15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 12 KASIM 2010 CUMA DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘İlköğretimde türban olmaz’ diyen Gül, Erdoğan’ın açıklamalarının ardından ‘özgürlüklere’ dikkat çekti Türbanın Uzlaşıyla Çözülmeyeceği Belli Oldu YÖK’ün ilginç mi ilginç Başkanı Yusuf Ziya Özkan, Bektaşi’nin “ben yaptım oldu” öyküsü misali, türban meselesini çözdüğünü söylüyor. Bu durum karşısında ne söylemek gerekir? En iyisi Yusuf Ziya Özcan’ı ciddiye almayıp, bir şey söylememektir. O anayasa ve Anayasa Mahkemesi kararları durdukça, tek taraflı tasarrufla bu işin çözülemeyeceğini Yusuf Ziya Özcan ve benzerlerine anlatmaya çalışmak bile beyhudedir. Son günlerde yoğunlaşan türban tartışmaları, konunun, demokratik, toplumsal mutabakatla çözülemeyeceğini bir kez daha kanıtlamış bulunuyor. Ama AKP ve yandaşlarının, sorunu, toplumsal mutabakatla değil, dayatmayla çözmeye kararlı oldukları açıklıkla görülüyor. Daha türbanın toplumsal mutabakat ile çözümü ve bunun koşulları konusu gündeme gelir gelmez, hazretler esas niyetlerini belli ediverdiler. Hemen ilk adımda, türbanı ilkokula sokma girişimleri başlatıldı. Hayrünnisa Gül Hanım’ın türbanın ilkokullara sokulmasına karşı olduğunu açıklaması, ardından, eşinin de bu görüşte olduğunu beyan etmesi, AKP’ye yandaş canipte büyük tepkiye neden oldu. Anlaşılan, o cenah, türbanın ilkokula bile girmesinden yanadır. Ama AKP yandaşlarının tavrından daha önemli olan Başbakan Erdoğan’ın tutumudur. Başbakan kendisine bu konuda sorulan soruyu yuvarlak sözcüklerle geçiştirerek, türbanın kamunun her alanına sokulmasına, ilkokula kadar indirilmesine karşı olduğunu belirtir herhangi bir şey söylememeye özen göstermiş, en hafif deyimiyle, şimdilik türban konusundaki herhangi kısıtlamadan yana olmadığını ima etmiştir. Başbakan’ın açıklamasının şu bölümüne bakalım: “Ben özgürlüklerin tanımı noktasında, bireysel açıklama yapma noktasında değilim. Çünkü özgürlüklere olan inancım çok farklı. Bunu da karar merciinde olan özellikle yargı kesimiyle paylaşmanın ne kadar zor olduğunu geçmişte maalesef gördük.” Yani Tayyip Bey özgürlükler konusundaki görüşlerinin yargınınkiyle bağdaşmadığını açıklıkla dile getiriyor. Bu durum üniversitede türban sorununun toplumsal mutabakatla çözülemeyeceğini sarahaten gösteriyor. Çünkü türbanın toplumsal uzlaşıyla çözülmesi, ancak bu konudaki yerli ve yabancı çeşitli yargı kararlarında dile getirilen endişeleri giderecek bir formül bulunmasıyla mümkün olabilecektir ki, siyasal iktidarın buna hiç mi hiç niyeti olmadığı açıkça görülmektedir. Üniversitelerde türban sorununun toplumsal uzlaşıyla çözülmesine iktidarın yanaşmıyor olması, bu sorunun hiç çözülmeyeceği anlamına gelmiyor. Uzlaşı sağlanarak gerçekleştirilmesi istenmeyen çözüm, seçimden sonra oluşacak güç dengelerinin yardımıyla dayatma yoluyla elde edilebilir. Zaten hesap da budur. Ama belirtmeye bile gerek yok ki, bu demokratik bir çözüm olmayacaktır. Zaten amaçlanan da demokratik çözümler değil, demokratik anlamda çözümsüzlük olan durumların sürmesiyle, her konuda olduğu gibi, bu konuda da saflaşmanın, ayrışmanın devam etmesidir. Tayyip Bey’in politikası her konuda bölünme ve gerginlik yaratmaya yönelik olduğu için, buna “Bir Bölen Politikası” adı verilmiştir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bütün iyi niyetine karşın, toplumsal uzlaşmaya varılmasını sağlamaya katkıda bulunmak imkânı kalmamıştır. Çünkü toplumsal uzlaşma tek taraflı irade beyanı ile olmaz. Bu konuda bundan sonra yapılacak tek şey, uzlaşmazlığın kimden kaynaklandığını topluma anlatmaktır. Çok kolay bir iş değil, ama mutlaka yapılması gerekir. ‘Herkes tercihini yapabilmeli’ UTKU ÇAKIRÖZER AVAZA “İlköğretimde türban olmaz” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının ardından “Herkes kendi tercihini yapabilmeli” dedi. Erdoğan ile özgürlük anlayışında bir farklılık olmadığını kaydeden Gül, Erdoğan’ın açıklamalarından şüphe duyulmaması gerektiğini söyledi. Gül, Türkmenistan’a giderken uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına şu yanıtları verdi: BDP’li milletvekillerinin TBMM’de Kürtçe konuşmasını nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye’nin resmi dili Türkçe ve bu böyle kalacak. Hiçbir zaman değişmeyecektir. Büyük ülkelerde konuşulan birçok diller olur. Ama başlangıcınız nasıl? Pozitif bakmakla negatif bakmak. Önemli olan bakış açısı. Bunların hepsi kültürün parçası. İnkâr etmenin anlamı yok. TBMM’ye gelince… Meclis’in işleyişinin kendi kuralları var. Bunlar usulü şeyler. Bu konularda dikkatli olunursa, bu tip şeyler, politik araç yapılmaktan uzak tutulursa o kadar rahat hayatımızın parçası olur. Bazen bakıyorum TRT 6’da genç genç insanlar. Bunlar dışarıdan gelmedi ki kardeşim... Demek ki bu konuşulan gerçek bir şey. Niye ben bunu yok sayayım? Tam tersine “Benim bir parçam.” Ama bu anlayışı baltalayacak davranışlardan kaçınmak gerekir. Bunlar; reformların, demokratik standartların yükseltilmesi süreçlerinin önünü tıkar. Onun için herkesin sorumluluğu var. PKK’nin eylemsizlik sürecini uzatması konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Kan, silah, şiddet, terör olan yerde herkesin psikolojisi farklı olur. Tüm meseleler seçimler sonrasına bırakılıyor izlenimi var... Ben her şey seçim sonrasına bırakıldı diye görmüyorum. TBMM’nin gece gündüz çalışması gerekir. Meclis açılışında da söyledim. Önündeki gündemine hâkim olup süratli bir şekilde gündemini temizlemesi gerekir. Niye ticaret kanunu çıkmasın? Alt komisyondan geçmiş, komisyondan geçmiş, niye çıkmayacak? Hangi ideolojik yanı var? Nesi var? Herkese söylüyorum. Anayasanın ise yapılamadığı görüldü. Seçime gi “İlköğretimde türban olmaz” açıklamasına destek vermeyen Erdoğan ile özgürlük anlayışında farklılıkları olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “İktidarıyla, muhalefetiyle herkes vicdanlara ters gelen bir uygulamanın düzeltilmesi konusunda, herkesin bir ortak kanaati var. Ümit ederim ki, bununla ilgili düzenlemeler de günü geldiğinde yapılır” dedi. HÜSEYİN ÇELİK ‘Kürtçeye ‘bilinmeyen dil’ demek ayıptır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, karikatürist Salih Memecan’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu “dansöz” olarak çizmesini “şık bulmadığını” belirtti. Çelik, KCK davasında mahkemenin Kürtçe için kullandığı “bilinmeyen dil” ifadesini de eleştirdi. Çelik, düzenlediği basın toplantısında ilkokulda türban konusunda Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül arasında görüş ayrılığı bulunup bulunmadığına ilişkin soruya ise “Ben Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Başbakanımız arasında bir görüş ayrılığı olduğu kanaatinde değilim” dedi. Çelik, kendilerinden bu konularda garanti istenemeyeceğini de söyledi. Resmi ziyaret için Türkmenistan’a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü Türkmenistan Cumhurbaşkanı Guurbangulı Berdimuhamedov resmi törenle karşıladı. (Fotoğraf: AA) derken herkes daha açık söyleyecek. Ondan sonra da kim yetki alırsa “yetki bende” diyerek daha cesur davranacaktır. Türban konusunda Başbakan’ın özgürlük anlayışı kamuoyunda kaygılara neden oldu. Bu konu çok konuşulduğu için sıkıyor. Başbakan’ın özgürlük anlayışı modern, AB çerçevesinde olması gereken temel hak ve özgürlüklerle ilgili, bireyciliği daima öne çıkartıyor. Bunun ötesinde bir şey aramamak, şüphe etmemek gerekir. Ben herhangi bir şüphe etmiyorum. Başbakan’ın özgürlük anlayışı gayet açık. Söylediği şey şu; bireyin öne çıktığı, özgürlükçü, herkesin kendi tercihini yapabileceği, herkesin kendi tercihine saygı duyulacak. Böyle. Herkesin ulaşmak istediği de bu. Sayın Başbakan’la özgürlük anlayışımızda, bunlarda bir farkımız yoktur. Her şey açık. Bu konularda bu kadar fazla konuşulmasını da doğrusu biraz gereksiz görüyorum. Önümüzde daha birçok meseleler var. Ciddi konular var. Bu konularla ilgili görüyorsunuz üniversitelerde de zaten bütün Türkiye bir anlayışa geldi. İktidarıyla, muhalefetiyle herkes vicdanlara ters gelen bir uygulamanın düzeltilmesi konusunda, herkesin bir ortak kanaati var. Ümit ederim ki, bununla ilgili düzenlemeler de günü geldiğinde yapılır. Başbakan da neden bu kadar somutlaştırmıyor, eşiniz açıklama yaptı, siz destek verdiniz... Bunlar açıkçası biraz bıkkınlık getiriyor. Onun için herkes bir şeyler söylüyor. Karikatürlerle ilgili yaşanan tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Önemli olan hakaret olmaması. Onun ötesinde karikatür tabii ki mizah zaten. Karikatüre daha toleranslı olmak gerekir yazıya göre açıkçası. Yazıda her şeye hâkim olursun. Öbürü farklı. Diyanet İşleri Başkanı görevinden alındı mı? Alınmadı. Biliyorsunuz 8 yıldır görevde. Devlet görevinde uzun bir dönemdir 8 yıl. Dolayısıyla sayın başkanın da epeydir kendi arzusu vardı. Zamanlaması ile ilgili olarak azıcık şey oldu. Bu son bir haftanın, bir ayın konusu değil. Bir süredir öteki akademi şeye geçmeyi arzu ediyordu. Açıklamalarıyla ilgisi olabilir mi? Hayır. Diyanet İşleri Başkanı doğrusu saygı duyulacak bir din adamıdır. Sadece akademik formasyonun ötesinde kişilik ve karakteriyle de bütün bir şahsiyet. Kendisi bu ülkedeki tüm Müslümanların en itibar edeceği adamdır. Uluslararası arenada da yakından izleniyor. Yeni Diyanet İşleri Başkanı da aynı şekilde formasyonuyla, kişiliğiyle aynı Sayın Bardakoğlu için söylediğim özelliklere sahip. (Esenboğa Havaalanı’nda) AB İlerleme Raporu’nda basın özgürlüğü, inanç özgürlüğü, dini özgürlükler ve yargılama süreleri konularında eleştiriler var. Bu konuda sizce bir adım atılmalı mı? Türkiye’de isteyen istediğini yazar. Şiddet olmamak şartıyla, şiddeti ve nefreti teşvik etmemek şartıyla istediğini yazar, istediğini düşünür, istediğini konuşur. İfade özgürlüğü açısından gazeteciler ne istiyorlarsa istedikleri tenkidi yapabilirler. Biliyorsunuz bu problem farklı bir şey. Mahkeme safahatındaki bilgilerin erken yansıtılmasıyla ilgili bir problem var ortada. Dolayısıyla bunun üzerinde bir yasal çalışma yapılması gerektiği kanaatindeyim. Adalet Bakanlığı ve hükümet bu konuda çalışıyorlar. Rüzgârgülü gibi çizseydi Çelik, karikatürist Memecan’ın, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu “dansöz” olarak çizmesini de şöyle eleştirdi: “Salih Memecan benim yakın dostumdur. Fakat ben Salih Memecan’ın yerinde olsam Sayın Kılıçdaroğlu’nu dansöze benzeten bir karikatürü yapmazdım, bu şık olmamıştır, doğru olmamıştır. Bir siyasi parti liderine, ‘siz U dönüşü yaptınız’, ‘sözünüzden caydınız’ diyebilirsiniz, onu ‘rüzgârgülüne’ de benzetebilirsiniz ama bir lideri tutup da dansöz olarak resmetmek, onu bu şekilde bir karikatür konusu yapmanın şık olmadığını düşünüyorum.” Çelik, KCK davasında mahkemenin Kürtçe için “bilinmeyen dil” ifadesi kullanmasını da eleştirerek “KCK davasında, KCK’liler, bu zihniyetin mensupları ideolojik şov yapıyorlar. Kendisi meramını rahatlıkla ifade edebilecek olan birisi, ısrarla meseleyi başka mecralara çekmeye çalışıyor. Burada iyi niyet söz konusu değil ama gelelim mahkemenin tavrına. Diyelim ki o salondaki birisi kötü niyetle de olsa savunmasını Kürtçe yaptı. Bunu tutup da eğer kayıtlara ‘anlaşılmayan bir dilde konuştu’ diye geçirirseniz, bunun kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Bu ayıptır tek kelimeyle” dedi. [email protected] ÇELİK’İN SÖZLERİNE CHP’DEN TEPKİ 10 Kasım kavgası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Azapta olanlar Kemalizm ideolojisini üretenlerdir” dedi. Bunun üzerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Çelik’e “Azapta olan yetim hakkı yiyenlerdir. Mütedeyyin insanları hem madden hem manen soyanlardır, soyduranlardır. Artık takkeleri düşmüş, kelleri görünmüştür” diye yanıt verdi. Basın toplantısı düzenleyen Çelik, 10 Kasım’da bazı gazetecilerin, köşe yazarlarının “Atatürk rahat uyuyor mu?” anlamına gelecek yazılarının olduğunu anımsatarak “Aslında ruhu muazzep olan yani azapta olan Atatürk değil, Atatürk adına ‘Kemalizm’ diye ideoloji üreten ve bürokratik cumhuriyetin devamını bunun üzerinden sağlamaya çalışan jakoben, dayatmacı, tek tipçi, başka türlü düşünen, yaşayan insanlara hayat hakkı tanımayan bir zihniyet aslında azaptadır, muazzep durumdadır” dedi. ‘Azapta olan yetim hakkı yiyendir’ Çelik’e yanıt veren CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin ise şunları söyledi: “Atatürk’e saygı duruşunu ‘sap gibi durmak’ olarak anlayan bir zihniyetin kimseye Atatürkçülük dersi vermeye hakkı yoktur. Azapta olan yetim hakkı yiyenlerdir. Korkunun ecele faydası yoktur. AKP ilk seçimde gidicidir.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle