaşımlardan kaçmayan, kolay kolay pes etmeyen
bir yapıda olan Baykal’a; ununu elemiş, eleğini
duvara asmış gibi siyasal enkaz muamelesi yapmak
doğru bir davranış mıydı?
Bu içerikteki olayların üzerinden günler geçtikten
sonra Deniz Baykal: “Birbirinize çelme
atmayacaksınız… Makul düzeylerde bu işin kalmasını
güvence altına alacaksınız... Esas olan ihanet değil,
sevgi, saygı, dostluk, vefa, kardeşlik” derken adını
vermediği kişi, acaba Sav mı diye bir olasılık akıllara
takılmaz mı, takılmıyor mu?
Yoksa aklınıza bu olasılık takılmıyorsa, ikinci
adamlıktan genel başkan koşutunda etkili ve yetkili
kişiliğe açılıma ne diyeceksiniz?CHP’yi yeni ufuklara
götüren bir rüzgar esiyor ya; konuşulan, görülen kimi
gerçekler genelde nedense sorgulanmıyor.
Akşam’da yazar Oray Eğin, Kılıçdaroğlu ile yaptığı
söyleşinin önceki gün yayımlanan ilk bölümünde
genel başkana soruyor:
“Deniyor ki sizin odanız boş. Önder Sav’ın odası
dolu. Herkes görüşmeye ona gidiyormuş?”
Genel Başkan Batı diyarlarından bir parti genel
sekreterinin görevini araştırdıklarını söyledikten
sonra.. boş-dolu saptamasını “Önder Bey’e daha
fazla insanın gitmesini doğal karşılamak lazım, çünkü
onun görevi o” diye karşılıyor.
Ama Oray Eğin, idare-i maslahatçı bir gazeteci
değil. İlk sorusuna aldığı karşılıktan sonra parti dışına
taşan, hemen pek çok kişinin ortak olduğu “duruma”
bir başka soruyla yanıt arıyor:
“…Ama bu ‘Yine partiye Önder Bey hâkim’ diye
yorumlanıyor…”
Bu soru bile parti içinde Sav’ın gerçekleştirdiği eşit
koşullarda eşit yetkili olmanın sakıncalarına işaret
ediyor.
Bu sorular günümüzü geleceğe taşıyan “işaretler”.
Olayların doğasında var: Parti içindeki artık dışa
vuran olguları, oluşmayı içeren yazıları başka
biçimde yorumlayarak CHP karşıtı imiş gibi
göstermeye çalışanlar olabilir.
2002’de tek başına iktidara geldiği günden beri
laik rejim selameti açısından RTE’den kurtulmayı
amaç edinenlerin gülüp geçecekleri yorumlardır
bunlar.
Hele uzun yıllar AKP’nin (RTE’nin) yelkenlerine
rüzgâr taşıyanlardan gelirse veya geldikçe bu
eleştiriler.. insanın acınacak hallerine gülesi geliyor.
SAYFA 7 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7 Temmuz
Oslo B 23
Helsinki B 26
Stockholm B 26
Londra PB 23
AmsterdamB 22
Brüksel B 26
Paris B 27
Bonn B 25
Münih B 26
Berlin B 24
Budapeşte Y 23
Madrid Y 35
Viyana Y 23
Belgrad Y 24
Sofya Y 21
Roma B 28
Atina Y 31
Zürih A 25
Moskova Y 28
Aşkabat A 34
Taşkent A 35
Bakû A 33
Bişkek PB 30
Tiflis A 39
Kahire B 34
Şam B 35
İstanbul B 30
Edirne B 32
Kocaeli B 30
Çanakkale B 32
İzmir B 34
Manisa B 36
Denizli B 36
Zonguldak PB 27
Sinop Y 27
Samsun Y 25
Trabzon Y 26
Giresun Y 28
Ankara PB 33
Eskişehir PB 30
Konya Y 32
Sıvas PB 30
Antalya PB 32
Adana PB 32
Mersin B 30
Diyarbakır B 41
Şanlıurfa B 41
Mardin B 38
Siirt B 40
Hakkâri PB 34
Van PB 29
Kars Y 31
Yurdun kuzey ve iç
kesimleri parçalı ve
çok bulutlu, Orta ve
Doğu Karadeniz ile
öğle saatlerinden son-
ra Göller Yöresi, Kon-
ya, Kırşehir, Yozgat,
Çankırı, Kastamonu,
Sinop ve Ardahan
çevreleri kısa süreli ve
yerel olmak üzere sa-
ğanak ve gök gürül-
tülü sağanak, diğer
yerler az bulutlu ge-
çecek. Hava sıcaklığı
ülke genelinde mev-
sim normalleri üzerin-
de seyredecek.
Genelkurmay Başkanı Orge-
neral İlker Başbuğ’un, Uğur
Dündar’a yaptığı açıklamalar ve
bizim yaptığımız nabız yoklama-
ları, son dönemde Genelkurmay
Karargâhı’nın yargıdan üç
önemli beklentisi olduğunu or-
taya koyuyor:
1. Arınç’a suikast iddiası:
Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’a yönelik suikast girişimi
ihbarıyla gündeme gelen ve
Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın
Kirazlıdere Tesisleri’nde hâkim
araması ile devam eden sürecin
üzerinden yaklaşık yedi ay geç-
ti. Başbuğ ve kurmayları, soruş-
turmaya konu olan ve kamuo-
yunu uzun süre meşgul eden
bu iddiaların artık açıklığa ka-
vuşturulmasını bekliyor. Askeri
yetkililer, eğer iddialarda doğru-
luk payı varsa savcılık tarafın-
dan yürütülen kovuşturmanın
iddianameye bağlanarak mah-
kemeye sevk edilmesi ya da bu
yönde hiçbir ciddi delil buluna-
madıysa da takipsizlikle sonuç-
landırılması gerektiğinin altını çi-
ziyor. Askeri çevrelerde Baş-
buğ’un, kendi görev süresi içe-
risinde gelişen bu olaylarla ilgili
geride spekülasyon ve şaibe bı-
rakmak istemediğine vurgu ya-
pılıyor.
2. TRT’ye ‘kamyon’ soruş-
turması: Genelkurmay Başkan-
lığı bir süre önce TSK’ye yönelik
hakarete varan eleştiri ve olay-
larla ilgili suç duyurularında bu-
lunma kararı almış ve bunu da
düzenlediği basın bilgilendirme
toplantılarında kamuoyuna
açıklamıştı. Bu kararın ardından
Genelkurmay Başkanlığı,
800’ün üzerinde suç duyuru-
sunda bulundu. Ancak bu suç
duyurularının yaklaşık üçte ikisi-
ne Adalet Bakanlığı soruşturma
izni vermedi. Aralarında, Özel
Kuvvetler Komutanlığı’na ait
mühimmat yüklü sivil bir kam-
yonun Ankara girişinde durdu-
rulması sırasında TRT’nin yaptı-
ğı yayınlarla ilgili suç duyurusu-
nun da yer aldığı yüzlerce tale-
bin Bakanlık’tan dönmesi Ge-
nelkurmay Karargâhı’nda hoş-
nutsuzluk yaratmış durumda.
Askerler, yaptıkları suç duyuru-
larının işleme konarak hızla so-
nuçlandırılmasını bekliyor.
3. Tutukluluk Süreleri : Ge-
nelkurmay Başkanı Başbuğ,
bugüne kadar darbe girişimi id-
diaları nedeniyle tutuklanan 71
muvazzaf subaydan 53’ünün
tahliye edildiğini, 18’inin ise tu-
tukluluk hallerinin devam ettiği-
ni; 43 emekli subaydan ise 29’u
tahliye edilirken 14’ünün tutuklu
kaldığını da açıklamalarında
vurguladı. Başbuğ’un bu konu-
daki hassasiyetini dile getirme-
sinin temel nedeni ‘tutukluluk
sürelerinin uzunluğu’ ile ilgiliydi.
Başbuğ, tutukluluk halinin ceza-
ya dönüşmemesi gerektiğini ifa-
de ederek konuyu savcı ve hâ-
kimlerin dikkatine sundu. Per-
soneliyle ilgili durumu dile getir-
mekle yetinmeyen Başbuğ,
Başkent Üniversitesi eski rektö-
rü Prof. Mehmet Haberal ile
gazetemiz yazarı Mustafa Bal-
bay’ın durumlarının da kendile-
rinde üzüntü ve rahatsızlık ya-
rattığını da vurguladı.
Yukarıda sıraladığımız bu üç
konuda, Genelkurmay Karargâ-
hı’ndan yükselen sese kulak ve-
rilmesi gerekir.
Gül, andını hatırlamalı
TBMM Başkanı, Anayasa
Mahkemesi Başkanı ve toplu-
mun duyarlı birçok kesiminin
ardından, Orgeneral Başbuğ’un
da dile getirdiği ‘infaza dönüşen
tutukluluk süreleri’ konusunda
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e
de düşen bir sorumluluk olduğu
kanaatindeyiz. Kamuoyuna
yansımasa da Gül’ün Çankaya
Köşkü’ndeki bazı temaslarında
bu konunun gündeme geldiği
biliniyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün
bu konudaki düşüncelerini ka-
muoyuyla paylaşması sadece
vicdani bir yükümlülük değil ay-
nı zamanda göreve başlarken
içtiği, “Herkesin insan hakla-
rından ve temel hürriyetlerin-
den yararlanması ülküsünden
ayrılmayacağına” ilişkin andı-
nın da bir gereğidir.
ANALİZ
UTKU ÇAKIRÖZER
Askerin Yargıdan 3 Beklentisi
[email protected]
Ayrõntõlarla vakit öl-
dürerek, ülke için hayati
olan tek bir gayede odak-
lanmõyoruz.
Üzerimizde uygulanan
komplolar, Ortadoğu’nun
keşmekeşi, bölünme yo-
luna düşmemiz, bizi kõ-
rõlma noktasõna getirdi.
Yaklaşõk yüz yõl önce
Atatürk, içten ve dõştan
bizi yõkmaya çalõşan güç-
ler olduğunu söylemişti.
Tarihin tekrar ettiği bu
ortamda önde gelen ga-
yemiz; Atatürk’ün deha-
sõyla yaratõlan Cumhuri-
yetimizi, bağõmsõzlõğõ-
mõzõ, bütünlüğümüzü, her
dalda, hak ve hukuk dev-
letini korumak ve devam
ettirmek olmalõdõr.
Uzun zamandõr özle-
diğimiz fõrsat bugün önü-
müzde ve kullanõlmayõ
bekliyor.
? Kişisel çõkarlarõ ve
parti çõkarlarõnõ bir defa-
ya mahsus da olsa bõ-
rakmalõyõz.
? Raylarõndan çõkarõl-
mõş olan Cumhuriyet tre-
nini, tekrar yoluna sok-
malõyõz.
? Atatürk ilkelerine sa-
hip çõktõğõnõ kanõtlamõş,
barajõ geçebilecek güç
ve yapõda olan, tercihen
bir, en fazla iki parti ar-
kasõnda birleşmeliyiz.
? Birey olarak, bu uya-
rõyõ sessiz çoğunluğa yay-
malõyõz. Aksini düşüne-
bilenler ve hâlâ gerçeği
göremeyenler, hiçbir işe
yaramayacak partiler ar-
kasõnda duranlar, ne ka-
dar yanõlmõş olduklarõnõ,
yakõnda geri dönüleme-
yecek noktaya varõldõ-
ğõnda anlayacaklar.
Baştarafı 2. sayfada
DÜZELTME - Dün gazetemizin arka sayfa-
sõnda ‘Bir Adam Müzesi’ne yoğun ilgi başlõk-
lõ haberimizin son paragrafõnda Atatürk’ün
Cumhuriyeti kutlamak için telgraf çektiği Fah-
rettin Altay Paşa ismi Fahdettin Altan Paşa ola-
rak çõkmõştõr, düzeltir okurlarõmõzdan özür dileriz.
Yurt Haberleri Servisi -
Hakkâri’nin Şemdinli ilçesin-
deki Beyyurdu Jandarma Ka-
rakolu Komutanlõğõ’na düzen-
lenen saldõrõda 3 asker şehit
oldu, 3 asker de yaralandõ.
Saldõrõnõn ardõndan düzenle-
nen operasyonda 11 terörist
öldürüldü.
Şemdinli ilçe merkezine 30
kilometre uzaklõktaki Beyyur-
du köyü yakõnõndaki Jandar-
ma Karakolu’nun üst güven-
lik bölgesine önceki gece saat
23.00 sõralarõnda yaklaşõk 50
terörist saldõrõ düzenledi. Ka-
rakola 3 kilometre uzaklõktaki
üs güvenlik bölgesine roketa-
tar ve uzun namlulu silahlarla
üç koldan saldõran teröristle-
re, askerler anõnda karşõlõk
verdi. Teröristlerin açtõğõ ilk
ateşle Onbaşõ Erkan Akde-
niz, erler Volkan Yulalı ve
Mahmut Yalçındağ şehit
düştü. 3 asker de yaralandõ.
Şehitler düzenlenen törenin
ardõndan toprağa verilmek
üzere memleketlerine gönde-
rilirken, helikopterle Hakkâri
Asker Hastanesi’ne kaldõrõlan yaralõ 3 askerin
de tedavisinin sürdüğü ifade edildi.
Akdeniz ailesinin 2. şehit acısı
Saldõrõda şehit düşen Erkan Akdeniz’in Iğ-
dõr’daki ailesi acõ haberle yõkõldõ. Akdeniz’in
ağabeyi Mehmet Akdeniz’in de 1997 yõlõnda
Şõrnak’õn Beytüşşebap ilçesinde, bir operasyon
sõrasõnda mayõn patlamasõ sonucu şehit olduğu
belirtildi. Halfeti beldesinde oturan Gögeç-Ah-
met Akdeniz çiftine oğullarõnõn şehit olduğu
haberini vermek için Vali Amir Çiçek, İl Emni-
yet Müdürü Cemil Tombul, İl Jandarma Ko-
mutanõ Albay Ernail Keleş gitti. Vali Amir Çi-
çek ve beraberindekiler, ailenin yaz mevsimi
nedeniyle yaylaya çõktõğõnõ öğrenince yakõnlarõ
ile görüştü. Bu arada İl Jandarma Komutanõ Al-
bay Ernail Keleş, cep telefonu ile şehidin babasõ
Ahmet Akdeniz’e acõ haberi verdi.
Yalçındağ’ın 25 günü kalmıştı
Aynõ saldõrõda şehit düşen er Mahmut Yalçõn-
dağ’õn Gaziantep’teki baba evinde de yas vardõ.
Şehidin Onur Mahallesi’ndeki evine ambulans-
lar ve sağlõk görevlileri ile birlikte gelen askeri
yetkililer, anne Fethiye (55) ile baba Cemal
Yalçındağ’a (60) acõ haberi verdi. Oğluyla ön-
ceki gün telefonda görüştüğünü anlatan acõlõ an-
ne, “Oğlum bana iyi olduğunu ve benim de
kendime iyi bakmamı istedi. ‘Kendine iyi bak
anne’ dedi. Oğlumun, tezkere almasına 25
günü kalmıştı” diyerek ağõtlar yaktõ. Şehit Vol-
kan Yulalõ’nõn Kars’taki baba ocağõna ateş düş-
tü. Şehidin cenazesi bugün düzenelenecek töre-
nin ardõndan toprağa verilecek.
Halı atölyesini yaktılar
Hakkâri’de operasyonlar devam ederken Ela-
zõğ’õn Arõcak ilçesi Bükardi Köyü Jandarma
Karakolu’nun yakõn emniyetini sağlayan güven-
lik güçlerine 5 Temmuz’da teröristlerce taciz
ateşi açõldõ. Saldõrõda 1 uzman erbaş ile 5 aske-
rin hafif yaralandõğõ, bölgedeki operasyonlarda
1 teröristin öldürüldüğü bildirildi. Böylece ope-
rasyon kapsamõnda öldürülen terörist sayõsõ 4’e
yükseldi. Lice’ye bağlõ Yaprak köyünde de bir
grup terörist, genç kõzlarõn çalõştõğõ halõ atölye-
sini ateşe verdi, 7 halõ tezgâhõ yandõ.
‘İhbarcõ müessesesi var’
HATİCE TUNCER
HİLAL KÖSE
“İrtica ile Mücadele Eylem
Planı” belgesinde õslak imzasõ bu-
lunduğu ileri sürülen tutuklu sa-
nõk Kurmay Albay Dursun Çi-
çek’in avukatõ Celal Ülgen, “Bu
iddianamede yoğun ve kurgu-
lanmış bir ihbarcı müessesesi
var. Buna ‘kurumlaştõrõlmõş ih-
barcõlar’ diyoruz” dedi. Savun-
masõna başlayan tutuklu sanõk
emekli Yüzbaşõ avukat Serdar
Öztürk ise iddianameyi “güzel
bir masal” diye nitelendirdi.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’nce Silivri’de görülen da-
vanõn öğleden önceki bölümünde
Çiçek’in avukatlarõ savunma yap-
tõ. Ülgen, sağ elinde iki parmağõ
olan bir kişinin bu elini kullana-
rak Çiçek’in imzasõnõ taklit etti-
ği videoyu heyete izletti. “İmza
taklidinin nasıl kolay olduğunu
göstermek istedim. Bu imzayı
bire bir atan kişinin yalnızca iki
parmağı var” diyen Çiçek tah-
liye talep etti.
Çiçek’ten plan!
Dursun Çiçek “Bizim hazır-
layacağımız plan böyle olur-
du” diyerek, TSK prosedürlerine
göre hazõrlanmõş bir plan örneği-
ni mahkemeye sundu. Dava ko-
nusu “İrticayla Mücadele Eylem
Planõ” ile aynõ başlõğõ taşõyan Çi-
çek’in hazõrladõğõ örnek planda
kopya numarasõ, hazõrlayan, tarih
ve saat grubu kod’u ile birlikte,
harekât planõnõn görev bölümünü
içeren belgenin ekte olduğunu
gösteren bilgiler yer aldõ. Örnek
belgede Çiçek “Düşman Unsur”
yerine Dost-Düşman Kuvvetler,
“TSK” yerine Türk Silahlõ Kuv-
vetleri, “AKP” yerine iktidar,
“irticacılar” yerine irticai un-
surlar ifadelerini kullandõ. Çiçek
harekât planõnõn başlõklarõnda
Roma rakamõ kullandõ. Çiçek,
örnek belgeye kaynak olarak
“TSK Harekât Planı” ve “Ek-
lerini Hazırlama Yönergesi”,
“TSK Karargâh Hizmetleri Yö-
nergesi” ve “TSK Bilgi Destek
Talimnamesi”ni gösterdi.
Avukat Serdar Öztürk ise iki
kişinin konuşmasõ sõrasõnda edi-
len küfürlerin iddianameye ko-
nulmasõna tepki gösterdi.
DVD iddiası
Türbanla ilgili bir konuşmasõ-
nõn da iddianameye konulduğuna
değinen Öztürk, “Kimsenin ör-
tünüp örtünmediği beni ilgi-
lendirmez. Fakat ülkemizde
bilgi sahibi olmadan fikir sahi-
bi olanlar var. Türban ülkemi-
ze 1983 yılında geldi. Ondan ön-
ce Müslüman değil miydik?” di-
ye sordu. Öztürk, avukatlõğõnõ
üstlendiği ikinci Ergenekon da-
vasõnõn sanõklarõndan emekli Al-
bay Levent Göktaş’õn Anka-
ra’daki avukatlõk bürosuna 7
Ocak 2009 tarihinde polisin yap-
tõğõ operasyonda bulunan, içeri-
ğinde hâkim ve savcõlarõn kişisel
verilerinin, görüntülerinin bu-
lunduğu iddia edilen 51 No’lu
DVD’yi polis memuru Mehmet
Yayla’nõn Göktaş’õn bürosunda
çalõşan avukat Özge Evci’nin
odasõna koyduğunu öne sürdü.
Savcõlõkta Göktaş ifade verirken
Zekeriya Öz’e bir telefon geldi-
ğini anlatan Öztürk “20 dakika
sonra savcı Mehmet Ali Pekgü-
zel geldi. Zekeriya Öz’ü azar-
ladı. Öz toparlanarak çıktı.
Savcı Öz’ün bu işte en son
adam olduğunu değerlendir-
dik” diye konuştu.
CEZAEVİNDE BULUNAN KURMAY ALBAY DURSUN ÇİÇEK’İN AVUKATI CELAL ÜLGEN:
Eşinin ölüm yõldönümünde Cumhurbaşkanõ Gül’e seslenen Sabriye Okkõr:
Bunun hesabını verin
İstanbul Haber Servisi - Er-
genekon davasõ tutuklusuyken 6
Temmuz 2008’de bir dizi ihmal
sonucu, yakalandõğõ kanser has-
talõğõ nedeniyle yaşamõnõ yiti-
ren Kuddusi Okkır’õn eşi Sab-
riye Okkır, eşinin ölüm yõldö-
nümünde Cumhurbaşkanõ Ab-
dullah Gül’e “Sorumlusunuz,
öldürdünüz, bunun hesabını
verin bana” diye seslendi. Cum-
hurbaşkanõ Gül’e mektup yazdõ-
ğõnõ, ancak yanõt alamadõğõnõ be-
lirten Okkõr, akabinde Gül’ün
Necmettin Erbakan’õ tahliye
ettiğini anõmsattõ.
Sabriye Okkõr, eşinin ikinci
ölüm yõldönümü nedeniyle Be-
yoğlu’ndaki Bindallõ Sanat Ga-
lerisi’nde bir basõn toplantõsõ dü-
zenledi. Toplantõya Okkõr’a des-
tek için Anayasa Hukukçusu
Prof. Dr. Süheyl Batum, İstanbul
Barosu Genel Sekreteri Hüseyin
Özbek, İşçi Partisi Genel Başkan
Yardõmcõsõ Erkan Önsel’in ya-
nõ sõra birçok sivil toplum örgü-
tü temsilcisi de katõldõ. Konuş-
masõ sõrasõnda sõk sõk yutkunan ve
sesi titreyen Sabriye Okkõr,
“2007’de herkes gibi normal
bir aileydik, nerden bilebilir-
dim ki o 19 Haziran’ın 33 se-
nelik eşimle geçireceğimiz son
gün olabileceğini” dedi. 20 Ha-
ziran sabahõ polisin baskõnõ so-
nucu eşini sağlam olarak devle-
te teslim ettiğini, ancak ölüsünü
teslim aldõğõnõ ifade eden Sabri-
ye Okkõr, sözlerini şöyle sürdür-
dü:“Ben eşime 7 Mayıs’ta ulaş-
tığımda, sizin de ekranlarda
gördüğünüz durumdaydı. En
ufak bir hareketi, tepkisi yok-
tu. Buna rağmen Bayrampaşa
Devlet Hastanesi ‘Tedavisi ya-
põlmõştõr, iadesinde mahzur yok-
tur’ diye rapor verdi. Bayram-
paşa Devlet Hastanesi Başhe-
kimi de onun sevkini yaptı. Bu
bir cinayettir. Başhekim ‘Has-
tayõ gönderdik’ deyince, ‘Nere-
ye gönderdiniz’ diye sordum. El
de böyle (başhekimi kastede-
rek, eliyle baştan savma hare-
keti yaparak) ‘Ait olduğu yere’
dedi. Başhekim midir onun ait
olduğu yeri tayin edecek kişi?
Sorunlar çok büyük ve kasıtlar
var. Benim eşim ölmedi, öldü-
rüldü. Abdullah Gül’e, ‘eşimin
ihtiyaçlarõnõ gideremediğini’ ken-
disine bildirdim, dilekçe yaz-
dım. Cevap bile gelmedi, ama
hemen akabinde, Erbakan Ho-
ca sahildeki evinde denize gir-
mekten mahrum olduğu için,
gözetim altında olduğu için
onu tahliye etmeyi tercih etti.”
Prof. Dr. Süheyl Batum da, Er-
genekon davasõnõn bütün arazla-
rõ belli iken, bu dava kapsamõn-
da tutuklananlarõn göstere göstere
yaşamlarõnõ, devletin elindeyken
yitirdiklerini belirterek “Böyle bir
yargılama türü dünyada hiçbir
hukuk sistemine uygun değil-
dir” dedi. Batum, sorumlularõn
Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi
ya da Türkiye’de sorumlulukla-
rõnõn ortaya çõkacağõnõ ifade etti.
Birleşememenin Bedeli!
Turgut A. KARABEKİR /Yazar
‘Hukuk ihlalleri nedeniyle insanlar ölüyor’
İstanbul Haber Servisi- İstanbul Barosu Başkanõ Muammer Aydın, yal-
nõzca ölüm cezasõnõ kaldõrmanõn yeterli olmadõğõnõ, Ergenekon davasõ kap-
samõnda yaşanan hukuk ihlalleri nedeniyle cezaevindeki insanlarõn ölüme
itildiğini söyledi. İstanbul Üniversitesi Yerleşkesi Merkez Bina Doktora Sa-
lonu’nda “Ölüm Cezasının Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sempoz-
yum” dün başladõ. Toplantõda konuşan İstanbul Barosu Başkanõ Muammer
Aydõn “Dünya bir taraftan ölüm cezalarının kalkması noktasında dire-
tiyor ancak cezaevlerinde yaşanan ihlaller önemsenmiyor. Ergenekon
davası örneğinde olduğu gibi. Bugün Kuddusi Okkõr’ın ölümünün ikinci
yılı. Okkır örneğinde olduğu gibi insanları cezaevlerinde öldürmek, ne
hukukçulara ne de siyasetçilere yakışır. Türkiye, 2005’te yapılan yasa-
larla hukuk alanında ne yazık ki sınıfta kaldı” dedi.
Şemdinli’de
3 asker şehit
Şehit er Mahmut Yalçındağ’ın Gaziantep’teki
ailesi acı haberle yıkıldı. (Fotoğraf: AA)
Erkan Akdeniz
M. Yalçındağ
Volkan Yulalı