25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 23 AĞUSTOS 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Ülgür Gökhan’õ önce belediye meclisi seçti, ardõndan halkõn değişmez başkanõ oldu. Çanakkale’de ‘geçilmez’ başkan Hemen her yerel seçimde sonucun en az merak edildiği bölgemiz Karadeniz... Çünkü tõpkõ Güneydoğu’daki kimi iller gibi, Karadeniz’in kimi yörelerinde de seçim sadece birkaç “aile” arasõnda geçiyor ve başkalarõnõn belediye başkanõ seçilmesi pek mümkün görünmüyor. Nitekim Of’ta da son seçimlerde hemen tüm adaylarõn soyadõ “Saral”dõ. İlçede 135 yõldõr iktidarda olan ve Osmanlõ dönemindeki “Sarıalizade”lerden gelen bu aile, Rus işgaline karşõ yerel halk direnişinin de öncüsü olarak bilinir. Of’un 1877’den 1926’ya yaklaşõk 50 yõl belediye başkanlõğõnõ yapan Sarıalizade Ömer Lütfü Bey’in başlattõğõ gelenek öylesine güçlü ki, bölgede ilk kadõn belediye başkanõ da 98’de görev yapan Semahat Sarıalioğlu’ydu. Dahasõ, geçen seçimlerde yine Of’taki AKP, CHP, SP, DSP, MHP ve DP adaylarõnõn da tümü “Saral” soyadlõydõ. 29 Mart 2009’da yeniden seçilen Oktay Saral, 99’da Fazilet Partisi’nden başkan olurken 2004’te AKP’den seçildikten sonra şimdi de 3. dönemini aynõ partinin başkanõ olarak sürdürüyor. Başta “derin deniz deşarjı” gibi önemli altyapõ projelerinin ve çağdaş cadde, sokak aydõnlatmalarõ gibi yõllardõr bekleyen hizmetlerin ilçeye kazandõrõlmasõ etkili olsa bile, Of’ta “Saral” olmak, demokrasinin de nasõl “tecelli” edeceğini baştan belirliyor. Mustafa Bozbey, Bursa’daki ‘tek CHP’li başkan olma özelliğini taşõyor. ‘Gülümseyin’,çünkü Nilüfer’desiniz... Bursa’ya İzmir yönünden girdiğinizde, uzakta görünmeye başlayan Uludağ eteğindeki tarihi kent merkezine ulaşmadan “Gülümseyin, Nilüfer’desiniz..” afişiyle karşõlaşõyorsunuz. Aynõ afişteki “gülümseyen” başkan Mustafa Bozbey’in neden bu sözü sevdiğini ise kentin çağdaş semtlerini oluşturan ilçedeki “mutlu yaşam” görüntülerinden anlayabiliyorsunuz. Nitekim Bozbey, aynõ nedenle Bursa’da 3. kez seçim kazanan tek başkan. Aynõ zamanda son dönemlerdeki “tek CHP’li başkan” olma özelliğiyle dikkat çeken, özellikle imarlõ ve planlõ kentleşmenin çağdaş örneğini yaratmasõyla şehircilik ve mimarlõk çevrelerinin de beğenisini kazanan bir sosyal demokrat. Nilüfer ilçesi için, yakõn geçmişe kadar “Bursa’nın yatakhanesi” denirdi; çünkü ilçe çoğunlukla “konut” bölgesiydi ve sosyal, kültürel, ticari yaşam için kentin merkez ilçesi Osmangazi, neredeyse tek seçenekti. Bozbey’in 99’daki ilk başkanlõğõyla birlikte başlattõğõ “çağdaş kent yaşamı” projeleriyle Nilüfer giderek “gece ve gündüz çekiciliği yükselen” ilçe olmaya başladõ. Bu başarõ Bozbey’e 2004 seçimini de kazandõrõnca, memnuniyet “sürekli gülümsemeye” dönüştü ve şimdi de 3. dönemini sürdürüyor. 1962’de Nilüfer’de doğan Bozbey, Anadolu Üniversitesi’nden yüksek inşaat mühendisi olarak mezun oldu. Bursa ve Mudanya’da toplu konut projeleri gerçekleştirirken 99’da belediye başkanõ olunca, mesleğine ara verdi. 2009 seçimlerini kazanmasõyla da aynõ “ara” 15 yõla uzamõş görünüyor. Osman Gürün, kentteki tarihi dokuyu koruma geleneğinin en uzun süreli başkanõ Muğla ‘kimlikli gelişme’de kararlı Türkiye 70’lerde hõzla apartmanlaşõrken “iki kent”imiz tarihi dokusunu korumaya karar vermişti. Safranbolu ve Muğla. Safranbolu bu kararõnõ, ülkenin hemen tüm ilgili aydõnlarõ ve uzmanlarõnõn yõllar süren yoğun ilgisi ve desteğiyle geliştirdi. Muğla ise sadece “başkan”õ Erman Şahin, birkaç genç mimar ve “halk”la baş başa, hatta hiçbir “akademik etkinlik” yapõlmadan, “kendi” olanaklarõyla “kentsel koruma”sõnõ başlattõ... İşte o yõllardan beri ve hatta “12 Eylül”deki “atama”lar da dahil, tüm belediye başkanlarõ, hem sosyal demokrat, hem de “kenti koruma sözü veren”lerden seçilen Muğla’da, halkõn aynõ gelenekle 3. kez görev verdiği başkan ise Dr. Osman Gürün oldu. 1948’de Muğla’da doğan, tõp eğitimini Ege Üniversitesi’nde yapan ortopedi uzmanõ Gürün, kentindeki doktorluk yaşamõyla birlikte Tabipler Odasõ Başkanlõğõ’nõ da üstlenmesinin ardõndan 1999’da CHP’den belediye başkanõ seçildiğinde, kentin geleneksel “yazlık” bölgesi olan Karabağlar Yaylasõ’nõn da güzelleştirme derneği başkanõydõ. Tarihi çevre koruma projeleriyle Tarihi Kentler Birliği’nin sürekli ödül alan üyelerinden Osman Gürün 2004 seçimlerinde de “SİT alanlarımızı yaşatacağız” sözüyle seçildi; 2009’daki 3. seçim zaferinde ise diğer tüm partilerin toplamõndan daha fazla oyu CHP’ye kazandõrmõştõ. Behçet Saatcõ, yöresel kültüre bağlõlõğõnõ çağdaş hizmetlerle birleştirerek güven topladõ Fethiye’nin büyük depremle yerle bir olduğu, nice “can”larõn yitirildiği 1957 yõlõnda, hüzünlü ailesinin “umut çocuğu” olarak dünyaya gelen Behçet Saatcı, bugün aynõ kentin “çağdaş yaşamı”na katkõlarõ nedeniyle halkõn 3. kez seçtiği başkanlarõmõz arasõnda. Hem de Türkiye’nin “depreme en hazır” kentini yaratarak ve bu anlamda “AKUT Operasyon Merkezi”ni bile kurarak. 1999 seçimlerini MHP adayõ olarak kazanan, 2004 ve 2009 seçimlerinde de aynõ partiden başkan seçilen Saatcõ için “çağdaş milliyetçi” denilmesinin nedeni ise hem geleneksel değerlere, hem de bugünün yaşam anlayõşõna aynõ değeri veren çalõşmalarõ. Örneğin yörenin halk müziğinde ulusal sanatçõlara esin kaynağõ olmuş, üç telli saz ve “kopuz” ustasõ Ramazan Güngör’ün heykelini dikerken “Kadın Konuk Evi”, “Marina”, “Deniz Gözlem Evi”, “Hayvan Barınağı” gibi hizmetlerle de evrensel değerleri Fethiye’ye kazandõrõyor. İlk ve ortaöğrenimini Fethiye’de gören ve Marmara Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi eğitimini tamamlayan Saatcõ, uzmanlõğõnõ yerel yöneticiliğine taşõyarak 3. dönemini sürdürüyor. 1990’larõn unutulmaz başkanlarõndan İsmail Özay’õn 2002’de CHP’den milletvekili seçilmesi üzerine belediye meclisince Çanakkale Belediye Başkanlõğõ’na getirilen Ülgür Gökhan, izleyen 2 seçimi de büyük halk desteğiyle kazanarak aynõ meclisin ne kadar doğru bir tercih yaptõğõnõ kanõtlamõş oldu... Kendi ifadesiyle “sosyal demokrat bir ailenin bireyi” olarak 1950’de Çanakkale’de dünyaya gelen Gökhan, 29 Mart 2009 seçimlerinden bu yana başkanlõkta 3. dönemini sürdürüyor. Yine kendi deyimiyle “sıkı sıkıya bağlı” olduğu “Atatürk ilkeleri ve cumhuriyet sevdası”nõ da ailesinin yanõ sõra Çanakkale 18 Mart İlköğretim Okulu, Galatasaray Lisesi ve Ankara’daki Mülkiye eğitiminde edindiği bilincin kazanõmõ olarak tanõmlõyor... 1989’da SHP’den seçildiği belediye meclis üyeliğinden beri “ilerici- demokrat yerel yöneticilik” anlayõşõnõn adeta “militan” temsilcisi olmayõ yeğleyen Ülgür Gökhan, CHP’nin 92’de Çanakkale’deki “kurucu il başkanlığı”nõ da yapmõştõ. 2002’deki “meclis görevlendirmesi”nden sonra 2004’teki “halk görevlendirmesi”ni ise “Önce İnsan Sonra Başkan” diyerek kazanan Gökhan, tarihe en kahraman savaşlarla geçen kentindeki temel hedefini şöyle özetliyor: “Barışın kenti uygar Çanakkale’yi yaşatan ve yöneten belediye...” Gökhan’õn bu coşku içinde en önemsediği gelişmelerden biri ise Çanakkale Belediye Meclisi’nin “Kaz Dağı’nda altın madenciliği”ne karşõ oybirliğiyle almõş olduğu “hayır” kararõnõn tarihe geçen bir “yerel demokratik direniş belgesi” olmasõ... Eskişehirliler‘hoca’larıylamutlu Fethiye’de bir ‘çağdaş milliyetçi’ Yerel demokrasi tarihimize “kişisel seçim zaferleri”yle geçmeye aday Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Anadolu Üniversitesi’ndeki “efsanevi rektör”lüğüne duyulan hayranlõğõ “mucizevi” denilen belediyecilik hizmetleriyle doruğa çõkardõ. 29 Mart 2009 seçimlerinde en güçlü rakibi AKP’nin, “tüm iktidar olanaklarını kullanması”na rağmen elde ettiği başarõ ise Eskişehirlilerin “hoca”larõna ne denli bağlõ olduklarõnõ kanõtladõ... Bu bağlõlõkta Büyükerşen’in hem insancõl ve bilge kişiliğinin, hem de Eskişehir’de son 10 yõlda gerçekleştirdiği ve herkesin tartõşmasõz beğenisini kazanan “çağdaş kent hizmetleri”nin payõ olduğunu artõk rakipleri de kabul ediyor. 90’larda demokratik kitle örgütlerinin “yaşamak için çığlık atan kent” dedikleri Eskişehir, bugün “en yaşanılır kent”ler arasõnda sayõlõrken Büyükerşen de şunu söylüyor: “Yöneticiliği siyasi gelecek için değil, toplumsal gelecek için yaparsanız, başarısız olmanız mümkün değildir...” 1936’da Eskişehir’de doğan Büyükerşen, 82’de de Anadolu Üniversitesi rektörü olunca Türkiye’nin ilk Sinema ve Televizyon Okulu’nu kurdu. Dünyada tek açõk öğretim fakültesini de yaratarak ’99 seçimlerinde DSP’den Büyükşehir Belediye Başkanõ seçildi. 2004 seçimlerini, partisinin halk desteğini yitirmiş olmasõ nedeniyle “kişisel” çabasõyla “kıl payı” kazanan, bu nedenle de belediye meclisinde “tek başına”(!) görev yapan Büyükerşen, 2009 seçimlerinde ise Eskişehir’e kazandõrdõğõ kentsel değerlerin semeresini yüzde 50’yi aşan oy desteğiyle almõş oldu. Kentini, kendi yarattõğõ heykellerle bezeyen ve Türkiye’nin en “kentle uyumlu” raylõ sistemini gerçekleştiren Büyükerşen, yarattõğõ “mucize” için diyor ki: “Gençliğimden beri ‘biz yapamayõz’, ‘Bu iş Türkiye’de olmaz..’ gibi sözlerin tersini kanıtlama hırsım vardı. Başkanlık bana Türk insanının da ileri ülkelerdeki başarıları yapabileceğini gösterme olanağı sağladı...” Oktay Saral, Karadeniz siyasetindeki ‘aile’ geleneğinin ünlü temsilcilerinden Of’ta ‘Saral’ olmanın ayrıcalığı Yılmaz Büyükerşen, efsanevi rektörlüğüne duyulan hayranlığı “mucizevi” başkanlığında doruğa çıkardı... Çanakkale’de kültür sanat ekinliklerinden bir görüntü. Üçüncü dönemlerindekiler Y A R I N : 4 . A N A D O L U ’ N U N D İ Ğ E R R A K İ P S İ Z L E R İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle