26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 26 KASIM 2010 CUMA “Okulların bütün öğrenciler için eşit fırsatlar sağlaması gerektiğini düşünüyorum” diyorlar Öğretmenler hoşgörülü Fark yaratan öğretmenler aranıyor G aranti Bankası tarafından kurulan Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV), bireylerin hayatında önemli bir yere sahip öğretmenlerin hikâyelerinden oluşacak “Öğretmenini Anlat” projesini başlattı. Projeye katılmak isteyenler, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde yayına başlayan www.ogretmeninianlat.com sitesi aracılığıyla, öğrencilik yıllarında hayatlarını etkileyen öğretmenleri anma ve tüm Türkiye’yle paylaşma fırsatını elde ediyor. ÖRAV, Türkiye’nin fark yaratan öğretmenlerinin hikâyelerini, kitap haline getirerek yayımlamayı planlıyor. ğretmen yetiştiren tüm yük Erken çocukluk eğitim kurumlarınseköğretim kurumlarında da farklılıklara saygı kavramı çalışma“farklılıklara saygı” kavramı larını içeren bir program oluşturulurken, ile ilgili çalışmaların ders prograbilimsel araştırma sonuçları da dikkate alınmalı. Öğretmen mında yer alması öneriliyor. Öğretyetiştiren tüm yükseköğretim kurumlarında, farklılıklara saymenlerin, çocukların eşit ve adil olgı kavramı ile ilgili çalışmalar ders programında yer almalı. mayan tutum ve davranışlarını önle Üniversitelerin okulöncesi öğretmeni yetiştiren bölümlerde meleri, bu tür davranışlara maruz kaverilen müzik derslerinde, farklı millet ve kültürlere ait çolanları da korumaları gerekiyor. cuk şarkılarına da yer verilmeli. Aynı bölümlerde, Türkçe/çocuk edebiyatı derslerinde farklı kültür ve milletlere ait Çanakkale Onsekiz Mart Üniversiteçocuk ve halk öykülerine yer verilmeli. Sınıf içi düzenlesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. melerinde, çocukların farkındalıklarını arttıracak materDr. Ebru Aktan ile Bilfen Okulları Anayallerin bulunmasına özen gösterilmeli. Çocukların emokulu Koordinatörü uzman Mihrap pati gelişimlerinin çok hızlı olduğu dikkate alınarak, empatik Divrengi, “Erken Çocukluk Dönedüşünmelerini sağlayacak etkinliklere, farklılıklara saygı etminde Farklılık Kavramlarının Öğretmen Görüşlerine Dayalı Olarak İncelenmesi” başlıklı bir çalışma yaptılar. rum” maddesine kesinlikle katılıyor. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde “Farklılıkları olan insanlara karşı olumsuz 63.4’ü, “Okulların bütün öğrenciler için eşit fikirlerim var” seçeneğine, araştırmaya katılan fırsatlar sağlaması gerektiğini düşünüyoöğretmenlerin yüzde 36.5’i katılmadığını, yüz Ö ÖNERİLER kinlikleri çerçevesinde ağırlık verilmeli. Öğretmenler, çocukların eşit ve adil olmayan tutum ve davranışları önlemeli, bu tür davranışlara maruz kalanları korumalı, bu tür davranışları uygulayanlara karşı çıkmasına yardımcı olacak öğrenme fırsatları oluşturmalılar. Aile katılımını sağlamak için zaman zaman aileler sınıfa davet edilerek, çocuklara kitap okumaları, drama çalışmalarına katılmaları ya da kendi kültürlerini çocuklara tanıtmaları önerilebilir. Yayınevleri farklılıklara saygı kavramı konusunda farkındalık yaratmak ve bilinci arttırmak için MEB ve üniversitelerle işbirliği yaparak ailelere ve öğretmenlere yönelik kitaplar hazırlayabilir. Televizyon program yapımcıları çocuklara yönelik olarak çeşitliliğin zenginlik olduğunu gösteren programlar hazırlayabilir. de 35.2’si ise kesinlikle katılmadığını belirtmiş. Araştırmaya katılan öğretmenlerin, okulöncesi dönem çocuklarının farklılık kavramlarına ne sıklıkla tepki gösterdiklerine yönelik düşünceleri ne ilişkin verdikleri cevaplar, yüzdelik dilimleri dikkate alınarak incelendiğinde; öğretmenlerin yüzde 19.9’u “bedensel engele sahip olma”, yüzde 18.4’ü “konuşma problemine sahip olma” ve yüzde 16.2’si “farklı ten rengine sahip olma” durumlarına çocukların “her zaman” tepki verdiklerini söylemişler. “Eğitim ortamlarında farklılık kavramlarına yönelik ne tür materyaller bulunmalı?” sorusuna, öğretmenlerin yüzde 54.5’i “sınıfta farklı ten renklerine sahip oyuncak bebekler bulunmalı”, yüzde 50.2’si “sınıfta çocukların dikkatini çekebilecek büyüklükte bir dünya haritası bulunmalı”, yüzde 48.8’i “sınıfta farklı yeteneklere sahip insanların farklı aktivitelere katıldığını gösteren resimler bulunmalı” seçeneklerine kesinlikle katıldıklarını belirtmişler. SABANCI’DAN ANLAMLI PROJE YÖRET’ten rehberlik sempozyumu 60 saniyede yarıştılar zyeğin Üniversitesi’nin JCI İstanbul işbirliği ile düzenlediği ve lise öğrencileri ile Özyeğin Üniversiteli gençlerin beraber yarıştığı “Asansör Konuşması Yarışması”nda birinciliği, “Motor Taksi” adlı projesiyle Özyeğin Üniversitesi öğrencisi Barış Mehmet Raday kazandı. Yarışmada öğrenciler iş fikirlerini, Rektör Erhan Erkut, Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyeti ve FİBA Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin ve 41?29! Ajans Başkanı Alemşah Öztürk’ten oluşan “Sanal Yatırımcılara” 60 saniye gibi kısa bir süre içinde anlatmaya çalıştılar. Özyeğin Üniversitesi’nin Altunizade Kampusu’nda düzenlenen finalde, İzmir Özel Işıkkent Anadolu Lisesi öğrencileri Ezgi Nur Uzal ve Cansu Ziyrek de, lise öğrencileri kategorisinde birinciliği paylaştılar. Katılan tüm öğrenciler ve izleyiciler için eğlenceli bir deneyim olan Asansör Konuşması Yarışması, girişimci gençlerin asansör yolculuğu kadar kısa bir süre içinde kendilerini yabancı birine tanıtma, iş fikirlerini ifade etme ve karşısındakini ikna etme yeteneklerini geliştirmek amacıyla düzenleniyor. Ö Y Özel güne ÖRET Vakfı’nca düzenlenen “Çocuk İhmal ve İstismarında Rehberliğin Önemi” konulu sempozyum 2 Aralık 2010 tarihinde MEF okullarının ev sahipliğinde yapılacak. Sempozyumda düzenlenecek panellerde, “İhmal ve istismara uğramış çocuğu çevreleyen sistemler” ve bu sistemin parçalarını temsil eden kurumlar yer alacak. Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Baro, Okul Rehberlik Servisi, Hastane, Danışmanlık Merkezleri, Medya’dan temsilcilerin katılacağı panellerde, ihmal ve istismar vakalarında bu kurumların üstüne düşen görevler, çocuğu koruyan ve koruyamayan uygulamalar tartışılacak. 200’e yakın binanın abancı Vakengellilerin erişimine fı’nın hibe veruygun olup olmadıdiği kuruluşlar Engelli oranı yüzde 7. ğının incelendiği raarasında bulunan Engellilerin yüzde 60’ı por hazırlandı. RaAnne Çocuk Eğitim engellilere yönelik hizmet porda, incelenen biVakfı (AÇEV) ve lerden yararlanamıyor. naların yüzde 40’ınKadın Merkezi (KA Yüzde 43’ü kadın. da rampa bulunduMER), deneyimleri Yüzde 49’u sosyal yarğu, yüzde 10’unda ni paylaşmak üzere, dım alamıyor. kadın ve engelli Yüzde 78’i evde bakıma asansör kullanıldığı, alanlarında çalışan ihtiyaç duyuyor. Bakım işini engelli erişimi için diğer sivil toplum sadece kadınlar üstleniyor. gerekli tüm kriterlerin bulunduğu bina kuruluşlarıyla bir oranının ise sadece araya geldiler. AÇEV Genel Müdür Yardımcısı yüzde 5.8 olduğu belirlendi. Hilal Kuşcul, Sabancı Vakfı’nın desProje kapsamında, 5 ilde 15 bin ev teğiyle hayata geçirdikleri “Kadın ziyareti yapılarak, ailelerin engelliların Çok Yönlü Güçlendirilmesi lere yönelik sosyal hizmetlerden ne Projesi” ile üç yılda 260 gönüllü ile kadar yararlandığı, evlerin ve matoplam 11.000 kadın, genç kız ve or hallelerin fiziksel koşulları sorgutopedik engelli kadına “Okuma Yaz landı. Hazırlanan rapor TBMM’ye ma Kursu”, 1000 kişiye “Toplumsal sunulacak. Bilgilendirme Toplantıları” ile ulaşwww.sabancivakfi.org, Bilgi için: mayı hedeflediklerini söyledi. Sevi Yüzbaşıoğlu – Grup 7 İletişim – Proje kapsamında ayrıca kurs açılan 212 292 13 13 – 533 489 09 46 Engeller kalkmalı RAPORDAN... S Eyüboğlu’nda sempozyum var . Sonbahar Öğretmenler Sempozyumu, yarın Eyüboğlu Eğitim Kurumları’nın ev sahipliğinde yapılacak. Sempozyuma 43 okul, 300’e yakın konuşmacı ve 1000’e yakın izleyici öğretmen katılacak. Sempozyumda 10.0016.00 saatleri arasında her branşta eşzamanlı 255 sunum yapılacak. Sempozyuma yayınevleri, standlarıyla katılarak eğitim materyallerini gün boyu öğretmenlerin hizmetine sunacaklar. 14 özel müzikal B ahçeşehir, Florya ve BJK Koleji’nin anaokulu, ilköğretim ve lise öğretmenleri, Öğretmenler Günü’nü, başrollerini tiyatro oyuncuları Tamer Karadağlı, İsmet Üstekin ve Dilek Aba’nın paylaştığı, “Bir Yaz Gecesi Rüyası” Müzikali’ni izleyerek kutladılar. Maslak Tim’deki müzikal, Öğretmenler Günü nedeniyle sadece Bahçeşehir ve BJK Koleji öğretmenlerine özel bir gösteriyle sahnelendi. İş Bankası’ndan ‘Altın Gençler’e ödül Türkiye İş Bankası, 1971’den bu yana sürdürdüğü “Altın Gençler” uygulaması kapsamında üniversite sınavında başarılı olan, bankanın kuruluş yıldönümüne eşit sayıda öğrenciyi ödüllendiriyor. İş Kuleleri’nde düzenlenen ödül töreninde bu yıl 86 başarılı gence plaket ve 1.000 TL tutarında para ödülü verildi. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, öğrencilere Atatürk’ün “zekâ, dikkat, iffet ve çalışmakla” ilgili sözlerinin ilham vermesini diledi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ Siz hiç şeyhinin karşısında konuşabilen mürit gördünüz mü?.. Ya da şeyhin verdiği fetvanın aleyhine ahkâm keseni?.. Türkiye’de siyaset de, şeyhmürit ilişkisinin yarattığı hiyerarşide yürüyor. Bu yapı özellikle muhafazakâr partilerde iyice su yüzüne çıkıyor. Bu tür partilerde sıradan üyeden milletvekiline kadar herkes sanki kutsal bir buyrukmuş gibi genel başkanın tek taraflı hatta otoriter yönetim biçimine ve söylemine boyun eğiyor!.. Bakınız AKP’de kimsenin sesi çıkıyor mu?.. Orada tarikat cemaat geleneği nedeniyle şeyhmürit hiyerarşisi öylesine iç içe geçmiş ki, hem siyasi hem dini disiplin çatlak seslere zinhar izin vermiyor!.. Sol partilerde ise tam tersi bir durum yaşanıyor. Oralarda herkes kendini her konuda uzman sayıyor!.. Herkes ülkeyi kurtarmakta otorite kesilirken bindiği dalı kestiğinin farkına bile varamıyor! CHP’de son dönemde yaşananlar da bu handikaptan nasibini alıyor. Parti Meclisi üyeleri televizyonlarda pervasızca kavga ederken CHP ne yazık ki çok büyük yara alıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “parti içi birlik” konusundaki hassasiyeti de haklı olarak büyüyor. Bu yüzden özellikle PM üyelerinin Genel Başkan’ın uyarılarını dikkate alarak partinin iktidar yolculuğuna zarar vermekten ısrarla kaçınması gerekiyor. önemli… Öcalan önceki hafta avukatlarıyla görüşürken isim vermeden BDP’ye sert tepki gösterdi. Örneğin “Siyasi mücadele yürütenlerin çoğu fiziken varlar ancak bu konularda kafa yormuyorlar. Herkes hâlâ bana yaslanmış, her şeyi benden bekliyor” dedi. PKK lideri, örgütü silahsızlanmaya çağıran Güneydoğu’daki sivil toplum örgütlerine de ağır bir eleştiri getirdi. Yalnızca, “Bu tür çıkışlarla AKP, tasfiye politikası konusunda cesaretlendiriliyor. İşte ticaret odası da başkaları da aynı şeyi yaptı. Altlarını oyduklarını görmüyorlar mı” diyerek aslında hepsine aba altından sopa gösterdi!.. Ancak en sert tepkiyi isim vermeden Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’e gösterdi. Baydemir’in geçtiğimiz haftalarda yaptığı, “silahlı mücadele miadını doldurmuştur” şeklindeki açıklaması Öcalan’ı çok öfkelendirmişti… İmralı’dan gelen tepkinin özeti şöyleydi: “Öyle şeyler oluyor ki, çok öfkeleniyorum. Bazıları çıkıp sorumsuzca ‘silahlı mücadele miadını doldurmuştur’ diyor. Bu hakkı nasıl kendilerinde buluyorlar? Herkes kendi işine bakmalı.” Oysa bu köşeyi takip edenler Öcalan’ın PKK ya da diğer Kürt unsurları üzerindeki hâkimiyetinin çok büyüdüğüne ısrarla dikkat çektiğimi bilirler. Öcalan yalnızca kendi yönlendirmeleri, uyarıları ve tepkileriyle değil içinde bulunduğu koşulları iyi kullandığı için de etkisini büyüttü!.. Onun PKK üzerinde tek adam olma planı yalnızca Kürt hareketinin etkili legal liderini bir türlü bulamamasından değil, bizzat hareketin kendi çaresizliği tarafından da yaratıldı! Unutulmasın ki, PKK’nin iki yıl önce Kandil Dağı’nda yapılan 10. kongresinin en önemli kararlarından biri de, Öcalan’ı bir an önce özgürlüğüne kavuşturma hedefiydi!.. PKKBDP işbirliğiyle “İrademiz Öcalan” ve “Sayın Öcalan” kampanyaları bu yüzden başlatıldı! “Öcalan’sız çözüm çözümsüzlüktür” sloganı bu yüzden afişlere, pankartlara hatta duvarlara yazıldı! Güneydoğu’dan Avrupa ülkelerine kadar toplanan yüz binlerce imzanın hedefi de Öcalan’ın özgürlüğüne yönelik kampanyayı tetiklemekti. Öcalan’a muhazafakâr bir kimlik kazandırma çabaları da unutulmamalı!.. Örneğin, ilk kez Urfa’nın Suruç ilçesinde “Ya Allah bismillah serokame (liderimiz) Abdullah” diye slogan atılması… [email protected] www.mehmetfarac.com gerekçeyi son dönemde rahatlıkla dillendirmektedir. Yani demektedir ki, “Devlet bile benle muhatap olurken siz nasıl aksi şeyler söyleyebilirsiniz?” Kürt Hareketinde Siyasallaşma Sancıları Ve Şeyh Mürit İlişkisi!.. köyüne gidenlerin Öcalan’ın doğduğu evin duvarlarına yüz sürmesi, muska için bahçesinden toprağı, mutfağındaki kuru ekmeği kapışması?.. Tüm bunlar şeyhmürit ilişkisini anımsatıyordu!.. Öcalan’ın örgüt üzerindeki egemenliğinin tek adamlığa doğru sürüklenmesi Kürt hareketinin içinde bulunduğu çaresizliği de dışa vurdu. Örneğin şiddet yorgunu PKK, terörü bir dayatma yöntemi olarak kullanırken çözümsüzlüğe düştüğü her anda topu İmralı’ya attı!.. BDP de Meclis’te her sıkıştığında Öcalan’a sarıldı. Çözümsüzlük yoğunlaştığında BDP’liler Öcalan’ın muhatap alınmasında ısrar etti. Yani Kürt hareketinin legal ve illegal kanatları cezaevindeki bir terör örgütü yöneticisini siyasallaşma yolunda tek aktör olarak öne çıkarmak için her yolu denedi! Abdullah Öcalan; PKK, BDP, Kürt aydınları ve medyasının işbirliğiyle Kürt hareketinin tek adamı haline getirildi. Habur Sınır Kapısı’na gönderilen PKK’liler Öcalan’ın emriyle hareket etmişti. KCK denilen “Kürdistan Topluluklar Birliği”, Demokratik Toplum Kongresi ve “Kürt akademileri” de Öcalan’ın emriyle kurulmuştu. Öcalan bu süreçten sonra ne PKK ne BDP ne de diğer unsurların en küçük eleştirisine tahammül edemeyecek konuma getirildi. Onun artık sığınacağı çok önemli bir gerekçe de vardır. Üstelik bu Kilitlenen sancı!.. İmralı’daki örgüt başının son çıkışı PKK’nin siyasallaşma sancılarında bir dönemeç olmuştur. Öcalan’ın uyarıyı da geçen son tepkisi bu saatten sonra Kürt hareketi üzerine kalem sallayanından nutuk atanına, kurşun sıkanından türkü söyleyenine kadar herkesi bağlayacaktır. Hatta “barış” adına iyi niyetli girişimlerde bulunan Güneydoğu’daki sivil toplum örgütlerinin söylemi de bu çıkıştan olumsuz etkilenecektir. Gelelim meselenin özetine; Öcalan aslında kendisi dışında aktör istemezken hâkimiyetinin zirvesinde olmanın ürkekliğini de yaşıyor. Çünkü Kürt meselesinde çözümsüzlük büyürken devletin bir süre sonra kendisini handikap olarak göreceğinden endişeleniyor!.. Hatta Öcalan, AKP’nin siyasi ve ekonomik gücü kullanarak kendisine karşı bir muhalif yapı oluşturulmasından da kaygı duyuyor... PKK lideri o yüzden yandaşlarına “siz kimsiniz, işinize bakın, örgütün kurucusu musunuz ki” diyebiliyor!.. Kürt siyasetinde yaşanan sancı yalnızca sürecin çözümsüzlüğe doğru gitmesinden değil… Asıl sancı Öcalan’ın gücü, hâkimiyeti ve özgürlük sevdasında kilitleniyor… İşte Öcalan bu sancıyı yaşarken birilerinin hariçten gazel okumasını istemiyor!.. Öcalan’ın sopası!.. Asıl konumuz AKP ya da CHP değil... Son dönemde BDP içinde Öcalan’ın sert uyarısıyla baş gösteren tartışmalar çok daha Öcalan’ın açıklamaları medyaya yansıyınca bir yandan “Kürt siyasetine kim hâkim tartışması” başladı diğer yandan ise “Öcalan’a karşı çıkılabilir mi” sorusu ortaya çıktı?.. Hâkimiyet ve korku!.. Örneğin doğum günü nedeniyle Halfeti’deki C MY B C MY B Tek adamlık sancıları!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle