16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 24 EK M 2010 PAZAR CUMHUR YET SAYFA HABERLER 9 RÖVEŞATA MİNE G. KIRIKKANAT İhanet Bir Kumar... Türkiye’de ne kadar çok erkeğin “sadık”, ne kadar az kadının “sadıka” ya da “sadakat” adını taşıdığına bakılırsa, toplumun sadakate epeyce değer verdiği; ama bu değeri kadından çok erkeğe yükleyip, erkekte aradığı da açıktır. Öyle ya da böyle, kimsenin çıkıp çocuğuna “ihanet” ya da “hain” adını koymadığı, ama karşıtı sadakatin isim olarak kullanıldığı bir toplumda, inanca, insana, düşünce ve söze bağlılığın yüceltildiği öne sürülebilir. Gelin görün ki alan taramasında mı desem, yoksa kamuoyu kazısında mı, yaşadığımız Türkiye’de durum tersi! Sadakatin adı var, ihanetin yok, ama ortalık hain kaynıyor. Azımsanmayacak bir nüfus kesitinde, parayla ödüllendirilen bir ihanet yarışmasına katılma telaşı yaşanıyor. Bu yarışta maraton gibi düşünülen uzun vadeli ihanetler yok, uzun soluk bile gerekmiyor. Sprinter tipinde, en kısa zamanda en çabuk ve en kapsamlı hain, en büyük parayı götürüyor... Saptama, “sadakat”ten insan adı türeten bir toplumda çelişkili görünebilir. Ancak belli bir çoğunluğun bazen çalıştırmak, bazen dilendirmek için zaten çokça yaptığı çocuklardan hangi sadakati beklediği, özellikle oğullara düşen “ana babaya bakmak” sorumluluğundan bellidir! Hal böyle olunca, sadakatin ataerkil geleneğe bağlı kalması yetiyor ve kimi sadıklar, aile bütçesine yararı ölçüsünde yurt satmaktan ulus pazarlamaya, muktedir yalamaktan kalemini kiralamaya, büyüklü küçüklü her tür ihanet yarışına, gönül rahatlığıyla girebiliyorlar. Peki ama, adı konulmadan bunca yaygınlaşabilen “ihanet” nedir gerçekte, “hain” kime denir? “İnsanların çoğu, gençliğine ihanet eder,” diye yazmış Julien Green, 1974 yılında yayımlanan Günce’sine. Türkiye’de gençlik düşüncelerine tövbe etmek için dilinde tüy biten “hallallı hain” sayısına bakılırsa, vallahi haklı! İster kendi gençliğine olsun, ister ardından gelen kuşaklara, “ihanet” aslında bir kumar. Kazandığını yitirmek de var bu kumarda. Az sayıda dürüstün “öç” olasılığı da cabası... Bugünlerde çocuk yaştakilerin öfke yangınlarına sahne olan Fransa, öcün gecikmediği ve kallavi alındığı bir ülkedir. İkinci Dünya Savaşı başında, hiç savaşmadan teslim olan ülkede, işgalci Alman ordusuna karşı savaşmak için örgütlenen “direnişçi”ler, 50 bin kişiden fazla değildir. Oysa “ari” Germenleri pek yakışıklı ya da çokkültürlü buldukları için “işbirliği”ne girişen kadın, erkek, hatta sanatçı ve yazar çizer nüfusu, saymakla bitmez. İşte o işgal yıllarında, birbirini çok takdir eden iki büyük sanatçının yolları ayrılır: Ozan Rene Char, “Kalemi bırakıp silahı kuşanmak gereken zamanlar vardır,” demiş ve Almanlara suikast düzenleyen bir direnişçi birliğine komuta etmektedir. Yazar Jean Giono ise Paris salonlarında, kültürlü Alman generalleriyle sohbeti ve elbette, “iyi beslenmeyi” yeğlemiştir. İngiliz uçakları, işgal altındaki Avrupa semalarına Rene Char’ın savaşırken yazdığı bir şiirin yüz binlerce kopyasını serperler. Dağlardaki direnişçilerin mırıldana mırıldana şarkıya dönüştürdüğü bu şiir, cesurların hainlerden alacağı öcün habercisidir: “Kardeşlerimizin demir parmaklıklarını kırıyoruz biz/ Peşimizde kin, önümüzde açlık ve yoksulluk/ Kimi yerde rahat döşeğinde düş görürken insanlar/ Burada, görüyor musun, biz yürüyoruz, biz öldürüyoruz, ölen biz...” Rene Char, 1942 yılının sonuna doğru Jean Giono’nun kapısının önüne bir bomba bırakır. Eşcinsel yazarın mavi gözlü sarışın Alman subaylarına eğilimi bir yana, Nazilerin “Signal” dergisine yazı yazması bardağı taşıran son damla olmuştur. Savaşçı ozan, patlatmadığı bombayla eski arkadaşına, “evini başına yıkacağım” demektedir. Savaştan sonra Rene Char’ın nasıl yüceltildiğini, Jean Giono’nun neler çektiğini anlatmaya sanırım gerek yok. Günümüzde işgal, salt dış güçlerin silahlı zorbalığıyla gerçekleşmiyor. Küresel ekonomi ve para, yetiyor. Türkiye’ye bakın, Arapların işgaline bile uğramadan, Araplaşıyor! İhanetin kumarda kazandırdığı paranın zaferidir, bu işgal. Ama çarkıfelek durmaz, döner. Kumarda kazanılan er geç kumarda kaybedilir! [email protected] www.mgkmedya.com Avrupa Birliği’nin genişlemeden sorumlu en üst düzey yetkilisi Füle Boğaziçi Konferansı’nda konuştu ‘Medya üzerinde baskı var’Dış Haberler Servisi İstanbul’da düzenlenen Boğaziçi Konferansı’nda konuşan Avrupa Birliği’nin genişle meden sorumlu en üst düzey yetkili Stephan Füle 12 Eylül’deki referan dumda çıkan sonucu Türkiye’nin AB ile bütünleşme yolunda attığı en önem li adımlarda biri olarak niteledi. Tarihi Kabataş Lisesi yerleşkesin deki konferansda Füle, dünya düze ninde değişimler olduğunu belirterek “Türkiye eğer uzun vadeli çıkarla rının gereği olduğunu düşünüyor sa, Avrupa’nın temel değerlerine daha çok yaklaşmalıdır” dedi. Füle konuşması sırasında Türki ye’de daha fazla ifade özgürlüğü ol ması gerektiğinden söz edip “Medya üzerinde haksız ve yersiz bir baskı var” ifadesini kullandı ancak ayrıntıya girmedi. Füle konuşmasını tamam larken “Geleceğe açılan kapıların anahtarlarının hepsi elinizde” dedi. Belçika Başbakan Yardımcısı Ste ven Vanackere ABTürkiye üyelik sürecinde daha çok kazanacak olan ta rafın Türkiye olacağını söyledi. Vanackere, Türkiye ile AB arasın daki ilişkiyi bir öğrenciyle öğretmen ya da okul yönetimi arasındaki ilişkiye benzetip, Türkiye olarak “sınav ta rihini sorabilirsiniz fakat sınav so nucunun açıklanacağı tarihin açık lanmasını talep edemezsiniz” dedi. Vanackere, Türk hükümet yet kililerinin AB’lilerle yan yana gel diklerinde İran konusunda izlene cek tutum hakkında mutabık gö ründüklerini ancak uygulamaya geldiğinde Türkiye’nin farklı bir çizgi izlediğini söyledi. Egemen Bağış’ın tepkisi Füle’nin ‘anahtar’ benzetmesine karşılık veren AB Baş Müzakerecisi Devlet Bakanı Egemen Bağış, Tür kiye’yi üyeliğe kabul etmesinin asıl AB’nin çıkarına olduğunu ima ederek aynı benzetmeyi kullandı ve asıl ge leceğiyle ilgili kritik kararı alması ge reken tarafın AB olduğunu söyledi. Konferansın basına açık bölümünü iz leyen saatlerde İngiltere’nin AB ile ilişkilerden sorumlu Bakanı Davit Littengton ile Bağış çevre konusun da bir işbirliği anlaşması imzaladı. An laşma, Türkiye ile AB’nin katılım görüşmeleri çerçevesinde tamamladığı çevre başlığının kapanması sürecinde Türkiye’nin, İngiltere’nin deneyim lerinden yararlanmasını sağlayacak olan bir çalışma grubunun oluşturul masını öngörüyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Füle ile çok sık görüştüklerini belirterek “Ortak bir perspektifte, hedefte buluşmuş du rumdayız” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi “7. Boğaziçi Konferansı” için Tür kiye’de bulunan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun Genişle meden Sorumlu Komiseri Stefan Füle ile görüşen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Füle’nin CHP’nin alternatif oluş turmasını istediğini söyledi. Füle ile İstanbul Four Seasons Otel’de görüşen Kılıçdaroğlu, görüşmenin çok yararlı geçtiği ni belirterek “Görüşmede dört ana konuyu belirttik. Refe randum sonrası Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda yapılan seçimden duyduğu muz kaygıyı belirttik. Medya üzerindeki baskıları ve bu bas kılardan kaynaklanan sorun ları dile getirdik. İki konuda da Sayın Füle’ye birer rapor ver dik. TGS’nin verdiği bir rapor vardı, ayrıca o raporu da ver dik” diye konuştu. ‘Yakınma makamı değil’ Füle’nin CHP’nin her konu da alternatif oluşturmasını is tediğini aktaran Kılıçdaroğlu, gazetecilerin “Başbakan’ın ba şı açık kadınların kapalı ka dınlara destek olmadığı yö nündeki açıklaması” ile ilgili soruya ise “Başbakanlık ma kamı yakınma makamı de ğildir” yanıtını verdi. Görüşme talebinin Füle’den geldiğini belirten Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Özellikle Tür kiye’nin karşılaşabileceği so runlara dikkat çektik, AB’nin bu konularda önlem almasını istedik. Füle bu konudaki du yarlılıklarını sürdürdüklerini sorunun Tuna Nehri’ne ulaş madan önce çözülmesi için ça ba harcadıklarını ve ilgili hü kümet yetkilileriyle görüştük lerini de ifade ettiler. Bir dördüncü konu Kıbrıs için doğrudan ticaret tüzüğü nün ahde vefanın gereği olarak bir an önce uygulamaya gir mesini ve bu konuda AB’nin duyarlılığını sürdürmesini is tedik. Kendileri bizim yaşadı ğımız endişeleri yaşadıkları nı, daha fazla diyalog kurma mız gerektiğinin altını özenle çizdiler.” Brüksel yolcusu AB’nin anayasa değişiklikle rini, bundan sonra çıkacak olan yasaları ve uygulamaları yakın dan izleyeceğini anlatan Kılıç daroğlu, Füle’den yeni yayımla nacak olan AB ilerleme raporla rında Türkiye’nin yapması ge rekenlerin daha net ifade edil mesini talep ettiklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, 28 Ekim’de Süheyl Batum’un Brüksel’e gideceğini, anayasa ve ondan sonraki deği şikliklerin AB yetkililerine an latacağını ifade ederek tüzük ko nusunda yakın bir zamanda CHP’nin teknik düzeyde bir yet kili grubunun da Brüksel’e gi deceğini ve oradaki uzmanlarla çalışma sürecini başlatacağını Füle’ye aktardığını söyledi. ‘Başbakanlık yakınma yeri değil’ Erdoğan’ın başı açık kadınların kapalılara destek olmadığı açıklamasına Kılıçdaroğlu sert tepki gösterdi Kılıçdaroğlu, Füle ile İstanbul Four Seasons Otel’de görüştü. (Fotoğraf: HÜLYA KESKİN) İzmit’te pazar kavgası KOCAELİ (Cumhuriyet) İzmit Belediye si Belediye Başkanı AKP’li Nevzat Doğan, geçen hafta yaptığı açıklama ile Cumartesi Pa zarı’nı kaldırdığını duyurdu. Pazarcılar Odası ile burada tezgâh açan esnaf karara tepki gös terirken Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, “Pazar esnafına yeni bir yer göstermeden olmaz. Pazar yeni yer gösterilene kadar kalsın” demesine rağ men İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan, kararın uygulanmasında ısrar etti. Pazarcılar Odası yöneticileri ile esnaf ise, Cumartesi Pa zarı’nın kaldırılmasına yönelik meclis kararı bile alınmadığını belirterek bu duyuruya uy madı. Yüzlerce araçla pazaryerine gelip dün tezgâh açmak isteyen esnafı polis buraya sokmadı. Anıtpark Kavşağı’nda yolu kapatan pazarcı lar zaman za man yere otu rarak protesto gösterileri yaptı. Carre four Köprüsü ve Anıtpark Meydanı’nda ulaşım durur ken kent tra fiği de olum suz etkilendi. Polis, cadde girişinde kuru lan barikatı aş mak isteyen gru ba biber gazı ve panzerden su sıka rak müdahale etti. Yolu trafiğe kapatmak istediler Barikatı aşmayı başaran grup, geri dönü şüm kutularını ateşe verip, çöp konteynerleri ni devirdi. Kaldırımdaki parkeleri sökerek belediye araçları ile park halindeki araçlara zarar veren grup, Bağdat Caddesi’nde oturma eylemi yapan pazarcılarla buluştu. Grup, Yahya Kaptan Mahallesi’ndeki Kocaeli Pa zarcılar Odası Sosyal Tesisleri’ne yürümek istedi. D130 Karayolu’na ulaşan grubun, iş makinesi taşıyan Kocaeli Büyükşehir Beledi yesi’ne ait TIR’ın önüne geçerek yolu trafiğe yeniden kapatmak istemesi üzerine tekrar kı sa süreli arbede yaşandı. Yaşanan arbedede 16 pazarcı gözaltına alındı. 16 PAZARCI GÖZALTINDA MURAT KIŞLALI ANKARA Sayıştay, 13.1 milyar TL’lik iç borcun, Hazine Müsteşarlığı’nın toplam borç hesapları içinde gözükmediğini bildirdi. Se netlerin iskontolu kısmının hesaplara eklen memesi nedeniyle ortaya çıkan durumun AB standartlarına ve Türk mevzuatına uygun ol madığını vurgulayan Sayıştay, gelecek yıllarda vadesi dolacak borçların da tam olarak he saplara yansıtılmadığını kaydetti. Sayıştay’ın “2009 Yılı Hazine İşlemleri Raporu”nda “Devlet İç Borçlanma Senet leri anaparaları muhasebeleştirilirken, is kontolu senetler satış bedeliyle, kuponlu se netler itibarı (nominal) değerle muhase beleştirilmektedir. İskontolu senetlerde nominal değerin kayıtlarda esas alınma ması, iskonto gideri tutarı kadar iç borç sto kunun eksik kalmasına neden yol açmak tadır” denildikten sonra şu tespitler yapıldı: “2009 Yılı Devlet Borçları Muhasebe Birimi kayıtları incelendiğinde, iç borç stoku içerisinde muhasebeleştirilmeyen is konto giderleri toplamı 13.105.690.000.2 TL’dir. İskonto giderlerinin muhasebe leştirilememesi, yükümlülük tutarının ka yıtlarda tam olarak gösterilememesine ne den olmaktadır. ESA 95 standardına ve Ge nel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği’ne de aykırı olan bu durum sebebiyle bono ve tah vil biçiminde tutulan tutar, kayıtlarda is konto tutarı kadar eksik gözükmektedir.” Buna göre kayıtlarda iç 330 milyar TL olarak gözüken içborç stokunun aslında 343.1 mil yar TL olduğu ortaya çıktı. Sayıştay “Vadesi dolacak kuponlara ait yükümlülük tutarları, tam olarak muha sebeleştirilmemektedir” uyarısı da yaptı. Raporda “İşlemiş faiz tutarlarının dönem sonlarında muhasebeleştirilmesinde, va desi gelecekler için işlemiş faiz tutarı he saplanmakta ancak senede ait müteakip ku ponlar ile ilgili doğacak faiz tutarı tahak kuk ettirilmemektedir” denildi. 13 milyarlık iç borç kayıtta yok Referandumdan çıkan sonucu “Türkiye’nin AB yolunda attığı en önemli adım” olarak nitelendiren Füle, Türkiye’de daha fazla ifade özgürlüğü olması gerektiğini söyledi. Füle’nin “Geleceğe açılan kapıların anahtarı elinizde” sözlerine yanıt veren Bakan Bağış ise Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin Türkiye’den fazla AB’nin yararına olduğunu belirterek aynı sözü kullandı. BAKAN SADULLAH ERGİN ‘Halk CHP’ye istemezük diyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Fethullah Gülen’e yakınlığı ile bilinen Türkiye Yazarlar Birliği Yazar Okulu’nun 17. dönem ilk dersini Adalet Bakanı Sadullah Ergin verdi. “Demo kratikleşme Süreci ve Yargı Reformu” konulu derste konuşma yaptıktan sonra bir katılımcının “CHP, hükümetin girişimlerine ‘istemezük’ diyor. Anayasa çalışmalarına katılmıyorlar, ‘biz halledeceğiz’ diyorlar, niyetleri nedir” so rusu üzerine Ergin, “CHP istemezük diyor, mil let de CHP’yi istemezük diyor. Buna üzülme mek lazım” diye konuştu. Ergin, bir gazetecinin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın yap tığı açıklamaya karşı CHP’nin tavrının bir çeliş ki olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine de “CHP’nin geleneksel çizgisi açısından bir çe lişki gözükmüyor. CHP, yasama organına ya pılan yetki müdahalelerinde geçmişte de ya sessiz kaldı ya da destek verdi” yanıtını verdi. Sorunları çözme yerinin parlamento olduğu nu dile getiren Ergin, “Yalçınkaya’nın açıkla ması, tamamen fonksiyon gaspına dönük bir girişimdir, kabul edilemez” dedi. KİPTAŞ’ın yaptığı Hadımköy II Etap’taki konutlarına taşınan site sakinleri, aylardır alt ve üstyapıdan kaynaklanan sorunlarla boğuşu yor. Yapımına 2008’de başlanan konutlara ta şınan 400 kişi başta okul olmak üzere, yol, çev re düzenlemesinin yapılmamasından kaynak lanan sorunların giderilmesini bekliyor. Site sakinleri çevre aydınlatmasının bile yapılmadı ğını belirterek mağdur edildiklerini söyledi. KİPTAŞ altyapı bekliyor Sayıştay’ın 2009 raporu, iç borç stokunun 343.1 milyar TL olduğunu ve gelecek yıllarda vadesi dolacak borçların hesaplara yansıtılmadığını ortaya çıkardı ANAYASA MAHKEMES : YETK Y DAREYE BIRAKMAK HUKUKSUZLUK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, 12 Eylül 1980’den sonra kamu kurumlarından resen emekliliğe olanak tanıyan Emek li Sandığı Yasası’nda değişiklik ön gören hükmü anayasaya aykırı bularak iptal etti. Bu kararla, davacı olan Gün gör Aydın’ın resen emekli edilip bek letildiği döneme ilişkin özlük hakları nı almasının yolu açılırken darbe dö nemi de mahkum edilmiş oldu. Merkez valisi olarak görev yapan Aydın’ın, başvurusunu Danıştay 11. Dairesi, Anayasa Mahkemesi’ne taşı mıştı. Mahkeme, söz konusu hükmü anayasanın 2, 7 ve 128. maddelerine ay kırı bularak oybirliğiyle iptal etmişti. Resmi Gazete’de dün yayımlanan ge rekçeli kararda, anayasanın 2. madde sinde belirtilen hukuk devleti ilkesine göre düzenlemelerin açık, öngörülebilir ve sınırlarının belirli olması, keyfiliğe neden olabilecek uygulamalara yol açmaması gerektiğine işaret edilerek “Resen emekliye sevk edilecek kişi lerin belirlenmesinde yetkiyi tama men idareye bırakan kuralın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı açık tır. Ayrıca, yasa ile esasları belir lenmeden, çerçevesi çizilmeden ida reye yetki verilmesi yasa ile düzen leme anlamına da gelmez” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle