Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 2010 PAZAR
14 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek’ten hükümete sert uyarõlar:
Yargõyla oynamak ters teper
Ankara Kõzõlay’da Adalet Bakanlõğõ ek binasõ
üzerinde bir tabela. “Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu” (HSYK) yazõyor. İçeri
giriyoruz. Birkaç görevli dõşõnda in cin top
oynuyor. Birinci katta HSYK Başkanvekili
(Çünkü Başkan Adalet Bakanõ) Kadir Özbek’in
odasõna çõkõyoruz. Epeyce küçük, sade döşenmiş
bir oda. Kadir Özbek hükümetin ve bakanlõğõn
kurul üzerindeki baskõlarõndan bunalmõş
görünüyor. “Allah hepimize kolaylık versin.
Çok doluyuz” diyor. Sonra da bakõn neler
anlatõyor.
- Son zamanlarda HSYK’ye hükümet
kanadından çok sert eleştiriler yöneltiliyor.
Buna ne diyorsunuz?
K.Ö. - Allah bize kolaylõk versin. Çünkü bu
kurul artõk eski kurul değil. Burada görev yapan
arkadaşlarõmõz kurulun anayasal çerçeve içinde
olmasõ gereken ama düzgün işleyen bir sistem
içinde üzerlerine düşen görevi yapõyorlardõ.
Fakat bizim zamanõmõzda maalesef böyle
olmadõ. Bizim zamanõmõzda Türkiye’nin üzerine
gelen sõkõntõlarõn büyük bir bölümü yargõnõn
üzerini de kapladõ. Biz de o kara bulutlarõn
arasõndan çõkmaya çalõşõyoruz. Yargõyõ olmasõ
gereken bağõmsõz konuma getirme ve muhafaza
etme gayreti içindeyiz. Ama geldiğimiz
noktalarõ da görüyorsunuz.
- Bu binaya girdiğim zaman HSYK’nin
unvanına uygun bir hareketlilik bekliyordum
ama üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi bir
izlenim edindim. Neden?
- Çok güzel bir noktaya temas ettiniz.
Memlekette kesin olan bölünme burada da var.
Yargõda da etkisini gösteriyor. Maalesef
hâkimler ve savcõlar tedirginlik içindeler. Zaman
zaman iki arkadaş konuşup bir üçüncü
arkadaşlarõndan bahsederken, “Bakanlık
tarafında mı yoksa kurul tarafında mı?” diye
sorduklarõnõ işitiyoruz. Yürütmenin teşkilat
üzerinde çok ağõr bir etkisi var. Size bazõ
başsavcõlarõmõzõn kartlarõnõ gösteriyorum.
Ambleme bakar mõsõnõz ne yazõyor? Adalet
Bakanlõğõ yazõyor.
Adalet Bakanlığı vesayetinde ısrar
- İyi de o zaman hangi yargı
bağımsızlığından söz ediyoruz?
- Evet. Durum bu işte. Maalesef öyle bir
işlemişler ki, arkadaşlarõmõz özel kartlarõnda bile
Adalet Bakanlõğõ ibaresini kullanabiliyorlar.
Oysa onlar Türkiye Cumhuriyeti’nin hâkim ve
savcõlarõ. Gittiğimiz yerlerde mümkün olduğu
kadar kendilerini uyarmaya çalõşõyoruz. Yeni
yapõlan adalet saraylarõna bakõnõz. Tümü Adalet
Bakanlõğõ’nõn amblemleri ve flamalarõyla
süslüdür. Oysa oralarõ Adalet Bakanlõğõ’nõn
sadece hizmet sağladõğõ adliye sarayõ binalarõdõr.
Geçen yõl mesleki bir toplantõ için bir adliyeyi
ziyaretimde bir ağõr ceza mahkemesinin
duruşma salonunda Türk bayrağõnõn yanõnda
Adalet Bakanlõğõ’nõn flamasõnõn asõlõ olduğunu
görünce kendilerini uyardõm. Flamanõn
kaldõrõlmasõnõ istedim. Bir hâkim arkadaşõmõz
kurumsal baskõdan söz etmişti. Arkadaşlarõmõzõn
birçok yerde bu baskõlarõ hissettiklerini
düşünüyorum.
- HSYK’nin Adalet Bakanlığı’nın vesayeti
altına alınması düzenlemesi 1982
Anayasası’yla yapıldı. Önceki hükümetlerin
uygulamalarıyla AKP hükümetinin
uygulamaları arasında ne fark görüyorsunuz?
- Geçen hafta İstanbul Barosu’nun aldõğõ karar
gereğince bana bir ödül verildi.
- Siz AKP ve yandaşları ‘aydınlar’
tarafından faşist olarak nitelenen Mahmut
Esat Bozkurt Ödülü’nü almadınız mı?
- Evet. Bunlar faşist olarak nitelendiriyorlar
ama Mahmut Esat Bozkurt bizim adaletin
kutup yõldõzõdõr. Orada kõsa bir konuşma yaptõm.
Bu konuşmam nedeniyle topa tutulacağõmõ da
tahmin ediyordum. Ben 12 Eylül’ün sõkõntõsõnõ o
zaman görevde olan bir hâkim olarak çok
çektim. 12 Eylül öncesinde gece yatarken
bomba içeri girmesin diye pencere camõnõn
arkasõna kontrplak koyuyordum. 12 Eylül
sonrasõnda da hakkõmõzda soruşturmalar açõldõ.
Oysa biz gereği neyse onu yapõyorduk. Daha
sonra görevimden ayrõlõrken hem sağcõsõ hem
solcusu 29 araçla beni uğurladõlar. O zaman
anayasa tartõşmalarõ çok yoğundu. Bağõmsõz
olan eski Yüksek Hâkimler Kurulumuz 12 Eylül
tarafõndan kaldõrõlmõştõ. Bundan en büyük zarar
gören meslek grubunun bir mensubuyum. Ama
12 Eylül Anayasasõ’nda bile kuvvetler ayrõlõğõ
ilkesi korunmuştu. Oysa bugün bu ilke
kaldõrõlmaya, daha geriye götürülmeye
çalõşõlõyor.
Sivil darbe yapılıyor
- Yani bir anlamda sivil darbe mi yapılıyor
sizce?
- Başka türlü değerlendirebilir misiniz?
Elbette bu hukuk devletine karşõ bir sivil darbe
girişimidir. Sizin geçmiş hükümetlerin
uygulamalarõ sorusuna gelince. Biz çok ataktõk.
Yedi arkadaş olarak daha önceki Adalet
bakanlarõna gittik. Onlardan istediğimiz 159.
maddeyle ilgili değişikliklerin yapõlmasõ, Adalet
Bakanõ ve müsteşarõnõn kuruldan çõkarõlmasõydõ.
Geçenlerde, “Yıllardır neredeydiniz? Neden
bunları söylemediniz” diye sordular. Biz hep
söyledik. Katõldõğõm panellerde, konferanslarda
yaptõğõm konuşmalarda da var.
Bunlarõ söylerken de kendimiz için
istemiyorduk. Bugünkü gibi tablolarla
karşõlaşmayalõm diye bunlarõ söylüyorduk.
Şimdi, çizginin daha gerisine düşürülmek
istenen bir yargõ sanõyorum bugünkünden çok
daha büyük sõkõntõlara neden olacaktõr.
- Yeni bir tartışma başladı. CHP lideri Deniz
Baykal anayasa değişikliği paketinde üç
maddenin ayrılması, diğerlerinin ise
TBMM’de görüşülmesi için Cumhurbaşkanı
Gül’e çağrıda bulundu. Böyle bir
kompozisyonda ne olur?
- Bu siyasi bir taktik olarak değerlendirilebilir.
Şöyle olsa böyle olur diyebilecek yeterli
uzmanlõk alanõm yok. Ama bütün maddelerin
referanduma sunulmasõ halinde sonucun yargõ
aleyhine sõkõntõ yaratatabileceği öngörüsü
olduğunu sanõyorum. Sonuca gidebilmek için ne
gerekiyorsa yapõlmaya çalõşõlõyor.
İzleyebildiğim kadarõyla da tümüyle halka,
referanduma oynanõyor. Referandumda sonuç
almaya yönelik çalõşmalar yapõlõyor. Daha önce
de belirttim. Bu çalõşmalar yargõ aleyhine bir
propagandaya hatta saldõrõya dönüştürüldü. Ne
yazõk ki bazõ basõn organlarõnca bu iş kişisel
saldõrõ noktalarõna kadar uzatõldõ. Yargõyõ ve
orduyu kötülemek kimseye bir yarar sağlamaz.
Halkõmõz ariftir sezer, erdemlidir bilir, aklõ selim
sahibidir sorgular. TBMM’nin saygõdeğer
birçok milletvekili var. Akşam evlerine
gittiklerinde eşleri ve çocuklarõ neler olduğunu
sorduklarõnda onlara rahat cevap verebilecek bir
vicdan muhasebesini de muhakkak
yapacaklardõr, diye düşünüyorum. Gün gelecek
biz bõrakacağõz. Ama onlarõn baş başa
kalacaklarõ yargõ kendi yarattõklarõ yargõ
olacaktõr.
- Yani böyle bir anayasa değişikliği
referandumda kabul edildiği takdirde sizler
görevi bırakacak mısınız?
- Size şöyle yanõt vereyim. 1981’de
Pakistan’da Ziya Ül Hak yönetime el
koyduktan sonra yeni bir anayasa yaptõ. O
anayasanõn hükümlerinden birisi de mevcut
yargõçlarõn anayasaya sadõk kalacaklarõna dair
yemin etmeleriydi. Yüksek yargõçlarõn darbe
anayasasõna sadõk kalacaklarõna dair yemin
etmeleri o anayasaya meşruiyet kazandõracaktõ.
Yanõlmõyorsam, Yüksek Mahkeme Başkanõ ve
12 hâkim görevden ayrõldõ. O anayasaya bağlõlõk
yemini etmeyeceklerini, buna alet
olmayacaklarõnõ söylediler. Türk hâkim ve
savcõlarõ kesinlikle Pakistanlõ hâkim ve
savcõlardan daha az tepkili değillerdir.
Üzerlerine düşeni yaparlar. Ne yapõlmak
istendiği tartõşõlabilir. Zaten bizi göndermek
istiyorlar. Şimdi onu değerlendireceğiz.
Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu işi
onurlu bir biçimde götüreceğiz. Bunu sadece
kendi adõma değil, kuruldaki öbür çok değerli
arkadaşlarõm adõna da söylüyorum.
Teşkilatõmõzdaki 12 bin genç meslektaşõmõzõn
büyük çoğunluğunun da bunu böyle
değerlendireceğini umuyorum. Umutsuz
değilim.
- Başbakan Erdoğan’ın, “Hâkim ve savcılar
siyaset yapmak istiyorlarsa cüppelerini
çıkarsınlar ve siyaset yapsınlar” sözlerini nasıl
değerlendirdiniz?
- Tam da o gün ben İstanbul’da Sayõn
Yargõtay Başkanõmõzõn (Hasan Gerçeker)
konuşmasõna benzer bir konuşma yapõyordum.
“Acaba benim sözlerime cevap mı verdi?”
diye düşündüm ama Yargõtay Başkanõmõzõn,
“Biz inandığımızı söylemeye devam
edeceğiz”biçimindeki sözlerine yanõt olarak
söylendiğini anladõm. O cüppeleri bize kimse
giydirmedi. Biz onlarõ bileğimizin hakkõyla
giydik. O cüppeleri giyerken yemin de etmedik.
O cüppeleri giymek tüm yeminlerden daha fazla
önem arz ediyor. Bu cüppeleri kolay kolay
çõkarmayõz. Biz siyaset yapmõyoruz. Yargõyõ
savunma adõna söylediklerimiz, haksõzlõklara
karşõ çõkmamõz siyaset olarak algõlanacaksa
herkes istediği gibi değerlendirebilir. O zaman
biz siyaset yapõyoruz. Ama biz bunu yargõyõ
savunma adõna yapõyoruz. Bir yeri ele geçirmek,
konumu muhafaza etmek ya da bir yere
seçilmek adõna değil.
Bağõmsõz yargõ sisteminin yerleşmesi bağõmsõz hâkim ve savcõlara bağlõdõr
- Bu anayasa değişikliğinin AB
normlarına, Venedik Komisyonu
kriterlerine uygun olduğu hükümet
tarafından savunuluyor. Gerçekten öyle
mi?
- Bir kere Venedik Komisyonu kriterleri
1992’den sonra ortaya çõktõ. Yani 1982
Anayasasõ’ndaki kuvvetler ayrõlõğõ ilkesi
Venedik Komisyonu’ndan 10 yõl önce
benimsenmişti. Sanki onlar bizdeki
ilkelerden daha ileriymiş gibi tanõtõlmak
isteniyor. Önümüze sürülenlerden bir tanesi
yargõnõn demokratikleşme aşamasõnda
AB’nin de önerileri doğrultusunda çalõşmalar
yapõldõğõ biçiminde. Oysa benim kişisel
kanõm AB’nin bize karşõ kullanõldõğõdõr.
2007’ye kadar AB’nin tüm ilerleme
raporlarõnda hep yargõ bağõmsõzlõğõnõn
sağlanmasõ gereği vurgulanmõştõr. Bunun
anlamõ da Adalet Bakanõ ve müsteşarõnõn
kuruldan çõkarõlmasõ ve Tetkik Kurulu’nun
da HSYK’ye bağlanmasõydõ. 2007’den
itibaren inanõyorum ki birtakõm ikna
metotlarõ ve kişisel etkileşmelerle bu durum
biraz seyrini değiştirdi. HSYK’nin yapõsõnõn
genişletilmesi, hâkim ve savcõlar dõşõnda
birtakõm meslek gruplarõndan da kurula üye
seçilmesi ve seçenlerin de biraz daha
yaygõnlaştõrõlmasõ şeklinde eğilim belirdi. Bu
da sõk sõk Adalet Bakanõ tarafõndan
kamuoyuna duyurulmaya çalõşõldõ. Hatta ne
yazõk ki bu konuda bakanlõğõn bürokratlarõ
dahi kullanõldõ. Ancak Türkiye’nin durumu
onlara uymuyor. Örnek olarak gösterilen o
ülkelerin siyasi rejimleri, devlete yönelik
bakõşlarõ, demokrasi anlayõşõ farklõ.
-Nasıl?
- Bir yargõ demokratik meşruiyetini
anayasanõn 6., 9. maddelerinden ve başlangõç
hükümlerinden alõrken demokratik
meşruiyeti yok diyebiliyorsanõz o zaman
sizin maksadõnõz başkadõr.
Bir de AB’nin Yüksek Yargõ Kurumlarõ
Ağõ (European Network of Councils for the
Judiciary- ENCJ) var. Bu teşkilat yargõ
bağõmsõzlõğõnõ sağlamaya yönelik kurulmuş.
AB ülkeleri bunun asõl üyeleri, Türkiye ise
gözlemci üyesi. Örgütün anasözleşmesinin
3/C maddesinde asõl üye olabilmek için
ülkenin AB üyesi olmasõ ve yargõ teşkilatõnõn
yasama ve yürütmeden tamamõyla bağõmsõz
olmasõ gereği var. Ben Brüksel’de yaptõğõm
bir konuşmada, “Yakın zamanda AB üyesi
olarak aranıza katılırız” demiştim. Ama
Hollandalõ eski başkan hemen şu tepkiyi
vermişti: “Yok. Bir şart daha var.
Bağımsız da olmanız gerekiyor.” Oradaki
bağõmsõzlõk koşulu bizim anayasa değişiklik
taslağõndaki bağõmsõzlõkla uyuşmuyor.
Bakõn, Haziran 2007’de Budapeşte’de
yapõlan Yargõsal Düzenleyici Kurumlar
Uluslararasõ Konferansõ’nõn Ortak
Açõklamasõ’ndan birkaç cümle var:
“Bağımsız yargı tüm toplumlar için
demokrasinin en temel direğidir. Bağımsız
bir yargı sisteminin tesisi için bağımsız
hâkimlerin mevcudiyeti şarttır. Yargı
bağımsızlığı ilkesiyle çıkar çatışması
olması veçhesiyle yasama ve yürütme
organlarının bu konuda yetkilerinin
olmaması gerekir.” Durum çok açõk
biçimde ifade edilmiş.
Ayrõca Avrupa’daki meslektaşlarõmõzdan
bizdeki sistemin düzgün işlemediğine dair
yakõnmalar aldõk.
Hâkimlerve
savcõlarkorkuyor
- Tamam da Türkiye’de de artık yargı
bölündü. Erzincan savcısı Erzurum savcısı
tarafından gözaltına aldırılıp
tutuklattırılabiliyor. Üçüncü dalga Balyoz
operasyonunda iki savcı, 90 üst rütbeli subayı
tutuklatmak istiyor. Ancak İstanbul Cumhuriyet
Başsavcısı operasyonun kendisinden habersiz
yapıldığı gerekçesiyle bunu engelliyor. Siz
yargıdaki bu kargaşayı nasıl karşılıyorsunuz?
- Yargõda kargaşa var. Vatandaşõn da kafasõ
karmakarõşõk. Ama şu arkadaşõmõz yanlõş yapõyor
diye dosyanõn içeriğiyle ilgili konuşmak son
derece yanlõş olur. Fakat yöntem olarak ceza usul
hükümlerini uygularken orada hata yapmamak,
yanlõş sonuçlara gitmemek çok önemlidir.
Arkadaşlarõmõzõn bu ilkeye yeterince uyup
uymadõklarõnõ bilemiyorum. Yönlendirilmiş bir
yargõ olmamasõ gerekir. Belki bu sorunu çözecek
olan bağõmsõz yargõdõr; yargõnõn bağõmsõz
bõrakõlmasõdõr.
- Yani yargının Adalet Bakanlığı’nın
vesayetinden kurtarılması mıdır?
- Evet. Bakanlõğõn teşkilat üzerinde yoğun bir
etkisi vardõr. Bu bize ifade ediliyor. İş o kadar
kötü noktalara getirildi ki hâkimler ve savcõlar,
“Korkuyoruz efendim” deme sõnõrõna geldiler.
- Zaten pek çok yargı mensubunun
telefonlarının dinlendiği ortaya çıkmadı mı?
- Türk yargõsõnõn tarihi yazõlõrken bugünler kara
sayfalar olarak yer alacaktõr. Demin yasama,
yürütme ve yargõnõn 12 Eylül Anayasasõ’ndaki
konumlarõna değindim. Biz bugün bunu
korumaya çalõşõyoruz. Bu nasõl iştir? Kuvvetler
ayrõlõğõ ilkesi hukuk devletinin ana unsurlarõndan
birisidir. Onu ortadan kaldõrdõğõnõz zaman hukuk
devletini zafiyete uğratmõş sayõlõrsõnõz. Biz bunu
defalarca ifade etmeye çalõştõk.
P
O
R
T
R
E
KADİR ÖZBEK
Ankara, 1948 doğumlu. Yükseköğrenimini AÜ Hukuk
Fakültesi’nde yaptõ. Askerlik görevinden sonra kõsa bir dönem
TCDD Personel Dairesi’nde çalõşmasõnõn ardõndan girdiği
hâkimlik sõnavõnõ kazandõ. 1973’te hâkimlik stajõna başladõ.
1974’te Ağrõ’nõn Diyadin ilçesinde mesleğe girdi. 1977’de
Afyon’un Çay ilçesine atandõ. 1982’de Adana’nõn Osmaniye
ilçesinde beş yõl hâkimlik yaptõ. 1987’de Ankara Ticaret
Mahkemesi üyeliğine atandõ. 1990’da Ankara Ticaret
Mahkemesi Başkanõ oldu. 1994’te Ankara Adalet Komisyonu
Başkanlõğõ’na seçildi. 1997’de komisyon başkanlõğõndan
Adalet Bakanõ Şevket Kazan’õn isteğiyle alõndõ; Ankara Ticaret
Mahkemesi’ne döndü. 2001’de Yargõtay üyeliğine seçildi.
2006’da Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK)
üyeliğine geldi. Şubat 2008’de de HSYK Başkanvekili oldu.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Bakanlık önünde hâkim
adayı kuyrukları oluşmadı mı?
- Bu sakõncalardan söz
ederken teşkilatõmõzdaki genç
meslektaşlarõmõzõ istemediğimiz
gibi bir izlenim vermek
istemem. Ama işleyiş şöyle
olacak: Bütün Türkiye’de bir
seçim atmosferi olacaktõr. Onun
ötesinde kurulda Adalet Bakanõ
ve müsteşarõ varken teşkilattaki
hâkimin bakan ve müsteşara
karşõ ne derece dik durabileceği
hatta yüksek yargõdan gelen
buradaki kurul üyesinden dahi
etkilenebileceği söz konusu
olmaz mõ? Taslakta yüksek yargõ
bugünkü konumundan çok daha
aşağõlara çekilmek
istenmektedir. Bunun nedeni de
yüksek yargõyla yürütme
arasõndaki kavga. Bunu ben
söylemiyorum. Kendileri
defalarca ifade ettiler. Yani
yüksek yargõ olmasa daha rahat
bir çalõşma ortamõ bulacaklarõnõ,
yüksek yargõ tarafõndan
kuşatõldõklarõnõ tekrarladõlar.
- Bunun nedeni yeniden bir
kapatılma davası açılması
korkusu olabilir mi?
- Onu bilemiyorum. Onlarõn
kendi iç yapõsõyla ilgilidir.
Kapatõlma davasõ olmasõnõ da
hiçbir şekilde arzu etmiyoruz.
Her neyse. O kadar doluyuz ki.
Bunu söylerken dertlerimizin
çok olduğunu söylemek istedim.
Hükümet sonuca gidebilmek için ne
gerekiyorsa yapmaya çalõşõyor.
İzleyebildiğim kadarõyla da tümüyle
halka, referanduma oynuyor.
Gün gelecek biz bõrakacağõz. Ama
TBMM üyelerinin baş başa
kalacaklarõ yargõ kendi yarattõklarõ
yargõ olacaktõr.
Yürütme yüksek yargıyla kavgalı
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
(Fotoğraflar:NECATİSAVAŞ)