19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 NİSAN 2010/SAY11255 PAZAR 11 Modanın yeni gözdesi telkâri A bit Malgaz, Mardinli bir Süryani. Altınakar firmasının yönetim kurulu başkanı Malgaz, dededen kalma mesleği sürdürüyor, yaklaşık 1900 yılından bu yana kuşaktan kuşaga aktarılarak yapılan kuyumculuğu devam ettiriyor. Ancak ,'• firmanın önceligi telkâri. Bir Süryani geleneği olan telkâriyi modernize ederek ve farklı ürünlerle birleştirerek günümüze taşıyorlar. Malgaz'ın amacıysa babasının yarattıgı Altınakar markasıyla yurtdışına açılarak, telkâriye modada sağlam bir yer edindirmek. Zaten şimdilerde bile yoğun bir ilgiyle karşı karşıya olduklarını dile getiriyor. Malgaz ailesi, öncelikle üretim amaçlı başlamış kuyumculuga. İşin üretim kısmından mağazacılık kısmına geçiş ise 1965 yılında olmuş. İlk magaza Mardin'de açılmış, sonra da büyümo amaçlı İstanbul'a mn ZUHAL AYTOLUN taşınmış. Abıt Malgaz, istanbul'a geldiklerinde 20 yaşlarında olduğunu söylüyor. Ancak meslege 7 yaşında başlamış. Dött erkek, iki kız kardeşi var ve ailede herkes bu işle ilgileniyor. "Süryani geleneğinde büyüyelim, ilerleyelim gibi bir durum var. Biz de telkâriyi dünyaya tanıtmak istiyoruz. İstanbul ya da Mardin fark etmez. Türkiye bizim memloketimiz. Biz de Türküz. A/ınlık da degiliz. Türk okullarına gidiyoruz. Ayrı gayrı yok. Burada olmaktan da gurur duyuyoruz. Bütün ürünlerimizi yurtdışı fuarlarında teşhir ediyoruz. Hem Süryani gelenoği tıem de Türkiye için çok önemli bir tanıtım bu" diyor. Malgaz'ın iki kız çocugu var. Bu meslegi ve geleneği sürdürme konusunda bazen korku yaşıyor musunuz, diye soruyoruz. Yanıtlıyor Malgaz: "Okula gitmediği günlerde kızım buraya geliyor. İstemez ve başka bir iş yaparlarsa diye bir şey yok. Bu yıllardır sürüyor. Biz bu işi seviyoruz." Mardin'de pek çok ailenin kuyumculukla ilgilendigini söyleyen Malgaz, çocukların 7 yaşına geldikten sonra okulla beraber telkâri yapmaya « % 3 • ' ; \ '•tlsr; • • • > . . ( " - : • * • • : / 1 ;<u**o başladıklarını dile getiriyor. "Bizde sevdi ya da sevmedi diye bir şey yok. Kızlar dahi bilir. Kadın-erkek herkes yapar. Mardin'de kadınlar bu anlamda riosteklenir" diyor. Firmanın yaklaşık 40 yıla dayanan bir mazisi var. Kuşaktan kuşaga gelmesine rağmen markalaşması yeni sayılır. Asıl kuruluş Mardin, istanbul'a geliş ise 1983 yılına dayanıyor. Pırlanta üzerine çalışan Euro Diamond, Altınakar kuyumculuk ve bir de montür mağazası var. En özel ürünleri de telkâri. Kemer, kolye, küpe, toka, etek işlemesi, kırbaç, Buda heykeli, haç derken hemen hemen her dalda kullanıyorlar telkâriyi. Malga/, "Uzun yıllar geçmesine ragmen telkârinin bir oturmuşluğu var. Hep göz önündeydi ancak günümüzde Avrupa'da bile çok ön planda. Eskiden orta yaş ve üzeri tercih ederken, şimdilerde gençlerden de büyük talep alıyoruz. Genç nesle de hitap ettiği için modada artık çok geçerli" diyor. Bu klasik takıyı modernize ederek günümüze taşıyan firma, ürünlerini yurtdışına da ihraç ediyor. Moda evleri de kendi kreasyonlarına '•* *r r j. telkâriyi ekliyor. Yeni bir yönelme ancak Malgaz bu ••" ilginin daha da çoğalacağı görüşünde. "Ailenin tek bir özelliği var" diyor, "Bizim yaptığımız işçiliği kimse yapamıyor. Farklı çalışmalarımız var, vazosundan at arabasına, tokasına, kırbacına, altından kilim dokuyan kız büstüne kadar." Hatta Bursalı bir işadamı kızı için üzeri komplft altın işlemeli bir etek yaptırmış telkâriden. Son dönemde en çok konuşulan da Romanya baş rahibine yaptıkları pırlanta, yakut ve telkâri işlemeli haç. Bulgaristan, Azerbaycan, Dubai, Yunanistan'a ihracatları var. Hatta Dubai, Suriye ve İsrail'den de çok sayıda üzerinde "one minute" yazan kolyn siparişi alıyorlar. Bu kolyenin altın yapımı 500 dolarken, pırlantası da 1500 dolardan satışa çıkıyor. Nosilden nesile gelen bu sanatı gelecek nesillere teslim etme misyonunu kendilerinde hissettiklerini dile getiriyor Malgaz. Yeni tasarımları da Mardin'in resmini telkâriden yapmak. Önümü/deki süreçte Türkiye'den sonra yurtdışırıda da büyümeyi hedefliyorlar. "Hem Türkiye, hem Mardin hem de Süryanilor adına güzel bir ses getirmek ıstiyoru/. Bu kez daha yüksek bir ses olacak." • B P ^ J H PAZARIN PENCERESINDEN • K ^ ^ ^ ^ L J SELÇUK EREZ Neyi oylayacağız? A nayasa'da degişiklikler öneriliyor; / \ benimsersek "Çocukların istismarı, kadın haklarına saygısızlığı giderecek, ombudsmanhgı getirecek" deniyor ama birçok saygın hukukçumuz bu tasarının, yargı bağımsızlığını yok edecek maddeleri de içerdigini söylüyorlar. Bu öneri paketinde gizlenenlerin başımıza ne işler açacagını anlamazsak ne olur? Mozart'ın, Napoleon'un, Yuşçenko'nun ve de Litvinenko'nun akıbetlerine benzer şeyler gelebilir başımıza. Bu kişilerin ortak nitelikleri, kendilerine sunulmuşları, nelere yol açabilecegini pek düşünmeden yiyip yutarak başlarına ciddi işler açmış olmalarıdır. • Mozart, 1791 'de 35 yaşında ateş yükselmesi ve bedeninin şişmesiyle gelişen bir rahatsızlıktan sonra can verince "milyer ateş"ten öldüğü iddia edilmişse de eşi, onu, rakibi Salieri'nin zehirledigini söylemiştir. • Napoleon'un, 1821'de St. Helena adasında mide kanserinden öldüğü bildirilmiştir. Ancak 1960'larda incelenen saç tellerinde, normalın 13 misli arsenik bulunmuş, bu konuda kitap yazmış olan Ben VVeider ve Forshufvud, onun Comte de Montholon tarafından zehirlenmiş olduğunu ileri sürmüşlerdir. • Ukrayna'da 2004'teki başkan seçimlerinde adaylıgını açıkladıktan sonra aniden agır hastalanan, yüzü çopurlaşan Yuşçenko'yu Avusturya'da tedavi eden hekimler, dioksin ile zehirlendigini saptamışlardır. Yuşçenko, hastalanmadan bir gece önce Ukrayna Gizli Servisi Şefi'nin katıldıgı bir yemekte bulunmuştu. • Litvinenko'nun eski bir KGB görevlisi olduğunu, ingiltere'ye sıgındıgını bilmekteyiz. Rusya'dan gelen iki kişiyle konuştuktan sonra agır hastalanan Litvinenko'nun ölümüne neden olan maddenin kahvesine katılan radyoaktif plutonyum 210 olduğu anlaşılmıştır. Mozart ile Napoleon kendilerine verilen yiyeceklerde zehir bulunabileceğini düşünebilselerdi, Litvinenko, Rus meslekdaşlarının sundukları kahvede radyoaktif madde olabilecegini öngörebilseydi daha uzun yaşarlardı. Üçü de bunlann niçin, hangi amaçla önlerine kondugunu anlamamışlardır, üçüne de yazık olmuşturl Yuşçenko'nun aynı akıbete uğramasına ramak kalmıştı. Yaşamımız ve tarih, bize her süslenerek sunulan nesneyi yalayıp yutmadan önce iyice düşünmemizin gerektiğini ögretiyor. ûzellikle bunları sunanlar böyle işlerini güçlerini bırakıp kapı kapı gezmeye, propaganda yapmaya başlaıiarsa daha da uyanık olmalıyız! [email protected] Espirisentır Bir kelime bir işlem DEMOKRASİ: Salla TİYATRO: Kapa FİLM: Kes Maskeli balo - Beni satın alabilirsin lakin maskemi asla!. - Büyük konuşma... Misafir şair Peki, kaç kez sensin İki kez girmediğin ırmakta? ömürleri kısa diye mi Böyle ivecen kelebekler? Çamlar mı diken iğneleriyle Dört mevsimi birbirine? Bir tek atmadan mı ölecek O azman kaktüs? Erdal Alova (Toplu Şllrier) Pet-şop Üst düzey bürokrattan sınırlı miktarda itibar acilliyetten satılıktır. Ortak da olabilir. Top-us Biri yer, biri atar tribün ondan coşar. Foto: Mehmet Ünal Moderen Lafonten - Karga karga gak dedi! - Ulan bu karganın ağzında da gak ıslanmıyo ha!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle