18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK 2004 ÇARŞAMBA CUMHURIYIT: SAYFA 17 2 Erdoğan m Hoüyvoodia 3 tanışacakmış. £ Ovunculuk dersi de ea rersm! BekJronik posta: denizsomecumhitfiyetcom.tr - Erdoğan, Islam Ortak Pazan'na karşıymış... "OrtaklıÇı kabul etmiyor. patron olmak istivori" Seven-Eleven rı i Gazi Üniversrtesi'nden Dr. llkay Orhan'ın, Ingirtere gezisi sırasında Londra'nın ünlü Trafalgar Meydanı'nda imza toplayan bir grup dikkatini çekiyor. Yanlanna gidip bakıyor. PKK- KADEK mjlrtanlannın Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması için imza topladığını görüyor. Or. llkay Orhan, terorizme karşı olduğunu ifade eden bir Avrupa ülkesinde terorizme destek kampanyasının nasıl bir çrfte standart oluşturduğunu düşünürken dikkatini kampanyanın tanrtımındaki bir başka görüntü çekiyor. PKK'lilerin imza kampanyasını destekleyen kuruluşlar arasında Türkiye'de de mağaza zincirleri kuran Seven-Eleven fırması bulunuyor. uvayı Mıllıye Gençlığının Sesı olarak on beş günde bir yayımlanan "Gençlik Cephesi" dergisi son sayısında, YÖK Yasa Taslağı'nı kamuoyundan gizlenen maddeleriyle biriik- te açıklıyor. Taslağın 33. maddesi ile devlet üniversi- telerinin yerini vakıf şemsiyesi altında özel üniversi- telerin almasının hedeflendiğini belirten "Gençlik Cephesi"nin eleştirdiği maddelerden bazılan şöyle: "Üniversiteye kaynak yaratmak adıyla özel sektör ve vakrflarla ortaklık ve şirket kurma yolu açılarak üniversitelerticari kuaıluşlara dönüştürülmek isteni- yor. Bundan böyle üniversiteler, kâr amacıyla hare- ket eden kuruluşlar haline gelecektir." "Taslağın 27. maddesinde Yükseköğrenim Kuru- mu özel bütçesinin gelir kaynaklan arasında hertür- lü fiziki imkân, tesis, araç, gereç, teçhizat, insan gü- cü ve bilgi biriminin değerlendtrilerek üreteceği hiz- met ve mallardan sağlanacak gelir sıralanıyor. Kamu Mali Reformu Yasası'yla uyumlu olarak hazırlandığı Gençlik Cephesi anlaşılan bu madde üniversiteleri ticarethaneye dö- nüştüren anlayışın başka bir uygulamasını sergiliyor." 'Taslakta devlet, bir yandan yükseköğrenim ku- rumlanna işleyişlerini sürdürebilmeleri için enflasyon- dan etkilenmeyecek şekilde gerekli kaynağı tahsis et- mekle yükümlü tutulurken bir yandan da gerekli kay- nak sağlanamadığı takdirde bu durumun cari hizmet maliyetine yansrtılması öngörülüyor. 'Devletin gerek- li kaynağı sağlayamaması' durumu dikkat çekicidir. Artık hükümetlerin 'üniversiteler için kaynak yok'ge- rekçesi yasalaştırılmak istenmektedir. Bunun cezası da cari hizmet maliyetine yani öğrencilerin ödeyece- ği harca zam olarak yansıyacaktır." "Sınavlan kamu yaranna düzenleyen bir kurum ola- rak bilinen öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, taslağa göre eğer para bulunamazsa ihale açarak sı- navlan başkasına yaptırabilecektir. Üniversitelerde öğrencilerin eğitimi için bulunamayan kaynak, ihaie yoluyla özel sektörü geliştirmeye gelince bulunabili- yor." Gençlik Cephesi'nin konuya ilişkin yorumunda ise şu sorulara yanrt aranıyor: "Kurulması daha da kolaylaştınlan vakıf üniversi- telerine tarikatlartarafından yenilerinin eklenmesi na- sıl önlenecek? Devlet üniversitelere para aktarmıyor gerekçesiy- le 'üniversitelere para kazandırma rehberi'ne benze- tilen bu taslak, yasalaştığında gericiliği engelleyebi- lir mi? Türkiye'de gericilik, emperyalizme bağımlı olarak beslenmiyor mu? Kurtuluş Savaşı'nda gericileri ayaklandıran Ingiliz emperyalizmi, 1950'lerde 'yeşil kuşak' projesini Tür- kiye'de uygulayan da ABD değil midir? Yanlış Nur Bilimer "ABD asıl büyük yanlışı 1991'deyaptı. Kuveyt'in işgaline ses çıkarmasaydı şimdi Irak'la biriikte bir de Kuveyt'i olacakt!" SESSÎZSEDASIZ(l) •ün mESmb J Sr ^32 BAŞAZP/JC izüçük. • P Yılbaşı kutlamalan için tamim Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastaneler- den birinde "tamim" niyetine yayımla- nan yılbaşı "esprisi" biraz geç de olsa elimize geçti: "Bakanhğımızın 27/12/2003 tarih ve 3657 sayılı yazısı ile 31/12/2003 tarihi saat 24.00'te yeni yıla girileceği ve ağııiıklı olarak Avrupa Birliği ülkelerin- de olmak üzere tüm dünyada yeni yıl kutlamalan yapılacağı bildirilmiştir. Avrupa Birliği uyum programı çer- çevesinde hastanemizde de aşağıda- ki koşullara uymak ve işi aksatmamak koşulu ile nöbetçi ekibin yeni yıl kutla- ması için gereğini bilgilerinize arz ede- rim. önlemler: 1. Taşkınlığın önüne geçil- mesi. 2. Içkiden çok mezeye ağırlık ve- rilmesi. 3. Dansözün acil binasına so- kulmaması. 4. ... biriken suyun bazı Batı ülkelerinde görülen havuza adam atma türü kutlamalar için kullanılma- ması. 5. Yerli içkiler limitsiz( olup yabancı içkilerde limit- lere riayet edilmesi. 6. Tüke- tilen içki, meze ve sarf malze- mesinin otomasyona kaydedilmesi. 7. Kasap havasına katılanlann hasta ve yakınlannın geçişine engel olmaması. 8. Hasta ve yakınlannın dansa zorlan- maması. 9. Saat 24.00'te acil ameliyat- hanesindeki ışıklann söndürülmemesi ve ameliyattaki ekibin sanlıp öpüşme türünde steriliteyi bozacak kutlama- lardan uzak durması. 10. Kutlamalann ocak ayındaki hastane performansını düşümneyecek yoğunlukta cereyan et- mesi için azami dikkat sarf edilmesi." Yüksek Yerilim Hatö Siyasi etik kalmadı abi.. Şimdi sadece tüccAR var! erdincutkii"! yahoo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Nişanyanlar ve Şirince Korunması gereklı ŞirİDce'de yasalara aylon "restorasyon" uy- gulamalan yapılan "Nişanyan EvterTndekı ruhsatsız pansiyon- lara Mandannanm müdahalesi- ni" konu aldığım yazıma (14 0- cak 2004) Sayın Sevan Nişan- yan'dan açıklamalar geldi... Olayın kamuoyuna; "Enneni- lere ırkçı baskL." şeklinde yansı- tılmasıyla ilgıli eleştinlenme; "Bu söylem bizün değil, medya- nm tercihinden kaynaklanıyor" diyen Sevan Nişanyan, öncelikle şunlan söylüyor: "SİT alamndaki pansiyon ve Jokantalann tümü kâçak veçoğu da mimari feJaket- Buna rağmen jandarmadan ruhsat alanlar da var_ Bunlann arasında sadecebi- ze vüklenilnıesi, nasıl açıkianabi- Bu sözler, Şirince'dekijandar- ma komutanının gerçekten "yan- h* davranıp davranmadığının da nlım nasıl "şirince" gıdenlmeli 0 Öncelikle "temel sorunun" tartışılmasınj perdeleyen şu "Er- menilere baskT söyleminden annmak gerekmıyor mu?.. Çün- kü konu aslında "Ermeni soru- nu" değil, Şırince'run nasıl öz- gün güzellikleriyle yaşatüacağı... Amaç: 'Sorun'u çözmekse? Bunun için de medyanın ırkçı- lık kadar "mimarhk kühürûne" de önem vermesıni sağlamanın yaru sıra "jandarmaya" da görev düşüyor. Örneğin, yine bu konudaki ha- berlerle ilgili Jandarma Gend Komutanhğı'nın 14 Ocak 2004 tarihli basın bildirisınde; "1996'da vıkun karan verilmesi- ne rağmen mevzuata aykın inşa- ata devam edilen Nişanyan Evle- ri'" ıçın yasal gereklenn yerine getınldiği belirtilirken eğer; "di- Şirince'nin evleri - Kaya Dinçer (ÇtMENTAŞ - 2004 Takvimi) mutlaka daha üst makamlarca so- ruşturulmasını gerektirecek ka- dar önemli... Ancak, benim asıl önemsedığım durum; Nişanyan evlerinın işte "bunlann arasın- da" nasıl yeralabildiği?.. Eğer. "Nîşanyaıüar" bile kül- tûrel mirasın kullanılmasında "koruma kurallannı" birkena- ra bırakmışiarsa ortada bu "du- yarüdostianmızı'' da saraıalayan "genel bir hukuksuzhığıuT Şi- rince 'ye egemen olması var de- mektir... "Büe* diyorum, çünkü Sevan Nişanyan'uı açıklamalannda, bu köyün tarihi dokusunu bozma- mak için "öncetikJekendflerinin" nasıl çaba gösterdikleri de özet- le şöyle anımsatılıyor: "Koruma Kurulu'nun 2001 \> imda beüriedigi \-apılaşraakoşui- lannı ilk ben hazniamıştmi-. 1997'den bu vana da vasanın ön- gördfiğü koruma planını ise ne Külrür Bakanüğı. ne Koruma Kurulu, ne de vahük vapü-" Yanı, korumadan "sorumlu" kunımlar Şinnce'yı yülarca plansız bırakuıca. herkes kaçak inşaata yönelmiş!.. 0 kadar ld, Nişanyan Evleri de dahil SÎT ala- nındaİd yasadışı yapılar hakkın- da "yıkını kararian" alınırken "hapfayatmalar" bileyaşanırol- Peki: şimdi ne yapılmalı?.. Ege 'nin bu en güzel köyünde ge- ğer yasadışı uyguiamalara da ay- nı müdahaknin yapıldığı vva da yapılacağı" yönünde bir açıkla- maya yer venlseydi, konunun gerçekleri gizleyen bir içerikle tartışılması da önlenmiş olurdu... Şirince'nin böylesi bır "yıp- ranma sûredndeo" kurtaniması için ise asıl ivedi gereksinmenin, öncelikle şu "korunta planı"na biran önce kavuşması olduğu or- tada... Kaçak yapılmış "mimari fela- ketfcri" asla kalıcı kılmadan. kö- >ün tarihi peyzajını ve eskı evle- rin özgün şekıllenni gözeten bir u onanm ve j'eni yapılanma" dü- zenı, ömeğin Kültür ve Turizm Bakanhğı ve valilik işbirliği için- de ve Izmir ünrversitelerinin de desteğiyle üretilecek bir planla Şirince'ye hemen getirilemez mi?.. Nişanyanlar'ın bu konuda bile "Koruma Kurulu'nu eleştirme- leri", yaşadıklan genlimden ol- malı... Çünkü, kurulun görevi plan yapmak değil, "planın doğ- ru yapdmasun" dehetlemek... Kaldı ki eğer Koruma Kuru- lu'nun SlT ilanı ve korumayı ön- gören tescil kararlan olmasaydı; Şirince'nin bugün "kooperatifsj- teterijie" kuşatılarak tüm "turis- tik gjzemini" de yitireceğinı, sa- nınm Nişanyanlarda bıliyordur... OekinciC« cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak ıı turk.net ÇİZGİLÎK KÂMİL MASARACI -\ kamifmasaraci" mynet.com JJ r HARBÎ SEMİHPOROY semihporoy(a yahoo.com HAYAT EPÎK Tt\ATROSU MLSTAFA BÎLGİN MARESAL RESMIYÖZÜNDEN GİBİ HİSSEDtyORUM... BENİM SİVtL RESİM ÖNERtM. BUÖUR!.. TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 21 Ocak inni.rmimtaz-ankiin.com BOĞAZA KÖFRU G&&KLİM? 1336'ÖA BU6ÜH,MÛZ£LERUMUU MÜ&U&Û, /STAN- gUL gOĞAZ/UA yAPlLMASI £>ÜŞÜAİÜL£N ASMA KÖP/ZÜ *X>MUSUAJDA yAA/Z/LAGA YOL AÇAAI BİR KOA/L/ÇK/1A yAPTt. BOĞAZ >CÖPRÛ£Ü ÜZE- B//S -n/^OJ SONUCA 8AĞUHAMAPIĞI SfSA- OA, MÜZeLEZ UMUM MÜfiÜeÜ AZ/Z ŞÖYL£ DEMIÇTI : "ıceuriN &//eço< eeeeKSıNiMi VARKEAI, ASMA UÖP£Ü YAP/LMASI LÜKSTZJ/S. ULAŞIM SAIC/MINPAN fOSITLI FArCrtStfJA /CA/af/AJ, İSTPfiJBUL'UM £ÜZEUJĞrHr 8OZ/IC4- Ğl K£SİNDf/S. SAHAY8UBMU-HAYDARPAÇA ARASINDA OÜŞÜHÜLEN KÖPSÜ rERıNE TÜ- HEL WP/LMfi£l YA DA İ/APUR \/E FEJZİ8OT DAHA " PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU f Biz ki Kendimize KalınzHepSeferinde../ Yazımın başlığını Ekrem Kahraman'ın, "Eyha- yat/önümüzde yürij/sırtımızı sıvazla/Içimiz oyul- muştur sanki boşluğumuza hatıralar dolar/ bizim- lekal/yanımtzda dur"dizeleriyle başlayan, "Yılfar var eser bu rüzgârl yıllar var uyanıp geriniryeni- den yeniden ruhl Bir acemiyiz aşk'ara hâlâ olma- dı yanmdır hayail Dökülüp/ Saçıldık/ yürüdüğü- müz/ yollara/ Sağımız solumuzyara bere içindel Biz ki, kendimize kalınz herseferinde" dizeleriyle süren bir şiirinden aldım. Geçen cumartesi günü 55 yaşını kutlayan Ek- rem Kahraman güzel şiirler de yazan bir ressam- dır, bir resim ustasıdır. Tarsus'un, "tarialan birer sofralık, tepeleri kadın göğsü, dereleri böğürtlen- lerte kaplı bir köyünde" dünyaya gelmiş, en güzel düşlerini "tartaJarda" kurmuştur. Kendini, "hayal- perest bir çiftçi" olarak tanımlar; "Ben resme baş- lamadan da öyleydim, her zaman hayalperest- tim" der. Bakanlara daha ötesini, gördüğünün, gö- rebildiğinin daha gerisini merak ettiren resimleri hayallerinin izdüşümüdür. "Çukurova imge- s/"nden yola çıkan, bu nedenle de bugünkülere göre çok daha yalın ve en azından daha tanıdık- bildik imgeler taşıyan ilk dönem resimleri bile bir gerçeklik olarak Çukurova'dan çok çocukluğunun o hütyalt bakışı"r\ûar\ anımsanarak taşınan bir dünyayı içeririer. Sanat yazan, eleştirmen Kaya Özsezgin ho- canın sözleriyle, "Onun Çukurova resimleri, Çu- kurova doğasına bakılarak değil, Çukurova doğa- sından esinlenerek yapılmıştır. Ekrem Kahraman, insanlann bulunduğu değil, insanlann yaşadığı bir Çukurova teması üzerine kurar resimlerini... Çocuklukyıllannda belleğine kazmmış olan imge- ler de öncelikle buyörenin çizgileriniyansıtır." Ki- mi eleştirmenler de Ekrem Kahraman'ın resimle- rini "fantastik peyzajlar" olarak tanımlarlar, çoğu kez yerkürenin sonsuzlukla bütünleştiği bu pey- zajlarda yeryüzünün yalnızca bir "dekor" olduğu- nu söylerler. Kısacası, görülmeye değer, mutlaka görülmesi gereken, insanın içini ısrtan, yüreğini coşturan yapıtlar üretir Ekrem Kahraman. Resimleri şu sıralar Atatürk Kültür Merkezi Sa- nat Galerisi'nde sergileniyor. 31 Ocak akşamına kadar açık kalacak, alışılmadık görkemdeki bu sergide bu kez tek başına değil Ekrem Kahraman. Kendinden 30 yaş küçük, önce çırağı, sonra kal- fası, şimdi de usta bir meslektaşı olan Banş Sa- nbaş'la biriikte çıkıyor sanatseverierin karşısına. Türkiye'de bir "ilk" olan bu "çağdaş bir çıraklık- kalfalık-ustalık denemesi"ne "Kendimize Ait Ova- larda! - Kendimize Ait Dağlarda!" adını vermiş- ler. Sergilenen elli dört resimden Banş Sanbaş'a ait yedi resim Ekrem Kahraman'ın, Ekrem Kahra- man'a ait dört resim de Banş Sanbaş'ın fırça izle- rini taşıyor. Iki ressam birbirierinin yapıtlanna "mü- dahale" etmişler. Banş Sanbaş, bu müdahaleyi, "düşüncelerden düşünme doğurmak" olarak tanımlıyor. Ekrem Kahraman'ın resimlerine fırça vururken "biraz te- dirgin " olmuş. Resimler o kadar "mükemmelmiş ki, ne yapsa bozacakmış" duygusuna kapılmış. Ekrem Kahraman ise "yıllann deneyiminden olsa gerek" daha rahat davranmış. Bu birliktelik süre- cek mi, sorusuna "Bu sergide Banş'a el verdim, 'sen ustasın' dedim, bundan sonra ikiusta sanat- çı olarak bir şeyler yapar mıyız, bilemiyorum" diye yanıt verdikten sonra ekliyor. "Ama biz aynl- dık demekle de olmaz. Oğlun dediğin adam bir gün büyür, onun da birçocuğu olur. Oğlun olmak- tan çıkmaz ama aynı zamanda babadır da o." Bu arada bir de güzel bir CD ile buluştu müzik- severier. Besteci Sernat Akyol, Ekrem Kahraman ile Banş Sanbaş'ın AKM'de sergilenen yapıtlann- dan ve Ekrem Kahraman'ın 2002 yılında Bilim Sa- nat Galerisi Yaymlan'ndan çıkan "Aşk Olsun Ha- yat" adlı toplu şiirler kitabında yer alan yedi şiir- den yola çıkarak bu CD'yi hazırlamış. Çağdaş, ev- rensel müzik dilinin yanı sıra varolan toplumsal, ulusal, evrensel kültür öğeleriyle geleneksel Türk sanat ve halk müziği enstrümanlarının makam renklerini yansıtan bu CD, "...dudaklann kanryor senin" adını taşıyor. (e-posta: dkavukcuoglu(n superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 SOLDANSAĞA: 1/Avrupa'dan doğuya akın- lar yaparak Orta Anado- lu'yayerleşen ve bu bölgeye adını veren 5 Kelt halkı. 2/ 6 Muğla'nın 7 Milas ilçesi- ne bağlı turis- tikbirbelde... Osmanlılarda gece bekçisi. 3/ "Bir işi başka birine yük- leme, başına sarma" 2 anlamında argo söz- 3 cük. 4/ En küçük iz- ci kuruluşu... Tele- 5 vizyon camı. 5/ Bir 6 akışkanın boru için- deki dolaşımını dur- 8 durmak ya da serbest 9 bırakmak için kullanılan aygıt... Dokumacıhkta mekikle enine atılan iplik. 61 Gizli yer, köşe bu- cak... Duman lekesi. 7/Sulak yerlerde yetişen ve sapının ucunda çok dekoratif kadifemsi bölümü bulunan bir bitki... Hayat arkadaşı. 8/ Piyasaya mal çıkartma işi... Ördeğe benzer bir su kuşu. 9/ Öğütülmüş tahıl... Yardmıcı. YUKAMDAN AŞAĞIYA: 1/ Bodrum ve Datça yanmadalan arasındakı kör- fez... Kenar süsü. II " — Sevdası": Recaizade Mahmut Ekrem'in romanı... Sıkıntı, gam. 3/ Os- manlı döneminde, Istanbul'da ve büyük liman kent- lerinde yaşayan ve ticaretle uğraşan azınlıklara ve- rilen ad. 4/Temel, esas... Altuun, simgesini aldığı Latince adı. 5/Bir soru sözü... Neodim elementi- nin simgesi. 6/Gevşemiş, düzeni bozulmuş... Os- tü kapah olarak anlatma. II Birbirine uygun renk ve yapıda olan... Konut. 8/Bir nota... Antalya'nın bir üçesi. 9/Zan... "Şener—-": Oypıcumuz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle