Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 D
Ü N UGÜNE
Cumhuriye<
SPOR
Arnavut Bahri, Süleyman'a dedi ki
"Bre atlayalım denize, çıkalım kıyıya"
Ik yabanĞ futbolcu
yüzerek geldi
wovyet
bandıralı bır gemi
Boğaz'dan
geçerken
küpeştede iki
Arnavut
konuşuyordu.
"Bre Bahri, ne
güzelmiş bu
IstanbuL
atlayalım denize,
çıkalım kıyıya ne
dersin..."
Süleyman
düşünceliydi.
"Bre çıksak da
yakalarlarsa bizi
gönderirler
geriye, çanımıza
ot tıkarlar." Bahri
daha
cesaretliydi..
"Yok be yavu,
hadi gel, ben
atlayacağım..."
Daha sözünü
tamamlamıştı ki
attı kendini
Boğaz'ın
sularına,
Süleyman'ın
düşünecek hali
yoktu, o da atladı
Bahri'nin
arkasından.
ABDÜLKADİR YÜCELMAN
1950 yılının bir eylül gecesi. Sovyet
bandıralı bir gemi Boğaz'dan geçerken kü-
peştede iki Arnavut konuşuyordu. "Bre Bah-
ri, ne güzelmiş bu IstanbuL. atlayalım de-
nize, çıkalım kıyıya ne dersin..." Süleyman
düşünceliydi. "Bre çıksak da, yakalarlarsa
bizigönderirlergeriye, çanımıza ot tıkarlar."
Bahri daha cesaretliydi.. "Yok be yavu, ha-
di gel, ben atlayacağım..." Daha sözünü
tamamlamıştı kı attı kendini Boğaz'ın sula-
nna, Süleyman'ın düşünecek hali yoktu, o
da atladı Bahri'nin arkasından. Gece ka-
ranlığında yüzerek çıktılar kryıya, polise tes-
lim oldular. "Biz iltica ettik..." Gemide;
Sovyetler'de, Macaristan ve Çekoslovak-
ya'da maç yapmaya giden Arnavutluk Ulu-
sal Futbol Takımı'nın futbolculan vardı. Ama
Arnavutluk takımı artık iki eksikti.
Bağcılar işi bitirdi
Şişman adam yazı-
hanesindekı mükellef kol-
tuğunda, karşısındaki ada-
mı dikkatle dinliyordu:
"Müslim Ağabey. vallahi
ikisi de milli takım futbol-
cusu, çok da iyilermiş."
Kottuğundan hafrfçe kıpır-
dayan şişman adam, "Va-
ni kaçırmayalım mı" de-
d\."Kaçırmayalım be
abi..." Şişman adam ka-
rar vermişti: "Alın getirin
buraya..."
İki Arnavut, Bahri ile
Süleyman'ı Fenerbahçe'nin meşhur yöne-
ticilerinden Müslim Bağcılar'ın karşısına
getirdiler. Müslim Bey sordu: "Adın ne?
"Bahri Kavaya" ötekıne de sordu: "Yase-
ninki?" "Süleyman Vafi". Müslim Bağcılar,
Arnavut olduğu için bu iki futbolcu ıle gayet
iyi anlaşmıştı. Sonuçta, "Istanbul'da Fener-
bahçe gibi bir takımda futbol oynamak is-
ter misiniz?"e geldi iş, hemen anlaştılar.
Müslim Bağcılar bir Fenerbahçe hay-
ranıydı ve nesi var nesi yoksa Fenerbahçe
için harcayacak kadar da Sarı-Lacivert renk-
lere bağlıydı. Bahri ile Süleyman'ı alıp Fe-
nerbahçe kulübüne götürdü, "Bakın baka-
lım biz bunlan takıma alıp oynatabilirmiyiz?"
dedi. Araştırdılar, yönetmeliklere göre bır
sakınca yoktu. Imza attılar ve Bahri Kava-
ya ile Süleyman Vafi, Fenerbahçe'nin yurt-
dışından transferettiği ilk yabancı futbolcu-
lar oldular. Bahri ile Süleyman bir yıl Fener-
bahçe'de oynadıktan sonra göçmen statü-
sü ile Avustralya'ya gıttiler ve orada yerleş-
tiler. Onlardan bir daha hiçbir haber alına-
madı.
ilk ihraç futbolcumuz kim?
İlk ithal futbolcular iki Arnavut Bahri ile
Süleyman... Ya ilk ihraç malı futbolcumuz kim?
Arnavutlann geldiği 1950, aynı zamanda ilk
Türk futbolcumuzu da Avrupa'ya gönderdi-
ğimiz yıl oldu. Türkiye'de henüz profesyonel-
lik olmadığı için hiçbir futbolcumuzun bon-
servis gibi ken-
dılerıni bağla-
yan bır belgesi
yoktu. Avrupa
ıse savaştan
yeni çıkmıştı ve
futbola yeni
isimler arıyor-
du.
rtalyanlar
Beşiktaşlı fut-
bolcu Şükrü
Gülesin'in pe-
şine düştüler.
ftalya'nın Lazio
kulübü hem
Beşiktaş gibi bir takımın solaçığını alacak
hem de bir kuruş bonservis ödemeyecek-
ti... Ballı börekli transfer gerçekleşti ve Şük-
rü Gülesın Lazio'ya gidince Türk futbolcu-
larının da kısmeti açıldı. Italyan kulübü Pa-
leımo, Galatasaraylı Bütent Eken'i aldı, Be-
şiktaşlı Bülent Esel Italya'nın Spal takımı-
na transfer oluverdi. Artık Türk futbolcula-
rına Avrupa kapıları açılmıştı ve arkası da
gelecekti.
Hem doğayla hem de
kendileri ile yarıştılar
G
illette'nin düzenledığı
Mach 3 Turbo Outdo-
or Challenge Yan Fina-
lı Bolu Aladağlar'ın eşsiz doğası eş-
lığınde gerçekleştirildi.
Yaklaşık dört aydan beri devam
eden organizasyonda Istanbul, Izmir,
Ankara ve Gaziantep elemelerini ge-
çerek yarı finale kalan 32 yarışmacı
Bolu'da hem doğaya, hem de bir-
birierine karşı amansız bir mücade-
le örneği sergilediler. Adaylar25 Ha-
ziran'da Bolu dağlarının yeşillikleri
arasında yer alan Mountrain Kamp
alanın girdiler. 32 aday eğitmenler eş-
lığinde pusula ve harita eğitimi, yön
bulma, dağ bisikleti, fiziksel kondis-
yon, kano, temel mekanik eğitim,
ilk yardım, temel dağcılık bılgileri ve
özel iletişim eğitimi aldılar.
Büyük yanşın gerçekleştirile-
ceği Pazar gününden önceki gece
yarışmacılar için son büyük sınav
gerçekleştirildi. Gecenin karanlığın-
da 16'şarlı iki gruba ayrılan katılım-
cılar, kamp alanında yer alan gölün
Kentin boğucu havasından uzaklaşmak isteyenler, sualtı sporlarıyla maviliklere koşuyor
karşı tarafına geçmeye çalıştılar. İlk
grup köprü olarak adlandırılan sal
yaparak, diğer grup ise tripod adı
verilen, ağaçtan ağaca gerılen iple-
rin üzerinden geçerek gölün karşı kı-
yısına ulaştı.
Ancak, asıl sürpriz bundan
sonra başlıyordu. Günlerin verdiği
yorgunlukla uykuya dalan katılımcı-
lar sabah saat 04.00'de yatakların-
dan apartoparkaldırıldı. Neolduk-
larını anlayamayan şaşkın yanşma-
cılar sabahın karanlığında hazırlık-
larını tamamlayarak 05.00'da zorlu
yanşa başladılar. 2'şer kişiden oluşan
toplam 16 takım 110 km'den oluşan
yarışı 33 saat süren bir mücadele
sonrasında tamamladılar. 20 spor-
cunun 17-18 Temmuz tarihlerinde
Istanbul'da gerçekleştirifecek final-
lere katılmaya hak kazandığı yarış-
malarsonundaVeyselGüJer-Erdinç ,
Ersoy ikilisi bırinciliği elde ederken, ' ı
Mustafa Poyraz-Tarkan Ulubaba
ikinci, Mehmet Bekmez Burat
Gürer ise üçüncü oldular.
Suyun altındaki Türkiye
Denizin altındaki doğal güzellikler büyük ilgi çekiyor.
EMRE DÖKER
endini mavinin de-
rinliklerine bıraka-
rak kentin boğucu
havasından ve stresinden uzak-
laşmak isteyenlerin yeni tercihı
sualtı sporları. Türkiye Sualtı
Sporları Federasyonu, 50 binı
bulan üyesiyle, Türkiye'yi bu
sporda 'cazibe merkezi' yapma
uğraşında.
10 yıl öncesine kadarsade-
ce askeri eğitmenler tarafından
verilen dersler nedeniyletabana
yayılamayan dalış sporu, tekno-
lojideki gelişmeler ve sivil eğit-
menlerin sayısındaki artışla bü-
yük ilerleme gösterdi. Türkiye'de
yaklaşık 50 bin lisanslı sualtı da-
lış sporcusu bulunduğunu belir-
ten Türkiye Sualtısporlan Cankur-
tarma Sukayağı ve Paletli Yüz-
me Federasyonu'na (SCSPF)
bağlı 3 Yıldız Eğitim kurs direk-
törü Erhan Öztürk, son bir yıl-
da 7 bin kişinin de sertifika aldı-
nı söyledi. Sertifika alan, ancak
federasyona bağlı olmayan bir
çok dalgıç bulunduğunu kayde-
den Öztürk, gelişen teknolojiler
ile sualtısporiarının zevk için ya-
pılmaya başlandığını belirterek
sivil eğttmenlerdeki artışın yanı sı-
rafederasyonun kurs programı-
nı kolaylaştırmasıyla katılımların
arttığını dile getirdi.
Sağlıklı herkesin bu sporu
yapabileceğini ancak bazı şart-
lar arandığını belirten Öztürk,
"Kişinin 14yaşınıdoldurmuşol-
ması, dalışyapmak için sağlığı-
nın yerinde olması yeterii" diye
konuştu. Öztürk, 70 yaşında da-
lış yapan üyelerinin bulunduğu-
nu, bunun da dalış sporunun ca-
zibesini gösterdiğini vurguladı.
Öztürk, "Insanlar kent hayatın-
dan kaçmakiçin bu sporu seçi-
yor. Suyun altında hiçbir dertle-
ri kalmıyor. Sadece kendilerini
mavinin güzelliklerine bırakıyor-
lar. Kurs fiyatlarındaki düşüş de
insanları bu spora yönlendiri-
yor" dedi.
Dünya Sualtı Sporlan Fede-
rasyonu CMAS'a bağlı olan
SCSPF'nin, Türkiye'de sertifika
veren tek otorite durumunda ol-
duğunu kaydeden Özürk,
CMAS'ın belirlediği kurallarçer-
çevesinde eğitimlerin verildiğini
ve buradan alınan belgenin tüm
dünyada geçerli olduğunu söy-
ledi. Öztürk, kurs programıyla il-
gili şu bilgileri verdi:
'1 yıldız' dalıcı olmak için
14 yaşını doldurmak ve sağlıklı
olmak gerekir.
'2 yıldız' dalıcı olmak için
1 yıldızda 20 kez dalış yaparak
kursakatılma hakkıkazanılır. 2yıl-
dız dalıcılar 18 metreye kadar
dalabilir.
'3 yıldız' dalıcılar en üst-
tür. Buradan sonra eğitmenlik-
ler başlar.
(Has-k
superonline.com)
Kırkpınar Öğretîsi
Geleneklerhalkın kültürünü, bır
başka deyişle eğitim biçimini yansı-
tır. Kırkpınar kültiirü, gençliğin eğiti-
minde 643 yıllık bır geçmişe dayanı-
yor. Eğitsel anlamda bu oğretıye ba-
kıldığında etkilenmemek mümkün de-
ğiidir. Karş/laştırmalı olarak incelendi-
ğınde, günumuzun olımpık düşünce
yaklaşımının örnek alacağı pek çok de-
ğerlere sahip olduğu gorulebılir. Bu ya-
zımızda Kırkpınar kültürünün, evren-
sel spor kültürüne sağlayabıleceği
katkılara dıkkatı çekerek, bu gelenek-
sel oğretıye duyariığı, bırkaç ömekle
sağlamaya çalışacağız.
Kırkpınar kültüründe pehlivan
asıl gücünü, toplumca benımsenen ol-
gunluğa sahip olmayı gerektiren ah-
lak ve karakteri ile toplumun rol mo-
del kışilerınden birısı olmasından al-
maktadır. Pehlivan, halkın gözünde
mukemrnellık örneği olan kışıdir.
Pehlıvanlık geleneğınde rakıbe
saygı bugunkü olımpık düşüncenin
yükseltmeye çalıştığı değerlerin ba-
şında gelir. Er meydanı mertlık gös-
terılerinin yeri idı. Peşrev sırasında ra-
kibın topuğuna dokunup elını başına
götürmek rakibe saygının bir sembo-
lüdür. Rakibıni belınden sararak ha-
frfçe kaldırmak, karşılıklı nezaketin ıç-
ten ifadesıdir. Yıne yenilen başpehİK
vanın rakıbının elıni öperek ona say-
gı göstermesı bu saygının en belirgin
kanıtlanndan birisidir. Bu gün sporcu-
lanmızın bu saygıya çok buyük gerek-
sinımı vardır. 26 yıl başpehlivan ola-
rak güreşen Kel Aliço'nun, 27. baş-
pehlıvanlık güreşı sırasında rakıbi Ko-
ca Yusuf'a, tüm güreş boyunca öv-
gü yağdırması, günümüzde hangi
olimpik güreşçınin becerebileceği bır
sportmenlik becerisıdir?
Değerier bütünü
Güreşın olımpıyatı olan Kırkpı-
nar kültürü, Etık (Duyuşsal) değerle-^*
rin gelışmesinde önemlı bir eğitim ara-^
cıydı. Tüm gençliğin özendiği bir de-/
ğerler bütünüydü. Olumlu insan iliş-»]
kıleri oluşturma aracı ıdi. 2j
15-16 yaşına kadar çocukçajt;
resmı olmayan oyun formundaki gü- < •
reş etkinlikleri bu yaştan sonra ada-T;
" yın, usta durumunda olan eğitici bir\
güreşçininçıraklığınageçmesıilesü-», •
rerdi. Kırkpınar kulturündeuygulanan> '_
bu rekabet yaşı pedagojik ve fizyolo- ->! •
jik gelişim anlamlannda çok uygun!| •
yaşlardır. Eğitim, usta çırak ılışkisi için- *< ;
de süren tam bir beceri ve karakter^ ı
eğitimıni içerirdı. 22 yaşında ustalığa.'.
geçen pehlivan tüm bu değerierle be- •-"
zenmış olur ve artık bir eğıtımci for-
masyonuna kavuşurdu. Eskı güreşçi- -
ler toplumda saygınlığını yaşam bo-
yu surdürmek durumundaydı ve ile-
ride adaletın sembolü olarak güreş-
lerde hakem olarak görev alırlardı.
Pehlıvanlann hakeme gerek duy-
madan müsabakanın sonucunu ken-
dı aralarında ilan etmelerı, fair play
anlayışı ve kurallara saygının en açık
örneği ıdı. Yenilen pehlivanın rakibi
ile kucaklaşarak küçüğün, büyüğün
elini öperek güreşi brtirmesi eğitsel
değerienn kalıcılanndandı.
Şenlığe katılacakların en iyi giy-
sılerinı gıymeleri, köy berberinde tıraş
olmaları spor ortamlanna ve sporcu- •
luğa verilen değeri göstenyordu. Kırk-
pınar'da pehlivanlık bir şeref ve onur
sembolüydü. Burada güreşmek peh-
livanlann en büyük rüyası ıdı.
Spor etiği
Cazgırın "Ikısı de bırbirinden
merdane, biri ak bin kara" deyişi, ırk-
lann kardeşliğini ifade eden bir ör-
nektir. Bu yaklaşım günümüzde olim-
pik düşüncenin en önemli hedefle-
rinden birisidir. Yine Cazgır'ın pehli-
vanlara; "Alta düştüm diye yerinme,
Üste çıktım diye sevinme" uyarısı,
sporcunun duygusal dengesini uya-
ran önemli bir öğretidir. Günümüzde
kazanan sporculann gösterdiği aşın
sevinç gösterileri Kırkpınar'da hoş
karşılanmazdı.
Kırkpınar öğretisinin sadece
birkaç önemli örneğine değinebıldi-
ğımiz bu kültür, çağımız spor kültürü
için önemli bir örnektır. Bu değerlerin
korunması ve yaşatılması, sporun bir
eğitim aracı olarak anlaşılması ve uy-
gulanmasında önemli görülmektedir.
Olimpik eğitim ve spor kültürünün bi-
ze yabancı görülmesi tümüyle seçi-
len yöntem ve strateji tercihınden kay-
naklanabilir. Kendı geleneklerımizde-
kı spor kültürünün çağdaş spor kül-
türü ile örtüşmeyen bir yanı bulun-
mamaktadır. Dıkkatli ıncelendiğınde,
çağdaş kültürde sadece yazılı metin-
lerde kalan değerienn daha fazlasının,
Kırkpınar öğretisinde yaşandığı görü-
lebilir.
Bektentimiz, Kırkpınar'ın, bu ör-
nek öğretisinin Güreş Olimpiyatı adı
altında, tüm Anadolu ve Dünya güreş
türierinin, gelenekleri ile bırlikte pay-
laşıldığı bir ortam haline getirilebil-
mesıdır.
7 TElAkAI l"7