19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada “Çocuklar ben bunu yazayım. Okurla paylaşalım. Bakalım ne diyecekler...” İlhan Abi konuyu bazen bir Bektaşi fıkrasıyla bezeyerek, bazen medyanın genel durumunu anlatarak köşesinde işler. Yanıtlar iki uçtandır. Bir grup: “Dergi fiyatına gazete satıyorsunuz. Biraz işletmecilik öğrenseniz...” Bir grup: “Size güveniyoruz. Danışmaya ne gerek var. Hükümetten destek almıyorsunuz, başka para kaynaklarınız yok. Bugünkü fiyatı üç katına çıkarsanız yeridir...” Zam yapıldığında, okur durumdan haberdardır. Ulusal-uluslararası olağanüstü bir durum belirdiğinde de gazetenin yapısal bir değişikliğe gitmesi gerektiği dönemlerde de İlhan Abi, Pencere’den haber verir, paylaşırdı. Cumhuriyet yazarlarının hemen tümünün okurla bağları vardır. Bu alanda ilk sıra tartışmasız Mustafa Ekmekçi’nindir. Odası sürekli dolu, kapısı sürekli açıktı... Kalbi gibi... Pek çok kişiyle ilk Ekmekçi’nin odasında el sıkıştım. “Balbay bi gelsene” derdi, “burada tanışman gereken insanlar var.” Halit Çelenk, Fakir Baykurt, Dursun Akçam, Emin Özdemir, Adnan Binyazar, Metin Demirtaş, Dursun Kut ilk aklıma gelenler... Uğur Mumcu’nun okurla diyaloğu daha farklıydı. Yolsuzluk, haksızlık, kural dışılık söz konusu olduğunda, okurun aklına ilk Uğur Mumcu gelirdi. Tümüne zaman ayırması zor. Telefon eder, “Falanca kurumda çalışan biri gelecek, dinleyin. Belgesi varsa haber yapın, bana da bilgi verin” derdi. Ahmet Taner Kışlalı da kendisini köşesine ve kürsüsüne hapsetmemiş profesör aydınlardandı. Birlikte Anadolu gezilerimiz oldu. Ordu’yu unutamam. Kışlalı’nın konferanslar için başlıca isteği şu olurdu: Gençler çok gelsin. Ordu, konferansıyla, karşılamasıyla, ev sahipliğiyle, uğurlamasıyla ne güzeldi. Yazı aramızda okurla diyaloğu, okuru sevmeyi, anlattığım kişilerden öğrendim. Gücüm, zamanım, bilgim yettiğince öğrendiklerimi uygulamaya çalıştım. Uyguladıkça da yeni şeyler öğrendim. Okura hiç yalan söylemedim. Sorduğu hiçbir soruyu karşılıksız bırakmadım. Kaçamak yanıt vermedim. Katıldığım hiçbir toplantıda kendim için bir şey istemedim. Hep şunu söyledim: “Cumhuriyet ne kadar güçlü ise o kadar güçlüyüz.” Okurla bağı Cumhuriyet kadar güçlü başka gazete varsa; bilmek isterim! Bu anlamda “okur Cumhuriyeti” diye bir tanım üretsem yeridir. Cumhuriyet okurları içinde, gerçekleşmesi zor şeyler isteyen, genel kabulün dışında düşüncesi olan olmaz mı? Elbette olur. Onları mantıklı çizgiye getiren de yine Cumhuriyet okuru olur. Bunu, örneklerini yaşamış bir kişi olarak yürekten söylüyorum. Okurun sağduyusu iyi bir pusuladır. Yurtsever aydın olmaya çalışan bir kişi olarak kendim için söyleyebileceğim her şeye eklemek istediğim son tümce şu: Okur şahidimdir! İlhan Selçuk’un bedeninin aramızdan ayrılışının ertesi günü Cumhuriyet okurları Saniye Yurdakul ve Çağlar Fıkırkoca savcılıktan izin alıp ziyaretime geldiler. Ben ona “her saniye” diyorum. “Biz sana gelmek istedik, diyeceğin bir şey var mı” dediler. Gazetedeki arkadaşların doğal olarak yoğun koşuşturma içinde olduğu o ortamda, Lütfi Kırdar’daki törene mesajımı onlar ulaştırdılar. Bir de Melis Durgut’tan söz etmeliyim. Üniversite öğrencisi Melis, internetteki özel sayfasında, “Ben Mustafa Balbay’a babalar günü mesajı göndereceğim. İsteyen varsa yazsın, onları da yollarım” demiş. Bir çırpıda 500’e yakın mesaj gelmiş. Emin Çölaşan’la yaptığımız pazar söyleşileri, Ümit Zileli ile sabah sohbetlerimiz demek ki hâlâ belleklerde... Baba olma duygusunun insana verdiği zenginliği, sonsuzluğu anlatamam... Mesajları okuduktan sonra yavrularımın adını mırıldanırken gönül pınarımdan şu sözcükler akıyordu: Tanrım... Ömrümden alsın, size versin... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Aktörler aynı… Sahne aynı... Aktör yardımcıları, dekor ustaları aynı. Ara sıra gülümseten laf atmalar... Biraz neşe, biraz tebessüm, olayları şakayla karışık alaya alabilme yeteneğimizi nedense siyaset erbabı kullanamıyor… Sanki yazar esnafı, bizler hiç değilse bir gün olsun olaylara biraz neşe, biraz tebessüm, şakayla karışık bakabiliyor muyuz? Bir şairimiz kadar olamıyoruz.: Örneğin şöyle: “Sadrazam efendimizin kavuğu / Halkın derdini dinler her sabah mabeyinde / El pençe durup ağlaşırlar / Fukara Ali’ler / Dert küpü olmuş Veli’ler / Hasan’lar Hüseyin’ler / Onbinler / Yüzbinler / Velhasıl mabeyinde her sabah / Halk inler / Kavuk dinler.” (Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Sadrazamın Kavuğu” şiiri) Ama burnu Kafdağı’nda, benden büyük yok diye ortalıkta dolaşanlardan alaylı biçimde söz etmek kolay değil… “Kişiliğime hakaret” diye koşuyorlar mahkemelere… Ama unutmasınlar: Ne demiş Pir Sultan Abdal: “Yürü be Hızır Paşa / Senin de çarkın kırılır.” Siyaset kokan şiirlerle başladık. Başka fıkralara çevirelim sayfayı. Hakkında çok değişik söylentiler dolaşan bir politikacı ile ilgili fıkrayla başlayalım: Bir gün o siyasetçi ciddiyeti yüzüne maske gibi takmış, ağır adımlarla salona girince sordular: “- Niçin kaşlarını çatıyor böyle?” Ünlü yazar Yusuf Ziya Ortaç fısıldadı: “Namuslu desinler diye!” Devam edelim: Demokratik bir ülkenin havaalanlarından birinde polis bagaj denetimi yaparken, sahibine bavulunun içinde ne olduğunu sordu. Yolcu: “Demokratik hayatımızın tarihi var.” Polis: “Ne var? Ne Var?” Yolcu: “Demokratik hayatımızın tarihi var.” Polis merak eder ve bavulu açıp içine baktıktan sonra bağırır: “Ulan, bunun içi hıyar dolu!” Bu kez yolcu yanıtladı: “Yalan mı söylemişim?” Meclis’te bir tasarının tartışması sırasında iktidar grubundan bir milletvekili, muhalefet grubundan bir milletvekiline bağırır: “Cehenneme kadar yolun var.” Muhalif milletvekili bu hakareti nasıl yanıtlayacağını bilemez. İktidar partisinden oturumu yöneten Meclis başkanvekiline dönerek, karşı parti milletvekilinin bu sözüne itiraz eder. Başkanvekili muhalif milletvekiline beklediği yanıtı verir: “İçtüzüğe baktım, gitmeniz şart değil!” İki partili konuşuyor. Biri sorar: “Doğum gününde genel başkanımıza telgraf çektin mi?” “Hayır” der arkadaşı: “Ama annesine çektim.” “Buna pek anlam veremedim. Niye annesine çektin telgrafı?” “Daha uğursuzunu doğuramazdınız diye…” Günümüzdeki ağzı bozuk kimi siyasetçilere bakarak şu fıkrayı anımsayabilirsiniz: Şair Ahmet Haşim bir yakın dostuna fena halde kızmıştı. Dişlerini gıcırdatarak: “Beyefendi, beyefendi” dedi. “Siz onun ipek kravatına, şık kostümüne, kibar tavrına, tatlı diline aldanmayınız… O, tıpkı yataklı vagonlardaki pırıl pırıl aynalı kapılara benzer. Tokmağı çevirip açtınız mı, arkası abdesthanedir!” Günümüze uyarlanabilir bir başka fıkra: İstiklal Mahkemesi’nden yeni kurtulan yazar Velit Ebüzziya, çevresini alan arkadaşlarına nasihat ediyordu: “Aman çocuklar, fincancı katırlarını ürkütmeyin.” Akbaba dergisinin sahibi yazar Yusuf Ziya Ortaç: “İmkânsız” dedi. Nedenini sordular, yanıtladı: “O kadar çok katır var ki…” Kitap yazar çizerleri için: Bir romanını sattığı yayınevi sahibi ünlü yazar Peyami Safa’ya sordu: “Üstat, benim bir gözüm camdandır. Biliyorsunuz değil mi?” “Evet, biliyorum.” “Ama hangisi camdır, onu biliyor musunuz?” “Hayır.” “E, bilin bakayım...” Peyami Safa derhal işaret etti: “Şu!..” “Nereden bildiniz?” “Daha şefkatli, daha insaflı bakıyor!” İyi pazarlar. [email protected] SAYFA 18 TEMMUZ 2010 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Temmuz Oslo Y 24 Helsinki Y 25 Stockholm Y 22 Londra B 21 AmsterdamY 20 Brüksel Y 21 Paris PB 24 Bonn Y 18 Münih Y 34 Berlin Y 24 BudapeştePB 28 Madrid A 35 Viyana Y 25 Belgrad B 31 Sofya PB 36 Roma B 27 Atina A 29 Zürih Y 21 Moskova A 31 Aşkabat A 32 Taşkent A 35 Bakû B 32 Bişkek B 26 Tiflis Y 33 Kahire A 36 Şam A 35 İstanbul B 30 Edirne B 34 Kocaeli B 33 Çanakkale B 34 İzmir B 35 Manisa B 37 Denizli B 36 Zonguldak B 28 Sinop B 30 Samsun PB 29 Trabzon Y 27 Giresun Y 28 Ankara B 33 Eskişehir B 31 Konya B 32 Sivas PB 27 Antalya B 32 Adana B 35 Mersin B 33 Diyarbakır B 38 Şanlıurfa B 39 Mardin B 36 Siirt B 37 Hakkâri PB 32 Van PB 26 Kars Y 23 Yurdun kuzeydo- ğu kesimleri parça- lı bulutlu, Doğu Ka- radeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzeyi sağanak ve gök gü- rültülü sağanak, di- ğer yerler az bulut- lu ve açık geçecek. Yağışların Doğu Ka- radeniz ile Erzurum, Kars, Ağrı, Iğdır ve Ardahan çevrelerin- de kuvvetli olması bekleniyor. Hava sı- caklığı iç ve doğu bölgelerde 2-4 de- rece artacak. ÇOK DEĞERLİ SANATÇI Sevgili Dostumuz SELMİ ANDAK’ın Kaybından duyduğumuz üzüntü çok büyüktür. Başta muhterem eşi ve sevgili kızı olmak üzere ailesine, müzik ve sanat dünyamıza başsağlığı diliyoruz. Mekânı cennet olsun Ayten - Nejat GİRGİN Girgin Piyano ve Sanat Galerisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 2007’de 3 bin 147 kadõn cezaevinde bulunurken 30 Nisan 2010 itibarõyla bu sa- yõ 4 bin 84’e çõktõ. Adalet Bakanõ Sadullah Er- gin, BDP Milletvekili Sebahat Tuncel’in soru önergesine ver- diği yanõtta, 5 kadõn ceza infaz kurumu bulunduğunu söyledi. Ergin, 3 Haziran 2010 itibarõy- la ceza infaz kurumlarõnda 444 annenin yanõnda 479 çocuğun barõndõğõnõ kaydetti. Ergin, an- nelerinin yanõnda kalan çocuk- larõn mama, bez, süt gibi mas- raflarõnõn devletçe karşõlandõ- ğõna işaret etti. 938 kadõn cina- yet, 739 kadõn uyuşturucu, 625 kadõn hõrsõzlõk, 395 kadõn yağ- ma-gasp, 200 kadõn fuhuş, 137 kadõn dolandõrõcõlõk, 122 kadõn sahtecilik suçundan ceza infaz kurumlarõnda. Tutuklu kadõn- larda ise ilk sõrayõ uyuşturucu alõyor. 392 kadõn uyuşturucu, 268 kadõn hõrsõzlõk, 239 kadõn adam öldürme, 126 kadõn fu- huşa teşvik etmek, yaptõrmak, aracõlõk etmek suçundan tutuk- lu bulunuyor. Hükmen tutuk- lulukta da 306 kadõn cinayet, 288 kadõn hõrsõzlõk, 212 kadõn uyuşturucu, 180 kadõn yağ- ma/gasp suçundan ceza infaz kurumlarõnda yatõyor. Haber Merkezi - Gaziantep’te uzun sü- redir kalp rahatsõzlõğõ bulunan ve nakil için bekleyen 2 çocuk annesi Leyla Altaş (40), Ankara’da bir kazada yaşamõnõ yitiren 17 yaşõndaki kõzõn kalbinin, işadamõ Abdülka- dir Konukoğlu’nun özel jetiyle getirilme- siyle yaşama yeniden tutundu. Kalbin beyin ölümü gerçekleşen kişiden alõnõp, hastaya nakledilmesi için 4 saatlik süre olduğunu dikkate alan organ nakli ekibi tarifeli uçak aradõ ancak bulamadõ. Ekipler, daha önce de organ nakli için Fal- con tipi özel uçağõnõ tahsis eden Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Abdul- kadir Konukoğlu’ndan yardõm istedi. Ko- nukoğlu, “Canın değeri olmaz. Uçağım dilediğiniz saatte emrinizde” diyerek uçuş ekibiyle birlikte tahsis etti. Gaziantep Üniversitesi Tõp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi öğretim üyesi Prof. Dr. Haşim Üstünsoy başkanlõğõndaki üç kişilik ekip özel jetle Ankara’ya giderek kalbi alõp Gaziantep’e getirdi ve Leyla Altaş’a nakletti. Prof. Üstünsoy, “Biz kal- bi çıkarıp bu uçakla Gaziantep’e getir- dik ve toplam 3 saat 37 dakikalık bir sürede hastamıza naklettik ve kalp ça- lışmaya başladı. Bir can zamanla yapı- lan yarışla kurtarılmış oldu” dedi. Yõl- lardõr çektiği kalp rahatsõzlõğõndan kurtu- lan Leyla Altaş gazetecilere el sallayarak “Yaşama dönmemi sağlayan herkese teşekkür ederim” diye konuştu. Nakil için zamanla yarõş Gaziantep’te nakil için bekleyen bir hastaya uygun kalp Ankara’da bulundu. Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Konukoğlu uçağını tahsis edince hasta kurtuldu KARADENİZ’DEKİİŞÇİLER Sanatçõlar õrkçõlõğõ kõnadõ İstanbul Haber Servisi - “Ka- radeniz’in Aydınlık Yüzleri Ko- nuşuyor” çağrõsõyla bir araya gelen ve aralarõnda Şevval Sam, Yaşar Kurt, Mehmet Gümüş, Özcan Al- per gibi birçok aydõnõn imzasõ bu- lunan bildiride Karadeniz yöresin- de mevsimlik tarõm işçisi olarak ça- lõşan Kürt kökenli yurttaşlara yö- nelik “ırkçı” yaklaşõmlar kõnandõ. Taksim’deki Makina Mühendis- leri Odasõ İstanbul Şubesi’nde dün yapõlan toplantõya müzisyen Aydo- ğan Topal, Ayla Yılmaz, İsmail Hakkı Demircioğlu, Mehmet Gü- müş, yönetmen Özcan Alper, Ba- hadır İnce, şair İbrahim Karaca’nõn da aralarõnda bulundu- ğu metni imzalayan çok sayõda isim katõldõ. Ortak bildiriyi okuyan yö- netmen Özcan Alper son aylarda yaşanan ve kamuoyuna yansõyan haberlere tepki göstererek “Mev- simlik tarım işçisi olarak yıllar- dır bölgemize gelen işçilere, Kürt kimliklerinden dolayı amborgo uygulanması iddiaları; Rize’de aynı nedenle işten atılan Kürt iş- çilere ilişkin haberler biz Kara- denizlileri kaygılandırıyor” dedi. Yaratõlmaya çalõşõlan bu düşmanlõk havasõnõn Karadeniz’in kardeşlik ruhuna aykõrõ olduğuna dikkat çe- ken Alper, “Bölge illeri emniyet yetkililerinin Giresun’da katıldı- ğı bir zirvede alındığı idda edilen ‘Kürt işçilerin bölgeye sokulmama- sõna’ ilişkin, insanlarımızı potan- siyel suçlu olarak gösteren karar- lar, hukuken ve insanlık gereği kabul edilemez. Gerekçesi ne olursa olsun insanın çalışma hak- kı ve seyahat özgürlüğünün en- gellenmesi, insanlık onurunu aşa- ğılayan uygulamalara tabi tutul- maları hukuksuzdur ve insan haklarına aykırıdır” dedi. Tutuklu kadın sayısı arttı Cezaevlerinde bulunan 444 annenin yanõnda 479 çocuk barõnõyor ŞEHİT ASKER KÜRTÇE AĞITLARLA UĞURLANDI ARDAHAN (Cumhuriyet) - Van’ın Gürpınar ilçesindeki mayın patlamasında şehit olan jandarma komando er Burhan Kılıç, Ardahan’da Kürtçe ağıtlarla toprağa ve- rildi. Kılıç için Ardahan As- keri Hastanesi’nin bahçesinde düzenlenen törene şehidin an- nesi Zeytun Kılıç, ağabeyi Metin Kılıç ve yakınları, poli- tikacılar ve yetkililer, daire amirleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Tören sırasında şehi- din annesi oğlunun tabutuna sarılarak Kürtçe ağıtlar yak- tı. Bu sırada askeri hastanede tedavi gören Mehmetçikler de pencerelerden töreni izledi. Şehidin cenazesi, Nebioğlu köyü mezarlığında toprağa verildi. (Fotoğraf: AA) Lösemili tutuklunun cezasõ 3 ay ertelendi ? Akçay’ın 108 yıl hapsi isteniyor İstanbul Haber Servisi - Kan kanseri olan 18 yaşõndaki tutuklu Abdullah Ak- çay’õn cezasõ 3 ay erteledi. Hakkõnda 108 yõl hapis cezasõ istenen ve 4 yõldõr ceza- vinde bulunan Akçay, 18 yaşõnõ doldurun- ca geçen mayõs ayõnda Silivri Cezaevi’ne nakledildi. 24 Ağustos 2009’da hastaneye kaldõrõlan Akçay, Şubat 2009’da Adli Tõp Kurumu’na sevk edildi. Kurum 21 Ma- yõs’ta “tedavisine cezaevinde devam edilmesinde bir sakınca yoktur” şeklin- de rapor verdi. İHD ve ailesinin girişimle- ri ile Adli Tõp Kurumu’na tekrar başvu- ruldu. Kurum 15 Temmuz’da Akçay’õn tedavisinin, tutukluluk koşullarõnda yapõ- lamayacağõna ilişkin rapor verdi. Silivri Savcõlõğõ da Akçay’õn cezasõnõ 3 ay erte- ledi. Yargõtay’õn da hakkõnda 5 adet tu- tukluluk dosyasõ bulunan Akçay hakkõnda tahliye kararõ vermesi bekleniyor. Küçük Derin’in eğitimi siyaset kurbanõ ? MHP’li il başkanının kızı Haber Merkezi - MHP Ordu İl Başkanõ Ham- za Aldeniz, özel okulda okuyan 8 yaşõndaki kõzõ Derin’in, okul taksitlerini yatõrdõğõ halde AKP’li olduğunu ileri sürdüğü okul sahibi Namık Altaş tarafõndan okuldan atõldõğõnõ iddia etti. Parti binasõnda basõn toplantõsõ düzenleyen Alde- niz, Altaş’õn kendisini telefonla aradõğõnõ belirterek “ ‘Senin çocuğunu okulumda okutmak ve eğitim vermek istemiyorum. Çünkü siz kendinizi nimet- ten sayõyorsunuz’ dedi. Biz, Ordu Yağ Sana- yii’nin 20 milyon lira daha fazla paraya 50 mil- yon liraya Altaş Şirketler Grubu’na satılmasını sağladık. Bu insan da sırf MHP’li olduğum için çocuğumu okulundan ilişkisini kesti” dedi. Namõk Altaş ise olayõn siyasi olmadõğõnõ söyledi. İnternette Sansüre Karşı Ortak Platform adı altında toplanan çok sayıda internet kullanı- cısı, “5651” sayılı kanun kapsamında 6 binden fazla internet sitesinin erişiminin engellen- mesini protesto etti. Taksim tramvay durağında toplanan yüzlerce kişi “Devlet sansürü si- zi gerçeklerden korur”, “Özgürlüğümüze tıklayın” dövizleri taşıyıp, “Dur de dur de san- süre dur de”, “İnternet yaşamdır sansürlenemez” sloganları attı. Galatasaray Lisesi önü- ne kadar yürüyen grup adına açıklama yapan Deniz Kaymaz, “6 binden fazla web sitesi eri- şime engellenmişken ve bu sayı artarken susmayacağız. Sansürsüz internet erişimini sağ- layana kadar sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz” dedi. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) ‘Sansürsüz internet’ için yürüdüler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle