24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 21 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Suat Özbilgi: “Fetoş‘a yeşil kart vermişler. ABD’ye o kadar hizmetten sonra kırmızı kart gösterecek değillerdi ya!” Yabancılar Türkiye’yi terkediyormuş... Niye ki? Memleket onların değil mi! Musibet Erol Barutçugil: “Ankara’da solda birlik için bin nasihat değil bir musibet yeterli oldu!” Kucak Zekai Buluç: “Kucakta oturup şeffaflığı savunan gazeteciler önce kimlerin kucağına oturduklarını açıklamalıdır!” Hayıf Ahmet Önen: “Dünyayı vuran ekonomik krize ‘bizde yok’ dersen, seni vuran teröre dünyanın duyarsız kalmasına hayıflanamazsın!” YağmurDeniz Yüksek Yerilim Hattı erdincutku@yahoo.com Frankfurt’ta attığımız nutuklarla kitap fuarını hitap fuarına çevirdik! Sağcılar cennete gidecek çünkü... İSTANBUL’DA Pendik İlçe Müftüsü Süleyman Aktaş’ın, geçen Şeker Bayramı’nda Pendik Merkez Camisi’ne bayram namazına gelenlere verdiği vaazdan yeni haberimiz oldu; “solcular”ın haberi olsun istedik. Müftü efendi Kuran’daki bazı surelerden bazı ayetler okuduktan sonra şöyle buyurmuşlar: “Anlaşılmaktadır ki eshabulyemin ve ashabulşimal vardır. Eshabulyemin yani sağdaki topluluklar, sağcılar, iyi huylu, güzel, merhametli ve iyiliksever insanlardır. Onlar cennetliktir, yerleri cennettir. Eshabulşimal ise adından da anlaşılacağı gibi soldaki topluluklardır. Yani adı üzerinde, onlar şimaldir, solcudurlar. Şimdi hoca efendi bayram sabahı sağcılar, solcular diyerek siyaset yapıyor diyecekler, varsın desinler. Ben demiyorum, Kuranıkerim’deki ayetler bunu söylüyor. Gerçek bu, ben de bu gerçeği ifade ettim.” Gerçek neymiş; müftünün kestiği biletlerle dini çıkarlarına alet ederek siyaset yapan sağcılar cennete gidecekler; dinin kutsal değerlerini siyasete alet etmeyen solcular cehennemi boylayacak. - Karayollarında hız sınırı artacakmış... “Canavarı doyurmak lazım!” BIYIKLARI terlemiş midir bilmiyorum ama 15 yaşındaki Yamaç Kona’nın yüreğinin çarptığını ve gözlerinin parladığını anlıyorum; “Türkiye’de alevlenmesi gereken Kemalist ideoloji” diye haykırdığını duyuyorum: “Türkiye’de yürütülen karşıdevrim sürecini durdurmak için örgütlenmeliyiz. Tekrar Atatürk ilke ve devrimlerine tam bağlı, bu ilkelerden ödün vermeyen bir devlet yapısı için güçlenmeliyiz. Örgütlenmeden kastım; halk gücünü arkamıza alıp, halka gerçekleri anlatmak ve bir bilgi iletimi sağlamaktır. Bu süreçte gerçekleri insanların görmesini sağlamak temel amaç olmalıdır. Bir diğer amaç ise savunduğumuz Atatürk Türkiye’sine gelecek saldırılara genel ve gerekirse sert tepkiler vermek olmalıdır. Biz Kemalistlerin en büyük sorunu ise devamlı olarak daha küçük parçalara bölünmemiz. Hep bir liderlik savaşımı içinde olmamız, büyük kitlelere hitap eden toplumsal bir oluşum yaratmamızı engelleyen faktörlerden biri. Eşitliği, paylaşımı bilmiyoruz. Bunu aşarsak birçok kapının açılacağına, daha fazla insana ulaşacağımıza inanıyorum. Biz Kemalistlerin gerçekleştirmesi gereken örgütlenmeyi yüksek bir ekonomik ve stratejik destekle Amerika ve geçmişi sindiremeyen Avrupa gerçekleştirmiştir. Bir yandan örgütlenmeyi gerçekleştiren bu dış mihraklar, bir yandan da ülkenin kuruluş ideolojisi Kemalizmi yıpratma çalışmalarına girişmişlerdir. Tüm Kemalist kurumları karalama kampanyaları yürütülmüştür. Pek çok Kemalist aydın bu kampanyalardan fazlasıyla nasibini almıştır. Tüm bu ve benzeri faaliyetler yürütülerek halk Kemalist ideolojiden, ülkemizin kuruluş ideolojisinden soğutulmaya çalışılmıştır. Halk her zamanki gibi kandırılmaya çalışılmış ve bir nebze olsun başarılmıştır. İslamcılık bir ülkeyi yok etmek için ABD ve Avrupa tarafından kullanılabilecek en etkili araçtır. Şu an emperyalist güçlerin güdümündeki İslamcı maskelilerin iktidarda olması; bizim akıl ve bilim olan Ata’mızın manevi mirasına sahip çıkamadığımızı gösterir. İşte bu talihsiz gidişe engel olmanın tek yolu örgütlenmektir. Örgütlenip halka yayılmaktır, ses duyurmaktır, çalışmak ve çabalamaktır, halkı bilgilendirmektir.” Bir genç GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM ABD’de Başkanlık Yarışı ve Kıskançlıklarım... Hem de ne kadar kıskanıyorum, inanamazsınız. En önemli nokta şu: Bu seçimlerle ilgili partilerin yaptık- ları büyük kongrelere, toplantılara bakıyorum. Özel- likle demokratların, yani bizim ülkedeki sosyal de- mokratların bölgesine benzer bir alandaki seçmen- lerin, Obama ile beraberken yaşadıkları büyük coş- kuyu kıskanmamak mümkün mü? Vazgeçtim halkın Atatürk gibi bir öndere gösterdiği sonsuz gönül ba- ğını, demokrasi tarihimizdeki İsmet İnönü ve Ecevit mitinglerini 1980 öncesinden şahsen hatırlıyorum... İşte Obama taraftarları, bana o sahneleri hatırlatıyorlar! Sınırsız bir aidiyet duygusu, coşku ve sönmeyen al- kışlarla liderinin peşinden gitmek! Ne kadar özlemi- şiz bunları... Sokakta yöneltilecek her soruya vere- ceğiniz cevabı bilmek, delegelerini atayan değil, de- legeleri tarafından her eyalette seçilen bir başkan, ka- pılarını sonuna kadar açmış bir parti... Amerika’da Demokratlar kanadında belirli rüzgâr- lar vardır. John F. Kennedy, Robert Kennedy ve Clinton rüzgârları... İşte Obama, buna benzer bir ha- va yakaladı. Cumhuriyetçilerin sertlik yanlısı tavırla- rına dur demek için, emekten ve özgürlüklerden ya- na olan ve halkını sürükleyebilen bir lider. Her ne ka- dar ABD’ye baktığımızda bizim için Cumhuriyetçi ve Demokratların birbirinden pek farkı yok görünse de, o ülkenin kendi gerçekleri içinde, Demokratlar “libe- ral-sol” düşünceyi temsil ederler. Zenci hakları, emekten yana sloganları, kürtaj ve kadın hakları, ba- rış çağrıları hep onlardan gelmiştir. İşte şimdi Oba- ma, çizdiği imaj ve siyahi ailesiyle bugün ABD’de “JFK’vari” heyecanı ateşleyebildi. Siyasal zenci hareketi deyince ABD’de ilk akla ge- len 19. yüzyıl öncüsü Frederick Douglass ve 1955’te otobüste ilk defa yerini bir beyaza vermeyi reddederek bu ırkçı yasanın değişmesini, ünlü zenci lider Martin Luther King’in de çağrısı sayesinde sağlayan Rosa Parks, King’in ünlü barış “rüyaları”ndan daha sert ta- vırlarıyla tanınan Malcolm X ve onlardan sonra ha- tırlanan tek zenci siyasetçi Jesse Jackson... Con- doleezza Rice mı? Hadi canım sen de! İşte şimdi, halen Kenya’da oturan babaannesiyle, gençliğinde dinlediği rock’un yanı sıra marijuana ve kokain aldığını itiraf etmesiyle, dünyayı gezerek bü- yümesiyle, internet ve yeni kuşakla gelen büyük ile- tişim ağıyla, eli maşalı zenci güzeli karısı Michelle ve hatta son “asistan sevgili” dedikodularıyla, 1961 doğumlu Obama, 21. yüzyıl Kennedy’si olmaya ha- zırlanıyor. O kadar çok benzerlikleri var ki! Her ikisi de Harvard mezunu, başkanlık öncesi birer bestseller çı- karmışlar, geleneksel liderlerden farklı olarak, tüm me- tinlerini umut, tarihsel alıntılar ve şiirlerle süslüyorlar. Her ikisi de ABD’nin dünyadaki imajının savaş dışın- da anılmasını, ülkelerinin sevilmesini istiyorlar. Yani umudun korku ve şiddeti yenmesi lazım. Bush’a kar- şı yarışan ve kaybeden Demokratlar, bu ünlü Kennedy kumaşından değillerdi... Obama kazanırsa, “kitle imha silahlarını bulmak bahanesiyle bir milyon kişiyi imha etmeye giden” bir ABD görmeyeceğimizi umu- yorum. İran dahil herkesle masaya oturmaya hazır, “konsensus” arayışına son derece önem veren bir baş- kan adayı var karşımızda. 2002’de “Bush seçilirse dün- ya kana bulanır” diye yazmıştım. Yaşananlar malu- munuz. Bugün “Obama kazanırsa, dünya büyük sa- vaşlardan uzaklaşır” diye bir ümit taşıyorum. Öte yandan bu şartlarda dahi, her şeyin çok iyi gi- deceği ve Amerikan emperyalizminin hepten yok ola- cağı gibi bir durum tabii ki söz konusu değil. Olsa ol- sa, Amerika’nın us dışı boyutlardaki çıkarcılığının, bu insani baskı ile törpüleneceğine ve bunun dünyaya ne de olsa fayda sağlayacağına inanıyorum, hepsi bu. Öte yandan Bush Irak’a girmeseydi ve bir milyon ki- şi hayatta olsaydı, bunun basit bir detay olduğunu söy- leyebilecek kimse var mı? Dünyanın önünde bir fırsat var: Yeniden dünya sa- vaşları kapılara dayanmadan, Ortadoğu’ya alçakça saldırılar düzenlenmeden, dünya yeni kanamalar geçirmeden, “Bush sendromu”ndan kaçmak! Umu- yorum bu fırsatı, Amerikan halkı, Obama ile yakalar ve bir dönem tarihe gömülür... PERİHAN ERGUN Fazıl Hüsnü DAĞLARCA Türk şiirinin tepelerindeki en ulu çınardı. 1914 İstanbul doğumlu, - 20. yüzyıl şiirimizi etkileyen birkaç ad (Y. Kemal, A. Ha- şim, N. Hikmet, O. Veli de.. aynı önemdedir.) arasında Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya özel bir yer ayrılması gerekir. Sü- vari Yarbayı babasının gö- revleri gereği Orta ve Güney Anadolu’nun havasında bü- yümüş; O da babası gibi Tarsus Koleji’nden sonra Kuleli Asker Lisesi’ne girerek piyade subaylığıyla emeklili- ğine kadar yurdunu ve hal- kını tanımayı sürdürmüştür. Daha 13 yaşındayken kale- me aldığı hikâyesiyle Adana yerel gazetesinin yarışma birinciliğini alarak edebiyatın da askeri olacağını kanıtla- mıştır. Giderek Varlık, Yücel, Kültür Haftası edebiyat der- gilerindeki dizeleriyle göze çarpıcı beğeniler kazanmış- tır. 30 Ağustos 1935’te “Ha- vaya Çizilen Dünya” adlı ilk kitabını yayımlatmıştır.Ya- şamı boyunca “Türkçem be- nim ses bayrağım’dır” diye- rek hep onunla nefes alıp vermiştir. Anılarımda en kı- vandığım bir yer de O’nunla Tepebaşı’nda Çatma Mescit Sokağı’nın karşılıklı iki kö- şesinde komşuluğumdur.. Ne kadar erken kalkarsam kalkayım, evi havalandırmak için pencereyi açtığımda Dağlarca’nın üç katlı tarihi evin en üstteki küçük oda- sında, masasında çalışmak- ta olduğunu ve hemen bana eliyle verdiği selamıyla da günümün iyi geçeceğine ina- nırdım.. Bir de Pertevniyal Li- sesi’nde öğretmenliğim dö- neminde, okulun tam karşı- sında açtığı kitaplığa şiir tut- kunu öğrencilerimle sık sık uğrardık. Sohbetleriyle ço- cuklarımıza büyük şairi tanı- malarının mutluluğunu ya- şatırdım. Ben de ortaöğrenim sıra- larındayken üste adını yaz- dığım şairlerimizin yanında Dağlarca’nın epik, didaktik, felsefi duygularla coşku ya- ratan lirik dizelerinin tutku- lusuydum. Öğrencilerime öy- küyü Sait Faik’le, şiiri de Dağlarca’nın güzel ve arı Türkçesiyle sevdirdiğime -onların da onaylarıyla- ina- nıyorum. Hakk’a yürüyüşünü bizler gibi kendisi de pek ka- bullenemezdi. Şöyle ki; Kim aldatmış bu kadar in- sanı Ki kimsecikler aldırmıyor ölüme Ölüm, ey göklerden büyük, Sığdıramıyorum gönlüme Nasıl, yaşamayı bırakmak nasıl, Bir memleket mi bu, bir el- bise mi ki? Ben nasıl yok olurum, an- lamıyorum, Dünya yok olabilir belki.. Yok olmadın ki sevgili Dağlarca.. Türk şiirinde hep yaşayacaksın. Öldüğün gün bile Onur Konuğu olduğu- muz Frankfurt Kitap Fua- rı’nın ikinci gününde oraya adınla düşerek Türk şiirinin onuru olduğunu kanıtladın. Fuarda bulunan Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Gü- nay, övünçle büyük portre- nin önüne borçluluk çiçeği- ni bırakmış. Kutlarım. Ken- disinden bir borçluluğun da yerine getirileceğini ummak istiyorum: Geçen hafta so- nunda Ağa Han ödüllü büyük çevreci mimarımız Nail Ça- kırhan’ı da yitirdik. O’nun sevgili eşi Prof. Halet Çam- bel’e Sayın Günay başsağ- lığı dilerken istemini sordu- ğunda; Kastabala antik ken- tini yaratıp oraya gönül veren kişi olarak, o değeri yok edeceği kesin olan çimento fabrikası kurulmasını engel- lemesini varedişçisilik hak- kıyla istemiş. Bunu ben de birkaç kez yazdım. Çünkü; tarihi ve kültürel değerleriy- le bir ülke ancak övünerek yaşayabilir. Üzüntülü ve bunalımlı bir hafta içinde sevindirici bir olayı da yaşadık. Sayın CHP Genel Başkanı Baykal, ana muhalefete yakışır bir tavır- la, SHP Genel Başkanı Sayın Murat Karayalçın’a Ankara Belediye Başkanlığı’nda be- raberlikle yerel seçime katıl- mayı önerdi. Anakentin Me- lih Gökçek derdinden bu yolla kurtulabileceği inancı- nı ortaya koydu. Çünkü; çok başarılı bir yerel yönetim başkanıyken, Sayın Erdal İnönü’nün, SHP Başkanlı- ğı’ndan ayrılırken yerine Ka- rayalçın’ın geçmesi istemine uyarak, Ankara Belediye Başkanlığı’ndan ayrılmasıy- la Anakent büyük yara al- mıştı. Bu yara giderek kangren- leşti. Karayalçın her zaman- ki özverisiyle (başarılı oldu- ğu SHP Genel Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı, Dış- işleri Bakanlığı’nı hiç du-rak- samaksızın terk edip, CHP ile birleşerek Sosyal Demo- kratları büyütme amacını ta- şıdığı gibi) şimdi de inandığı birliktelik için önemli bir işe soyundu.Tüm sosyal demo- krat ve demokratların bera- berliğiyle bu hayırlı iş bitiril- melidir. DSP’nin Eskişehir ile Or- dulu başarılı başkanları da bu beraberlikten nasibini alma- lıdır. Bu başarı sağlanabilir- se, Atatürk Cumhuriyeti’nin de gerici faşist yönetimden kurtulabilmesinde atılacak çok güçlü bir ilk adım ola- caktır. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 21 Ekim Hizmetli SESSİZ SEDASIZ (!) Bir Ulu Çınar Daha Devrildi HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Yağõ alõn- mõş süt, yo- ğurt ya da peynire veri- len ad. 2/ Trabzon’un Akçaabat il- çesinde bir göl... Müjdeli haber. 3/ İs- kambildeki maça rengine verilen bir başka ad... Spor karşõlaş- masõ. 4/ Üstten sağa doğru eğik olan ba- sõm harfi... Radyum elementinin simge- si. 5/ Hizmet hay- vanlarõnõn tõrnakla- rõna çakõlan demir parçasõ... Teori. 6/ Bir tarõm aracõ... Letonya’nõn başkenti. 7/ Dilbilgisindeki sözcük türlerinden biri... Tavlada “bir” sayõsõ. 8/ Çöl bölgelerinin yanõ başõnda yer alan, çalõ ve ku- rakçõl ağaççõklarõn oluşturduğu bitki topluluğu. 9/ Tantal elementinin simgesi... Bir tür bağõm- sõzlõğõ olan büyük il. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Güzel ötüşlü bir kuş. 2/ Eylemleri olumsuz yapmakta kullanõlan ek... Bir yapõnõn damõnda, çevresi ve üstü açõk yer. 3/ Atlarõn ayaklarõnda görülen ve çabuk yürümelerini engelleyen has- talõk. 4/ Erişmiş, ulaşmõş... Yer jimnastiğinde, vücudun yatõş pozisyonundan ayaküstü duruma geçmesini sağlayan hareket. 5/ Dar, uzun ve ha- fif bir yarõş kayõğõ... Demiryolu. 6/ Sahip... Bi- rinin duygularõnõ okşayacak biçimde davrana- rak onu elde etmeye çalõşma... Eski Mõsõr’da gü- neş tanrõsõ. 7/ Bir şeyin fiyatõnõ artõrma... İran’õn para birimi. 8/ Artvin yöresine özgü, “düz ho- ron” da denilen bir halk oyunu. 9/ Mõsõr unuy- la yapõlan yağlõ bir yemek. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K O N S O M E F A S İ Y A R A R V E S A N İ Y E U L A K İ T S Ş O P A R R O K T S L A L O M A C E P A S A L K İ N E L İ C E A T E Ş T A Ş 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bedri.baykam@gmail.com Faks: 0212 227 34 65
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle