28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Mayamızdaki Şiir “Mayamızda şiir var, kuruluşumuzun ve oluşmamızın ortak bilinç ve kültürümüzün şiirle yoğrulması, en büyük güvencemizdir” demişti İlhan ağabey. Gerçekten de şiir sanatımız Tevfik Fikret’ten başlayarak bütün bir yüzyıl boyunca yeni bir ulus, yeni bir insan, yeni bir dünya teması çevresinde oluştu. Toplumumuzun, dünyanın dertleriyle bütünleşti, insanımızla iç içe gelişti. Nâzım Hikmet, Orhan Veli, Ahmed Arif, Can Yücel, geniş toplumsal kesimleri etkileyen şiirler yazdılar. Toplumun her kesiminde tartışıldılar, konuşuldular, toplumsal birer değere dönüştüler. Yalnız onlar değil elbet, çağdaş Türk şiiri yetiştirdiği onlarca önemli şairle parlak bir bütün oluşturdu. Herkesin altında kendine yer bulabileceği rengârenk bir gökkuşağı oldu. Tevfik Fikret, “Yeryüzü vatanım, insanlık ulusum”, “Düşüncesi özgür, bilgisi özgür, vicdanı özgür” bir ozanım demişti, yola çıkarken. Bu düşünceler bayrağı oldu yeni ozanların. Çağdaş şiirimizin tarihi aynı zamanda ülkeyle bütünleşmiş, onu aydınlatan, ona yol gösteren bir şiirin de tarihidir. Mayamızda şiir olması, yalnız son yüzyılla da sınırlı değildir. Yunus Emre’den bu yana neredeyse sekiz yüz yıldır, şiirle içli dışlıdır toplumumuz. Şiirle yatıp kalkmış, şiirle konuşmuştur. Şiirin bu denli toplumsallaşması, insanlığın yaşadığı bütün deneyimlerin saflaştırılarak söze dökülmesine dayanır. İnsanoğlunun var oluşundan beri yaşadıklarını, biriktirdiklerini, birbirine aktardığı bir bilgelik, bir yaşam kılavuzluğu, yol göstericiliğidir şiir sanatı. Yüzyıllardır okunan, dünya durdukça da okunacak şiirlerin ardında, içerdikleri bu yaşam deneyimi gizlidir. Bugün dünya yeni bir yol ayrımına geldi. Bu yol ayrımı giderek insanlık ve yerküre için bir varoluş yokoluş ikilemine dönüşmekte. Kapitalizm, yalnızca bitkilerin değil, insanın da genlerini değiştirmeye; insanı insanlıktan çıkarıp, kendi isteklerini sorgusuzca yerine getirecek yeni bir varlığa dönüştürmeye girişti. İnsanı değiştirmenin temel etkenlerinden biri, belki de başta geleni onun kültürel yapısını değiştirmektir. Son otuz yıldır, teknolojik olanakların da çoğalmasıyla gazeteleri, televizyonları, internet ağları, özel okullarıyla bu yapılmaya çalışılıyor. Bu işte epey yol alındığı ortada. Açıkça söylersek, mayamız bozuluyor. İnsanı insan yapan her şeyin ya içi boşaltılıyor, ya yapısı değiştiriliyor. İnsani olan her şey işlevsiz, yararsız, göz boyayıcı, anlık, tüketim araçlarına dönüştürülüyor. Her insan için en değerli şey olan bireysel kişilik özelliklerinin oluşması, gelişmesi engelleniyor. İnsan da, herhangi bir fabrika ürünü gibi, standartları olan, farklılıkları, özgünlüğü yok edilmiş bir varlık olmaya doğru ilerliyor. “Bir insanın ilk işi nedir? Cevap açık: Kendisi olmak” demişti Tevfik Fikret. İnsanın elinden kendi olma hakkı alındığında, geriye insan özelliklerimizden bir şey kalmıyor. Oysa toplumsal renkliliği, ortak bilinci, bir arada mutlu olma duygusunu yaratan, farklı bireylerin kültürel zenginliklerinin oluşturduğu buluşmadır. [email protected] [email protected] CMYB C M Y B Kültür Servisi - Birleşmiş Milletler Eği- tim, Bilim ve Kültür Kurumu UNES- CO’nun Dünya Miras Komitesi 25 Tem- muz-3 Ağustos tarihleri arasõnda Brezil- ya’da toplanacak. Görüşülecek konular arasõnda İstanbul da yer alõrken hazõrlanan rapor kabul edilirse İstanbul “Tehlike Al- tındaki Miraslar Listesi”ne girecek. UNESCO uzmanlarõnõn “koruyoruz” denilen yerlere gittiklerini ve yapõlarõn ye- rinde olmadõğõnõ fark ettiklerini belirten İs- tanbul 2010 Kentsel Uygulamalar Direktö- rü Mimar Korhan Gümüş, “Sistemli bir yı- kım var sürekli. Şimdi bir de yasayla bu yasal hale getirildi. İçinde yaşayanları dış- layarak ekonomik kırılma yaratarak gerçek- leştirildi. Fener Balat’ta insanlar yerinden edildi. Ankara tarafından tamamen planlama kararlarına aykırı olarak, daha önce hiç ön- görülmeyen bir araç tüp geçiş ihale ile yapıl- maya çalışıldı. Bu da tabii tarihi yarımadayı müthiş bir araç trafiğine boğacaktı” dedi. Ha- liç’teki metro geçişi projesinde de tasarõmla ilgi- li problemlerin olduğunu ifade eden Gümüş, şöyle konuştu: “Kanuni bir zorunluluk olan tarihi yarı- madadaki sit alanlarının yönetim planı da ha- zırlanmadı. Dolayısıyla bu eksiklikleri yeri- ne getirmediği ve tarihi değerler yok edildiği için UNESCO’nun İstanbul’u tehlike altındaki miras listesine alma ih- timali son derece kuvvetli.” Gümüş, İs- tanbul’un yapmasõ gerekenin ise kamu uy- gulamalarõnõn ihale yöntemiyle yapõl- masõnõ engellemek olduğunu belirterek “Kentin muhakeme yeteneğinin geliş- tirilmesi lazım. Restorasyon esnaflık de- ğil, son derece yaratıcı bir iştir. Bu ne- denle kentin yaratıcı zekâya açılması, insanların özne haline gelmesi lazım. İl- kel, tepeden inmeci modelin mutlaka değişmesi gerekiyor” dedi. UNESCO Dünya Mirasõ İzleme Komi- tesi Üyesi Doç. Dr. Deniz İncedayı ise konuy- la ilgili görüşünü şu şekilde ifade etti: “İstanbul’u risk altındaki kültür mirası listesine almayı dü- şünüyorlar. Çünkü yapılan uygulamalar ve UNESBnesco’nun uyarıları bugüne kadar dikkate alınmadı. Özellikle Haliç’teki metro geçişi köprüsü konusunda onlar hassasiyet gös- teriyorlar. Bu konuda UNESCO’nun uyarıları doğrultusunda bir revizyon yapılmamış olması bir de köprünün Süleymaniye Külliyesi’ni olumsuz etkilemesi nedenlerden bazıları sa- dece. Özellikle Haliç Köprüsü konusunda bi- zi uyarıyorlar.” 2011’e kadar uygulanan hiçbir olumlu gelişme olmazsa İstanbul’un dünya kül- tür mirasõ listesinin tamamen dõşõnda kalabile- ceğini belirten İncedayõ, “Bu bizim için bir uya- rı aslında. Bu durum da gerçek bir dünya mi- rası olan İstanbul için uluslararası bir itibar kaybı olur” dedi. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkan Ve- kili Prof. Dr. Öcal Oğuz ise İstanbul’un bir yan- dan modernleşip ulaşõm sorunlarõnõ çözmeye ça- lõştõğõnõ bir yandan da tarihi dokusunun korunmaya çalõşõldõğõnõ vurguladõ: “Dokuyu korumak iste- yenlerle, İstanbul’un gelişimini sağlayanlar arasında uzlaşılamayan kimi konular var. Bi- zim UNESCO olarak rolümüz gelişen İstan- bul’la korunan İstanbul arasında bir denge kur- maya çalışmak” Ortaya atõlan argümanlarõn Haliç’teki köprü te- melli olduğunu ve bu projenin daha başlanmõş, bi- tirilmiş olmadõğõnõ belirten Oğuz, “Devlet veya İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İstan- bul’un dünya miras listesinden çıkmasını ge- rektirecek herhangi bir iş, eylem yapmış değil. Proje var ama sonuçlandırılmış bir şey yok. Proje üzerinden bir sonuca gitmek mümkün de- ğil. Diyelim ki şu 10 - 15 gün içerisinde İBB ve devletimiz kurumları arasında anlaşarak “biz gelecekte yapmayõ düşündüğümüz bu projede re- vizyon düşünüyoruz” dedikleri anda Dünya Miras Komitesi’ne getirilen argümanlar da or- tadan kalkmış olacak bir yandan. O bakımdan listeden çıkarılmasını gerektirecek somut so- nuçlar yok ortada” diye konuştu. İstanbul 1985’te kültür mirasõ listesine aday gös- terilmiş, Türkiye - UNESCO arasõnda bir kon- vansiyon imzalanmõştõ. Bu sözleşmeye göre de Türkiye, büyük çaplõ projelerde UNESCO ile bir- likte işbirliği yapmasõ , haberleşme içinde olma- sõ ve kültürel mirasla ilgili uluslararasõ mevzua- ta uygun davranmasõ gerekiyordu. Bu koşullarõn yerine getirilmediğini düşünen UNESCO Dünya Kültür Mirasõ komitesi Türkiye’ye ilk olarak 2004 yõlõnda bir uyarõ yapmõştõ. 2006 yõlõnda bir- takõm koşullarõn yerine getirilmesi için kararlar alan UNESCO, 2008’de tekrar bu koşullarõ yinelemiş ve Türkiye’ye iki yõl süre vermişti. UNESCO, tarihi kenti “Tehlikede Olan Dünya Mirasõ Listesi”ne alõyor Kültür Servisi - Sel Yayõncõlõk tarafõndan 2009’da basõlan Cinsel Kitaplar serisindeki Ben Mila’nõn “Perinin Sarkacı”, Guillaume Apol- linaire’in “Genç Bir Don Juan’ın Macerala- rı” ve Fransõz P.V.’nin yayõna hazõrladõğõ “Görgülü ve Bilgili Bir Burjuva Kadınının Mektupları” isimli kitaplar, mahkeme kararõyla Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’na gönderilecek. Sel Yayõncõlõk kararla ilgili yaptõğõ yazõlõ açõk- lamada, “Davada gelinen son aşama, daha ön- ceki bilirkişi raporuna itiraz sonucunda İs- tanbul ve Galatasaray Üniversitelerinin ilgili bölümlerinden yeni raporlar istenmesi yö- nündeydi. Ancak üniversitelerden gelen “ki- taplar edebi eserdir ve mahkum edilemez” görü- şü mahkemeyi tatmin etmedi. Ve yetişkinler için hazırlanan kitaplar çocuk kuruluna gön- derildi. Neyin okunup neyin okunmayacağına devlet karar verir mantalitesinin ürünü, te- vellütü 1927 bu kurumun kararının ne yönde olacağını kestimek zor değil” denildi. Bir son- raki duruşmanõn 21 Temmuz’a ertelendi. Diğer üç kitapla birlikte Juan Manuel de Pra- da’nõn “Kukular Kitabı” hakkõnda İstanbul 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde Genel Ahlaka Aykõrõ Suçlar kapsamõnda dava açõlmõş, yayõnevi sahibi İrfan Sancı için 6 aydan 3 yõla kadar hapis cezasõ istenmişti. Davayla ilgili İstanbul Ticaret Üniver- sitesi Hukuk Fakültesi’nden tayin edilen ilk bilir- kişi heyeti, “Kukular Kitabõ”nõ edebi bulurken di- ğer kitaplarõ “okuyanları hayvani hislere sürük- leyecek nitelikte” bulmuştu. Yayõnevinin itirazõ üzerine mayõs ayõnda İstanbul ve Galatasaray Üni- versitelerinden oluşturulan ikinci heyet ise kitap- larõn edebi eser olduklarõ kararõna varmõştõ. NİLAY YILMAZ “Okutma Üzerine” isimli şiirinde “Sınıf’ın ozanıyım mimli, ‘Hababam Sõ- nõfõ’nın yazarıyım ünlü. Kim ne derse desin, çocuklar için yazdım hep” der Rıfat Ilgaz. Gerçekten de çocuklar üze- rine kurulmuş bir yaşamdõr onunki. Ne var ki genellikle yetişkinler için yazdõk- larõyla anõlõr. Oysa, çocuk edebiyatõna ka- zandõrdõğõ yapõtlar da yetişkinler için yaz- dõklarõ kadar önemlidir. “70 yaşın bana kazandırdığı de- neyimlerden en başta geleni, kü- çümsenmeyecek çocuk ve torun sa- yısıdır” diyen Ilgaz’õn 15 yõllõk öğ- retmenlik deneyimi de çocuklarõ ya- kõndan tanõmasõna olanak sağlayan başka bir özelliğidir. Ilgaz’õn çocuklar için yazdõğõ yapõtlarõn hemen hemen hepsinin çocuklar tarafõndan yõllardõr ilgiyle okunduğunu biliyoruz. Öğretmen olmasõna rağmen çocuklar için yazdõğõ yapõtlarda onlara bir ‘öğ- retmen’ gibi yaklaşmamasõ Ilgaz’a olan ilgi ve beğeninin kaynağõdõr bir bakõma. Kitaplarõnda çocuk edebiyatõnda sõklõk- la rastladõğõmõz ‘tepeden bakan yetişkin’ yaklaşõmõnõ görmeyiz. O, çocuğa şekil- lendirilmesi gereken bir hamur gibi bak- maz, ona şekil vermeye, öğretmeye ça- lõşmaz. Ilgaz, çocuğu birey yerine koyar. “Nasıl davranılması gerektiğini” ço- cuklara doğrudan söylemez. Siyah ya da beyaz değildir karakterle- ri, iyi yanlarõ kadar kötü huylarõ da bu- lunur. Yetişkin kahramanlarõ da böyledir. Büyüklerin de hata yaptõklarõnõ gördük- lerinde mükemmel olmalarõ gerekmedi- ğini düşünen çocuklar benzer bir olayla karşõlaşõrlarsa kendi çözümlerini ürete- bileceklerini bilirler. Sonuç olarak diyebiliriz ki çocuklar Ilgaz’õn satõr aralarõnda insanõ görür, in- san olmanõn gereklerini edinirler. Öy- küler hep mutlu sonla bitmese bile ço- cuklar başka kazanõmlar elde ederek başka açõlardan ‘kazanan’ olurlar. Ço- cuklarõ ‘adam’ etmek için değil de ‘in- san’ edebilmek için yazmak işte o yüzden daha zordur. “Çocuklar için yazdım hep” diyebilmek de işte o yüzden ayrõ bir bakõş, ayrõ bir emek, ay- rõ bir heyecan ister. İşte o yüzden, 7 Temmuz 1993’te aramõzdan ayrõlan Ilgaz’õ biz, çocuk edebiyatõna gönül ve- renler, bir başka seviyor ve anõyoruz... ([email protected]) * İstanbul Bilgi Üniversitesi Fen-Ede- biyat Fakültesi Türk Dili Birimi ‘Çocuklar için yazdõm’ diyebilmek Akatlı’yı uğurluyoruz Kültür Servisi - Kõ- sa bir süre önce gazete- miz yazarlarõ arasõna katõ- lan ve pazar günü yaşa- mõnõ yitiren yazar Füsun Akatlõ için bugün saat 10.30’da Muhsin Er- tuğrul Sahnesi’nde bir tören düzen- lenecek. Törenin ardõndan Akatlõ, Teşvikiye Camii’nde kõlõnacak öğle namazõnõn ardõndan Çengelköy Me- zarlõğõ’nda toprağa verilecek. Sivas katliamını konu alan ‘Alaz’ gösterimde ANKARA (AA) - Ankara Baro- su’nca hazõrlanan, “Sivas Olayla- rõ”na ilişkin dava sürecinde yaşa- nanlarõ, hukukçularõn ve müdahil avukatlarõn dili ile anlatan “Alaz”‘ adlõ belgeselin ilk gösterimi yapõl- dõ. Ankara Barosu Eğitim ve Kül- tür Merkezi’nde gerçekleşen göste- rim öncesinde konuşma yapan bel- geselin yapõm sorumlusu ve Anka- ra Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Onur Tatar, belgeselin, ba- ronun teknik imkânlarõyla hazõrlan- dõğõnõ belirterek yaşananlarõn unu- tulmamasõ için Madõmak Oteli’nin müzeye dönüştürülmesi ve sanõkla- rõn yakalanarak yargõ önüne çõka- rõlmasõ gerektiğini bildirdi. Doğançay Müzesi’nin yeni müdürü Bergin Azer Kültür Servisi - Doğançay Mü- zesi’ne yeni müdür olarak Bergin Azer atandõ. 2004 yõlõnda Türki- ye’nin ilk çağdaş sanat müzesi ola- rak açõlan Doğançay Müzesi’nin yeni müdürü Azer, ABD’de yaşadõ- ğõ senelerde, Washington DC’de The Smithsonian Museum ile New York’ta ise The Metropolitan Mu- seum of Art’ta ve JJC’de yapõlmõş olan çeşitli etkinliklerde yer aldõ. DÜZELTME Dün gazetemizin 19. sayfasõn- da yayõmlanan “Cinayet hiç unutulmasın” başlõklõ haberimiz- de, 23 Mayõs 1980 günü faili meçhul bir cinayete kurban giden Sevinç Özgüner’in adõ yanlõşlõk- la Sevinç Özgüven olarak veril- miştir. Düzeltir, ailesinden ve okurlarõmõzdan özür dileriz. ‘Kitaplar mahkûmedilemez’ ÖZLEM GÜVEMLİ UNESCO Dünya Miras Ko- mitesi’nin 1 Haziran 2010 ta- rihli karar taslağõna göre İs- tanbul, 2011 yõlõnda Dünya Miras Listesi’nden silinecek ve bu yõl “Tehlikede olan Dün- ya Miras Listesi”ne alõnacak. Taslakta önerilen bu kararõn en önemli gerekçesi ise İstan- bul’un görünümünü olumsuz yönde etkileyen Haliç Metro Köprüsü inşaatõ. 25 Temmuz-3 Ağustos ta- rihleri arasõnda Brezilya’da gerçekleştirilecek Dünya Miras Komitesi’nin 34. yõllõk top- lantõsõ öncesinde hazõrlanan “34 COM 7B.102” Nolu karar taslağõ aynen kabul edilirse İstanbul artõk dünya mirasõ listesinde yer almayacak. Taslakta Haliç üzerinde kuleli kablo destekli bir metro köprüsü projesi teklifinin İstanbul’un bütünlüğüne geri dön- dürülemez zararlar verme potansiyeline sahip ol- duğu vurgulanarak “Taraf devlet ve Büyükşe- hir Belediyesi yetkililerinden derhal Haliç metro köprüsü projesinden vazgeçmelerini ta- lep etmektedir. Taraf devlet alternatif köprü için özellikle Süleymaniye Camisi ve Tarihi Ya- rımada’nın genel silueti üzerindeki etkilerinin kapsamlı değrlendirmesini sağlamak için mü- zakereler başlatmalı” denildi. “5366 sayılı yasa durdurulsun” Taslakta, 5366 sayõlõ Yõpranan Tarihi ve Kül- türel Taşõnmaz Varlõklarõn Yenilenerek Korun- masõ ve Yaşatõlarak Kullanõlmasõ Hakkõnda Ya- sa’nõn uygulamasõnõn durdurulmasõ, İstanbul surlarõnõn restorasyon projeleri ile ilgili bilgi sağ- lanmasõ istendi. Taslağa gö- re İstanbul’un listeden çõk- mamasõ için Marmaray ve Motorlu Araç Geçiş Tüne- li projelerine “Çevre ve Sosyal Değerlendirme”, “Evrensel değerler” ile il- gili spesifik bir değerlen- dirme eklenmesi de gerek- li. Taslakta İstanbul’un lis- teden çõkarõlmamasõ için UNESCO’nun diğer talep- leri ise “Ahşap yapıların korunabilmesi için çok or- taklı bir rehabilitasyon programı geliştirilmezse, trafiğin Tarihi Yarımada üzerinde potansiyel etki- lerini göz önüne alan bir Trafik Mastır Planı ha- zırlanmazsa, inşaat ve altyapı projelerinin İs- tanbul’un üstün evrensel değerine etki etme- mesi için bütüncül bir çerceve oluşturacak Yönetim Planı uygulamaya konulmazsa” şek- linde sõralandõ. Sultanahmet’teki Four Season Hotel’in arkeolojik alanda süren ek bina inşaa- tõnõn mahkeme kararõ ile iptal edilmesinin mem- nuniyetle karşõlandõğõ ifade edilen taslakta, önemli arkeolojik kalõntõlarõn hava koşullarõna uzun süre maruz kalmasõndan dolayõ endişe du- yulduğu belirtildi. Taslakta Türkiye’nin bu ka- lõntõlarõn korunmasõ ile önlem almasõ istendi. Taslakta Türkiye’nin Haliç üzerinde metro köp- rüsü projesi için gecikmeden alternatif bir teklif sağlamasõ halinde İstanbul’un “Tehlike Altõndaki Dünya Mirasõ Alanlarõ Listesi” den çõkarõlmasõ için 2011’deki 35. oturumda değerlendirilmek üzere 1 Subat 2011 tarihine kadar Dünya Miras Merkezi’ne dikkat çekilen konulara ilişkin detaylõ bir rapor sunmasõ da talep edildi. Temmuz ayõnda Brezilya’da gerçekleştirilecek Dünya Mirasõ Komitesi toplantõsõnda İstanbul taslak karara göre Haliç Metro Köprüsü yüzünden miras listesinden çõkarõlacak. Tehlike altõndaki miras listesine girecek olan İstanbul’un durumu 1 Şubat 2011’e kadar UNESCO’nun talepleri yerine getirilirse yeniden gözden geçirilecek. Tarihi kent Dünya Mirasõ Listesi’nden çõkabilir İstanbul utancı... Sel Yayõncõlõk’õn Cinsel Kitaplar serisin- deki iki kitabõ ile “Görgülü ve Bilgili Bir Burjuva Kadõnõnõn Mektuplarõ” Küçükleri Muzõr Neşriyattan Koruma Kurulu’na gönde- rilecek. Yayõnevi karara sert tepki gösterdi. Yargõ kararõna yayõnevi tepkisi RIFAT ILGAZ ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ANILIYOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle