27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Olimpiyat 8 Mark Spitz, "Ben aktör filan değilim, Hollywood'a gelmeyeceğim . Ne? Şöhret veparamı? Ben sizin ert büyük yıldızlarınızdan daha ünlüyüm. Hindistan'ın bir köyünde bile beni tanımayan yoktur. Ama Tom Seleck'in kim olduğunu bilmezler" diyor. spor tanrısı: Mark Bir olimpiyatta yedi altın madalya alarak tarihe geçen yüzücü 31 Ağustos 1972... Ak- şam... Mü- nih'te Olimpiyat yüzme havu- zu... On dakıka önce biten 4x200 serbest bayrak yarışı- nın madalya töreni yapılıyor. Tören bitti. Attın madalyalı dört altın adamdan üçü dördüncü adamı omuzlarınaalıyoriar. lyi de bir anda öteki adamlar ne- reden çıktı? Bir öbek oldular ABD'li sporcular ve omuzlar- daki adam şimdi onbeş yirmi ki- şinin elleri üzerinde. Çepeçevre dönüyortar havuzun dört yanını. Tribünler de coşmuş... Alkışlar, bağırmalar. Kollektif bir coşku bu... Ve omuzlardaki adam, ta- rih boyunca bir olimpiyatta 7 al- tın madalya almış bir sporcu ola- rak artık tarihin malı olmuş, mut- lu, gülüyor, tribünlere el sallıyor. Ama onun yüreğinde bu akşamın coşkusu değil, dört yıl öncesinin sıkıntılar yaşadığı, hatta gözya- şı döktüğü günler var... Tam dört S ireysel yanşlarda altınlan toplarken, bayrak yarışlarında yapılan seçmelerde takımda yoktu, başka arkadaşlan yüzüp finale kalıyordu. O da finalde rekor kıran takımın kahramanı oluyordu. Ama bu onun kabahati değildi. Antrenörler bireysel yanşlarda dört altın kazanan bu çocuğu fazla yormadan finale saklamayı düşünmüşlerdi ve haklıydılar. yıl önce Mexico'ya gitmeden ön- ce Colorado Springs'de yaptık- ları ve neredeyse bir kışla haya- tı yaşadıkları kampı anımsıyor. Arkadaşlarının "gelişmemiş ço- cuk" diye alaya aldıklan günler... O zaman henüz 18 yaşındaydı. Kampta dört kişi bir odada kalı- nıyordu. Bir gün onu üç arkada- şıyla kaldığı odadan attılar. Kü- çücük bir odaya Ronnie Mills'le günler geçıreceğı küçücük bir odaya... Kamptan bu ikısi "geliş- memiş veletler" diye çağrılıyor- du. 18 yaşındaydı ve gelişme- mişliği kabul ediyordu amasev- ilmemeyi asla içine sındiremiyor- du. Yüzrrısdeki rrieidalysı urrıudu Derva:Hed cm Uerya Büyükuncu, olimpiyatlardaki hedeflerini şöyle anlattı: "Atina Olimpiyatlan' nda en büyük hedefim kendimi aşmak. Bu durum benim için çok önemli. Orada elimden gelenin en iyisini yapacağım. Bunu başarabilirsem madalya almamamız için bir neden yok. Madalya almayı ellbette istiyorum, ama en büyük hedefim kendimi aşmak. Çünkü biliyorum ki bunu başarabilirsem herşeyi başarabilirim." ELENA DEMİRYÜREK rürkıye'de yüzme dalında büyük aşamalar kat etti- ğı şu sıralarda uluslarara- sı başarılarıyla ve gösterdiği perfor- mansla başarısı onaylanan bir yıldız Derya Büyükuncu. Küçük yaşta başarılar elde eden ve uluslararası arenada kendini gösteren, bir çok başanlı yüzücü gibi eğitimini ABD'de sürdüren Büyükuncu ağustos ayın- da Yunanistan'ın başkenti Atina'da düzenlenecek olimpiyat oyunların- da ülkemizi temsil edecek. Hedefim kendimi aşmak Derya Büyükuncu, olimpiyatlar- daki hedeflerini şöyle anlattı: "Atina Olimpiyatlannda en büyük hedefim kendimi aşmak. Bu durum benim için çok önemli. Orada elimden ge- lenin en iyisiniyapacağım. Bunu ba- şarabilirsem madalya almamamız için bir neden yok. Madalya almayı ellbette istiyorum, ama en büyük hedefim kendimi aşmak. Çünkü bi- liyorum ki bunu başarabilirsem her- şeyi başarabilirim." Yüzmede hem kendisini hem de Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmek istediğini belir- ten Büyükuncu, başarı için konsant- rasyonun gerekli olduğunu belirtti ve "Yaptığımızsporda moral çokönem- lidir. Ben de Türk halkının desteği- ni bekliyorum. Bu durum kazanma- yı etkiliyor" diye konuştu. Formamı değiştirmem Kendisine yurtdışında yaşadı- ğı için bulunduğu ülkenin ulusal ta- kımından da teklrf geldiğini ancak böyle bir durumun söz konusu olma- dığını söyleyen Derya Büyükuncu, "Ben herşeyden önce Türküm. Yurt- dışında yaşamam ulusal takım for- masını giymeyeceğim anlamına gel- mez" dedi. Derya, Atina Olimpi- yatlannda madalya peşinde. Galatasaray'da forma giyen Büyükuncu, Kış Kupası'na geleme- mesini ve bu nedenle getirilen eleş- tirileri de şöyle değerlendiriyor: "Kış Kupası'nda takımımınya- nında yer alamamamın nedeni za- man konusunda yaşadığım sıkıntı. Bazı takımlaryurtdışındaki sporcu- lannı getiriyorlarbunun temel nede- ni Galatasaray'ın yüzmedeki başa- rısını kompleks haline getirdikleri içindir." Başarıh yüzücülerin eğitim için yurdışına gitmesini ise Derya Büyükuncu "Başanlı sporcularbaş- ka ülkelere gidiyorlar. Nedeniise im- kânlar. Ve tabii ki daha iyi bir eğitim. Türkiye'de eğitim şartlan çok ağır. Spor ile birarada yürümesi ise ne- redeyse olanaksız. Özellikle yüzme ile ciddi anlamda uğraşan sporcu- lar için daha da zor. Çünkü antren- manlarağır. Türkiye'deinsanlarbel- li bir süre sonra şartlar nedeniyle ya bırakıyorlarya da başka ülkelere gi- diyorlar. Yüzmeyi bırakanlara yazık oluyor. Çünkü iyi sporcu kolay ye- tişmiyor. Bu nedenle Türkiye'deyüz- me bu gibi konulardan çok etkileni- yor" diye açıklıyor. Hasrete alıştım Yurtdışında olmanın kendisini Türkiye'deki bir çok şeyden uzak tuttuğunu belirten Büyükuncu, aile- sine olan özleminı de şöyle anlatıyor: "Ailemi ve arkadaşlanmı çok özlü- yorum. Yurtdışında olmakilkzaman- larda çokzorgeliyordu ancakzaman- la alıştım. Hala ailemi özlüyorum ama bu durum benim iyıliğim ve kişisel gelişimim için gerekli." Ama Mexico'da 100 met- re serbest yarışında ilk madalya- sını aldığı zaman ne kadar mut- luydu. Bu bronz madalya ile bü- tün sıkıntıları attığını anımsıyor şimdı. On gün sonra ikinci bir madalya: Bu kez gümüş. 100 metre kelebek yanşı ikinciliği... ar- tık başı göğe ermıştı o "gelişme- miş Yahudi çocugu"nun. Mexi- co'da birkaç gün sonra artık ha- yal sınınnın üstüne çıkmıştı. 4x100 ve 4x200 bayrakyanşlarında ar- kadaşlarıyla birlikte iki de altın madalya... Mexico'dan döner- ken artık hayal edecek şey bu- lamıyordu: "Herşey bugün bit- se. Yeni bir olimpiyat görme- sem. Şu iki altın, bir gümüş, bir bronz madalya ile tarihe geçmiş sayılınm" Oysa dört yıl sonra, bugün Münih'de bir olimpiyatta 7 altın kazanmak gibi ınanılmaz bir zaferin kahramanı olmuştu. Bütün bunlar arkadaşlannın omuzlarında havuzun çevresin- de dolaşırken beş on dakika için- de aklından geçiyordu. Artık spor- dan alabıleceğı her şeyi almış, spora verebileceğı her şeyi ver- mişti. Şimdi 22 yaşındaydı, 14 yıl spor yemiş, spor yaşamış, sporsolumuştu. Belki 10 binler- ce mil, belki 10 bin saat yüzmüş- tü. Babası birkaç gün sonra dün- ya basınının karşısına çıkıp: ''Spo- ra başladığından beri oğlumu yüzme havuzu dışında o kadar az gördüm ki..." diyecekti. Kolleksiyoncu Bir Olimpiyatta 7 altın ma- dalya İki Olimpiyattatoplam 9 al- tın, bir gümüş, bir bronz madal- ya... Dört yıl önceki o gelişmemiş çocuk şimdi şımarsa, herkese, hatta kendi arkadaşlarına karşı "yukarıdan bakan adam" olsa haksız mıydı? Ama Mark Sprfc adındakı bu delıkanlı kimseye yüksekten bakmadı, kimseyi kü- çük görmedı, 18 yaşındayken arkadaşlarının ona yaptıklarını kimseye yapmadı. Sadece bir tek noktada arkadaşlarından ay- rıcalıkh durumda idı. Bireysel ya- nşlarda altınlan toplarken, bay- rak yarışlarında yapılan seçme- lerde takımda yoktu, başka ar- kadaşları yüzüp finale kalıyordu, o da finalde rekor kıran takımın kahramanı oluyordu. Ama bu onun kabahati değildi. Antrenör- ler bireysel yarışlarda dört altın kazanan bu çocuğu fazlayorma- dan finale saklamayı düşünmüş- lerdi ve haklıydılar. Tam anlamıyla yakışıklı Mark Spıtz, "kendini be- ğenmiş-megaloman"ö'\ye dü- şündürecek bir başka olay da yaşadı. Karasaçlı. kara kaşlı, ka- ra bıyıklı, bronz tenlı ve tam an- lamıyla yakışıklıydı. Bu görüntü- sünden çok, spordaki büyük ününden faydalanmak için onu Hollyvvood'açağırdılar. "Ben ak- tör veya show business adamı değilim" diyerek kabul etmedi. "Daha büyük şöhret, büyük paralar..." dediler. Güldü: "6e- nim adım bütün dünyada tanı- nıyor. Sizin ünlü yıldızlarınızdan daha ünlüyüm. Hindistan'ın bi't köyünde bile beni tanımayan yoktur ama Tom Selleck'/n kim olduğunu bilmezler." Bu söz kuşkusuz kendini beğenmışlik, megalomani sayı- labilirdi. Ama duşünmek gere- kir: Haksız mıydı? Böylece artist olmadan "Musevi Omar Sherif" diye ad takılan Şampiyon bu sı- fatıyla kaldı. Haaa! Para mı? Iş yaşamı- na gırdi. Beverly Hills'de çok ta- nınmış. çok iyi iş yapan bir "gay- rimenkul pazarlama fiıması" kur- du. Üstelık Almanya'da da bir ofisi var. 14NİSAN2004 SAYI22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle