28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 5 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 İstanbul Haber Servisi - Milliyetgazetesi muhabiri Nedim Şener,“Hrant Dink Cinayeti ve İstihbaratYalanları” adlõ kitabõnda, İstihbaratDaire Başkanõ Ramazan Akyürek, po-lis memurlarõ Faruk Sarı, MuhittinZenit, Ali Fuat Yılmazer’i terör örgüt-lerine hedef gösterdiği iddiasõyla yargõ-landõğõ davadan beraat etti. İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkeme-si’nde görülen duruşmaya 20 yõla kadarhapis cezasõ istemiyle yargõlanan Şenerson savunmasõnõ yaptõ. Şener, emniyetgörevlilerini hedef göstermediğini söy-ledi. Kitabõnda yer alan bütün belgeleriAgos Gazetesi Genel Yayõn YönetmeniHrant Dink’in öldürülmesine ilişkindava dosyasõndan aldõğõnõ ifade edenŞener, “Eğer bir suç varsa bunu Fa-ruk Sarı, Ali Fuat Yılmazer, Rama- zan Akyürek ve Muhittin Ze-nit’in amirleri ve Cumhuriyetsavcıları işlemiştir. Bu kişilerinkirli ellerini bu dosya üzerinden yı-kamalarını kabul etmiyorum” dedi.Davayõ karara bağlayan mahkeme he-yeti, Sarõ, Yõlmazer, Akyürek ve Ze-nit’in isimlerinin Şener’in dava ko-nusu olan kitabõnõ yazmadan ön-ce de kamuoyunca bilindiğinikaydetti. Heyet, gizli olduğubelirtilen belgelerin de aynõ mahkemenin dosyasõ içine gönderilen belgeler olduğu- na dikkat çekti. Şener’in ki- tabõndan önce dosyadaki gizlilik kararõnõn kalktõğõnõ belirten heyet, suç unsurlarõoluşmadõğõ gerekçesi ile Şe-ner’in beraatõna karar verdi. Gözaltına alınanlar adliyede İstanbul Haber Servisi - Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” ettikleri gerekçesiy- le gözaltõna alõnan İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yardõmcõsõ avukat Mehmet Cen- giz’in de aralarõnda bulunduğu 6 kişi dün Beşiktaş’taki özel yetkili İstanbul Cumhu- riyet Başsavcõlõğõ’na sevk edildi. İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek’in avukatlõğõnõ yapan Cengiz, avukatlar Ali Hadi Emre, Kudbettin Kaya, Tülay Bekar ile emekli Albay Cafer Balçık ve Atletizm Federasyonu Asbaşkanõ Hüse- yin Yıldırım emniyetteki işlemleri ta- mamlandõktan sonra dün saat 09.30 sõra- larõnda İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Adli tabiplikte sağlõk kontrolünden geçi- rilen şüphelilerin Ergenekon savcõlarõ ta- rafõndan ifadeleri alõndõ. İP üyesi yaklaşõk 30 kişilik grup, Beşik- taş’taki İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelerek, Cengiz’in Ergenekon soruşturma- sõ kapsamõnda gözaltõna alõnmasõnõ protes- to etti. İP Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, Cengiz’in Perinçek ve diğer İP üyelerinin Ergenekon davasõnda avukatlõ- ğõnõ yaptõğõnõ anõmsatarak Türkiye’deki Deneri Feneri soruşturmasõnõn da Cen- giz’in şikâyeti sonucu başlatõldõğõnõ belirt- ti. Özbey, “Türk yargısı içinde bir ‘F’ Tipi yapılanma vardır. Bunun adı Be- şiktaş terör örgütüdür” diye konuştu. Avukat Cengiz’in de aralarõnda olduğu 6 kişi Ergenekon savcõlarõna ifade verdi 16 aydõr tutuklu olan gazetemiz yazarõ Balbay, Ergenekon davasõnda ‘Saylan, Okkõr ve Geray’õn infaz edildiğini’ söyledi ‘Yassõada’dan daha geri yargõlama’ Yargõtay Başsavcõsõ Yalçõnkaya, hem hükümeti hem TBMM’yi uyardõ: Yetkinizi anayasa için kullanõn ‘Anayasaya sadakat gösterin’ Gazeteci Şener beraat etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yar- gõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ Abdurrah- man Yalçınkaya, TBMM’nin anayasa de- ğiştirirken anayasanõn koyduğu kurallara sa- dakat göstermesi gerektiğini vurguladõ. Yal- çõnkaya, “Yasama ve yürütme organı ile devlet ve toplumda etkili olan sosyal ve eko- nomik baskı grupları karşısında bağımsız olamayan, söz konusu güçlerin doğrudan veya dolaylı denetimine veya etkisine açık olan yargı bağımsız değildir” dedi. Yalçõnkaya, Yargõtay Konferans Salo- nu’nda düzenlenen Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõlõğõ 18. Onur Günü’nde konuştu. Yal- çõnkaya, hukuk devletinin en önemli unsur- larõndan birinin kuvvetler ayrõlõğõ ve yargõ ba- ğõmsõzlõğõ olduğuna işaret etti. Avrupa Kon- seyi Hâkimleri İstişare Konseyi’nin de hâkim ve savcõlar hakkõnda karar almaya yetkili olan yargõ kurullarõnõn yapõlanmasõ ve çalõşmasõnda yürütme ve idare erkine mensup kişilerin bu- lunmasõnõn kuvvetler ayrõlõğõ ve yargõ ba- ğõmsõzlõğõ ilkelerine aykõrõ olduğuna işaret et- tiğini kaydetti. Yalçõnkaya, “Hukuk ve yar- gının, gerektiğinde vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini yönetime karşı da ko- ruyarak, hukuk devletini ve anayasal dü- zeni sağlamakta yetkili ve görevli oldukları unutulmamalıdır” dedi. TBMM sadakat gösterecek “TBMM’nin anayasayı değiştirirken anayasanın koyduğu kurallara mutlak suretle sadakat göstermesi” gerektiğine işaret eden Yalçõnkaya, “Anayasanın koru- ma altına aldığı maddelerde değişiklik öngören veya anayasanın diğer maddele- rinde yapılan değişikliklerle, koruma altı- na alınan maddelerin doğrudan doğruya veya dolaylı olarak değiştirilmesi, değişti- rilmesinin teklif edilmesi anayasaya aykı- rılık sonucunu doğurur” diye konuştu. Özel hayatõn gizliliği ve haberleşme öz- gürlüğüne de değinen Yalçõnkaya, teleko- münikasyon yoluyla iletişimin denetlenme- sinin sõkõ koşullara bağlanmak suretiyle Ce- za Muhakemesi Yasasõ’nda yazõlõ suçlarla sõ- nõrlõ olarak kabul edildiğini anõmsattõ. Yal- çõnkaya, şöyle devam etti: “Kanunda öngörülmemiş olması ve uy- gulamasının da demokratik toplum düze- ninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uy- gun olmaması nedeniyle ceza muhake- mesinde iletişimin denetlenmesi suretiyle elde edilen bir delil ‘başka bir amaçla’ kul- lanılamaz. Bu çerçevede alınan delilin, hukuka uygun şekilde elde edilmiş olma- sının veya biçimsel olarak bir hâkim ka- rarına dayanmasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır.” Kanunda aranan koşullara kõsmen veya tamamen aykõrõ olarak iletişimin denetlenmiş olmasõnõn bu delilin ge- rek ceza, gerekse hukuk dallarõ açõ- sõndan hukuka aykõrõ olacağõna işa- ret eden Yalçõnkaya, şu değerlendir- meyi yaptõ: “Özel hayatın gizliliği ve haberleşme özgürlüğü ihlal edile- rek elde edilen bulguların, hu- kukun hiçbir alanında delil de- ğeri olması düşünülemez. Bu nedenle gerek idare makam ve mercileri, gerekse mah- kemeler, genelde hukuka aykırı olan delillere, özel- de ise iletişimin de- netlenmesi yo- luyla elde edi- len bulgulara dayanamaz- lar” diye ko- nuştu. HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda 16 aydõr tutuklu bu- lunan gazetemiz yazarõ Mustafa Balbay “Burada Yassıada’dan, daha geri bir yargılama yapı- lıyor” diye konuştu. Yassõada yargõlamalarõ so- nucu 3 kişinin idam edildiğini daha sonra inti- kam için 1971’de 3 gencin idam edildiğini anõm- satan Balbay “Bu davada da 3 kişi fiilen infaz edildi. Türkan Saylan, Kuddusi Okkõr ve Uçkun Geray. Biraz daha devam ederse Yassıa- da’yı , 12 Mart’ı da geçer” dedi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi tarafõndan Silivri Cezaevi Kampusu bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanõn dünkü 70. duruşma- sõnda sanõk ve avukatlarõnõn talepleri alõndõ, be- yanlarõ dinlendi. Duruşmada söz alan gazetemiz yazarõ Mustafa Balbay, Türkiye Gazeteciler Sendikasõ ve bazõ gazeteci meslek örgütlerinin uluslararasõ kuruluşlarla düzenledikleri “Gaze- tecilere özgürlük” kampanyasõna dikkat çekerek “Savunma süresini kısıtladınız, tutukluluk süresini de kısmak istemez misiniz?” dedi. Son bir haftadõr gazetelerde Yassõada yargõla- malarõna ilişkin yazõ dizileri yapõldõğõna dikkat çe- ken Balbay “Buradaki yargılama şekli Yas- sıada’dan daha geri, daha kötü bir yargılama yapılıyor. Davanın belli bir dosyası vardı, son dakikada ‘bu belge de vardõ’ denilmiyordu. Çer- çevesi belliydi. Yassıada bir ihtilal mahkeme- siyse burası ihtimaller mahkemesi. Bir ihtimal var o da özgürlük mü dersin? Burada esir gi- bi bekliyoruz” diye konuştu. “Biz adalet istiyoruz” diyen Balbay “Yassıada demokrasi ticareti yapanlar dönüp bir de buraya baksın. Yassıada’da bir kin biriktiy- se burada da bir kin birikiyor. Yıllar sonra bu kinleri konuşacağımıza bu süreci noktala- mak sizin elinizde” diye mahkeme heyetine ses- lendi. Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel’in duruş- madaki konuşmalarõ “hakaret” olarak değer- lendirdiğini belirten Balbay “Bu iddianamede bi- ze 5 bin sayfada hakaret ediliyor. Yaşam bi- çimimiz yargılanıyor” diye konuştu. Salonun yapõsõnõ da eleştiren Balbay “Sa- nıklarla yakınları daha yakın oturabiliyor- lardı. Berbere ‘ön tarafõnõn önemi yok, ense tõ- raşõm iyi olsun’ diyorum. Bütün ziyaretçiler ensemizi görebiliyor, uzaktan bakabiliyorlar. Gazetecilere en kötü yer ayrılmış. Salon en kötü şekilde dizayn edilmiş” dedi. Eski adalet bakanlarõndan Seyfi Oktay’õn gö- zaltõna alõnmasõnõ eleştiren ve Alevi Bektaşi Fe- derasyonu Başkanõ Ali Balkız’õn “Pir Sultan gibi dönecek” sözlerini anõmsatan Balbay şun- larõ söyledi: “Bu davada Ali Balkız’a suikast yapılacağı iddiasıyla müşteki olarak göste- riliyor. Müdahiller gelsinler bu davayı izle- sinler, gerçeği arasınlar. Bu dava fırtınada uçan elektirik kablosu gibi, kime çarpacağı belli değil. Savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da gün gelecek bu operasyon- lardan yakınacak.” “Burada Roma’nın köle hukuku ile yar- gılanıyoruz” diyen Balbay, Selçuklu İmpara- torluğu’nun veziri Nizamül Mülk’ten bir hi- kâye anlatarak “Adalet isteyen eşek de olsa ve- rin” sözlerinin altõnõ çizdi. Balbay “Bizi ne ye- rine koyuyorsunuz bilmiyorum. Ama ada- let istiyoruz. Bizi yargılayın ama özgür yar- gılayın” diye konuştu. Yalçınkaya, Yargıtay Konferans Salonu’nda düzenlenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 18. Onur Günü’nde konuştu. (AA) Savcõlarõn, devletin kurumlarõ aracõlõğõyla yetki kullandõğõ sõ- rada verdiği zararlardan sorumlu olmasõ gerektiği önerisini dile getiren Yalçõnkaya, bu ilkenin vatandaş açõsõndan “devlete ve devletin kurumlarına karşı yasal başvuru hakkını” ifade et- tiğini söyledi. Yalçõnkaya, “Savcıların korunma tedbirleri (yakalama, gözaltına alma, arama) ile ilgili yetkilerini kötü- ye kullanması halinde, mağdur olan kişiler maddi ve ma- nevi zararlarının tazminini savcılara rücu edilmesi hususu saklı kalmak kaydıyla devletten isteyebilirler. Savcıların ce- za soruşturmalarında yaptıkları yasaya-hukuka aykırı iş- lemler nedeniyle ceza ve disiplin hukuku açısından sorum- luluğu bulunduğu açıktır” dedi. Gelişen suç yöntemleri ile mücadele edebilmek için ülke başsavcõlõğõ oluşturulmasõ yoluna gidilmesi gerekliliğini anlatan Yalçõnkaya, “Hukukun üstün- lüğüne dayalı demokrasilerde, soruşturma politikasını be- lirleyen temel, hukuktur. Ülkemizde sanıldığı gibi gündelik politik çıkarlar değildir. Hukuk kurumlarından birini oluş- turan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, bu alandaki önerilerini dikkate almayan uygulamalar ile artan suçluluk- la baş etmek mümkün değildir” diye konuştu. ‘Savcılar hatalarının bedelini ödemeli’ Konuşmasõnda, parti içi demokra- siye de değinen Yargõtay Baş- savcõsõ, partilerin işlevsel hale gele- bilmesi için milli iradenin parlamen- toya tam yansõyabilmesi gerektiğini belirtti. Yalçõnkaya, şu irdelemeyi yaptõ: “Yönetilemeyen demokrasi olgusunun en önemli nedeni, uzun zamandan beri ileri sürdüğümüz gibi siyasal sisteme, siyasal kadro- lara karşı güvensizlik görüntüsü ve olgusudur. Ağır bir güven bunalı- mı, toplumla siyasal kadroların birbirleri ile ayrı düştükleri görün- tüsünü ortaya çıkarmış, bu, parti- ler ve siyasal kadroların, Türki- ye’nin sorunlarına çözüm getirebi- leceği yönünde umut ve beklentileri azaltmıştır. Demokratikleşme açı- sından ilk ve derhal yapılması gere- ken, ‘siyasal sisteme, siyasal aktörle- re duyulan bu güvensizlik duygusu- nun ortadan kaldõrõlmasõ, güven duy- gusunun tekrar tesis edilmesi’ için Si- yasi Partiler Kanunu’nun belirli maddelerinin ve kısımlarının, bu amaçları gerçekleştirmeye yönelik olarak değiştirilmesi gerekmekte- dir.” Yalçõnkaya, “Siyasi partiler, ka- mu yararından çok, kendi çıkarla- rını gözettiğinde ve iktidarı elde et- me ya da kaybetmeme uğruna her yolu meşru gördüklerinde demok- rasinin gerçekleşmesi mümkün ol- madığı gibi, halkın siyasi partiler rejimine ve demokrasiye olan güve- ni de zedelenmiş olur” diye konuştu. Siyasi partilere sert eleştiri ‘Plandaki yazı Şahin’in el ürünü değil’ İkinci Ergenekon davasında mahkemenin isteği üzerine Adli Tıp Kurumu tarafından eski Özel Ha- rekât Dairesi Başkanı İbrahim Şahin’de bulundu- ğu iddia edilen belgeler üzerine yazı incelemesi ya- pıldı. İnceleme raporuna göre; bazı emniyet ve as- keri görevlilerin isimlerinin ve kimlik bilgilerinin yer aldığı S-1 yapılanma listesinin İbrahim Şa- hin’in eli ürünü olduğu kaydedildi. Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan, Pir Sultan Abdal Kültür Der- neği Genel Başkanı Kazım Genç ile ilgili tedhiş planının ise Şahin’in el ürünü olmadığı belirtildi. ‘Savcılıktaki ifade tutanağı bile yanlış’ Balbay, Eski Jandarma Genel Komutanlõğõ İstihba- rat Daire Başkanõ emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün önceki günkü savunmasõ sõrasõnda “Balbay’ın Kent Otel toplantılarına ilişkin Balbay’ın beyanını kabul etmiyorum. Kent Otel’de sadece bir toplantıya katıldım ve ken- disi de oradaydı. Bunun dışında beni herhan- gi bir toplantıda görmüş müdür? Mustafa Balbay’a sorulmasını istiyorum” sözlerine dik- kat çekti. 5 Temmuz 2008 tarihli savcõlõk ifade- sinin nasõl yanlõşlõklarla dolu olduğunu vurgula- yan Balbay şu açõklamalarda bulundu: “Benim bir soruya cevabım soru gibi yazılmış. Sonra- ki sayfalarda ‘Ben bu toplantõlara Ersöz’ün ka- tõldõğõnõ hatõrlamõyorum. Bu Kent Otel toplantõ- larõna bellirli bir grup değil, sürekli değişken ki- şiler katõlõrdõ. Ersöz’ün bu toplantõlara katõldõğõ- nõ hatõrlamõyorum’ şeklindeki cevabım var. Bir ifade tutanağında böyle yanlışlıklar varsa di- ğer belgelerin nasıl hazırlandığını düşünün.” ‘Görüşmeler gizli değil’ ‘2 Cumhuriyet’e âşığım’ Levent Ersöz’ün, Balbay ve diğer kişilerle görüşme- lerine ilişkin dönemin Jandarma Genel Komutanõ, davanõn tutuksuz sanõğõ Şener Eruygur’dan emir aldõğõnõ söylediğini anõmsatan Balbay şöyle de- vam etti: “Ben o kısımlarını bilemem. Ben ga- zeteciyim. MİT müşteşarıyla da görüştüm. 2002-2003-2004’te MİT Müsteşarıyla, Başba- kan Erdoğan’ın emriyle kaç kişi görüşmüştür? Bunlar gizli saklı değil. Başbakanın emriyle bütün gazetelerin temsilcileriyle yemekler yen- di. Çünkü o zaman terör belası vardı. Eve dö- nüş yasası konuşuluyordu. Ben ‘Eve dönüş ya- sasõ dağa dönüş yasasõ olmasõn’ demiştim.” Ersöz’ün 3 gazeteci ile görüştüğünü söylediğini belirten Balbay “Gizli kayda alınmasından üz- günüm. Ama şimdi ‘iyi ki çekilmiş’ diyorum. İyi ki kayıtların dökümü yapılmış. Ben gazete- ciliği sokakta yapıyorum. Konuşmalarımda ‘sokak böyle diyor’ diyorum. Gördüklerimi ak- tardım, bu gazetecinin görevidir” dedi. “Ben her iki Cumhuriyet’i de aynı aşkla seviyorum” diyen Balbay şöyle devam etti: “Gazete daha faz- la satsın diye plan yapıyorum. Hacettepe ve An- kara Üniversitesi ile ODTÜ’de yüzde 20 indirimli satmak için görüştük ‘evet’ dediler. Kışlalarda Cumhuriyet gazetesinin indirimli satılmasının ne- resi suç? Kışlalarda olabilir mi diye hayal ku- ruyorum. Buradan nasıl suç üretirler. Burada darbe iddiası varsa demokrasiye darbe var. Ben gazetenin daha fazla satılması için çırpındım. Keş- ke gazeteyi kışlalarda daha fazla satabilseydik. 2 mehmetçik daha Cumhuriyet okuyabilseydi, ola- bilir mi diye konuştuk ama olmadı. Jandarma Ge- nel Komutanı ile ben konuştum... Keşke olsaydı.” TÜBİTAK YANLIŞ İMAJ ALDI İstanbul Haber Servisi- Poyraz- köy davasõ için bilirkişi raporu ha- zõrlamasõ istenen TÜBİTAK, “Ka- fes Eylem Planı”nõn çõktõğõ ileri sü- rülen 3 No’lu DVD’nin imajõnõ yanlõş aldõ. Kurum delillerin aslõnõ mahkemeden ikinci kez istedi. Da- vanõn tutuklu sanõklarõndan, deniz Binbaşõ Levent Bektaş’õn avukatla- rõ, bu durumun kuruma olan güveni sarstõğõnõ belirttiler. Avukat Hüse- yin Ersöz, konuyla ilgili suç duyu- rusunda bulunacaklarõnõ söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle