19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURJYET 14 NİSAN 2004 ÇARŞAMB) 8 DEI Küçük Unsile nereyegitsin? G irne, Kuzey Kıbns 'ın canlı bir kenti. Sahil boyunda kafeler, lo- kantalar turist ağır- lıyor. Kıyıda Sebahat Pohlrekh 'la oturuyo- rıız. Yaıumıza 8-9yaşların- da, güneşten kararmış bir kız yanaşıyor. Elinde kol- larında incik boncuk, elör- güsii süsler, boncuktanya- pılma bilezikler var. Onla- rı satmaya çahşıyor. Seba- hat, onu masamıza oturtu- yor veyemek ısmartıyor. Garson bu durumu pek kabul etmeye niyetli değil; "Yesin ama şu ilerdeyesin abla " diyorSebahat 'a. Se- bahat 'm cinleri tepesine çı- kıyor. Garsonyelkenleriça- bıık indiriyor ve bir porsi- yvn balıkgetiriyorkıza. Ken- disi de Türkiye 'den, Elbis- tan 'dangelmiş olangarson, hızla tutıınt değiştiriyor. "Keşke herkes sizin gibi ol- sa abla " diye kendini affet- tirmeye çahşıyor. Konuğumuzla sohbetımiz koyulaşıyor. Önceadını öğ- reniyoruz- Adı Unsile. Un- sile Koç,, Idarta 'dangelmiş- ler ailecek. Baba inşaatlar- da çahşıyor. Anne temizlik işlerine gidiyor. Unsile in- cik boncuk satıyor. Bir de küçük kardeşi var. "Saat ikiye kadar iznim var " diyor, "sonra eve git- mem lazınt". Konuşması düzgün. Kıbns şh'esiyle de- ğil, Anadolu Türkçesiyle konuşuyor. "Abla " diyor, "İlk defa bir lokantadaye- mekyiyorum ". Bu defa ben soruyorum. "Sen niye bu kadar karardın?" Gö'zleri sürekli parlayan ve hayat kıvılcımları saçan Unsile gülerek yüziime bakıyor. "Ben kara değilim, ben es- tner güzeliyim." Besbelli ya anası ya ba- bası Unsile'yi böyle çağırı- yor. Gerçekbiresmergüze- lio. Ünsile'ninbabasıAda- na 'dan Kıbns 'a göç eden- lerden. Durumu belirsiz- Referandumda Annan Pla- nı onaylanırsagidenlerara- sında mı sayılacak, yoksa kalanlara mı katüacak, kim- se bilmiyor. Yakın bir tarihte Kıbns 'a gelenlerden oldukları için, yani İ'nsile ve kardeşi bu- rada doğmadığı için pek şansları yok gibL Pekişimdi İ'nsile nereye gitsin? Adana 'ya geri mi dönsün? Peki, amaneden? # Kuzey Kıbrıslılar, "Bizim için önemli olan, yeniden çatışma çıkmasına yol açacak öğelerin planda yer Bİn Vllllk ValniZİlk almaması. Rumlar. Türk mahallelerinin içine yerleştirilmemeli. Geri dönüşler konusunda haksızlıklar yapılmamalı. Bizi on-on beş yıl sonra eritecek, varhğımıza son verecek bir plan bizden kabul görmez" diyor. Öte yandan 1974 öncesini yaşamayan gençlerin daha rahat hareket ettikleri gözleniyor. Giirav Öz Kuzey'de halk referandum konusunda kararsız. Güney'den 'hayır'ın çıkma olasılığı yüksek Evet-hayır çekişmesi B irincı devre bıttı. Annan ve Avrupa Bırliği yetkilıleri yoğun bir baskı ve gönüllü desteklerle planı taraflann temsılcilerineonaylaftılar. Şımdi iş, ıkı halkın planı oylamasına, referan- duma geldi Peki, şimdi ne olacak? Taraflar bu konuda ne düşünüyor? Beklenmedık sonuçlar çıkabılir mı? Görüşmelerin sona erdiği yetkinın BM Ge- nel Sekreten Kofi Annan'a terk edildığı ve 24 Nısan'da yapılacak referandumun beklendiği bugünlerde en önemli soru, referandumda na- sıl bir sonuç çıkacak sorusudur Bu sorunun yanıtını daha görüşmelerin yeni başladığı gün- lerde aramaya başlamıştı Kıbnslılar. Pozis- yonlar da aşağı vukan belliydi. KiLİSE DEVREDE Kıbns'ta oldukça etkın olan kilise, referan- dumda Annan belgesı ne olursa olsun "hayır" denılmesi için günler öncesinden harekete geçtı. Daha görüşmeler tamamlanmadan ki- lıselerde referandum temel konuydu ve TV ka- nallanndan da yayımlanan ayınlerde "hayır" denılmesı ıçın yoğun propaganda yürütülüyor- du. Sıyasi partı lıderlen de sonuçtan tam emın olmadıklan için. yanı belgeyı referandumda reddetmek haklannı sakJı tutmak için ortada konuşuyorlardı. Nihayet. Kıbns 1 Mayıs'ta şu ya da bu şe- kilde AB üyesi olacaktı ve görüşmeler tam üye- likten sonra da devam edebilirdi. Hatta o za- man Annan Planı daha değişik yorumlanabi- lir, Türkiye ve KKTC daha zor durumda ka- labılirdı. AKEL yetkilıleri de Güney Kıbns'ta bu şekılde düşünen bazı çe\Telerin varlığını yadsımadılar. Bu çe\reler 1 Mayıs'tan sonra Türk tarafı- nın yapabileceği bir şey kalmayacağına ve Rum istekJerinm tümüyle gerçekleştirilebile- ceğine ınanıyorlardı. Bu nedenle de geçmişte EOKA-B "ye destek \ eren çevreler ve kilise referandumda "hayır" oylannın kazanması için yoğun bir çaba ıçındeydiler. A B , KKTC'Yİ TANIR MI? Bu konuda AKEL yetkilileri biraz daha de- ğişik düşünüyorlardı. Annan Planı'nın Ku- zey'de kabul edilmesi, Güney'de reddedılme- sı Kıbns'ı çok zor durumda bırakacaktı. Ha- yır oylan Kıbns" ın başına çok büyük problem- ler açabılu"dı. AKEL Dış İlişkıler Sorumlusu Andros Kipriyanu, böyle bir durumun kabul edıle- mez bir durum olacağını açık açık söyledı. Kıpnyanu, ikı büyük partinın "evet" dediğı bir karara halkın çoğunluğunun da "evet" diyeceğıni söylerken sanki bunun gerçekle- şebileceğı konusunda bıraz kuşku içindey- mış gibı geldi bana. Günev Kıbns "ta referandumdan hayır oyla- nnın zaierle çıkması halınde bazı AB ülkele- nnın KKTC'yi tanımaya hazırlandıklan yö- nıinde duyduğum bır söylentiyi aktardım Kıp- nyanu'\a Adaya gelmedenönce Almanya'da duyduğum bu söyienti, İngiliz Dışişleri Baka- nfnın bunu açıkça Rum yönetimine bildirdi- ğı yönünde\dı. Kıpnyanu. u İnanıyorumki''dedi, "busade- ce bir söytentidir. Ama bu sövientive hiç olmaz diye de baknııyorum. Birkaç ülke bik olabiür. Avnıpa I^rlamentosu milletvekffi >lechtild Rothe-Güne> Kıbns Hükümet Sözciisü Kipros Hırisostomites \e Bielefeld Türk-Yunan Dostluk Derneği Başkanı Nebahat Pohlreich... Hükümet Sözcüsü silahsıdanma diyor ESKİ BİR CUMHURBAŞKANIİLE B ielefeld Türk-Yunan Dostluk Der- neği 'ne bir brifing veren hükümet sözcüsü, benim de birkaç sorumu yanıtladı. Brifingde adanın mutlak olarak silahsızlanmasından yana olduk- lanm anlatan hükümetın bağımsız bakanlardan birisi \e Hükümet Sözcüsü Kipros Hırisostomıdes. adanın bugünkü du- ruma gelene kadarki gelişimini kendi ba- kış açısıyla anlattıktan sonra, adada "tam birsilahsızlanma" istediklerini, bu neden- le de Türk ve Yunan asken bırhklennı ıs- temediklerini ısrarla vurguladı. Türklerin ve Rumlann birlikte yaşaya- bileceklennı de belirten sözcü. Annan Pla- m hakkında da çok fazla olumlu konuş- madı. Ama o günlerde henüz bugünkıi so- nuçlara vanlmamıştı ve planın. Rumlann istedikJeri yönde değişririleceğı umutlan güçlüydü. Şımdı üzennden zaman geç- mış olsa da adada Annan Planı'nın refe- randumda kolaylıkla onaylanacağını söy- lemek zor. Mart ayının son haftasında, iki- lı görüşmeler sürerken, adada kilise An- nan Planı'nın reddedilmesi için yoğun bir faalıyet ıçindeydi ve bu faaliyet de siyasi partileri doğrusu korkutuyordu. Adada ki- îisenın belirgin bir etkisi bulunduğu göz- le görülüyor. Konuşmasında mutlak bir silahsızlanma- dan söz eden Kipros Hınsostomites'e, da- ha sonra ben de adadaki tüm siyasilere sorduğum soru\oı sordum. "Siz silahsızlanmadan söz ettiniz. ama adanın NATO üyeliği de şu sıralarda ko- nuşuiur oldu. Bu konuda ne diyorsunuz" dedim. Hınsostomıtes, birkaç saniye sus- tuktan sonra "Bu soruya cevap vermeye- ceğün" dedı. "Ama bu bir cevap sayümaz mı" deyince de "Böyle bir taleple karşüa- şacağımızı sannııyorum, böyle bir istek yok" demekle yetındi. Böyle bir talebin olup olmadığını ise AKEL yetkilıleri ile görüştüğüm zaman an- layacaktım. İngihere'den ise böyle bir şey bekJemem". KuZEYDEN HAYIR' CIKAR MI? Türk tarafı referandumda nasıl oy kullanır? Kuze\,' Kıbns'ta halk referandum konusunda kararsız. Beni Kuzey bölgesinde konuştuğum Kıbnslılar, "Belge>igörmemizlazım''dıyordu. "Biz eğitinıli bir halkır. Halkın yansı hi eğitim görmüştür, Diğer kesimi. Türkhe'den gelenle- rin bir kısmı eğitimsizdir. ama onlara da anla- tmz. Bizim için önemli olan, yeniden çatışma çıkmasına yol açacaköğelerin planda yer alnıa- masıdır. Rumlar. Türk mahallelerinin içineyer- leştirilmemeli. Geri dönüşler konusunda hak- sızlıklar yapılmamalı. Bizi on-on beş yıl sonra eritecek, varhğunıza son verecek bir plan biz- den kabul görmez." Gençlenn. 1974 öncesini yaşamayanlann daha rahat hareket ettikJerini söyleyenler var. Bır dığeri. "AB üyesi bir ülkede artık çatışma çıkmaz. haksızhklar olmaz diyorlar. ama bu ne kadarsağlam bir garanti olabiür ki" diye açık- ladı görüşünü. Bir başka Kuzey Kıbnslı, Rum- lann her koşulda AB üyesi olacaklannı. bu ne- Hnisostomites e yönelt- tiğım soru\Ti Kıbns'ın eskı cumhurbaşkanlann- dan \e Birleşik Demokrat Parti liden Yorgo \asiliu da yanıtlamak ıstemedı. Şunlan söyledi: "Biz her zaman adanın süahsızlan- duılmasından yana olduk ve hâlâ da ö\1eyiz. Biliyo- ruz NATO genişlevecek. Ama NATO'nun şinıdiki işlevi>1e daha önceki işle- \i birbirinden farkhdır. Geçmişte \ arşova Pak- Y o r § ° V a s ı l ı u - tına karşı kurulmuş bir askeri antlaşma\dı. Biz de kesin olarak NATO'ya ha\ır diyorduk. NATO'nun genişlemesi konusunda bir şey söy- leyemem. Bu konuda konuşmak istemhorum. \\TO' nun genişlemesi konusundaönemli olan, bizim teröre hangi pencereden baknğımızdu*. Bu çokönemlidir. Eğer bu konuya olumsuz ba- kıyorsak NATO genişlemesüı. .\ma iyi pence- reden bakryorsak durum farklı olur. Ama ben Kıbns'uı NATO'ya gireceğine inanmıyorum." Çok da açık olmayan bu sözlerden, Vasi- hu'nun NATO'ya biçılen "terörle mücadele misyonuna" çok da olumsuz bakmadığını çı- kannak mümkün. Vasilıu'ya görüşmelerden ve referandum- dan olumsuz bır sonuç çıkması halınde neler olabıleceğıni de sordum. "Kıbns'ın her koşul- da AB üyesi olacak olmasının Rum kesiminin rahat davranmasına yol açıp açmadığı" soru- suna Vasilıu. "Adanuı yalnızca bir kesüninin üye olması ile tümünün üye olması çok farklı sonuçlardır. Biz tümünün üye olmasını istiyo- nız" diye cevap \ erdi. Olumsuz sonuç çıkma- sı halınde ise yıne a\nı planın görüşülmeye devam edeceğinı ekJedı. Buradan da referan- dumda hangı taraf hayır derse desın planın bır şekilde kabul ettınlene kadar ısrarla gündem- de turulacağını görebilıyoruz. Yarın: Kıbns'ın solcularına ne oldu? AVRUPA'DAN GURAY OZ denle de referandumda "hayır" ovu kullana- I caklannı ve daha sonra Türk tarafına daha ağır baskılann geleceğını sa\-unu\ordu. Gerçekten de Güney"de hayır oyu çıkması ıh- tımalının yüksek olduğu anlaşılıyor. Kuzey'de ise tıpkı önceki seçımlerde olduğu gibi kıya- sıya bir evet-hayır çekişmesi yaşanacağı orta- da. Referanduma sunulacak metnin kaygılan- nı dile getirenleri tatmın edecek bır metin ol- madığı ortada. Farklı yönlerden ıtiraz ediyor- lar; kimileri Rumlarla Türklerin iç içe yaşama- lannın sorun yaratacağı kamsında, kimileri ge- ri dönüşlenn çok kannaşık ve sorunlu olaca- ğı ve potansıyel çatışma konusu olduğunu be- lirtiyor Ama burada onlann da ellerini kolla- nnı bağlayan nokta. Türkiye'nın artık siyasal desteğinin çekilmiş olmasıdır. Türkıye'deki ik- tidann bu sonından kurtulmak istediğini dü- şünüyorlar. Budesteğinçekilmesı, KKTC'nin \arlığını destekleyen kesimlenn ise etkilerini yitırmelen, Kuzey Kıbns'ta "hayır" oyu ver- meyi düşünenlen zayıflatıyor. Dehşeti Kovmak Zamanı Aralarında Frankfurt Belediyesi'nin de bulun- duğu tarıhı yapılarla çevrili Römer Meydanı'nds geçen pazartesi günü iki-üç bin kişilik renkli bit kalabahk toplandı. Avrupa'da Hıristiyan dünya- sının Ostern ya da Paskalya adıyla kutladığı di- ni bayram haftasının son günüydü. Ostern yü- rüyüşleri, mitingleri ise yıllardan beri insanların barış istemini dile getirdikleri gösterilerdir. Yet- mişli yıllarda, seksenli yılların başlarında Ostern yürüyüşleri on binlerin katıldığı görkemlı göste- rilerolurdu. Insanlaro yıllarda "dehşet denge- si"nin yerini barış alsın, atom silahlan sınırlan- dırılsın, yok edilsin diye sokaklara dökülürlerdi. Sonra denge bozuldu ve geriye yalnızca deh- şet kaldı. • • • Seksenli yılların ikinci yarısından sonra den- genin ortadan kalkmasıyla birlikte Ostern yürü- yüşlerine katılım azaldı. Meydanlarda yalnızca bu geleneği yaşatmak isteyen az sayıda barış- sever toplanır oldu. Ama dengeyi tek taraflı bozma başansını gös- teren güçler, geçen zaman içinde öylesine azıt- tılar ki Ostern yürüyüşleri, mitingleri yeniden ka- labalıklaşmaya başladı. insanlar yeniden barış için bir şeyleryapmaya karar verdıler. Frankfurt Römer'dekı, Almanya'nın öteki 50 kentindeki gösteriler bunun göstergelerinden birisi. önce- ki hafta sokağa çıkan 700 binlik ışçi kitlesi de öyle. Henüz meydanlaryeterince dolu değil, he- nüz yürüyüşler eski canlılığını kazanmadı, ama Kosova'da, Afganıstan'da, Irak'tayaşananlar, in- sanlan gıttikçe artan dehşet üzerinde düşünme- ye ve yeniden sokağa çıkmaya çağırıyor. • • • Bu kez dehşet, kendini yalnızca savaş olarak, vahşet olarak değil, girtikçeyükselenbirtopye- kûn tehdıt, kazanılmış hakların budanması, aç- lığın ve sefaletin yaygınlaşması olarak gösteri- yor. Emperyalistler, Avrupa'nın sinmiş kapitalist- leri geçmişte gizlendikleri "sosyal devlet" si- perlerinden çıktılar. Dengenin karşı ucu ortadan kaybolunca meydan onlara kaldı; "daha fazla kâr, daha fazla sömürü, daha fazla savaş, da- ha fazla kan" demeye başladılar. Işte bu nedenle yeniden meydanlara çıkmak gerekiyor. Çünkü meydan boş kalırsa daha fazla çocuk, daha fazla kadın, daha fazla sivil, daha fazla as- ker ölüyor. Meydan boş kalırsa yalanın egemenliği artı- yor. Avrupa'da Ostern yürüyüşlennın yapıldığı gün- lerde yalan da meydandaydı. Dehşetin başka- nı Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanı Condo- leezza Rice Kongre Soruştuıma Komisyonu'nda açıklamalaryapıyordu. Yanıtlaması beklenen id- dia, "Bush'a 11 Eylül'den önce El Kaide'nin ABD kentlerine saldıracağına dair bir istih- baratın gelip gelmediğiydi." Condoleezza Ri- ce tüm dünyanın gözlerinın içine bakarak yalan söyledi: "Evet bir not gelmişti ama, önemsiz- di. Yalnızca genel olarak terör tehdidinden söz eden sıradan bir nottu." Birkaç gün sonra "önemsiz not" açıklandı. "Önemsiz not", El Kaide'nin ABD kentlerine saldırıya hazırlandığını açık seçik yazıyordu. • • • ABD'nin yeni tutucuları, "neocon"ları dehşe- ti hep suç ortakları ile birlikte örgütlediler. Kul- landıkları yöntem, propagandanın modern tek- nikleri, sansürveyalandır. Hâlâda kullanıyorlar. Ama galiba artık yolun sonu görünmeye baş- ladı. Bundan sonrası yalanla, sansürie ve yoğun pro- paganda ile unutturduklan gerçeklerin bir bir ortaya çıkması olacaktır. Bunlardan birisi ve bel- kı de en önemlisi Bin Ladin ile Bush ailesinin yakınlıkları, ortaklıklarıdır. 11 Eylül'den sonra in- ternet sitelerinden hızla silinen bilgiler, silinme- den önce bazılarımızın bilgisi haline gelmişti. O günlerin gazetelerinde bu bilgiler vardır. Baba Bush ile Bin Ladin'in ve ailesinin ortak- lıkları hem siyasi, hem ticariydi. Ortaklık hem Af- ganistan'da gerilla savaşı yürütmek, Taliban'ı örgütlemek, hem de Ortadoğu'da ticaret yap- mak üzerineydi. Bu şirketin diğer ortakları ara- sında şimdi Bush'un yardımcılığını yapan ve Irak'taki "yeniden yapılanmanın" kaymağını yiyen Dick Cheney de vardır. Ortaklık bir başka boyutta devam ediyor. Bi- risi Istanbul'u, Madrid'i kana buluyor, diğeri Bağ- dat'ı, Felluce'yi. Dehşet dengesi yerini salt dehşete bıraktı. Meydanları yeniden doldurmak, ortakları ve dehşeti kovmaktan başka çare yoktur. e-posta:guray.oz'/ cumhuriyet.com.tr BUYÜK KAYBIMIZ Üniversitemizin Onursal Doktora Unvanı sahibi Türkiyemizin onur ve gurur kaynağı, uluslararası saygın işadamı, büyük hayırsever, Sayın SAKIP SABANCI'yı yitirmiş olmaktan sonsuz üzüntü duyduğumuzu ifade ediyor, kendine Tanrı'dan rahmet, ailesine, tüm sevenlerine metanet ve başsağlığı diliyoruz. YTÜ REKTÖRLÜĞÜ ve VAKFI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle