14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
SON ARAŞTIRMALAR CÛ YEPYENİ BİR GÜNEŞ NASA'nm yeni güneş gözlemevi SDO'dan gelen ilk iotoğraflar, güneşimizdeki dinamik süreçlerin daha önce görülnıeyen ay- nntılarıyla büyük sansasyon yarattı. SDO önümüzdeki beş yıl içinde güneş araştırma- lai'inda yanıtsı: kalan soruları açıklayacak ve güneş iırtınalarını daha iyi tahmin edecek. 11 Şubat 2010'da çalışmaya başlayan uzay gözlemevi SDO'nun görcvi beş yıl içinde gü- neşimizin manyetik alanı hakkında yeni bilgiler edinmek, bunlarla bağlantılı süreç- leri açıklamak ve güneşimiz ve dünya at- mosferinin kimyası ve dünyamızm iklimi ara- sındaki ilişkiyi aydınlatmak. Birkaç haftalık ayarlama ve testlerden sonra güneş gözlemevi çalışmaya hazır dü- ruma geldi ve kısa bir süre sonra da ilk ve- rilcri gönderdi. Fotoğraflardan bazıları güneş lekelerindeki madde akımlanyla ilgili yepyeni aynntıları, digerleri güneşin üzcrindeki et- kinliklerin yakın çekimlerini gösteriyor. Fotoğraflar arasmda ay- rıca pla:ma püskürtüle- rinin ilk yüksek çü- zünürlüklü görüntüleri de var. SDO önü- müzdeki beş yıl içindc tüm gözle- mevlerinden daha hızlı bir şekilde veri gön- derecek. Kameralan bir HD kamerasından on nıis- li çözünürlüğe ulaşabilen SDO, her gün 1,5 terabayr veri malzemesi gönderiyor dünya- ya. Uydunun üzerinde üç özel enstrüman bu- lunuyor. "Helioseismic and Magnetic Imager" /Heliosismik Manyetik Görüntüleyicisi (HMI), manyetik alanları haritalayıp, gü- ncşin geçirimsiz yüzeyinin içini inceliyor. Araçbunun için ultrason dalgalanndan ya- rarlanarak göriinür ışığm çok yakınmdaki alandan çeşitli göriintüler alıyor. "Atmospheric lınaging Assembly"/ "Atmosferik Görüntü Düzenleyicisi" (A1A), güneşin ve atmosferinin yüzeyini on farklı dalga boyunda yüksek çözünürlükle göriin- tüleyen dört teleskoptan oluşmakta. "Extrenıe Ultraviolct Variability Expcriment"/ "Uç Morötesi Dalgaboyu Değişkenlik Ciha:ı" (EVE) ise güneşin ışın emisyonundaki dal- galanmaları ölçüyor. Bıınlar dünyamızm en üstteki atnıosfer tabakaları üzerinde etkilidir. Bu enstrüman özellikle de güneş parlamala- rından sonraki olayları ve değişimleri açık- layacak. Yeni veriler örneğin güneştcki fır- tınaların daha iyi tahmin edilmesine de yardımcı olacak. İNTİHAR RİSKİNİ GÖSTERİYOR Deprcsyonlu insanların EEG sonuçları- nı inceleyen Aınerikalı psikologlar ilginçbir keşif yaptı. Bu teknikle intihar düşüncesi he- nüz biçimlenmeden göıülebiliyor. Ruh ha- limizi iyileştirmesi beklenen antidepresanlar ne yazık ki çocuklarda ve gen^lerde intihar düşüncesi- ni yok ct- m i y o r . Mesela ge- çen yıl gerçekleş- tirilen bir araştırma, depresyon ilaçlarınm 25 yaş, üs- t ü n d e k i kijilerde olumlu et- ki yaptığını, en iyi sonucun ise 65 yaş üze- rindeki hastalarda elde edildiğini göstermiş. Fakat 25 yaş altı gençlerde depresyona kar- şı kullanılan ilaçların intihar düşüncesini en- gellemediği görülmüş. Doktorlar bu durumu ilacm alımmdan sonra ortaya çıkan aktifleşme etkisiyle açik- lamaya çalışıyor. Depresyon ilacı hastaya iç- güdülerini dinlenıe enerjisi vennekte ki bu etki en azındaıi genç insanlarda olumsuz ruh halinin ortadan kalkmasmdan önce ger- çcklejiyor. Antidepresanların yan etkileri hakkında (,xık sayıda arajtırmayı takip edcn Los Angeles Kalifomiya Üniversitesi psiko- logu Aimee Hunter, beyinde intihar dü- şüncesiyle ilgili değişimleri araştırmış. Hunter bu çalışması sırasında gerçtkten de intihar egilimini gösteren bir işaretin bu- lunduğunu ve bu izin çx.ık erken teshis edi- lebildiğini keştetmiş. Beyindeki tipik deği- şimler, intihar düşüncesinin bilince ulaş- masmdan haftalar öncesinde goriilebiliyor di- yor psikolog. Hunter ve ekibi aslmda daha önceki araştırnıalardan, bu ilijkinin özellikle de orta ve sağ ön beyin kabuğunda görüle- bileceğini tahmin ediyordu. EEG analizleriyle de anıidepresan alımından sonra bu bölge- deki nöron etkinliğinde hafif bir düşüşün ya- şandığı saptanmış. Daha güvenli depresyon ilaij-larınm geliştirilmesi bekleniyor. 123 YENİ HAYVAN VE BİTKİTÜRÜ Bilim insanları son yıllarda Borneo Adası'nda en az 123 yeni hayvan ve bitki tü- buldu. Yeni türler arasında uçan kurbağa ve yarım metre uzunluğundaki sopa çekirgesi (Carausius morosus) dikkat çekiyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfi WWFnin açıklamasma göre "Mulu uçan kurbağa" cilt ve göz rengini değijtirebiliyor. Geceleri açık yeşil olan rengini gündüz kahverengi- ne dönüştüren kurbağa parmakları arasındaki kanat de- risi saye- s i n d e ağaçtan a ğ a c a uçabili- y o r . Kopstein engereği- n i n (Dendrelaphis kopsteini) Bomeo'da bulunan yeni türünün böğrü parlak mavi, yeşil ve kah- verengi pullarla kaplı. Zehirli yılanın boynu tehlike anında alev renginde parlıyor. Bomeo kara kurbağasının (Barbourula kalimanta- nensis) özelliği ise akciğerinin bulunmama- sı, kurbağa bunun yerine cildiyle soluyor. Kurbağa, akciğeri bulunmadığı için yas- sı bir gövdeye sahip ve bu beden biçimi sa- yesinde hızlı akan derelerde akıntıya karşı yü- zebiliyor. WWFnin Borneo uzmunı Markus Radday, daha yüzlerce yeni türün keşfedil- mcyi beklediğini ve soylarının tükenmeden önce bulunması gerektiğini söylüyor. SUMATRA GERGEDAN AİLESİNE YENİ ÜYE Soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Sumatra gergedanı için bir umut doğ- du. Malay çevrecileri Borneo Adası'nda ilk kez gebe olabilccek bir gergedan görüntüle- diler. Doğada yaşayan en küçiik gergedan tü- ründen olan 20 yaşmdaki hayvanın yavru- laması bekleniyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı'ndan Raymond Alfred, beden ve kar- nının büyüklüğü ve biçimi gergedanın gebe olduğunu gösteriyor diyor. Sumatra gerge- danını hayvanat bahçesinde yetiştirme ça- bası başarısız olmuştu. Doğal ortamda gü- nümüzde bu türden geriye en fazla r u (Dicerorhinus sumatrensis) otuz hayvan kalmış. Gebe olduğu sanılan gergedanın görüntüsü elli farklı kamerayla alınmış. Bilim insanları ayrıca hayvanın dışkısını da inceleyecek. Adanın Malay kısmmda elli yıl kadar önce 200 Borneo gergedanı yaşıyordu. Türleri koruma dernekleri gcrgedanların on yıl içinde tükenebileceğini söylüyorlar. 20. DOĞUM GÜNÜNDE MUHTEŞEM GÖRÜNTÜLER Nisan 1990 yılmda Amerikan uzay me- kiği "Discovery" ile 600 km. yükseklikteki bir yörüngeye taşınan Hubble uzay teleskopu yir- mi yıldan bu yana saatte 28.00 km'lik bir hızla dünyamı- zın etrafinda dönü- yor. O tarihten bu yana birbirinden il- ginç fotoğraflar göndercn Hubble, doğunı gününde de muhteşem göriintüler yol- ladı. Amerikalı astronom Edwin Hubble'a (1889-1953) göre isimlendirilen 11,6 ton ağırlığında ve 13,3 m. uzunluğundaki teles- kop, astronomide devrinı yatarak evrenimiz hakkında yepyeni bir tablo sundu. Bilim in- sanları Hubble'dan en uzaktaki yıldızları ve galaksileri gözlemlemek için yararlanıyor. Tabii güneş sistemimizin içindeki gezegen- leri de. İnsanlık yıldızların ve gezegenlerin doğuşu hakkmdaki açıklamaları, 3000 yeni galaksinin bulunuşunu ve evrenin yaşıyla il- gili bilgiyi (13,7 milyar yıl) ona borçlu. Teleskop yirmi yıl içinde dünyamızm etra- fından 100.000 kez döndü ve 2,4 milyar ki- lometreyi geride bıraktı. Ve bugüne kadar 30 terabaytlık veri topladı. Bu açıdan bakıldı- ğında Hubble, bugüne kadar üretilen bilim- sel araçlar arasmda en üretkeni oldu. Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma SITMA HER YIL 850 BİN KİŞİYİ ÖLDÜRÜYOR Birleşmiş Milletler'e göre her yıl yak- laşık olarak 850.000 kişi sıtma yüzünden yaşamını yitiriyor. UN1CEF ise 25 Nisan'daki Dünya Sıtma Günü'nde kur- banların genelde beş yaşın altmdaki ço- cuklar olduğunu açıkladı. Bir enfeksiyon hastalığı olan sıtma sineklerle bulaşıyor. Hâlâ her yıl 850.000 kişinin sinek sokması yüzünden hayatmı kaybetmesi kabul edi- lebilir bir durum değil diyor UN1CEF Başkanı Ann Veneman. Olümlerin yüzde doksanı Sahra bölgesinde gerçekleşmekte. Sıtma ateşini tedavi etmek mümkün ama Afrika ülkelerindeki hastalar sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanaınadıkları için yaşamlaıını yitiriyor. Dünya Sağlık Organizasyonu sıtmanm yaygın olduğu bölgelerde, cibinlik dağıtarak hastalığı önlemeye çalışıyor. Özel olarak üretilen bu cinlikler 3-5 yıl kadar da- yanıyor. Ucuz bir önlem olan ci- binlik sayesinde beş yaşın altmdaki çocuk ölümlerinin yüzde yirmi beşi ve ağır sıtma vakalannm yarısmdan fazlası önlenebiliyor. Birleşmiş Milletler 2001 yılmda sıtmaya ya- kalananların sayısını 2010 yılına dek yan yarıya indinneyi hedeflemişti. Ne var ki bu sonuca ulaşılamadı. Afıika'da incelenen 13 ülkcden 1 l'inde beş yaşın altmdaki sıtma hastalarının yüzde on beşinden daha azı ge- •.•.:. •'-.: . rekli ilaçlara ulaşabiliyor. Dünya Sağlık Organizasyonu bu oranı yüzde seksene çıkamıak istiyor. Fakat bu hedefe ulaşmak için gerekli kaynak bulunamıyor. Dünya Sağlık Organizasyonu 2001 'den bu yana sadece 2 milyar 700 milyon do- lar toplamış, oysa sıtmayı kökünden kazımak için her yıl 5 mil- yar dolara ihtiyaç duyuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle