25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 6 TEMMUZ 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘Sahte Darbe Belgeleri...’ Balyoz davasının “1 numaralı” sanığı olacağı ileri sürülen emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın kızı ve damadının yönettikleri bir internet sitesinde, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Edelman’a, Türkiye’de görev yaptığı 2000- 2005 döneminde AKP yanlısı bazı kişilerin, TSK’nin darbe hazırlığı yaptığına ilişkin birtakım belgeler getirdiğini ileri süren bir haber yayımlanmış. Büyükelçinin, o belgeleri hemen ABD’li uzmanlara -CIA’nın Ankara istasyonundaki ilgililer olmalı. O.B.- incelettiği; ancak bunların sahte olduğunun anlaşıldığı bölümü, haberin en can alıcı yanını oluşturuyor. Babalarına yüklenmek istenilen ağır bir suçlamayı aydınlatmak için Pınar Doğan-Dani Rodrik çiftinin çabalarını anlayışla karşılamak; ama onunla da yetinmeyerek eski Büyükelçi’nin ileri sürdüğü o “AKP Hükümeti yanlısı bazı kişilerin” kim olduğunu da ivedilikle öğrenmek gerekiyor. O ihtiyacı duyanlardan DSP Genel Sekreteri ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi, Başbakan’a yönelttiği bir soru önergesi ile sahte belgelerle yabancı büyükelçiliklerin kapılarını aşındıran gayretkeş vatanseverlerin kim olduklarının ortaya çıkartılmasını istiyor. Keşke Sayın Başbakan, devlet istihbaratını bu konunun bir an önce aydınlatılması için görevlendirdiğini ve bununla da yetinmeyerek eski Büyükelçi’den yardımcı olmasının Dışişleri Bakanlığı tarafından istenildiğini, hemen açıklayabilse. Beş yıl önce CIA’nın belirlediği Öylece, o sahteliği CIA tarafından en az beş yıl önce ortaya çıkartılmış olan belgelerin, aylardan beri özel yetkili savcılarımızı uğraştıran Balyoz dosyasına da sızıp sızmadığı konusunda, ne zaman başlayıp hangi yılın hangi ayının hangi gününde sona ereceğini bilemediğimiz o ucu açık davalar zincirinin şimdilik görünen son halkası olan ünlü davaya da bir ölçüde ışık tutulmuş olacaktır. Zira dünkü Zaman’da yer alan ve Yüksek Askeri Şûra’nın çalışma düzenini altüst edecek bir başka haber, bugünlerde ilgili Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na verileceği bildirilen 1000 sayfalık Balyoz davası iddianamesinde 25 muvazzaf generalle birlikte 270 kişinin şüpheli olarak yer alacağı bilgisi de var. O bilgilere göre halen TSK’de görev yapmakta olan şüphelilerden önemli bir bölümünün ağustos kararnamesinde terfi edip etmemeleri YAŞ’ın gündeminde yer almış olsa bile, şüpheli oldukları için TSK Personel Kanunu’na göre herhangi bir işlem yapılmaması gerekecekmiş. Sözü edilen yasa, her ne kadar, “şüpheli”lerin değil de “tutuklu” olanların durumunu belirtiyorsa da şimdiden yapılan baskı girişimleri mide bulandırıcı geldi bana. TSK’nin düzeni altüst mü olacak? Bu “mış”lı haberler, kim bilir kaç general ve daha alt rütbedeki görevliyi tedirgin etmiştir? Sadece onlar mıdır tedirgin olacaklar? Uzun bir süre, kendi gelenekleri ve yöntemlerine, aşağıdan yukarıya doğru bu yılki rütbe yükseltmelerini, görev uzatmalarını, emeklilik durumlarını belirlemiş olan TSK’nin öneriler listesi de sanırım hayli yara almış olacaktır. Düşünebiliyor musunuz? Doğruluğu ancak uzun bir yargılama aşamasından sonra belirlenebilecek olan birtakım iddiaların yer aldığı iddialar yüzünden, gelecekleri karartılacak olan insanlar. Şimdi hangileri hangi görevlerde, sorumsuz bazı politikacılarımız arasında tenis topuna dönen atışmalara aldırış etmeden gerçek siperlerde ya da alanlarda kimi dimdik ayakta, kimi ister istemez çökerek vatan görevlerini yapmaktalar... Geleceklerini, şayet bugünlerde mahkemeye sunulacak olursa o iddianamenin içinde yer alacak ve tek bir savcının iki dudağı arasından çıkacak görüşe bırakmış olarak... Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net Deniz Kurmay Albay Çiçek, 28 Şubat’õn intikamõ olarak kendisine komplo kurulduğunu söyledi ‘TSK’debenitanõmayanyoktur’HATİCE TUNCER HİLAL KÖSE İrticayla Mücadele Eylem Plan da- vasõnda tutuklu yargõlanan Deniz Kur- may Albay Dursun Çiçek, kendisine kurulan komplonun nedenlerinden birinin 28 Şubat sürecinde Deniz Kuv- vetleri’nin tutumu olduğunu söyledi. Başarõlõ görevlerinin de komploda etken olduğunu belirten Çiçek, “Si- lahlı Kuvvetler içinde tanınan albay olarak ilk üçe girerim” dedi. Davanõn dördüncü oturumunda De- niz Kurmay Albay Çiçek’in çapraz sorgusu tamamlandõ. Çiçek, 2004 yõ- lõnda başladõğõ bilgi destek dairesin- den ayrõldõktan sonra, 7 Eylül 2009’dan itibaren Deniz Kuvvetle- ri’nde görev yaptõğõnõ kaydetti. Dai- rede göreve başladõğõnda araştõrma ya- parken bir televizyon kanalõnda ya- yõmlanan “Şubat Soğuğu” dizisinin “İrtica ile Mücadale Eylem Planı” adlõ sahte belgenin her maddesinin bir bölüm halinde yayõmlandõğõnõ gör- düğünü anlattõ. Çiçek, “Planın izleyici kitlesi hazırlandı, daha sonra icra- sına geçildi. Şimdi biz suçlanıyoruz. Genelkurmay’ın böyle planı icra bi- rimi yok” dedi. Soru üzerine, NA- TO’yla ilgili görevleri nedeniyle her yõl bir kez yurtdõşõna çõktõğõnõ belirten Çiçek, Ergenekon davasõ sanõklarõn- dan herhangi biriyle aynõ uçakta se- yahat etmediğini, hiçbiriyle tanõşma- dõğõnõ söyledi. Çiçek, yargõç Hüsnü Çalmuk’un “Sizin hedef seçilmeniz kurum için- de kimin işine yarar” sorusunu şöy- le yanõtladõ: “Kimsenin beni hedef alacak komplo içine gireceğini san- mıyorum. Dursun Çiçek görevle- rinden dolayı sevilen biri. Silahlı Kuvvetler içinde tanınan albay ola- rak ilk üçe girerim. Kara Harp Okulu’ndan gelen deniz piyade- yim. Kara ve Deniz Kuvvetleri’nde de beni tanımayan çok azdır. Bilgi destek dairesinde denizci olan tek şube müdürüyüm. Hasdal’da bu- lunan 18 kişiden 13’ü denizci. Bu se- naryoyu yazanlar denizcileri he- defe koymuşlar.” 28 Şubat sonrasõnda belge sõzdõrdõ- ğõ gerekçesiyle yargõlanan Onbaşõ Kadir Sarmusak’a dikkat çeken Çi- çek, isim vermeden, Sarmusak’õn da- vasõ kapsamõnda yargõlanan eski İs- tihbarat Dairesi Başkanvekili Bülent Orakoğlu’nun “Deşifre” adlõ kitabõ- na işaret etti. Çiçek, “Yargılanan is- tihbarat başkanının yazdığı kitap- larda intikamın alınacağı yazıyor- du. Bilgi Destek Dairesi’ndeki tek denizci benim. İsmimin maksatlı ya- zıldığını düşünüyorum” dedi. Taraf gazetesinde yer alan sivil toplum ör- gütleriyle ilgili andõç konusunda da sorgulanan Çiçek, “Yaşar Büyükanõt da konuyu takip etti. Böyle bir ça- lışmanın yapılmadığını söyledi. So- ruşturuldum ve hakkımda işlem yapılmadı” dedi. 1. Ordu Komutanõ Orgeneral Hasan Iğsız’la ilgili soru yöneltilmesine avukat Celal Ülgen, “Müvekkilim Iğsız aleyhine tanık yapılmak isteniyor” diye itiraz etti. ‘Senaryo ne demek’ Çiçek, mahkeme üyesi yargõç Sedat Sami Haşıloğlu’nun “Andıç nasıl hazırlanır” sorusu üzerine, andõçõn bir iç çalõşma olduğunu, komutana su- nulduğunu, alõnacak tedbirlerin ko- mutanõn emrine bağlõ olduğunu kay- detti. Haşõloğlu’nun, Çiçek’e, Başsavcõ İlhan Cihaner davasõnda yargõlanan Astsubay Şenol Bozkurt’u tanõyõp ta- nõmadõğõnõ sormasõ itirazlara neden ol- , A V U K A T L A R C N C İ L E I S L A K İ M Z A A T T I Çiçek’in avukatlarõ, duruşma salo- nuna getirdikleri bilgisayar des- tekli CNC cihazõyla, õslak imza atõ- labileceğini savundu. İmza uygulamasõ yapacaklarõnõ belirten Çiçek’in avukatõ Celal Ülgen, herhangi bir kişinin imzasõnõ talep et- tiklerin söyledi. Başkan Şengün, “zor bir imza olsun” diye espri yaparken Mübaşir Aydın Arslan bir kâğõda im- zasõnõ attõ. Avukat Hüseyin Ersuz, mü- başir Arslan’õn imzasõnõn önce ta- randõğõnõ sonra bilgisayarda netleş- tirildiğini anlattõktan sonra õslak ola- rak taklit edilen imza, heyete göste- rildi. Sahte imzalõ belge daha sonra savcõ Pekgüzel’e sunuldu. Başkan Şengün’ün “Bu makine bu işler için mi” diye sorusu üzerine Er- söz, bilgisayar ile çalõşan makinelerin çeşitli amaçlarla kullanõlabileceğini söyledi. Başkan Şengün, “Elin baskısı ne olacak? Bu makine ile ancak as- lı bulunabilen imza taklit edilebilir, fotokopi üzerinden olmaz” dedi. Avukat Hüseyin Ersöz savunma- sõ sõrasõnda salondaki perdeye im- za makinesi yardõmõyla Cumhuri- yet Savcõsõ Mehmet Ali Pekgü- zel’in bir evraktan kopyalanan im- zasõnõn İrtica ile Mücadele Eylem Planõ belgesinin altõna monte edil- diği bir video filmi yansõttõ. du. Haşõloğlu, Çiçek’e “Senaryo gereği dosyalar birleştirildi di- yorsunuz. Ne demek istiyorsu- nuz” diye sordu. Çiçek de “Bu ka- rarı siz vereceksiniz. Tarafımdan yazılmış plan yok. Planın Erzincan ayağı da yok. Savcı olsaydım se- naryoyla ilgili delilleri ortaya ko- yardım” dedi. Haşõloğlu, Aydõnlõk dergisinde Çiçek’in cemaatçi oldu- ğu iddiasõnõ içeren habere dikkat çe- kerek, “Bu haber, kendinizi özel- likle feda ettiğiniz anlamına gel- miyor mu” diye sordu. Çiçek de “Planı hazırlamış olsaydım olur- du” karşõlõğõnõ verdi. Haşõloğlu’nun “Ağır bir itham mı” sorusuna da “Bilimsellikten, ikna edicilikten uzak dedikodu” yanõtõnõ verdi. ‘Neden siz seçildiniz?’ Mahkeme Başkanõ Köksal Şen- gün ise Çiçek’e “Genelkurmay Başkanlığı’nda Bilgi Destek Dai- resi gibi birçok daire var. Sizin gi- bi kurmay subay çalışanları var. Onca subaya karşılık sizin hak- kınızda bunca ihbar mektubu var. E-posta ihbarları, gizli tanık ihbarları, İrtica ile Mücadele Ey- lem Planı gibi belgelerle hep size niye yüklendi. Neden siz seçildi- niz” diye sordu. Bilgi Destek Dai- resi’nin son dönemde önem kazan- dõğõnõ, silahlõ kuvvetlerle halkõn arasõnõ açmak gibi değişik maksat- lõ iç ve dõş destekli propagandanõn olduğunu belirten Çiçek, “Bunları tespit edecek ve karşı tedbirler önerecek birim de Bilgi Destek Dairesi” dedi. İrticanõn çalõşma ko- nusu olmamasõna karşõn denizci ol- duğu için seçildiğini savunan Çiçek, “Hedef silahlı kuvvetler. Senar- yoda seçilen isimler genellikle de- nizci” dedi. Başkan Şengün’ün, “Denizcileri yıpratmakla hava, kara kuvvetlerini de yıpratacak- lar mı’ sorusuna da Çiçek, “So- ruşturma savcısı olsaydım bunun delillerini ortaya koyardım” ya- nõtõnõ verdi. İhbarlar dikkate alõna- rak sanõk yapõldõğõnõ söyleyen Çiçek, “İddianameyi hazırlayanlar so- ruşturma değil, senaryo savcısı” dedi. Çiçek, geçmişinin ortada ol- duğunu ifade ederek sözlerini şöy- le tamamladõ: “Bunlar, vicdanı olan bir insanın yapabileceği işler değil. Kuvvetli suç şüphesi, iftira ve yargısız infaz şüphesinin göl- gesinde kalmıştır.” Duruşmaya bugün devam edilecek. YERELE DARBE İller Bankası’na tasfiye EMRE DÖKER İZMİR - Belediyeler ve özel idareler, İller Bankasõ ödeneklerinden de oluyor. Yerel yönetimlerin paylarõ dõşõnda tek- nik yardõmõyla de en önemli destekçisi konumundaki İller Bankasõ tasfiye edili- yor. Hazõrlanan yasa tasarõsõyla, genel bütçeden yerel yönetimlere verilmesi ge- reken yüzde 5’lik bölümün, hükümetin atayacağõ isimler tarafõndan yönetilmesi öngörülüyor. Tasarõnõn yasalaşmasõ du- rumunda, kamu kurumu olan İller Ban- kasõ’nõn özel bankaya satõlmasõnõn önü de açõlmõş olacak. 2006 yõlõnda TBMM’ye sunulan İller Bankasõ’nõn anonim şirkete dönüştürül- mesini öngören yasa teklifinin bugün- lerde TBMM Genel Kurulu’nda görüşül- mesi bekleniyor. Tasarõya göre İlbank AŞ adõnda banka kurulacak ve belediye- ler, artõk bankacõlõk işlemlerinin içine sürüklenecek. Tasarõyla borç batağõndaki belediyeler hizmet üretemeyecek duru- ma gelebilecek. Projeleri gerçekleştire- meyen belediyelerin ek maliyetleri hal- kõn üzerine yüklemesinin önü açõlacak, belediyelerin sahip olduğu malvarlõklarõ da haczedilebilecek. Tasarõya göre İl- bank adõnda banka kurulacak ve banka- nõn sermayesi 9 milyar lira olacak. Bu sermaye Bakanlar Kurulu kararõyla beş kat arttõrõlabilecek. Şehir Plancõlarõ Odasõ Genel Sekreteri, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Dok- toru Ümit Özcan “İller Bankası eskisi gibi hibe kredi de vermeyecek. Nere- deyse genel bütçenin yüzde 5’lik kısmı ‘malum çevreler’ tarafından atanacak anonim şirketin yönetimi tarafından yönetilecek. Yerel yönetimlere büyük bir darbe vurulacak” dedi. İller Banka- sõ’nõn temel kurulma gerekçesinin bele- diyelere teknik yardõmda bulunmak ol- duğunu anõmsatan Özcan, yasa tasarõsõy- la yerel yönetimlerin bankanõn ortaklõ- ğõndan çõkarõldõğõnõ da dile getirdi. Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Bir- liği de (TMMOB), tasarõnõn gündeme gelmesiyle çekincelerini dile getirdi. Türkiye’deki tüm belediye başkanlarõna yazõ gönderen TMMOB, yasa tasarõsõyla “kâr” amacõ gütmeyen İller Bankasõ’nõn tasfiye edilmek istendiğini vurguladõ. TMMOB tasarõyla ilgili şu uyarõlarda bulundu:  Özellikle belediyelerin yerel hal- kın gereksinimlerini karşılayacak ya- tırımları yapma olanakları, önemli öl- çüde ortadan kalkacaktır. Tasarıyla İller Bankası şirketleştirilirken ban- kanın ortağı olan yerel yönetimlerin görüşü alınmadan, sermayesi ve bü- tün mal varlıkları hazineye devredile- cektir.  İller Bankası şirketleştirildiği takdirde, kamu kuruluşu olan İller Bankası’nın özel bir bankaya satıla- bilme olanağı yaratılmış olacaktır.  Bugün genel bütçeden yerel yöne- timlere verilmek üzere İller Banka- sı’na aktarılan yüzde 3’lük pay kalk- mış olacaktır.  Temin edilecek kredi faizlerinin yüksekliği nedeniyle, belediyeler hiz- met üretemez duruma düşecektir.  Belediyelerin sahip olduğu mal varlıkları haczedilebilecektir. Nükleer ısrarı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ Taner Yıldız, nükleer santrallarõn mutlaka Tür- kiye’ye kazandõrõlmasõ gerektiğini savu- narak, “Bu artık bir milli meseledir. Bu süreçler ileride tarihe önemli dipnotlarla birlikte geçecek konulardır” dedi. Yõldõz, Türkiye’deki enerji sektörünün siyasi ilişkilerden arõndõrõlamayacak ko- numda olduğunu da söyledi. Akbank ile Türkerler holding arasõnda yenilenebilir enerji proje finansmanõ kredisi imza tö- reninde gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Yõldõz, Kerkük-Yumurtalõk boru hattõndaki patlamanõn anõmsatõlarak, sevkõyatõn ne za- man normale döneceğinin sormasõ üzeri- ne, bu patlamayla yaklaşõk 5-6 bin varil ci- varõnda bir petrol sevkõyatõnõn yapõlama- dõğõnõ söyledi. Yõldõz, “Zannediyorum 1-2 gün içerisinde toparlamış olacağız. Ondan sonra da sevkıyat devam ede- cek” dedi. Nükleer santral projesine iliş- kin Meclis’te takvimin nasõl olacağõnõn so- rulmasõ üzerine de Yõldõz, şunlarõ kaydetti: “Zannediyorum bu haftanın sonun- da ya da önümüzdeki haftanın başında nükleer güç santrallarının yapımıyla alakalı hükümetler arası anlaşma TBMM Genel Kurulu’na da gelir. Ora- da da bütün partilerimizin desteğiyle bunu çıkarmış olacağız. Çünkü bu ar- tık bir milli meseledir. Nükleer santra- lı mutlaka Türkiye’ye kazandırmamız lazım. Bu süreçler ileride tarihe önem- li dipnotlarla birlikte geçecek konular- dır. O açıdan ben hem sivil toplum ör- gütlerinin hem bütün partilerin destek vereceğine inanıyorum.” Yõldõz, nükleer santrallarõn yapõmõyla ilgili hükümetler arasõ anlaşmanõn önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülebileceğini söyledi Bosch fabrikasına mescit incelemesi LEVENT GENCELLİ BURSA- TMSF’nin el koyduğu Bursa Olay gazetesinin Robert Bosch’un Bursa’daki fabrikasõnda işçilerin ibadet etmesine izin verilmediği yönündeki haberlerinin ardõndan Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ, fabrikada inceleme yaptõ. Fabrikada 4 mes- cit olduğu belirlendi. Bosch Fabrikasõ’nda namaz kõlan çalõşan- lara fabrika yöneti- mince baskõ yapõldõğõ, ara dinlenmelerde so- yunma dolaplarõnõn ol- duğu yerde namaz kõ- lanlara ihtar verildiği, psikolojik baskõlarõn gün geçtikçe arttõğõ id- dialarõ üzerine Başba- kanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ, Bursa Va- liliği’nden konunun araştõrõlmasõnõ istedi. Bunun üzerine Bursa Vali Yardõmcõsõ ve İn- san Haklarõ Kurulu Başkanõ Ahmet Ham- di Usta ile AKP İl Başkan Yardõmcõsõ ve İnsan Haklarõ Kurulu Üyesi Mehmet Çetin fabrikada inceleme yaptõ. Usta ve Çetin, yaptõklarõ denetim so- nucunda bir “incele- me ve araştırma” ra- poru hazõrladõ. Rapor- da, Fabrika İnsan Kay- naklarõ Sorumlusu Le- mi Yağcılarlıoğlu’nun işçilerin işyeri içeri- sinde yere serdikleri seccade ya da kartonlar üzerinde namaz kõl- maya çalõşmalarõ üze- rine mescitte namaz kõlmalarõ konusunuda uyarõldõğõ, fabrikada 4 adet mescit bulunduğu görüşüne yer verildi DÜZENLEMEYE İTİRAZ ETTİ TRT’den ‘RTÜK denetimine hayõr’ AYŞE SAYIN ANKARA - Kendi yayõnlarõ- nõn “efendisi” konumunda olan TRT’nin keyfi, yeni Radyo Te- levizyon Yasa Tasarõsõ’yla bo- zuldu. Tasarõda diğer özel te- levizyonlar gibi RTÜK deneti- mine tabi olmasõ öngörülen TRT, düzenlemeye itiraz etti. AKP hükümetinin hazõrladõğõ yeni Radyo Televizyon Yasa Ta- sarõsõ’yla ilgili TBMM Anaya- sa Komisyonu içinde oluşturu- lan alt komisyon, ilgili meslek kuruluşlarõ ile sivil toplum ör- gütleri, sendikalarõn bu konudaki görüşlerini almaya başladõ. Ulu- sal frekans planlamasõ ve li- sans verme yetkisinin RTÜK ta- rafõndan yapõlmasõnõ öngören tasarõda, kamu-özel ayrõmõ yap- madan tüm yayõn kuruluşlarõnõn yayõn içeriği denetim yetkisi de yine kurula veriliyor. Şimdiye kadar RTÜK denetimine tabi ol- mayan TRT de bu kapsama alõ- nõyor. Ancak TRT bu düzenle- meye itiraz etti. Kamu yayõncõ- lõğõ yaptõğõnõ belirten TRT, mev- cut düzenin korunmasõnõ istedi. Düzenlemeyle ilgili bilgi veren Alt Komisyon Başkanõ Ayhan Sefer Üstün, TRT’nin RTÜK denetimine karşõ çõktõğõnõ ancak bu konuda tasarõdaki düzenle- mede değişiklik düşünülmedi- ğini söyledi. W A S H I N G T O N P O S T G A Z E T E S İ ‘Türkiye’de basõn özgürlüğü yetersiz’ Dış Haberler Servisi - ABD’de yayõmlanan Washington Post gazetesinde yer alan bir makalede Türkiye’de basõn öz- gürlüğünün yetersiz olduğu be- lirtilirken gelecek hafta görülecek olan Doğan Yayõn’a getirilen vergi cezasõnõn ele alõnacağõ du- ruşmaya dikkat çekildi. Gazetede dün yayõmlanan Ja- nine Zacharia imzalõ makalede, Türkiye’deki medya ve basõn özgürlüğüne ilişkin eleştirilere yer verildi. Gelecek hafta İstan- bul’da görülecek mahkemede yargõcõn Doğan Yayõn’a getirilen vergi cezasõnõn “yasal” olup ol- madõğõnõ belirleyeceğini yazan gazete, “Batı’nın ortağı ola- rak güvenilirliğini kanıtlama- ya çalışan bir ülke olan Tür- kiye, gelecek hafta sıkıntılı bir an ile karşı karşıya” ifadesini kullandõ. Yazõda Doğan Yayõn’a bağlõ gazetelerin Erdoğan hü- kümetine sert eleştirilerde bu- lunduğu kaydedildi. “Türkiye Batı’ya bakarken dava basın özgürlüğündeki yetersizliği vurguluyor” başlõklõ analizde mahkeme kararõnõn, Türkiye’nin benimsemekte olduğu yönün bir göstergesi olarak çok yakõndan izleneceği savunuldu. Doğan Yayõn’a “rekor vergi cezası” ve- rildiğinde ABD ve AB’nin cezayõ doğru bulmadõklarõnõ dile getir- diği belirtildi. HABER İHBAR KABUL EDİLDİ Doğu Türkistan Platformu üyesi bir grup, Çin’deki Sincan Uy- gur Özerk Bölgesi’nde geçen yıl yaşanan olayları protesto et- ti. Çin Büyükelçiliği rezidansının bulunduğu sokağın girişinde toplanan grup adına basın açıklaması okuyan Dünya Uygur Kongresi Genel Başkan Yardımcısı Seyit Tümtürk, Doğu Tür- kistanlıların insani hak arayışlarının orantısız ve aşırı güç kul- lanılarak bastırılmasını protesto ettiklerini kaydetti. Grup- takilerle polis arasında zaman zaman arbede yaşandı. Doğu Türkistanlılar Çin’i protesto etti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle