25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 KASIM 2010 CUMA HABERLER POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA CUMHURİYET SAYFA 5 Kılıçdaroğlu, ‘İlkokulda türban olmaz’ demeyen Erdoğan’ın dini siyasete alet etmeyi sürdüreceğini söyledi ‘Bu, tehlikeli bir sessizlik’ Erdoğan’ın ilkokulda türban konusunda sessiz kalmasını ‘çok vahim’ olarak değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Öyle anlaşılıyor ki, Sayın Başbakan dini siyasete alet etmeye devam edecektir ve bunun ilkokul yaşındaki çocuklara indirgenmesi gerçekten de ülkenin geleceği açısından son derece tehlikelidir’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Çubuk ilçesinde kurban pazarını gezdi ve bir kurbanlık hayvan aldı. Kılıçdaroğlu bu hayvanı Yenimahalle Çocuk Yetiştirme Yurdu’na bağışladı. Kılıçdaroğlu daha sonra çay içmek için kahvehaneye oturduğunda, çok yakından silah sesi geldi. İki kişi arasındaki alacakverecek anlaşmazlığından çıktığı belirtilen kavgada bir yurttaş yaralandı. Boş kovan ise CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum’un dizine isabet etti. Ana muhalefet liderinin gezisi önceden bilinmesiKılıçdaroğlu, “dansöz” karikatürüyle ilgili “Medyanın özgürlüğüne önem veriyorum. Ama bunu hakaret boyutuna ulaştırırsak bu olmaz. Ben dava açmam, halkın vicdanına havale ederim” açıklamasını yaptı. Kılıçdaroğlu, hakim ve savcıların atanmasıyla ilgili bir soru üzerine de “Bakanlık ne getirirse altına imza basacak bir HSYK var” dedi. Pamuk İpliğine Bağlı Hayatlar... Hep acıları, hüzünleri mi yazıp konuşacağız... Hep töre vahşetine kurban verdiğimiz kadınları mı anlatacağız! Hep tüp patlamasında alev alev yanan kafelerde ölen insanlarımızdan mı söz edeceğiz! Hep İstanbul’da, Karadeniz’de, Güneydoğu’da yağmur yağdığında boğularak ölen çocuklarımızdan mı? Hangisinden? Ben, siz, hepimiz acılarımızı, hüzünlerimizi yüreklerimize gömüp unutup gidiyoruz ne yazık ki. Diyarbakır’da dere yatağında kaybolan dört çocuk, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde, haberlere göre “kız meselesi”nden çıkan kavgada sınıf arkadaşı tarafından bıçaklanarak öldürülen Hasan Şimşek önceki gün toprağa verildi. Olay dönüp dolaşıp TürkKürt çatışmasına dönüştü... Bir günün sabahında oturup bunları düşündüm uzun uzun. Pırıl pırıl mavi bir güne uyanmıştım ve mutluydum... Bursa’da çöp bidonunda bulunan iki kesik bacağın 25 yaşındaki iki çocuk annesi Sevgi Taşkın’ın olduğu anlaşıldı. Genç kadını bacaklarını keserek öldüren ise birlikte yaşadığı erkek. Bu ne biçim vahşettir böyle? Ölümlerle, acılarla, hüzünlerle çoğaltılan bir yaşam, kırık dökük mutluluklarımızı da alıp kaçırıyor ellerimizden. Elbet bu tür olaylar pek çok ülkede oluyor... ABD’de, Rusya’da okul basan genç insanlar, öğrencileri rehin alıp onlarca çocuğu öldürüyor. Peki tüp patlamasından ölen var mı oralarda? İstanbul’da Bağdat Caddesi’nde, “Mado” adlı ünlü bir kafeteryada tüp patladı ve tuvalette bulunan 80 yaşında bir baba yanarak can verdi? Kim verecek bunun hesabını? Diyarbakır’da su birikintisinde boğularak ölen iki çocuk.... Bir yandan yoksulluk ve zehirli mantarı bile bile yedikleri için ölen insanlarımız. İçim, içiniz acıyor biliyorum. Van’ın Erciş ilçesinin Çelebibağ beldesindeki o vahşete ne diyeceğiz? Kocası ekmek parası için İstanbul’da inşaatta çalışan Saide Aslan dört çocuğuyla birlikte evinde taş ve bıçakla öldürüldü. Yapılan otopside 14 ve 16 yaşlarındaki iki kızına tecavüz edildiği saptandı... İnsan bunları düşündükçe soğuk kış gecelerini, donan ırmakları, yaşamın ne denli pamuk ipliğine bağlı olduğunu görüyor. Yitip giden umutlar! Yalnızlık! Acı! Hüzün! Yazımı zorlukla yazıyorum... Kanayan bir yarayı durdurmak istiyorum ama gücüm bu kadar. Kuşlar havalanıyor Ermeni mezarlığının içindeki kilisenin bakır yanığı çatısının üzerinden... Odamın penceresinden dışarıya bakıyorum bir süre. Bir başka gazetede başlık: “Üvey anneyle kanlı kahvaltı!” 17 yaşındaki bir kız üvey annesini öldürüyor, ikiz kardeşlerinin gözleri önünde. Olay Konya’da meydana geliyor... Gün gün bu tür haberleri okuyor ülkemin insanları... Kızı Fethiye’de tecavüze uğrayan İngiliz anne Rosemary’nin çığlığına ne dersiniz? İçimi sıkıntı basıyor, Cesare Pavese’nin masalımsı şiirinde “güney denizleri”ne gidiyorum. Mevsimler değişiyor ansızın. Çiçekler açıyor, gün yeniden doğuyor. Ne gecenin üşütücü yüzü ne de donmuş ırmaklar var. “Gece Hazları” geliyor aklıma tam bu sırada: “Biz de durup dinleriz geceyi rüzgârın çıplak estiği an: rüzgâr soğuğudur yollar, kokular hep inmiş; burun kanatları saklanan ışıklara kalkar. .................... Bir evi vardır hepimizin, bekleyen dönmemizi karanlıkta: bekleyen bir kadın dayanamamış uykuya: oda sıcaktır kokularla. Habersizdir rüzgârdan uyuyan kadın düzgün soluklarla, gövdesinin ılıklığı içimizde mırıldanan kanın aynıdır.” Pavese’nin dizelerinde, sağır, eski bir pişmanlık sesleniyor sanki: “Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak sabahtan akşama dek uykusuz, ya da anlamsız bir ayıp gibi ardını bırakmayan bu ölüm.” Evet... Bir boş söz, bir kesik çığlık... Bir sessizliği, acıyı, hüznü anlatacak gözlerimiz. Kimi zaman bir ağaç dalına konan kuşun, kimi zaman su kenarında oynayan çocukların, kimi zaman yağmur sularında ölen insanlarımızın yası uzun sürmeyecek... Yine tüp patlayacak kafelerde... Yine su birikintilerinde, toprak altında, maden ocaklarında insanlarımız ölecek... Yine töre vahşetine tanık olacağız... Zaman böyle akıp gidecek... Twitter’dan uyarılar Kılıçdaroğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter aracılığıyla “Sonunda ilkokulda başörtüsü de olacak. Döndük yine ilk noktaya, çağdaşlık ödülü alındı kafa yine aynı kafa” mesajını aktardı. Kılıçdaroğlu mesajında şunlara yer verdi: “Dün ne demiştim; ‘Baştan söylemediğin şeyleri sonradan bala bulayıp yutturuyorsun’. İşte üç gündür tam da bu oluyor. Önce Sayın Cumhurbaşkanı’nın refikaları ‘ilkokulda türban olmaz’ dedi. Cumhurbaşkanı da ‘Eşim haklı’ dedi. Hepimiz şaşırdık bu ne ‘açılım’ diye. Sonra durum anlaşıldı; İngiltere Kraliçesi’nden Chatam House tarafından verilen ‘Yılın Devlet Adamı’ ödülü alınacakmış. Mesaj gerekliydi, verildi. Çağdaş görüntü için, ödül alınmalıydı, alındı. Sonra Başbakan dedi ki ‘İlkokulda başörtüsü kararı seçimden sonra alınacak’. Yani ‘Cumhurbaşkanı’nı desteklemiyorum.’ Cumhurbaşkanı’ndan açıklama bugün geldi, ‘Özgürlükler konusunda başbakanla hemfikirim’. Yani diyorlar ki ‘O gün orada öyle denmesi gerekiyordu dendi, bizim yolumuz belli, kimse yanlış anlamasın.’ Sonunda ilkokulda başörtüsü de olacak. Döndük yine ilk noktaya çağdaşlık ödülü alındı, kafa yine aynı kafa.” Kemal Kılıçdaroğlu’nun çay içmek için oturduğu kahvehanenin, çok yakınından silah sesi geldi. İki kişi arasındaki alacakverecek anlaşmazlığından çıktığı belirtilen kavgada bir yurttaş yaralandı. Boş kovan ise CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum’un dizine isabet etti. (Fotoğraf:AA) ne karşın yeterli güvenlik önlemi alınmaması CHP’lilerin tepkisine yol açtı. Kılıçdaroğlu dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtlarken Erdoğan’ın türbanla ilgili son açıklamalarıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “İlköğretimde türbanın özgürlüğü olmaz, çocuklar devletin koyduğu kurallar içinde okullarına devam ederler. Başbakan’ın bu konuda çok net söylemlerde bulunması gerekir. Sessiz kalması çok vahim. ‘Devletin koyduğu kurallar vardır, ilköğretimde o kurallar geçerlidir, bütün çağdaş ülkelerde olduğu gibi. Biz de çağdaş bir ülkeyiz, bizde de aynı kurallar geçerlidir’ demesi gerekirdi. Öyle anlaşılıyor ki, Sayın Başbakan dini siyasete alet etmeye devam edecektir ve bunun ilkokul yaşındaki çocuklara indirgenmesi gerçekten de ülkenin geleceği açısından son derece tehlikelidir. Oy avcılığı din üzerinden yapılmamalıdır. İnanç üzerinden oy avcılığı yapılmamalıdır.” Kılıçdaroğlu bir başka soru üzerine de, “Sayın Başbakan, gizli gündemi olan iktidarın başındaki kişidir. Bir Başbakan, düşüncelerini net açıklamalıdır. Başbakan korkuyor mu, cesaret mi edemiyor” diye sordu. CHP’Lİ İNCE, REKTÖR ATAMALARINDA AKP’YE YAKINLIĞIN TEMEL KRİTER HALİNE GELDİĞİNİ SÖYLEDİ ‘YÖK Başkanı emir eri konumunda’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın “rektör karnesi”yle ilgili sözlerini anımsatarak “Hayatında bir gün dekanlık, rektörlük yapmamış bir YÖK Başkanı’dır bu. Onun karneleri geçersizdir. Hükümet ne derse onu yapan bir YÖK Başkanı vardır. Emir eri konumundadır” dedi. Öğretim üyelerinin bağlı bulunduğu dernekler tarafından oluşturulan, Üniversite Dernekleri Platformu’nun temsilcileri dün İnce’yi TBMM’de ziyaret etti. Cumhurbaşkanı’nın rektör atamalarında iki şeye baktığını iddia eden İnce, “AKP’den yakınlık ya da AKP’den aday adayı olma ya da türbana özgürlük bildirgesine imza attı mı, kıstasları budur” dedi. Cumhurbaşkanı’nın, “Ben bir partiden aday olup olmadığına bakıyorum” sözlerini hatırlatan İnce, “O zaman üç tanesi gözden kaçmış. YÖK üyesi atadı Durmuş Günay’ı, Isparta’dan AKP milletvekili aday adayıydı. Muş Üniversitesi Rektörü Nihat İnanç AKP Van milletvekili aday adayıydı. Dicle Üniversitesi Ayşegül Jale Saraç AKP Diyarbakır milletvekili aday adayı” diye konuştu. BDP’den Türkçe ve Kürtçe kart ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kürtçenin “her alanda” kullanımının yaygınlaştırılması için parti kararı alan BDP, Meclis’teki Kürtçe konuşmanın ardından, bayram kutlama kartlarında da Türkçenin yanı sıra Kürtçeye de yer verdi. Kartlarda, her iki dilde “Bayramın barışa ve demokrasiye köprü olmasını, yarına dair umutlarımızı daha da güçlendirmesini ve halklara huzur getirmesini dileriz. Bu içten duygularımızla bayramınızı kutlar, saygı ve selamlarımızı sunarız” ifadesi yer aldı. hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 ‘AYRILMAK KENDİ KARARIM’ DEDİ Ali Bardakoğlu, kisvesini Mehmet Görmez’e giydirdi Diyanet İşleri Başkanlığı görevinden ayrılan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu tevir teslim töreninde yaptığı konuşmada, ‘ayrılmak zorunda kaldı’ iddialarını yalanladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e devreden Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, görevden ayrılmasının kendi kararı olduğunu söyledi. Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın toplantı salonunda düzenlenen devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, kurumun yeni Teşkilat Yasası’nın olgunlaştığı dönemde, Devlet Bakanı Faruk Çelik ile görüştüğünü ve Çelik’e “Artık yönetimde nöbet değişimi zamanının geldiğini” söylediğini anlattı. Çelik’in o dönemde kendisine, “Hocam biraz daha devam edelim” dediğini anımsatan Bardakoğlu, “Ben hazırlığımı 14 Temmuz’a göre yapmıştım. Fakat araya ramazan girdi, araya yaz programlarımız girdi, üniversitelerde ve diğer illerde verilmiş sözlerimiz vardı. Diyanet İşleri Başkanlığımız söz veriyorsa, o söz yerine getirilecektir. Bakanımız Faruk Çelik’e ‘Bu hafta konuşalım’ diye arz ettim. Sezmiş olacak ki ‘Yok bu hafta olmaz’ dedi. Biz pazartesi bakanımla artık noktayı koyduk. Bunun doğrusu budur” diye konuştu. Bardakoğlu, konuşmasının ardından kisvesini çıkararak Görmez’e giydirdi. Konuşmaların ardından Bakan Çelik, eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’na plaket sundu. Törene, Bardakoğlu’nun eşi Emine Bardakoğlu ile Görmez’in eşi Kübra Görmez de katıldı. Duygulu anlar yaşayan Emine Bardakoğlu, basın mensuplarının soruları üzerine, duygusal anlar yaşadığını, şerefle yürüttükleri görevi, şerefle teslim etmekten memnuniyet duyduklarını söyledi. Kübra Görmez ise “Allah bizi mahcup etmesin” temennisinde bulundu. Üç asker daha serbest İstanbul Haber Servisi Asker ve bürokratlara şantaj yaptıkları, askeri casusluk faaliyetinde bulundukları iddia edilen örgüte yönelik operasyon kapsamında ifadesi alınan 3 askeri personel dün serbest bırakıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca İstanbul, Ankara ve İzmir dahil birçok ilde yapılan operasyon kapsamında yapılan operasyonla gözaltına alınan 35 kişiden 16’sı tutuklanmış, 14 şüpheli hakkında “zorla getirilme” kararı verilmişti. İşte Diyanet’in yeni başkanı Diyanet İşleri Başkanlığı’nı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan devralan Prof. Dr. Mehmet Görmez, 1959 yılında Gazian Mehmet Görmez tep’te doğdu. 1983’te Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde yükseköğrenime başladı. 1994’te “Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu” adlı teziyle doktorasını bitirdi. 19951997 yıllarında Ahmet Yesevi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde dersler verdi. Anadolu Üniversitesi İlahiyat ön lisans programının hazırlanmasında görev alan Prof. Dr. Görmez, 19971998 yıllarında inceleme ve araştırmalar yapmak üzere İngiltere’de bulundu. 1998’de yardımcı doçent, 1999’da doçent, 2006 yılında da profesör oldu. Prof. Dr. Görmez, 13 Ağustos 2003’te Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı görevine atandı. Askerler ifade verdi İstanbul Haber Servisi Balyoz Güvenlik Harekât Planı iddialarına ilişkin Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne dün gelen 3 askeri personel, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ergül’e şüpheli olarak ifade verdikten serbest bırakıldı. Balyoz darbe planı iddialarına ilişkin 196 kişi hakkında dava açılmıştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle