Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
6 TEMMUZ 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
‘Sahte Darbe Belgeleri...’
Balyoz davasının “1 numaralı” sanığı olacağı
ileri sürülen emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın
kızı ve damadının yönettikleri bir internet
sitesinde, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi
Edelman’a, Türkiye’de görev yaptığı 2000-
2005 döneminde AKP yanlısı bazı kişilerin,
TSK’nin darbe hazırlığı yaptığına ilişkin
birtakım belgeler getirdiğini ileri süren bir haber
yayımlanmış.
Büyükelçinin, o belgeleri hemen ABD’li
uzmanlara -CIA’nın Ankara istasyonundaki
ilgililer olmalı. O.B.- incelettiği; ancak bunların
sahte olduğunun anlaşıldığı bölümü, haberin
en can alıcı yanını oluşturuyor.
Babalarına yüklenmek istenilen ağır bir
suçlamayı aydınlatmak için Pınar Doğan-Dani
Rodrik çiftinin çabalarını anlayışla karşılamak;
ama onunla da yetinmeyerek eski
Büyükelçi’nin ileri sürdüğü o “AKP Hükümeti
yanlısı bazı kişilerin” kim olduğunu da
ivedilikle öğrenmek gerekiyor.
O ihtiyacı duyanlardan DSP Genel
Sekreteri ve Denizli Milletvekili Hasan
Erçelebi, Başbakan’a yönelttiği bir soru
önergesi ile sahte belgelerle yabancı
büyükelçiliklerin kapılarını aşındıran gayretkeş
vatanseverlerin kim olduklarının ortaya
çıkartılmasını istiyor. Keşke Sayın Başbakan,
devlet istihbaratını bu konunun bir an önce
aydınlatılması için görevlendirdiğini ve bununla
da yetinmeyerek eski Büyükelçi’den yardımcı
olmasının Dışişleri Bakanlığı tarafından
istenildiğini, hemen açıklayabilse.
Beş yıl önce CIA’nın belirlediği
Öylece, o sahteliği CIA tarafından en az beş
yıl önce ortaya çıkartılmış olan belgelerin,
aylardan beri özel yetkili savcılarımızı
uğraştıran Balyoz dosyasına da sızıp sızmadığı
konusunda, ne zaman başlayıp hangi yılın
hangi ayının hangi gününde sona ereceğini
bilemediğimiz o ucu açık davalar zincirinin
şimdilik görünen son halkası olan ünlü davaya
da bir ölçüde ışık tutulmuş olacaktır.
Zira dünkü Zaman’da yer alan ve Yüksek
Askeri Şûra’nın çalışma düzenini altüst
edecek bir başka haber, bugünlerde ilgili Ağır
Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na verileceği
bildirilen 1000 sayfalık Balyoz davası
iddianamesinde 25 muvazzaf generalle birlikte
270 kişinin şüpheli olarak yer alacağı bilgisi de
var.
O bilgilere göre halen TSK’de görev
yapmakta olan şüphelilerden önemli bir
bölümünün ağustos kararnamesinde terfi edip
etmemeleri YAŞ’ın gündeminde yer almış olsa
bile, şüpheli oldukları için TSK Personel
Kanunu’na göre herhangi bir işlem
yapılmaması gerekecekmiş. Sözü edilen
yasa, her ne kadar, “şüpheli”lerin değil de
“tutuklu” olanların durumunu belirtiyorsa da
şimdiden yapılan baskı girişimleri mide
bulandırıcı geldi bana.
TSK’nin düzeni altüst mü olacak?
Bu “mış”lı haberler, kim bilir kaç general ve
daha alt rütbedeki görevliyi tedirgin etmiştir?
Sadece onlar mıdır tedirgin olacaklar? Uzun bir
süre, kendi gelenekleri ve yöntemlerine,
aşağıdan yukarıya doğru bu yılki rütbe
yükseltmelerini, görev uzatmalarını, emeklilik
durumlarını belirlemiş olan TSK’nin öneriler
listesi de sanırım hayli yara almış olacaktır.
Düşünebiliyor musunuz? Doğruluğu ancak
uzun bir yargılama aşamasından sonra
belirlenebilecek olan birtakım iddiaların yer
aldığı iddialar yüzünden, gelecekleri
karartılacak olan insanlar. Şimdi hangileri hangi
görevlerde, sorumsuz bazı politikacılarımız
arasında tenis topuna dönen atışmalara aldırış
etmeden gerçek siperlerde ya da alanlarda
kimi dimdik ayakta, kimi ister istemez çökerek
vatan görevlerini yapmaktalar...
Geleceklerini, şayet bugünlerde
mahkemeye sunulacak olursa o
iddianamenin içinde yer alacak ve tek bir
savcının iki dudağı arasından çıkacak
görüşe bırakmış olarak...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Deniz Kurmay Albay Çiçek, 28 Şubat’õn intikamõ olarak kendisine komplo kurulduğunu söyledi
‘TSK’debenitanõmayanyoktur’HATİCE TUNCER
HİLAL KÖSE
İrticayla Mücadele Eylem Plan da-
vasõnda tutuklu yargõlanan Deniz Kur-
may Albay Dursun Çiçek, kendisine
kurulan komplonun nedenlerinden
birinin 28 Şubat sürecinde Deniz Kuv-
vetleri’nin tutumu olduğunu söyledi.
Başarõlõ görevlerinin de komploda
etken olduğunu belirten Çiçek, “Si-
lahlı Kuvvetler içinde tanınan albay
olarak ilk üçe girerim” dedi.
Davanõn dördüncü oturumunda De-
niz Kurmay Albay Çiçek’in çapraz
sorgusu tamamlandõ. Çiçek, 2004 yõ-
lõnda başladõğõ bilgi destek dairesin-
den ayrõldõktan sonra, 7 Eylül
2009’dan itibaren Deniz Kuvvetle-
ri’nde görev yaptõğõnõ kaydetti. Dai-
rede göreve başladõğõnda araştõrma ya-
parken bir televizyon kanalõnda ya-
yõmlanan “Şubat Soğuğu” dizisinin
“İrtica ile Mücadale Eylem Planı”
adlõ sahte belgenin her maddesinin bir
bölüm halinde yayõmlandõğõnõ gör-
düğünü anlattõ. Çiçek, “Planın izleyici
kitlesi hazırlandı, daha sonra icra-
sına geçildi. Şimdi biz suçlanıyoruz.
Genelkurmay’ın böyle planı icra bi-
rimi yok” dedi. Soru üzerine, NA-
TO’yla ilgili görevleri nedeniyle her
yõl bir kez yurtdõşõna çõktõğõnõ belirten
Çiçek, Ergenekon davasõ sanõklarõn-
dan herhangi biriyle aynõ uçakta se-
yahat etmediğini, hiçbiriyle tanõşma-
dõğõnõ söyledi.
Çiçek, yargõç Hüsnü Çalmuk’un
“Sizin hedef seçilmeniz kurum için-
de kimin işine yarar” sorusunu şöy-
le yanõtladõ: “Kimsenin beni hedef
alacak komplo içine gireceğini san-
mıyorum. Dursun Çiçek görevle-
rinden dolayı sevilen biri. Silahlı
Kuvvetler içinde tanınan albay ola-
rak ilk üçe girerim. Kara Harp
Okulu’ndan gelen deniz piyade-
yim. Kara ve Deniz Kuvvetleri’nde
de beni tanımayan çok azdır. Bilgi
destek dairesinde denizci olan tek
şube müdürüyüm. Hasdal’da bu-
lunan 18 kişiden 13’ü denizci. Bu se-
naryoyu yazanlar denizcileri he-
defe koymuşlar.”
28 Şubat sonrasõnda belge sõzdõrdõ-
ğõ gerekçesiyle yargõlanan Onbaşõ
Kadir Sarmusak’a dikkat çeken Çi-
çek, isim vermeden, Sarmusak’õn da-
vasõ kapsamõnda yargõlanan eski İs-
tihbarat Dairesi Başkanvekili Bülent
Orakoğlu’nun “Deşifre” adlõ kitabõ-
na işaret etti. Çiçek, “Yargılanan is-
tihbarat başkanının yazdığı kitap-
larda intikamın alınacağı yazıyor-
du. Bilgi Destek Dairesi’ndeki tek
denizci benim. İsmimin maksatlı ya-
zıldığını düşünüyorum” dedi. Taraf
gazetesinde yer alan sivil toplum ör-
gütleriyle ilgili andõç konusunda da
sorgulanan Çiçek, “Yaşar Büyükanõt
da konuyu takip etti. Böyle bir ça-
lışmanın yapılmadığını söyledi. So-
ruşturuldum ve hakkımda işlem
yapılmadı” dedi. 1. Ordu Komutanõ
Orgeneral Hasan Iğsız’la ilgili soru
yöneltilmesine avukat Celal Ülgen,
“Müvekkilim Iğsız aleyhine tanık
yapılmak isteniyor” diye itiraz etti.
‘Senaryo ne demek’
Çiçek, mahkeme üyesi yargõç Sedat
Sami Haşıloğlu’nun “Andıç nasıl
hazırlanır” sorusu üzerine, andõçõn bir
iç çalõşma olduğunu, komutana su-
nulduğunu, alõnacak tedbirlerin ko-
mutanõn emrine bağlõ olduğunu kay-
detti. Haşõloğlu’nun, Çiçek’e, Başsavcõ
İlhan Cihaner davasõnda yargõlanan
Astsubay Şenol Bozkurt’u tanõyõp ta-
nõmadõğõnõ sormasõ itirazlara neden ol-
,
A V U K A T L A R C N C İ L E I S L A K İ M Z A A T T I
Çiçek’in avukatlarõ, duruşma salo-
nuna getirdikleri bilgisayar des-
tekli CNC cihazõyla, õslak imza atõ-
labileceğini savundu.
İmza uygulamasõ yapacaklarõnõ
belirten Çiçek’in avukatõ Celal Ülgen,
herhangi bir kişinin imzasõnõ talep et-
tiklerin söyledi. Başkan Şengün, “zor
bir imza olsun” diye espri yaparken
Mübaşir Aydın Arslan bir kâğõda im-
zasõnõ attõ. Avukat Hüseyin Ersuz, mü-
başir Arslan’õn imzasõnõn önce ta-
randõğõnõ sonra bilgisayarda netleş-
tirildiğini anlattõktan sonra õslak ola-
rak taklit edilen imza, heyete göste-
rildi. Sahte imzalõ belge daha sonra
savcõ Pekgüzel’e sunuldu.
Başkan Şengün’ün “Bu makine bu
işler için mi” diye sorusu üzerine Er-
söz, bilgisayar ile çalõşan makinelerin
çeşitli amaçlarla kullanõlabileceğini
söyledi. Başkan Şengün, “Elin baskısı
ne olacak? Bu makine ile ancak as-
lı bulunabilen imza taklit edilebilir,
fotokopi üzerinden olmaz” dedi.
Avukat Hüseyin Ersöz savunma-
sõ sõrasõnda salondaki perdeye im-
za makinesi yardõmõyla Cumhuri-
yet Savcõsõ Mehmet Ali Pekgü-
zel’in bir evraktan kopyalanan im-
zasõnõn İrtica ile Mücadele Eylem
Planõ belgesinin altõna monte edil-
diği bir video filmi yansõttõ.
du. Haşõloğlu, Çiçek’e “Senaryo
gereği dosyalar birleştirildi di-
yorsunuz. Ne demek istiyorsu-
nuz” diye sordu. Çiçek de “Bu ka-
rarı siz vereceksiniz. Tarafımdan
yazılmış plan yok. Planın Erzincan
ayağı da yok. Savcı olsaydım se-
naryoyla ilgili delilleri ortaya ko-
yardım” dedi. Haşõloğlu, Aydõnlõk
dergisinde Çiçek’in cemaatçi oldu-
ğu iddiasõnõ içeren habere dikkat çe-
kerek, “Bu haber, kendinizi özel-
likle feda ettiğiniz anlamına gel-
miyor mu” diye sordu. Çiçek de
“Planı hazırlamış olsaydım olur-
du” karşõlõğõnõ verdi. Haşõloğlu’nun
“Ağır bir itham mı” sorusuna da
“Bilimsellikten, ikna edicilikten
uzak dedikodu” yanõtõnõ verdi.
‘Neden siz seçildiniz?’
Mahkeme Başkanõ Köksal Şen-
gün ise Çiçek’e “Genelkurmay
Başkanlığı’nda Bilgi Destek Dai-
resi gibi birçok daire var. Sizin gi-
bi kurmay subay çalışanları var.
Onca subaya karşılık sizin hak-
kınızda bunca ihbar mektubu
var. E-posta ihbarları, gizli tanık
ihbarları, İrtica ile Mücadele Ey-
lem Planı gibi belgelerle hep size
niye yüklendi. Neden siz seçildi-
niz” diye sordu. Bilgi Destek Dai-
resi’nin son dönemde önem kazan-
dõğõnõ, silahlõ kuvvetlerle halkõn
arasõnõ açmak gibi değişik maksat-
lõ iç ve dõş destekli propagandanõn
olduğunu belirten Çiçek, “Bunları
tespit edecek ve karşı tedbirler
önerecek birim de Bilgi Destek
Dairesi” dedi. İrticanõn çalõşma ko-
nusu olmamasõna karşõn denizci ol-
duğu için seçildiğini savunan Çiçek,
“Hedef silahlı kuvvetler. Senar-
yoda seçilen isimler genellikle de-
nizci” dedi. Başkan Şengün’ün,
“Denizcileri yıpratmakla hava,
kara kuvvetlerini de yıpratacak-
lar mı’ sorusuna da Çiçek, “So-
ruşturma savcısı olsaydım bunun
delillerini ortaya koyardım” ya-
nõtõnõ verdi. İhbarlar dikkate alõna-
rak sanõk yapõldõğõnõ söyleyen Çiçek,
“İddianameyi hazırlayanlar so-
ruşturma değil, senaryo savcısı”
dedi. Çiçek, geçmişinin ortada ol-
duğunu ifade ederek sözlerini şöy-
le tamamladõ: “Bunlar, vicdanı
olan bir insanın yapabileceği işler
değil. Kuvvetli suç şüphesi, iftira
ve yargısız infaz şüphesinin göl-
gesinde kalmıştır.” Duruşmaya
bugün devam edilecek.
YERELE DARBE
İller
Bankası’na
tasfiye
EMRE DÖKER
İZMİR - Belediyeler ve özel idareler,
İller Bankasõ ödeneklerinden de oluyor.
Yerel yönetimlerin paylarõ dõşõnda tek-
nik yardõmõyla de en önemli destekçisi
konumundaki İller Bankasõ tasfiye edili-
yor. Hazõrlanan yasa tasarõsõyla, genel
bütçeden yerel yönetimlere verilmesi ge-
reken yüzde 5’lik bölümün, hükümetin
atayacağõ isimler tarafõndan yönetilmesi
öngörülüyor. Tasarõnõn yasalaşmasõ du-
rumunda, kamu kurumu olan İller Ban-
kasõ’nõn özel bankaya satõlmasõnõn önü
de açõlmõş olacak.
2006 yõlõnda TBMM’ye sunulan İller
Bankasõ’nõn anonim şirkete dönüştürül-
mesini öngören yasa teklifinin bugün-
lerde TBMM Genel Kurulu’nda görüşül-
mesi bekleniyor. Tasarõya göre İlbank
AŞ adõnda banka kurulacak ve belediye-
ler, artõk bankacõlõk işlemlerinin içine
sürüklenecek. Tasarõyla borç batağõndaki
belediyeler hizmet üretemeyecek duru-
ma gelebilecek. Projeleri gerçekleştire-
meyen belediyelerin ek maliyetleri hal-
kõn üzerine yüklemesinin önü açõlacak,
belediyelerin sahip olduğu malvarlõklarõ
da haczedilebilecek. Tasarõya göre İl-
bank adõnda banka kurulacak ve banka-
nõn sermayesi 9 milyar lira olacak. Bu
sermaye Bakanlar Kurulu kararõyla beş
kat arttõrõlabilecek.
Şehir Plancõlarõ Odasõ Genel Sekreteri,
Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Dok-
toru Ümit Özcan “İller Bankası eskisi
gibi hibe kredi de vermeyecek. Nere-
deyse genel bütçenin yüzde 5’lik kısmı
‘malum çevreler’ tarafından atanacak
anonim şirketin yönetimi tarafından
yönetilecek. Yerel yönetimlere büyük
bir darbe vurulacak” dedi. İller Banka-
sõ’nõn temel kurulma gerekçesinin bele-
diyelere teknik yardõmda bulunmak ol-
duğunu anõmsatan Özcan, yasa tasarõsõy-
la yerel yönetimlerin bankanõn ortaklõ-
ğõndan çõkarõldõğõnõ da dile getirdi.
Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Bir-
liği de (TMMOB), tasarõnõn gündeme
gelmesiyle çekincelerini dile getirdi.
Türkiye’deki tüm belediye başkanlarõna
yazõ gönderen TMMOB, yasa tasarõsõyla
“kâr” amacõ gütmeyen İller Bankasõ’nõn
tasfiye edilmek istendiğini vurguladõ.
TMMOB tasarõyla ilgili şu uyarõlarda
bulundu:
Özellikle belediyelerin yerel hal-
kın gereksinimlerini karşılayacak ya-
tırımları yapma olanakları, önemli öl-
çüde ortadan kalkacaktır. Tasarıyla
İller Bankası şirketleştirilirken ban-
kanın ortağı olan yerel yönetimlerin
görüşü alınmadan, sermayesi ve bü-
tün mal varlıkları hazineye devredile-
cektir.
İller Bankası şirketleştirildiği
takdirde, kamu kuruluşu olan İller
Bankası’nın özel bir bankaya satıla-
bilme olanağı yaratılmış olacaktır.
Bugün genel bütçeden yerel yöne-
timlere verilmek üzere İller Banka-
sı’na aktarılan yüzde 3’lük pay kalk-
mış olacaktır.
Temin edilecek kredi faizlerinin
yüksekliği nedeniyle, belediyeler hiz-
met üretemez duruma düşecektir.
Belediyelerin sahip olduğu mal
varlıkları haczedilebilecektir.
Nükleer ısrarı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ Taner
Yıldız, nükleer santrallarõn mutlaka Tür-
kiye’ye kazandõrõlmasõ gerektiğini savu-
narak, “Bu artık bir milli meseledir. Bu
süreçler ileride tarihe önemli dipnotlarla
birlikte geçecek konulardır” dedi.
Yõldõz, Türkiye’deki enerji sektörünün
siyasi ilişkilerden arõndõrõlamayacak ko-
numda olduğunu da söyledi. Akbank ile
Türkerler holding arasõnda yenilenebilir
enerji proje finansmanõ kredisi imza tö-
reninde gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan
Yõldõz, Kerkük-Yumurtalõk boru hattõndaki
patlamanõn anõmsatõlarak, sevkõyatõn ne za-
man normale döneceğinin sormasõ üzeri-
ne, bu patlamayla yaklaşõk 5-6 bin varil ci-
varõnda bir petrol sevkõyatõnõn yapõlama-
dõğõnõ söyledi. Yõldõz, “Zannediyorum
1-2 gün içerisinde toparlamış olacağız.
Ondan sonra da sevkıyat devam ede-
cek” dedi. Nükleer santral projesine iliş-
kin Meclis’te takvimin nasõl olacağõnõn so-
rulmasõ üzerine de Yõldõz, şunlarõ kaydetti:
“Zannediyorum bu haftanın sonun-
da ya da önümüzdeki haftanın başında
nükleer güç santrallarının yapımıyla
alakalı hükümetler arası anlaşma
TBMM Genel Kurulu’na da gelir. Ora-
da da bütün partilerimizin desteğiyle
bunu çıkarmış olacağız. Çünkü bu ar-
tık bir milli meseledir. Nükleer santra-
lı mutlaka Türkiye’ye kazandırmamız
lazım. Bu süreçler ileride tarihe önem-
li dipnotlarla birlikte geçecek konular-
dır. O açıdan ben hem sivil toplum ör-
gütlerinin hem bütün partilerin destek
vereceğine inanıyorum.”
Yõldõz, nükleer santrallarõn yapõmõyla ilgili hükümetler arasõ anlaşmanõn
önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülebileceğini söyledi
Bosch fabrikasına
mescit incelemesi
LEVENT
GENCELLİ
BURSA- TMSF’nin
el koyduğu Bursa Olay
gazetesinin Robert
Bosch’un Bursa’daki
fabrikasõnda işçilerin
ibadet etmesine izin
verilmediği yönündeki
haberlerinin ardõndan
Başbakanlõk İnsan
Haklarõ Başkanlõğõ,
fabrikada inceleme
yaptõ. Fabrikada 4 mes-
cit olduğu belirlendi.
Bosch Fabrikasõ’nda
namaz kõlan çalõşan-
lara fabrika yöneti-
mince baskõ yapõldõğõ,
ara dinlenmelerde so-
yunma dolaplarõnõn ol-
duğu yerde namaz kõ-
lanlara ihtar verildiği,
psikolojik baskõlarõn
gün geçtikçe arttõğõ id-
dialarõ üzerine Başba-
kanlõk İnsan Haklarõ
Başkanlõğõ, Bursa Va-
liliği’nden konunun
araştõrõlmasõnõ istedi.
Bunun üzerine Bursa
Vali Yardõmcõsõ ve İn-
san Haklarõ Kurulu
Başkanõ Ahmet Ham-
di Usta ile AKP İl
Başkan Yardõmcõsõ ve
İnsan Haklarõ Kurulu
Üyesi Mehmet Çetin
fabrikada inceleme
yaptõ. Usta ve Çetin,
yaptõklarõ denetim so-
nucunda bir “incele-
me ve araştırma” ra-
poru hazõrladõ. Rapor-
da, Fabrika İnsan Kay-
naklarõ Sorumlusu Le-
mi Yağcılarlıoğlu’nun
işçilerin işyeri içeri-
sinde yere serdikleri
seccade ya da kartonlar
üzerinde namaz kõl-
maya çalõşmalarõ üze-
rine mescitte namaz
kõlmalarõ konusunuda
uyarõldõğõ, fabrikada 4
adet mescit bulunduğu
görüşüne yer verildi
DÜZENLEMEYE İTİRAZ ETTİ
TRT’den ‘RTÜK
denetimine hayõr’
AYŞE SAYIN
ANKARA - Kendi yayõnlarõ-
nõn “efendisi” konumunda olan
TRT’nin keyfi, yeni Radyo Te-
levizyon Yasa Tasarõsõ’yla bo-
zuldu. Tasarõda diğer özel te-
levizyonlar gibi RTÜK deneti-
mine tabi olmasõ öngörülen TRT,
düzenlemeye itiraz etti.
AKP hükümetinin hazõrladõğõ
yeni Radyo Televizyon Yasa Ta-
sarõsõ’yla ilgili TBMM Anaya-
sa Komisyonu içinde oluşturu-
lan alt komisyon, ilgili meslek
kuruluşlarõ ile sivil toplum ör-
gütleri, sendikalarõn bu konudaki
görüşlerini almaya başladõ. Ulu-
sal frekans planlamasõ ve li-
sans verme yetkisinin RTÜK ta-
rafõndan yapõlmasõnõ öngören
tasarõda, kamu-özel ayrõmõ yap-
madan tüm yayõn kuruluşlarõnõn
yayõn içeriği denetim yetkisi de
yine kurula veriliyor. Şimdiye
kadar RTÜK denetimine tabi ol-
mayan TRT de bu kapsama alõ-
nõyor. Ancak TRT bu düzenle-
meye itiraz etti. Kamu yayõncõ-
lõğõ yaptõğõnõ belirten TRT, mev-
cut düzenin korunmasõnõ istedi.
Düzenlemeyle ilgili bilgi veren
Alt Komisyon Başkanõ Ayhan
Sefer Üstün, TRT’nin RTÜK
denetimine karşõ çõktõğõnõ ancak
bu konuda tasarõdaki düzenle-
mede değişiklik düşünülmedi-
ğini söyledi.
W A S H I N G T O N P O S T G A Z E T E S İ
‘Türkiye’de basõn
özgürlüğü yetersiz’
Dış Haberler Servisi -
ABD’de yayõmlanan Washington
Post gazetesinde yer alan bir
makalede Türkiye’de basõn öz-
gürlüğünün yetersiz olduğu be-
lirtilirken gelecek hafta görülecek
olan Doğan Yayõn’a getirilen
vergi cezasõnõn ele alõnacağõ du-
ruşmaya dikkat çekildi.
Gazetede dün yayõmlanan Ja-
nine Zacharia imzalõ makalede,
Türkiye’deki medya ve basõn
özgürlüğüne ilişkin eleştirilere
yer verildi. Gelecek hafta İstan-
bul’da görülecek mahkemede
yargõcõn Doğan Yayõn’a getirilen
vergi cezasõnõn “yasal” olup ol-
madõğõnõ belirleyeceğini yazan
gazete, “Batı’nın ortağı ola-
rak güvenilirliğini kanıtlama-
ya çalışan bir ülke olan Tür-
kiye, gelecek hafta sıkıntılı bir
an ile karşı karşıya” ifadesini
kullandõ. Yazõda Doğan Yayõn’a
bağlõ gazetelerin Erdoğan hü-
kümetine sert eleştirilerde bu-
lunduğu kaydedildi. “Türkiye
Batı’ya bakarken dava basın
özgürlüğündeki yetersizliği
vurguluyor” başlõklõ analizde
mahkeme kararõnõn, Türkiye’nin
benimsemekte olduğu yönün bir
göstergesi olarak çok yakõndan
izleneceği savunuldu. Doğan
Yayõn’a “rekor vergi cezası” ve-
rildiğinde ABD ve AB’nin cezayõ
doğru bulmadõklarõnõ dile getir-
diği belirtildi.
HABER İHBAR KABUL EDİLDİ
Doğu Türkistan Platformu üyesi bir grup, Çin’deki Sincan Uy-
gur Özerk Bölgesi’nde geçen yıl yaşanan olayları protesto et-
ti. Çin Büyükelçiliği rezidansının bulunduğu sokağın girişinde
toplanan grup adına basın açıklaması okuyan Dünya Uygur
Kongresi Genel Başkan Yardımcısı Seyit Tümtürk, Doğu Tür-
kistanlıların insani hak arayışlarının orantısız ve aşırı güç kul-
lanılarak bastırılmasını protesto ettiklerini kaydetti. Grup-
takilerle polis arasında zaman zaman arbede yaşandı.
Doğu Türkistanlılar Çin’i protesto etti