Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2010 PAZAR
14 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Mõsõr’õn Ankara Büyükelçisi Salaheldin, Ortadoğu’da barõş sağlanmazsa bütün İslam âleminin radikalleşeceğini söyledi:
Hamasİsrail’inoyununageliyor
Mõsõr’õn Ankara Büyükelçisi Abderahman
Salaheldin’le Atatürk Bulvarõ üzerindeki görkemli
büyükelçilik konutunda yemek yiyor, bir yandan
da konuşuyoruz. Büyükelçi, Filistin sorununun
sonunda bütün Ortadoğu bölgesini kan gölüne
çevirmesinden endişeli. “İsrail’i zapturapt altına
alabilecek tek güç ABD’dir. Başkan Obama bir
an önce harekete geçmeli” diyor. Önemli bir
tespiti de Hamas örgütünün Filistin’in tek hâkimi
olduğu iddiasõyla Filistinli gruplar içinde derin
bölünme yaratarak İsrail’in “eline oynadığı”.
- Yakın tarihte Türkiye’yle Mısır arasındaki
ilişkiler inişli çıkışlı oldu. Bugün ikili ilişkilerde
durum nedir?
A.S.- Öncelikle şunu belirtmek isterim. Geçen
yõl Mõsõr’õn Arap İşlerinden Sorumlu Dõşişleri
Bakan Yardõmcõsõ olarak Türkiye’ye ülkenizin Irak
politikasõyla ilgili istişarelerde bulunmak için
geldim. Bu temaslar çok verimli oldu.
Son otuz yõl içindeki ilişkilerimiz son derece
olumlu ve yakõn oldu. Hele iki yüzyõl içindeki
ilişkilerimize bakarsanõz çok dostça, yakõn ve
verimli işbirliği içinde olduklarõnõ görürsünüz.
Üstelik aramõzda sõkõ kültürel bağlar var. Her iki
ülke de kendilerini uygarlõklarõn temas noktasõ
olarak algõlõyor. Yani bir anlamda kendimizi çekim
merkezleri olarak görüyoruz. Ayrõca kendimizi
hep yakõn komşu olarak gördük. Aramõzdaki
Akdeniz’i bizi ayõran değil, birleştiren bir göl
kabul ettik. Çoğu Mõsõrlõ ve Türk’ün kendilerini
aynõ kültüre ait hissettiklerinden kuşkum yok.
- Peki, ’50’li, ’60’lı yıllarda Arap ulusal
sosyalizmi bilinci güçlenirken de aynı duygular
mı hâkimdi?
- Haklõsõnõz. Değildi. Ama o dönem kõsa sürdü.
Bizlerde de hiçbir yara izi bõrakmadõ. Bugün
Mõsõr’da Türk, Türkiye’de de Mõsõrlõ imajõnõn
geldiği nokta beni çok mutlu ediyor.
Bir de her üç Mõsõrlõnõn birinin Türk kökenli
amcasõ olduğu yaygõn olarak söylenir. Dolayõsõyla
Mõsõr’da çok zengin Türk mallarõ olduğu bilinen
bir gerçektir.
- Ama Mısır yasaları uyarınca Türkler bu
mallar üzerinde hak iddia edemiyorlar.
- Biliyorum. Mõsõr’da ve burada çok sayõda vakõf
malõ davasõ vardõ. Osmanlõ arşivlerine girerseniz
Mõsõr’da yayõmlanmõş çok sayõda Türkçe kitap
bulursunuz. İlk Türkçe gazete de 18. yüzyõlda
Mõsõr’da yayõmlanmõştõr. Çünkü o dönemde Mõsõr
hanedanõ Türk kökenliydi. Yani Hidiv ailesi.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa sülalesi.
O sülale İstanbul’a Mõsõr mimarisini de getirdi.
Örneğin Çubuklu’daki Hidiv Kasrõ, bugün Mõsõr
Başkonsolosluğu’na ev sahipliği yapan Bebek’teki
Hidiv Yalõsõ. Şu anda Hidiv Yalõsõ’nda restorasyon
çalõşmalarõ var. 2011 başõnda açõlõşõ yapõlacak.
Gazeteniz aracõlõğõyla muhteşem bir açõlõş töreni
yapacağõmõzõ duyurmak isterim. Ayrõca 2011’i
Türkiye’de Mõsõr Yõlõ ilan etmeyi düşlüyorum.
Henüz hükümetten bu izni almadõm. Ama
alacağõmõ umuyorum. Öte yandan iki ülkemiz her
yõl milyonlarca turiste ev sahipliği yapõyor. Ama
birbirlerine giden turist sayõsõ istenilen düzeyde
değil. Bunu arttõrmamõz lazõm. Birbirimizi daha
yakõndan tanõmalõyõz.
Dinler arası çatışma tehlikesi
- Her iki ülkeyi de ilgilendiren Mavi Marmara
gemisi sorunu var. İsrail gemiyi hâlâ geri
göndermedi. Üstelik gemiye yapılan baskından
dolayı Türkiye’den özür dilemeyi, gemideki
baskında ölenlerin ailelerine tazminat ödemeyi
reddediyor. Bundan sonra ne olur, sizce?
- Türkiye burada haklõ. Mõsõr da bütün
uluslararasõ camiayla birlikte infial içinde. İsrail’in
yaptõğõ hataydõ. BM Güvenlik Konseyi’nin ve
Genel Sekreter’in kararõyla uluslararasõ bir
soruşturma komisyonu kurulacaktõ. BM Genel
Sekreteri tarafsõz bir yargõcõn başkanlõğõnda
kurulacak komitede hem Türkiye hem de İsrail’in
temsil edilmesini önerdi ki bu çok doğruydu. İsrail
buna ve komitenin alacağõ karara saygõlõ olmalõydõ.
Ne yazõk ki bu gerekler yerine getirilmedi. İsrail’in
yaptõğõ, işgal altõnda yaşayan insanlara yardõm
götürmek isteyen sivillere karşõ dehşetli bir
saldõrõydõ. Unutmayalõm ki İsrail, Gazze, Batõ
Şeria ve Kudüs’te işgalci güçtür. İşgalci güç olarak
da birtakõm sorumluluklarõ var. Bu
sorumluluklardan birisi Filistin halkõnõn bütün
temel ihtiyaçlarõnõ karşõlamaktõr.
Eğer İsrail bu bölgede barõş içinde yaşamak
istiyorsa saldõrganlõktan vazgeçmelidir. Bize hayatõ
dar ediyor. Aynõ zamanda da kamuoylarõmõzda
inanõlmaz öfke yaratõyor. Durum böyle devam
ederse sorun Arap-İsrail-Filistin çatõşmasõ
olmaktan çõkõp dinler arasõ bir çatõşmaya dönebilir.
Bu, büyük bir tehlikedir. Bütün dünyanõn bu
tehlikeye dikkat etmesi gerekir. İsrail’in bizi bütün
dünyaya yayõlabilecek bir çatõşmaya
sürüklemesine izin veremeyiz.
- Öte yandan Suriye Devlet Başkanı Beşşar
Esad’ın yaptığı bir açıklama var. Mealen
Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini düzeltmemesi
halinde bölgesel anlaşmalarda bir rol
oynamasının çok zor olacağını söylemesine ne
diyorsunuz?
- Türkiye’nin Mõsõr gibi İsrail’le diplomatik
ilişkileri var. Bu Ortadoğu’da yerleşmesi gereken
bir model olmalõdõr. Bir Filistin devleti kurulmasõ
durumunda İsrail’in de komşularõyla böyle bir
model oluşturmasõ gerekir. Barõş için bir rol
üstlenmek insan haklarõna, uluslararasõ yasalara
destek çõkmamak anlamõna gelmez. Bence sorun
daha büyük. Bugün bölgemiz iki seçenekle karşõ
karşõya. Birincisini Mõsõr ve Türkiye temsil ediyor.
Bu da bölgedeki bütün çatõşmalarõn, sorunlarõn
çözüme kavuşturulmasõdõr. Bu da sadece, herkesin
birbiriyle eşgüdüm halinde, dayanõşmayla,
bölgesel kalkõnmayla, nükleer silahlarõn üretiminin
cesaretlendirilmemesiyle, barõşa varmakla
mümkündür. Tabii bu bir düşünce biçimi; bir
yaklaşõm. İkinci bir yaklaşõm, seçenek de şu:
çatõşmalar, gerginlikler artar. Hatta savaş çõkar. Bu
ortamda hep başõmõzõn üzerinde savaş tehdidi asõlõ
kalõr. Bu ortamõ yaratanlarõn çeşitli amaçlarõ
vardõr. Belki kendi ülkelerinden, sorunlarõndan
tehditleri başka tarafa yönlendirmek istiyorlar.
Bunlarõ yapanlarõn kim olduklarõnõ biliyoruz.
Bölgemizin insanlarõ şimdi bu iki seçenekten birini
tercih etmek zorunda. Doğal olarak seçilmesi
gereken barõştõr. Ancak bizim gibi barõştan yana
olanlar ne yazõk ki son yõllarda sonuca ulaşamadõ.
Filistin halkõnõn sorununu çözmeyi, hepimizin
üzerinde anlaşmaya vardõğõ topraklarda barõş
içinde yaşamalarõnõ sağlayamadõk. Buna karşõlõk
İsrail her geçen gün bağõmsõz Filistin Devleti’nin
kurulmasõ gereken topraklarõ yiyip bitiriyor; kalõcõ
bir barõşa ulaşõlmasõnõ imkânsõz kõlõyor. Öte
yandan bomba patlatanlar, roketleri insanlarõn
üzerine yağdõranlar sonuç alõyorlar. Bunlar İsrail’i
Güney Lübnan’dan sürdüler. Hâlâ işgal altõnda
tutmalarõna rağmen Gazze’deki İsrail kuvvetlerinin
büyük çoğunluğunun çekilmesini sağladõlar.
Böylece bütün dünyaya işin doğrusunun bu
olduğunu ilan ediyorlar. Bu durum devam ederse
bizim gibi barõş yanlõlarõnõn ciddi darbeler
alacaklarõndan korkarõm. Bunu önlemenin yolu
bütün dünyanõn barõş yanlõlarõnõn çevresinde
toplanõp barõşõ sağlamaktõr. Bunu yapmayõp olan
bitene göz yumulursa sadece Ortadoğu
radikalleşmekle kalmaz bütün Müslüman âlemi
radikalleşir.
Filistinliler birleşmek zorunda
- Alman İçişleri Bakanlığı’nın, Gazze’ye
yardım konvoyunu örgütleyen İHH’nin
Frankfurt şubesinin, terör örgütleriyle bağlantısı
olduğu gerekçesiyle kapatılması kararı almasını
nasıl karşıladınız?
- Bu örgütün adõnõ o konvoy nedeniyle duydum.
Bakõn, Hamas’õ Filistin gruplarõ arasõnda bir birlik
anlaşmasõna ikna etmek istedik. Bu anlaşmayõ
kabul etseydi tek bir hükümetleri olacaktõ. Böylece
İsrail’in elinden de Filistin hükümetinde bir
muhataplarõ olmadõğõ bahanesini almõş olacaktõk.
Böylece Avrupalõlar da yeniden gözlemci
olacaklar, İsrail de işgalci güç olarak
sorumluluklarõnõ yerine getirmek zorunda
kalacaktõ. Ama bu olamadõ.
- Peki, Hamas bu anlaşmayı reddetmekle
İsrail’in eline oynamıyor mu?
- Size tamamõyla katõlõyorum.
-Peki, bunu bile bile Hamas neden böyle
davranıyor?
- Hamas’õn amacõ Filistin’in yönetimini elinde
tutmak. Mesele bu kadar basit. Öte yandan insanlar
işgal altõnda inliyor. İsrail’in yapmak istediği de
çok açõk. Yardõm konvoyunun başõna gelenlere
bakõn. İsrail her taraftan Filistin topraklarõnõ
hâkimiyeti altõnda tutuyor.
Yapmamõz gereken şey artõk İsrail’in Gazze,
Batõ Şeria ve Kudüs’ü işgal etmesine son
verdirmektir. Her geçen gün durum kötüleşiyor.
Bir gün gelecek kalõcõ bir barõşa ulaşmamõz
imkânsõz hale gelecek. Bunda Hamas’õn
tutumunun payõ var.
- Son olarak Filistin halkı arasında yapılan bir
kamuoyu araştırmasında Hamas’ın destek
kaybettiği görülüyor. Hamas’a destek veren
Filistinlilerin oranı yüzde 24’e düşerken El
Fetih’i destekleyenlerin oranı yüzde 48’e çıkmış.
Siz bunu nasıl tahlil ediyorsunuz?
- Kendi kaderini çizmek Filistin halkõnõn
kendisine kalmõştõr. Bir tercih yapmak zorundadõr.
Sorunu çözecek olan Mõsõr’õn önerdiği birlik
anlaşmasõdõr. Filistin halkõ birleşmeli ve tek bir
hükümet kurmalõdõr. Kimin, neyi kontrol etmesi
gerektiği üzerine çõkardõklarõ kavga bağõmsõz bir
Filistin devletinin kurulmasõ önünde çok vahim bir
engeldir.
- Hamas ve Müslüman Kardeşler Örgütü’nün
yedi küsur yıldır çeşitli alanlarda İstanbul’da,
hükümet destekli toplantılar düzenlemelerine
nasıl bakıyorsunuz?
- Sadece Mõsõr ve Türkiye bölgedeki ve
uluslararasõ alanda bütün taraflarla bağlantõlõ olan
iki ülke. Mõsõr bütün ilgili taraflarõn, bizim
yaklaşõmõmõzõ desteklemeleri koşuluyla barõş
sürecine yardõmcõ olmalarõna sõcak bakõyor.
Bunun en güzel örneği de bizim Hamas’õ,
Filistinliler arasõ uzlaşma anlaşmasõnõ
imzalamasõna cesaratlendirmemizdir. Aynõ
cesaretlendirmemiz Hamas’õn bu tür toplantõlarõna
ev sahipliği yapanlaradõr. Yeter ki barõş süreci
çalõşsõn. Bu sağlanõrsa bütün bölgenin çõkarõna,
iyiliğine olur.
- Tamam da hemen hemen bütün dünyanın
terör örgütü olarak kabul ettiği Hamas’ı bizim
Başbakan’ın terör örgütü olarak görmemesini
nasıl karşılıyorsunuz?
- Türkiye’nin yaptõğõ gibi Mõsõr tek bir yolu
destekliyor. O da herkesin barõş sürecini
desteklemesini teşvik etmektir. Biz bütün taraflarla
ilgili yargõmõzõ barõş yoluna bağlõlõklarõyla
yargõlayacağõz. Hamas’õn bu barõş sürecine
gireceği ve barõşõ seçeceğini ve diğer Filistin
gruplarõyla uzlaşmaya gideceğini ummaya devam
ediyoruz.
- İkili ticaret ne durumda?
- İkili ticaretimiz, serbest ticaret
anlaşmasõnõ imzaladõğõmõz 2007’den
beri üç yõl içinde dört misli artarak 3.5
milyar dolara ulaştõ. Bunun büyük
kõsmõ Mõsõr’õn Türkiye’den ithalatõnõ
oluşturuyor. Bakõn, Avrupa’da
ekonomik resesyon başlayõp
Türkiye’nin AB ülkelerine ihracatõ
düştüğü sõrada Mõsõr devreye girdi ve
Türkiye’nin ihracatõ yeniden arttõ.
Mõsõr’õn inşaat sektörü gelişiyordu. O
sõrada Türkiye’den 1.5 milyar dolara
ucuz çelik ürünleri satõn aldõk.
Gördüğünüz gibi toplumumuzun
kalkõnmasõ ve gelişmesi birbirimizin
çõkarõna. Son zamanlarda ikili ticarette
Mõsõr lehine bir kõpõrdanma olunca Dõş
Ticaret Bakanõnõz, “Mısır adına
mutluluk duyuyorum” dedi. Çünkü
bu gelişmenin Türkiye’nin de yararõna
olduğunu görüyordu. Mõsõr olarak
Türkiye’nin bölgedeki bu öncü rolü
bizi mutlu ediyor. Bunu bizi
kaygõlandõracak bir rekabet durumu
olarak algõlamõyoruz. Biz, iki ülke,
aynõ amaç için aynõ takõmda
oynuyoruz.
Bizim dõşõmõzda kimileri aramõza
bir set çekmek isteyebilir. Ama bu
mümkün değil. Birimiz bir konu
üzerinde girişimde bulunduğumuz
anda öbürü devreye girip destek çõkar.
Tabii, Mõsõr’õn Arap-İsrail sorununun
hallinde öncü rolü var. Filistinlilerin
uzlaştõrõlmasõ sürecinde Türkiye’nin
tam desteğini alõyoruz.
- Türkiye’nin Brezilya’nın da
katıldığı İran’la zenginleştirilmiş
uranyum takası anlaşmasını nasıl
karşıladınız?
- Tam anlamõyla destekledik. Bunu
duyar duymaz Cumhurbaşkanõmõz
Mübarek memnuniyetini ifade etti.
Bu doğru yönde atõlmõş doğru bir
adõmdõ. Tabii ki bunu İran’õn atacağõ
yeni adõmlarõn izlemesi gerekirdi.
Mõsõr ve Türkiye NPT (Nükleer
Silahlarõn Yayõlmasõnõ Önleme
Antlaşmasõ) konusunda aynõ yaklaşõm
içinde.
Ne İsrail’in bölgede nükleer enerji
tekeline sahip olmasõnõ ne de İran ya
da başka bir ülkenin nükleer enerji
üretmesini istiyoruz. Nükleer enerjisi
olanlarõn uluslararasõ kontrole açõk
olmalarõnõ savunuyoruz. Geçen ocak
ayõnda New York’ta yapõlan nükleer
enerji konferansõnda Mõsõr’õn 2012’de
bütün taraflarõn katõlõmõyla bölgesel
bir nükleer konferans toplanmasõ
önerisi Türkiye tarafõndan hemen
desteklendi. Tabii her yaptõğõmõzõ
kamuoyuyla paylaşmõyoruz. Bazõ
yapõlanlar kapalõ kapõlar ardõnda
kalmalõdõr. Mõsõr usulü diplomasimiz
budur. Zaman zaman, “Türkiye’yle
Mısır arasında ciddi rekabet var”
diyenlerle de alay ediyoruz. Her
alanda olduğu gibi iki ülke silahlõ
kuvvetleri arasõnda da çok yakõn bir
işbirliği var. Emniyet teşkilatlarõmõz
da sõkõ bir işbirliği içinde, özellikle
terörle mücadele ve uyuşturucu
kaçakçõlõğõ üzerinde çalõşõyor.
Mõsõr’laTürkiye
bölgeninlideroyuncularõ
- Türkiye’nin Ortadoğu’da ağırlığını gittikçe arttırarak
neredeyse bölgesel güç haline gelmesini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Türkiye her zaman bölgesel bir oyuncu olmuştur.
Üstelik Türkiye ve Mõsõr bütün Ortadoğu nüfusunun üçte
birini oluşturuyor. Dolayõsõyla bu iki ülkenin bölgede önde
giden oyuncular olmalarõ doğaldõr.
Üstelik hem Mõsõr’õn hem Türkiye’nin nüfusunun yüzde
60’õndan fazlasõ gençtir. Eğitim, iyi iş gereksinen
gençlerimiz bunlar. Bunlarõ sağlamak için kalkõnmak
zorundayõz. Bunu yapmak toplumumuza olan
borcumuzdur. Bunu da ancak barõş sağlayarak
gerçekleştirebiliriz. Bunun yerine bütün bölgede savaşlarla
uğraşõrsak hiçbir yere varamayõz. İki ülke de bu zorluklarõ
yaşadõ ve bu zorluklardan dersler aldõ. Bunlarõn
tekrarlanmasõnõ istemiyoruz. Mõsõr 35 yõl önce İsrail’le
barõşõnõ yaptõ. Türkiye ise komşularõyla sõfõr sorun politikasõ
izliyor.
- Barış sağlamak uğruna Mısır Cumhurbaşkanı Enver
Sedat ve İsrail Başbakanı İzak Rabin suikastlara kurban
gitmediler mi?
- Aynen öyle oldu. Dolayõsõyla seçeneğimiz ortada. Bu
iki lideri kim öldürdü diye baktõğõmõzda katillerin kendi
toplumlarõndan çõkan aşõrõ uçtaki teröristler olduğunu
görüyoruz. Tam da o nedenle barõş seçeneğini tercih etmek
zorundayõz. Toplumlarõmõzdaki õlõmlõ çoğunluğu mu
cesaretlendirmeliyiz yoksa teröre ve baskõya boyun mu
eğmeliyiz? Aslõnda bu sadece bizim değil bütün dünyanõn
seçimi olmalõdõr. Toplumlarõmõzdaki barõş isteyen kesimleri
güçlendirmezsek sonunda çok ciddi bir çatõşmayla karşõ
karşõya kalabiliriz. Ben bundan ciddi olarak
endişeleniyorum. Mõsõr ve Türkiye örnek alõnmasõ gereken
modellerdir. Bunun nedeni sadece liberal pazar ekonomisi
izlememiz değildir. Biz Mõsõr’da Türkiye’yi ciddi olarak
taklit ediyoruz. Örneğin serbest ticaret bölgeleri, organize
sanayi bölgeleri kuruyoruz. Türkiye’den pek çok şirket
düşük fiyatlõ enerji ve ucuz işgücü nedeniyle Mõsõr’da
fabrikalar açõyor. Bugün bu fabrikalarõn sayõsõ 200’ün
üzerine çõktõ. Tekstilden, otomobil, otobüse, petrokimya
ürünlerine kadar her şeyi üretiyorlar.
P
O
R
T
R
E
ABDERAHMAN SALAHELDİN
Yükseköğrenimini Kahire Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yaptõ. 1980
yõlõnda Mõsõr Dõşişleri Bakanlõğõ’na girdi.
Dokuz yõl Washington’da, New York’ta
Mõsõr’õn BM nezdindeki diplomatik
misyonunda dört yõl, San Francisco
Başkonsolosu olarak dört yõl görev yaptõ. Son
iki yõl Arap İşlerinden Sorumlu Dõşişleri
Bakan Yardõmcõlõğõ’nõ yürüttü. Mart 2010’da
Mõsõr’õn Ankara Büyükelçiliği’ne atandõ.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Mısır, ABD’nin Ortadoğu’da bir
komşu haline gelmesine nasıl bakıyor?
- (Kahkahalarla gülüyor) ABD
dünyanõn iki merkezli olduğu dönemde
de bölgede çok etkin ve güçlü bir
oyuncuydu. Bugün tek merkezli dünyada
gücü daha arttõ. Bir başka önemli nokta
da sadece ABD’nin İsrail’i zapturapt
altõna almasõ gerçeğidir.
Şimdi biz Başkan Obama’nõn ABD’de
yapõlacak Kongre seçimlerine bütün
dikkatini vermeden önce bölgede bir
değişim sağlamasõnõ umut ediyoruz.
- Ama unutmayın ki Başkan Obama,
Başbakan Erdoğan’la gazete
haberlerine göre Toronto’da pek de
sıcak olmayan bir görüşme yaparken
kulağını çekmek bir yana İsrail
Başbakanı Netanyahu’yu
Washington’da çok sıcak biçimde
ağırladı...
- Umalõm bu iyi sonuçlar verir. Bizim
çok net kõrmõzõ çizgilerimiz var. Bir kere
Yahudi yerleşim yerlerinin inşasõ
durdurulmalõ, Gazze ablukasõ tamamõyla
kaldõrõlmalõ ve Filistinliler için de 1967
sõnõrlarõ temel alõnarak Doğu Kudüs dahil
güvence verilmeli. Bütün bunlarõ
görürsek o zaman geri kalan konular
kolaylõkla müzakere edilebilir. Bölgede
yaşayan herkes, Araplar, Filistinliler,
İsrail, Türkiye terör ya da başka tehdit
altõnda olmadan güven ve barõş içinde
yaşamalõdõr. Nehir sularõnõn paylaşõmõ,
Filistinli göçmenlerin sorunlarõ kolaylõkla
hallolur. Temel bellidir. BM Güvenlik
Konseyi kararlarõ uygulanmalõdõr. Artõk
çok geç olmadan harekete geçilmelidir.
Bölgemiz iki seçenekle karşõ karşõya. Ya
bütün çatõşmalar, sorunlar barõşçõ yolla
çözülür, ya da çatõşmalar, gerginlikler
artar. Hatta savaş çõkar.
İsrail’i kontrol eden tek güç
ABD’dir. Başkan Obama’nõn bölgede
bir değişim sağlamasõnõ
umut ediyoruz.
OBAMA ARTIK HAREKETE GEÇSİN
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
Diplomasi kapalõ kapõlar ardõnda yapõlõr