22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Dünden Bugüne Cumhuriyet Sportif başarıda bilgi-becerinin doğru aktarılması önemli rol oynuyor Bu transfer başka transfer B ır çocuğun feasketbol becerisini öğrenmeye çalıştığı durumlar ie maçta karşılaştığı curumlar her zaman farklı olur. Bilimsel araştırmalar bir hareketin, bir kez daha aynı şekilde ^apılamadığını ortaya koymuştur. Prof. Dr. HASAN KASAP ([email protected]) leyenleri şa- izle- yenleri hayran bırakan bil- gi ve becerilerin nasıl kazanıldığı hep me- rak konusu olmuş- tur. En çok bildiği- miz geleneksel yol.usta-çırak ilişkisi ileöğren- medir. Matema- tiksel işlemlerin yapısında işlem kodlan vardır. Yaşamda karşılaşacağımız benzer zihinsel işlemle- ri çözebıleceğimizi düşünerek matematık öğreniriz. Bunun gibı bir çok bilgi ve be- cerilerimizi okuyarak gözlemleyerek ve deneyerek öğreniriz. Bir becenyi öğrenır- ken karşılaştığımız ortamlar ile o becenyi uygulamak zorunda kaldığımız gerçek ko- şullarçoğu zaman aynı değildir. Bir çocu- ğun basketbol becerisini öğrenmeye ça- lıştığı durumlar ile maçta karşılaştığı du- rumlar her zaman farklı olur. Bilimsel araş- trmalar bir hareketin, bir kez daha aynı şe- kilde yapılamadığını ortaya koymuş- tur. Kısaca, bir hareketi kaç kez tek- rar edersek edelim hıçbır hareketi- miz dığerinin aynı olamıyor. Böyle- ce öğrenme ortamlannda kazan- dıklanmızı heryeni uy- gulamamızda karşı- mıza çıkan yenı du- rumlara transfer edi- yoruz. öğrenılen bılgi ve becerinin, her defasında fark- lı ortamlara aktarılması, bazı transfer ilkelerinin bilinmesi ile kolaylaşır. Bir antrenör, bir eğftmen ya da çocuğuna bir beceri öğretmeye çalışan anne - ba- ba, aslında kendi bilgı ve becerılerinin sporcusuna ya da çocuğuna transfenni ger- çekleştirmeye çalışır. Böyle bir durumda öğreten kişi, bilgi ve beceri transfer ilke- lerini uygulamak durumundadır. Futbol oyununun temel becerilerini öğrenmeye çalışan bir sporcu, bunlan iyi bir futbol oyunu ortamına transfer edebileceğini dü- şünerek antrenmanlann zorluklanna kat- lanır. iki tarafı da iyi kullanmak Bilgi - beceri transferi her zaman beklediğımiz şekilde gerçekleşmez. Trans- fer olumlu olabıleceği gibi olumsuz da gerçekleşebilir. Asıl bilinmesi gereken de budur. Transfer ilkelerinı doğru uygulayan bilinçli eğitmen - antrenörle gerçekleşen antrenman ve maç ortamlan gerçekten ve- rimli ve eğlenceli hale gelir. Biz çoğu kez bazı spor dallannın, diğer bir spor dalını öğrenmemize yardımcı olacağını düşü- nürüz. Bu düşünce hem doğru hem de yan- lıştır. örneğın: Masatenisı bilen birinin, kort tenisıni kolay öğreneceği, futboldaki aldatma hareketlerini iyi yapan birinin bas- ketbolda aynı hareketleri daha kolay öğ- renebileceğini düşünmek gibi... Futbol, basketbol gibi spor dalla- nnda, bir el ya da ayağın diğerinden bi- raz daha iyi olması, iyi olan tarafın diğer tarafı telafi etmesi sonucunda sporcuyu engellemeyebilir. Ancak Kayak ve yüzme gibı bazı spor dallan her ıki tarafında mü- kemmel kullanılmasını gerektirir. Araştırmalar en yüksek öğrenme transferinin elden ele ve ayaktan ayağa ol- duğunu göstenmiştir. Ikinci düzeyde trans- fer, aynı taraftaki el ya da ayaktan aynı ta- raftaki el ya da ayak olmaktadır. Bilindiği gibi insanlann yüzde 90 - 95'i Sağlak, yüzde 3 - 5'i Solak, yüzde 3'ü ise iki tarafiıdır. Kültürel zorlamalar dışında solaklığın normalde yüzde 40 olabilece- ği bildıriliyor. Klasik anlamda öğrenme il- keleri sağlaklann sağ tarafıyla, solaklann da sol tarafı ile öğrenmeye başlamalannı öngöımektedir. Her iki elle masa tenisı öğretımine yönelik yaptığımız bir yüksek lisans çalışmasında, zayıf tarafla öğren- meye başlayanlann güçlü tarafianna da- ha büyük transferyaptıklannı ve her iki el- de toplam öğrenme performansının güç- lü tarafla başlayanlara göre daha yüksek Abdülkerim: Lineker vefasız çıktı VEYSEL BALKAYA T Brk futbolunda VVembley are- nasına ilk ayak basan ve fut- bol literatürümüzün en paha- lı bifteğini yiyen Abdülkerim Durmaz bugün Güngören Belediyespor'un ba- şında bir teknik adam. Abdülkerim, Ingiltere'ye 8-0 yenil- diğimiz maçta sahadaydı. Coşkun Öza- n'dan görevini aldı. üneker diye daha adı sanı duyulmamış genç bir çocuğu marke edecekti. özan, sırtını sıvazladı ve onu sahaya sür- dü. Yıllar geçse de bu maçla ıl- gili konuşula- cak olan bir başka şey de Abdül- kenm'in komerpo- zisyo- nunda yanın- daki ar- kadaşına "Lineker nerede" diye sormasıydı... Ab- dülkerim o gün yaşananlan şöyle anlat- tı: "Coşkun Ağabey (Coşkun özan) ba- na, "Genç bir çocuk var onu tutacaksın " dedi. Ben de orada daha ünlü adamlar olduğu için Lineker'ipek de umursama- yarak, sahaya çıktım. Nereden bileyim adamın o kadar iyi olduğunu? Adam o maçtan sonra dünyanın en ünlü oyun- culanndan biri oldu. O kadar hızlıydı kı bir komer sırasında onu kaybettim ve arkadaşlara "üneker nerede?" diye sor- dum. "Şimdi buradaydf dediler. Osıra- da top ortalandı ve adam golü attı. Son- radan ben hep Lineker vefasız çıktı diye arkadaşlanma takıldım. Çünkü Lineker, Lineker olduysa benim sayemdedir. An- cak vefasız çıktı. Insan birarar, sorar." "Bonfile Olayı" Abdülkerim Durmaz'ın adının geç- tiği bir başka ılginç öykü de "Bonfile Ola- yı". Yemekleri teknik direktörün seçme- si nedeniyle hocasıyla sık sık sorun ya- şayan Abdülkerim, "Dünyanın en paha- lı bifteği"n\r\ öyküsünü şöyle anlatıyor: "Samsun'daki kampta yemekleri hoca seçtiğinden önümüzde kanlı bir et par- çası, patates püresi ve su var. Et kanlı, çiğniyorum ama bir tühü gitmiyor. Ben de etin üstünü püreyle sıvadım, yeme- ğimi bitirmiş gibi odama çıktım. Odaya da harika yemekler söyledim. Hoca ar- kamdan yemeğe bakmış, peşimden gel- di ve sonuçta kadro dışı kaldım. Takım da Samsunspor'a fan\lı yenilince 5 mil- yon ceza aldım. Dünyanın en pahalı eti- ni ben yemişimdir.' Âkşam kamptan çıkıp Istanbul'un tüm gece mekanlannı gezdikten sonra iş- kembecide biten turiar... Abdülkerim'in ge- ce takımı arkadaşlan kaleci Yaşar, Arif ve Selçuk. Bu süreci Abdülkerim şöyle anlatıyor "Bayan birsanatçı arkadaşımız vardı. Evineyaşgünününegitmiştik. Me- ğerse binada Manukyan isminde birka- dın oturuyormuş. Dışanya çıkınca kar- şımızda gazetecileri gördük. Haydi! "Ulusal Takım oyunculan Manukyan'ın evinde basıldı" diye yazdılar. Hiç birin- denpişman değilim. Başka oyuncularkaç golattığını, iyi oynadığı maçlan veya kaç orta yaptığını anlatır. Fakat ben size Is- tanbul'un gece hayatını ve sahalann dışındaki futbol yaşamını anlatınm." Abdülkerim, antrenörlük yapıyor. olduğunu bulduk. Çok az da olsa bizim çalışmamızı destekleyen çalışmalar da yapılmıştır. Aynı şekilde kayağa yeni baş- layanlar üzerinde yaptığımız iki çalışma, dönüşlere zayıf tarafla başlayanlann her ıki tarafa dönüşü öğrenme performansla- nnın, kuvvetli tarafla başlayanlara göre daha yüksek ve daha kısa zamanda ge- liştiğini göstermiştir. Transfer ilkeleri Araştırmalann ortaya koyduğu bel- li başlı transfer ilkelerinden bazılan aşağı- daki şekilde örneklenebilir: (Cratty 1973, Oxendıne1968). Ikibedensel etkinliğin antrenman ya da hazıriık koşullan bırbınne ne kadar çok benzerse o kadar yüksek düzeyde olum- lu transfer gerçekleşir. Bu demektir ki ant- renman ortamlan maç ortamlanna ne ka- dar çok benzetilebilirse o kadar yüksek transfer gerçekleştirilebilir. Iki spor becerisınin uyan ve tepkile- ri benzeriik taşıyorsa transfer olumludur. Eskı öğrenilen becerinin hareketlerinin ye- nı görevde de kullanılması olumlu trans- fer sağlamaktadır. Futbolda öğrenilen al- datmanın basketbol ve hentbole transfe- rinin olumlu olacağı ya da aynı vites sis- temlerine sahip çeşitli marka ve tipteki otomobilleri kullanmada sağlanan trans- ferin çok yüksek olabildiği gibi. Eğer iki görevin uyanlan aynı ancak bu uyanlara verilen hareket tepkileri fark- lı ise olumsuz transfergerçekleşmektedir. Tepki benzerliğı azaldıkça olumsuz trans- fer artmaktadır. Örneğin: Daha önce nor- mal vitesli otomobil kullanmayı öğrenen bir birey, otomatik vitesli bir arabayı kul- lanmaya başladığında, daha önceki tra- fik ve yol uyanlan aynı kalmasına rağmen, otomobilin kullanımında bireyin vereceği tepkiler değiştiğınden araan yönetim prog- ramı kanşacak ve olumsuzlukla sona ere- cektir. Masatenisi bilen sporcunun kort tenisı öğrenirken her iki spor türünde de benzer olan top etkisine, kort tenisinde fark- lı tepki verme (Kolun ve bileğin farklı kul- lanılması) zorunluluğu, ıki spor dalı arasın- da olumsuz transferi gündeme getırir. Eğit- men çocuğun becen özgeçmişini bilme- lidir. Böylece zoriuklarını anlayabilir ve farklı öğrenme pekiştrmeleri yapabilir. Ba- samaklama şeklinde birbirini izleyen alış- tırmalar, becennın zamanla "nasıl öğreni- leceğının belihenmesrnde kolaylık sağ- lamaktadır. Transferin büyüklüğünde, be- cerinin güçlüğü ve öğrenenin yeteneği büyük önem taşımaktadır. Transferin te- mel prensiplerini iyi kavrayan zekı ve be- cerikli öğrencılerin yenı becerilerde sağ- ladığı transfer diğerierine göre daha yük- sek olmaktadır. (Oxendine,1968, Rose, 1997). Baba Hakkı Beşiktaş'ın ağabeyi, kaptanı, babası, başkanı ve Türk futbolunun sembol futbolcusuydu Sarışın Nermin'i unutamadı, evlenmediABDÜLKADÎR YÜCELMAN eçtiğimiz günlerde Beşiktaş'ın devre dışı kalmış Fulya'daki sta- dında "Beşiktaş'ın sembol fut- bolcusu "Baba Hakkj" nın heykeli törenle açıl- dı. Bir zamanlar Beşiktaş'ın hem babası, hem ağabeyi hem kaptanı hem başkanıydı diye- ceğim, ama sadece Beşiktaşlılann değil tüm futbolseverferin sevip saydığı bir spor adamıy- dı Hakkı Yeten. 'Uyuşuklar toplar bende toplanacak' 26 Mayıs 1941. Stat: Izmir Beşiktaş, Al- tınordu'ya karşı oynuyor. Milli Küme'nin bu ma- çında ilk yanyı Beşiktaş 3-1 yenik bitirmiş, futbolcular soyunma odasında başları önde Kaptan Hakkı Yeten'i bekliyor. Tahta kapryı hırs- la açıp hırsla kapatan Baba Hakkı iki elini be- line dayayıp, "Kaldınn kafanızı yüzüme bakın." Ses tonu gittikçe yükseliyor, "Uyuşuk herif- ier" diye başlayan fırça... "Neyapıpyapacak- sınız, topu o adamların ayağından söküp ala- caksınız. Bütün toplar bende toplanacak. Anlaşıldı mı?.. Anlaşıldı mı diyorum, anlaşıl- dı mı?.." Başlar inip kalkıyor. Ikinci yan Beşiktaş bomba... Sanki ilkya- n gitmiş başkalan forma giyip sahaya çıkmış. Topu alan Baba Hakkı'yı görüyor. Ve ikinci 45 dakikaya 4 gol sığdınyor Baba Hakkı... Maçı 5-3 Beşiktaş kazanıyor. 4 gole imza atan 31 yaşındaki kaptan Baba Hakkı, maçtan sonra hepsini tebrik ediyor: "Golleri ben attım, ama bu maçı siz kazandınız." 1931 -1947 yılları arasında Beşiktaş fut- bol takımının kaptanlığını yapan Hakkı Yeten 21OCAK2004 ile karşı karşıya oynayan Şevket (Soley) anı- lannda şunları anlatıyor: "Bir maçta Hakkı Baba ile çarpıştım, kolumdan bir et parçası kalktı. Baba Hakkı sahanın dışına koştu, ner- den bulduysa buldu bir limonu getirip kolu- ma bastırdı. Çok acımıştı ki feryadı bastım. Hakkı kaptan "muhallebi çocuğu hadi fıria sahaya, ayağımın altında da dolaşma" diye söylendi. F.Bahçe peşimde az koşmadı Baba Hakkı'nın Halıcıoğlu'ndaki öğret- meni Ömer, Fenerbahçeli Zeki Rıza'nın çok iyi bir arkadaşıydı. Askeri okullann kendi ara- lanndaki maçlarını yönetmek için Zeki Rı- za'nın hakemlik yapmasını isterdi. Zeki ağa- bey askeri okullar maçlarında Hakkı'yı be- ğenmiş olmalı ki koyu Fenerbahçeli Hafız Ya- şar adlı birisini okula göndermiş ve Zeki Rı- za'nın mağazasına davet etmişti. Hakkı Ye- ten, Hafız Yaşar ile biriikte Zeki Rıza'nın ma- ğazasına gitti. Bir rastlantı Beşiktaşlı Şeref de orada olunca konuşma gerçekleşmedi ve Hakkı Yeten'in Fenerbahçe diyaloğu kesildi. Ulusal futbol takımımızın o günlerdeki antre- nörü Pegnam, Hakkı Yeten'e Arsenal'den teklif getirmişti ama o çok iyi olan bu öneriyi de kabul etmemişti. Baba Hakkı'nın gözü sanşında Baba Hakkı hiç evlenmedi. Döneminin Fenerbahçeli futbolcusu ve gazeteci Şevket Soley onunla yaptığı bir konuşmayı şöyle an- latıyor: "Iki kere aşık oldum. Birisi Nermin is- minde minyon bir sarışın. Onunla evlene- cektim, fakat olmadı. Ikincisi güzel bir akra- bamdı. O da olmadı. Çünkü ben o günlerde futbolla nikahlanmıştım. Bu nikahı bozama- dım. Kız da beni beklemedi evlendi. Ben de ne yazık ki evde kaldım. Tipimi soracak olur- san sarışınların en çirkinini, esmerlerin en güzeline tercih ederim. Daha başka soraca- ğın antika sorulann var mı Şevketcığım" Halit Deringör'ün de Baba Hakkı ile il- gili dünya futbol tarihinde görülmemiş işitil- memiş bir anısı var. Izmir'de oynanan Beşik- taş-Karşıyaka maçında Karşıyakalı Tom Dün- dar ile çarpıştı, Tom Dündar Baba Hakkı'ya vurmaz mı? Baba Hakk) kömürtozlanna bu- laşmış yüzünü elinin tersi ile sildi ve Tom'un üzerineyürüdü. Maç durdu hakem Baba Hak- kı'ya kırmızı kartını gösterince kıyanet koptu. Kaptan Hakkı sahayı terketmedi, hakem par- mağı ile tribünü göstererek "çık dışan " deyin- ce kafası atmış Hakkı Yeten tepki gösterdi. "Sen çık" Ve 15 dakika maç durdu, tribünde otu- ran Izmir valisi sıkılmıştı, Baba Hakkı direni- yordu. Sonunda vali bey talimat verdi "Hakem oyundan çıksın. Maçı yan hakem yönetsin." Işte Baba Hakkı maçın hakemini sahadan çı- kartan dünyadaki belki tek futbolcuydu. Baba Hakkı'dan küfür yedim 18 yıl Beşiktaş muhabirliği yaptım. Bu süre içinde en anlaştığım kişi Baba Rem- zi'ydi. Baba Remzi (Tosyalı), Akaretlerdeki o köhne salonun gerisinde dar bir merdivenle çıkılan asma katta çalışırdı. Uyanır uyanmaz dudaklan arasınaaldığı siğarasını acaba uyur- ken çıkanrmıydı bilemem. Ama sigara ile kar- nını doyurduğundan kuşkum yok. Sorbon'dan matematik mezunu bir fanatik Beşiktaşlıydı. Hesaplan da o denetlerdi. Buraya nokta ko- yup baba Hakkı'ya geleyim. Transferler kulübün camekanlı odasın- da olurdu. Futbolcular teker teker odaya gi- rerler Baba Hakkı'nın elini öperter ve kağıda da imza atarak paralannı alıriardı. Bir dönem geldi ki futbolcular dışarda bana dert yanma- ya başladılar. "15 bin lira aldım 20 bin liraya imza attım." O yıllarda ben bir muhabirim. Bu işler beni ilgilendirir mi ilgilendinnez mi bile- mem ama galiba sonunda ben de rahatsız ol- muştum ki Baba Hakkı'nın keyifki bir zama- nındasordum, "Hakkı Bey böyle böyle...." Ba- ba Hakkı kızardı, köpürdü zaten genellikle lan diye başladığı okkalı bir küfür patlattı. Ben de kızardım bozardım, adeta kaçtım yanından. Ama olayı birkaç gün düşündükten sonra ha- ber yaptım. Baba Hakkı yönetiminin de mu- halifleri vardı, bu kez onlar peşime takıldı. Rüştü Erkuş rahmetli, bana biryığin dosyage- tirdi hesaplaria ilgili. Ben de Remzi Tosyalı'ya sormuştum demişti ki, "Sana ne be Abdül, sa- na ne. Futbolcular zaman zaman aldıklan pa- ralan unuturiar, sen onlara inanma..." Doğruydu veya yanlıştı, ama bildiğim bir şey var ki Baba Hakkı'nın parayla pulla bir il- gisi yoktu. Her akşam birkaç arkadaşı ile bir- iikte Taksim senin Beyoğlu benim, dolaşıriar- dı. O günün anlayışı gazeteciler yöneticilerin özelyaşamlannakanşmazlardı. Hakkı Baba da- ha sonra kendi isteği ile Başkanlığı bıraktı. Beşiktaş Belediye Başkanı Fulya'da onun heykelini dikti. Gazeteler ertesi gün baş- lık atıyordu "Baba Hakkı ölümsüzleşti." Baba Hakkı zaten ölümsüzler arasın- daydı. SAYI10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle