23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 KASIM 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gazetemiz yazarı “Teröriste barış çağrısı yapan iktidar bizden terör örgütü üretmenin çabası içinde” dedi 7 ‘GÜL, GOOGLE’DAN ULAŞABİLİRDİ’ Balbay’dan şiirli eleştiri ERGENEKON HATİCE TUNCER Savcılara 1 yıl uzatma formülü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa değişikliğinin ardından yeniden yapılandırılan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), 2010 yılı adli ve idari yargı sonbahar kararnamelerinde uygulanacak prensipleri belirlendi. Buna göre, bölgelerdeki asgari hizmet sürelerini tamamlamasına rağmen, atanma talebinde bulunmayan hâkim ve savcıların atamaları 2011 yılı Yaz Kararnamesi’ne bırakılacak. Bu durumda, Ergenekon savcılarından aynı durumda olanlar da bir yıl daha görevde kalabilecek. HSYK’nin 11 maddelik “2010 Yılı Adli Yargı Sonbahar Kararnamesinde Uygulanacak Prensipler” ile 9 maddelik “2010 Yılı İdari Yargı Sonbahar Kararnamesi’nde Uygulanacak Prensipler”i kurulun internet sitesinde ilan edildi. HSYK’nin yeni yapısının henüz oluşmamış olması, etkin itiraz sisteminin zarar görmemesi ve halen uygulanan Atama ve Nakil Yönetmeliği hükümleri ile atama prensiplerinin gelecek dönem içerisinde kurul tarafından yeniden gözden geçirileceği dikkate alınarak oluşturulan prensip kararlarında, hâkim ve savcıların mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla 2010 yılı Sonbahar Kararnamesi’nde, bölgelerdeki asgari hizmet sürelerini tamamlayanlardan atanma talebinde bulunan hâkim ve cumhuriyet savcılarının atamalarının yapılacağı belirtildi. Bu kapsamda ataması yapılacak 1, 2 ve 3. bölgelerde görev yapan hâkim ve cumhuriyet savcıları için 31 Aralık 2010 tarihi itibarıyla 3 yıl çalışma şartı aranacak. 2010 Yılı Yaz Kararnamesi’nde olduğu gibi bölge atlatma uygulaması bu kararnamede de gerçekleştirilmeyecek. Bölgelerdeki asgari hizmet sürelerini tamamlamasına rağmen, atanma talebinde bulunmayan hâkim ve cumhuriyet savcılarının atamalarının, ihtiyaç ve kadro durumları da göz önüne bulundurularak 2011 Yılı Yaz Kararnamesi’ne bırakılacak. Karar, bu kapsamdaki kişilerin mevcut yerlerinde 1 yıl daha kalmalarına olanak sağlayacak. Birinci sınıfa ayrılmasına rağmen, halen 3. veya daha alt bölgelerde çalışan, 4. veya 5. bölge hizmetlerinden birisini yapmış olmak şartıyla son görev yerlerinde asgari hizmet süresini dolduran hâkim ve cumhuriyet savcıları, ihtiyaç halinde resen 1. bölgelere atanacaklar. Birinci sınıfa ayrılmış olup da halen 2. bölgede çalışan ve bulunduğu yerde 2, ayrıca 2. bölgelerde toplam 5 yıl hizmet süresini doldurmuş olan hâkim ve cumhuriyet savcıları ihtiyaç halinde resen 2. bölgelere atanabilecekler. İkinci Ergenekon davasında tutuklu sanık gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Avrupa Birliği ilerleme raporundaki “gazetecilerin düşüncelerini özgürce yazamadığı ve otosansür olduğu” saptamalarına dikkat çekerek “Bu ifade Türkiye’deki gazetelerde yer almadı. Otosansür yorumu, otosansüre takıldı” dedi. İkinci Ergenekon davasının 95. duruşmasında Balbay söz aldı. 11 Kasım 1980 günü Gazete İzmir’de stajyer olarak gazeteciliğe başlayışını anlatan Balbay, “11 Kasım 1980’de mesleğe başlayışımın 30. yıldönümünde basın özgürlüğü açısından ne kadar yol aldığımızın, ne kadar gerilediğimizin en somut örneği karşınızda yargıladığınız Mustafa Balbay. 12 Eylül’ün en baskıcı günlerinde ‘acaba bu haber sansüre uğrar mı’ diye o kaygı ve hüzünle mesleğe başlamıştık. Bugün mesleğim nedeniyle tutukluyum” diye konuştu. “30 yıllık bir gazeteci olarak mesleğe tutunmaya devam edeceğim” diyen Balbay, şöyle devam etti: “Pazar geceleri 4’e kadar 3 yazı yazıyorum. Postaya verilmek üzere cezaevi idaresine zarfı açık olarak veriyorum. Bugüne kadar olumsuz davranmadılar. Yalnız bir kez ‘Dreyfus’u ‘deyus’ olarak okumuşlar, ‘kime deyus diyorsun’ diye sordular. Yazım 8 gün sonra yazıişleri müdürüne gidiyor. 10. gün yayımlanıyor. Bugün gazetede çıkan yazıyı önceki pazartesi günü yazmıştım. 10 gün güncel kalabilecek bir konuda yazmak için çırpınıyorum.” OLCAYTU, ÖZTÜRK VE DEMİR’E TAHLİYE Duruşmada söz alan Atilla Uğur, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ve üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu hakkında reddi hâkim talebinde bulundu. Şengün, reddi hâkim talebinin oybirliği ile reddedildiğini kaydetti. Tutuklu sanık Tuncay Özkan da kendisi için ölümün cezaevinde yatmak olduğunu ifade ederek “Bu zulüm, zorbalık, faşizmdir. Buna bir son verin lütfen. 27 aydır suçunu söylemeden burada yatmanın adı ne” dedi. Sanıkların taleplerini sunmalarının ardından avukatların taleplerine geçildi. Tutuklu sanık Albay Cengiz Köylü’nün avukatı Hasan Gürbüz, müvekkilinin Bora Perinçek’i tanımadığını söylemesine rağmen basında “Cengiz Köylü, Bora Perinçek”e Harp Akademileri’nde ders verdirmiş” şeklinde haberler çıktığına dikkat çekti. Albay Cengiz Köylü’nün kesinlike Bora Perinçek ile görüşmediğini belirten Avukat Gürbüz “İnşallah bugünün hakimleri, vicdanlarıyla belli güç odaklarının arasında kalmazlar ve müvekkil hakkında tahliye kararı verirler” dedi. Mahkeme, 2 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Aydınlık dergisi yazarı ve hukuk müşaviri Emcet Olcaytu, Muzaffer Öztürk ve Hamza Demir’in tahliyesine karar verdi. Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan ile diğer sanıkların tahliye talepleri Başkan Şengün’ün karşı oyuna rağmen ve oyçokluğuyla reddedildi. Davada 27 tutuklu sanık kaldı. Kararın açıklanmasının ardından Balbay, alkışlayarak heyetin tahliyeleri ret kararını ve davayı ileri tarihe ertelemesini protesto etti. Tuncay Özkan ise “Adalet istiyoruz, krallığınız yıkılana kadar suç duyurusunda bulunun. Kurbanlık koyun muyuz burada? Hukukmuş, külahıma anlatın” diye bağırarak salonu terk etti. Bu sırada bir izleyici “İnşallah siz de bayramınızı çocuklarınızdan ayrı geçirirsiniz” diye beddua etti. Duruşma 17 Ocak tarihine ertelendi. HSYK üyesi Gökcen sanık çıktı Avukat Turgut Kazan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün HSYK üyeliğine atadığı Ahmet Gökcen’in “adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçunun sanığı olduğunu belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avukat Turgut Kazan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliğine atadığı Ahmet Gökcen’in “adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçunun sanığı olduğunu açıkladı. Turgut Kazan yaptığı yazılı açıklamada, HSYK üye seçimi konusunda Cumhurbaşkanı Gül’ün basına açıklamalarının yayımlandığını anımsatarak “Google’a bakılmış, araştırma yaptırılmış ve dünyaya açık, tarafsız hukukçular seçilmiş. Oysa internet aracılığıyla kimlik verip düğmeye basınca, Cumhurbaşkanı’nın tarafsız sayarak HSYK üyeliğine atadığı Ahmet Gökcen’in Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sanık olduğu hemen anlaşılıyor. Bırakalım, Cumhurbaşkanı’nca yapılacak ciddi bir araştırmayı, isteyen herkes, kolayca bu bilgiye ulaşabiliyor” dedi. Ahmet Gökcen’in adil yargılanmayı etkileme ve aşağılama suçlarının sanığı olduğunu kaydeden Kazan, şunları kaydetti: “Olayda şikâyetçi İlhan Cihaner’dir. Aşağılama suçu mağdurları da, Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkan ve üyeleridir. İşte, sayın Cumhurbaşkanı müvekkilimize karşı tam taraf olan bir MazlumDer başkanını HSYK’ye seçtiği gibi, bir tarihte AKBİL bilirkişiliği de yapmış olan bu Ahmet Gökcen’i de HSYK üyeliğine getirmiştir. Ve bizim şikâyetimizle hakkında ceza davası açılan Ahmet Gökcen, bakanlık bürokratlarıyla birlikte yasaya uygun bir atama kararına değil, İlhan Cihaner’i cezalandırma eylemine katılmıştır. Evet, müvekkilimizin Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Adana C.Savcılığı görevine atanması cezalandırmadır. Ve Cumhurbaşkanı’nın tarafsız dediği Ahmet Gökcen’in tarafsızlığı böyle bir tarafsızlıktır. Hakkındaki iddianame 18.08.2010 günlüdür. 19.08.2010 günü mahkemece kabul edilmiştir. Duruşması 01.02.2011 günü başlayacaktır. Biri başkan 5 Yargıtay üyesini aşağılama suçu sanığı Ahmet Gökçen, müvekkilimizi cezalandırma girişimine katıldığı gibi, şimdi Bakanlık bürokratları ve MazlumDer başkanıyla birlikte Yargıtay’ı şekillendirme görevini yürütecektir. Yani bu HSYK ile Yargıtay ve Danıştay da siyasal iktidara teslim edilecektir. Kimse kimseyi kandırmasın. Gerçek budur. Tehlike büyüktür.” ‘Her iktidarı eleştirdim’ Mesleğe başlarken Oktay Ekşi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu gibi yazarlara öykünerek onlar gibi olmak istediğini anlatan Balbay şunları söyledi: “Ben de katıksız bu ülkenin temel değerlerine saygısızlık etmeden her iktidarı eleştirdim. Tansu Çiller’i de, Mesut Yılmaz’ı da, Bülent Ecevit’i de eleştirdim. 8 Ankara temsilcisinin katıldığı bir Tekel’in özelleştirilmesine ilişkin toplantıda Bülent Ecevit ‘Hepinizi ikna ederim ama Balbay’ı ikna edemem’ dedi. AKP iktidarına karşı da gazeteci olarak anlayışım neyse, neyi düşünüyorsam onu söyledim. İddia makamının ‘şu köşe yazısı darbecidir’ diye hiçbir yazım yok.” Duruşmayı Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan Sadık İpekçi, Türkiye Gazetciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Ali Ekber Yıldırım izledi. ‘Türkiye’nin ayıbı’ 2. Ergenekon davasını izleyen Gazetecilere Özgürlük Platformu üyeleri Balbay ve Özkan’a destek verdi İstanbul Haber Servisi 23 meslek örgütünden oluşan Gazetecilere Özgürlük Platformu temsilcileri dün 2. Ergenekon davasını izlediler. Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı Oktay Ekşi, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın uzun süredir tutuklu olduklarına dikkat çekerek “Arkadaşlarımızın tutukluluğu kanaatimizce Türkiye için bir ayıptır” dedi. Duruşmaya öğle arası verildiğinde Gazetecilere Özgürlük Platformu üyeleri Silivri Cezaevi önünde açıklama yaptılar. Ekşi, tutuklu olarak yargılanan Balbay ve Özkan’a kamuoyu ve kendi desteklerini sunmak amacıyla geldiklerini ifade ederek “Arkadaşlarımızın tutukluluğu kanaatimizce Türkiye için bir ayıptır” diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türkiye’deki basının özgürlüğüne ilişkin açıklamalarından örnekler veren Ekşi, AB’nin Türkiye ilerleme raporunda da çok açık olarak Türkiye’de basın özgürlüğünün ciddi tehdit altında olduğunun ifacezaevinde yazdığını söyleyen Balbay şunları kaydetti: “Hapishane koşullarında canımın son damlasına kadar yazacağım. Burası esirevi değil eserevi... En az üç kitaplık malzemem birikti.” Cumhuriyet gazetesinde çeşitli ekler çıkardığını, iddianamede Strateji Eki’nin ise terör örgüt yayını olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Balbay, “İddia makamı ve iddia makamını kullanan alçaklar ‘bunda alçakça bir şey var mıdır’ diye baktılar. Defalarca kontrol ettiler, hiçbir şey bulamadılar” dedi. de edildiğini vurguladı. Ekşi, AB’nin Türk medyasını hedef alan davaların, medya üzerine kurulan baskının ifade özgürlüğünü yok ettiğini, Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını belirttiğini kaydetti. Türkiye’de şu an basını hedef alan 4 bin 91 adet soruşturma olduğunu, bunun 2 bininin dava aşamasında bulunduğunu, 46 gazetecinin tutuklu, 4 gazetecinin de mahkum olduğunu ifade eden Ekşi, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün sıralamasında 172 ülke arasında Türkiye’nin 132. sırada bulunduğunu anlattı. Ekşi “Bu davada yargılanan meslektaşlarımızın tutukluluk durumlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ışığında ele alınarak değerlendirilmesini ve gazetecilerin Kurban Bayramı’na özgürlüklerine kavuşmuş olarak girmelerini istiyoruz” dedi. Oktay Ekşi, platform olarak bugün Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde görülecek olan İsmail Beşikçi’nin duruşmasına katılacaklarını duyurdu. danlar çözülebilir? En iyisi bu durumu şiirle anlatayım: Vicdanlarınız granit kayadan daha da katı / Nerede bulalım bu vicdanı delecek avukatı / Vicdanlarınız buzdağı kadar katı / Nereden bulalım bu dağı delecek avukatı.” “Nazlı Ilıcak bile bu davaya ılıcak bakmaya başladı” diyen Balbay, “Kurban Bayramı’nda kantin kapalıymış. Açık görüş ancak pazar günü yapılacakmış. Burada insan yatıyor. Kurbanlık koyunlar değil. Burada dünyanın en yaşlı terör örgütü üyeleri yatıyor. Yaş ortalaması 55, kilo ortalaması 90.” Balbay sözlerini şöyle tamamladı: “Ağlarsa bir anam bir karım ağlar, gerisi yarın ağlar. Aylarca yarını bekledik, en azından vicdanın sizler için de yarının gelmesini bekliyorum. Ailelerimizi çocuklarımızı da tutukladınız. Kurban Bayramınız kutlu olsun.” ATATÜRK’E HAKARET SAVI Ergenekon savcılarına 5 bin TL’lik dava ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Melahat Sönmez adlı bir yurttaş Ergenekon savcıları ile Adalet Bakanlığı hakkında, iddianamelerde Atatürk’e hakarette bulunduğu savıyla 5 bin TL’lik tazminat davası açtı. Melahat Sönmez dava dilekçesinde, Ergenekon davasının iddianamelerinde, itham için zorunlu olmamasına rağmen “Atatürk’ün dahi Ergenekon’un tarikatvari ve dini yapısı içerisinde olduğu, ancak henüz açıklanma zamanı gelmediğinden açıklanmaması gerektiği” ibarelerine yer verildiği belirtildi. Adalet Bakanlığı’nın da savcılar hakkında bu konuya ilişkin şikâyet dilekçelerini işleme koymayarak ve resen herhangi bir işlem yapmayarak savcıların bu eylemlerine destek olduğu öne sürüldü. Sönmez, bu gerekçelerle, Ergenekon savcıları, Zekeriya Öz, Ercan Şafak, Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder, Turan Çolakkadı, ile Adalet Bakanlığı’ndan 5 bin TL tazminat talebinde bulundu. NEPAL BASIN KONSEYİ: Otosansür yorumu otosansüre takıldı AB’nin İlerleme Raporu’nun “Türkiye’de gazeteciler düşüncelerini özgürce yazamadığına, otosansürün yaygın” olduğuna ilişkin saptamalarını anımsatan Balbay şöyle devam etti: “Ben burada ‘medyayı ele geçirmek istiyor’ diye tutukluyum. Rapordaki bu ifadeler hiçbir gazetede yer almadı. Otosansür yorumu otosansüre takıldı. Oktay Ekşi’nin bir başyazarın linç edildiği, fiilen sansüre uğradığı bu ortamda sizler vereceğiniz kararla Türkiye’de basının ne kadar özgür olacağında önemli rol oynacaksınız. Davanın gidişi filen bu mesleği seçmek isteyenlerin geleceğine sansür oluşturmaktadır.” Balbay, “Bir kısım medya, saldırı özgürlüğü, iftira özgürlüğü istiyor. Medyamızı da kendine çekidüzen vermeye çağırıyorum” dedi. Gazetecilik yaşamı boyunca “Nereden gelirse gelsin terörün her türlüsüne karşı” olduğunu ifade eden Balbay, “Bir terör saldırısı sonucu yitirdiğimiz Uğur Mumcu’nun köşesinde yazıyorum. Oda komşum bir terör saldırısında yaşamını yitiren Ahmet Taner Kışlalı idi. Her şeye hazırdım ama ‘terörist’ suçlamasına hazır değildim” diye konuştu. Bugüne dek 23 kitap yazdığını, 24’üncüsünü ise Endişeliyiz İstanbul Haber Servisi Dünya Basın Konseyleri Birliği (WAPC) üyesi olan Nepal Basın Konseyi, Türkiye’de medyaya yönelik saldırılardan ve özellikle “AKP’nin eleştirel seslere tahammülsüzlüğü”nden endişe duyduklarını belirtti. WAPC’nin toplantısında ise AKP iktidarına “demokratik idealleri yükseltmeleri” için çağrıda bulunularak, cezaevindeki gazeteci ve yazarların serbest bırakılması istendi. Nepal Basın Konseyi’nden Kishor Shresta tarafından yapılan yazılı açıklamada, medyaya yönelik son saldırının daha önce WAPC’nin saymanı ve başkanlık görevini yürüten deneyimli gazeteci Oktay Ekşi’ye yapmış olmasından dolayı endişe duyduklarına dikkat çekildi. Açıklamada, “Nepal Basın Konseyi, Türkiye’de hükümetin basına tahammülsüzlüğüne ilişkin raporlardan kaygı duymakta ve hükümetten veya hükümet dışı taraflardan gelen kalemin güç ve baskı yoluyla susturulması girişimlerinin karşısındadır. Biz ayrıca, uluslararası medya özgürlüğü savunucularını da acilen Türkiye’deki durumla ilgilenmeye davet ediyoruz” denildi. WAPC’nin Nepal’de 25 Kasım 2010’da düzenlediği toplantıda ise Türkiye’de medya ve ifade özgürlüğüne ilişkin endişe verici raporların sunulduğu belirtilmişti. Toplatıda Türkiye’de gazeteci ve yazarlar aleyhine 5 binden fazla soruşturma başlatıldığına, en az 46 gazeteci ile yazarın hapse atıldığına ve birçoğunun da tutuklu olarak bulunduğuna dikkat çekildi. Toplantıda iktidar baskısının AKP aleyhine yazı yazan Ekşi’nin Hürriyet gazetesinden istifa etmesine sebep olduğuna da dikkat çekildi. da yok. Hayati Yazıcı kimleri kastetmekte” diye sordu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Barış sürecini baltalamayın” sözlerine göndermede bulunan Balbay “Barış için ne gerekirse yapalım. Ama dağdaki teröriste açılım, bize kapanım mı? Teröriste dahi barış çağrısında bulunan iktidar bizden terör örgütü üretmenin çabası içinde” dedi. Çelikel: Özgürlük insanın beyninde İstanbul Haber Servisi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri’de görülen İkinci Ergenekon davasının 95. duruşmasını eski İstanbul Barosu Başkanı ve İlhan Cihaner’in avukatı Turgut Kazan, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Nihal Kızıl ve ÇYDD avukatı Hüseyin Karakaş da izledi. Çelikel salondan ayrılırken şunları söyledi: “Duruşmayı izledik, dostları gördük. Birlikte aynı düşünceleri paylaşmakta olduğumuzu vurguluyorum. Cumhuriyet’in değerleri hepimizin onur duyduğu değerlerdir. Özgürlük insanın beynindedir. 4 duvar içerisinde olmasına rağmen kendisini özgür hissettiğinde özgürdür. Ben arkadaşlarımda bu duyguyu hissettim. Kısa sürede aramızda olacaklarını düşünüyorum.” Granitten yürek Balbay, avukatları Aydın Metin ve Mehmet İpek’in kendisiyle görüşmeye geldiklerinde “İlhan Selçuk’u tutamayınca seni tutukladılar. Cumhuriyet gazetesinden birinin tutuklanması gerekiyordu” dediklerini aktararak sözlerini şöyle sürdürdü: “Avukatlarıma güvenmeye devam ediyorum. Böylesine bilinemeyenler içerisinde somut deliller yok iken kim gelse vic Teröriste açılım bize kapanım Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın “Başarılı olsalardı yargılamayı onlar yapacaklardı” sözlerini anımsatan Balbay, “Hangimizin mahkeme kuracak gücü var? Bir darbe yapıp mahkeme kuracak gücü olan varsa onlar bura C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle