Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ü
lkelerin özel koşullarõ ve farklõ-
lõklarõ bir yana, tüm dünyada 68
kuşağõnõn imgeleminde silinmez
izler bõrakan iki olay vardõ sanõrõm: Küba
Devrimi ve Vietnam Savaşõ. Her iki olay
da imkânsõz gibi görünen bir işi başaran-
larõn, dünyanõn süper gücüne boyun eğ-
direnlerin hikâyesiydi. Nâzım Havana
gezisinde bu hissiyatõ şöyle aktarmõştõ:
Hikâye insanoğlu üstüne insanoğlunun
gençliği umutları üstüne / hikâyeyi ben-
den güzel anlattılar anlatacaklar / hikâ-
yeyi dost düşman işitmeyen kalmadı / Ba-
tista kulluğundaydı Şahmeranın / şeker
kamışı milyonerlerinin yankisinin de
yerlisinin de ve / tütün ve kahve milyo-
nerlerinin yankisinin de yerlisinin de ve
/ tanklı uçaklı elli binlik bir ordunun ve
de yiğitleri hadım ettikten ve de gözleri-
ni oyduktan sonra döve döve öldüren kış-
laların ve önlerinde sırtüstü cesetler çü-
rüyen karakol kapılarının ve her gece ka-
rakol duvarlarını yırtıp dışarı fırlayarak
sıcak karanlıklarda kanlı kuşlar gibi çır-
pınan çığlıkların (...) ve yankilere son on
yılda bir milyar dolardan çok kâr getiren
Küba’da Birleşik Amerika Devletleri el-
çisinin Birleşik Amerika Devletleri kara
hava ve deniz kuvvetinin Birleşik Amerika
Devletleri dolarının yıllardır kulluğun-
daydı / 956’nın Kasım’ında Fidel de iç-
lerinde 82 kişi Granma gemisinden denize
indi / 956’nın Kasım’ında Küba kıyılarına
sokulan Granma gemisinden denize inip
yarı bellerine kadar suya gömülü ve si-
lahlarını başlarının üstünde tutarak ve
ansızın ve bir anda açılan top ve mitral-
yöz ateşi altında karaya çıkıp ve karan-
lıkları polis köpekleri gibi koklayan araş-
tıran ışıldaklardan sakınarak ve sarıldı-
nız teslim olun seslerini ve iri kurbağa-
ları çiğneyip bataklıklara ve şeker kamı-
şı tarlalarına dalarak ve palmiyelerle
hindistancevizi ağaçlarının ardı sıra te-
peleri tırmananlar Sierra dağında bu-
luştu. / Fidel de içlerinde 82’nin 12’si sağ
kalmıştı / Fidel de içlerinde 12 kişiydiler
56’nın Kasım’ında / Fidel de içlerinde 150
kişiydiler Aralığında 56’nın / Fidel de iç-
lerinde 500 kişiydiler Şubat’ında 57’nin
/ Fidel de içlerinde 1000 oldular 5000 ol-
dular Fidel de içlerinde Fidel de içlerin-
de bir milyon yüz milyon bütün bir in-
sanlık oldular yıktılar Batista’yı 959’un
Ocağında ve 50 binlik orduyu ve şeker ka-
mışı milyonerlerini yerlisini de yankisi-
ni de (...) ve kışlaları ve önlerinde ceset-
ler çürüyen karakolları ve eroin toptan-
cılarını ve kumarhaneleri ve Birleşik
Amerika Devletleri elçisini ve Birleşik
Amerika Devletleri kara hava ve deniz
kuvvetlerini ve Birleşik Amerika Devlet-
leri dolarını ve Küba’nın havasında ağır
çiçek kokularına karışık leş kokusu da-
ğıldı yani Birleşik Amerika Devletleri kor-
kusu...
Stres yok gerilim yok
Nâzõm’õn Küba’yõ ziyaretinden (1961)
bu yana neyin ne kadar değiştiğini benim
kestirmem çok güç tabii... İnsanlõğõn bel-
ki de en umutlu ve en trajik 50 yõlõ yaşandõ
arada çünkü. Ama Havana sokaklarõnda
dolaştõkça şunu hissediyor insan duyula-
rõ ve duygularõyla: Ağõr çiçek kokularõ ya-
yõlõyor hâlâ tertemiz bir havaya ve korku
yok, stres yok, gerilim yok...
SÜRECEK
CMYB
C M Y B
4 ARALIK 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
U
çak ağõr ağõr alçalõyor; aşağõda uçsuz
bucaksõz maviliğin ortasõnda, bir mer-
can gerdanlõğõn dağõlan parçalarõ gi-
bi sõralanan adalar görülüyor. Adalardan bi-
ri diğerlerinden çok daha büyük. Gerdanlõğõn
en önemli parçasõ gibi uzanõyor. Artõk iyice
alçaldõğõmõz için, yeşilin ve mavinin tonlarõyla
ada çevresinde köpüklenen dalgalarõn beya-
zõ seçilebiliyor. İşte burasõ Küba...
Nâzım ne güzel anlatmõş 1961 yazõnda Kü-
ba’yõ uçaktan görüşünü:
Uyudum / Uyandım / Tanımadığım yıl-
dızlarla dolu ortalık / Hızla da ağarıyor yıl-
dızlar / (...) Güneş doğdu / Aşağıda derinlikler
koyu lacivertten açık yeşile / Mercan adaları
korkunç yılanlar gibi büklüm büklüm uza-
nıyor camgöbeği / aydınlığın üstünde / Kü-
ba kıyıları koylarıyla göründü / koylar gü-
müş leğenler gibi yan yana dizili / Küba koy-
larının suları rahattır ve bütün denizlerde yü-
zen bütün gemileri / aynı gün aynı gece ba-
rındırabilir / biliyorum bir cennet yemişidir
Küba adası Meksika körfezinin sepetinde.
Gerçi bizim İstanbul’dan Küba’ya Paris ak-
tarmalõ on üç buçuk saatlik uçak yolculuğu-
muz geceyi hiç görmeden, hep gündüzde ge-
riye giderek gerçekleşti, ama Nâzõm’õn o gü-
zelim dizeleriyle anlattõğõ Küba kõyõlarõ ve
koylarõ aynõ renk cümbüşü içinde serildi
gözlerimizin önüne. Üstelik o “uyuma/uyan-
ma” halini başka bir boyutta yaşadõm: San-
ki bir sõnõrõ geçmiş, bilinen dünyayõ arkam-
da bõrakmõş gibi oldum, hayallerin adasõna,
“ütopya”ya inmeye hazõrlandõm.
Bizim kuşağõn tarihinde Küba’nõn, Küba
devriminin, Castro’nun, Che’nin, Cami-
lo’nun ayrõ bir yeri vardõr. ABD’nin burnu-
nun dibinde, Florida sahillerine sadece 180 km
uzaklõkta bir adada, 12 kişilik bir yata (Gran-
ma) doluşan 82 kişinin diktatör Batista’yõ de-
virmek üzere 1956’da karaya çõkõşõ, orada pu-
suya düşürülmeleri, sadece 12 kişinin kur-
tulmasõ ve onlarõn başlattõğõ mücadele sonu-
cunda 1959 yõlõnõn başõnda Batista’nõn ülke-
yi terk etmesi, devrimin zaferi kazanmasõ 68
kuşağõnõn imgelemindeki en önemli öğeler-
dendir. Küba bizler için, gerçekten Thomas
More’un yazdõğõ anlamda, bir “Utopia”dõr.
Yaşayan bir ütopya: Küba
Havana sokaklarında bir kukla satıcısı. Katedral Meydanı’ndan bir köşe. Atölyesinde çalışan bir ressam. Okyanus kıyısında balık tutanlar.
Dilmen’in Ankara Devlet Tiyatrosu yapõmõ “Kurban”õnõ 13. Havana Uluslararasõ Tiyatro Festivali’nde sergilemek üzere Küba’dayõz.
Ilõk bir meltem esiyor tatlõ tatlõ. Her yerde dev gibi palmiye ağaçlarõ. “Evet” diyorum kendi kendime, “burasõ başka bir yer...”
Moncada kõşlasõ, Granma, Sierra
Maestra hep büyülü bir dünyanõn
yer adlarõ gibi kazõnmõştõr zihin-
lerimize.
Havaalanõndan dõşarõ çõkõyo-
ruz. Saat akşamüstü beş. Ortalõk
henüz aydõnlõk. Ilõk bir meltem esi-
yor tatlõ tatlõ. Her yerde dev gibi
palmiye ağaçlarõ. “Evet” diyorum
kendi kendime, “burası başka bir
yer...”
Bizi bekleyenler tarafõndan alõ-
nõp President Hotel’e götürülü-
yoruz. Ertesi gün bir otobüsle fes-
tival organizasyon komitesinin
binasõna gidiyoruz.
Havana Uluslararası
Tiyatro Festivali
Güngör Dilmen’in Ankara
Devlet Tiyatrosu yapõmõ “Kur-
ban”õnõ 30 Ekim-8 Kasõm tarihleri
arasõnda düzenlenen 13. Havana
Uluslararasõ Tiyatro Festivali’nde
sergilemek üzere Küba’dayõz. Bu
yõlki festivalin özelliği Küba Ti-
yatrosu’nun Devrim döneminde-
ki 50. yõlõnõ kutlamaya adanmasõ.
Çeşitli atölye çalõşmalarõnõn, kol-
lokyumlarõn, konferanslarõn, ser-
gilerin yanõ sõra tüm dünyadan ge-
len yaklaşõk 2500 sanatçõ da oyun-
larõnõ sahneliyorlar. Birçok Kübalõ
topluluğun yanõ sõra Arjantin, Bre-
zilya, Meksika, Kolombiya, Ek-
vador, ABD, Fransa, İtalya, İs-
panya, Slovenya, Hõrvatistan ve
Almanya’dan tiyatrolar Havana
Festivali’nde buluşuyor.
Türk tiyatrosu için ilk
Festivalin bizim açõmõzdan en
önemli yanõ ise Küba’da ilk kez bir
Türk tiyatro yapõmõnõn sunulma-
sõ. Devlet Tiyatrolarõ Genel Mü-
dürü Lemi Bilgin, Ankara Devlet
Tiyatrosu Müdürü Serhat Nal-
bantoğlu ve Devlet Tiyatrolarõ Dõş
İlişkiler Sorumlularõndan ve genel
koordinatör İskender Altun’un da
yer aldõğõ ekibimizi karşõlayan
organizasyon komitesinin başka-
nõ yaptõğõ konuşmada, Türkiye
ile kurulan bu tiyatro köprüsüne
çok önem verdiklerini ve bu iş-
birliğini mutlaka geliştirmek iste-
diklerini õsrarla vurguluyor. Lemi
Bilgin de cevaben yaptõğõ konuş-
mada, Küba ile kurulan bu ilişki-
nin bizim açõmõzdan da çok önem-
li olduğunu, bu organizasyonu
gerçekleştirmek üzere iki yõldõr uğ-
raştõğõnõ ve bu işbirliğinin mutla-
ka geleceğe de taşõnacağõnõ söy-
lüyor. Küba organizasyon komitesi
başkanõnõn, “Sizleri misafir et-
mekten mutluyuz, fakat ülke-
deki ekonomik sıkıntıdan dola-
yı yurtdışından gelen topluluk-
ları finanse edemedik. Kendi
finansmanınızı temin ederek
geldiğiniz için teşekkür ederiz”
sözleri, Lemi Bilgin’in gösterdiği
çabanõn, Kültür ve Turizm Ba-
kanlõğõ’nõn yaptõğõ katkõnõn da al-
tõnõ çiziyor aslõnda. Bu çabalarõn
sonucunda Küba’da sahnelenen ilk
Türk oyununu oynamak da bize
kõsmet oluyor. “Şu ‘Kurban’ ne
talihli bir oyun” diye geçiyor
içimden. Sonra düzeltiyorum ken-
dimi: “Şu ‘Kurban’ ne çok yol aç-
tı sana Ayşe Emel” diyorum.
Hikâye insanoğlunun gençliği
ve umutlarõ üstüne
İ
lk kez on beş yaşõmda
Gülriz Sururi’nin Zeh-
ra’yõ oynadõğõ unutulmaz
yapõmda Gülsüm rolü de bana
verilmişti. (Geçenlerde “Ker-
bela”yõ izlemeye gelen Sevgili
Gülriz Sururi, “İyi ki almışım
seni o Gülsüm rolüne” de-
yince upuzun bir yol belirdi
gözlerimin önünde.)
Tiyatro yaşamõmõn ilk önem-
li kilometre taşlarõndan biriy-
di o oyun. 1980’den sonra İs-
veç’te kurduğumuz Halk
Oyuncularõ’nda ilk oyunun
“Kurban” olmasõnda çok õs-
rar etmiş, bu kez Zehra’yõ ben
oynamõş, Tuncel Kurtiz’in
sahneye koyduğu oyunun ko-
reografisini de yapmõştõm.
Stockholm’de turneye gelen
Schaubühne’nin sanat yönet-
meni Peter Stein gelip oyunu
izlemiş ve “Kurban”õ kendi ti-
yatrosunda sahnelemek üzere
bizi Berlin’e davet etmişti.
Avrupa’da pek çok yeri dolaştõ
“Kurban.” Sonra Halk Oyun-
cularõ’nõ Fransa’ya taşõmaya
karar verdiğimizde, Fransõz
Kültür Bakanlõğõ’na sunduğu-
muz ilk proje yine “Kurban”
olmuştu. Sanõrõm 300 proje
arasõnda en yüksek yardõmõ
almõş ve Türk, Kürt, Fransõz,
Tunuslu, İtalyan, Perulu oyun-
culardan oluşan bir ekiple 1990
Avignon Festivali’nde Fran-
sõzca olarak –Tuğrul Artun-
kal’õn çevirisiyle– sahnele-
miştik “Kurban”õ. Bu defa re-
ji benimdi. Festivalin “Off”
bölümündeydik ama Avig-
non’u bilenlerin anlayacağõ
“fısıltı gazetesi” öyle bir ça-
lõşõyordu ki, SACD (Drama
Yazarlarõ ve Bestecileri Der-
neği) Başkanõ Claude Santelli
ile meşhur oyun yazarõ, sena-
rist (Peter Brook’un unutul-
maz “Mahabharata” uyarla-
masõnõn yazarõ) Jean-Claude
Carrière’i gördük bir gün se-
yirci koltuklarõnda. Oyundan
sonra beni Palais des Papes’õn
içindeki festival komitesinin
mekânõna davet ettiler ve
“Kurban”õn Fransa için nasõl
bir zenginlik olduğunu anlat-
tõlar. Jacques Lang da (döne-
min Kültür Bakanõ) aynõ şey-
leri söylemişti Fransa’daki
oturum işlemlerimin kolay-
laştõrõlmasõ için İçişleri Ba-
kanlõğõ’na yazdõğõ mektupta. O
kõş Paris’te Ménilmontant Ti-
yatrosu’nda sahneledik “Kur-
ban”õ ve bu kez “Gülsüm”ü
on beş yaşõndaki kõzõm Sema
oynadõ. Ertesi yõl da Zürih
Uluslararasõ Tiyatro Festiva-
li’nin açõlõş oyunu oldu “Kur-
ban.”
Hayalim gerçekleşti
“Nasıl bir döngü bu” diye
geçiriyorum içimden, otelin
taraçasõnda, okyanus dalgala-
rõnõn sesini dinlerken. “Kur-
ban”a ve Güngör Dilmen’e
tekrar teşekkür ediyorum. Çün-
kü bir hayalimi daha gerçek-
leştirmemi sağladõlar. 1959-
2009... Küba devriminin 50. yõ-
lõ ve ben Küba’dayõm, Küba
hâlâ ayakta...
‘Kurban’ın
hikâyesi
‘ G Ü L S Ü M ’ İ L E B A Ş L A Y A N U P U Z U N B İ R Y O L
Festivalin son günü düzenlenen şenliğe katı-
lan dans topluluklarından biri.
Küba Ulusal Balesi’nin bir temsili.
President Hotel’den Havana’nın görünüşü.
Bir Havana taksisi.
Kurban