Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
let arşivindeki dosyalara dayanarak yanıtlamıyor.
Soru basit: 1999’da Kenya’da Türkiye’ye tes-
lim edilen Öcalan’ın asılmasını ABD neden en-
gelledi?
O sırada Ecevit koalisyonunda bulunan MHP’nin
(Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’nin) idam
kararını hasır altı ettiğini ve teröristbaşının idamı-
nı engellediğini söylüyor ve ola ki bu söylemini ki-
mi belgelere dayandırıyor.
Ama Bay Başbakan’a; öncelikle şu soru sorul-
muyor. Bahçeli’nin Öcalan’ın idamına karşı çıktı-
ğını söylüyorsunuz. Oysa bugün tek başınıza ik-
tidardasınız. Geçmişte kalan bir olayı istismar et-
mek kolay; lütfen yanıtlayınız:
Öcalan’ın infaz edilmeyi hak ettiğini düşünü-
yorsanız, TCY’deki idam cezası bugün geçerli ol-
sa... Öcalan’ın idam kararını uygular mısınız?
Önemli soruya geçelim:
Zamanın hükümetinden yapılan açıklamalar...
CIA ile Öcalan’ın teslimi ile ilgili pazarlığı yürüten
ve ABD’nin teslim koşullarını hükümete, Çanka-
ya’da o gece yapılan devlet zirvesine götüren
MİT’in (Müsteşar Atasagun’un) dosyalarında
ABD’nin olmazsa olmaz dayatmaları yer alıyor.
Hatta resmi ziyaretinde Beyaz Saray’da Başkan
Clinton ile yapılan toplantıda Başbakan Ecevit’e
Amerika’nın Öcalan’ı teslim ettiği de anımsatılıyor.
ABD’nin teslim koşulu gayet açık: Öcalan tarafsız
bir mahkemede yargılanacak ve idam edilmeye-
cek!
Öcalan’dan bir an önce kurtulmak isteyen, ne
ki kimi girişimlerde başarısız kalan Türk hükü-
metlerinin önüne; 1999’da bu “fırsat” çıkınca... ABD
koşulları kabul edildi. Öcalan ancak devlet kara-
rı iletildikten sonra teslim edildi.
Namustan sık sık söz eden iktidar sahipleri geç-
mişi irdelerken, siyasal namus (etik) gereği bugün
kimi gerçekleri de açıklamak zorunda değil midir?
Öyleyse, işte yıllardır yanıtlanmayan soru: ABD,
Öcalan’ın idam edilmemesi koşulunu neden da-
yattı?
İdam cezasına karşı devlet olduğu için mi?
ABD’nin birçok eyaletinde idam cezası uygula-
nırken Türkiye’ye böyle gülünç bir gerekçe gös-
termesi akla ve mantığa ters düşmüyor mu?
İnsan hakları mı? ABD gibi Guantalama vuku-
atlı bir devletin insan haklarından söz etmesi hay-
li eğlenceli değil mi?
Bilinen kimi gerçekler karşımıza ister istemez
ABD’nin Öcalan’ın idamına neden karşı çıktığı so-
rusunu getiriyor ve…
Soru bir türlü yanıtlanamadığı için ABD’nin Or-
tadoğu’daki Kürt politikasında Öcalan’ı şu veya
bu biçimde bir figüran gibi kullanmayı öngördü-
ğü... bu nedenle ustalıkla çizilmiş orta veya uzun
vadeli bir program gereği on yıl önce idam olası-
lığını gündemden kaldırdığı kanısı giderek yerle-
şiyor.
Bugün vardığımız nokta ortada. Hükümet adı-
na İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a, görüştüğü he-
men her çevre öncelikle, tek bir koşulda ittifak edi-
yor: Üniter devlete dokunulmasın!
Acaba hemen her çevrenin bu koşulu günde-
me getirmesindeki neden, hükümetin, üniter ya-
pıda değişiklik yapacağına ilişkin kuşkudan, kay-
gıdan mı kaynaklanıyor?
Diğer koşul; İmralı’nın “muhatap” alınmaması,
lakin teröristbaşının geçmişini umursamayarak,
masum bir insan tavrıyla medyada hemen her gün
demeçleri, açıklamaları yer alıyor.
Dün Milliyet’te yayımlanan söylemleri işi ne ka-
dar azıttığının belgesi.
İç savaş tehdidinde bulunuyor: “... Şimdi bu mü-
cadelede 40 milyon Kürt var. İyi örgütlenmiş ke-
simleri var. 40 milyon Kürt’e karşı nasıl duracak-
sın? 40 milyon Kürt ayağa kalktığı zaman ortada
devlet-mevlet diye bir şey kalmaz...” diyor.
TSK’yi hiç sayıyor: “... Ordu da bunu anlamalı.
Bunu anlamalı ve bunun önünde engel olmama-
lı... Ordu da öyle çok kendine güvenmesin...”
İhanetin, devlete başkaldırının ve bu yolda de-
vam edeceğinin belgesi değil de nedir bu açıkla-
malar?
Başbakan Beyefendi bu soruları yanıtlamak zo-
runda değil mi?
SAYFA 23 AĞUSTOS 2009 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 30
Edirne B 33
Kocaeli B 29
Çanakkale B 30
İzmir A 33
Manisa A 34
Aydın A 37
Denizli A 36
Zonguldak B 24
Sinop B 25
Samsun B 24
Trabzon PB 24
Giresun PB 25
Ankara B 29
Eskişehir B 28
Konya B 27
Sıvas B 24
Antalya A 37
Adana A 36
Mersin B 33
Diyarbakır B 36
Şanlıurfa B 38
Mardin B 34
Siirt B 36
Hakkâri B 27
Van B 26
Kars B 20
Oslo PB 20
Helsinki PB 20
Stockholm PB 21
Londra B 25
Amsterdam PB 26
Brüksel B 25
Paris B 28
Bonn B 26
Münih B 26
Berlin B 24
Budapeşte Y 24
Madrid A 38
Viyana PB 24
Belgrad Y 27
Sofya Y 28
Roma A 30
Atina A 31
Zürih PB 26
Moskova PB 22
Aşkabat A 33
Astana PB 26
Taşkent A 34
Bakû B 22
Bişkek A 31
Tiflis B 28
Kahire A 34
Şam A 36
Ülkemizin kuzey-
doğu kesimleri par-
çalı bulutlu, Rize,
Artvin, Ardahan ve
Hopa çevreleri kısa
süreli sağnak, di-
ğer yerler az bulut-
lu ve açık geçecek.
Hava sıcaklığında
önemli bir değişik-
lik olmayacak.
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
Herkes Öteki Oldu
Dostluk, kardeşlik ayõdõr.. ama,
bizde artõk pek böyle olmuyor. Bi-
rileri diğerlerinin gösteriş olsun di-
ye oruç tuttuğuna inanõyor ve eski-
den oruç tutanlara hürmet edilip
açõkça yemek yenmezken, sigara
içilmezken şimdi inadõna bu işler ya-
põlõyor.. şaşõrmayõn, çevrenize şöy-
le bir bakõn...
Bu neden böyle oldu, çünkü ar-
tõk ramazan şaşaalõ iftar sofralarõnõ
akõllara getiriyor; çünkü artõk ra-
mazan ayõ, iktidarõn iftar çadõrlarõ
kurarak yoksullara ulufe dağõttõğõ
bir ay olarak biliniyor.
Ramazan ayõnda bile birileri “öte-
ki” oluyor.
Herkesin bir diğeri için “öteki”
olduğu bir zamanlardan geçiyoruz
ve bugünlerde benim gene aklõma
parçalanan yurt Yugoslavya geliyor.
Avrupa’nõn göbeğinde emperya-
list devletlerin oyununa gelen ve çõl-
dõran bir halk geliyor gözlerimin
önüne ve Saray Bosna’da gördüğüm
toplu mezarlar...
Korkuyorum.. çünkü iktidar ül-
keyi, yol haritasõnõ ve hedeflerini
açõklamadan bir ‘Kürt Açõlõmõ’na
sürükledi.
Ve bir kez daha herkes birbiri için
“öteki” olmaya başladõ. Örneğin
yõllardõr “halkların kardeşliği”
diyen sosyalistler ansõzõn “öteki” ol-
dular.
Kürt meselesinin romantik söy-
lemi bitti ama, hâlâ bunu sürdürenler
var... İktidarõn bu açõlõmdaki üslup
yanlõşlarõ meseleyi daha başõndan
açmaza sürükledi. Açõlõmda ‘toprak
reformu’ var mõ? Korucular ne ola-
cak? PKK o bölgedeki uyuşturucu,
silah, mazot ve altõn kaçakçõlõğõ ran-
tõnõ bõrakacak mõ?
Bunlarõ bilmiyoruz ama.. açõlõmõn
içeriğini bilmedikleri için destek-
lemeyenler, yõllardõr “halkların
kardeşliği” diyenler ve bunun ger-
çekleşmesi için de a’dan z’ye kadar
her alanda bir demokrasi dersinden
geçmemiz gerektiğini söyleyenler
hemen “öteki” oldular.
Bütün bunlar olurken, hem Kürt
hem Türk milliyetçiliği de tavan
yapmõş durumda.
Özellikle Kürt milliyetçiliği. Bu
arada Abdullah Öcalan da hepi-
mizi enayi yerine koymaya başladõ.
Hadi hayõrlõsõ.. Hakkâri’ye ilk
gittiğimde iki şey dikkatimi çek-
mişti, üşenmemiş saymõştõm: Kü-
çücük Hakkâri’de 13 kuyumcu
dükkânõ ve 15 tane de tekel bayii
vardõ.
Kuyumculardaki altõnlar 24 ayar
İran ve Hindistan işiydi ve peynir
ekmek gibi satõlõyordu.. 15 tane te-
kel olmasõna karşõn topluca içki içi-
len tek bir otel lobisi vardõ. Ku-
yumcular beni şaşõrtmõştõ, şöyle
dediler: “Bizim buralarda, ‘Bir tor-
ba toz bir otobos’ sözü pek bir meş-
hurdur.”
Ben otobosa ulaşamayan, o sõra
sõra dizilmiş altõnlardan alamayan,
sokaklarda çiklet, mendil satan,
kahvelerde sigara üstüne sigara içip
tüm hayallerini sigara dumanõna gö-
men Güneydoğu’dan yanayõm; ağa-
larõn Güneydoğu’sundan değil. Öy-
leyse bu içeriği belli olmayan açõ-
lõmõ yere göğe koyamayanlar bana
ve benim gibi düşünenlere zahmet
edip bir söyleyiversinler: Oralarda
aşiret ağalõğõ nasõl bitecek? Benim
sorum bu!
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ergenekon davasõyla
gündeme gelen gizli tanõklarõn
anlatõmlarõ iddianame eklerinin
ardõndan basõnda da yer alõyor.
Bu kişilerden bazõlarõnõn hem ta-
nõk hem de sanõk olduklarõnõn or-
taya çõkmasõ soruşturmayõ kuş-
kulu hale getiriyor. Özellikle
Ergenekon soruşturmasõ ile Da-
nõştay’a saldõrõ davalarõnõn bir-
leştirilmesinde ifadeleriyle etkin
rol üstlenen sanõk-gizli tanõk
Osman Yıldırım’õn “sosyopat”
olduğunun ortaya çõkmasõ işi
iyice çõkmaza soktu. Avrupa İn-
san Haklarõ Mahkemesi (AİHM)
de gizli tanõk anlatõmlarõnõ yal-
nõz başõna delil saymõyor.
Üçüncü Ergenekon iddiana-
mesinin ek klasörlerinde anla-
tõmlarõna yer verilen gizli tanõk-
lar, soruşturmanõn başladõğõ 12
Haziran 2007 tarihinden bugüne
değin hep tartõşmalarõn odağõn-
da yer aldõ. Ergenekon savcõla-
rõnõn eklerinde “yanlışlıkla” yer
verdikleri yazõşmalar, iddiana-
mede kod isimlerle tanõmlanan
gizli tanõklarõn deşifre olmasõna
yol açtõ.
İstanbul Cumhuriyet Başsav-
cõlõğõ tarafõndan Gaziantep Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ’na yazõlan
bir yazõda, Gaziantep H Tipi
Cezaevi’nde hükümlü bulunan
Hamza Bindal’õn tanõk sõfatõy-
la dinlenmesi istendi. Bindal’õn
ifadesi alõnõrken kimliği ve tüm
nüfus bilgileri de klasörlerde yer
aldõ. Böylece savcõlõğõn gizli ta-
nõklarõndan Bindal deşifre oldu.
Henüz bu tartõşmalar bitme-
mişken bu kez de tutuklu sanõk-
lardan Levent Ersöz’ün avuka-
tõ Ali Rıza Dizdar duruşma sõ-
rasõnda, Yüksel Dilsiz adlõ sanõk
hakkõnda, “Şu anda sanık san-
dalyesinde oturan Yüksel Dil-
siz aynı zamanda tanık olarak
da görünüyor. Yaptığım araş-
tırmaya göre Ahmet Faruk ad-
lı tanığın imzası ile şu anda tu-
tuksuz olarak yargılanan Yük-
sel Dilsiz’in imzaları aynı.
CMK’nin 191’inci maddesi-
ne göre tanıklar duruşma sa-
lonunda bulunamazlar. Çı-
kartılmaları gerekir” değer-
lendirmesini yaptõ.
Ancak duruşmanõn en dikkat
çekici çõkõşõ savcõdan geldi:
“Avukat Ali Rıza Dizdar,
gizli tanığımızı deşifre etmiştir.
Kimliğini açıkladığı için hak-
kında gizli tanığı deşifre ettiği
iddiasıyla suç duyurusunda
bulunuyorum.”
Böylece dosyadaki gizli ta-
nõklarõn aynõ zamanda davanõn
sanõğõ da olduklarõ kesinleşmiş
oldu. Hukuki açõdan bu durum
tartõşma başlattõ.
Ergenekon ile Danõştay baskõnõ
ve gazetemize yönelik saldõrõ
davalarõnõn birleştirilmesi kara-
rõna giden sürecin en etkin ismi
Osman Yıldırım olmuştu. Yõl-
dõrõm, Danõştay baskõnõ dava-
sõnda da hüküm giymişti. Yõldõ-
rõm’õn Ergenekon’un hem gizli
tanõğõ hem de sanõğõ olduğunun
anlaşõlmasõyla da bir ilk ger-
çeklemişti. Yõldõrõm’õn gizli ta-
nõk olarak verdiği ifadelerden ha-
reketle mahkeme, Danõştay’a
saldõrõ davasõnõ Ergenekon ile
birleştirmişti. Ancak gizli ta-
nõk-sanõk Osman Yõldõrõm’õn
ruh sağlõğõna ilişkin GATA’da
‘Amaçları
korku
salmak’
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon soruş-
turmasõ kapsamõnda 12. operasyonda evine
baskõn yapõldõktan kõsa bir süre sonra yaşamõ-
nõ yitiren Prof. Dr. Türkan Saylan’õn kurucu-
su ve başkanõ olduğu Çağdaş Yaşamõ Destek-
leme Derneği’nden burs alan öğrencilerin te-
rör örgütü bağlantõsõ olup olmadõğõ araştõrõldõ.
Ergenekon savcõlarõnõn talimatõyla ÇYDD’den
burs alan 15 bin öğrencinin terör örgütleriyle
bağlantõlarõnõn incelenmesi konusunda Emni-
yet Genel Müdürlüğü’nde kurulan komisyon
gizli bir rapor hazõrlayõp savcõlara verdi. Çağ-
daş Yaşamõ Destekleme Derneği (ÇYDD) Ge-
nel Başkanõ Prof. Dr. Aysel Çelikel, dosyalarõ
incelemenin öğrencileri damgalamaya, fişle-
meye yönelik, insan haklarõna aykõrõ bir dav-
ranõş olduğunu belirterek, “Azami 14-17 yaş-
larında, bazıları 8-10 yaşlarında çocuklar.
Bunlar mı terörist olacaklar” dedi.
Milliyet gazetesinde dün Tolga Şardan im-
zasõyla yayõmlanan habere göre Ergenekon so-
ruşturmasõnõ yürüten savcõlar, operasyonun 12.
dalgasõ çerçevesinde ÇYDD Genel Merke-
zi’ndeki aramalarda el konulan “dernekten
burs alan öğrenciler” listesindeki bursiyerler
hakkõnda Emniyet’te inceleme yaptõrdõ.
‘Bunlar mı terörist olacak’
Savcõlarõn talimatõ üzerine Emniyet Genel
Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan inceleme
komisyonunda bursiyerler, başta DHKP-C,
PKK, MLKP, TİKB olmak üzere Türkiye’de
faaliyet gösteren tüm örgütler üzerinden araştõ-
rõldõ. Savcõlarõn ÇYDD’den burs alan öğrenci-
lerle ilgili inceleme yaptõrdõğõ iddiasõ üzerine
Aysel Çelikel, 13
Nisan’da dernek ge-
nel merkezi ve o
dönemin dernek
başkanõ merhum
Türkan Saylan’õn
evinin aranmasõ sõ-
rasõnda 20 bin öğ-
rencinin dosyasõna
el konulduğunu ve
götürüldüğünü be-
lirterek, “Biz bun-
ları geri almak için
çok uğraştık fakat
bir türlü nerede olduğunu bile bulamadık.
Şimdi bugün bu haberi aldık” dedi. Raporda
ne yazdõğõnõ henüz bilmediğini ifade eden Çe-
likel, şunlarõ söyledi: “Bizim öğrencilerimizin
büyük bir bölümü kırsal kesim ilk ve orta-
öğretimde okuyan kız çocuklarıdır. Bunlar
azami 14-17 yaşlarında çocuklar, bazıları 8-
10 yaşında. Bunlar mı terörist olacaklar?”
20 bin öğrencinin dosyasõnõ yeniden yap-
mak zorunda olduklarõna işaret eden Çelikel,
dosyalarõn polis tarafõndan değerlendirilmesi-
nin de “dramatik bir olay” olduğuna işaret
etti. Çelikel, “Umarım, dosyaları incelerken
yanlarında bir savcı bulunmuştur. Muhte-
melen dosyaları incelediler bu şekilde bir
rapor hazırladılar, komisyon oluşmuş dos-
yalar incelenmiş” dedi.
‘Burs için sabıka kaydı alıyoruz’
Burs verdikleri üniversite öğrencilerinden
ise sabõka kaydõ istediklerini ifade eden Çeli-
kel, “Yani suç işlememiş olduklarını kanıtlı-
yorlar bunun dışında başvuracağımız başka
bir kaynak yok. O bakımdan derneğe izafe
edilecek herhangi bir kusur söz konusu de-
ğil” diye konuştu. Aysel Çelikel, ÇYDD’ye
yönelik operasyon ve bu tür incelemelerin öğ-
rencilerde ve ailelerde korkuya yol açmasõnõn
istendiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Herhangi bir tespit yapmadık, ama burs
almak isteyen insanlar yağmur gibi mektup
gönderiyorlar, o bakımdan çok da ciddiye
alındığını sanmıyorum. Çünkü ÇYDD ka-
muya mal olmuş bir dernektir, bütün Tür-
kiye’ye hizmet eden bir dernektir, bu dav-
ranışların ne burs alanları ne de burs ve-
renleri etkileyeceğini sanmıyorum.”
Savcõlõk, ÇYDD’den burs olan öğrencileri
potansiyel suçlu olarak değerlendirirken
ÇYDD’nin bursu ile liseyi bitiren 8 bin 414
kõz öğrenciden bin 370’inin üniversitelere ka-
yõt yaptõrmaya hak kazandõğõna dikkat çekildi.
Ergenekon soruşturmasõ ile Danõştay’a saldõrõ davalarõnõn
birleştirilmesinde ifadeleriyle etkin rol üstlenen sanõk-gizli
tanõk Osman Yõldõrõm’õn “sosyopat” olduğunun ortaya
çõkmasõ işi iyice çõkmaza soktu.
yapõlan muayene sonucu “sos-
yopat” olduğu anlaşõldõ.
“İleri derecede antisosyal ki-
şilik bozukluğu” tanõsõ konulan,
cinayetten cezaevinde de yatan
Yõldõrõm’a ilişkin raporda, şu
değerlendirme yer almõştõ:
“Özbakımı vasat, etrafına il-
gili, mizacı sıkıntılı, huzursuz,
mimik ve jestleri mizacına uy-
gun, sosyabilitesi ilişki kurulur,
fakat güven vermez nitelikte.
Konuşma yakınmacı, ses tonu
artmış, uyku normal, iştah nor-
mal. Bilinç açık, dikkat ve bel-
lek normal, algı tabii, yönetimi
tam. Zekâ ve muhakeme klinik
olarak yeterli. Fikir akış hızı
normal, amaca varıyor. Fikir
içeriğinde devam eden mahke-
mesi, ailesi, işlediği suçlar ve al-
dığı cezalar ile ilgili yoğunlaş-
ma var. Duygulanımı anksi-
yöz. Davranışlarında psiko-
mor huzursuzluk, otoriteye ta-
hammülsüzlük, psikoaktif
madde kötüye kullanım, sosyal
uyum güçlüğü şeklinde değiş-
meler bulunmaktadır.”
Eski AİHM Yargõcõ Rıza Tür-
men, mahkemenin tanõklarõn ko-
runmasõnõ kabul ettiğini, ancak
bunun savunma hakkõnõ zedele-
memesi, silahlarõn eşitliği bakõ-
mõnda sakõnca yaratmamasõ ko-
şuluna bağlõ olduğunu vurgulu-
yor. AİHM’nin benzer davalar-
daki kararlarõndan hareketle, ta-
nõklarõn sorgusunda Avrupa İn-
san Haklarõ Sözleşmesi’ne ayrõ-
lõk oluşmamasõ için tanõğõn an-
latõmlarõnõn kanõtlarla destek-
lenmesi gerekiyor. Ayrõca gizli
tanõğõn yazõlõ ifadesinin mahkû-
miyete esas alõnamayacağõna
işaret eden mahkeme, ifadenin
ağõrlõklõ delil konumunda da ol-
mamasõ şartõnõ getiriyor.
Hem tanõk hem sanõk olmalarõ soruşturmayõ kuşkulu hale getiriyor
Ergenekon’da gizli tanõk sorunu
ÇYDD’Lİ ÖĞRENCİLER FİŞLENİYOR
Prof. Dr. Aysel Çelikel.
Uğur Mumcu’yu andık
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bom-
balõ saldõrõ sonucu yitirdiğimiz gazetemiz ya-
zarõ Uğur Mumcu dün, doğumunun 67. yõl-
dönümünde, Cebeci Mezarlõğõ’ndaki gö-
mütü başõnda anõldõ.
24 Ocak 1993 günü bombalõ saldõrõ sonu-
cu yitirdiğimiz, yaşamõ boyunca yazõlarõ ve
araştõrmalarõyla insanlarõ aydõnlatmaya, uyar-
maya çalõşan Uğur Mumcu, 67. doğum gü-
nünde Cebeci Mezarlõğõ’ndaki gömütü ba-
şõnda anõldõ. Törene, başta 14 Nisan Çalõş-
ma Grubu, Ankara Cumhuriyet Okurlarõ
(CUMOK), Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eği-
tim Vakfõ Başkanõ Erdal Atıcı, Atatürkçü
Düşünce Derneği (ADD) Genel Sekreteri Su-
ay Karaman, Uğur Mumcu Araştõrmacõ Ga-
zetecilik Vakfõ (um:ag) çalõşanlarõ olmak üze-
re çok sayõda Mumcu dostu katõldõ.
Tören, Uğur Mumcu adõna yapõlan bir da-
kikalõk saygõ duruşu ile başladõ. Törene ka-
tõlan Mumcu dostlarõ, “seni çok özledik” di-
yerek, gömüte karanfiller bõraktõ.
Törende, um:ag adõna konuşan um:ag
Yayõn Yönetmeni Orhan Tüleylioğlu,
“Mumcu, terörle, haksızlıkla, adaletsiz-
liklerle, yolsuzluklarla, halkın malını ça-
lanlarla, kimseden korkmadan, canını
ortaya koyarak, ölümüne savaştı. Doğru-
yu ortaya çıkarma tutkusuyla, okudu,
araştırdı, düşündü, yazdı. Emekten, emek-
çiden yana; gericiliğin, tutuculuğun, sö-
mürünün, yolsuzluğun ve cinayetlerin
üstüne gitti. Basın özgürlüğü mücadele-
sinde en ön safta yer aldı” dedi. Mumcu’ya
yapõlan saldõrõnõn Atatürkçülüğe, demokra-
siye, insan haklarõna, laikliğe, özgür düşün-
ceye, ulus bilincine yapõldõğõnõ kaydeden Tü-
leylioğlu şunlarõ söyledi: “Seni unutmadık,
unutmayacağız Uğur Mumcu. Yaşamın
boyunca, hepimizi düşündürmeye, ay-
dınlatmaya ve uyarmaya çalıştın. İyi ki
doğdun Uğur Mumcu.”
Mumcu’nun 67. doğum gününde sevenleri Cebeci Mezarlığı’ndaki gömütü başında buluştu.
BELEDİYEDE
GİZLİ
KAMERA
ŞOKU
Yurt Haberleri Servisi - Balõkesir’in Havran il-
çesinde belediye hizmet binasõnda, MHP’li beledi-
ye döneminde yerleştirildiği tespit edilen 12 gizli
kamera bulundu. Gizli kameralar sökülürken Hav-
ran’õn şimdiki belediye başkanõ AKP’li Hasan Lof-
çalıoğlu, “Gizli kameralarla çalışanları kayıt al-
tına almak, onlara yapılmış en büyük hakaret-
tir. Biz çalışanlarımıza güveniyoruz” dedi.
Yeşiller Partisi: Ne
yediğimizi bilmiyoruz
Yeşiller Partisi Merkez Yürütme
Kurulu (MYK) üyesi Ayşe Akde-
niz, biyogüvenlik yasası çıkarılır-
ken ülke insanının menfaatlerinin
temel alınması gerektiğini söyledi.
Yeşiller Partisi üyeleri, Feriköy
Ekolojik Halk Pazarı’nda genetiği
değiştirilmiş ürünlere ilişkin basın
açıklaması yaptı. Grup adına açık-
lama yapan Akdeniz, bu gıdaların
tüketiminin insan sağlığına yöne-
lik öngörülemez tehlikeleri barın-
dırdığını belirtti ve “Gerçek şu ki
ne yediğimizi bilmiyoruz. Çünkü
ülkemizde GDO’lu ürünleri etiket-
leme mecburiyeti bulunmaması
sonucu bunları tespit etme ve ka-
çınma lüksümüz yok” dedi. (Fo-
toğraf: ÖZLEM SAĞLAM)
Baştarafı Arka Sayfada