Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 KASIM 2010 CUMA CUMHURİYET DİZİ SAYFA 9 9 Kasım günü değişimi resmen ilan eden Kılıçdaroğlu ‘Yeni CHP’yi bilin, tanıyın’ diyordu Kaostan ‘Sav’sız günlere C 3 KASIM ve tartışmalı bir PM kararı vardı... İçeride tüzük kurultayı toplanması için alınan karara 59 kişi imza attı. Bu sayı PM’nin oluşturulan MYK üyelerini düşürmek için gerekli 54 oyun üzerindeydi. Sav ve ekibi bunun Kılıçdaroğlu’nu frenleyeceğine inanıyordu. Ancak bu dengenin böyle kalmayacağına emin olanlar da vardı. Nitekim öyle de oldu ve 24 saat içinde 10’dan fazla PM üyesi imzalarını geri çekti. SÖZDEN YAZIYA SÜHEYL BATUM Bir Kez Daha Yeni Türkiye Sevgili dostlar, geçen yazımda Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını, maalesef tamamı ile “yeni bir Türkiye” olduğunu söylemiştim ve bu “yeni Türkiye’nin” her alanda var edilmeye çalışıldığını söylemiştim. Kimler tarafından mı? Kimler olduğunu söylemeye gerek yok. Yıllardan beri görüyorsunuz ve izliyorsunuz. 1974 Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra tüm yaşadıklarımızı biliyorsunuz. Haklı mıydık, haklıydık. Ondan sonra yaşadıklarımızı da gördünüz. Neden ve nasıl iç savaşın eşiğine geldiğimizi de gördünüz. 12 Eylül’de yönetime el koyan askerlerin ve Kenan Evren’in nasıl olup da herkesi veto etme yetkisi varken ve siyasetle ilgilenmiş herkesi de veto etmişken (İnönü’nün oğlu dahil), İzmir’den MSP adayı olmuş ve seçimleri kaybetmiş Sayın Turgut Özal’ı nasıl “unuttuklarını(!)” gördünüz. Her şeyi izlediniz, her şeyi. Sonrasını da... 2001 krizini de, bir gecede hangi bankalardan ne kadar para çekildiğini de, krizin neden başladığını da. 2002’de, bırakın başbakan olmayı daha TBMM’ye bile girmemişken, Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın, Başkan Bush tarafından Beyaz Saray’da kırmızı halılarla nasıl karşılandığını ve daha da önemlisi neden karşılandığını. Daha çok var... PKK’nin nasıl başladığını, 20 yıla yakın süredir Irak’ta nasıl yerleştiğini, Suriye’nin konumunu, Çekiç Güç’ü, Çekiç Güç’ün PKK’yi nasıl etkileyemediğini. Dediğim gibi her şeyi izlediniz, yaşadınız. Bilmiyorum yine de sorar mısınız “yeni Türkiye’nin” kimler tarafından ya da kimlerin aktörlüğü ile “var edilmeye” çalışıldığını? Ama şunu da söyleyeyim ki, bu “oyunun” kuklaları da var. Yani ipleri birilerinin elinde olan kuklaları. Hem de öyle kuklalar ki, her ülkede, bir siyasetçi kimliğine de bürünebiliyor, “tarafsız bir gazeteci” ya da sözüm ona liberal(!) bir aydın(!) kimliğine. Bazen de hukukçu, yargıç, işadamı, akademisyen ya da benzeri bir meslek kimliğine. İşte “yeni Türkiye” de böyle bir şey. Üstelik gerçekten de “öyle bir yeni Türkiye” ki bu, hiçbir şey garip gelmiyor. Tam tersine son derece olağan geliyor ve üstelik bu olan biteni herkesin, tüm toplumun olağan görmesi için de, her şey yapılıyor. Yani bazıları ellerinden geleni yapıyor. Maalesef “yeni Türkiye” her alanda var. Hukuk alanında bile. Türkiye’de ilk kez Cumhurbaşkanı ve eşi ile Başbakan, ilkokul öğrencilerinin ya da devlet memurlarının türbanlı olup olmaması konusunda yani “dinimiz ne emrederse onu uygularız, hukuk kuralları bizi ilgilendirmez” anlayışının geçerli olup olmaması konusunda toplum önünde açıkça ters düşüyor. Cumhurbaşkanı’nın eşi “ilkokulda türban olmamalı” diyor, Cumhurbaşkanı, eşine “aynı şekilde düşünüyorum” diye herhalde destek veriyor, Başbakan ise karşı çıkıyor, “Cumhur istediği yere, istediği gibi girer, size ne” diyor. Dedim ya “yeni Türkiye” bu diye. İlkokulda türban takılıp takılmayacağı konusunda bile farklı düşünen bir iktidar var bu yeni Türkiye’de. Sadece bu değil. Bu “yeni Türkiye” sözüm ona bir “hukuk devleti”. Anayasasında öyle yazıyor ama bu “yeni Türkiye’de hukuk kuralları” birileri(!) tarafından birilerine(!) karşı uygulanmıyor. Hem de dünyada örneği görülmeyecek biçimde. Bir örneğine daha rastlanması mümkün olmayan bir biçimde. Nasıl mı uygulanmıyor? Şöyle. Bu “yeni Türkiye’nin” anayasasının 90. maddesinde yargıçlara şöyle sesleniliyor; “elinizde bir yasa var ve o yasa evrensel hukuk ilkeleri ile çatışıyor. Siz evrensel ilkeyi uygulayacaksınız”. Aynen böyle diyor ve bu “yeni Türkiye’de”, tutukluluk konusunda yasa ile evrensel kural yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve mahkemenin kararları çatışıyor. Esasında o da çatışmıyor da, varsayın yargıca göre çatışıyor. Şimdi anayasaya göre yargıcın ne yapması gerek? Anayasa açık. Evrensel kuralı uygulayacak. Pekiyi yargıç uyguluyor mu? Hayır. Hem de iki yıl boyunca. Hiçbir ek gerekçe göstermeden “tutukluluğu devam ettiriyor”. Hem de sözleşmenin 6. maddesine rağmen. Hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin sayısız kararına rağmen. Sonra ne mi oluyor? Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, bu yargıçları tazminata mahkum ediyor. Hem de olağanüstü güzel ve hukuksal yönden doyurucu bir kararla. Hukuk Genel Kurulu da bu kararı onaylıyor. Ama dedim ya “yeni Türkiye” diye. Aynı yargıçlar, tutuklu kişinin davasına bakmaya devam ediyor. Hem de tutukluluğu devam ettirerek. Hem de yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin birçok kararına rağmen. O kararlara zerre kadar itibar etmeden. Ama bu da yeterli değil. Dedim ya “yeni Türkiye” diye. Bu “yeni Türkiye’de” medyanın büyük çoğunluğu bu olayla hiç ilgilenmiyor. Geri kalanı da Yargıtay’ın hukuk kararını eleştiriyor. Kimler mi? Yeni Türkiye’nin yeni uzmanları(!), yeni liberalleri. Yani anlayacağınız yeni aydınlar. HP Genel Merkezi’nde 3 Kasım günü Parti Meclisi’nin toplanması gereken saat 14.30 öncesinde Önder Sav ve ekibi tüzük kurultayı için imza toplamaya başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise bu arada Meclis’teki makamında Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ve Mersin Milletvekili İsa Gök ile görüşüyordu. Kılıçdaroğlu genel merkeze gelince PM toplantısının yapılacağı 4. kat yerine makam odasına çıktı. Odasında Gürsel Tekin, İzzet Çetin ve Umut Oran vardı. “PM siz olmadan toplanamaz. Yetkiniz var. Listeyi açıklayın. Bunun için PM toplamanıza gerek yok, basın açıklamasıyla yeni yönetimi duyurabilirsiniz” dediler. Liste üzerinde çalışmaya başladılar. ABD’de bulunan Oğuz Oyan’a telefonla ulaşıldı, ancak 4. kattaki PM toplantısındaki bazı isimlerle bağlantı kurulamadı. Bu arada saat 14.30’da PM “Kılıçdaroğlu olmadan, Hakkı Süha Okay başkanlığında” toplanmıştı. 14 dakika sonra saat 14.44’te PM üyelerinin cep telefonlarına Genel Başkan’ın “Bugün yapılması öngörülen Parti Meclisi toplantısı ertelenmiştir” mesajı gönderildi. Bu arada, PM salonuna notlar iletiliyor, görevliler bazı isimleri yukarı çağırıyordu. Faik Öztrak, Nuran Yıldız ve Sencer Ayata PM salonuna girip çıktı. Öztrak ve Yıldız kalırken, Ayata ikinci çıkışından sonra geri gelmedi. Kılıçdaroğlu’nun atadığı yeni MYK listesinde isimleri yer alan Gökhan Günaydın, Gülsün Bilgehan ve Nihat Matkap ise kendilerine gönderilen notları dikkate almadılar, cep telefonlarını açmadılar. Eski yönetimden Haluk Koç, hem son MYK’de hem de PM’de tutarlı tavrını koruyarak “Baykal tarafından hazırlanan antidemokratik tüzüğün Kılıçdaroğlu tarafından benimsenmesinin yanlış olduğunu” vurguladı ve tüzük kurultayında ısrarcı oldu. Saat 15.32’de “PM toplantısı Genel Başkan Nemrut vedası Çarşamba akşamı genel merkezde tam bir kaos havası hâkimdi. Kılıçdaroğlu da makamının bulunduğu 12. katta kendisine yakın partililerle toplandı. Gürsel Tekin, İzzet Çetin, Süheyl Batum ve İsa Gök yanındaydı. Önder Sav’ın yakınındaki isimlerden olduğu bilinen İsa Gök, artık Kılıçdaroğlu’nun yanındaydı. O saatlerde Kılıçdaroğlu’nun yakınındaki “tek milletvekili” görünüyordu. Yola çıkarken sekretaryası ile Nemrut’un öyküsünü anlatarak vedalaşmıştı: “Babil kralı Nemrut, İbrahim Peygamber’i ateşe attı. Herkes ateşe odun taşıyordu, küçük bir karınca, ağzına aldığı bir damla suyla ‘İbrahim’in ateşini söndürmeye gidiyorum’ diye yola çıkmıştı. Etrafındakiler karıncaya alaycı gözlerle bakıp ‘Senin gücün o ateşe kadar yürümeye yetmez. Hem ateşe ulaşsan da alevleri gözleri bulan bu ateşi senin bir damla suyun mu söndürecek’ diye sordular. Karınca ‘Bu suyun ateşi söndüremeyeceğini ben de biliyorum. Ama böyle bir zamanda safını belli etmenin şerefi bana yeter’ demiş. Ben de safımı belli ediyorum. Yarın ne olur bilemiyorum, ama ben genel başkanın yanındayım.” Fırtınanın ardından görev teslimi. tarafından iptal edilmiş ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu PM toplantısına katılmamıştır” vurgusuyla yeni bir açıklama yapıldı. Hakkı Süha Okay ise Parti Meclisi’nde 2728 Kasım’da olağanüstü kurultay yapılmasının kararlaştırıldığını açıkladı. Kılıçdaroğlu’nun 28 Ekim 2010 tarihli yazısında PM’yi toplantıya çağırdığını, Kılıçdaroğlu’nun katılmaması üzerine de PM’nin kendisinin başkanlığında toplandığını söyledi. Okay, üyelerin bir kısmının tüzük kurultayı yapılması yönünde 57 üyenin imzası ile gündeme ek madde eklettiklerini, 59 üyenin kabul, 2 çekimser, 2 ret oyu ile olağanüstü kurultayın 2728 Kasım’da saat 10.00’da Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda yapılmasının kararlaştırıldığını bildirdi. Ortada “iki MYK” 12. KATTA NELER OLDU? Dengeler değişiyor 3 Kasım akşamı Kılıçdaroğlu’ndan birkaç saat sonra bu kez Sav, bir basın toplantısıyla gövde gösterisi yaptı. Grup Başkanvekili Kemal Anadol ile Hakkı Süha Okay, Derviş Günday, Ensar Öğüt, Necla Arat, Gaye Erbatur ile aralarında Nuran Yıldız, Mehmet Faraç gibi isimlerin bulunduğu çok sayıda PM üyesi de arkasında yer aldı. (Bu isimlerin bazıları ertesi gün hemen Kılıçdaroğlu’na bağlılık bildirmeye gidecekti!) Sav “Sayın Genel Başkanın iş tutuş tarzıyla yürüyemeyeceğimi anladım” dedi. Sav, Kılıçdaroğlu ile aralarındaki “ideolojik ayrışma”yı da “CHP’yi içerideki, dışardaki düşmanlar eskitemedi, CHP’ye kısa bir zaman önce Genel Başkan olan Sayın Kılıçdaroğlu da eskitemeyecektir. CHP’nin omurgasını kimseye eğdirtmeyiz. CHP’yi eksenlerinden kaydırtmaya da müsaade etmeyiz” sözleriyle ortaya koydu. Böylece, 170 gün süren KılıçdaroğluSav birlikteliğinin sonuna gelinmiş oldu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Yeni CHP’yi bilin, tanıyın” diye listesini açıkladı. P M toplantısına katılanlardan İstanbul milletvekili Mehmet Ali Özpolat da “Duramadım daha fazla orada” diyerek 12. kata Kılıçdaroğlu’nun yanına çıktı. Kılıçdaroğlu, Sav ekibiyle artık çalışamayacağını açıkça ortaya koydu. “Genel Başkan olarak bir şey söylüyorum olmuyor. Örgütlerde üyelik sorunları yaşanıyor. Halkla buluşmada sıkıntılarımız var. Artık kararımızı vermek zorundayız” dedi. Gürsel Tekin de Kılıçdaroğlu’na “rahat ve güvenli” olması gerektiği mesajını şöyle verdi: “Tereddütünüz olmasın. Partililer sağduyulu davranacaktır, kamuoyu desteği de çok önemli. 24 saat sonra farklı bir dünya görürsünüz. Yarın gazetelerin atacağı manşetler çok önemli. Size destek vereceklerdir.” YARGITAY’DA ÇİZİLEN İSİMLER İ zzet Çetin, Kılıçdaroğlu’nun hazırladığı listeyi saat 16.30’da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na götürdü. Gökhan Günaydın, Gülsün Bilgehan ve Nihat Matkap’ın adları Yargıtay kapısında listeden çıktı. Çetin, telefonda Kılıçdaroğlu ile konuştu. “Genel Başkan Kılıçdaroğlu’ndan tashih yetkisi alıp” üç ismin adını burada listeden çıkardı, üstlerini çizdi, yerlerine yenilerini yazdı. Kulislerdeki bilgiye göre listeye giren yeni üç isim o anda Kılıçdaroğlu’nun odasında yer alanlar arasından apar topar belirlenmişti. Desteklerini geri çektiler 4 Kasım gününe gelindiğinde dengeler değişmeye başladı. Milletvekilleri ve PM üyeleri bir kez daha seçime giderken “güçlü olanın” yanında yer aldı. “Tartışmalı” PM’de olağanüstü tüzük kurultayı toplanması kararına destek verenlerden bazıları bu desteklerini geri çekti. CHP Sivas Milletvekili ve PM üyesi Malik Ecder Özdemir, “PM’de toplanan imzaların amacını aştığı ve bu durumun hem partisi hem de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu yıpratacağına inandığı için imzasını geri çektiğini” bildirdi. Antalya Milletvekili Osman Coşkunoğlu da imzasını geri çe 4 KASIM BU SÖZLER ÇOK AĞIR OLDU HP Genel Merkezi’nde farklı katlardan, farklı sloganlar yükseliyordu. Önder Sav’ın PM toplantısını sürdürdüğü 4. kattan “Önderimiz Önder”, “Öndersiz örgüt yıkılır gider” sloganı yükseldi. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun basın toplantısı yaptığı 2. katta ise “Başbakan Kemal” sloganları atıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, saat 17.30’da krizi ve gelinen noktayı resmen açıkladı. “Partideki korku imparatorluğunu yıktık. Koltuklar kimsenin babasının malı değildir. Birileri ‘Hayır ben koltuğumda oturacağım, eğer bu koltuğu benim altımdan alırsanız ben başka işler yaparım’ derse buna izin vermem. Gücümü halktan alıyorum. Gücünü bir yerlerden alanlar bu partide artık olmak zorunda değil” dedi. Özellikle “korku imparatorluğu” vurgusu dikkat çekerken, Gürsel Tekin daha sonra Kılıçdaroğlu’na “Bu sözler çok ağır oldu” yorumunu yaptı. Kılıçdaroğlu ise “Söylemek zorundaydım” karşılığını verdi. Sonradan çok tartışılacak bu ‘korku imparatorluğu’ ifadesini metne kim koydurmuştu? Sav’a tepkili olan Gürsel Tekin en güçlü şüpheliydi. Ama o koydurmamıştı. Kulislere göre metin hazırlanırken Kılıçdaroğlu’nun yanında sadece İsa Gök bulunuyordu. C kerken, İstanbul Milletvekili Çetin Soysal da “Bu ortamda yapılacak bir kurultay çok sert geçer. Bu ortamda kurultayı doğru bulmuyorum. Bu Parti Meclisi ile yola devam edilmeli” açıklamasını yaptı. 18 PM üyesinin imzasını geri çektiği bildirildi. Bu durum, 80 kişilik PM’de dengelerin değişmekte olduğunu ortaya koydu. Önder Sav 3 Kasım günü 59 üyenin desteğini almıştı. PM’de dengelerin değişmeye başlaması ve “MYK üyelerini düşürme” olanağı veren 54’ün altına düşmesi yönetimi rahatlattı. Birkaç gün sonra ise PM’de “her şeye rağmen” Sav’a destek verenlerin sayısının 10 15’e düştüğü konuşulmaya başlandı. Kılıçdaroğlu milletvekilleri ile görüşmeler yaptı. CHP grup başkanvekilleri arasında tam bir bölünme yaşandı. Grup başkanvekillerinden Akif Hamzaçebi, Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alırken; Kemal Anadol, Önder Sav’a açık destek verdi. Resmi bir ziyaret için Suriye’de bulunan Grup Başkanvekili Muharrem İnce ise “Türkiye’ye dönmeden ve olayları öğrenmeden bir açıklama yapmam mümkün değil” demekle yetindi. İnce, Türkiye’ye döndüğünde ise herhangi bir farklı tavır içine girmedi ve “Artık her şey netleşti” demekle yetindi. GÜÇ KAVGASI MI İDEOLOJİ Mİ? Kılıçdaroğlu, bir başka çok tartışılacak söz ile “Yeni CHP’yi bilin, tanıyın” diye seslenerek listesini açıkladı. O konuşmasında yer alan “İnsanın hakkına, düşüncesine, özgürlüğüne, özgürce düşüncesini dile getirmesine, özgürce yazmasına hep olanak vereceğiz. Yok, şu benim elimin altında olsun, yok benden izinsiz konuşma, yok hareket etme... Bunları kaldıracağız” sözleri geçen altı ayda yaşananların bir tepkisi gibiydi. Kimilerine göre yaşanan partide ve teşkilatta egemenlik, koltuk mücadelesiydi. Kimilerine göre ise aslında altı aydır derinleşen ideolojik ayrışmanın kaçınılmaz sonucuydu. Neler tartışılmıştı o MYK toplantılarında? * Genel Af: Güneydoğu gezisinde açıkladığı genel af çağrısı, Kemal Anadol ve Önder Sav tarafından ağır eleştirildi. * Türban: Türban sorununu çözecekleri yönündeki açıklamalara, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını anımsatarak Sav frene bastı. * Bölgesel asgari ücret: Ekonomi tartışılırken liberal kanadın “Bölgelere göre farklı asgari ücret belirlenmesi” önerisinin parti programı haline gelmesini Gökhan Günaydın ve Sav durdurdu. * Enver Aysever: PM üyesi Enver Aysever’in “10. yıl marşını bırakıp 100. Yıl Marşı’nı bestelememiz lazım, andımız yerine Rakel Dink’in mektubunu okutalım” sözlerine karşı Sav sert tepki gösterdi. Abant kampında “Bazıları haddini aşan konuşmalar yapıyor. Partinin çizgisinde değişiklik yok. Kemalist çizgimizden, ideolojimizden sapmamız, vazgeçmemiz söz konusu olamaz. Kimse altı oktan bir ikisini kıramaz, buna izin vermeyiz. CHP’nin çizgisini onaylamayanlara aramızda yer yok” diyerek kapıyı göstermişti. Aysever, Kılıçdaroğlu’nun PM’ye aldığı bir isimdi. Abant’ta eleştirilere bir yanıt vermedi, ama bu sözleri “not etti”. ..ve sular duruldu ılıçdaroğlu 9 Kasım günü grup toplantısında “değişim”i resmen ilan etti. “CHP değişimin, devrimcilerin adresidir” dedi. Eski Genel Başkan Deniz Baykal bir yerde oturuyordu. Önder Sav ve Hakkı Süha Okay da bir başka yerde... CHP’de sular durulmaya başlarken, Sav ekibinin kısa sürede yeni bir parti içi mücadale başlatmaya niyetli olmadığı da ortaya konuldu. CHP’de “Sav’sız” günler başlarken, Kılıçdaroğlu da rahatlamış görünüyordu. Üç asker trafik kazasında şehit AFYONKARAHİSAR (AA) Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesine bağlı Tatarlı beldesi yakınlarında meydana gelen trafik kazasında, bir uzman çavuş ile iki er şehit oldu. Kazada 2’si asker, 7 kişi de yaralandı Muhammet Ayaz yönetimindeki askeri araç Afyonkarahisar’ın DinarÇay karayolu 38’nci kilometresinde Ali Pamukçu yönetimindeki kamyonet ile çarpıştı. Kazada Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Bozgurt, erler Muhammet Ayaz ve Hasan Demirdöven şehit oldu. Yaralanan erler Tolga Uzan ve Hakan Avcı ile kamyonet sürücüsü Ali Pamukçu, kamyonetin içerisinde ve kasasında bulunan Halil Sevinç, Mehmet Öztürk, Ramazan Maviş, Kadir Tekin yaralandı. Yaralılar Dinar, Isparta ve Afyonkarahisar devlet hastanelerinde tedavi altına alındı. Dinar Devlet Hastanesi’ne gelen Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, kazanın oluş şeklinin yapılan inceleme sonucu ortaya çıkacağını belirterek, “Büyük bir ihtimalle hatalı sollama neticesi meydana gelen bir kaza. Araçlar kafa kafaya çarpışmış ve kazada üç askerimiz şehit oldu” dedi. K B İ T T İ C MY B C MY B