19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Dünya 7- Yeşil sahalarda artık atılan goller verilen paslar konuşulmuyor Futbolu bırak imaja bak Futbolcuların reklamlardan ek bir gelir kazanması yeni bir olgu değil. Daha 50'li yıllarda Fritz VValter, Uwe Seeler gibi yıldızlar çeşitli ürünlerin reklamını yapmışlardı. Ancak bir zamanlar ek gelir kapısı olarak görülen bu uğraş şimdi altın yumurtlayan tavuğa dönüştü. F1 KRET D O Ğ A N yıldız futbolcunun hiç bek- lemediği bir soruydu bu: "Bay Best, her şey ne za- man ters gitmeye başladı?" Hayır, me- raklı bir gazetecı değildi bu tatsız so- ruyu yönelten. Londra'da ikinci sınıf bir otel odasında onun düştüğü bu acıklı hal temizlikçi kadının bile yüre- ğinı burkmuş olmalıydı. Futbolun ilk pop starı George Best zil zurna sar- hoştu, yorganın üzerıne 20 bin Paund saçılmıştı, yanında aktüel güzellik kra- liçesi uzanıyordu. Sahi bu futbol ilahı ne zaman tepe üstü çakılmaya başla- mıştı? 1961 'in sonbaharında 17 yaşın- daki Kuzey Irtandalı George Best Manc- hester United formasıyla West Brom- vvich'e karşı sahaya çıktığında bu so- ru için henüz çok erkendi. Manches- ter kenti genç futbolcunun ismini da- ha o maçta öğrendi, birkaç ay içinde de tüm Ingiltere. Sonrasında George Best artık bir efsaneydi; Manchester United'ın formasını giymiş tüm zaman- ların en iyi oyuncusu olduğu ıçın de- ğil, altı sihirlı yılda 290 maçta 115 gol attığı içın de değil. Hayır, ınsanların on- da kısa şortlar içinde bir futbolcudan daha fazlasını görebildikleri ilk sporcu olduğu için. Işçı sınıfı kökeni, şımarık edası, ısyankâr tutumları onu 6O'lı yıl- ların ıkonu halıne getirdi. Gerçek ve şiddetli Ingiliz futbol seyırcısinin Best'e duyduğu hayranlık duygusu gerçekti • ama bir o denli de şiddetliydi. Best ev- den adımını dışarı attığında onu sokak kapısında çığlıklar atan genç kızlar bekliyordu. Fotoğraf makınalarıyla pa- parazziler onun peşınden bir an olsun aynlmıyordu. Hapşırsa gazetelerde ha- ber oluyordu. Birkaç ay sonra posta- cılar onun evine mektup götürmemek- te direndiler. Her hafta 100 bini aşkın mektubu taşımaktan postacıların be- li bükülmüştü. Beatles'ın beşinci üye- si deniliyordu onun için. Sırtına yükle- nen yük çok ağırdı, omuzlarıysa çok dardı. Burnunun dikıne gitti, sonunda da kıç üstü yere oturması kaçınılmaz- dı. Kazandıgı parayı gece yaşantısın- da yedi bıtirdi. Kumara da kadınlara da aynı ölçüde düşkündü. Merdıvenleri jet hızıylatırmanmıştı ama düşerken ka- fasını vurmadığı tek basamak kalma- dı. Otuz yıl sonra futbolda sadece bir tane değil bırçok pop star var: David Beckham, Ronaldo, Michael Bal- lack, Tomas Rosicky. Hepsinin pos- Futbolda sadece bir tane değil birçok pop star var: David Beckham (üstte), Ronaldo, Michael Ballack (solda), Tomas Rosicky. Hepsinin posterleri gençlerin odalarınt süslüyor. terlen gençlerin odalarını süslüyor. Bir gecede bir futbolcunun zamanın is- yankâr ruhuyla buluşması sonucunda ortaya çıkan efsane, bugün danışman- ların ve reklam ajanslarının kılı kırk ya- ran planlamalarıyla yenıden üretilme- ye çalışılıyor. Futbolcuların reklamlardan ek bir gelir kazanması yeni bir olgu değil. Da- ha 50'li yıllarda Fritz VValter, Uwe Se- eler gibi yıldızlar çeşitli ürünlerin rek- lamını yapmışlardı. Ancak bir zaman- lar ek gelir kapısı olarak görülen bu uğraş şimdi altın yumurtlayan tavuğa dönüştü. Öte yandan reklam endüst- risinin futbolculardan beklentileri de yükseldi. Artık kişilik isteniyor, şut çek- menin ötesinde özellikleri olan futbol- cular tercih ediliyor. Markaya uygun olmalı Karakterli olacak, centılmen ola- cak, yakışlı olacak, sempatık bir gülü- şü olacak, başarılı olacak, hepsınden önemlisi markaya uygun biri olacak. Ama böyle birını kım kaybetmiş kı rek- lam sektörü bulsun. Bu durumda öyle birinın yaratılması gerekiyor. Bu neden- le günümüzde futbol yıldızlan bırer ta- sanm ürünü. Sahne dekorlanndan oluş- turulmuş yapay birertablo. Uluslarara- sı boyutlarda bu görsel sporcuların ba- şını David Beckham çekiyor. Medyada Beckhamsıztek günümuz geçmiyor. O artık bir marka. Almanya'da bu reklam piyasa mekanizmalarını Michael Bal- lack kadar içselleştiren ıkincı birfutbol- cu yok. 2000 yılında Ballack pervasız- ca hareket eden şımarık bir züppe ola- rak gösteriliyordu. Dört yıl içinde Bal- lack Almanya'nın en sevılen futbolcu- lanndan bıri haline geldi. Elbette bun- da Ballack'ın sportif başarısının payı büyük. Ancak mükemmel karıyer pla- nı, danışmanı Michael Beckertarafın- dan tasariandı. Ballack'ın kamuoyu kar- şısındakı görüntüsü yeniden düzenlen- di, ona ciddi ve evcıl bir görüntü veril- di. Artık öyle üst perdeden konuşma- laryoktu, bunun yerini "iyioynadık, ta- raftarfara teşekkürier, yolumuza devam edeceğiz" türünden can sıkıcı yıkayıp yağlamalar aldı. Bundan sonra hayatar- kadaşıyla görüntülerı de sayfaları dol- durmaya başladı. Internet sayfasında "Ben bira içmem, sporcu olduğum için değil, tadını sevmedığim içın" yolunda- kı açıklamalan onaayakkabı, kahve, in- ternet firmalarının reklamını getirdi. Deisler benimseyemedi Öte yandan Sebastian Deissler örneği piyasa mekanızmalarının dığer yüzünü gündeme getırıyordu. Bal- lack'ın tam tersine Deıssler'e daha ilk günden itibaren geleceğın süper sta- rı yıldızı etiketi yapıştırılmıştı. Ama De- issler yıldızlığı birtürlü benimseyeme- di. Medyadan kaçmak ıçın elinden ge- leni yaptı, ıçıne kapandıkça kapandı. Bayern şirketınin başkanı Karl-Heinz Rummenigge, ona reklam yükumlü- lüklerını anımsatmak zorunda kalıyor- du: "Deissler sanıyor kı antrenman yapmak, sonra da maça çıkmak ye- terli. Ama Bayern Münıh için bu çok az." Sebastian Deıssler'i depresyona iten nedenlerden biri de bu medya baskısı değil miydi? ntikamınadıEMRE TİLEV K 'aranlık gibi çöküyordu Valdano'nun onun is- tenmeyen adam olarak açıklayışı. Dizle- rinin bağı çözülüyordu... Albacete ile 17 yaşında ilk profesyonel futbol deneyiminde bile bu kadar şaşkın- lık yaşamamıştı. 2 yıl sonra Zaragoza transferi ve buradayaşanan iki kocayılın ardından 21 yaşında Mad- rid yolculuğu. "Of" dedi ıçinden, "Of..." Gözleri öf- keden parladı. Altı yıl oynadığı ve son noktam bura- sı dedigi kulübü ona sırt çeviriyordu. Neden dedi ken- dince. Neden?.. Ayakları yere basarken film gözlerin- de dönüyordu. Her yıl 25 karşılaşmanın üzerı ve sa- dece 2000 - 2001 sezonunda 6 gol onun ötesinde hep çift sayılı hanelerle yazılan gol değerleri. Şaşkındı. Valdano'ya sadece baktı... Raul ağladı ağlayacak, en yakın arkadaşının gidişine, öfke ve haykırış gerçek- leştirecekti. Tam bu sırada Morientes hızlı adımlarla dostuna sarıldı... Valdano çakmak çakmak olmuş gözlerde öfkeyi ve neden sorusunu birkez daha oku- du. Raul'un küskünlük günleri başlıyor, Morientes ay- nlıyordu... Galatasaray kapıyı çalıyor, Avrupa arena- sında ne kadar ünlü kulüp varsa gel diyordu. Mo- rientes düşündü... Düşündü... Futbolun altın yüzü, yeşil sahalardan koparken, yüreklerde hep kupaları kaldıran resmin yarattığı çoşku varolacaktı. Fransa'da onu kim unutabilirdi. Nantes'ta baş- layan, Bordeaux ile tanınan, Marseılle ile istikrarı ya- kalayan, Juventus'da doruklara çıkan bir futbol geç- mişi. Chealsea ve Valencia duraklan. Veda ve Mona- co adreslerinde teknik adamlık kariyeri. 1968 doğum- lu birçok isim hala sahalarda turlarken o, köşede sü- per birtakım yaratma çabasında... Bu isim Monaco'nun genç teknik adamı Deschamps. Monaco... Kralın takımı. Zenginler kulübü. Hep farklı görüntüsü ile lige ve kupalara damgasını vuran 14 NİSAN 2004 Morientesbu ekip 1919 yılında temel- lerinin atılışından beri istik- rara hasret. Kupalar 1980'lerin sonu ve 1990'la- nn ikinci yansına sıkışmış 7 şampiyonluk ve sonuncusu 1999-2000 yılında gelen çoşku. Bu üçlünün buluşma noktası... 2. Louis stadı. Ve bu yıl müthiş performansın adresi. ügde bu yazı yazılırken 31 maçda 64 puan 18 galibiyet, 10 beraber- lik ve 3 yenilgi. Zirvede oturan bir takım. Lyon yakın takıpte. Ama Monaco istikarlı. Bu yıl tek isim Morien- tes takviyesi... Salas ve Eto gündemde ama alınamı- yor. Fanfan PSG'ye, Marguez Barcelona'ya veriliyor. Simone, Gallardo gidecek deniliyor. Biryıl önce şam- piyonluk 1 puan ile Lyon takımına kaptınlmış. Ve bu yıl... İyi bir sezon. Yine kıyasıya mücade- le. Şampiyonlar Ligi'nde iyi bir seyir. Çeyrek fınale kadar uzanan yolculuk. Rakip R. Madrid. Öncesinde Fransa Kupası'nda Chateauroux yenilgisi. Moraller bo- zuk. Ve Madrid'te 4-1 'ın ardından Zidane'nin golüne 2 dakika sonra gelen yanıt. "Ayaktayız hesap kesil- medi" der gibi. Golün adı: Morientes. İlk yanda Prso (Beşıktaş'ın gündemınde) ile ra- kibi kanatlardan zorluyor ve ilk yarıyı galip kapama- nın çoşkusundaki rakibıni Guily ve Monentes'in golleri ile vuruyordu... Kovulan adam Madrid'te attığı golle umutlan yeşertiyor, evınde attığı golle takımına dina- mizmi getiriyordu. intikam sahada alınıyor, Valdano (R.Madrid sportif işler sorumlusu) sert tokatla savru- lurken Ouerrioz (R. Madrid teknik Dir.) koltuğunu kaybetme sıkıntısı yaşıyordu. Deschamps rahat. Kaderi belirieyen kramponlar final yolunda. Ve İspanya öf- keli... Gazetelerde manşetler herşeyi anlatıyor. Ama asıl Manşet Morientes olması gerekirken ispanyollar'ın onu görmeyen kalemleri... Madrid gızemı Monaco sarayında enrken, intikam çorbası ne kadar soğusa da Morientes isminin ağzını tadlandınyor. R.Madrid kurumaylanna ise kızılcık şerbeti kalıyor... Morientes, Monaco'nun eski takımı Real'i elemesinde büyük pay sahibi. akızılvalin(dyahoo com Ender'e Kulak Verin Cumhuriyet Spor Eki'nin bu sayısında ilginç bir söyleşi var. As- lında Efes Pilsen'in genç oyun ku- rucusu EnderArslan daha önce de sutunlarımıza konuk olmuş, spor kariyerini sizlerle paylaşmıştı. Ama bu kez Ender farklı konuları günde- me getiriyor. Basketbol Avrupa Li- gi'nde Dörtlü Final'i hak ettikleri hal- de, hakemler ve ULEB (Avrupa Lig- leri Birliği) tarafından nasıl çelmelen- diklerini anlattı. Ve Ender gibi henüz 20'sındeki bırsporcunun kafasında ne yazık kı, "Ben Türküm, kazan- mayı hak etsem de engellenece- ğim" görüşü belirmiş. Evet, gerçekten de Efes, kısıt- lı kadrosuna karşın Dörtlü Fınaller- de yarışmayı sonuna kadar hak et- mıştı. Hele Italya'da oynadıkları bir maç var. Işte o 40 dakıkayı ve ön- cesıni görmenız gerekir Efes'in hak- kının nasıl yendiğinı anlamanız için. Gerçekten Efes, kazanmak ıçın her- şeyi yapmıştı. Sakatlar, acılannı din- dirmek için iğne olmuş, antrenör takımın bir gün önce yiyeceği etin ne ölçüde pişeceğinı denetime al- mış, çocuklar sadece ve sadece o maça motive olmuştu. Ama bir çel- me, ıkı yanlış düdük ve elli kere at- sanız tutmayacak bir 3'lük ne ya- zık kı Efes'in yolunu kesti. Işte Es- ra Peker'in Ender söyleşisinde duy- gu yüklü bu anlar var. Spor Eki'nin bu sayısında ka- pağımız, genel istek üzerıne ha- kemlere ayrılmış durumda. Ali Ay- dın, Nevzat Dindar'a özel açıkla- malarda bulundu. Hakem camiası- nın da 'Aydın olayı' içın yorumları ilginç. 3. safyamızdakı Turkcell'in fut- bol ödüllerı haberine de dikkat edin. Onlar aslında ülkedeki futbol terö- rüne inat bir fair-play rüzgârı estır- meye çalışıyoriar. Bu arada yaşama genç yaşta veda eden Tevfik Lav için "BirSMS de sizatın " kampan- yası gerçekten övgüye değer. Sabiha Kurtulmuş, yoğun iş temposundan fırsat bulup yogacı- ların yaşantısına ışık tuttu. Eczacı- başı ve Bayan Voleybol Ulusal Ta- kımı'nın pasörü Bahar Urcu da hem anne, hem sporcu kimliğinin nasıl birarada uyumla yürüdüğünü anlattı. Kısa bir dinlenmenin ardından pıstlerin hızlı çocuğu Murat Yığcı Formula 1 yazılan ile aramıza dön- dü. Nasuh Mahruki'nin yazılannı ıse önümüzdekı haftalarda daha değişik değerlendırmelerle sütunlarımızda bulacaksınız. Yenıden görüşmek üzere. IK KÖŞE Cumhurıyet'in yıllardır süregelen çizgisini bozmadan yayın hayatını devam ettirmesı bızler içın her zaman bir övünç kaynağı olmuştur. Ancak, spor alanında da gerekeni yapması gereklılıği her zaman kafalarımızdaydı. Yakyaşık uç ay önce spor dergi yayına başladığında beni ve benim gibi düşünenleri eminim ki büyük bir sevinç kaplamıştı. Biliyorduk ki, Cumhuriyet spor alanında da sahip olduğu çizgiyi koruyacak ve sadece futbol ve skor yazarlığı yapan medyanın içinde bizlere yol gösterici olacaktı. Ve beklediğimiz oldu. Bugüne kadar yapılan çalışmalar bu düşüncelerimizin yanıltıcı olmadığını doğrular nitelikte. Bundan dolayı hepinize sonsuz teşekkürier sunar, hepınızı sevgıyle kucaklarım. Tamer Akdeniz Ülkemizde sporun giderek amacından uzaklaştığı, özünde var olan rekabetin amacından saptırılarak farklı yönlere çekildiği, her şeyin ekonomik temellere dayandırılmaya başlandığı bugünlerde böyle bir ek çıkararak yeniden gerçek anlamda sporu ve sporcuyu ele aldığınız çalışmalarınızdan dolayı hepinize teşekkür etmek isterim. İyi ki varsınız... Celal Songül SAYI 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle