Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2004 ÇARŞAMBA
14 IJu kuttur@cumhuriyet.com.tr
.. •• •
Ozgün ve farklı kültürler bir ülke için zenginliktir, yoksun kalırsak çok şey yitiririz DEFNE GOLGESI
Pop kültüre yakışan PopstarABDULLAHTEKİN
Son yülarda sayılan giderek artan bir-
çok kişinin yakındığı kültürel yozlaş-
ma, Popstar adlı yanşmada bir kez da-
ha belırgin biçimde yansıdı. Bu yan-
sıma, popüler kültürün giderek boyut
kazandığı ve yozlaşarak yaygınlaştığı
biçiminde sevimli olmayan bir tablo-
yu ortaya koymuştur. Böyle bir nok-
tada popüler kültüre, Popstar'a yöne-
lik koşutluk da anımsanarak pop kül-
tür demek daha doğru olur herhalde...
Popstar yanşması bir defa daha gös-
terdi ki. Türk halkı -bıleşik kaplar çiz-
gisinde hareket ederek- kıminle gurur
duyacağı konusunda isabetli karar ver-
me refleksini sürdürüyor.
Aslında Popstar yanşması, pop kül-
türün içerdiği ve sergilediği bir ürün
olarak değer bulmalıdır. Pop sözcüğü
Ingılizcedekı popular (=halka ilışkin)
sözcüğünden kısaltılmış ve popüler
anlamında yerleşmiştir. Popüler, her-
kes tarafından tanınan, halkça bilinen
anlamına gelir. Sözcük asıl anlamını.
ABD'de 19'uncu yüzyıl sonlannda
kapsamh ekonomik ve siyasal reform
yanlısı Güneyli çıftçilerin oluşturdu-
ğu "itttifak''tan alır.
Folk kültürü yok oluyor
Popüler kültürü folk kültürüyle kit-
le kültüründen farkJı olarak nitelemek
önem taşır. Her ne kadar bu kültürler
birbiriyle iç içe gözüküyorsa da arala-
nnda aynm olduğunu belirtmek gere-
kir. Özgün kültür olarak niteleyeceği-
miz folk kültürü giderek ortadan kay-
boluyor. Bunun temel nedeni, Türk ve
Türkiye kültürlerinden beslenen bu
kültürün kaynakJannda gözlenen tı-
kanmalardır. Özgün kültür yaratma ya
da özgün kültürlere pencere açma, an-
cak Türk ve Türkiye kültürlerinin oluş-
turdugu kaynaklardan beslenmeye bağ-
• Kitle kültürü popüler kültüre egemen olacağına -pop kültürü diye
adlandınlmasının daha uygun olacağı kuşku götürmeyen- popüler kültür kitle
kültürüne egemen olmaktadır. Kuşkusuz sistemin ters çahşmasmda küreselleşme
olgusunun küçümsenmeyecek payı vardır. Küreselleşme dünyayı ele geçirme
aşamasını yaşıyor. Düşünceler, değer yargılan, insanlar ve özellikle kültürler yaygın
bir 'metalaşma'nın, yağmalanmanın, dahası pazarlanmanın eşiğinde...
lıdır. Mevcut tablo, bu kaynaklara faz-
la itibar edilmediğini göstermektedir.
Giderek eğlenceyi içeren bir boyut
kazandığı gözlenen popüler kültür,
gündelik yaşamın kültürü olarak de-
ğer bulmalıdır. Nitekim "Popüler Kül-
tür'' başlığını taşıyan bir gazete ekı-
nın içeriğine bakıldığında gazino ya-
şamı, mankenler dünyası ve itiraf edı-
len aşklann ağırlık kazandığı bir tab-
lo gözlenir. Kuşkusuz bu tablonun
halkla. halkın yaşamı ve kültürüyle
uzaktan yakından ilişkisı olmadığının
altı çızılmelıdir.
Geriye kalan bir diğer önemli boyut
kitle kültürü olarak yansır, ne ki bu
boyutta da yanlış sayılabilecek bir ko-
numlama gözlenmektedir. Kitle kültü-
rü popüler kültüre egemen olacağına
-pop kültürü diye adlandınlmasının
daha uygun olacağı kuşku götürmeyen-
popüler kültür kitle kültürüne egemen
olmaktadır. Kuşkusuz sistemin ters ça-
lışmasında küreselleşme olgusunun
küçümsenmeyecek payı vardır. Küre-
selleşme dünyayı ele geçirme aşama-
sını yaşıyor. Düşünceler, değer yargı-
lan, insanlar ve özellikle kültürler yay-
gın bir *metalaşma"nın, yağmalan-
manın, dahası pazarlanmanın eşiğin-
de...
Böyle olunca kitle kültürü popüler
kültüre egemen olamıyor. daha doğru-
su ona yenik düşüyor, dolayısıyla da
kültürel yozlaşma yaygınlaşıyor. Kül-
türün bir öğesi olan müziğe bakıldığın-
da ne *nane"ler yendiğini görmek ola-
sıdır. Yine kültürün önemli bir öğesi
olan dil, onu "yabancı dillerin boyun-
duruğundan" kurtaranlann kemıkle-
rini sızlatacak konuma getirilmıştir.
Örnekleri kültürün diğer öğeleri olan
bilimden sanata uzatılacak çizgide ge-
nişletip sergilemek mümkün. Küre-
selleşmenin ağır etkisine medyanın
akıttığı yaldızlı kirlilik de ekJenince.
popüler kültürün olumsuz bir kanalda
güçlenip varhğını sürdürmesi \e pop
star yaratma çabalannm büyüleyicili-
ği daha çok uluslararası tekellere do-
layh hizmet etmek anlamında değer bu-
lur.
Kitle kültürü egemen olmalı
Sonuç olarak şunlan söyleyebiliriz:
1) Özgün kültürlerimızden yoksun
kalırsak çok şey yitiririz. Unutmaya-
lım ki, kültürlenn çok ve farklı oldu-
ğu nokta ülke içın zenginliktir. Böyle
bir tablo en çok da gelirlerine büyük
gereksınım duyduğumuz turizm sek-
törü için koşuldur.
2) Pop kültürün boyut kazanması, bu
kültürün halkla uzaktan yakından iliş-
kisi olmaması noktasında kültürel bir
yozlaşmanın yansıhlmasından ve yay-
gınJaştınlmasından başka anlam taşı-
maz. Belirtilen anlam ve içeriği çer-
çevesindeki pop kültürle ilgili çaba
harcama -gazete çıkarma dahil- halka
yönelik bir içerik ve işlev taşımadığı
gibi, halkın saygın ve öz değerlerinin
yitmesine de neden olabilir.
3) Kitle kültürünün sağhklı bir bo-
yut içerip popüler kültüre egemen ol-
ması gerekir. Bu bir anlamda da kül-
türel yozlaşmanın yoğunlaşmasıru ön-
ler. Bu sağlanamazsa pop kültür=pop
star sonucuna ulaşılır. Türkiye'nin gu-
rur duyacağı insanlar çoğalır ve bun-
lann arasına çok satan bir gazetenin si-
yah gözlüklü bayan yazan da dahil
edilmiş olur. Zaten pop kültür, îstan-
bul'da yaşayan bu ve buna benzer ki-
şilerin yaşam çizgilerini oluşturmu-
yor mu? Tıpkı entelektüellerin arasın-
da yaşayıp öne çıkmış ve daha çok ta-
nınmış enteller gibi...
Sanata darbe
Kurum
devrine
doğru
ANKARA(AA)-Kültür
ve Turizm Bakanlığı,
Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasansı
kapsamında bazı
kurumlarının
devredilmesine ilişkin
ölçütleri belirledi. Buna
göre, koro ve senfoni
orkestralan bakanlıkta
kalırken, 'ulusal niteükte
obnayan' müze, galeri ve
kültür merkezleri yerel
yönetimlere devredilecek.
Tasanda öngörülen
''Kültür ve Turizm
BakanhgTnın taşra örgütü
kuramamasına ilişkin
düzenlemeyi
değerlendiren bakanlık
bürokratlan, taşra
örgütlerinden bazılannın
de\Tedilmesine ilişkin
ölçütleri belirledi. Buna
göre, Güzel Sanatlar
Genel Müdürlüğü'ne
bağlı 16 ildekikoro
müdürlükleri ile senfoni
orkestralan bakanlıkta
kalacak ve çalışmalanııı
eski sistemde
sürdürecekler.
îl kültür ve turizm
müdürlükleri il özel
idarelerine devredilirken
'ulusal nitetikte olmayan'
müze ve tütüphaneler,
belediye sırurlan içinde
yerel yönetimlere, ilçe ve
beldelerde ise il özel
idarelerire verilecek.
Kültür ve Turizm
Bakanlığn'nın güzel
sanatlar galenleri ile
kültür merkezleri ise yerel
yönetimlere bırakılacak
Öte yandan, Kamu
Yönetimi Temel
Kanunu'cun yürürlüğe
girmesinden sonra
bakanlık taranndan
kurulacal komisyon,
Türkiye "de bulunan 191
müze ile oitüphaneleri
değerlencirerek bunlardan
hangileriıin 'ulusal
nttetikte tJmadığına"
ve devrealebileceğine
karar verecek.
Üç ayda biryayımlanan Posta Kutusu 'nun ikinci sayısı olan Kış 2004 çıktı
Deneme, şiir, anı, mektup...Kültür Servisi - Posta Kutusu'nun ikin-
cı sayısı olan Kış 2004 yayımlandı. Dün-
ya Yayıncılık tarafından üç ayda bir ya-
yımlanan Posta Kutusu'nun ikinci sayısı
olan Kış 2004 çıktı. Posta Kutusu ikinci
sayısında deneme, şıir, anı, mektup tari-
hi ve edebiyatı üzenne inceleme, araştır-
malarla mektup kitaplan üzerine eleştirel
yazılara yer veriyor.
Orhan Burian ın Yeni Unıldar dergisi-
nın öncüsü olan Ufuklar'ı birlikte çıkar-
dığı VedatGünyol'a yazdığı mektuplar, iki
kültür adamının 1950'lerde bir dergının
kuruluşu ve yürütülüşü çevTesindeki dün-
yasını bugüne taşiyor. Modern Türk tiyat-
rosunun kurucusu sayılan Mubsin Ertuğ-
ruTun yıne Bunan'a yazdığı mektuplar,
hem Ertuğrurun hem de Bunan'ın dün-
yasını biraz daha aralıyor. 'Muzaffer Ha-
cıhasanoğlu'na Mektuplar' bölümünde
Yaşar Nabi Navır'dan Ceyhun Atuf Kan-
su'ya, Seüm fieri'ye, çeşitli yazarlann
mektuplanysa 'gönderen' ile 'gönderi-
len'in dünyalanna ilişkin ipuçlannı orta-
ya çıkanyor.
Toplam 109 mektup
1938'de Almanya'ya mimarlık eğitimi
için giden TankEmiroğJu'nun, Nazılerin
gelişip serpildıği Almanya"dan yazdığı
mektuplar birçok bakımdan ilginç bir dün-
ya sunuyor. Aleksandr Danilovic Şindel'in
derlediği 'Cephenin İki Yanından: Rus ve
Abnan Askeıîerinin Mektuplan'nın ikin-
ci bölümü 'Nazi mektuplan'yla bir mek-
tup kitabından seçmeler sona eriyor. 'Ya-
zTyı bir 'hat' olarak da benimseyen ve bir
yaşama biçimi haline getiren Christian
Dotremont'un mektuplan ilginç ve uç bir
dünyayı Türkçeye taşıyor.
Posta Kutusu'nun ikinci sayısında top-
lam 109 mektup yer alıyor. Yahya Kemal
ile Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ıİk kez ya-
yımlanan mektuplan göle bir damla da-
ha katıyor. 'Behice'den Osman Refet Pa-
şa'ya mektup'ta Osmanirdakı 'eş için kız
beğennıe' töresi bürün aynntılanyla orta-
ya çıkıyor.
Ara Güler'in 1960'larda gerçekJeştir-
diği 'Büyük Postane Röportajı'ndan ka-
lan bir dızi fotoğraf ile mimari fotoğraf-
lanyla tanınan Cemal Endem'in 'Büyük
Postane-2001' fotoğraflan. Mimar Yedat
Tekdos>
r
asını bütünlüyor. Bu sayırun söy-
leşisi Haziran.Tekrar adlı 'açıkmektup'
denemelerinin yazan, şair Haydar Ergü-
len ile Posta Kutusu'nun bu sayısıyla ve-
rilen ücretsiz ekiyse, Ergülen'in Zaıfad-
lı şiir kitabı.
37. SÎYAD Ödülleri önceki gece Beyoğlu Emek Sineması'nda törenle veriîdi
'Karşılaşma' en iyi fîhn seçfldi
GAMZE AKDEMIR
32 sinema yazannm seçti-
ği yılın en iyi filmleriyle
emekçilerinin ödüllendiril-
diği 37. Sinema Yazarlan
Derneği (SİYAD) 2003 Ödül
töreni önceki gece Beyoğlu
Emek Sinemasf nda yapıl-
dı. Sunuculuğunu Atilla Dor-
say ve Deniz Akkaya'nın
yaptıklan geceye yıldız akı-
nı vardı. Sahneye gelen he-
men tüm sanatçılar tatlı-sert
esprilerle sinema yazarlan-
na sataşırken, Melike Demi-
rağünlü 'Arkadaş' şarkısını
da söylediği mini konseriy-
le geceye renkkattı.
Tuncay Tutan'a adanmış
En tyi Sinema Yazan Emek
Ödülü'nü alan RekinTekso>'
"Sinema yazarlan övgüle-
rinde de, yergüerinde de za-
man zaman aşınya kaçarlar.
Bu akşam burada beni de
onurlandırma inceliğini gös-
terdiler, bu alışkanlıklanna
veri\orum" derken, sinema-
da 60 yılı geride bırakan Or-
han Aksoy'a onur ödülünü
oyuncusu Hülya Koçyiğit
"Beni en çok ağtatan adam"
sözleriyle verdi.
•Karşılaşma', yönetmeni Ömer Kavur'a, senarisderine, >'arduncı erkek o\ııncusuna,
genç oyuncularından birine ve görüntü yönermenine de ödül kazandırdı.
Macit Koper 'Karşılaşma'
ile Mahmut Tali Ongören En
İyi Senaryo Ödülü'nü Omer
KaMir'la paylaşırken, 'tnşa-
at' ile en iyi yardımcı kadın
oyuncu seçilen Suna Pekuy-
salesprilenyle kırdı geçirdi.
"Nerede ödülüm, ödülümü
verin! Dansı Yılmaz Erdo-
ğan'm başına. Yümaz Erdo-
ğan, bizi de gör artık Yılmaz
Erdoğan!" Erdoğan ise ce-
vap hakkmı En İyi Fihn Ödü-
lü'nü açıklamak üzere sah- -
neye çağnldığında, sonraki
filminin adının 'VTzontele
Suuna* olacağını söyleyerek
kullandı. Omer Kavur'un En
iyi Film Ödülü'nü alması-
nın ardmdan, Türk Sinema-
sı'nm 90. Yılı Teşekkür Pla-
keti rahatsızhğı nedeniyle
gelemeyen Metin Erksan'a
iletilmek üzere Dorsay'a tes-
lim edildı.
Türkan Şoray, Onur Ödü-
lü'nü Cüneyt Arlan'ın elın-
den alu-ken "diğer Onur Ödü-
lü'nün sahibi Ekrem Bora
gibi çok heyecanhydı.
'İnşaat'la En İyi Erkek
Oyuncu seçilen Şevket Ço-
ruh duygulannı esprili bir
dille anlatırken, 'Çamur'la
En îyi Kadın Oyuncu Ödü-
lü'nü kazanan Yelda Kay-
makçı Reynaud heyecanını
gizleyemiyordu.
En iyi Yönetmen Odülü'nü
Nuri Bilge Ce>1an" m elinden
alan Ömer Kavur (Karşılaş-
ma) ise Yılmaz Güney gibi
ustalara çok büyük vefa bor-
cu olduğunu söyledi. Gece-
nin diğer ödülleriyse şöyle:
En iyi Fihn Müziği: Timur
Selçuk (Abdülhamit Düşer-
ken), En iyi Yardımcı Erkek
Oyuncu: Aytaç Arman (Kar-
şılaşma), Ûmit Veren Genç
Sanatçı: tsmail Haçıoğlu
(Karşılaşma), Emek Ödülü:
Beyoğlu EmekSineması. En
iyi Görüntü Yönetmeni: Ali
Utku (Karşılaşma).
TURGAY FtŞEKÇİ
Torbalı'da
Geçen cumartesi, Edebiyatçılar Derneği ile
Konak Belediyesi'nin birlikte düzenledikleri 2.
Izmir Şiir Günleri'nde "Modern Şiirin Pencere-
sinden Geleneğe Bakmak" konulu panele katıl-
mak için Izmir'deydim.
Bu etkinliklerin bir özelliği de sabah 11 'den
akşam 8'e dek aralıksız sürmesi. Toplantılann bi-
ri bitiyor, öteki başlıyor. Aynı salonda 8-9 saat dur-
madan şiir sorunları üstüne konuşan, tartışan
şiirseverieri görünce gerçekten çok şaşırdım.
Böyle bir buluşma, tartışma özlemini neye yor-
malı bilemedim.
Ertesi gün de, 1982-1983'te askerliğimi yap-
tığım, o zamandan beri de görmediğim Torbalı
ilçesine, dostum Güven Sümer'i ziyarete gittim.
izmir'in kalabalığından kurtulup da Cumaova-
sı'na çıktığınızda bir anda kendinizi yeryüzünde
her insanın tatmaktan doyumsuz tat alacağı bir
ruh dinginliği içinde bulursunuz.
Göz alabildiğine bağlar, zeytinler, çamlar, şef-
tali, incir, mandalina bahçeleri içinde uzanan bir
ova. Uzakta ovayı saran yüksek dağlar... Hemen
sağda Sevilen Şarapları, Isa Bey Çiftlik Evi adıy-
la hem şarap üretilen hem de tadılan bir güzel-
lik ve dinginlik köşesi oluşturmuş.
Menderes in 1950'lerde diktirdiği selvi ağaç-
lan, çoğu sökülmüş, kurumuş olsa da kalanla-
nyla iki yanında yükseldikleri yola görkem duy-
gusu katmayı sürdürüyoriar.
Torbalı, çevresi incir bahçeleriyle kaplı küçük
bir kasabaydı. Kentin girişinde o unutamadığım
görüntüyleyine karşılaşacağımı umarak heyecan
içinde yaklaşmamızı bekledim. Ama ne gezer! Bu
kez incir bahçeleri yerine çok katlı apartman
bloklanyla karşıladı beni Torbalı.
Bu denli geniş bir arazi içinde olmasına kar-
şın, insanlann bahçeli evlerini bırakıp apartman
katlannda oturmayı yeğlemelerini anlayabilmek
gerçekten güç. Bahçeterinde, üzerlerinde altın top-
lar gibi portakallann panldadığı ağaçlaria çevri-
li evler, bir mutluluk düşüne benzeyen güzellik-
lerini koruyorlar. Asırlık dev palmiyelerin gölge-
sindeki ilkokul da öyle. Gövdesine greyfurt aşı-
lanarak, bir dalında portakal, ötekinde greyfurt
toplannın sallandığı ağaçlan da ilk burada gör-
müştüm.
Torbalı ve Tepeköy arasındaki iki kilometrelik,
eski dönemlerden kalma yolun iki yanında dev
dut ağaçlan vardı. Bu ağaçların yolun iki yanına
ördükleri yeşil duvardan yol görünmezdi. Daha-
sı Torbalı adının bu yolla bağı olduğu anlatılırdı.
Deve kervanlan bu yola girdiklerinde, devler dut
yapraklannı yemesin diye ağızlarına torba bağ-
lanırmış. Bu nedenle buranın adı Torbalı kalmış.
Her biri anıt ağaç sayılması gereken o koca dut
ağaçlannınçoğununyokolduğunagözlerimina-
namadı.
Torbalı ovasının bulunmaz verimliliği, Osman-
lı sarayının da dikkatini çekmiş. Abdülhamit dö-
neminde burası sarayın çiftliğine dönüştürül-
müş. Yapılan üretim saraya yollanmış. Çiftlikte
çalıştırılmak için Afrika'dan getirilmiş siyah kö-
leler de sonradan burada kalmışlar. Bugün iki köy
halkı tümüyle siyah Afrikalılardan oluşur. Yeni-
köy'de de Osmanlı döneminden kalma cami mi-
naresi ile bitişiğindeki köy kahvesinin fıskıyeli
havuzu ayaktadır.
Torbalı'nın son yıllarda adını duyurmasının bir
nedeni de Yeniköy'ün bitişiğindeki Metropolis
antik kentinde başlatılan kazı çalışmalan oldu. Ya-
kın zamana dek kent, neredeyse tümüyle top-
rak altında, zeytin ağaçlanyla kaplı bir yamaçtı.
Burada yaşayan halkın baş tannsının ana tann-
çaolması, kenti de AnaTanrıça Kenti kılmış. Ka-
/.ılar sonucu dört bin kişilik tiyatrosu, halkın bu-
luşma mekânı olan stoa, neredeyse tümüyle or-
taya çıkarılmış.
Antikçağ kültürünün tanınması ve bilinmesinin
bugünüoinsanı için önemi büyük. Hayatın tadın-
dan, insanca yaşama denen şeyden her gün
uzaklaşan bugünün insanına geçmiş insanlann
söyleyecek çok sözü var. Kentlerin kurulmasın-
dan günlük yaşama dek pek çok alanda uygar-
lık, bugünün hayatından çok, antik çağa ilişkili.
Zeytinli yamaçlara yaslanmış Metropolis'le,
çokverimlibirovanıngöbeğindeyükselenapart-
manlarıyla Torbalı'nın, karşılıklı birbirlerine bak-
malan, bu çelişkinin de açık bir göstergesi.
tflsekci ) superonline.com
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I