15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AYLAK BİLGİ Şekil 4. Neolitik çağdan heykeller. Tahir M. Ceylan [email protected] Etrafta son derece dikkatsiz insanlar görüyorum, bu kadar mükemmel yapıların bu kadar dikkatsiz davranması beni, onların özellikle dikkatsiz davrandığı yanılsamasına bile ulaştırdığı oluyor. MÖ 2 binli yıllarda Ege adalarında yapılmış bir taş heykel. MÖ 2 binli yıllarda İran’da yapılmış bir seramik heykel. MÖ 3 bin yıllarından 30 santim yüksekliğinde seramik bir kadın heykeli. Çek Cumhuriyeti’nde Hluboke Masuvky bölgesinde bulunmuş MÖ 3 binli yıllarda İran’da yapılmış bir seramik heykel. Dikkat Bilişsel dikkat kavramı,, sanıldığının aksine bir noktaya kendini bağlamaktan çok, ilgisiz noktalardan uzaklaşıp, hedefteki noktayla yalnız kalmak anlamındadır. Bu sayede zihin, hedef noktadan gelen uyarıyı daha kolay ve uzun süre işlemek imkanına kavuşur. Eğer hedefe alınmış nokta sayısı fazla ve her nokta diğerleriyle zaman ve uzam olarak bağlıysa(yakınsa), işlem yapacak nöron döngülerinin bağımsız çalışma yeteneği kaybolur, sonuç çıkarma güçleri azalır. Nöron döngüleri, arasında 200400 milisaniyeden daha küçük zaman aralığı olan uyarıları değerlendirmekte güçlük çeker. Yine uzamsal olarak yakın, zaman olarak ardışık çalışan iki nokta (örneğin sağ elin baş ve işaret parmağı), uzamsal olarak uzak, zaman olarak ardışık çalışmayan iki noktaya (örneğin sağ elini kullanan birisi için sağ elin serçe, sol elin baş parmakları) göre beyinde zor ayrıma uğratılmaktadır. Yani ne kadar izolasyon varsa o kadar dikkat vardır. Öte yandan muhtemelen el [her şeye bulaşan ama her şeyden kendini ayıran (en sık yıkanan, eldiven ile kendine özel bir izolasyon aracı kullanan uzuv vb)] ile ilgili özelleşmiş bir dikkat sistemi bulunmalıdır. Bilindiği gibi, uzuvlardan veya organlardan beyinde en yüksek temsili olan eldir. Bu zamana kadar insanın yaptığı her şeyin verisinin beyinden girdiğini, ama ürün olarak çoğunlukla elden çıktığını düşünürsek, en meşgul, buna bağlı olarak en bulaşık ve ona da bağlı olarak izolasyonuna en çok çaba harcanan uzvun el olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum, ele ayrıcalık tanınmasını getirmiş olabilir. Ayrıcalığın duyu girişi ve motor (hareket) çıkış olarak var olduğunu zaten biliyoruz. Bunun dışında beyin, elin kendisiyle ve yaptığı işle ilgili özgün bir izolasyon yapmış durumdadır, ele gelen sinirler(n. ulnaris, n. radialis ve n. medianus) koltuk altından itibaren izole edilmiş durumda olmalarının yanında, her parmağa giden sinirler(n. digitalis palmaris proprius) de el ayasından itibaren birbirlerinden ayrılmışlardır(yukarıdaki üç sinirde başlayan izolasyonun uç noktalara vardırılması). Bir piyanistin her parmağının aynı zamanda farklı tuşlara farklı biçimlerde basışındaki organizasyonun gücünü düşünürsek eldeki özel ve izole yapıyı iyi anlarız. Sadece ele yönelik değil, ilişkide olduğu bütün nesnelere dönük olarak beynin bir hesabı vardır. Uçan kuşun bir süre sonra nerede olacağını, otuz yıl sonra göreceği gençlik arkadaşının nasıl bir görünüm kazanacağını, kurşun kalemin aşağı yukarı ne zaman biteceğini hesaplar o. Nesnelerin beyinde, zamanın içindeki yürüyüşlerine paralel ilerleyişi vardır. Bu, yeryüzü temsilinin beyne yerleştirilmesi için zaten gerekli bir durumdur. Gerçek hayatta zamanla birlikte ilerleyen nesnelerin, beyindeki temsillerinin de ona paralel ilerletilmesi elbette ki zorunludur. Beyin durduğunda ilerlemenin de durduğunu görürüz. Örneğin bunama geçiren hastalar, nesnelerin yaşlılıklarında öğrendiği halini değil de, gençlik yıllarında öğrendiği halini hatırlar. Beyni bu özelliği nedeniyle, kendini, hesaplama için izole ederek (matematik problemi çözen çocukların yalnız kalmak istediklerini hatırlayınız), bir öngörme düzeneği halinde örgütlemiş organ diye tanımlamamız yanlış olmaz. Araştırıcılar beyin kabuğundaki hücrelerin % 822’sinin dikkatle ilgili olduğunu belirlemiş durumda (Hyvarinen 1980). Bu oranın daha da yüksek olmasını beklemek haklıdır, çünkü dikkat, yalnızca anlık işlem olarak görülmemelidir, aksine geri plandaki zengin veri setini işlemek ve onun üzerine yeni gelecek verilerin alternatifli ön kestirimini yapabilmek kapasitesini gerektirir. Dikkat, nesne çalışma düzenine hakim olmuş, dolayısıyla her nesnenin hareketi konusunda alternatif yelpazesi ve dizisi (alternatifler önceliği) oluşturabilmiş kişilerde sıçrayarak artar, çünkü geleceği yerde nesneyi, önceden konum alarak bekler. Sonuçta dikkat, kendini her türlü “parazit”ten uzak tutarak yalnız bırakabilme, yalnızlığın vereceği üzüntüye de bulaşmadan (o da bir parazittir çünkü) yalnız kalabilme becerisini de içinde taşıyan geniş çerçevenin içinde iş gören bir yapıdır. Bu açıdan bakıldığında dikkat eksikliği Türkiye’de bir dinginlik eksikliği sorununa döner. Gerçekten de insanın olduğu her yerde gürültü olmasından anlıyoruz bunu. Bireysel dikkati öldüren toplumsal dikkat çok yüksek, insanlar toplumun dikkatinden kaçmak için toplumun içine giriyor, Fransız aydınlarının “çirkin” Eiffel Kulesi’ni görmemek için Eiffel’e gitmesi gibi… Hyvarinen J, Poranen A, ve Jokinen Y, Influence of attentive behavior on neuronal responses to vibration in primary somatosensory cortex of the monkey . J. Neurophysiol. 43: 870882 1980 manda iki bacak da birbirinden farklı biçimlerde yontulmuştur. Bu heykel o dönemden bilinen heykellerinin bence en iyisidir ama tek değildir. Milattan önce 30 bin ve 15 bin tarihleri arasındaki Venüs heykelleri ve kabartmalarından bu heykelde görüldüğü gibi sanatçıların kadın ve erkeği ayrıştıran oranları doğru kullandıklarını görüyoruz. Fakat Şekil 3’deki ilk üç örnekte görüldüğü göğüsleri yontarken yerçekimini bir ölçüde göz önüne aldıklarını hissi uyanmasına karşın hiçbiri Willendorf Venüsü kadar güçlü değil hatta göğüslerin fazlasıyla soyut olduğuna dikkat edin. Ayrıca her birinde çok belirgin bir boyun çizilmiş. Sişman insanlarda boyun belirginliğini kaybeder. Buna karşın bel/kalça ve omuz/kalça oranları doğru yönde abartılmış. Bence bu heykelleri yaratan sanatçılar Willendorf Venüsü benzeri güçlü işleri kopya etmiş fakat arkasındaki fikri tam olarak anlayamadıkları için kopyalarda fiziksel bilgi yavaş yavaş kaybolurken sarkık fakat soyut göğüsler ortaya çıkmış. Buna karşın Şekil 3’te en sağdaki Malta Venüsüne dikkat çekmek istiyorum. Bu heykelde vücut neredeyse hiçbir şekilde abartılmamış. Hatta omuzlar çok geniş olduğundan ve belin inceliği anlaşılmadığından bu heykel neredeyse gü BAŞKA HEYKELLER VE KABARTMALAR ğüslü bir erkek heykeli gibi bile algılanabilir. Dişilik özelliklerinin abartılmamasına karşın bu heykeldeki göğsün yerçekimi ile aldığı şekil çok çok gerçekçi. Neredeyse iki göğüs kolların durumuna göre değişik olarak şekillenmiş. Bu heykeli yapan sanatçının Willendorf Venüsü ya da benzeri eserlerden ya haberi olmadığını ya da etkilenmediğini söyleyebiliriz. Hatta bu heykelde abartma olmamasına bakıp bu heykelin gerçek bir kişiye bakarak ya da gerçek bir kişi göz önüne alınarak yontulduğunu bile söyleyebiliriz. Bu Venüs heykellerini daha da ilginç kılan bir şey daha var. Bu heykellerin üretilmesine yol açan bilgiler aradan geçen binlerce yılda kayboldu. Şekil 4’de örnekleri verilen neolitik çağ heykellere baktığımızda paleolitik çağ heykellerinde kullanılan bilgilerin unutulmuş olduğunu görüyoruz. Tabii çok kısa bir dönemden bahsetmiyoruz. Aşağı yukarı 2025 bin sene süren bir dönemde bilgilerin unutulmasını normal karşılayabiliriz. Şekil 4’teki örneklerde görüldüğü gibi neolitik çağda heykeller soyutlaşmış, yerçekiminin etkisinin şekilleri belirlediği bilgisi tamamen unutulmuştur. Buna ek olarak abartmaların rasgele yapıldığını görüyoruz. Bel genelde ince yapılmasına karşın bazı kadın heykellerinde omuzlar kalçadan geniş yapıldığını görüyoruz. Bu da sadece belin kalçadan geniş olduğu bilgisinin dışındaki bütün bilgilerin unutulduğunu gösteriyor. Pardus dünya liginde ilk 5’te TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde geliştirilen Pardus, özgür yazılım dünyasının en köklü ve prestijli yayınlarından olan Linux Jounal’ın verdiği Okuyucu Ödülleri 2010 ödüllerinde, üç ayrı kategoride ilk 5’e girdi. Ö CBT 1234/ 13 12 Kasım 2010 zgür yazılım dünyasının ülkemizdeki en önemli temsilcisi Pardus, küresel Linux topluluğunun orijinal yayını Linux Journal tarafından verilen Readers’ Choice Awards’da önemli bir başarı elde etti. Pardus ödüllerde, üç farklı kategoride ilk 5 arasına girdi. Linux Journal okurlarının 1995 yılından beri özgür yazılım dünyasının en iyilerini belirlediği Readers’ Choice Awards 2010 ödüllerinde Pardus, “Özgür yazılımla geliştirilen en iyi ürün”, “En iyi Linux dağıtımı” ve yazılım kurma, kaldırma ve güncelleme alanlarındaki performans için verilen “Paket yönetim sistemi” kategorilerinde PiSi adlı özgün tasarımıyla ilk 5 yazılım arasında yer almayı başardı. Pardus’un tüm dünyada tanınmış ve köklü rakiplerini geride bırakarak dünyanın en önemli özgür yazılım topluluklarından Linux’da adından başarı ile söz ettirdiğine dikkat çeken Pardus proje yöneticisi Erkan Tekman şunları söyledi: Tekman “Pardus, özgür yazılım dünyasının olanaklarından yararlanılarak sürekli geliştirilen ve yenilenen bir işletim sistemi. Pardus 2011 ve Kurumsal 2 sürümlerini yayınlamaya hazırlanırken bu haberi almak tüm ekip için heyecan verici oldu. Pardus ülkemizin yanı sıra, tüm dünyada ilgi görüyor. Ödüller de bu ilginin bir sonucu diye bakıyoruz. Readers’ Choice Awards 2010 ödüllerinde, tüm dünyadan 300 kadar Linux dağıtımını geride bırakarak ilk beş arasında yer almayı başardı. Böylelikle dünyanın köklü ve tanınmış yazılımları arasında sıyrılarak ilk sıralara yerleşti. Pardus daha da gelişerek ve yenilenerek açık kaynak dünyasının sınırlarını zorlamaya önümüzdeki dönemde de devam edecek.” 16 yıldır internette yayın hayatını sürdüren Linux Journal dergisi, küresel Linux topluluğunun en önemli buluşma noktalarından birini oluşturuyor. Linux Journal aynı zamanda tüm dünyada en çok tıklanan 15.000 site arasında yer alıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle