25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 2009 / SAYI 1222 Hazırlayan: SEDAT YAŞAYAN 11 Bu haftaki bulmaca ödülünüz TÜRKİYE ^ B A N K A S I Kültür Yayınları HJMJL ; V'*/')•! ARMAĞANLI BULMACA SOLDAN SAĞA 1. Resimde gördüğünüz, soyut anlayıştaki yapıtlarıyla tanınmıs heykelcimiz... Diyarbakır yöresine özgü, bir tür bulgurlu köftc. 2. Bir edebiyat yapıtını tiyatroya, sinemaya ya da televizyona aktarma... Bir ilimiz... "Kandamlası" da denilen ve güzel çiçeklerinden dolayı süs bitkisi olarak yetiştirilen otsu bir bitki. 3. Sinema makinesi ve renkli fotoğrafı bulan "Louis" ve "Auguste" önadlı Fransız kardeşlcrin soyadı... Babacan tavırlı, mert ve kalender kitnse... Muma batırılmış fitil... Daha iyi iirün elde edebilmek için bir ağaçtan baska bir ağaca dal nakletme işi. 4. Yüz metrenin kısa yazılışı... 6 Haziran 1944'te Müttefik ordularının Normandiya çıkarmasında ABD kuvvetlerinin komutanlıgı görevini yürüten ünlü ABD'li general... Küçük boylu, uzun ve ipeksi tüylü, sarkık kulaklı bir köpek cinsi. 5. Asya'da bir ırmak... Asya'da bir ülke... İki anlamı olan bir sözcüğün, akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması sanatl... Kütahya'nın Simav ilçesinde bir kaplıca. 6. Bir peygamber... "Tarık —": Sinema oyuncumuz... Ateş düşürücü ve agrı giderici etkisi olan bir tür ilaç. 7. Deniz teknelerinin iç yanları... Siper, hendek... Boru sesi... "Sevdiğimi eller almış / Bu da bana — geliyor" (Türkü). 8. Eski dilde bulut... Parlak renkli tüyleri olan çok küçük bir kuş... Atın eşkin yürüyüşü... Tantal elementlnin simgesi. 9. Bir cetvel türü... Yunan mitolojisinde doğa tanrısı... İştahı açmak için yemekten önce içilen içki... Briçte, atılan bir kâğıtla ortağına oynamasını istediği kâğıdı belirtme. 10. Cezayir'de dogan ve Arap müziğiyle Batı müziğinin karışımı olan müzik türü... Fas'ın plaka imi... XI. yüzyılda Anadolu'ya gelen Türklerin. Agrı Dagı'na "Yüce Dag" anlamında verdikleri ad... Ekvator bölgelerinde yetlşen bir meyve agacı. 11. Sıcak bölgelerde yctişen çok sert bir ağaç... Tarla, bağ, bahçe gibi yerlerdcn toplanan üründen arta kalanlar... Taş kırmakta kullanılan bUyük çekiç. 12. Toprak, kum ve saman elemeye yarayan iri delikli kalbur... Sinir hastalıklanyla ilgili heklmlik kolu... Bir olay dizlsini edebi bir biçimde anlatmak, sunmak eylemi. 13. Belçika, Hollanda ve Lüksemburg için kullanılan ortak ad... Bir uyaran karşısında organizmanın gösterdiği tepki... "Müddct, zaman" anlamında yerel sözcük. 1220 sayılı armağanlı bulmacanın çözümü ve kazananlar: 09.08.2009 tarihli bulmacayı dogru yanıtlayarak çekiliş sonucu "Her Doğum Bir Mucizedir/ Aykut Kazancıgil kitabı / Söylcşi: Figen Şakacı" (Türkiye iş Bankası Kültür Yayınlan) kitabını kazananlar: ADANA'DAN: Ali Akif Saydam ANKARA'DAN: i. Ulvl Turan ANTALYA'DAN: Muhammet Akdag. Öznur Tanal AYDINDAN: Hasan Anay BALIKESİR'DEN: Ersin Esen BURSA'DAN: Sabit Günel ÇANAKKALE'DEN: Ali Erdem İSTANBUL'DAN: Roger L. Urgan, islam Bayraktar, Zerrin Kayam, ismail Macit Toktan İZMİR'DEN: Üzeyir Dinç, Tülin Hassoy. Nilgün Kalay Pehlivan, Salih Zeki Gürsoy İZMİT'TEN: Baki Süha Nal KARABÜKTEN: Suat irken MALATYA'DAN: Erol Güler SAMSUNDAN: Hayal Koçer SIVAS'TAN: Halis Sepin TEKİRDAĞ'DAN: Ali Ayduk. Mehmet Gazanfer ÇaglarTRABZON'DAN: Nail Küçük ZONGULDAKTAN: Keıttman Polat. • 1 2 4 5 ! 8 9 1 0 11 12 11 14 15 16 17 18 19 20 1 i i Y N S E 1 ı i\R A G ° 2 I İE K [ • U M A O V A S 1 R T 1 R •S M A T R U R •F 4 V g R iY O N • A •E K •E L 5 E Ş E Y " T •N I A M IL i i IR O H Y •R i A N E • 7 T R •N A [ T r o M E K A N •V r 8 A P A ıL O p 1N •S 1 L 9 N •R A P •S ! N Y O R •T E F t •T İ N 1 Is •z A L •K E N E F İ •T 11 rN K •K °M U I •D O •i R D E • 12 L A •A M 1 R • L A 1 •A R •M A 13 : A M E •R İA N •S f Y A K A T 14 •EL •S u N A A N •H A M 1 Y E A ı \.N •A N O L A ı 16 Iİ •M T R • 7 R O R 17 A M E R •N U • ı-l— i 5 i 18 K O C A B A s I N •c 19 E •A R R •S A 20 N 1 L | T| A R A S u N • 1A 14. Üç Silahşorlar'dan biri... Kumaş ya da derinin cilalanması... Hollanda'nın plaka imi. 15. Bir nota... "— topukta san veriyor halhalı" (Karacaoğlan)... Maksat... Bir oyun ya da filmde aniden yaratılan komik durumlar. 16. "Tembel hayvan" da denilen ve hep ağaçların üstünde asılı olarak yaşayan memeli bir hayvan... Ateş... Meyve koparmak için ucuna üçlü ya da dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık. 17. Çerez, meze... Eti yenen bir cins mürekkepbalığı. 18. "Düşünme / — et sade / Bak böcekler de öyle yapıyor" (Orhan Veli)... Esnek ve yumuşak bir deri elde etmeye yönelik işleme banyosu... Şarnanist Türklerde, dogal nesnelerde bulunduguna inanılan ruhlara verilen ad. 19. Kurnaz, açıkgöz... Küçük doğranmış patates, patlıcan, biber, domates gibi sebzelerle yapılan kızartma yemeği... En kısa zaman süresi. 20. Avustralya'da yaşayan keseli bir hayvan... Telli bir çalgı... Eski Türklerde başa giyilen bir çeşit kisve. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Pir Sultan Abdal'ın dervişi olup coşkulu şiirleriyle tanınmıs Alevi-Bektaşi şair... Öğütülmüs acı biber ve sirkeyle hazırlanan bir sos... llave. 2. Ahenkli... Genellikle Uzakdogu ülkelerinde B vitamini eksikliginden dogan bir hastalık... Japonya'da özel olarak çay töreni için tasarlanan kurşun sırlı seramik kaplara verilen ad. 3. Bir seyin fiyatını artırma... İkram etme, ikramda bulunma... Eski Türklerde deniz tanrıçası... Bir kimsenin arandığında bulunabileceği yer. 4. Zenci Afrikası'nda gezici şair ve müzisyenlere verilen ad... Arnavutluk'un plaka imi... Atasözlerine dayanan didaktik Çin şiiri... Triko eşyaların yakasını yapmada kullanılan makine. 5. İslam bilginlerine verilen ad... Gözleri görmeyen... Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü... Kung-fuya benzer, Çin kökenli bir dövüs sporu.. 6. Çanakkale Bogazı'nda birçok deniz kazasının meydana geldigi bir burun... Futbolda oyuncunun topa, herhangi bir teknik gözetmeksizin olanca gücüyle vurması... Aritmetikte bir kuvvetin derecesini veren sayı... "Cezmi —": Atletimiz... İskambilde bir kâgıt. 7. Pamuktan düz dokuma... Pirinç ve sekerkamısından elde edilen bir tür rakı... Şöhret... Slovakya'nın plaka imi. 8. Kalsiyum elementinin simgesi... Gemilerde tayfa ve erlerin yattıgı asma yatak... Hindistan'ın bir eyaleti... Boyacılık ve sepicilikte kullanılan, tanence zengin bitkisel özüt. 9. II. Abdülhamit döneminde Mızıkai Hümayun'da görev almış ve birçok müzisyenin yetişmcsine katkıda bulunmus ünlü İspanyol piyanist... Mese agacının meyvesi. ...,,,, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 • • 2 • • 3 • • • 4 • • • • s • • • 6 • • • j • 7 • • • • 8 • _• • 9 • • 10 • • • 11 • • • • • • • • • 13 • • 14 • • • 15 • • 16 • • • 17 u • • 18 • 19 • 20 • İsim:... Adres: Tel: 10. Bir tür parlak deri... "Bülent —": Bestecimiz... "Fıçıotu" da denilen, sütlegengillerden, müshil olarak kullanılan otsu bir bitki. 11. "Eller yârin almış — olup gezer / Hemen kara yazın bana mı felek" (Karacaoğlan)... Usa ve bilmeye dcğil de istence üstünlük tanıyan bilimdısı öğreti... Bir nota... Satrançta bir taş. 12. Olumsuzluk belirten bir önek... Sarı ya da kahverengi doğal hidratlı demir oksit... Şaşma belirten bir ünlem... "Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir — kalkar bu limandan" (Y. K. Beyatlı). 13. Konya'nın bir ilçesi... Çalgılı meyhane... Osmanlı ordusunda ve donanmasında hafıf piyade askeri. 14. Osmanlı devletinde, taşradaki nüfuzlu ailelere verilen unvan... Dogu Karadeniz yöresinde, karı eriten sıcak rüzgâra verilen ad... Kastamonu'nun Pınarbaşı ilçesinde bir magara. 15. Dansta erkeğe eslik eden kadın... Bir yapıtta sık sık yinelenen süsleyici öğe... Boyun eğen, kendini baskasının buyruğuna bırakan. 16. Kutsal bir güce, bir dilegi yerine getirmesi için yapılan vaat... Kümes... Eski dilde göz. 17. Numaranm kısa yazılışı... Japon folklorunda, çoğunlukla dev yapılı, çok güçlü ve korkunç görünümlü seytansı yaratık... Yurdumuzda da yetiştirilen bir yağ bitkisi. 18. Kıta... Rus kentlerinde kremlinin (içkale) dışında yer alan kenar mahallelere verilen ad. 19. Siirt yöresine özgü, yarma ve ayranla yapılan bir yemek... Uzaklık işareti. 20. Fırında ekmek, börek, çörek çevirmeye yarayan bir tür kürek... Antalya ilinde, aynı adlı çay üzerine yapılmış olan bir baraj. 9 BRİÇ Faik Falay Geliyoruz Sao Paolo U ç gün sonra, çarşamba günü Ergun Abi, Orhan, Emin ve ben yola çıkıyoruz. M. Ali birkaç gün sonra gelecek. Cumartesi açılış töreni var pazar günü de maçlar başlıyor. Avrupa şampiyonası için Varşova veya Pau'ya da giderken de aynı heyecanı yaşıyorduk. Nasıl oynayacagımızı konuşuyor, şakalaşıyor, ekonomik alanlarda birbirimize destek oluyorduk. Takım olabilmenin en önemli yolu takım üyelerinin birbirlerine karşı sevgi ve saygılarının olmasıdır. Bizlerin birlikteligi arkadaşlık sınırını çoktan aşmrş dostluk nılelikli bir aile şekline dönüşmüş durumda. Böyle olunca birbirimize karşı yaptıgımız şakalar bile ruhlarımızı incitmiyor. Yaptıgımız hatalar diger kişiler de öfke veya hor görme şeklinde degil espriyle dalga geçme, eglenme boyutunda keyifli bir sohbet havasında oluyor. Hatası olan incinmiyor, çünkü hepimizin takıma puan kazandırdıgı bordlar asıl yapımızı oluşturuyor. Takım bazı maçlarda kötü gidebilir, ama bizim orada birlikte bulunmamız bile hepimiz için önemli. Birimizin hasta olmaması, takımdan düşmemesi, oyun kalitesinden çok daha degerli. Eger bir de takım olarak başarılı sonuçlar yaşamaya başlarsak gözlerimiz ıslak ama sevgi dolu oluyor. Pau'daki ödül töreninde hepimiz biraz gözyaşı döktük, demek gözyaşı yalnızca acı veya ıstırap sonucu degilmiş, mutluluk yaşanması sonucunda da gözlerimiz boşalmayı istiyormuş. Gençlerin çogu kendilerini gözyaşını saklamak zorunda hissederler, işte senyör olmanın çizgisi bence buradan başlıyor, senyörlerde gözyaşı dökmek utanılacak bir olay degil, duygularımızı açıkça ortaya dökmek ayıp kabul edilmiyor. Kaldı ki geçen yıllar duygularımızı kontrol edip sinirlerimizin boşalmasını yavaşlatmış durumda. Artık biraz duygusal bir yogunlukta hemen mendilimizi çıkarmamız gerekiyor. Ama her şeye ragmen takım olarak omuz omuza olmak, birimizdeki duygu yogunlugunu paylaşarak hafifletmeye çalışmak, acıları tatlıya çevirmek, yaşanan zorlukları yaşam eglencesine dönüştürebilmek bizim temel ilkelerimiz. Yalnızca briçte başarı için degil onun yanı sıra bazı yeni dünyaları görmek, o dünyanın insanlarını hem yaşam biçimleriyle hem de briçteki becerileriyle kendimizle kıyaslamak, ekslklerimizi ve de fazlalıklarımızı ölçmek için gidlyoruz. Allahaısmarladık! • KART TEKNİĞİ 1 K D 1 • P 2SA P Oyun: 4 V Atak Pik ruvaya dogu • J9763 V763 • AKQ • A10 • 42 VAKQJ10 • J654 #QS G B 2V P 4 ? P ,:«A trefl 7 attı şimdi küçük pike Dogu 4 çaktı üstüne çakıp koz ası çektik dogu 2 trefl attı. Oyun planımız nasıl olmalı? DEFANS 1 G 1 SA 2 * Oyun: Pik 10 B P P 4 * Atak • A1O53 VAKJ3 • 6 • 9862 K 2 * • 4 * #2 4 6 • A10874 • 1074 D P P ile yerden alıp karoyu oynar, defansı nasıl planlarız? 1. Bu el zor bir el 5 kör, 1 trefl, 4 karo toplam 10 löve alıyoruz ama karo valeyi kullanmak için ele geçişimiz kalmıyor. Karoları kozlardan evvel çekersek Batının çakacağı kesin. Kozları çekin 4. koza yerden trefl atın ama trefl 10 değil trefl asını atın. Kozlar bitince yere geçip karoları çekin ve yerden tı efliyi oynayın. Trefl ruvanın Doğuda olduğu belli, alınca ya trefl. ya da karo gelecektir. Batı Dogu • AKQ108 ¥9852 • 7 • 984 • 5 T 4 • 109832 • KJ7632 2. Hemen küçük karo koyun. Bu el 1959 dünya şampiyonasında gelen ellerden biri. Karo ası alanların hepsi oyunu yaptırmışlar, karo küçük koyanlarda karoyu bilemeyenler batmışlar. Batı dam karoyla alıp bir pik daha oynuyor. Şimdi oyun oldukça zor duruma geliyor çünkü Batı trefl asıyla alınca bir pik daha oynayınca oyun batacak. Batı Güney • 9842 V754 • Q52 • AJ5 • KQJ7 • 62 • KJ93 • KQ3 Dilek, öneri ve şikâyetleriniz İçin e-posta adresim: faikfalay@gmail.com / http://faikfalay.blogspot.com SATRANC GM Suat Atalık Anti-demokrasi S atranç sırtını dayadıgı geniş felsefe ve kültür ile diger sporlardan daha farklıdır. Ayrıca 1950'lerden beri uygulanan unvan sistemi ve 1970'lerden beri oyuncuların güçlerini tespit eden Elo hesabıyla satrançta oyuncular arasındaki performans farkları dolayısıyla başarı sabittir. Sporun uluslararası bir kavram oldugunu hatırlarsak, satrançta da uluslararası bir hiyerarşi oldugunu anlayabiliriz. Tüm ülkeler ve federasyonları için piramidin lcpcsindckilcr ve onların aldıkları sonuçlar önemlidir. Piramidin geniş tabanı da tepeye aday isim yetiştirmek ve ülke çapında satrancı popüler kılıp sistemi beslemek için kullanılmalıdır. Ülkemizde maalesef spor yeterince hızlı ilerleyemiyor ve demokratik olarak yapılanamıyor. Sporda başarılı ülkelerde tüm teşkilat sporcunun üzerine kurulur. Bakanından, idarecisine hep başarılı sporcular sisteme monte edilir ki bilim ve sanat gibi diger iki önemli konuda da olması gerektigi şekilde yanlış yapmasına imkân olmayan bilgili kişiler bu zor alanda gerekli kararları alsınlar. Ayrıca hayatı boyunca ülkenin tanıtımında bahsi geçen diger iki önemli sektörde oldugu gibi en büyük katkıyı yapmış bu kişiler aynı zamanda da maddi ve manevi yönden taltif edilmiş olurlar. Ülkemizde teşkilat maalesef baştan aşagıya konuyla ilgisi ya az ya da hiç olmayan kişilerin eline bırakılmış durumda. Hal böyle olunca da sportif başarı organizasyon alabilmek, bütçeyi artırabilmek gibi ticari ve politik konularla ölçülüyor. Federasyonlar ve seçimleri de demokratik olmalıdır. Buna da ülkemizde riayet edildigi söylenemez. Başkan adayıyla aynı listeden seçilen disiplin ve denetleme kurulları bagımsız hareket edemiyor. Bu kurulların üyelerinin alacagı kararlar da bedava seyahat olarak algılanan yüksek harcırahlı görevlerle saglama alınıyor. Ayrıca spor konusundaki her türlü anlaşmazlık Tahkim adı verilen bir kurula bırakılmış durumdaki kurulun kararı nihai yani degiştirilemiyor. Başarının önemi olmayan yerde sözde ve göstermelik disiplin ön plana çıkartılmaya çalışılır. 32 yıllık uluslararası satranç kariyerimde bu kurullara gönderilen tüm kişilerin karşıt görüşlü olduguna inanıldıgını ve cezasız dönmediklerini gördüm. iş yöneticilerin yargılanmasına gelince çarkın tek taraflı işledigini görüyoruz. Türkiye'ye 5 kıtada şampiyonluklar kazandırmış, Türk insanının ismini ve yapabileceklerini duyurrnuş sporculara destek olacagına, önce onlar hakkında olumsuz propaganda yapmaya, sudan sebepler yaratarak disipline vermeye, daha sonra hakları olan uluslararası turnuvalara kuralları çiğneme pahasına ülke adına göndermemeye, bununla da yetinmeyip satranç oynamalarını taahhüte baglamaya çalışanlar işin en acı tarafı ülkemizde spor nasıl ilerler konulu panellere çagrılıyorlar. Daha acısı satrancın zirvesindeki kişilere yaklaşık bir yıldır müsabaka yaptırılmaması, bakanlıgıyla, spor teşkilatıyla, basınıyla kimsenin umurunda degil. Ama unutulmamalıdır ki bir kişi, aile ya da bir toplulugun herhangi bir yönetim tarafından dil, din, ırk ve hatta politik görüşleri nedeniyle spor yapmalarının engellenmesi uluslararası kurallar geregi buna sebep olan anti-demokratik federasyonun dünya federasyonundan ihracıyla sonuçlanır. Konumumuz Duras-NN, Prag 1910 oyunundan. NN de kim demeyin. Duras gibi şampiyonların turnuva dereceleri, başarıları, oyunları kitaplara dolayısıyla tarihe geçer. NN ise adı hatırlanamayan ya da hatırlanmasına gerek duyulmayanlara verilen genel addır. Kim ve ne olursa olsun netice de hep NN kaybetmiştirl 1. Kc1 Şb8 2. Vb4 Şa8 3. Ff3 Kf3 4. Ve4 Ve4 5. Kc8 mat 1-0 •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle