22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 2006 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr AYŞEGÜL YÜKSEL SAHNEDEN YAZI ODASI SELİM İLERİ Yazarımızın yazısı elimize ulaşmadığı için yayımlayamıyoruz. Güzel bir oyun gördüm... Yazının başlığındaki belirlemeyi yineliyorum. Güzel bir oyun gördüm. Ankara Sanat Tiyatrosu’nun 2005 2006 tiyatro dönemi için hazırladığı ‘Don Kişot’u. Nesi mi güzeldi oyunun? Hem içeriği, hem de biçimi. Sahnelenişi, dekor, kostüm, ışık tasarımları, oyunculuğu... Sahne olayını oluşturan tüm öğelerin tam da gerektiği gibi kullanılmış olması... En önemlisi, bir buçuk saatlik malzemesi olan oyun metninin, sahnede tam bir buçuk saat içinde dile getirilip seyircinin tiyatrodan zamanında azat edilmesi... ‘Seyirciyi azat etmek’ de ne demek oluyor? Son ‘on yıllar’ın ‘postmodernizm’ fırtınası içinde, bir tek ana düşünce üstünde yoğunlaşan metinlere dayalı sahne olaylarının yavan kaçacağı kaygısı, yönetmenleri pek çok farklı anlam boyutuna açılmaya, oyuncu kişi becerilerinin tümünü de devreye sokan ‘çokeklemli’ ve ‘çokbiçemli’ göze ve kulağa fazlaca seslenen, bu nedenle de ‘seyretme’ süresinin ikiye, belki de üçe katlandığı bir sahneleme anlayışına yöneltti. İzleme yoluyla bir seferde algılanma hedefini güden tiyatro olayına yüklenen ‘ek anlam’ boyutları, sahne zamanının aşırı biçimde uzamasına neden oluyorsa (seyircinin başı, dişi, ayakları ya da beli ağrımaya başlıyor, karnı acıkıyor, uykusu geliyor, sahneyle olan bağlantısı kopuyorsa) ortada ‘seyirciyi tiyatroda tutsak eden’ bir durum var demektir. Daha önce de belirlediğim gibi, ‘Don Kişot’ (Maceralarının Dostları Tarafından Temsili) kendini seyircinin algılamasını kanırtmadan seyrettiren, sahne zamanını tutumluca kullanan temiz bir çalışma. Doğu Alman kökenli yazar Hans Ostarek’ten Yücel Erten’in çevirdiği ve Rutkay Aziz’in sahnelediği yapıt, ‘oyunsu’ bir kurgu üstünde biçimlendirilmiş. ‘Teatral’ özelliği, Cervantes’in ünlü karakterinin öyküsünün onun dostları tarafından ‘amatörce bir yalınlık’la yansılanmasından kaynaklanan, günümüz dünyasına ilişkin çok önemli çağrışımları barındıran, dram yazarlığının gerektirdiği ‘ekonomik’ olma koşuluna uygun olarak yazılmış bir tiyatro metni. Oyun içinde oyun İKİ OYUNLA GİDİYOR Hans Ostarek’ten Yücel Erten’in çevirdiği ve Rutkay Aziz’in sahnelediği yapıt, ‘oyunsu’ bir kurgu üstünde biçimlendirilmiş. nkara Sanat Tiyatrosu’nun yeni yapımı ‘Don Kişot’ Doğu Almanya kökenli Hans Ostarek’in imzasını taşıyor. Rutkay Aziz’in yalın görsel işitsel öğelerin kullanımıyla sahnelediği oyun, günbegün ‘çıkarcılık’ batağına saplanan insanlığa ‘idealizm’ seçeneğini sunuyor. Oyun bu akşam İstanbul seyircisiyle buluşacak. Kadın (Ebru Saçar) ve yeğeninden (Aylin Saraç) oluşan alçakgönüllü yakınlarını bırakmıştır. Böylece Mançalı Şövalye, Cervantes’in kurmaca karakteri olmaktan çıkartılarak gerçekten yaşamış bir ‘düş adamı’ konumuna yerleştirilmektedir. Okuduğu kahramanlık romanları sonucunda paslı zırhını kuşanarak ‘seyis’i, domuz çobanı Sancho ile yollara düşüp çılgın serüvenlere koşan ve çiftliğinde ölen bu yaşlı soylunun anısı dostları tarafından yaşatılacaktır. Sancho’nun, efendisinin yaşadıklarının yansılanması yolundaki önerisi üstüne, Sancho Don Kişot’a, Meyhaneci Sancho’ya, öteki kişiler de ‘oyun’a girip çıkarak serüvende yer alan tiplere dönüşürler. Gerçeklik düzleminden ‘oyun’ düzlemine geçilmiştir. ‘Oyun’ düzlemine geçilmezden önce ‘köylü’ kimliklerine uygun biçimde konuşan ve davranan kişiler, Don Kişot’un öyküsünü ‘yansılama’ aşamasında acemilik çekerler. Oyunun hafif güldürü dozu bu aşamada belirlenir. Sancho sesini ve görüntüsünü değiştirerek Don Kişotlaşırken, Meyhaneci’nin dile gelecek serüveni Sancho gibi birinci elden yaşamadığı için Mançalı Şövalye’nin ‘seyis’ine dönüşmesi sorun oluşturur. İki ‘oyuncu’nun kendilerini yansıladıkları serüvene kaptırdıkları aşamada ise Sancho, efendisi Don Kişot ile, Meyhaneci de Sancho ile bütünleşmiş, Mançalı Şövalye’nin ‘düş’ü de günümüzün gerçekleriyle karşı karşıya gelmiştir. Yalın görsellik işitsellik A Don Kişot ölmüş ve gömülmüş, geride Sancho (Hakan Salınmış), Meyhaneci (Erol Demiröz), Berber (Cengiz Sezgin), Kâhya Berna Cömert’in dekor ve giysi tasarımı da Mançalı Şövalye’nin gerçek dünyasını çev releyen kırsal ortamdaki gerçek malzeme kullanılarak ‘oyunsu’ bir yaklaşımla oluşturulmuştur. Çuvaldan perdeler, ahırdan bulunmuş eski bir eğer, samantahta karışımı yapıntı at ve eşek, Berber’in bakır tası... Yirmi dört kısa tablodan oluşan oyundaki zaman/uzam geçişlerini Murat Atmış’ın ışık düzeni ve Osman Kaya’nın efektleri belirlemektedir. Ostarek’in oyunu, ‘çıkarcılık’ olgusunun ‘uluslararasıtoplumsalbireysel’ düzeyde tek ‘belirleyici’ olduğu günümüz dünyasının belki de en çok gereksinim duyduğu yitirilmiş ‘idealizm’ olgusunu yücelten bir ‘mesel’ özelliği taşımaktadır. Don Kişot, ‘altın bir çağın düşlerini bu dünyaya’ getiren kişidir. ‘Altın çağ... O zamanlar insanlar ‘benim’ ve ‘senin’ sözcüklerini bilmedikleri için altın çağ. Her şeyin herkese ait olduğu o çok eski çağ.’ Belli ki yazar Ostarek, sosyalist ‘ideal’in çöktüğü dönemin eleştirisini de katmış oyununa... Rutkay Aziz’in son yıllardaki en başarılı reji çalışması olduğunu düşündüğüm ‘Don Kişot’ yapımında, sahne olayını oluşturan öğelerin birbiriyle incelikle kaynaştığı, buna karşılık, izleyicinin algılamasını ana düşünceden uzağa kaydıracak buluşlardan kaçınıldığı görülüyor. Oyunculuk böylece rahatça soluk alıp verebiliyor. Yalın hareket düzeni de yanlış algılamalara yol açabilecek bir ‘görsellik’ten uzak. Buna karşılık, Sancho’nun Don Kişot’a dönüştüğü sahnede olduğu gibi bir dolu başarılı ‘görsel’ öğe kullanılmış. Oyunu görsel işitsel açıdan daha çarpıcı kılma çabası, Don Kişot’u grotesk yapma, Sancho’yu da gülünçleştirme tehlikesini içerebilirdi. Rutkay Aziz dengelerini güzel kurmuş. İstanbul ile Ankara ve başka turne kentleri arasında mekik dokuyan Aziz’in yardımcısı Füsun Oruç Akay tarafından da titizlikle korunan bu dengeler, Hakan Salınmış Erol Demiröz ikilisinin oyunu dingin bir akış içinde götürmelerini sağlıyor. Öte yandan, Aylin Saraç ve Ebru Saçar, rolden role geçtikleri için olacak, gerektiğinden tiz seslerle konuşuyorlar. Oyuncuların oyuna geç ısınması da üstesinden gelinmesi gereken bir başka sorun. AST’ın ‘Don Kişot’u iki gün için İstanbul’da. Oyunu bu akşam izleyebilirsiniz. İzleyin derim. Lütfen Kızımla Evlenir misiniz? Bakırköy BT Kocaeli’nde... Kültür Servisi Bakırköy Belediye Tiyatroları İstanbul seyircisi tarafından beğenilen ‘Lütfen Kızımla Evlenir misiniz?’ ve ‘Sezuan’ın İyi İnsanı’ adlı oyunlarını Kocaelili sanatseverlerle buluşturacak. Kocaeli Şehir Tiyatrosu da karşılık olarak, sezonun iddialı oyunlarından ‘İçerdekiler’i Bakırköy’de oynadığı gibi, diğer iddialı oyunları ‘Tartuffe’’ü de 15 Şubat’ta Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda sahneleyecek. Muzaffer İzgü’nün kaleme aldığı, Burak Karaman’ın yönettiği ‘Lütfen Kızımla Evlenir misiniz’, yarın akşam saat 20.00’de Halk Eğitim Sahnesi’nde Kocaeli seyircisiyle buluşacak. Oyun, kocası öldükten sonra tüm hayatını kızını evlendirmeye adayan bir annenin evlenmeye karşı direnen kızıyla giriştiği mücadeleyi mizahi bir üslupla ele alıyor. Ayşe Demirel, Fidan Tek Koşar, Üstün Asutay, Çetin Etili ve Emre Kınay gibi usta sanatçıların rol aldığı oyunun dekor ve kostüm tasarımı Ayçin Tar’a, müziği Tolga Çebi’ye ve ışık tasarımı da Murat İpek’e ait. Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın Kocaeli seyircisi için oynayacağı ikinci oyun olan ‘Sezuan’ın İyi İnsanı’ ise 22 Şubat günü saat 20.00’de SDKM’de sahnelenecek. Nietzsche ağlar da film olmaz mı? ? Kültür Servisi Irvin D. Yalom’un çok ses getiren kitabı ‘‘Nietzsche Ağladığında’’ beyazperdeye taşınıyor. Millennium Films, uluslararası alanda çok beğenilen Irvin D. Yalom’un ‘When Nietzsche Wept’ (Nietzsche Ağladığında) adlı kitabının haklarını satın aldı. Film için çalışmalar başladı. Yönetmenliğini Pinchas Perry’nin yapacağı filmin senaryosunu da Perry yazacak. Çekimlerine mart ayında Avusturya ve Litvanya’da başlanması hedeflenen filmin oyuncu kadrosu ise henüz belli değil. Kitap, 19. yüzyılın en büyük filozoflarından Friedrich Nietzsche’nin psikanalizin kurucularından Viyanalı doktor Josef Breur’la düşsel karşılaşmasını ve aralarında gelişen olayları konu alıyor. Doç. Dr. Hülya Tezcan yazdı Şehzadeler, hanım sultanlar nasıl giyinir, ne yer ne içerler? Kültür Servisi Aygaz’ın 1997 yılından bu yana yayımladığı kültür ve tarih eserlerinin sekizincisi olan, Doç. Dr. Hülya Tezcan’ın hazırladığı ‘‘Osmanlı Sarayının Çocukları: Şehzadeler ve Hanım Sultanların Yaşamları, Giysileri’’ adlı kitap, tarihseverlerin beğenisine sunuldu. Topkapı Sarayı Müzesi’nin katkılarıyla hazırlanan kitapta, altı yüzyılı aşkın süre dünya tarihine yön veren Osmanlı saraylarında büyüyen, çocuk yaşta büyük önem ve güce kavuşan şehzade ve hanım sultanların yaşamı farklı bir açıdan ele alınıyor. ‘‘Osmanlı Sarayının Çocukları: Şehzadeler ve Hanım Sultanların Yaşamları, Giysileri’’, 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar geçen Ahmet Kocabıyık’ın bağışı yurtdışı bursu olarak kullanılacak BİFO’dan genç sanatçılara destek Kültür Servisi İş dünyasında ikinci kuşağın tanınmış isimlerinden Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık genç müzisyenlere destek amacıyla yeni bir uygulamanın öncüsü oldu. Kocabıyık, Borusan Filarmoni Orkestrası’yla yoğun bir çalışma içinde, orkestra yönetmesini öğreniyor. Bu çalışmanın nedeni de Borusan’ın, klasik müziğe katkı olarak düzenlediği yeni etkinlik. 9 Şubat Perşembe akşamı Lütfi Kırdar Konser Salonu’nda yapılacak ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın sahneye çıkacağı ‘Özel Konser’de, George Bizet’nin ‘Carmen Uvertürü’ seslendirilirken orkestrayı Ahmet Kocabıyık yönetecek. Kocabıyık, 25 bin Avro bağışta bulunarak bu ayrıcalığa hak kazandı. Bağış parası klasik müzik alanında yetenekli bir gencin yurtdışı eğitiminde kullanılacak. Borusan’ın ‘Özel Konser’i iş dünyasının, medyanın ve toplumun seçkin Toplumsal Tarih’in yeni sayısı çıktı ? Kültür Servisi Toplumsal Tarih dergisinin yeni sayısı çıktı. Derginin bu sayısı da biyografilerden tarih metodolojisine, yakın tarihten ‘mikro tarih’e, Avrupa’daki tarih tartışmalarından Türkiye’deki tarihçiler arasında hala uzlaşısı sağlanamamış, perdesi aralanmamış meselelere kadar geniş bir yelpazede tarih severlere hitap ediyor. Bu sayıda, Murat Belge, Zafer Toprak, Ayşe Hür, Salih Özbaran, Esra Danacıoğlu Tamur, Rıdvan Akar, Brian Johnson, Edhem Eldem, Nuran Yıldırım gibi isimlerin yazıları yer alıyor. Toplumsal Tarih’in bu sayıda okuruna bir de hediyesi var. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Toplumsal Tarih Yayın Kurulu üyesi Yavuz Selim Karakışla’nın, Osmanlı’nın ünlü delisi Pazarola Hasan Bey’in hikayesini kaleme aldığı ve dönemin delilerle ilgili algısı hakkında bilgiler verdiği makalesi, 80 sayfalık bir ek kitap olarak sunuluyor. GazeteciYazar Rıdvan Akar yarım yüzyıldır yaşanan aşknefret ilişkisinden ilginç anekdotlar aktarıyor. Esra Danacıoğlu Tamur, içinde İtalyanlar, İngilizler, Yunanlılar, Almanlar, Amerikalılar ve Türklerin de bulunduğu, şimdiye kadar pek dillendirilmemiş bir trajediyi belgeleriyle anlatıyor. Kitapta 250’den fazla fotoğraf yer alıyor. dönemde, Osmanlı saray çocuklarının doğumlarından aile içindeki statülerine, eğitim, düğün gibi sosyal yaşam olgularına, giyimkuşamlarına, portre fotoğraf ve tablolardan mühür gibi kişisel eşyalarına kadar pek çok konuya değiniyor. 250’den fazla fotoğrafın yer aldığı kitap, Osmanlı saray yaşantısının tarih kitaplarında çok işlenmemiş bir yönünü sunuyor. Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı yönetecek. isimlerinin katılımıyla her yıl yinelenecek. Bağışta bulunan bir işadamı hem Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı yönetmek, hem de Türkiye’de klasik müziğin gelişimine katkıda bulunmak ayrıcalığına sahip olacak. BİFO’nun bu yeni uygulaması, 1948’de çıkarılan ve ülkemize Suna Kan, İdil Biret gibi evrensel sanatçılar kazandıran ‘Harika Çocuklar Yasası’na benzer bir yöntemin özel sektör kurumlarının katkılarıyla yeniden canlandırılma çabası olarak değerlendirildi. Burton dijital karakter ? LONDRA (BBC) 1984’te ölen efsane oyuncu Richard Burton, Jeff Wayne’in ‘Dünyalar Savaşı’ adlı albümünün sahne uyarlaması için dijital olarak canlandırılacak. Wayne’in özgün yapıtında anlatıcı olan Burton’ın ses kaydı ise caanlandırmayla eşzamanlı olarak kullanılacak. Wayne’in 1978 tarihli bu albümü, HG Wells’in ‘Dünyalar Savaşı’ adlı yapıtının müzikal uyarlaması olarak çok beğenilmişti. Tüm dünyada 400 milyon satan albüm, Steven Spielberg, George Lucas ve Alfred Hitchcock’un yer aldığı seçici kurulca ödüllendirilmişti. Wells’in klasikleşen 1953 tarihli yapıtı ‘Dünyalar Savaşı’ ise, geçenlerde Spielberg’in yönettiği yeniden çevrimiyle gündeme gelmişti. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. TUNA GÜRCOŞKUN CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle