23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 KASIM 2010/SAYI 1288 PAZARI Gezici Festival 12 Eylül'ü unutmuyor Bu yıl 16.'sı düzenlenen Gezici Festival'inteması "Darbe!" 12 Eylül askeri darbesinin 30. yıldönümünde Gezici Festival, yalnızca Türkiye'de değil Portekiz'den Şili'ye, Arjantin'den Brezilya ve Yunanistan'a askeri darbelerin ülkelerin geleceğini nasıl kararttığını ve insan hayatlarını yok ettiğini anlatan filmleri bir araya getiriyor. ALİ DENİZ USLU nkara Sinema Derneği'nin Kültür ve Turizm Bakanlığı, Artvin Valiliği, Artvin Belediyesi ve Ordu Valiliği'nin katkılarıyla düzenlediği Gezici Festival 16. kez filmlerini yüklenip yollara düşüyor. llk festivalden bu yana olduğu gibi yine Behiç Ak'ın çizdiği ve Yeşirn Demir'in grafik tasarımını gerçekleştirdiği afişle yola çıkan festival, bu yıl Almanya'dan Güney Kore'ye, Singapur'dan Polonya'ya 33 ülkeden 71 yönetmenin toplam 68 filmini sinemaseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. 16. yaşını kutlayan festivalin teması "Darbe!" 12 Eylül askeri darbesinin 30. yıldönümünde Gezici Festival, yalnızca Türkiye'de değil Portekiz'den Şili'ye, Arjantin'den Brezilya ve Yunanistan'a kadar askeri darbelerin yarattığı acıları ve yok edişleri anlatan filmleri bir araya getiriyor. İşte bu yılki maceranın kısa bir özeti... Festivalin bu yılki teması 12 Eylül askeri darbesinin 30. yılı olması nedeniyle Darbel Festivaldeki bölümün adı da "Uygunadım Hayatlar!". Türkiye ve dünyadaki darbeleri anlatan bu bölümde toplam altı film gösterilecek. Askeri darbelerin insanların hayatlarında nasıl gediklere yol açtığını çarpıcı örneklerle anlatan filmler özenle seçilmiş. Bu bölümde Türkiye'den iki film var. Bunlardan ilki Sırrı Süreyya önder ve Muharrem Gülmez'in birlikte yönettikleri Beynelmilel. İkincisi ise ilk gösterimi Locarno Film Festivali'nde yapılan özlem Sulak imzalı 12 Eylül. Film, 12 Eylül magduru 13 kişiyle yapılan görüşmeleri içeriyor. Bölümdeki filmlerden ikisi üç binden fazla insanın öldürüldüğü, 30 bin kişinin işkence gördüğü ve binden fazla insanın kaybolduğu Pinochet diktatörlüğündeki askeri darbenin gölgesinde geçiyor. Costa Gavras'ın başyapıtlarından sayılan "Kayıp", Pinochet diktatörlügü yönetimi altındaki Şili'de gözaltına alındıktan sonra "kaybolan" gazeteci oglunu arayan Amerikalı babanın hikâyesini anlatıyor. Pinochet dikatötürlüğünü konu edinen bir diğer film ise Elizabeth Farnsvvorth ve Patricio Lanfranco'nun birlikte yönettikleri "Yargıç ve General". Cao Hamburger'in yönettiği Annemler Tatilde ise izleyiciyi, 400'den fazla insanın öldürüldüğü ve 160 kişinin de kayboldugu 1964 darbesi sonrası Brezilyası'na götürüyor ve siyasi suçlu olarak aranan anne ve babası tarafından dedesine bırakılan 10 yaşındaki Mauro'nun yaşadıklarını anlatıyor. Bölümün son filmi 1926'dan 1974'e, 48 yıl süren Antönio de Oliveira Salazar diktatörlüğündeki Portekiz'den geliyor. Susana de Sousa Dias'ın kendine özgü ve yenilikçi bir sinema dili kullanarak çektigi "48", askeri rejim döneminin siyasi mahkumlarıyla yapılmış görüşmeleri sunuyor. Ayrıca "Uygunadım Hayatlar!" bölümü kapsamında pek çok da etkinlik düzenlenecek. Ankara'da "Darbe, Sinema ve Bellek" başlıklı panelde Beynelmilel filminin yönetmenlerinden Sırrı Süreyya önder, 12 Eylül belgeselinin yönetmeni özlem Sulak ve sosyalist aktivist, yayıncı ve yazar Ertuğrul Kürkçü konuşmacı olarak katılacaklar. 4 Aralık Cumartesi günü Ankara Alman Kültür Merkezi'nde yapılacak panel öncesinde Özlem Sulak'ın 1980 askeri darbesini konu alan ve ilk gösterimini Locarno'da yapan 12 Eylül (2010) adlı filmi gösterilecek. "Kentinde Mülteci" bölümü kapsamında Evim Sulukulede'ydi filminin yönetmeni Astrid Heubrandtner, Doç. Dr. Ali Cengizkan ve Sulukule Platformu aktivistlerinin katılacağı bir söyleşi planlanıyor. 16. Gezici Festival'in "Taşrada Var BirZaman" konulu paneline de Masumiyet, Üçüncü Sayfa, Kıskanmak filmlerinin yönetmen Zeki Demirkubuz ve Toplum&Bilim dergisinin yayın yönetmeni Tanıl Bora konuşmacı olarak katılacaklar. Panel 7 Aralık Salı günü Ankara Alman Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek. Bu yıl beşincisi düzenlenecek "Sinema Konuşalım" etkinliginin adresi ise Artvin. • www.geziclfestlval.org A Festival bu yıl da Ankara'dan yola çıkıyor. Başlangıcı 3 Aralık. İkinci durak Artvin. Artvin Valiligi'nin ve Artvin Belediyesi'nin ev sahipliginde yapılacak festivalin Altın Boğa Film Yarışması bu yıl da Artvin'de düzenlenecek. Festivalin son duragı ise Ordu. Ankara'daki gösterimler Kızılay Büyülüfener Sineması'nda ve Alman Kültür Merkezi'nde, Artvin'deki gösterimler Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi'nde, Ordu'dakiler Ordu Kültür Sanat Merkezi'nde yapılacak. Biletler 8 lira ama Artvin ve Ordu'daki gösterimleri ücretsiz. Gezici Festival'in Artvin durağında yapılacak Altın Boga Uluslararası Film Yarışması'nda bu yıl Almanya, Avusturya, Belçika, Çin, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, Isveç, Lüksemburg, Macaristan, Peru, Türkiye, Yunanistan'dan toplam dokuz film yarışacak. Yarışmalı bölümde yer alan filmlerin beşi Amerikan Akademisi ödülleri'ne aday adayı olma özelliğini taşıyor. Bunlardan Szabolcs Hajdu'nun Macaristan'ın 2011 Oscar adayı da "Bibliyotek Pascal" festivalin en iddialı filmi. Veiko Öunpuu'nun yönettigi, Estonya'nın aday filmi de "Aziz Tony'nin Günahı" izlenmesi gereken bir başka yapım. Belçika'nın 2011 Oscar adayı "illegal" Olivier MassetDepasse'ın ikinci kurmaca uzun filmi. Cannes'ın Belirli Bir Bakış Bölümü'nden Jüri ödülü'yle dönen Peru, Venezuella, Ispanya ortak yapımı "Ekim" Daniel Vega Vidal ve Diego Vega Vidal kardeşlere ait. Çinli yönetmen Wang Xiaoshuai'nin Cannes'da Altın Palmiye için yarışan filmi Chongqing'de Hüzün gizemli biryas hikâyesi. Taylandh kadın yönetmen Anocha Suwichakornpong'ın bu yıl Rotterdam Film Festivali'nde Kaplan ödülü'nü kazanan filmi "Sıradan Bir Hayat" filmiyle festivalde. Yarışmada Türkiye'yi iki film temsil ediyor. Bunlardan biri adını yakın zamanda sıkça duyduğumuz Seren Yüce'nin Venedik Film Festivali'nden Gelecegin Aslanı ödülüyle dönen ve yılın en iyi Türk filmlerinden biri sayılan Çoğunluk. İlk gösterimini Locarno'da yapan, görüntü ve yardımcı erkek oyuncu dallarında Altın Portakal kazanan "Saç" ise, Tarlabaşı'nda perukçuluk yapan, ölümcül bir hastalığa yakalanmış, yapayalnız bir adamın hikâyesini anlatıyor. Filmler: 1.12 Eylül 2. Hüzün 3. Eklm 4. Kayıp 5. Yargıç ve General 6. Beynelmilel 7. Çogunluk 8. Azlz Tony'nin Günahı Hayal kurmaktan uzaklaşıyoruz ZUHALAYTOLUN "Alkan Ağanın dügünü var. Buyurun Alkan Ağanın düğününe..." deyince, köylü şaşırır: "Aman Allahım! Alkan yedi köyü gezdi, kız bulamadı. Nerde oldu bu, nerden aldı?" Ertesi gün herkes toplanır, Alkan'ın dügünü yapılır: Perişan Sultan'ın dügünü... Aradan üç dört ay geçer. Perişan Sultan biraz üzüntülü ve dalgındır. Evde bir duygusuzlukyaşar. Derken Perişan Sultan'ın biroğluolur. Oğlu bir gün bakar ki, annesi hem patates soyuyor, hem de ağlıyor. "Anne neden ağlıyorsun?" "Yavrum, senin annen baban var da benim annem babam yok mu? Benim de anne baba canım istiyor. Ben de gitmek istiyorum anneme babama..." Bu hikâye Karslı Leyla Yalgar'ın dilinden dökülen bir masal. Leyla Nene, Alkan Ağanın masalını bu kez etrafınatopladığı insanlara değil, bir kameranın vizörüne anlatıyor. Tıpkı hatırladığı diğer masallar Göyçek Fatma, Arabüzengi, Üç Bacı, Bir Padişahın Gazabı, Yeddi Gardaç Bir Bacı gibi, bu da bir kadın kahramanın hikâyesi. Leyla Nene, Berrln Avcı Çölgeçen'in (sağda) çektiği • Nağıl Neneler belgeselindeki kadınlardan yalnızca biri. Belgeselci ve akademisyen Çölgeçen, bu kez kamerasını unutulmaya yüz tutan masallara tuttu, onların hikâyelerini dinledi. Bu geleneğin sürdüğü Kars'ta bir buçuk yılını geçirdi. Ancak geleneğin sürdüğü yer desek de yalnızca üç kişiye ulaştı, onların hikâyesini anlattı. Neden masal anlatıcılannın peşine düstünüz? Nasıl şekillendi bu belgesel? Günümüzde daha fazla aranılır hale gelen yiğitlik, adalet, iyilik, doğruluk, kardeşlik, dostluk, barış gibi insanlık değerlerinin işlendiği bu masallar tüm kültürler için önemli bir eğitim malzemesi. Araştırmalarım sırasında Kars ve yörelerinde bu masalları anlatarak halkı eğlendiren, eğiten ve farkında olmadan bu geleneği yaşatan usta kadın masal anlatıcılarının bulunduğunu tespit ettim. Bunlara Nağıl Neneleri deniliyor. Sayıları gittikçe azalan ve bu köklü anlatım geleneğini meslek edinmiş masal anlatıcılarının günümüzdeki son örneklerinin yaşamöyküsünü ve masal anlatma geleneğini anlatmak istedim. Hlkâyeyi neden Kars üzerlnden yürütmeyi terclh ettlniz? Çünkü Kars'ta hâlâ masal anlatanlar var. Kars inanılmaz güzellikteki doğası, coğrafyası ve zengin insan çeşitliliğiyle gerçekten bir masal şehri. Burada geleneğin tek tük de olsa sürdürülmesi şaşırtıcı değil. Berrin Avcı Çölgeçen'in belgeseli Nağıl Neneler, unutulmaya yüz tutan masal geleneğine odaklanıyor. Bu belgesel, geleneğin kaybolmaması için bir çağrı. Kültürel değerlerin gelecek nesillere taşınması adına... Masal Neneleri ne kadar azalıyor, dönüşüyor, değlşiyor? Geriye ne kalıyor? Kars'ta üç nene bulabildik. Değişengelişen iletişim teknolojisi ve sosyal yaşam bu çok önemli kültür değerinin çeşitli yörelerimizde kaybolmasına neden oluyor. Onun yerini televizyon, internet ve bilgisayarlar almış durumda. Daha önce daha geniş bir kesime anlatılan masallar, şimdi daha çok evlerde ve daha az bir topluluğa anlatılmaya başlanmış. Şehirlerde bu gelenek artık hiç yok. Nedlr slzce bu kültürün yok olmasındaki etkenler? Artık günümüzde nelerden uzaklaşıyoruz? Insanlar görsel kültürün tembelleştirdiği beyinleriyle hayal kuramaz hale geldi. Yaşamtmızda masal anlatma geleneğinin yok olması, çocukların hayal dünyasını olumsuz yönde etkiledi. Artık hızla yaratıcılıklarını kaybediyorlar. Oradaki çocuklarla kurduğunuz iletişimde neleri gözlemledinlz, nelerle karşılaştınız? ilköğretim okullarında masal anlatma yarışmaları yapıhyormuş. Bu, o yörede bu kültürün hâlâ yaşadığının bir göstergesi. Çocuklar da iyi birer masal anlatıcısı. Zaten Kars Kafkas Üniversitesi'nde UNESCO'nun önerisi ve Kültür Bakanlığı'nın desteğiyle Kars'ta ve çevre illerde masal, hikâye, tekerleme ve mani derleme çalışmaları başlatılmış bile. Sizce neyi tekrar hatııiatacak bu belgesel? Karslılar, sihirli bir dirençle korudukları renkli "masal analarını" dolayısıyla da rengârenk masallarını hızla kaybediyor. Bu belgesel projesi, neleri kaybettiğimizi düşündürürken, sayıları gittikçe azalan "Nağıl Neneleri" ve Anadolu halk edebiyatının evrensel boyuttaki zenginliğini gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor. • . 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle