Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
“Çocuklar ben bunu yazayım. Okurla paylaşalım.
Bakalım ne diyecekler...”
İlhan Abi konuyu bazen bir Bektaşi fıkrasıyla
bezeyerek, bazen medyanın genel durumunu
anlatarak köşesinde işler. Yanıtlar iki uçtandır.
Bir grup:
“Dergi fiyatına gazete satıyorsunuz. Biraz
işletmecilik öğrenseniz...”
Bir grup:
“Size güveniyoruz. Danışmaya ne gerek var.
Hükümetten destek almıyorsunuz, başka para
kaynaklarınız yok. Bugünkü fiyatı üç katına çıkarsanız
yeridir...”
Zam yapıldığında, okur durumdan haberdardır.
Ulusal-uluslararası olağanüstü bir durum
belirdiğinde de gazetenin yapısal bir değişikliğe
gitmesi gerektiği dönemlerde de İlhan Abi,
Pencere’den haber verir, paylaşırdı.
Cumhuriyet yazarlarının hemen tümünün okurla
bağları vardır. Bu alanda ilk sıra tartışmasız Mustafa
Ekmekçi’nindir.
Odası sürekli dolu, kapısı sürekli açıktı...
Kalbi gibi...
Pek çok kişiyle ilk Ekmekçi’nin odasında el
sıkıştım. “Balbay bi gelsene” derdi, “burada tanışman
gereken insanlar var.”
Halit Çelenk, Fakir Baykurt, Dursun Akçam,
Emin Özdemir, Adnan Binyazar, Metin Demirtaş,
Dursun Kut ilk aklıma gelenler...
Uğur Mumcu’nun okurla diyaloğu daha farklıydı.
Yolsuzluk, haksızlık, kural dışılık söz konusu
olduğunda, okurun aklına ilk Uğur Mumcu gelirdi.
Tümüne zaman ayırması zor. Telefon eder, “Falanca
kurumda çalışan biri gelecek, dinleyin. Belgesi varsa
haber yapın, bana da bilgi verin” derdi.
Ahmet Taner Kışlalı da kendisini köşesine ve
kürsüsüne hapsetmemiş profesör aydınlardandı.
Birlikte Anadolu gezilerimiz oldu. Ordu’yu unutamam.
Kışlalı’nın konferanslar için başlıca isteği şu olurdu:
Gençler çok gelsin.
Ordu, konferansıyla, karşılamasıyla, ev sahipliğiyle,
uğurlamasıyla ne güzeldi.
Yazı aramızda okurla diyaloğu, okuru sevmeyi,
anlattığım kişilerden öğrendim. Gücüm, zamanım,
bilgim yettiğince öğrendiklerimi uygulamaya çalıştım.
Uyguladıkça da yeni şeyler öğrendim.
Okura hiç yalan söylemedim. Sorduğu hiçbir
soruyu karşılıksız bırakmadım. Kaçamak yanıt
vermedim. Katıldığım hiçbir toplantıda kendim için bir
şey istemedim. Hep şunu söyledim:
“Cumhuriyet ne kadar güçlü ise o kadar güçlüyüz.”
Okurla bağı Cumhuriyet kadar güçlü başka gazete
varsa; bilmek isterim! Bu anlamda “okur Cumhuriyeti”
diye bir tanım üretsem yeridir.
Cumhuriyet okurları içinde, gerçekleşmesi zor
şeyler isteyen, genel kabulün dışında düşüncesi olan
olmaz mı? Elbette olur. Onları mantıklı çizgiye getiren
de yine Cumhuriyet okuru olur. Bunu, örneklerini
yaşamış bir kişi olarak yürekten söylüyorum.
Okurun sağduyusu iyi bir pusuladır.
Yurtsever aydın olmaya çalışan bir kişi olarak
kendim için söyleyebileceğim her şeye eklemek
istediğim son tümce şu:
Okur şahidimdir!
İlhan Selçuk’un bedeninin aramızdan ayrılışının
ertesi günü Cumhuriyet okurları Saniye Yurdakul ve
Çağlar Fıkırkoca savcılıktan izin alıp ziyaretime
geldiler. Ben ona “her saniye” diyorum. “Biz sana
gelmek istedik, diyeceğin bir şey var mı” dediler.
Gazetedeki arkadaşların doğal olarak yoğun
koşuşturma içinde olduğu o ortamda, Lütfi
Kırdar’daki törene mesajımı onlar ulaştırdılar.
Bir de Melis Durgut’tan söz etmeliyim. Üniversite
öğrencisi Melis, internetteki özel sayfasında, “Ben
Mustafa Balbay’a babalar günü mesajı
göndereceğim. İsteyen varsa yazsın, onları da
yollarım” demiş.
Bir çırpıda 500’e yakın mesaj gelmiş.
Emin Çölaşan’la yaptığımız pazar söyleşileri, Ümit
Zileli ile sabah sohbetlerimiz demek ki hâlâ
belleklerde...
Baba olma duygusunun insana verdiği zenginliği,
sonsuzluğu anlatamam...
Mesajları okuduktan sonra yavrularımın adını
mırıldanırken gönül pınarımdan şu sözcükler
akıyordu:
Tanrım... Ömrümden alsın, size versin...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Aktörler aynı… Sahne aynı... Aktör yardımcıları,
dekor ustaları aynı.
Ara sıra gülümseten laf atmalar...
Biraz neşe, biraz tebessüm, olayları şakayla
karışık alaya alabilme yeteneğimizi nedense siyaset
erbabı kullanamıyor…
Sanki yazar esnafı, bizler hiç değilse bir gün olsun
olaylara biraz neşe, biraz tebessüm, şakayla karışık
bakabiliyor muyuz?
Bir şairimiz kadar olamıyoruz.:
Örneğin şöyle: “Sadrazam efendimizin kavuğu /
Halkın derdini dinler her sabah mabeyinde / El
pençe durup ağlaşırlar / Fukara Ali’ler / Dert küpü
olmuş Veli’ler / Hasan’lar Hüseyin’ler / Onbinler /
Yüzbinler / Velhasıl mabeyinde her sabah /
Halk inler / Kavuk dinler.” (Ümit Yaşar
Oğuzcan’ın “Sadrazamın Kavuğu” şiiri)
Ama burnu Kafdağı’nda, benden büyük yok diye
ortalıkta dolaşanlardan alaylı biçimde söz etmek
kolay değil… “Kişiliğime hakaret” diye koşuyorlar
mahkemelere…
Ama unutmasınlar:
Ne demiş Pir Sultan Abdal: “Yürü be Hızır Paşa /
Senin de çarkın kırılır.”
Siyaset kokan şiirlerle başladık.
Başka fıkralara çevirelim sayfayı.
Hakkında çok değişik söylentiler dolaşan bir
politikacı ile ilgili fıkrayla başlayalım:
Bir gün o siyasetçi ciddiyeti yüzüne maske gibi
takmış, ağır adımlarla salona girince sordular:
“- Niçin kaşlarını çatıyor böyle?”
Ünlü yazar Yusuf Ziya Ortaç fısıldadı: “Namuslu
desinler diye!”
Devam edelim:
Demokratik bir ülkenin havaalanlarından birinde
polis bagaj denetimi yaparken, sahibine bavulunun
içinde ne olduğunu sordu. Yolcu:
“Demokratik hayatımızın tarihi var.”
Polis: “Ne var? Ne Var?”
Yolcu: “Demokratik hayatımızın tarihi var.”
Polis merak eder ve bavulu açıp içine baktıktan
sonra bağırır: “Ulan, bunun içi hıyar dolu!”
Bu kez yolcu yanıtladı: “Yalan mı söylemişim?”
Meclis’te bir tasarının tartışması sırasında iktidar
grubundan bir milletvekili, muhalefet grubundan bir
milletvekiline bağırır: “Cehenneme kadar yolun var.”
Muhalif milletvekili bu hakareti nasıl
yanıtlayacağını bilemez. İktidar partisinden oturumu
yöneten Meclis başkanvekiline dönerek, karşı parti
milletvekilinin bu sözüne itiraz eder.
Başkanvekili muhalif milletvekiline beklediği yanıtı
verir: “İçtüzüğe baktım, gitmeniz şart değil!”
İki partili konuşuyor. Biri sorar: “Doğum gününde
genel başkanımıza telgraf çektin mi?”
“Hayır” der arkadaşı: “Ama annesine çektim.”
“Buna pek anlam veremedim. Niye annesine
çektin telgrafı?”
“Daha uğursuzunu doğuramazdınız diye…”
Günümüzdeki ağzı bozuk kimi siyasetçilere
bakarak şu fıkrayı anımsayabilirsiniz:
Şair Ahmet Haşim bir yakın dostuna fena halde
kızmıştı. Dişlerini gıcırdatarak:
“Beyefendi, beyefendi” dedi. “Siz onun ipek
kravatına, şık kostümüne, kibar tavrına, tatlı diline
aldanmayınız… O, tıpkı yataklı vagonlardaki pırıl pırıl
aynalı kapılara benzer. Tokmağı çevirip açtınız mı,
arkası abdesthanedir!”
Günümüze uyarlanabilir bir başka fıkra:
İstiklal Mahkemesi’nden yeni kurtulan yazar Velit
Ebüzziya, çevresini alan arkadaşlarına nasihat
ediyordu: “Aman çocuklar, fincancı katırlarını
ürkütmeyin.”
Akbaba dergisinin sahibi yazar Yusuf Ziya Ortaç:
“İmkânsız” dedi.
Nedenini sordular, yanıtladı: “O kadar çok katır
var ki…”
Kitap yazar çizerleri için:
Bir romanını sattığı yayınevi sahibi ünlü yazar
Peyami Safa’ya sordu: “Üstat, benim bir gözüm
camdandır. Biliyorsunuz değil mi?”
“Evet, biliyorum.”
“Ama hangisi camdır, onu biliyor musunuz?”
“Hayır.”
“E, bilin bakayım...”
Peyami Safa derhal işaret etti: “Şu!..”
“Nereden bildiniz?”
“Daha şefkatli, daha insaflı bakıyor!”
İyi pazarlar.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 18 TEMMUZ 2010 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Temmuz
Oslo Y 24
Helsinki Y 25
Stockholm Y 22
Londra B 21
AmsterdamY 20
Brüksel Y 21
Paris PB 24
Bonn Y 18
Münih Y 34
Berlin Y 24
BudapeştePB 28
Madrid A 35
Viyana Y 25
Belgrad B 31
Sofya PB 36
Roma B 27
Atina A 29
Zürih Y 21
Moskova A 31
Aşkabat A 32
Taşkent A 35
Bakû B 32
Bişkek B 26
Tiflis Y 33
Kahire A 36
Şam A 35
İstanbul B 30
Edirne B 34
Kocaeli B 33
Çanakkale B 34
İzmir B 35
Manisa B 37
Denizli B 36
Zonguldak B 28
Sinop B 30
Samsun PB 29
Trabzon Y 27
Giresun Y 28
Ankara B 33
Eskişehir B 31
Konya B 32
Sivas PB 27
Antalya B 32
Adana B 35
Mersin B 33
Diyarbakır B 38
Şanlıurfa B 39
Mardin B 36
Siirt B 37
Hakkâri PB 32
Van PB 26
Kars Y 23
Yurdun kuzeydo-
ğu kesimleri parça-
lı bulutlu, Doğu Ka-
radeniz ile Doğu
Anadolu’nun kuzeyi
sağanak ve gök gü-
rültülü sağanak, di-
ğer yerler az bulut-
lu ve açık geçecek.
Yağışların Doğu Ka-
radeniz ile Erzurum,
Kars, Ağrı, Iğdır ve
Ardahan çevrelerin-
de kuvvetli olması
bekleniyor. Hava sı-
caklığı iç ve doğu
bölgelerde 2-4 de-
rece artacak.
ÇOK DEĞERLİ SANATÇI
Sevgili Dostumuz
SELMİ
ANDAK’ın
Kaybından duyduğumuz
üzüntü çok büyüktür.
Başta muhterem eşi ve sevgili kızı
olmak üzere ailesine,
müzik ve sanat dünyamıza
başsağlığı diliyoruz.
Mekânı cennet olsun
Ayten - Nejat GİRGİN
Girgin Piyano ve Sanat Galerisi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - 2007’de 3 bin 147
kadõn cezaevinde bulunurken
30 Nisan 2010 itibarõyla bu sa-
yõ 4 bin 84’e çõktõ.
Adalet Bakanõ Sadullah Er-
gin, BDP Milletvekili Sebahat
Tuncel’in soru önergesine ver-
diği yanõtta, 5 kadõn ceza infaz
kurumu bulunduğunu söyledi.
Ergin, 3 Haziran 2010 itibarõy-
la ceza infaz kurumlarõnda 444
annenin yanõnda 479 çocuğun
barõndõğõnõ kaydetti. Ergin, an-
nelerinin yanõnda kalan çocuk-
larõn mama, bez, süt gibi mas-
raflarõnõn devletçe karşõlandõ-
ğõna işaret etti. 938 kadõn cina-
yet, 739 kadõn uyuşturucu, 625
kadõn hõrsõzlõk, 395 kadõn yağ-
ma-gasp, 200 kadõn fuhuş, 137
kadõn dolandõrõcõlõk, 122 kadõn
sahtecilik suçundan ceza infaz
kurumlarõnda. Tutuklu kadõn-
larda ise ilk sõrayõ uyuşturucu
alõyor. 392 kadõn uyuşturucu,
268 kadõn hõrsõzlõk, 239 kadõn
adam öldürme, 126 kadõn fu-
huşa teşvik etmek, yaptõrmak,
aracõlõk etmek suçundan tutuk-
lu bulunuyor. Hükmen tutuk-
lulukta da 306 kadõn cinayet,
288 kadõn hõrsõzlõk, 212 kadõn
uyuşturucu, 180 kadõn yağ-
ma/gasp suçundan ceza infaz
kurumlarõnda yatõyor.
Haber Merkezi - Gaziantep’te uzun sü-
redir kalp rahatsõzlõğõ bulunan ve nakil için
bekleyen 2 çocuk annesi Leyla Altaş (40),
Ankara’da bir kazada yaşamõnõ yitiren 17
yaşõndaki kõzõn kalbinin, işadamõ Abdülka-
dir Konukoğlu’nun özel jetiyle getirilme-
siyle yaşama yeniden tutundu.
Kalbin beyin ölümü gerçekleşen kişiden
alõnõp, hastaya nakledilmesi için 4 saatlik
süre olduğunu dikkate alan organ nakli
ekibi tarifeli uçak aradõ ancak bulamadõ.
Ekipler, daha önce de organ nakli için Fal-
con tipi özel uçağõnõ tahsis eden Sanko
Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Abdul-
kadir Konukoğlu’ndan yardõm istedi. Ko-
nukoğlu, “Canın değeri olmaz. Uçağım
dilediğiniz saatte emrinizde” diyerek
uçuş ekibiyle birlikte tahsis etti.
Gaziantep Üniversitesi Tõp Fakültesi
Kalp Damar Cerrahisi öğretim üyesi Prof.
Dr. Haşim Üstünsoy başkanlõğõndaki üç
kişilik ekip özel jetle Ankara’ya giderek
kalbi alõp Gaziantep’e getirdi ve Leyla
Altaş’a nakletti. Prof. Üstünsoy, “Biz kal-
bi çıkarıp bu uçakla Gaziantep’e getir-
dik ve toplam 3 saat 37 dakikalık bir
sürede hastamıza naklettik ve kalp ça-
lışmaya başladı. Bir can zamanla yapı-
lan yarışla kurtarılmış oldu” dedi. Yõl-
lardõr çektiği kalp rahatsõzlõğõndan kurtu-
lan Leyla Altaş gazetecilere el sallayarak
“Yaşama dönmemi sağlayan herkese
teşekkür ederim” diye konuştu.
Nakil için zamanla yarõş
Gaziantep’te nakil için bekleyen bir hastaya uygun kalp Ankara’da bulundu. Sanko
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Konukoğlu uçağını tahsis edince hasta kurtuldu
KARADENİZ’DEKİİŞÇİLER
Sanatçõlar
õrkçõlõğõ
kõnadõ
İstanbul Haber Servisi - “Ka-
radeniz’in Aydınlık Yüzleri Ko-
nuşuyor” çağrõsõyla bir araya gelen
ve aralarõnda Şevval Sam, Yaşar
Kurt, Mehmet Gümüş, Özcan Al-
per gibi birçok aydõnõn imzasõ bu-
lunan bildiride Karadeniz yöresin-
de mevsimlik tarõm işçisi olarak ça-
lõşan Kürt kökenli yurttaşlara yö-
nelik “ırkçı” yaklaşõmlar kõnandõ.
Taksim’deki Makina Mühendis-
leri Odasõ İstanbul Şubesi’nde dün
yapõlan toplantõya müzisyen Aydo-
ğan Topal, Ayla Yılmaz, İsmail
Hakkı Demircioğlu, Mehmet Gü-
müş, yönetmen Özcan Alper, Ba-
hadır İnce, şair İbrahim
Karaca’nõn da aralarõnda bulundu-
ğu metni imzalayan çok sayõda isim
katõldõ. Ortak bildiriyi okuyan yö-
netmen Özcan Alper son aylarda
yaşanan ve kamuoyuna yansõyan
haberlere tepki göstererek “Mev-
simlik tarım işçisi olarak yıllar-
dır bölgemize gelen işçilere, Kürt
kimliklerinden dolayı amborgo
uygulanması iddiaları; Rize’de
aynı nedenle işten atılan Kürt iş-
çilere ilişkin haberler biz Kara-
denizlileri kaygılandırıyor” dedi.
Yaratõlmaya çalõşõlan bu düşmanlõk
havasõnõn Karadeniz’in kardeşlik
ruhuna aykõrõ olduğuna dikkat çe-
ken Alper, “Bölge illeri emniyet
yetkililerinin Giresun’da katıldı-
ğı bir zirvede alındığı idda edilen
‘Kürt işçilerin bölgeye sokulmama-
sõna’ ilişkin, insanlarımızı potan-
siyel suçlu olarak gösteren karar-
lar, hukuken ve insanlık gereği
kabul edilemez. Gerekçesi ne
olursa olsun insanın çalışma hak-
kı ve seyahat özgürlüğünün en-
gellenmesi, insanlık onurunu aşa-
ğılayan uygulamalara tabi tutul-
maları hukuksuzdur ve insan
haklarına aykırıdır” dedi.
Tutuklu kadın sayısı arttı
Cezaevlerinde bulunan 444 annenin yanõnda 479 çocuk barõnõyor
ŞEHİT ASKER KÜRTÇE
AĞITLARLA UĞURLANDI
ARDAHAN (Cumhuriyet) -
Van’ın Gürpınar ilçesindeki
mayın patlamasında şehit
olan jandarma komando er
Burhan Kılıç, Ardahan’da
Kürtçe ağıtlarla toprağa ve-
rildi. Kılıç için Ardahan As-
keri Hastanesi’nin bahçesinde
düzenlenen törene şehidin an-
nesi Zeytun Kılıç, ağabeyi
Metin Kılıç ve yakınları, poli-
tikacılar ve yetkililer, daire
amirleri ve çok sayıda yurttaş
katıldı. Tören sırasında şehi-
din annesi oğlunun tabutuna
sarılarak Kürtçe ağıtlar yak-
tı. Bu sırada askeri hastanede
tedavi gören Mehmetçikler de
pencerelerden töreni izledi.
Şehidin cenazesi, Nebioğlu
köyü mezarlığında toprağa
verildi. (Fotoğraf: AA)
Lösemili tutuklunun
cezasõ 3 ay ertelendi
? Akçay’ın 108 yıl hapsi isteniyor
İstanbul Haber Servisi - Kan kanseri
olan 18 yaşõndaki tutuklu Abdullah Ak-
çay’õn cezasõ 3 ay erteledi. Hakkõnda 108
yõl hapis cezasõ istenen ve 4 yõldõr ceza-
vinde bulunan Akçay, 18 yaşõnõ doldurun-
ca geçen mayõs ayõnda Silivri Cezaevi’ne
nakledildi. 24 Ağustos 2009’da hastaneye
kaldõrõlan Akçay, Şubat 2009’da Adli Tõp
Kurumu’na sevk edildi. Kurum 21 Ma-
yõs’ta “tedavisine cezaevinde devam
edilmesinde bir sakınca yoktur” şeklin-
de rapor verdi. İHD ve ailesinin girişimle-
ri ile Adli Tõp Kurumu’na tekrar başvu-
ruldu. Kurum 15 Temmuz’da Akçay’õn
tedavisinin, tutukluluk koşullarõnda yapõ-
lamayacağõna ilişkin rapor verdi. Silivri
Savcõlõğõ da Akçay’õn cezasõnõ 3 ay erte-
ledi. Yargõtay’õn da hakkõnda 5 adet tu-
tukluluk dosyasõ bulunan Akçay hakkõnda
tahliye kararõ vermesi bekleniyor.
Küçük Derin’in
eğitimi siyaset kurbanõ
? MHP’li il başkanının kızı
Haber Merkezi - MHP Ordu İl Başkanõ Ham-
za Aldeniz, özel okulda okuyan 8 yaşõndaki kõzõ
Derin’in, okul taksitlerini yatõrdõğõ halde AKP’li
olduğunu ileri sürdüğü okul sahibi Namık Altaş
tarafõndan okuldan atõldõğõnõ iddia etti.
Parti binasõnda basõn toplantõsõ düzenleyen Alde-
niz, Altaş’õn kendisini telefonla aradõğõnõ belirterek
“ ‘Senin çocuğunu okulumda okutmak ve eğitim
vermek istemiyorum. Çünkü siz kendinizi nimet-
ten sayõyorsunuz’ dedi. Biz, Ordu Yağ Sana-
yii’nin 20 milyon lira daha fazla paraya 50 mil-
yon liraya Altaş Şirketler Grubu’na satılmasını
sağladık. Bu insan da sırf MHP’li olduğum için
çocuğumu okulundan ilişkisini kesti” dedi.
Namõk Altaş ise olayõn siyasi olmadõğõnõ söyledi.
İnternette Sansüre Karşı Ortak Platform adı altında toplanan çok sayıda internet kullanı-
cısı, “5651” sayılı kanun kapsamında 6 binden fazla internet sitesinin erişiminin engellen-
mesini protesto etti. Taksim tramvay durağında toplanan yüzlerce kişi “Devlet sansürü si-
zi gerçeklerden korur”, “Özgürlüğümüze tıklayın” dövizleri taşıyıp, “Dur de dur de san-
süre dur de”, “İnternet yaşamdır sansürlenemez” sloganları attı. Galatasaray Lisesi önü-
ne kadar yürüyen grup adına açıklama yapan Deniz Kaymaz, “6 binden fazla web sitesi eri-
şime engellenmişken ve bu sayı artarken susmayacağız. Sansürsüz internet erişimini sağ-
layana kadar sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz” dedi. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU)
‘Sansürsüz internet’ için yürüdüler