24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 21 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Başbakan’ın Yumuşak Karnı Başbakan, partisinin Kahramanmaraş ilçe kongresinde, “Yolsuzluğu asla kabul etmedik ve etmiyoruz. Bu işe bulaşmış arkadaşlar var- sa, biz asla bu konuda taviz vermedik. Ver- meyiz ve bir kısmını da partimizden ihraç et- tik” diyor. İktidar partisinde, özellikle mahalli idarelerde yoğunlaşan yolsuzluk olaylarının giderek yaygın hale gelmesinin Erdoğan’ı da rahatsız ettiği an- laşılıyor. Bu haklı rahatsızlığı gidermek amacıy- la parti örgütüne ve dolayısıyla kamuoyuna bu ko- nuda AKP’yi aklamak amacına dayanan mesaj- lar vermek, elbette genel başkanın vazgeçeme- yeceği bir görevdir. Ancak o mesajların doğru olup olmadığı ko- nusunda yeni tartışmaların başlaması ve özellikle yerel seçimlerin başlıca konuları arasında yer al- ması da kaçınılmaz olacaktır. Varan bir, Şaban Dişli olayı: Erdoğan, partide yolsuzluğu asla kabul et- medik derken, mesela yakın günlere kadar ge- nel başkan yardımcısı kimliğini taşıyan Şaban Dişli’nin bu görevinden ayrılmaya zorlanmasını amaçlıyorsa, bir ölçüde doğruyu söylemektedir. Ancak, yakın çalışma arkadaşının üzerindeki ya- sama dokunulmazlığı zırhının çıkarılması için en küçük bir çaba göstermedikçe, savcılar, CHP Meclis Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğ- lu’nun bu konuda bıkmadan kamuoyuna sun- duğu suçlamalar için herhangi bir işlem başla- tamadıklarına göre, Başbakan’ın Dişli için verdiği taviz, bütün görkemi ile o yakın arkadaşı için ada- let ile zanlı arasında bir koruma kalkanı olarak dur- maktadır. Varan iki, Dengir Bey’e yönelik suçlamalar: Aynı iddialar, yine Kılıçdaroğlu’nun AKP’nin bir numaralı genel başkan yardımcısı ve Adana mil- letvekili Dengir Mir Mehmet Fırat etrafındaki suçlamaları için de geçerli değil midir? Kılıçda- roğlu, çok kısa zaman içinde kendisini ülkenin en ilgi duyulan politikacıları listesinin başına oturtan çabaları arasında Fırat hakkında da bir hayali ih- racat olayını ele almış, karşılıklı suçlamalar ve tar- tışmaların üstü adeta örtülmek istenmiştir. Ve varan 3: Hele Deniz Feneri ile ilgili olarak Alman yar- gısının Frankfurt’ta verdiği kararda vurgulanan Türkiye’de başlıca sorumlu isimler arasında yer alan Zahid Akman’dan, öncelikle RTÜK Baş- kanlığı’ndan ayrılmasına yönelik istekler karşı- sında, adı geçenin Başbakan’ın adını vererek gör- evini sürdürmekteki direnci, Erdoğan’ın Kahra- manmaraş kongresindeki yolsuzluk yapanlara meydan okuyan sözlerini havada bırakmaktadır. Kemal Kılçdaroğlu’nun adının yükselişi Politikadaki başarıları tartışılmaz olan Recep Tayyip Erdoğan, son yolsuzluk suçlamalarının ka- muoyu üstündeki etkisini en doğru şekilde ölç- mek istiyorsa, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adının sa- dece CHP içinde değil, yansız ya da başka par- tilere yönelmiş seçmenler arasında da bıraktığı etkiyi iyi izlemelidir. AKP’den çıkar sağlayan ki- milerinin yazılarında, bizim seçmenlerimizin ço- ğunluğunun yolsuzluklar karşısında yeterince du- yarlı olmadığı yolunda yapılan gözlemler, eski sa- ray dalkavuklarının padişahlara yönelik avuntu- larını andırıyor. Yolsuzluklara karşı gerçekten duyarlı olan yö- neticiler o tür dalkavukların değil, halkın eğilim- lerinin sözcüsü oldukları oranda ayakta kalırlar. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com ‘Evlilik yaşı 14’e indirilsin’ önerisi kabul edilirse bazı tecavüzcüler cezadan kurtulacak. Başörtüsü konusundaki karmaşanõn politikacõlarõn tutumu nedeniyle yaşandõğõnõ savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Alman Der Spiegel dergisine verdi- ği demeçte “Bir kadının türban ta- kıp takmaması kendi tercihidir. Karmaşa, işe politikacıların karış- ması ve bu konuyu kültürel bir olay haline getirmeye çalışmalarıy- la başlıyor” diyen Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, türbanla ilgili ulusal ve uluslararasõ yargõ kararlarõnõ unuttu. Gül’ün bir siyasi parti üyesi gibi ko- nuşmasõnõn doğru olmadõğõnõ vurgu- layan Anayasa Profesörü Erdoğan Te- ziç, “Konu, doğrudan doğruya siyasi simge haline gelmiş olan örtünme bi- çiminin kamusal alanda kullanıla- mayacağına ilişkin mahkeme kara- rıdır” dedi. Teziç, Gül’ün son değerlendirme- lerinin tarafsõz bir cumhurbaşkanõndan beklenmeyecek nitelikte olduğunu belirterek, “Zira tarafsız bir ma- kam, Türkiye’de sanki türban ya- sağını, ki kendisi yer yer başörtüsü diyor, sanki toplumun geneline yay- gın bir yasakmış gibi sunuyor” di- ye konuştu. Türbanõn kamuda siyasilerin değil, yargõ kurumlarõnõn kararlarõyla ya- saklandõğõnõ anõmsatan Teziç, şöyle de- vam etti: “Danıştay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın ka- rarlarıyla siyasi simge niteliğindeki örtünme biçiminin kamusal alanda kullanılması yasaklanmıştır. Bu- nun kadar önemli olan, İnsan Hak- ları Avrupa Mahkemesi’nin de ay- nı yönde karar vermiş olmasıdır. Cumhurbaşkanı, mahkeme içtihat- larıyla, uluslararası ve ulusal yargı kararlarıyla getirilmiş olan sınırla- mayı, sanki genel olarak başörtüsü yasağı gibi basına sunmuştur. Ken- disinin de bu kararlarla bağlı olarak daha açık, herkesin anlayacağı ve mahkeme kararlarını gölgeleme- yen bir açıklama yapması isabetli olurdu. Çünkü bu mahkeme ka- rarları, kurumları olduğu kadar kişileri de bağlar. Sayın Cumhur- başkanı da bu kararlarla bağlıdır.” Konuya siyasilerce gündeme geti- rilmiş kültürel bir olay gibi yaklaş- manõn da yanlõş olacağõnõn altõnõ çizen Prof. Dr. Teziç, “Konu, doğrudan doğruya siyasi simge haline gelmiş olan örtünme biçiminin kamusal alanda kullanılamayacağına ilişkin mahkeme kararıdır. Bu açık ve se- çiktir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuyla ilgili yeniden bir polemiğe yol açmayacak bir açıklama yap- ması, tarafsız bir makam olarak kendisinden beklenirdi. Cumhur- başkanı’nın, tarafsız bir makam olarak yargı kararları karşısında bir parti mensubu gibi yeni bir tartış- ma açması isabetli olmamıştır” di- ye konuştu. Gül, dergiyle yaptõğõ söyleşide tür- ban tartõşmalarõyla ilgili soruya şu yanõtõ vermişti: “Görevim nedeniyle parti politikası yapamam. Türban tartışması, Türkiye’nin demokra- tikleşmesi ile ilgili. Benim ülkem, la- ik ve demokratik bir ülke. Bir ka- dının türban takıp takmaması ken- di tercihidir. Ayrıca, ailelerde bu ko- nuda büyük bir karmaşa yaratıl- mıyor. Karmaşa, işe politikacıların karışması ve bu konuyu kültürel bir olay haline getirmeye çalışmalarıy- la başlıyor.” Gül, “Ancak, bazı Türkler, bunu hükümetin Türki- ye’yi İslamlaştıracağına dair bir delil olarak görüyor” anõmsatmasõ üzerine, “Ben bunu böyle görmü- yorum. Biz türban düzenlemesinde ifade ve din özgürlüğünü de içeren Avrupa kriterlerini dikkate alıyo- ruz” demişti. Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Der Spiegel’e verdiği demeçte türban konusundaki yargõ kararlarõnõ görmezden gelerek sorunu politikacõlarõn tumumuna bağlayan Gül’ün tavrõnõn tarafsõz bir cumhurbaşkanõndan beklenmeyecek nitelikte olduğunu söyledi. Türbanõn bağõmsõz ulusal ve uluslararasõ yargõ kararlarõyla kamusal alanda yasaklandõğõnõn altõnõ çizen Teziç, “Cumhurbaşkanõ’nõn, tarafsõz bir makam olarak yargõ kararlarõ karşõsõnda bir parti mensubu gibi yeni bir tartõşma açmasõ isabetli olmamõştõr” dedi. ‘Bağımsız adaylık daha şık olur’ Murat Karayalçõn’õn Ankara Anakent Belediye Başkanlõğõ adaylõğõnõ yorumlayan DSP lideri Zeki Sezer, “CHP adaylõğõ değil. Solun ortak adayõ olarak, sağõ da kucaklayabilecek biçimde bir projeyle ortaya çõkabilirse Ankara’nõn belediye başkanõ olur, olabilir” dedi. ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - CHP’den Ankara ana- kent belediye başkan adayõ olmaya hazõrla- nan SHP Genel Baş- kanõ Murat Karayal- çın, bugün DSP Genel Başkanõ Zeki Sezer’i ziyaret ederek destek arayacak. Sezer ise “Karayalçın’ın ba- ğımsız adaylığının da- ha şık olacağını, sa- dece ‘otobüs kalkõyor’ formülüyle sonuç alı- namayacağını” sa- vundu. Karayalçõn, Ankara belediye başkan aday- lõğõ için hem solda, hem de sağda destek arayacak. Karayalçõn bu kapsamda bugün ilk olarak DSP Genel Başkanõ Zeki Sezer’le bir araya gelecek. Se- zer, bu görüşme önce- sinde dün NTV’nin so- rularõnõ yanõtlarken “Tek bir partiden aday gösterilmesi sa- kıncalı olabilir. Ba- ğımsız aday olursa, Ankara’yı AKP’den kurtarabiliriz. Keşke bağımsız olsaydı, da- ha şık olurdu. Ba- ğımsız sol aday olur- sa mutlaka kazana- caktır” dedi. T ü r k i y e ’ n i n AKP’den kurtulmasõ için doğru formüller or- taya konmasõ gerekti- ğini bildiren Sezer şu görüşleri dile getirdi: “22 Temmuz’da CHP ile işbirliği yaptık. Bu, AKP iktidarından Türkiye’yi kurtar- maya yetmedi, tersine AKP yüzde 34’ten yüzde 47’ye çıktı. O iş- birliği ile ilgili piş- manlığımız, kırgınlı- ğımız yok. Ama bu- günün koşullarında artık toplumun geniş kesimlerinden oy ala- bilecek bir formül ol- malı. Mülkiyetçi poli- kalardan vazgeçebi- lirsek, AKP’den değil, birbirimizden kurtul- ma amacını taşıyan politikalardan vaze- çebilirsek sonuç ala- biliriz. Ben büyük partiyim, otobüs kal- kıyor, gelen gelir man- tığıyla bu iş olmuyor, gördük. Sayın Kara- yalçın önemli bir isim, onun ismiyle ama baş- ka kesimlerden de, sa- ğa gitmiş seçmenden de oy alabilecek bir yapıyı ortaya çıkar- mak lazım. Bu, CHP adaylığı değil. Solun ortak adayı olarak, sağı da kucaklayabi- lecek biçimde bir pro- jeyle ortaya çıkabi- lirse Ankara’nın be- lediye başkanı olur, olabilir. Ben büyük partiyim, otobüs kal- kıyor, laiklik de el- den gidiyor, herkes bana gelmek zorunda tavrı , AKP’den değil, bizden kurtulma tav- rıdır.” DEMİRAĞ’IN GÖREVDEN ALINMASI Köşk: Gerekçeyi biz hazõrlamadõk ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanlõğõ Genel Sekreterliği, Gümrük Teftiş Kuru- lu Başkanõ Erdener Demirağ’õn görevden alõnmasõna ilişkin ka- rarnamesini, yasada “olmayan gerekçe- ye” dayanarak imza- ladõğõ yönündeki ha- beri yalanladõ. Gazetemizin 14 Ekim tarihli sayõsõnda yayõmlanan “Gül’den yasadışı gerekçe” başlõklõ habere ilişkin yapõlan yazõlõ açõkla- mada, müşterek ka- rarnamelerin, bakanlõk tarafõndan hazõrlana- rak bakan ve başbakan tarafõndan imzalan- dõktan sonra Cumhur- başkanõ’nõn imzasõna sunulan idari işlemler olduğu anõmsatõldõ. Bu işlemlerin hazõrlan- masõnda belirli usul ve ilkelere uyulduğu belirtilen açõklamada, bunlardan birinin de kararnameye bir bi- yografi ve gerekçe for- mu eklenmesi olduğu dile getirildi. Açõklamada, şöyle denildi: “Habere konu olan kişinin görevden alınmasına ilişkin ge- rekçe de mezkur formda belirtilmek- tedir. Sayın Cum- hurbaşkanımızın, imzasına sunulan ka- rarnameye ekli formdaki gerekçeni- nin dışında başka bir gerekçeyle tasarruf- ta bulunması söz ko- nusu olamaz. Form- da belirtilen gerek- çeye yönelik değer- lendirmenin, ilgili ta- rafından açılan da- vada idare mahke- mesince yapılacağı açıktır. Ayrıca, ha- berde iddia edilenin aksine Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çer- çevesinde başvuran ilgiliye bir gerekçe bildirilmemiş, sadece kararnamenin ekin- de Cumhurbaşkan- lığı’na sunulan biyo- grafi ve gerekçe for- munun bir sureti gönderilmiştir.” Bahçeli, seçim startını verdi AYŞE SAYIN ANKARA - MHP’nin yerel seçim stratejisinin masaya yatõrõldõğõ 3 günlük Kõzõlcahamam kampõnda, bütün yerler- den aday çõkarõlmasõ, parti tabanõnõn ya- nõ sõra “hırsız” ve “bölücü olmaması” koşuluyla, merkez sağdan ve soldan isimlerin aday gösterilmesi kararlaştõrõl- dõ. Basõna kapalõ yapõlan toplantõlarla il- gili açõklama yapmayan Bahçeli’nin bu- günkü grup toplantõsõnda alõnan kararlarla ilgili bilgi vermesi bekleniyor. Edinilen bilgiye göre toplantõda ilk olarak grup başkanvekilleri Mehmet Şandır ve Oktay Vural, Meclis gru- bunun çalõşmalarõyla ilgili bilgi ver- dikten sonra, grubun performansõ de- ğerlendirildi. Merkez sağda ve solda “adres ara- yan” seçmen bulunduğu değerlendir- mesinin yapõldõğõ toplantõda, bulun- duklarõ bölgelerde deneyimli, merkez sağ ve soldan isimlerin de MHP’den aday gösterilmesi görüşü ağõrlõk kazandõ. Edinilen bilgiye göre Bahçeli, bu tür isimlerin siyasete devam etmek istemesi durumunda “kapıları açık tutacakla- rını” belirterek partililere, “sağınıza, so- lunuza bakın, bizim ilkelerimize ters düşmeyen herkesi kucaklayın” tali- matõ verdiği öğrenildi. Bahçeli’nin adaylar konusunda “yol- suzluklara, hırsızlığa bulaşmamış ol- ması” ve “bölücü faaliyette bulun- mamış” olmasõ koşuluna sõkõ sõkõ uyul- masõnõ istediği bildirildi. Bahçeli, toplantõda son dönemde kö- rüklenmeye çalõşõlan “Türk-Kürt ça- tışması”na dikkat çekerek, Türkiye’nin “kaos” ortamõna itilmek istendiğini söyledi. Edinilen bilgiye göre Bahçeli şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye, sosyal çatışmaya sürüklenmek iste- niyor. Dışarıdaki odaklar kadar içe- rideki yardakçılar da bunu hedef olarak benimsemiştir. MHP, dışarı- da yazılan bu senaryonun oyuncusu olmayacaktır. MHP’yi kimse iç ça- tışmada kullanamayacaktır. Biz, ül- kemizin çatışarak değil kucaklaşarak, bütünleşmesinden yanayız.” Nutuk üzerinden Osmanlõca övgüsüA N K A R A (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Recep Tayyip Erdo- ğan, “Üzülerek ifade etmek isti- yorum ki; dili- miz bugün hoy- rat bir saldırıyla yüz yüzedir” de- di. Başbakan Er- doğan, 6. Ulus- lararasõ Türk Dil Kurultayõ’nõn açõ- lõşõnda yaptõğõ ko- nuşmaya, dün İstanbul’da top- rağa verilen şair-yazar Fazıl Hüsnü Dağlarca’yõ anarak başladõ. Dağlarca’nõn dünya şi- ir tarihinde eşi görülmemiş bir birikim bõraktõğõnõ belirten Erdoğan, “İnanıyorum ki za- rif şiiri, temiz Türkçesi ile Dağlarca’nın sesi yüzyıllar boyu bu dağlarda, bu ova- larda, bu şehirlerde yankı- lanacak, gelecek nesilleri ay- dınlatmaya devam edecek- tir” dedi. Erdoğan, bugün Türk Dil Kurumu’nu kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk” adlõ eserini ya da İstiklal Mar- şõ’nõ yazan Mehmet Akif’in “Safahat” adlõ eserini anla- makta bile güçlük çeken ne- sillerin, medeniyet iddiasõn- daki herkesi düşünceye sevk etmek zorunda olduğunu be- lirtti. Erdoğan, “Dilimiz bu- gün hoyrat bir saldırıyla yüz yüzedir. Özellikle med- ya ve sanal âlemin kontrol- süzlüğü dilimiz Türkçe’nin ve diğer dillerin geleceği adı- na kaygı vericidir” ifadesini kullandõ. Başbakan Erdoğan, konuş- masõnõn ardõndan 617 bin ke- limelik sanal Büyük Türkçe Sözlüğü internette kullanõma açtõ. Törende daha sonra Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül, Türk diline yaptõklarõ katkõ- lardan dolayõ Türkiye Cum- huriyeti Liyakat Nişanõ’na la- yõk bulunan İsveçli Prof. Dr. Lars Johanson, Macar Prof. Dr. Andreas Ronatas ve Rus Prof. Dr. Viktor Guzev’e ni- şanlarõnõ taktõ ve beratlarõnõ verdi. Üç bilim adamõ daha sonra Türkçe olarak birer te- şekkür konuşmasõ yaptõ. Öte yandan Dil Derneği Baş- kanõ Sevgi Özel yaptõğõ açõk- lamada “sadeleştirme” konu- suna değindi. Özel, “AKP’li Necat Birinci, Türkçedeki bo- zulmayla ilgili olarak TBMM’de oluşturulan ko- misyonda, ‘Söylevi sadeleş- tirmek cinayettir’ demişti. Yü- ce Önder Atatürk’ün Gençli- ğe Hitabesi, Milli Eğitim Ba- kanlığı’nın (MEB) sitesinde de Türkçeleştirilmiş olarak yer alıyor. MEB cinayete or- tak mı oluyor” dedi. Gerekçeli karar haftası ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanõ Ha- şim Kılıç, AKP hakkõn- daki kapatma davasõ ile türbanõn üniversitelerde serbest bõrakõlmasõna yö- nelik anayasa değişikliği- nin iptal gerekçelerinin perşembe ya da cuma gü- nü Resmi Gazete’de ya- yõmlanabileceğini bildir- di. Kõlõç, Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin’e gündeme ilişkin açõklamalarda bulundu. AKP hakkõndaki gerekçe- li karar için Ergenekon davasõnõn ikinci iddiana- mesinin açõklanmasõnõn beklendiği iddialarõnõ ya- lanlayan Kõlõç şunlarõ söy- ledi: “Türban davasın- daki karara muhalefeti- mi yazıyorum. O bitince de AKP davasındaki ka- rara muhalefetimi yaz- maya başlayacağım. Ge- rekçeli kararlardaki asıl metnin yazımının ta- mamlandığı doğru. An- cak muhalefet yazıların- dan sonra imzalayıp Res- mi Gazete’ye göndere- ceğim.” Gül’üntürbançarpõtmasõ Türkiye’nin ‘sosyal çatõşmaya’ sürüklenmek istendiğini belirten MHP lideri, partilileri uyardõ; sağdan ve soldan ilkelerine uyan isimlerle ortak hareket edebileceklerini söyledi ZEKİ SEZER’İN TAVRI AKP DAVASI ERDOĞAN, 6. ULUSLARARASI TÜRK DİL KURULTAYI’NDA KONUŞMA YAPTI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle