15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CUMHURİYET 28 KASIM 2010 PAZAR Altan Öymen, 40. gazetecilik yaşını kutladı. Hep beraber kutladık. Hem usta bir gazeteci, bir yazar; hem de başarılı bir siyaset adamı. Milletvekilliği, CHP Genel Başkanlığı... Her an onu politika sahnesinde görebiliriz. Demokrasimiz açısından bir kurtarıcı, bir öncü, bir toplayıcı rolünde... Altı arkadaş TV karşısında konuştu. Başta Altan Öymen, Oktay Ekşi, Mehmet Barlas, Hasan Cemal, Derya Sazak... Hepsi gazetecilik sanatının ustaları, muhabirlikten yazıişlerine, yayın yöneticiliklerine kadar mesleğin her dalında çalışmış insanlar... Güzel konuştular, anıları o kadar çok ki! Kolay değil hepsi en az otuz yılı geride bırakmış... Benim gibi en az elli yıllık bir yazarlık geçmişi olan kişiyi bile şaşırtacak konuşmalar oldu. Az çok bildiğim ilginç yaşantıları daha derinliğine bir kez daha yaşadım. Altan Öymen’le Ankara’da bir güzellik EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Altan Öymen’e Nice Yıllar... jürisinde yaşadıklarımızı anımsadım. Kızın biri açıkta kalmıştı. Onu da basın güzeli yapmıştık, böylece yarışmaya giren beş kızın hepsi sevinmişti. Oktay Ekşi’nin de daha muhabirken bir DP milletvekili ile arasında geçen bir tokat olayı yüzünden mahkemelik olması da ayrı bir anı... Hasan Cemal’e gelince, onu anlatacak öyle çok öykü var ki, bilmem hangisini yazmalı? Eski Cumhuriyetçi, bir zamanlar Nadir Nadi’nin kendi çocuğu gibi sevdiği Mehmet Barlas’a gelince!.. Bir zamanların Atatürk devrimlerine bağlı, sola yatkın bir aydın olan Barlas’ın, şimdiki kişiliğini tanımak zor. En genç de Derya Sazak’tı. O da Milliyet’in genel yayın müdürlüğünü yapmış, deneyimli basıncılardan... Adı geçenlerin hemen hepsi köşeyazılarını sürdürmekteler. Okurları da var. Yalnız bir teki, uzun yılların başyazarı Oktay Ekşi, bir süredir yazmıyor. Sanırım görevini bıraktığına pişman olacak, yeniden yazılarına dönecektir. Güzel anılar, güzel dostluklar, CHP dönemi, DP dönemi, iki askeri darbe, şimdi de “tek adam” Tayyip Bey dönemi!.. Bu beş arkadaşın, Oktay Ekşi dışında hepsi Tayyip döneminin az ya da çok destekçileri... Basın özgürlüğü diyorlar, ama Silivri’de aylardır yatmakta olan gazetecileri unutuyorlar. Adlarını bile anmıyorlar. Hatta bu soruna yaklaşmak bile istemiyorlar. Konu Silivri’ye, Ergenekon’a, hapisteki gazetecilere gelecek gibi olunca, hemen reklam tatili başlatılıyor! Bu önemli sorunu dile getirmek isteyen Altan Öymen ne diyeceğini bilemiyor. Hele Oktay Ekşi, gerçek basın özgürlüğünü anlatmaktan nedense çekiniyor! İlginç bir toplantıydı. Sonuna dek izledim. Güzeldi, hoştu, öğreticiydi, ama şu günler için birazcık korkaklıktı! İktidardakileri üzmemek için... Sevgili dostum Altan Öymen’den gazetecilik ve siyaset alanında yeni atılımlar, başarılar beklediğimi söylemek isterim. Oktay Ekşi’ye de “yazına dön”... Ötekilere diyecek fazla bir şey yok! Ne yapalım, istedikleri yolda sürdürsünler yazarlıklarını. Hepsine başarılar, sağlıklar... ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN Vatanın Kurtulamamış Tilkisi... Belki de Edirne’nin kurtuluş töreninde vali ile komutan resmi geçitte selama durduklarında, önlerinden bir ölü tilki geçireceklerini bilmiyorlardı. Muhtemelen birbirlerine sordular: “Bir şey geçti, o neydi?..” “Tilki…” Demek ki kurtuluşta sadece ahali kurtulmuştu… Karacalar, sülünler, domuzlar, tavşanlar, kuşlar ve tilkiler değil… Ki ben her zaman merak ettim; kurtulan bu vatanın neresiydi?.. Sorgun ormanları kurtulamadı, Akdeniz’in koyları kurtulamadı, Marmara Denizi kurtulamadı, Kaz Dağları kurtulamadı… Tuz Gölü kurtulamadı… Seyfe kurtulamadı… Karadeniz’in cennet kıyıları kurtulamadı… Ne Boğaziçi’nin korulukları, ne İzmir’in kuş cenneti, ne Bursa’nın yeşili… Tilki ile domuz da kurtulamamıştı ki, kurtuluşta onların kurtulamamış hallerini cipin önüne bağlayarak bunu kanıtladılar. Vali ile komutan selam durdular… Bu bir vahşetse eğer, bu yaz Çevre ve Orman Bakanlığı, Merkez Av Komisyonu’nda av sayısını, av sınırlarını ve av günlerini arttırdı.. bizler boşuna yırtındık… Vahşetin merkezini istiyorsanız eğer… Ya da kurtulmamışlığın adresini… Kurtuluş gününde kurtulamamış tilkinin resmi geçitten geçirilmesi üzerine en doğrusunu Belediye Başkanı söyledi: “Bu bir kültür…” Doğru; kurtulamama kültürü… Dün çevreci bir okurum not atmıştı: “Tilkiler sonbaharı severler.. çünkü sonbaharda artık büyümüş yavruları ile deretepe oynama zamanıdır… Bir ailedir onlar, anne saklanır, bebekleri bulur.. bebekler saklanır anneleri bulur… Hani bizim saklambaç oyunlarımız gibi…” Ama kültür işte… Yurtlarında öyle oynuyorlarsa eğer, demek ki onlar kurtuluştan nasiplerini almamış tilkilerdi… Vatan kurtuldu da… Vatanı vatan yapanlar kurtulamadı demek ki… [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle