09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 2008 SALI 10 DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR Fethiye-Kalkan’dan İsviçre’ye! BERN - İsviçre ile Fethiye-Kalkan arasında tarihe dayalı ilginç bir ortak nokta var! Fethiye-Kaş arasındaki bölgede İÖ 2. yy’da kurulan “Likya Birliği” 23 kentten oluşuyordu. Her kent, nüfus oranıyla Likya Birliği Meclisi’nde tem- sil ediliyordu. Kalkan yakınındaki Pa- tara, Likya’nın başkentiydi. Likya Bir- liği kentlerinden gelen seçilmiş tem- silciler Patara’da “bulefterion (meclis binasında)” toplanıyordu. Birlik başkanı bir yıllığına seçiliyordu. Kadınlar da temsilci seçiliyorlardı. İsviçre, 26 kantondan oluşan ve İs- tanbul’un yarısı kadar (7.5 milyon) nüfusa sahip bir “konfederasyon (bir- lik)”. Likya Birli- ği’nden farklı ola- rak iki meclisli… Birinde nüfus orantısı, ötekisin- de kantonların temsili geçerli… Bern İsviçre’nin başkenti… Seçil- miş temsilciler Bern’deki meclis binasının iki ayrı kanadında topla- nıyor. “Konfederasyon Başkanı (Cum- hurbaşkanı)” bir yıllığına seçiliyor. Şimdiki Başkan 2003’te de başkanlık yapmış olan Pascal Couchepin. İs- viçre hükümeti, Couchepin’in baş- kanlığında yedi bakandan oluşuyor. “Şansölye (başbakan)” yalnızca idari işlerle görevli… Bakanların dördü ka- dın… Bakanlar da bir yıllığına seçili- yorlar. Dünyanın, “demokrasinin beşiği” dediği eski Atina’da kadınlar seçile- mezken, dünyada adı fazla duyul- mamış Likya Birliği’nde kadınlar da meclise seçiliyorlardı. Kaldı ki Likya’da herhangi bir kişiye “kim olduğu” so- rulduğunda “önce kentinin, sonra an- nesinin adını” söylerdi. Çünkü anne- lik “kesin”, babalık “tartışma” götü- rebilirdi! Ayrıca Atina’da başkanlığa as- ker getirilebiliyor ve ölünceye kadar koltuğa kazık çakabiliyordu. Sonra da buna günümüz Batısı’nda “Atina Demokrasisi” deniliyordu! Fransız siyasal düşünürü Baron Montesquieu, “Yasaların Ruhu” kita- bında “yasama, yürütme, yargı” için “kuvvetler ayrımı” ilkesini ortaya at- makla kalmamış, “Likya Birliği’ni an- tik dünyanın en mükemmel demokra- sisi olarak” da övmüştü. Günümüzde Montesquieu’nun “3Y” kuralına “yayın” olgusunu da ekleyerek “4Y” dememek için bir neden olmasa gerek. Kaldı ki ABD Anayasası’nda “eya- letlerin (kentler)” temsilini öngören iki meclis sisteminin benimsenmesinde, dönemin Maliye Bakanı Aleksandır Hamilton ve James Madison’un da “Federal Yazılar” makalelerinde “Lik- ya Birliği’ni” örnek göstermelerinin et- kisi biliniyor. İsviçre’ye döne- cek olursak… “Konfederasyon (birlik)”, değişik dil, mezhep ve ulus gibi tarihsel olu- şumlarından do- ğan 26 “kantonu (Likya’da kent karşılığı)” bir çatı altında topluyor. Ancak kantonlar gerçekte ül- kenin yönetiminden ve demokrasi- sinden temel sorumlu siyasal gücü oluşturuyor. Yönetim, yetki ve so- rumluluk tıpkı Likya Birliği’nde başkent Patara yerine kentlerde olduğu gibi, İsviçre’de de Bern’de değil, kanton- ların elinde bulunuyor. Yönetim, te- peden sokağa değil, sokaktan tepe- ye doğru etkinleştiriliyor. Gereğinde ülkede herhangi bir konuda 100 bin imza toplandığında anayasa deği- şikliğinin kapısını aralayan ve sıkça görülen herhangi bir “referandumla” noktalanabiliyor. Örneğin 1992’de İsviçre’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğinin, sokaktaki referandumla reddedilme- si siyasacılarca “kara gün” olarak tanımlanmıştı. İsviçreliler, Likya Birli- ği kökenli, bu sisteme “doğrudan de- mokrasi” diyorlar. Türkiye ile İsviçre arasında, yoğun alışveriş Türkiye’nin onda biri kadar bir nüfusa sahip bu ülkenin lehine işliyor. 2001’de bu ülkeye yaptığım son ziyarette İsviçre -Türkiye ara- sındaki alışverişte Ankara yaklaşık bir milyar İsviçre Frankı (İF) açık ve- riyordu. Bu açık, 2007’de 2 milyar İF’na yaklaşmış. Türkiye, İsviçre’ye 2004’te 528 bin İF’ı dışsatım yaparken, bu rakam yüzde 27.2 oranında bir artışla 2007’de 859.3 milyara yükselmiş. Buna karşılık aynı yıllar kıyaslandı- ğında İsviçre’nin Türkiye’ye satışı ise yüzde 13.7 artışla 2.639 milyara ulaşmış. Türkiye’nin bu ülkeye dışsatı- mındaki artış hızı İsviçre’nin bize sa- tışına kıyasla iki katıydı, ama açık Türkiye’nin aleyhine iki katı daha fazla gerçekleşmişti. Bu farkı bir başka biçimde de yorumlayabiliriz. İsviçre, Türkiye’nin 10. büyük pazarı. Buna karşılık Tür- kiye, İsviçre’nin mal aldığı ülkeler sıralamasında 16.! Türkiye, bu ülke- den en çok kim- yasal madde, ilaç, makine ve özellik- le tekstil makineleri alıyor. İsviçre’nin Türkiye’deki yatırımları 2002’deki 1.042 milyar İF’dan 2006’da 2.107 milyara çıkarak iki- ye katlanmış. Türkiye’deki yabancı yatırımlar sıralamasında, İsviçre 400 firmayla toplam değerde 4. sı- rada. Ancak, Türkiye bu ülkenin dış yatırımlarında ilk otuza bile gire- meyecek kadar az pay alıyor. Ge- çen mayısta “çifte vergilendirmenin” kalkması ile İsviçre’nin ülkemizde- ki yatırımlarında artış bekleniyor. İs- viçre’de 20 bini “çifte vatandaşlığa” sahip olan 75 bin Türk yaşıyor. 2002 Martı’nda Ankara’ya “Baş- kan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı” olarak iki şapka ile gelen ve ertesi yıl ilk kez “Başkan” seçilen Pascal Couchepin’in o ziyaretinde bu ti- caretin meyvelerini topladığı bu ra- kamlardan anlaşılıyor. Couchepin, 2. kez başkan seçilmiş olarak, İs- viçre’nin Türkiye’de büyükelçilik açmasının 80. yıldönümünü kutla- ma amacıyla 7 Kasım’da Anka- ra’ya geliyor. Couchepin, yıllardır yılan öykü- süne dönen ve Hasankeyf’i sular al- tında bırakacak olan Ilısu Barajı konusunda da görüşmeler yapa- cağını açıkladı. İsviçre, Almanya, Avusturya ve İngiltere’den oluşan bir uluslararası “konsorsiyum (şirketler birliği)” barajın finansmanını sağla- yacaktı. Ancak, Hasenkeyf’in sula- rın altında kalması, halkın göçe zorlanması gibi nedenlerle İngilte- re bu birlikten çekilmişti. Altı yıl önce Couchepin Ankara’ya geldiğinde Ilısu Barajı’na ilişkin dos- ya çantasındaydı, yine çantasında olacak. Makamında bu konudaki bir sorumuza Türk hükümetinden, “ba- rajın risk sigortası, Hasankeyf tarih- sel mirasının korunması, halkın göç durumunu ve çev- re sorunları” hak- kında bilgi isteye- ceğini söyledi. An- laşılan Ilısu Barajı, bu ziyaretten son- ra artık İsviçre’nin de gündeminden düşebilecek. Bu- nun yerine Türkiye üzerinden geçecek “Trans Adriya- tik” ve Nabuko boru hatları yeni gün- dem oluşturacak. Türk TÜSİAD’ına denk konum- daki “Economiesuisse” temsilcisi- nin verdiği bilgiye göre İsviçre’de 2007’de büyüme hızı yüzde 3.1 ol- muş. Temsilci, Türkiye’deki artış hı- zının daha yüksek oluşundan öv- güyle söz etti. İsterseniz bu övgü- nün yersizliğini bir kıyaslama ile de- ğerlendirelim. İsviçre’nin kişi başına ulusal ge- liri (satın alma gücüyle) 2007’de yaklaşık 35 bin dolar. Yüzde 3’lük büyüme ile İsviçre’de bir yılda kişi başına net artış 1000 doları aş- makta, buna karşılık 9 bin dolarlı Türkiye’de ise yüzde 4.5’le 400 doları ancak bulmakta. Bir başka deyişle, iki ülke arasındaki kalkın- ma makası, dış ticaret açığında ol- duğu gibi gittikçe açılmaktadır! İsviçre ile makas açılıyor! Türkiye’ye İsviçre’den gelen tu- rist sayısının 220 bini aşması ile bu ülkede Türkiye’nin daha yakından tanınması amacıyla ilişkilere kültü- rel boyutun da eklenmesi gün- demde. İki ülkenin cumhurbaşkanlarının himayesinde, Ankara’nın da mali katkısı ile 1 Kasım- 6 Aralık arasın- da İsviçre’nin çeşitli kentlerinde değişik Türk kültür etkinlikleri dü- zenlenecek. 38 konserde Fazıl Say, Burhan Öçal, Mercan Dede gibi ünlü ad- lar çalacaklar. 11 tiyatro ve 11 ba- le gösterisini 60 Türk filmi tamam- layacak. Çeşitli edebiyat toplantı- larının yanı sıra, aralarında gazete- miz çizeri Behiç Ak’ın yapıtlarının da yer alacağı 4 ayrı sergi de beş haftalık programı zenginleştirecek. Bir milyon Avro’ya mal olacağı açıklanan bu etkinlikler, bir anlam- da gelecek yıl tıpkı Frankfurt’ta ol- duğu gibi Cenevre’de açılacak “Ki- tap Fuarı’nın” baş konuğu olacak Türk yayınları için de önemli bir or- tam yaratacak. İsviçre’de 5 hafta Türk kültürü! Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 NATO’nun raporunda, bölgedeki sõkõntõlarõn çözümü için Ankara adres gösterildi: TürkiyeKafkaslar’dakilitülke MAHMUT GÜRER ANKARA - NATO’nun ekim ayõ bülteninde yayõmlanan “Kafkasya Ra- poru”nda, bölgede ortaya çõkan sõkõntõ- nõn çözümü için kilit ülkenin Türkiye ol- duğu ifade edilirken bölgedeki enerji kay- naklarõnõn ABD’nin stratejik olarak dik- katini çektiği belirtildi. Raporda, Erme- nistan ile Türkiye arasõnda bir yakõnlaş- ma olduğuna dikkat çekilse de Erivan yö- netiminin Moskova’yõ Ankara’ya karşõ kullandõğõ ve Ermenistan’õn kapalõ Tür- kiye sõnõrõnõn Rus askerlerince korunduğu bilgilerine yer verildi. 45 sayfalõk raporda, Rusya’nõn Gür- cistan’a müdahalesinin ardõndan ortaya çõkan durum ve bölgedeki enerji kay- naklarõnõn önemi anlatõldõ. Raporda Gür- cistan, Ermenistan ve Azerbaycan’nõn si- yasi bakõmdan son durumlarõna değini- lirken Türkiye’nin her 3 ülke için de ki- lit rol oynadõğõ vurgulandõ. Raporda yer alan unsurlardan bazõlarõ şöyle: Kafkasya farklõ yollarla Rusya’nõn ciddi etkisi altõndadõr. Ermenistan, halen çözümsüz olan Dağlõk Karabağ sorunu konusunda Türkiye’ye karşõ Rusya’yõ ya- nõna çekmeye çalõşmaktadõr. Rusya, Karadeniz enerji kaynakla- rõ ve enerjinin aktarõm yollarõ konusun- da etki sahibi olmak istemektedir. Bunun yanõ sõra Kuzey Kafkasya, ABD ve AB’nin de stratejik olarak dikkatindedir. Ermenistan’õn Türkiye ve Azer- baycan sõnõrlarõnõ Rus askerleri koru- maktadõr. Ermenistan’daki Rus askeri sa- yõsõnõn yaklaşõk 3 bin 500 olduğu düşü- nülmektedir. Bunun yanõ sõra Erivan yönetimi bu askerler ve askeri üslerin var- lõğõnõ, bölgesel saldõrõlardan korunmak için garanti olarak görmektedir. NATO ve ABD, Türkiye’nin Güney Kafkasya üzerindeki etkisini, Dağlõk Karabağ sorununun çözümü konusunda oldukça büyük ve önemli olarak değer- lendirmektedir. NATO ve ABD de Tür- kiye’nin bölgedeki büyük sorunlarõnõn çö- zümünde etkin olabilir. Türkiye bölgede Azerbaycan ve Gür- cistan ile çok yakõn ilişki içerisindedir. Bunun yanõ sõra Türkiye, ülkedeki Rus- ya ve İran etkisini kõrmak için Ermenis- tan ile de bazõ ilişkiler kurmaya başla- mõştõr. Azerbaycan, Türkiye’yi Erme- nistan ve Rusya’ya karşõ en önemli müt- tefik olarak görmektedir. Gürcistan bir süredir Türkiye’de ya- şayan yaklaşõk 1 milyon ve İran’da ya- şayan 50 bin Gürcü kökenli konusunda iki ülke ile de iyi ilişkiler kurmaya ça- lõşmaktadõr. Türkiye, Gürcistan’õn birinci ticari partneridir. Bunun nedenlerinden bi- ri de Azerbaycan üzerinden gelen pet- rol ve doğalgazõn Karadeniz’i Gürcistan üzerinden geçmesidir. Yeni doğalgaz ve petrol proje- lerinin de yine bu yol üzerinden geçmesi planlanmaktadõr. ‘ABD ve AB şart’ Türkiye’nin Kafkaslar’daki karmaşayõ önlemek için, “İstik- rar ve İşbirliği Platformu” adõ altõnda bir arayõşõ bulunmaktadõr. Bu kapsamda, Türkiye Başba- kanõ Recep Tayyip Erdoğan, Rusya, Gürcistan ve Azerbay- can’a gitmiştir. Bu projenin ama- cõ, ekonomik ortaklõk ve enerji güvenliğinin sağlanmasõdõr. An- cak bu projenin yürüyebilmesi için içerisine ABD ve Avrupa Birliği’nin de dahil edilmesi ge- rekmektedir. Türkiye Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, geçen eylül ayõn- da Dağlõk Karabağ sorununun çözümü için Ermenistan ve Azer- baycan’õ ziyaret etmiştir. Bu kapsamda Türkiye’nin Minsk Grubu’na yardõmcõ olmasõ bek- lenebilir. ABD ve AB, Hazar Geçişli Doğalgaz Projesi ile Nabucco (Türkiye AB Doğalgaz Boru Hat- tõ) projelerine destek vermektedir. Uluslararasõ enerji güvenliği, an- cak ABD, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’õn ortak hareket et- mesiyle Avrasya hidrokarbon kaynaklarõnõn dünya pazarlarõna ulaşmasõnõ sağlayabilir. İran’da casus güvercin şüphesi Dış Haberler Servisi - İranlõ güvenlik görevlileri, Natanz nükleer tesisleri yakõnlarõnda iki güvercini casusluk şüphesiyle “tutukladı”. Reformcu çizgideki İtimad-õ Milli gazetesinin haberine göre, güvercinlerden biri, İsfahan eyaletindeki Keşan kentinde bir gülsuyu üretim yerinde yakalandõ. Adõ açõklanmayan bir güvenlik yetkilisi, güvercinin üzerinde metal halkalar ve görünmez sicimler bulunduğunu kaydetti. Ayağõnda mavi bir halkayla görünmez sicimler taşõyan siyah bir güvercinin de ay başõnda yakalandõğõnõ söyleyen yetkili, güvercinlerin nerede tutulduğu konusunda bilgi vermedi. Natanz nükleer tesislerindeki uranyum zenginleştirme faaliyetleri ABD başta olmak üzere Batõlõ ülkelerin tepkisini çekiyor. Bu faaliyetlerin durdurulmamasõ nedeniyle İran’a BM tarafõndan yaptõrõmlar uygulanõyor. Nükleer faaliyetinin askeri amaç taşõdõğõ iddialarõnõ reddeden İran ise geçen yõl ABD’yi nükleer programõ hakkõnda casusluk yapmakla suçlamõştõ. Raporda, Kafkasya enerji kaynaklarõnõn ABD için stratejik önem taşõdõğõ vurgulanõrken Türkiye’nin Güney Kafkasya üzerindeki etkisine dikkat çekildi. Aynõ raporda, Ermenistan’õn Rusya’yõ Türkiye’ye karşõ kullandõğõ da belirtildi. Chavez-Penn arasında su sızmıyor ABD’li ünlü aktör ve yönetmen Sean Penn bir yıl aradan sonra yeniden Venezüella’ya giderek Devlet Başkanı Hugo Chavez’le bir araya geldi. İkili önceki gün birlikte başkent Caracas’a 400 kilometre uzaklıktaki Cumana’da doğalgaz boru hattı tesislerini gezdi. Geçen yıl ağustos ayında Venezüella’ya giderek Chavez’le görüşen Penn, Bush yönetimi karşıtı söylemleriyle tanınıyor. Chavez, Penn’in geçen yılki ziyareti sırasında da Oscar ödüllü ünlü oyuncunun ABD’nin Irak işgaline yönelik eleştirilerini büyük bir memnuniyetle karşılamıştı. (Fotoğraf: AFP) Natanz yakõnlarõnda yakalanan güvercinlerin üzerinde metal halkalar ve görünmez sicimler bulunduğunu söyleyen güvenlik görevlisi, güvercinler nerede tutulduğu konusunda bilgi vermedi Nüfus cüzdanımı ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. ESAT ERKAN 29.09.2008 tarihinden itibaren nüfus Cüzdanõmõ kaybettim. Hükümsüzdür. ŞERİFE DABAĞOĞLU İthalat İhracat
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle