16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 PAZAR 28 KASIM 2010/SAY11288 Aşkpeşinde ö ü geçiyor ömür Hayatın anlamını, varoluşsal soruların yanıtını onda arıyor insanoğlu. En çok onun hakkında kitap yazılıyor, film çekiliyor. Bilimsel araştırmaların da hedefinde. Peki aşkı anlamak mümkün mü? Klinik ve sosyal psikolog Ayala Malach Pines'in bilimsel araştırmalar ve kendi çalışmalarından yola çıkarak yazdığı "Âşık Olmak" kitabı, kime, neden ve nasıl âşık oluruz sorularına yanıt arıyor. eyazlar içindeki, bir melek gibi uyuyan, güzel kıza uzandı prens. Dudaklarını dudaklarına değdirdiğinde hafifçe aralandı kızın gözleri. Sonsuzluk uykusundan uyandı. Prens ve prenses 40 gün 40 gece süren bir törenle evlenip, ömür boyu mutlu yaşadılar! Çocukluğumun en sevdiğim hikâyelerinden biriydi Uyuyan Güzel. Sadece o mu? Pamuk Prenses, Sindirella... Cadıların, kötü üvey annelerin saldırılarına rağmen aşkı bulan kadın ve erkeğin kavuşmasıyla biten mutlu sonlar... Büyümeye başladığımda önce sonsuz uykudan uyanmanın mümkün olmadıgını öğrendim, sonra da prens diye bir şey olmadığını. Aşka gelince, evet o vardı, ancak onun da mutlu sonla bittiğini pek görmedim. Yine de insanlar var olduklarından beri iksirlere, büyülere, dualara başvurarak aşkın esrarını çözmeye, onu yakalamaya çalışıyor. Şimdi bu istek çok daha güçlü, insanların tarihte ilk kez aşktan bu kadar fazla şey bekledigi bir dönemden geçiyoruz. Hayatın anlamını, var oluşunu aşka dayandıranların sayısı hiç de az değil. İşte bu yüzden Ayala Malach Pines'in lletişim Yayınları'ndan çıkan "Âşık Olmak" kitabının ilgiyle okunacağı kesin. Klinik, sosyal ve endüstriyel psikoloji alanlarında uzman olan Pines, bilimsel araştırmalar ve kendi çalışmalarından yola çıkarak, kime, neden ve nasıl âşık oluruz sorularının peşine düşüyor. Kitapta, aşkın fizyolojisinden âşık olma ve romantik eş bulma olasılığını artıracak somut önerilere, romantik çekim şifrelerini çözecek ipuçlarına kadar aşka dair her şey var. "Romantik aşk, kendimizden daha büyük bir şeyle baglantı kurmamızı sağlayan kişilerarası bir deneyimdir" diyor Pines, "Dindar olmayan ve herhangi başka bir ideolojiye mensup olmayan kişiler için romantik aşk, yegâne 'ilahi1 ESRA deneyim kabul edilebilir. Modern Batı toplumunda romantik aşka atfedilen AÇIKGÖZ eşsiz önem, Denis de Rougermont tarafından şöyle ifade edilir: 'Bir medeniyetin arkasından bir yenisinin geldiği son 7.000 yıldır, hiçbir medeniyet romans denen aşkın böylesine propagandasını yapmamıştır'... Özetle bu kitap 21. yüzyılın başlarında laik Batılı toplumlarda yaşayan kişilerin (yalnız) romantik aşk ilişkilerinin (yalnız) âşık olma aşamasını, (yalnız) psikolojik bakış açısıyla ele almaktadır." Sözü fazla uzatmadan Pines'e bırakalım... Ne zamandır aşk üzerine kafa yoruyorsunuz? Aşk, tutku beni daima büyülemiştir. Kariyer ve yakın ilişkide yol açtığı iç kemiren stres karşısında kişiyi nereye götürdüğüne daha önceki kitaplarım Career Burnout (Tükenen Kariyer) ve Couple Bumout'ta (İlişkide Bıkkınlık) değinmiştim. Romantic Jealousy (Aşk ve Kıskançlık) kitabımla da kıskançlığı aşkın karanlık tarafı olarak anlattım. Ancak benim en sevdiğim ve keyif alarak yazdığım "Âşık Olmak: Sevgililerimizi neye göre seçeriz" kitabım oldu. Evet, ama nlye aşk? Yazdığım her kitabın bir bölümü sonraki kitabın ne hakkında olacağını gösteriyor aslında. Couple Brunout kitabımda da Âşık Olmak üzerine bir bölüm bulunuyor. Bu kitapta iki kişinin neden âşık oldugu bilinirse, ayrılma sebeplerinin de tahmin edilebilecegini anlatıyordum. Bir kadın çok sessiz türden bir erkeğe âşık olduysa ki bu zamanında ona çok romantik gelmiştir ilişkiyi sona erdirecek temel neden yine erkeğin fazla sessiz oluşu ve iletişim kurmaması oluyor. Âşık Olmak kitabında ilişkilerin en heyecan verici kısmı olduğuna inandığım aşamalar üzerine yoğunlaştım. Âşık olmak üzerine yapılan j nsanların içinde çok büyük beklentiler yaratan bir kültürde I yaşıyoruz. Aşina olduğumuz "ilk görüşte aşk", "bir elmanın yarısi", "birbirleri için yaratılmışlar" gibi ifadeler, romantik aşktan ve âşık olma deneyiminden çok şey beklememize yol açıyor. Filmler, kitaplar, büyük aşklarla ilgili efsaneler de cabası. Pines'in belirttiği araştırmalardan birine göre, katılımcıların yüzde 56'sı ilk görüşte aşka inansa da, sadece yüzde 11 'i bunu yaşayabilmiş. Âşık olmanın huni biçimli bir eleme sürecinin sonucu oldugunu düşünüyor Ayala. Aşk hunisine girmek için insanın romantik aşkı tanıyan ve yücelten birtoplumda büyümesi; âşık olmayı bekleyecek şekilde sosyalleşmiş olması gerekiyor. Coğrafi yakınlık ilk karşılaşma için olası aday havuzunu büyük ölçüde belirliyor. Duygusal uyarılmışlık hali, hoş bir karşılaşmanın romantik olarak adlandırılma olasılığını yükseltiyor. Olası eşler, birbirinin heyecan verici fizigini ve hoş kişiliğini ancak âşık olmaya hazır olduktan, yani tanışıp uyarıldıktan sonra fark ediyor. Birbirinin farkına varıldıktan ve karşılıklı romantik ilgiye layık bulunduktan sonra benzer değer ve ilgi alanlarına sahip olup olmadıklarını ortaya çıkaran yürekten konuşmalar başlıyor. • • . . • * . >i >.**' •'1%. temel psikolojik teori ve araştırmalardan elde edilen görüşleri yalın ve psikoloji jargonundan uzak bir dille özetlemeye çalıştım. Hem sosyal psikolog hem de klinik psikolog olmanız aşka bakışınızda nasıl bir açılım sağladı? Sosyal psikolog ve araştırmacı olarak yıllardır pek çok ilişkiyi inceliyorum. Klinik psikolog olarak da yüzlerce bireyle ilişkilerinin sorunları hakkında konuştum. Bu kadar derin ve komplike bir konu olan aşkı gerçekten anlamak için her iki bakış açısından da yararlanmak gerekiyor. Klinik ve sosyal psikolojinin birbirine değer katan ve tamamlayıcı yönlerini buldum. Sosyal psikoloji "İnsanlar nasıl âşık oluyor, romantik aşkın ortaya çıkma olasılığını arttıran şartlar nelerdir" sorularına yanıt ararken, klinik psikoloji "Neden özellikle bir kişiye âşık oluyoruz" diye soruyor. Sosyal psikolojiyi kullanarak çok somut ve spesifik tavsiyelere ulaşabiliriz; âşık olma olasılığını arttırmak için yapılabilecekler, romantik ilişkinin tatmin edici olması kullanılacak kriterler gibi. Klinik psikolojinin teorilerini Aşkı arayanlar îçîn , kîtaptan bîrkaç önerî Mükemmel eş elinde kalbinizin sihirli anahtarıyla çıkıp gelecek diye sevginizi kendinize saklamayın. Sevginizi karşınıza çıkan kusurlu ölümlülere de sınırsızca ve cömertçe sunmak, çevrenizdekiler tarafından sevilmenizi sağlayabilir. Onların arasında da gerçek aşkınızı bulabilirsiniz. Adrenalin seviyesinin arttığı zamanlarda aşka daha açık oluyoruz. O yüzden romantik eş adaylarıyla tanışma ortamı yaratmadan önce, ruh halinizi iyileştirmeye çalışın. Gerekirsetempolu bir müzik veya komik bir kaset dinlemek, eğlenceli bir kitap okumak veya moralinizi yükselten bir film izlemek gibi suni yollara başvurmaktan kaçınmayın. iyi bir ruh hali, geçici ve suni yollarla elde edilmiş bile olsa, adayların gözünüze daha çekici görünmesini sağlayacak, dolayısıyla sizi de daha çekici kılacaktır. Tekrar tekrar âşık oldukları insan tipinde bir terslik oldugunu sezen ve bundan rahatsız olanlar için bir öneri; sorunun kaynağını kendileri, daha doğrusu bilinçdışı romantik seçimleri olabilir. • kullanarak ise insanlar neden belli bir insana ya da belli kategorideki insanlara âşık olduklarını anlayabilirler. Evet, kitaptaki bölümlerden blri de insanlann partnerlerini nasıl seçtiklerinl açıklıyor. Bu bölüme göre en belirleyicl etkenlerden biri, annebabayla çocukluk boynunca kurulan illşki. Geçmişi sırtımızda taşıyarak eş seçimi yaparken, döngümüzü sürdürüyoruz... insanların kime âşık olacaklarını seçme şansı olduğuna inansam da, bilinçdışının bilinçten çok daha etkin olduğu bir gerçek. Romeo ve Juliet, Leyla ve Mecnun... En ünlü aşk hikâyeleri hep aynlıkla bitiyor. Mutlu aşkyok mu? Romeo ve Juliet, Leyla ve Mecnun gibi pek çok aşk hikâyesi âşıkların yılmak yerine üstesinden gelmeleri gereken engelleri; bu engellerin âşıkların birbirlerine duydukları tutkuyu kamçılamalarını anlatan öyküler. Bu durumu "tepkisellik teorisi" ile açıklayabiliriz. Hareket etme, düşünme ya da hissetme özgürlüğümüz kısıtlandığında hemen onu geri almaya motive oluruz, güdüleniriz. Bu da insanların sahip olmadıkları ya da kaybettikleri şeyleri daha çok istediklerini, romantik aşk söz konusu olduğunda ise kendisiyle ilgilenmeyen ya da sahip olamadıkları, olmadıkları şık olmayı etkileyen değişkenler 1. Tutumlar, geçmiş, kişilik özelliklerinde benzerlik. 2. Cografi yakınlık. 3. Arzulanan kişilik ve fizik özellikleri. 4. Karşılıklı şefkat, karşımızdakinin bizden hoşlanması. 5. ihtiyaç tatmini 6. Fizfksel ve duygusal uyanlma. 7. Toplumsal etkiler, kurallar ve çevremizdekilerin onayı. 8. Sevllenln sesindekl, gözlerindeki, duruşundaki, hareketlerindekl özel işaretler. 9. Romantik bir ilişkiye hazır olmak. 10. Baş başa kalma fırsatı. 11. Duruma veya kişiye dair bir gizem. bu duyguya büyük anlamlaryüklediği bir dönemdeyiz. Sizce neden? "Neden yaşıyoruz? Hayatımızın amacı nedir?" gibi varoluşsal soruların yanıtlarını ararken dini hayatlarının merkezinden çıkarmış kişiler cevabı ya çalışma, yaptığı işe anlam yükleyerekya da aşk ilişkisine anlam yükleyerekyoluyla bulmayı deniyor. Yine de bazıları İçin âşık olmak çok zor. Hatta hayatlannı onu bekleyerek geçlriyorlar. Onlara ne önerirslniz? Aslında kitapta bunun için bir bölüm var, aşka açık olmayı anlatıyor. Neden bazı insanlar aşkı ve romantik bir ilişkiyi kolayca bulup tatmin olurken, bazıları gerçekten bir ilişkiyi çok istese de sürekli başarısız oluyor ya da birileri neden ilişkilerden tamamen uzak duruyor... Aşkı isteyen ve bulamayan insanlara ilk tavsiyem, her şeyden önce gerçekten ne istediklerini anlamaları. insanlan seçmelerini açıklar. Tepkisellik teorisi engellerin aşkı neden kamçıladığını da açıklar. Romeo ve Juliet etkisini inceleyen araştırmacılar, gerek evli gerekse bekâr çiftlerde ebeveynin karşı çıkmasıyla romantik aşk arasında pozitif korelasyon oldugunu bulmuşlar. Yani ebeveyn engeli büyüdükçe aşk da büyüyor. Bu bulgu çocuklarının romantik seçimlerini onaylamayan ebeveynler için büyük bir anlam ifade etmeli... Kitapta da belirttiğiniz gibi, insanlann aşkı en çok aradığı, Aşk için savaşlar çıkıyor, milyonlarca kitap yazılıyor, film çekiliyor. Onu anlamak için bilimsel çalışmalar yapılıyor. Yine de aşk hep bir sır olarak kalıyor... Aşkın büyüsü, bir insan çok uygun görünürken diğerine âşık olmamızın sırrı, mantıktan çok bilinçdışı güçlere bağlı. Bu yüzden de tarih boyunca insanlar aşkın sırlarını anlamak ve kontrol etmek için iksirlere, dualara, cadı ve büyücülerin güçlerine ve şimdi bilime başvuruyor. Peki aşk üzerine kitap yazmak iyi bir aşk hayatını da beraberinde getiriyor mu? Çok mutlu bir aşk ilişkisi yaşıyorum. Kltaba dair nasıl tepkiler alıyorsunuz? İnsanlar bu kitabın hayatlannı değiştirdiğini söylüyor. Kitabın üniversitelerde aşk üzerine verilen derslerde okutulduğunu, çiftlerin tedavisinde, terapisinde kullanıldığını öğrenmek bana çok büyük haz verdi. • 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle