28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 2008 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘İfrat – Tefrit’ “Cumhuriyet diplomasisinin her vatandaşın iftihar etmesi gereken mühim başarısı” olarak niteliyor Cum- hurbaşkanı Abdullah Gül olayı ve yorumunu şöyle sür- dürüyor: “Türkiye’ye verilen destek uluslararası top- lumun devletimize gösterdiği güvenin ve milletimize karşı beslediği dostluk ve sevgi duygularının yansı- masıdır...” Meclis Başkanı Köksal Toptan da olayı “Bu ba- şarı dünya milletler camiasında ülkemize duyulan inan- cı göstermesi bakımından büyük anlam taşımaktadır ve hepimizi çok gururlandırmıştır” diye yorumluyor. Peki bu çok mühim olay ne? Olay, Türkiye’nin 2009 – 2010 dönemi için Avus- turya, Meksika, Japonya ve Uganda ile birlikte, BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyeliğine seçilmesi. Bilindiği gibi BM Güvenlik Konseyi’nin onu geçici, beşi daimi olmak üzere, on beş üyesi var. Geçici üye- ler iki yıl görev yapıyorlar. Ve her yıl beş üye yenileniyor. Bu yıl beş üyelik için yedi aday vardı. Amerika kıtasında Meksika, Afrika’da Uganda tek başlarına aday olarak çıktılar. Yani kaç oy alırlarsa al- sınlar, başka talip olmadığı için gireceklerdi. Asya’da iki aday vardı, Japonya ve onun karşısın- da, dünya siyaset sahnesindeki yalnızlığı bilinen İran. Tabii ki İran’ın hiçbir şansı olamazdı, olmadı da... Seçim Batı Avrupa bölgesinde önem taşıyordu. Çünkü iki yer için üç aday vardı. Bunlar Avusturya, Türkiye ve İzlanda idi. Başlan- gıçta yüksek şansı olduğu bilinen İzlanda ekonomik krizle çökünce sahnede iki aday kaldı. Türkiye ve Avusturya ve tabii her ikisi de seçildi. İşte Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı tarafından göklere çıkarılan başarı olayı bu. Koşullar göz önünde bulundurulduğunda çantada keklik bir seçim. Eğer Türkiye BM Güvenlik Konse- yi geçici temsilciliğine seçilmeseydi, büyük başarısızlık olurdu. Ama seçilmek öyle abartılacak bir başarı de- ğil. BM Güvenlik Konseyi üyeliğinin önemi ne? Güvenlik Konseyi’nin BM’nin en güçlü ve yetkili or- ganı olduğu bu bağlamda kararları ancak tavsiye ni- teliği taşıyan diğer organların tersine G.K’nin bağla- yıcı kararlar aldığı bir gerçek. Kararların bağlayıcılığı da, on beş üyenin dokuzu tarafından onaylanması ha- linde oluyor. Böyle bir organda yer almak tabii ki hiç önemsiz bir olay değil. Ancak, işin bir de püf noktası var. 9/15 ora- nı, ancak beş daimi üyeden (ABD, İngiltere, Fran- sa,Rusya ve Çin) herhangi birinin karar karşısında ve- tosunu kullanmaması halinde geçerli olabiliyor. Yok- sa daimi üyelerden biri bile karşı çıkıp vetosunu kul- lansa, hiçbir karar alınamıyor. Yani burada mekanizma, “1”in “14” ü bile bloke edebilmesi esasına dayanıyor. Bu yüzdendir ki BM Güvenlik Konseyi, tarihi bo- yunca güvenlik ve barış konusunda ancak bir tane önemli karar alabilmiştir. O da 1950 yılında Kore sa- vaşına BM Barış Gücü askerleri gönderilmesidir. Bu karar da bir rastlantı, daha doğrusu, SSCB’nin diplomatik hatası yüzünden olmuştur. Sovyetler’in BM delgesi toplantıları boykot etmekte, oturumlara ka- tılmamaktaydı. ABD de bu durumdan yararlanarak Sovyet delegesinin bulunmadığı oturumda kararı çı- karmış, bulunmayan delege de veto hakkını kullan- mayınca, bağlayıcı karar alınmıştı. Unutmayalım ki o sırada Çin Halk Cumhuriyeti’nden henüz BM Güvenlik Kurulu üyesi değildi ve veto hakkına sahip üye sayı- sı da sadece dörttü. Hemen belirteyim ki güvenlik ve barışı korumakla yükümlü bulunan BM Güvenlik Konseyi’nin beş dai- mi üyesi, silah üretimi ve satışında da, dünya sırala- masında ilk beş sırayı alıyorlar. Daha doğrusu bir tek Çin, Almanya’nın arkasından altıncı sırada bulunuyor. İşte geçici üyeliğine seçildiğimiz için büyük başa- rı nutukları attığımız BM Güvenlik Konseyi ve işleyiş biçimiyle geçmişiyle böyle bir organ. Hiç kuşkusuz orada olmak kötü değil. Özellikle bi- zi ilgilendiren Kıbrıs gibi konular gündeme geldiğin- de orada bulunmak yararlı. Ama durumu abartarak, tarihte emsali görülmemiş bir başarı gibi göstermek, biraz aşağılık kompleksi gi- bi görünüyor. İfrat (bir konuda fazla ileri gitmek) ile tefrit (bir ko- nuda fazla geride kalmak) arasında kolan vurmak ne yazık ki sağlıklı olmayan bir toplumsal haleti ruhiye belirtisi. asirmen@cumhuriyet.com.tr Ergenekon davasõnõn ilk oturumunda yaşanan kargaşa nedeniyle bir arpa boyu yol alõnamadõ Duruşmaarapsaçõnadöndüİstanbul Haber Servisi - Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanõ Doğu Perin- çek’in de aralarõnda bulunduğu 46’sõ tutuklu, 86 sanõğõn yargõlandõğõ Er- genekon davasõ olaylõ başladõ. Avu- katlar, tutuksuz sanõklar, gazeteciler ve izleyiciler duruşma salonuna sõğma- yõnca kargaşa yaşandõ ve davaya baş- lanamadan ara verildi. Mahkeme he- yeti aradan sonra, tutuklu ve tutuksuz sanõklarõn ayrõ ayrõ yargõlanmasõnõ kararlaştõrdõ. Duruşma 23 Ekim’e er- telendi. Silivri Ceza ve İnfaz Kurumlarõ Yerleşkesi içinde, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce dün yapõlan duruşmaya 46 tutuklu, 28 tutuksuz sa- nõk ve avukatlarõ katõldõ. Duruşma sa- lonunun kapõlarõ saat 10.05 sõralarõn- da açõldõ. Avukatlar ve katõlõmcõlar üç ayrõ aramadan geçerek duruşma salo- nuna alõndõlar. Aramada bazõ gazete- cilerin ayakkabõlarõnõn da çõkarõlma- sõ dikkat çekti. Salona ilk önce Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Fikri Ka- radağ, Doğu Perinçek’in de aralarõn- da bulunduğu 46’sõ tutuklu, Kemal Alemdaroğlu, Ayşe Asuman Özdemir, Güler Kömürcü’nün de aralarõnda bulunduğu 28 tutuksuz sanõk alõndõ. Avukatlar tepki gösterdi Avukatlar ise kapõda yaşanan yo- ğunluk nedeniyle güçlükle içeri gi- rebildi. Duruşma salonundaki yo- ğunluk ve kargaşaya tepki gösteren avukatlar, “Böyle yargılama yapı- lamaz, cezaevi içinde yapılan yar- gılama adil olamaz” diye bağõrdõ- lar. Mahkeme başkanõ, “Salonu ra- hatlatmak için tutuksuz sanıkla- rı başka bir oturuma alsak” öne- risi getirince de, bir avukat “yargı- lama bölünemez” dedi. Sõkõyöne- tim mahkemelerinde dahi böyle uy- gulama görmediğini belirten başka bir sanõk avukatõna, mahkeme baş- kanõ, CMK’nin 250. maddesine gö- re mahkeme salonunun belli kõstas- larõnõn olduğunu anõmsatarak “Hiç- birimiz bu şartlardan memnun değiliz. Biz sıkıyönetim yargıcı da değiliz. O düşüncenizi asla ka- bul etmem. Fiili şartlar değişik olabilir ama mahkeme yapılamaz diye bir şey olmaz. Yargılamadan kuşku duymayın” dedi. Tepkileri- ni sürdüren avukatlar, adil yargõla- manõn yapõlacağõ, fiziki koşullarõ uy- gun bir mekân temin edilmesini is- tediler. Miting havasıyla yargılama Tutuksuz yargõlanan gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’un avukatõ Prof. Dr. Uğur Alacakap- tan söz alarak “Bu koşullar altın- da sağlıklı duruşma yapma ola- nağı olmadığı ortada. Ne siz layı- kıyla yargılama yapabilirsiniz ne de biz savunma yapabiliriz. Bu miting havası içinde adil yargı- lanma hakkı en büyük yarayı al- mış olur” diye konuştu. Bugünkü duruşmanõn ertelenmesini isteyen Alacakaptan, savunma makamõ ola- rak uygun şartlarda taleplerini mah- kemeye sunmak istediklerini anlat- tõ. Tutuklu ve tutuksuz sanõklar ay- rõlmadan davanõn görülmesi gerek- tiğini söyledi. Bunun üzerine Mah- keme Başkanõ, bu şartlara uygun İs- tanbul’da başka duruşma salonu bulamadõklarõnõ belirterek “Siz ne kadar şikâyetçi iseniz biz, siz ol- madan önce de şikâyetçiyiz” dedi. Salondaki diğer avukatlar da, du- ruşmanõn spor salonu gibi bir yerde yapõlabileceğini dile getirdiler. Baş- kanõn, yeni bir salonun temininin 2- 3 ay süreceğini söylemesi üzerine söz alan avukatlar, duruşma salo- nuna girerken avukatlõk kimlik kart- larõnõn, bilgisayarlarõnõn ve cep te- lefonlarõnõn alõnmasõna da tepki gösterdiler. Tutuklu sanõk Aydın Yüksek de, Zekeriya Öztürk’ün avukatõ Yaşar Ağınsu’ya tepki gös- tererek “Yeter be!” diye bağõrdõ. Tepkiler ve yaşanan kargaşa sürer- ken saat 10.40 gibi duruşma salonun boşaltan mahkeme başkanõ, salonun duruşma yapõlmasõna müsait olma- dõğõnõn gözlendiğini ifade etti. Baş- kan, bu durumun heyetce incelenip karar verilmesi için duruşmaya ara verdiğini açõkladõ. Gerekçe güvenlik Verilen aranõn ardõndan saat 13.30’da duruşmaya devam edildi. Yargõlamanõn bundan sonra da Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda yapõlmasõna karar veren mahkeme he- yeti, buna gerekçe olarak “kampus içindeki güvenliğin sağlanmasının, sanıkların cezaevinde bulunması ve başka yerlere nakilleri durumunda sağlık sorunları yaşayabilme ihti- mallerini” gösterdi. Tutuksuz sanõk ve vekillerini, daha sonra dinlemek üzere salondan dõşarõ çõkaran mah- keme heyeti, duruşma salonunun bi- tişiğindeki alanõ da duruşma salonu olarak kabul ederek izleyicileri bu ala- na aldõ. Buraya daha sonra monitör kurulmasõna karar verdi. Mahkeme başkanõ, tutuksuz sanõklara “Hiçbir hakkınız zayi olmayacak. Buna emin olabilirsiniz. Size gerekli teb- ligat en kısa zamanda yapılacak” dedi. Mahkeme başkanõnõn anonsunun ardõndan tutuksuz sanõklar, yakõnla- Cumhuriyet avukatlarõnõn verdiği dilekçenin sonucu perşembe günü görüşülecek Gazetemizin müdahil olma talebi İstanbul Haber Servisi - Ga- zetemiz avukatlarõnõn, Ergenekon davasõna müdahil olarak katõlma talebi 13. Ağõr Ceza Mahkemesi heyeti tarafõndan perşembe günü karar verileceği belirtildi. Gazete- miz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarõ İlhan Selçuk, Ergenekon davasõ savcõlarõ hakkõnda davayla ilgisi olmayan bilgilere iddianamede yer verdikleri, kişilik haklarõna saldõrõda bulunduklarõ gerekçe- siyle dava açmõştõ. Gazetemizin İmtiyaz Sahibi Cumhuriyet Vakfõ ve gazetemizi yayõmlayan Yeni Gün Haber Ajansõ da, “haksız it- ham” ve “mesleki itibara saldı- rı” gerekçeleriyle, soruşturmayõ yürüten savcõlara açtõklarõ davada 100 bin YTL’lik tazminat tale- binde bulunmuştu. Soruşturma kapsamõnda sabaha karşõ gözaltõna alõndõktan sonra tutuksuz yargõlanmak üzere ser- best bõrakõlan gazetemiz başyaza- rõ Selçuk ile gazetenin imtiyaz sahibi olan Cumhuriyet Vakfõ, Ergenekon davasõyla ilgili iddia- nameyi hazõrlayan Cumhuriyet savcõlarõ Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın aleyhine ayrõ ayrõ dava açtõlar. Selçuk’un avukatlarõnõn İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdikleri dava dilekçesinde, sav- cõlarõn davayla ilgili olmayan bil- gilere iddianamede yer vererek “Selçuk’u karalama ve küçük düşürme”nin amaçlandõğõ ileri sürülmüştü. Polis memurlarõnõn Selçuk’a “İlhan abi” diye hitap etmesinin bile savcõlar tarafõndan “suç kanıtı” olarak gösterildiği- nin vurgulandõğõ dilekçede, da- vayla ilgisi olmayan, özel yaşamõ ilgilendiren birçok konunun dos- yaya konulduğunun altõ çizilmiş- ti. Selçuk, maddi tazminat yerine kararõn gazetelerde ilanen yayõm- lanmasõnõ talep etmişti. Gazetemizin İmtiyaz Sahibi olan Cumhuriyet Vakfõ ile gaze- teyi yayõmlayan Yeni Gün Haber Ajansõ AŞ’nin tüzelkişiliği adõna avukatlarõmõz Akın Atalay, Bü- lent Utku ve Tora Pekin de sav- cõlar aleyhine toplam 100 bin YTL’lik manevi tazminat iste- miyle İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açmõştõ. Taz- minat davasõnõn dilekçesinde, savcõlarõn sanki Ergenekon Dava- sõ’nda Cumhuriyet gazetesinin tüzelkişiliği yargõlanõyormuşçasõ- na, gazeteye yönelik haksõz, hu- kuka aykõrõ, ticari ve mesleki iti- barõna saldõrõ oluşturan ithamlar- da bulunulduğu belirtilmişti. Avukatlar, ayrõca davaya müdahil olmak için 13. Ağõr Ceza Mahke- mesi’ne de başvurmuşlardõ. rõ ve avukatlarõ salonu boşalttõ. ‘Yargıca güvenimiz yok’ Avukat Kemal Kerinçsiz ve avukatõ ise üye yargõç Sedat Sami Haşıloğlu’nun mahkeme heyetin- den çekilmesini talep etti. Soruş- turma kapsamõnda tutuklamalarõn yüzde 40’õnõn bu yargõç tarafõndan yapõldõğõnõ belirterek yargõca olan güvenlerini yitirdiklerini sözlerine eklediler. Avukat Kerinçsiz, mes- leki çalõşmalarõ nedeniyle burada tu- tuklu olduğunu belirterek şu anda hem sanõk hem de müdafi sõfatõnõ taşõdõğõnõ belirtti. Kerinçsiz, mah- kemeden müdafi bölümüne geçerek savunma görevini yapmasõnõ izin vermesini istedi. Çağdaş Hukukçular Derneği İz- mir Şubesi de, derneklerinin bazõ sa- nõklar tarafõndan hedef gösterildi- ğini belirterek müdahil olmak iste- di. Anayasa Mahkemesi yargılamalı Ulusal Kanal Genel Yayõn Yö- netmeni Ferit İlsever’in avukatõ Mehmet Cengiz, İP yöneticileri hakkõnda iddianamede yer alan suçlamalarõn siyasi parti çalõşmalarõ kapsamõnda olduğuna dikkat çek- ti. Cengiz, bu iddialarõn yargõla- masõnõn Anayasa Mahkemesi tara- fõndan yapõlmasõ gerektiğini be- lirterek İP’liler hakkõndaki dosya- nõn ayrõlarak Anayasa Mahkeme- si’ne gönderilmesini istedi. Yargõ- lama koşullarõnõ da eleştiren Cen- giz, “Cezaevi duvarları arkasın- da yargılama yapılması adil yar- gılanma ilkesiyle bağdaşmaz. An- cak Hitler Almanyası’nda görü- lecek bir uygulama bu. Cezaevi duvarları arkasında bu yargıla- manın sürdürülmesi sanıklara karşı psikolojik savaşın devamı- na neden olur” dedi. Avukat Cen- giz, davayõ izlemek üzere gelen ba- zõ kişilere cezaevi kampusu çevre- sinde yanlõş istikamete girdikleri ge- rekçesiyle arkalarõndan 3 el ateş edildiğini ileri sürdü. Yargõlamanõn sanõk avukatlarõnõ, tutuklu tutuksuz tüm sanõklarõ ve izleyicileri içine alacak şekilde, fiziki şartlarõ uygun olan bir mekânda, örneğin yargõya tahsis edilecek herhangi bir spor sa- lonunda yapõlmasõnõ talep etti. ‘Anayasa Mahkemesi’ne emir veremezsiniz’ Söz alan tutuklu sanõklardan İP Genel Başkanõ Perinçek de, İP’in iddianamede suç örgütü olarak ni- telendiğini belirterek “İddiaların hepsi parti kapatma nedeni ola- rak tanımlandı. Siz bu iddialara bakamazsınız. Anayasa Mahke- mesi’ne emir veremezsiniz. Ben bu konuda kitap yazan tek hu- kukçuyum. Bizimle ilgili belgeleri Yargıtay’a yollayacaksınız. Hu- kuka aykırı telefon dinlemeleri- ni de yollayın. Biz hepsinin he- sabını veririz” dedi. Mahkemenin bu konuyu ciddiyetle incelemesini isteyen Perinçek, İP’e ilişkin yar- gõlamanõn Anayasa Mahkemesi ta- rafõndan yapõlmasõ gerektiğine dik- kat çekti. H AB E R VE FO T O Ğ RAFL AR: HATİCE TUNCER, ÖZLEM GÜVEMLİ, HİLAL KÖSE, VEDAT ARIK Prof. Şebnem Korur Fincancı, bazõ sanõklarõn kendisi hakkõndaki kişisel verileri usule aykõrõ edindikleri gerekçesiyle davaya katõlma talebinde bulundu. İHD İstanbul Şubesi, Hukukçular Der- neği de müdahil olma talebinde bulundu. Avukat Siracettin Irmak, DTP’li milletvekilleri Ahmet Türk, Akın Birdal, Sabahat Tuncel ve Diyar- bakõr Belediye Başkanõ Osman Baydemir adõna davaya müdahil olma dilekçesi sundu. Eşi Savaş Buldan’õn ölümüne ilişkin Pervin Buldan’õn müdahil olacağõnõ belirten Irmak, Musa Anter, Silopi kayõplarõ diye bilinen Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in yakõnlarõnõn da davaya katõl- ma taleplerinin olduğunu belirtti. İ H D V E D T P ’ D E N M Ü D A H İ L O L M A T A L E B İ ‘Amaçtepkileriengellemek’ Silivri Cezaevi önünde toplanan yaklaşõk 2 bin 500 kişi, davanõn burada görülmesinin çağdaşlõkla bağdaşmadõğõnõ belirtti İstanbul Haber Servisi - Kamuo- yunun uzun süredir heyecanla bekle- diği Ergenekon davasõnõn görüldüğü Silivri Ceza ve İnfaz Kurumlarõ Yer- leşkesi önünde dün sabah hayat erken saatlerde başladõ. Çeşitli illerden oto- büs ve özel araçlarõyla Silivri’ye ge- len yaklaşõk 2 bin 500 kişi cezaevi kampusu önünü panayõr yerine çevirdi. Verimli bin dönümü aşkõn birinci de- rece tarõm arazisi üzerine inşaa edilen cezaevi kampusuna toprak yoldan ulaşan yurttaşlar, su, yiyecek ve tuvalet gibi temel ihtiyaçlarõnõ karşõlamakta zorlandõlar. Kampus önünde sabah 07.00 sõra- larõnda toplanmaya başlayan grup, Ergenekon soruşturmasõ sanõklarõna destek sloganlarõ attõ. Grup, Gazete- miz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarõ İlhan Selçuk, İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu ve İş- çi Partisi Genel Başkanõ Doğu Pe- rinçek’in, Kanal Biz sahibi Tuncay Özkan’õn fotoğraflarõnõn bulunduğu pankartlar açtõ. Ergenekon soruştur- masõ sürecindeki yayõnlarõyla dikkat çeken Kanaltürk ve Samanyolu tel- evizyonu da protesto edildi. Grup, Sa- manyolu televizyonunun canlõ yayõn aracõ önünde de bir süre sloganlar at- tõ. Sanõk yakõnlarõ, davanõn kent mer- kezinen bu denli uzaklõktaki bir tar- ladaki cezaevinde görülmesine tepki göstererek özetle şunlara söylediler: “Davayı böylesine bir yere taşı- yarak, bu davaya yönelik tepkiler, protesto gösterileri engellenmek is- tenmektedir. Çağdaş hiçbir ülkede böylesine bir dava, böylesine bir alanda görülmez ve görülmesi ka- bul edilemez. Davanın cezaevinde görülmesi sanıkları suçlu gibi gös- termektedir. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Bize ek külfetler çıka- rarak sindirmek istiyorlar. Zaman gerçek suçluları ortaya çıkaracak- tır.” Davayõ takip etmek için günler ön- cesinde Silivri’de başta Trakya Grand olmak üzere çeşitli otellerde karargâh kuran yazõlõ ve görsel basõn, dün de ce- zaevine gelen tutuksuz sanõk ve de- mokratik kitle örgütü yöneticileri ve temsilcileriyle görüşmek için birbir- leriyle yarõştõlar. Davanõn Silivri’de görüleceğinin kesinleşmesinin ardõndan gazeteci- lerin ve sivil toplum kuruluşu temsil- cilerinin ihtiyaçlarõnõ karşõlayacakla- rõ yönünde açõklamalarda bulunan Silivri Belediyesi’nin ise hiçbir ha- zõrlõğõnõn olmamasõ dikkat çekti. Kam- pus önünde Türk bayraklarõ ve ay yõl- dõzlõ atkõlarõn satõldõğõ standlar kuruldu. İP’liler ise Doğu Perinçek’in ceza- evinde yazdõğõ “Ergenekon ve Glad- yo” adlõ kitabõnõ tanõtarak, satõşõnõ yap- tõlar. Cezaevi’nin önünde toplanan yurttaşlar sloganlarla tepkilerini gösterirken yoğun güvenlik önlemi dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle