25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 6 TEMMUZ 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 15 CMYB C M Y B soner@cumhuriyet.com.tr İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER İslamcılıkta Ayrışma Bir zamanlar, örgütlülük güçlü iken ülkemiz solunda yaşanan ayrışma, siyasal İslam üzerinden siyaset yapanlar için günümüzde giderek daha derin boyutlar kazanıyor. Bir farkla, sol yapısı gereği kavgasını da toplumun gözünün içine soka soka yapardı; cemaatçilik, biat kültürü suskunluğu, kavganın sessiz ve derinden yapılmasını getiriyor. Bir bir nedenleri çok farklı olsa da iktidar paylaşımı kavgası, uluslararası ittifaklardaki yerler, iktidar savaşım yöntemleri.. başlıca belirleyici etkenler olarak yaşanıyor.. Biz ayrımında olsak da olmasak da Cumhurbaşkanı’nın kol saati, fiyatı üzerinden gündeme gelen polemik, kavganın derinleşmiş boyutunun çarpıcı bir dışavurumu sayılabilir. Kendi adıma tanıklığımı, biraz da şaşkınlığımı, İHH gemisinde öldürülenlerin cenaze törenindeki gözlemlerim olarak sizlerle paylaşmaya çalışmıştım. Fatih Camii’nde en sıradan bir cemaat liderinin cenazesinde görülebilecekten daha az bir kalabalık çarpıcı ölçekte dikkat çekiciydi. Hele de doğal cami cemaatinin, namazdan sonra cenaze namazına katılıp hemen dağılmaları, arka arkaya sıralanan cenaze araçları ile Edirnekapı’ya kadar bile yürümemeleri anlamlıydı. Bir adım ileri İHH düşüncesine yakın çevreler dışında cemaatlerin tümü için geçerli olmak üzere, başta Gülen, diğerlerinin, dahası kamuoyuna dönük açık desteğine karşın AKP ve diğer siyasal İslamcı örgütlenmelerin taban temsillerinin olmaması düşündürücüydü. Cenaze araçlarının arkasında yürüyenlerin yakınları ağırlıklı çok sınırlı sayıda olmaları televizyon ekranlarına yansımamış olsa da gerçeklikti... Siyasal İslam üzerinden siyaset yapanlar ile cemaatlerin televizyon açık oturumlarında, haberlerinde çok dikkatli davranmaları, açık vermemelerine karşın Gülen’in ABD’den gelen açıklamasının üzerinden süren görüş ayrılıkları, özenli sözcüklere karşın kökten ayrışmanın kamuoyuna dönük ilk anlamlı verileri. İçten bilgi sahibi hiç olamasak da neler oluyor sorusuna, dünyadaki gelişmelere bakarak genel yanıtlar bulabiliriz; ABD yandaşlığında, karşıtlığında simgelenen İslamcı politikalar, bölünmeler çok genel bir eksen. Bir diğeri de elbette eylem stratejilerinde radikal, duruma göre terörü de benimseyen örgütlenmeler ile ılımlı startejiler arasında aslında işin içine girildiğinde kolay kolay çekilemeyecek çizgiler olabilir. AKP iktidarı bu giderek derinleşen ayrışmanın neresinde? İktidara gelirken çok açık olan konumu, partinin yaradılışında, iktidara gelişinde bile çok büyük rol oynamış ABD - Gülen cemaati desteğine bakılırsa; keskin ayrışmaların olanaksızlığının altı çizildikten sonra, kolayca ağırlığın kendilerinin de açıkladıkları üzere demokrasi kurallarını da kabul etmiş vitrinde, ılımlı İslamcı bir çizgide, AB üyeliğinden de yararlanmak isteyen bir yapıda odaklandığı söylenebilir. Şimdilerde, bu yapının ne kadarı ile korunduğu ise kendi yandaşları, destekleyenleri arasında bile kuşkulara yol açmanın ötesinde giderek derinleşen bir tartışmanın konusu... Elbette uzun süreli iktidarda olmanın kaçınılmaz sonuçları var; iktidarda kimi yandaşlar hızlı zenginleşir, kadrolaşmalarda iktidarın nimetlerinden büyük paylar alırlarken, çoğunluk kitleler için sadaka düzeninde verilenlerle yetinme olanaksız hale geliyor. Ekonomik krizle gelen ağır yoksullaşmalarla, sistemin piyasalar rantı içindeki politikalarında korkunç işsizlik patlaması ile birlikte gelir dağılımı çarpılmasında mutsuzlar kitlesinde büyük bir patlama yaşanıyor. Çok karmaşık ilişkiler ağına karşın İslamcılık üzerinden siyaset yapanlar arasındaki ayrışmalar derinleşiyor. Seçmen tabandan kopmama adına iktidarda çizilen zikzaklar asıl belirleyici etken; ABD bağımlılık ilişkilerinde sifonla çekilen olmamak ile Gazze-Kudüs fatihi olmaya çalışmak arasında çok büyük uçurumlar var. Dün sabah Cumhurbaşkanımızın İngiltere ziyareti öncesi, AKP iktidarının dış politikasına yönelik İngiltere medyası aracılığı ile yapılan uyarı niteliğindeki duyurular çok çarpıcıydı. ABD Irak’tan çekilirken, Ortadoğu’da Türkiye’nin vizyonunun, rolünün çok önemli olacağının altı çiziliyor, Türkiye’nin yüzünün AB üyeliğinden çok Ortadoğu- Asya yeni ittifaklarına açık olması gerektiği vurgulanıyordu... Hemen arkasından da Erdoğan Hükümeti’nin son İsrail, İHH gemisi, İran, Hamas, Gazze.. politikalarından vazgeçmesi gerektiği açık açık söyleniyordu. Dün yaşanan İsrail ilişkileri gelişmelerinde Türkiye’nin çok haklı özür beklentisine karşın İsrail’den gelen olumsuz yanıt, Dışişleri Bakanı’nın Obama’nın uyarısı ile bağlantılı olduğu söylenen gizli zirvesinin de bir işe yaramadığını ortaya koyuyordu. Bu konuya Türkiye’de siyasal İslamcıların yaşamakta oldukları ayrışma üzerinden bir öngörüm ya da AKP iktidarına yansımaları hakkında en küçük bir yargım olduğu için girmedim. Sadece yaşayacağımız gelişmelerde siyasal İslamcılar arasındaki kökten ayrışmaların çok temel rol oynayacağı gerçeğine dikkat çekmek istedim... Türkiye’nin 2010 ilk çeyreğinde yüzde 11.7 büyümesini MarketWatch internet sitesi “Turkish delight” (Türk lokumu) başlığıyla duyurdu. Bu gerçekten bir lokum mu? Analiz edelim. Bir kere bu oran 2009’un ilk çeyreğine göre artışı gösteriyor ve şu sonuçları ifade ediyor diyebiliriz. 1- Ekonomide toparlanma var. 2- Tüketim harcamaları arttı. 3- Stoklar sıfırlanmıştı. Stoka üretim yapıldı. Tüketim harcamaları 2008 sonbaharda krize girilince ciddi güven bunalımı ile ertelenmişti. Şimdi bu büyüme oranı bu güven bunalımının ortadan kalktığını ve özel tüketim harcamalarının arttığını gösteriyor. Buna karşılık 2010 ilk çeyrek büyüme 2009 son çeyreğe göre yüzde 0.1 artmış. Bu da 2009 ilk çeyreğinden itibaren büyüme oranlarının düşmesini (ivme kaybının olması) ve baz etkisi ile oranın bu denli yüksek çıktığını gösteriyor. Sektörlerin bu büyüme oranına katkılarına baktığımızda sanayi sektörünün tek başına yüzde 4.9 katkıda bulunduğunu görüyoruz. Capital Economist’te uzman olan David Oxley bu büyüme rakamını şöyle yorumluyor: “Yüzde 11.7’lik büyüme rakamı çok yüksek gibi görünse de bu büyüme baz etkisinden kaynaklanıyor. Türkiye ekonomisi 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 14.5 oranında rekor bir daralma yaşamıştı. Hâlâ böyle bir risk var. Buna karşın Türkiye’nin geleceğine baktığımızda bölgesindeki en iyi ekonomik verilere sahip ülke Türkiye ekonomisi.” Dış talep zayıf, yani net ihracat büyümeyi desteklemiyor, kamu harcamaları sıkı maliye politikası nedeniyle artmıyor. Bu durumda büyümenin iç talep kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz; yani büyüme iç talebi karşılamaya yönelik. Peki talep sahipleri ne ödüyorlar; TL. Bu durumda büyüme TL bazlı. Yani TL el değiştiriyor. Yani döviz geliri sağlayıcı büyüme değil. Talebi karşılayacak üretimin girdilerini ithal edip döviz ödüyorsak, tüketiciler harcamalarını kredilerle yapıyorlarsa büyüme borçlanmayı da arttırıyor demektir. Öte yandan bu büyüme istihdamı arttırıcı ve işsizliği azaltıcı ne yönde etki yapmış, bunun da analiz edilmesi gerekir. Çünkü bu büyüme oranları çiçeğin büyümesi, boyun uzaması, kişinin aylık gelirinin artması gibi somut sonuçları hissettirmeyen bir şeydir. Ekonomi yüzde 11.7 büyüdüyse sizin geliriniz otomatik artmaz, belki harcamalarınız arttığı için kredi kartı ve tüketici kredi borçlarınız da artmış olabilir. Dolayısıyla Türk lokumu olup olmadığına karar vermek için 2010 büyümesinin ne olacağına bakmak ve işsizlik ve kapasite kullanım oranlarının birlikte değerlendirmesini yapmak gerekecek. 2010 büyüme tahmininin yüzde 6-8 oranlarında olduğunu ve Avrupa’daki borç krizi ve bunun yarattığı güven kaybının yurtiçinde büyümeyi yeniden yavaşlatması ihtimalinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtmekte yarar var. Yüzde 11.7 Oranındaki Büyüme Türk Lokumu mu? M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com 2009 % 2010 % 1.Ç 2.Ç 3.Ç 4.Ç 1.Ç -14.5 5.4 3.3 1.7 0.1 Sektör Büyüme % Katkı % Sanayi Sektörü 21 4.9 Ticaret 19.5 Ulaştırma 11.3 İnşaat 8 Toplam (3 sektör) 38.8 4.8 Tarım -3.2 -0.2 En düşük memur maaşõ 1.254 liradan 1.298 liraya, en yüksek memur maaşõ 4.667 liradan 4.834 liraya çõkacak Ekonomi Sevrisi - Maliye Ba- kanlõğõ, yõlõn ilk 6 aylõk dönemi için memura yüzde 1.06 enflasyon far- kõ verecek. Enflasyon farkõ ve yüzde 2.5’lik temmuz zammõyla birlikte aile ve çocuk yardõmõ dahil en düşük memur maaşõ 1.254 liradan 1298 liraya, en yüksek memur maaşõ ise 4.667 liradan 4834 liraya çõkacak. Türkiye İstatis- tik Kurumu’nun haziran ayõnda tü- ketici fiyatlarõnõn yüzde 0.56 gerile- diğini açõklamasõnõn ardõndan ilk 6 ay- lõk dönemdeki tüketici fiyat enflas- yonu da yüzde 3.59 şeklinde gerçek- leşti. Bu çerçevede, yõlõn ilk yarõsõn- da yüzde 2.5 zam yapõlan memur, söz- leşmeli ve memur emekli maaşlarõn- daki artõş, enflasyonun altõnda kaldõ. 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Kanu- nu’nun ‘6’şar aylık dönemlerdeki tü- ketici fiyat artışının, yüzde 2.5’lik zam oranını aşması halinde, aradaki farkın geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da maaşlara ek zam olarak yan- sıtılacağı’ hükmü çerçevesinde ma- aşlara yüzde 1.06 ek zam yapõlacak. Bu arada Bütçe Kanunu uyarõnca maaşlara 1 Temmuz’dan geçerli ol- mak üzere yõlõn ikinci yarõsõ için de yüzde 2.5 oranõnda zam gelecek. Devlet memurlarõ ve sözleşmeliler, 15 Temmuz’da zamlõ maaş alacak. Ka- mu personeline 14 günlük de zam far- kõ ödenecek. Yüzde 2.5’lik zamdan memur emeklileri de yararlanacak. BASK BORDRO YAKACAKTÜİK’in ilk 6 aylõk enflasyon rakamlarõ sonrasõnda memur maaşlarõna yapõlacak yüzde 1.06’lõk enflasyon farkõ, memurlara 13.3 lira ile 49.5 lira arasõnda ek zam getirecek. Gõda TÜFE’yi aşağõ çekti Maaşpromosyonlarõiçinumutlananemekli,bankalarõnkararõnõnardõndanbakanaöfkeli Emekliler özür bekliyor Ekonomi Servisi - Enflasyon se- petinin dörtte birinden fazlasõnõ oluş- turan gõdada fiyatlarõn sert düşüşün desteğiyle TÜFE (Tüketici Fiyatlarõ Endeksi) haziranda yüzde 0.01 olan düşüş beklentisinin üzerinde yüzde 0.56 azaldõ. Böylece TÜFE üst üste ikinci ayda da beklentilerin oldukça üzerinde düşüş gösterdi. TÜİK verilerine göre haziran ayõn- da 2003 Temel Yõllõ TÜFE bir önce- ki yõlõn aralõk ayõna göre yüzde 3.59, bir önceki yõlõn aynõ ayõna göre yüz- de 8.37 ve on iki aylõk ortalamalara göre yüzde 7.41 artõş gerçekleşti. Ha- ziranda ÜFE ise yükseliş beklentile- rinin aksine yüzde 0.50 geriledi. ÜFE’de bir önceki yõlõn aralõk ayõna göre yüzde 4.93, bir önceki yõlõn ay- nõ ayõna göre yüzde 7.64 ve on iki ay- lõk ortalamalara göre yüzde 4.30 ar- tõş gerçekleşti. TÜFE’de ana harcama gruplarõ itibarõyla bir ay önceye göre en yüksek düşüş yüzde 2.52 ile gõda ve alkolsüz içeceklerde gerçekleşti. Enflasyonda beklentilerin üzerin- deki düşüş ve hem iç hem de dõş eko- nomik aktiviteye ilişkin alõnan zayõf verilerin de etkisiyle TCMB’den bu yõl faiz arttõrõmõ bekleyenler de azaldõ. Bakan Ömer Dinçer’in beklentileri boşa çõkarmasõnõ eleştiren Emekli-Sen Başkanõ Beysülen, bankalarõn da açõklama yapmasõnõ istedi. KESK Başkanõ Evren de SGK’ye tepki gösterdi. Türk Telekom en değerli marka Ekonomi Servisi - Türk Telekom, İngiliz mar- ka değerleme şirketi Brand Finance’ın gerçek- leştirdiği ‘Türkiye’nin En Değerli Markaları’ araştırmasında ilk sırada yer aldı. Yapılan açıklamada, Türk Telekom’un, Türkiye’nin En Değerli Markaları araştırmasına ilk kez katıldığı 2009’da 1.592 milyar dolarlık marka değeri ile birinci olduğu anımsatılarak, bu yıl da başarısını sürdüren Türk Tele- kom’un, 1.692 milyar dolarlık marka değeriyle Türkiye’nin En Değerli Markası olarak konu- munu koruduğu kaydedildi. Türk Telekom’un başarısında ses, veri, video ve içerik alanında katma değerli yakınsama ürün ve hizmetleri- nin yanı sıra sürekli marka yatırımlarının önemli rol üstlendiği ifade edildi. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Çalõşma ve Sosyal Gü- venlik Bakanõ Ömer Dinçer’in emek- lilerin de çalõşanlar gibi maaş aldõğõ ban- kalardan “promosyon” alacaklarõnõ açõklamasõyla umutlanan emekliler, bankalarõn olumsuz yanõtlarõ ile hayal kõrõklõğõna uğradõ. Bakanõn bankalarla görüşmeden de- ğerlendirme yapmasõnõ eleştiren Emek- li-Sen Başkanõ Veli Beysülen, Dinçer’in beklenti içerisine giren emeklilerden özür dilemesini istedi. KESK Başkanõ Sami Evren, SGK ya da Çalõşma Bakanõ’nõn emeklileri tem- sil etmediğini belirterek, “Bakan ve SGK emekliler üzerinden ne adına pazarlık yapıyorlar? Emeklilerin kendi örgütleri var, sendikaları var. Bu görüşmeleri onlar yürütmeli. SGK sadece emeklilerin maaşlarını ödeyen bir kurum. Ayrıca SGK ne hakla yüzde 30 pay istiyor? Ayıp bir şey. Emekliler zaten zor koşullarda yaşıyor. Promosyon emeklilere doğ- rudan yansıtılmalı” diye konuştu. Zorlu Enerji, Amity Oil’i sattı: Zor- lu Enerji, petrol, doğalgaz arama ve üretim şirketi, yüz- de 100 iştiraki olan Amity Oil International’õn ve Zorlu Petrogas Petrol Gaz ve Petrokimya Ürünleri’nin tüm his- selerini TransAtlantic Worldwide’ye devrediyor. Şirke- tin satõş bedeli toplam 96.5 milyon dolar. Süreyya Ciliv’e ödül: Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv’e Zonguldak Ereğli’de, 17. Ereğli Uluslararasõ Sev- gi Barõş Dostluk Kültür ve Sanat Festivali kapsamõnda Sevgi, Barõş ve Dostluk Ödülü verildi. Akbank’tan Türkerler’e kredi: Akbank, Türkerler Holding’e yenilenebilir enerji üreti- minde kullanõlmak üzere toplam 101 milyon dolar kre- di tahsisi yaptõ. Anlaşmaya göre, Akbank, Türkerler Hol- ding, Pelin Enerji Yatõrõm Üretim’e 90 milyon dolar, Ege- li Enerji Yatõrõm Üretim İnşaat’a 11 milyon dolar olmak üzere proje finansmanõ kullandõracak. HES’lere rekabet onayı: Rekabet Kurulu, Elektrik Üre- tim Anonim Şirketi’ne ait, 18 grup olarak özelleştirme iha- lesi yapõlan HES’lerin devredilmesine izin verdi. GÜNÜN İÇİNDEN Reklam filmlerinde ünlü komedyen Cem Yılmaz’ın oynadığı Türk Telekom’un Türkiye’de 6 milyon 500 bin civarında ADSL ve 16 milyon 400 bin sabit hat abonesi bulunuyor. Bağõmsõz Kamu Görevlileri Sendika- larõ Konfederasyonu (BASK) Genel Başkanõ Resul Akay, “Tüyü bitmedik yetimin hakkõnõ yedirtmeyeceğiz” di- yerek iktidara gelen ve iktidarõnõ bu söylemle sürdüren hükümetin, “Ali Cengiz oyunu” ile memurun, emekli- nin, dul ve yetimin hakkõnõ yemeyi sür- dürdüğünü vurguladõ. Hükümet, ya- sada değişikliğe gitmemiş olsa 15 Mayõs itibarõyla memura, emekliye, dul ve yetime yüzde 2.05 oranõnda en- flasyon farkõ verilmesi gerekeceğini ifade eden Akay, “Hükümetin sergi- lediği Ali Cengiz oyununu teşhir etmek için 15 Temmuz 2010’da saat 12.45’te Kõzõlay - Güven Park’ta ‘Bordro Yak- ma Eylemi’ gerçekleştireceğiz. Ye- tim hakkõ edebiyatõ yaparak duygu sö- mürüsü yapan iktidar yaklaşõk 4 mil- yon memur ve emeklinin maaşõnõ gasp etmiştir” yorumunu yaptõ. Eğitim-Sen’den tepki Eğitim-Sen, yapõlan zammõn “emek- çilerle dalga geçer nitelikte” olduğu vurguladõ. Sendika zammõn hüküme- tin “kaşõk ile verip kepçe ile aldõğõnõ gösterir” nitelikte olduğunu açõkladõ. Memura 13 liralõk ek zam
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle